Sunan Abu Dawud

...

(12) Kitāb: Marriage (Kitab Al-Nikah)

(12) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Alkame'den; demiştir ki: Minâ'da Abdullah b. Mes'ûd'la birlikte yürüyordum. Karşısına Osman (b. Affân) çıkıverdi ve Abdullah ile iki ikiye konuşmak istedi. Abdullah (kendisine) Osman'ın bir ihtiyacı olmadığını anlayınca, bana (hitaben): Ey Alkame sen de gel, dedi. Ben de hemen (yanlarına) vardım. Osman O'na; Ey Ebâ Abdurrahman, seni bakire bir hanımla evlendirsek ya! Olur ki nefsinden kaybettiğin bazı şeyler sana döner. Bunun üzerine. (Ebû Abdurrahman): Sen böyle dedinse de ben Resûlullah (s.a.)'i; "Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin, çünkü evlilik gözü (harama) daha çok kapattırıcı, namusu daha çok koruyucudur. Sizden kimin gücü yetmiyorsa o da oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için hayalarını kesmek (gibi)dir." buyururken işittim, dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem; "Kadınlar (ile şu) dört (özellik) için evlenilir: Malı için, hasebi (Şerefi) için, güzelliği için, dindarlığı için. Elleri toprak olası, sen dindar olanı seç!" Diğer tahric: Buharî, nikah (5090); Müslim reda’, fiten; Tirmizî, nikah; Nesâî, nikah; îbn Mâce, nikah (1858); Dârimî, nikah; Ahmed b. Hanbel, I, 92, 457, II, 428, IV

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir b. Abdillah (r.a.)'dan, dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana; "Evlendin mi?" diye sordu. Evet, cevabını verdim. "Kız mı aldın yoksa dul mu?" Dul aldım, diye cevap verdim. "Bir bakireyle evlenseydin ya! Sen onunla oynaşırdın o da seninle oynaşırdı" buyurdu. Diğer tahric: Buharî, cihad, buyu', istikrad, meğazi, nikah, nefekat, deavat; Müslim, müsakat, reda ; Tirmizî, nikah; Nesaî, nikah, buyu'; İbn Mace, nikah (1860), Dârimî, nikah; Ahmed b. Hanbel, III, 294, 297, 306, 308, 314, 358, 362, 374, 376, 390; IV

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan;demiştir ki: Adamın biri Peygamber (s.a.v)'e gelip; Benim eşim (kendisine uzanan) zinâkar (adamlar)ın elini geri çevirmiyor?- dedi. (Hz. Peygamber de): "Onu boşa!" buyurdu. Adam bu sefer; Nefsimin onun peşinden gitmesinden korkuyorum, dedi. (Resûl-i Ekrem Efendimiz de); "Öyleyse ondan bir süre daha faydalan" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ma'kıl b. Yesar (r.a.)'dan; demiştir ki: Bir adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek; Ben güzel ve soylu bir kadın buldum, yalnız çocuk doğurmuyor, onunla evlenebilir miyim? diye sordu. Resûl-i Ekrem de: "Hayır", diye cevap verdi. Sonra kendisine (o adam), ikinci defa geldi onu (bundan yine) menetti. Sonra üçüncü defa geldi. Bunun üzerine; "(Kocalarını) çok seven çok doğuran, kadın(lar)la evleniniz. Çünkü ben (kıyamet gününde) sizlerin çokluğuyla diğer ümmetler’in Nebilerine karşı iftihar edeceğim." buyurdu. Diğer tahric: Nesai, nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr b. Şuayb dedesinden (yani Abdullah b. Amr b. el-Âs'dan) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Mersed b. Ebi Mersedi'l-Ganevî, Mekke'deki (müslüman) esirleri (Medine'ye) taşırdı. Mekke'de Anâk diye anılan bir fahişe vardı .(Anâk) onun dostu idi. (Mersed) dedi ki: Ben (birgün) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip; Yâ Resûlallah Anâk ile evlenebilir miyim? Bana (cevap vermedi) sustu. Hemen arkasından; "Zina eden erkek, zina eden veya müşrik kadından başkasıyla evlenemez."[Nur 3] (âyet-i kerimesi) nazil oldu. Bunun üzerine beni çağırıp bana bu âyeti okudu ve; "Onunla evlenme" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v..); "Kendisine dayak vurulmuş zinâkâr bir erkek ancak kendi gibisiyle evlenebilir" buyurmuştur. Ebû Ma'mer; bu hadisi Habib el-Muallim bana Amr b. Şuayb'dan naklen rivayet etti, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Musa (r.a.)'dan; dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Cariyesini hürriyete kavuşturup da onunla evlenen kimseye iki (kat) ecir vardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Mâlik'den rivayet olunduğuna göre, Resûlullah (s.a.v.) Safiyye'yi hürriyetine kavuşturmuş (onunla evlenmiş ve) onu hürriyetine kavuşturmayı da mehri (yerine) saymıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nebi (s.a.v.)'in zevcesi Âişe (r.anhâ)'dan rivayet olunduğuna göre Peygamber (s.a.v.); "Neseb'den dolayı haram olan (herşey) süt'ten dolayı da haram olur" buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Seleme (r.anhâ)'dan rivayet olunduğuna göre Ümmü Habibe; Ya Resûlullah, sende kız kardeşime karşı bir evlenme arzu(su) var mı dedi. (Resûl-i Ekrem de:) "Ne yapacakmışım?" diye sordu (Ümmü Habîbe de:) Onunla evlenirsin, diye cevap verdi. (Hz. Peygamber de:) "Kız kardeşinle mi?" deyince o: Evet, diye karşılık verdi. (Resûlullah:) "Sen bunu (gerçekten) arzu ediyor musun?" dedi. (Ümmü Habîbe:) Ben seninle (evli olan) tek kişi değilim ve bana hayırda ortak olmasını en çok arzu ettiğim kimse kız kardeşimdir, diye karşılık verdi. (Hz. Peygamber:) "(Bu olamaz), Çünkü o bana helâl değildir!" (Ümmü Habîbe:) Allah'a yemin olsun ki bana anlatıldığına göre, sen Ebû Seleme'nin kızı Dürre'ye yahut Zerre'ye (bu kızın isminin Zerre mi, Düremi olduğunda râvi) Züheyr şüphe etti- dünürlük yapıyormuşsun? dedi. (Hz. Peygamber:) "Ümmü Seleme'nin kızına mı?" diye sordu (Ümmü Habîbe:) Evet, diye cevap verdi. (Resûl-i Ekrem de): "Şunu iyi bil ki , (o kız) benim terbiyem altında üvey kızım olmasaydı bile, (yine de) bana helâl olmazdı. Çünkü o benim süt biraderimin kızıdır. Süveybe beni O'nun babasıyla beraber emzird. Binaenaleyh kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi bana teklif etmeyiniz" buyurdu. Diğer tahric: Buharî, nikah, nefekat; Müslim, reda'; İbni Mace, nikah 1939; Nesaî, nikah; Ahmed b. Hanbel VI

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Eflah b. Ebi'l-kuays yanıma gelmişti, ben de kendimi ondan gizledim. Bunun üzerine; Ben senin amcan olduğum halde, benden gizleniyor musun? dedi. Ben de: Nereden (amcam oluyormuşsun)? dedim. O da: Kardeşimin karısı seni emzirdi, diye cevap verdi. (Hz. Âişe) dedi ki: Beni emziren kadındı, erkek değil. Tam bu sırada Resulullah (s.a.v.) yanıma geldi. (Hadiseyi) ona anlatınca: "O senin amcandır, varsın senin yanına girsin" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anhâ)'dan rivayet olunduğuna göre, Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (Hz. Âişe'nin) yanına gelmiş, onun yanında bir adam varmış. Bu (durum Resül-i Ekrem'in) hoşuna gitmediği için yüzü değişmiş, (Bu hadisin buraya kadar olan kısmını Hafs ile Muammed b. Kesîr Ebu Davud'a aynı mânâya gelen değişik sözlerle rivayet etmişlerken hadisin bundan sonraki kısmını naklederken hem söz hem de mânâ bakımından) ittifakla şöyle rivayet ettiler. Bunun üzerine (Hz. Âişe;) Ya Resûlallah, bu (zât)'benim süt kardeşimdir, dedi. (Hz. Peygamber de); "Süt kardeşlerinize iyi dikkât ediniz. Çünkü süt hükmü ancak açlıktan dolayı sabit olur" buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Mes'ûd (r.a.)'dan; demiştir ki: Kemikleri kuvvetlendiren ve kas(lar)ı oluşturan (süt emmenin) dışında (süt akrabalığı meydana getirecek) hiçbir süt emme yoktur. (Abdullah b. Mes'ûd hakkında) Ebû Mûsâ (el-Hiiâlî); Bu büyük âlim aramızda iken bize soru sormayınız, dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Bir önceki 2059. hadisin) manası Abdullah b. Mes'ud vasıtasıyla Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'den naklen rivayet olunmuştur. (Ancak Veki’ bu hadisi); "kemiği büyüten (süt)” diye rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımı Âişe (r.anhâ) ve Ümmü Seleme (r.anhâ)'dan rivayet olunmuştur: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Zeyd'î evlatlık edindiği gibi, Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rabia b. Abdişems de Ensar'dan bir kadının azatlı kölesi olan Sâlim'i evlâtlık edinmiş ve kardeşinin kızı Hind bint el-Velîd b. Utbe b. Rabia ile evlendirmişti. Cahiliyye çağında bir kimse bir adamı evlatlık edindi mi halk o evlatlığı o adam'a nisbet ederek isimlendirirlerdi. Evlatlık da o adamın mirasına vâris olurdu. Nihayet noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah bunun hakkında; "Onları babalarına nisbet ederek çağırın"[Ahzâb 5] âyet-i keri­mesini, "onlar sizin din kardeşlerinizdir ve dostlarınızdır" buyruğuna kadar indirince (bu evlâtlıklar babalarına verildi, babası bilinmeyenler) de dost ve din kardeşi oldu. Bu sırada Ebû Huzeyfe'nin hanımı Sehle bint Süheyl b. Amr el-Kureyşî gelerek; Ey Allah'ın Resulü, biz Sâlim'e (kendi neslimizden gelen) bir çocuk gözüyle bakıyorduk, kocamla benim yanımda bir evde kalıyor ve (dolayısıyla) beni başı, yakası, boynu yüzü ve kolları açık bir kıyafetle görüyordu. Şimdi ise Aziz ve Celil olan Allah evlâtlıklar hakkında senin de bildiklerini indirdi. Salim hakkındaki görüşünüz nedir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de ona; "Onu emzir" buyurdu. Sehle, enu beş kez emzirdi ve Salim O'nun süt oğlu oldu. Bu olay nedeniyle Âişe (r.anhâ) kendisinin görmek istediği ve yanına girmelerini arzu ettiği kimseleri kız kardeşlerinin veya erkek kardeşlerinin kızlarının emzirmelerini isterdi. Eğer (emzirilmesini istediği kimse) yetişkin ise, beş defa emzirmelerini is­terdi. (O kimse Hz. Âişe'nin bu isteğine uyduktan) sonra artık Hz. Âişe'nin yanına (rahatça) girerdi. [îbn Hacer, Fethu'l-bârî, XI, 53. ] Ümmü Seleme. ile Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin diğer hanımları, beşikte iken süt emmedikçe halktan bir kimsenin bu şekilde süt emmek suretiyle yanlarına gelmesine izin vermezlerdi. Ve Hz. Âişe'ye de; Vallahi bilmiyoruz, belki bu diğer halk için değil de sadece Sâlim'le ilgili olarak Peygamber (s.a.v.) tarafından verilmiş özel izindir, derlerdi. Diğer tahric: Buharî, nikah; Müslim reda, hudud; Ngsaî, nikah; Muvatta. reda; Darimî, hudud; Ahmed b. Hanbel, V, 348, VI, 174, 201, 228, 249, 269. Daha kısa benzeri: İbni Mace, nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anha) demiştir ki: Allah'ın Kur'an'da indirdiği (ayetler) içerisinde "on (defa) emme (nikahı) haram kılar" (ayeti de) vardı. Sonra (bu ayetteki on defa emme kaydı), "kesinlikle bilinen beş (defa süt) emmek (nikahı) haram kılar" (ayeti) ile neshedildi. Bu beş emme (ile ilgili ayet de neshedildiği halde) Kur'an'da bulunan (ayetler)den olmak üzere (kendilerine nesih haberi ulaşmayan kimseler tarafından) okunurken Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti. Diğer tahric: Müslim, reda'; Tirmizî, reda'; Muvatta, reda'; Darimî, nikah. Benzeri kısa hali: İbni Mace, nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem (şöyle) buyurdu: ''Bir defa ve iki defa süt emmek (evlenmeyi) haram kılmaz." Diğer tahric: Müslim, reda'; Tirmizî, reda; Nesaî, nikah; İbn Mace, nikah; Darimî, nikah; Ahmed b. Hanbel, IV

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Haccâc b. Haccâc'ın babasından; demiştir ki; Ya Resûlallah süt emmenin mezemmetini benden ne giderebilir? dedim. "Gurre; (yani) köle veya câriye." buyurdu. en-Nufeylî, Haccâc b. Haccâc için "el-Eslemî" nisbesini zikret­ti. Bu metin de en-Nufeyli'ye aittir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kadın halasının üstüne, hala da erkek kardeşinin kızı üstüne; kadın teyzesinin üstüne, teyze de kız kardeşinin kızı üstüne nikâh edilemez. Büyük küçük üstüne, küçük de büyük üstüne nikâh edilemez

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Kabisa b. Züeyb, Ebu Hureyre (r.a.)'yi şöyle derken işitmiştir: Resûlullah (s.a.v.) bir kadınla teyzesini ve bir kadınla halasını (bir nikâh altında) birleştirmeyi yasakladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, hala (ile onun erkek kardeşinin kızını), teyze (ile onun kız kardeşinin kızım) ve iki teyze ile iki halayı (bir nikâh altında) birleştirmeyi çirkin bulmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Urve b. ez-Zübeyr'in haber verdiğine göre, Kendisi Peygamber (s.a.v.)'in hanımı Âişe'ye Allah Teâlâ'nın "eğer yetimler hakkında adalet gösteremeyeceğinizden korkarsanız, size helal olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın”[Nisâ 3] âyet-i kerimesini sormuş. Hz. Âişe de: Ey kız kardeşimin oğlu, bu kadından maksat, velisinin terbiyesinde bulunan yetim kızdır. Velisine malında ortak olur, onun da yetim kızın malı ve güzelliği hoşuna gider ve mehrinde adalet gözetmeksizin ve ona başkasının verdiği kadar mehir vermeksizin onunla evlenmeyi düşünür. İşte bu sebeble velilerin onları nikâh etmeleri yasak edildi. Ancak onlar hakkında adalet gösterip mehirlerinde âdet olanın en yüksek derecesine ulaşanlar müstesnadır. Bir de (velilere) bu yetim kızların dışındaki kendilerine helâl olan kadınlarla evlenmeleri emr edildi, diye cevap verdi. Urve dedi ki: Âişe şunları söyledi: Bilahare halk bu âyetten sonra kadınlar hakkında Resûlullah (s.a.v.)'dan fetva istediler. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allah, 'kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: Onlara dair fetvayı size Allah veriyor. Kendileri için yazılmış olan miras'ı vermediğiniz ve nikahlamalarını (beğenip) istemediğiniz yetim kızlar hakkında da Kitabda okunup duran (bir âyet) vardır..."[Nisâ 127] âyet-i keri­esini indirdi. Âişe demiştir ki: Allah Teâlâ'nın "size Kitapda okunup duran" diye bahsettiği ilk âyettir ki, her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah bu âyette: "Eğer yetimler hakkında adalet gösterememekten korkarsanız, size helâl olan başka kadınlardan alın" buyurmuştur. Hz. Âişe şöyle demiş: Azîz ve celîl olan Allah'ın diğer âyet-i kerimede "onları nikâh etmek istemezsiniz"[Nisâ 127] buyurması(na gelince), bu (sizden) birinizin terbiyesi altında bulunan yetim kızın malı ve güzelliği az olduğu zaman ona rağbet göstermemesidir. Böylece veliler bunlara rağbet göstermedikleri için malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetim kadınları nikâh etmekten nehyolundular. Ancak adalet gösterirlerse müstesna

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali b. el-Huseyn'in haber verdiğine göre kendileri Yezid b. Muâviye'nin yanından yani el-Huseyn b. Ali (r.a.)'in şehîd edildiği yerden Medine'ye geldikleri vakit O'na Misver b. Mahreme tesadüf etmiş ve: Bana emredecek bir hacetin var mı? demiş (Ali) dedi ki; ben de O'na: Hayır, diye cevap verdim. O ise: Bana Resulullah (s.a.v.)'ın kılıcını verir misin? Çünkü ben bu kavmin onu almak için sana galebe çalacaklarından korkarım. Eğer onu bana verirsen (onu almak isteyen kimse) beni çiğnemedikçe ona erişemez. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.) Fatıma (r.anhâ)'nın üstüne (evlenmek maksadıyla) Ebü Cehl'in kızına dünürlük yapmıştı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.)'i bu konuda işte şu minberi üzerinde halk'a hitab ederken işittim. Bense o gün buluğa ermiş (denecek bir kıvamda) idim. (O günkü konuşmasında Resûl-i Ekrem); "Gerçekten Falıma bendendir ve ben onu (kıskançlık yüzünden) dini hususunda fitneye düşmesinden korkuyorum" buyurdu, dedi, Misver (sözlerine devam ederek) dedi ki: Sonra (Resûl-i Ekrem) Abduşşems oğullarından bir damadından bahsederek onun damatlığını övdü ve çok güzel sena edip; "Benimle konuştu, bana doğruyu söyledi, bana va'd ettiği sözünü yerine getirdi. Ben ne helâli haram kılarım, ne de haramı helâl. Fakat Allah'a yemin olsun ki Resûlullah (s.a.v.)'in kızıyla Allah'ın düşmanının kızı ebediyyen bir yerde bir araya gelemez." buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şu (önceki 2069.) hadis İbn Ebî Müleyke ile Urve'den de rivayet olundu. îbn Ebî Müleyke'nin bu rivayetinde önceki hadisten fazla olarak bir de şu cümle vardır: (Misver) dedi ki: "Bunun üzerine Ali (bir daha) bu nikâhdan bahsetmedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

el-Misver b. Mahreme Resulullah (s.a.v.)'i minber üze­rinde (şöyle) buyururken işittiğini söylemiştir: "Hişam b. Mugîre oğulları kızlarını Ali b. Ebî Tâlib'e nikahlamak için benden izin istediler. Ben izin vermiyorum. Tekrar ediyorum; İzin vermiyorum. Tekrar ediyorum; izin vermiyorum. Ancak Ebû Tâlib'in oğlu (Ali) benim kızımı boşayıp onların kızıyla evlenmek isterse o başka. Çünkü kızım benden bir parçadır. Onu rahatsız eden şey beni rahatsız eder ve onu üzen şey benî de üzer." İhbar (yani; "haddeseni Abdullah b. Ebî Müleyke) ta'biri Ahmed b. Tunus'un rivayetinde yer almaktadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zührî'den; demiştir ki: Biz (birgün) Ömer b. Abdilazîz'in yanında (bulunuyor) idik, derken kadınların mut'a nikâhını konuşmaya başladık. Rabî' b. Sebre denilen bir adam: Ben babamın; gerçekten Resulullah! (s.a.v..) Veda Haccında onu yasakladı, dediğine şâhid oldum, dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Rabî b. Sehre'nin babasından rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) kadınları mut'a (nikâhı ile alma)yı yasaklamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Şiğar'ı yasaklamıştır. Müsedded rivayetine (şu cümleyi de) ekledi: Ben Nâfi'a "şigâr nedir?" diye sordum, "Bir adamın mehirsiz olarak birinin kızıyla evlenmesi ve (karşılığında da) kendi kızını onunla evlendirmesidir" diye cevap verdi. Diğer tahric: Buhari, nikah (5112); Müslim, nikah; Tirmizi, nikah; İbn Mace, nikah (1883); Nesai, nikah; Darimi, nikah; Muvatta, nikah 24; Ahmed b. Hanbel, II

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rac dedi ki; el-Abbas b. Abdullah b. el-Abbas, kızını Abdurrahman b. el-Hakîm'e; Abdurrahman da kızını Abbas'a nikahladı. İkisi de mehir verdiler. Bunun üzerine Muaviye Mervan'a mektup yazıp onları ayırmasını emretti ve mektubunda "işte bu Resulullah (s.a.v.)'in yasakladığı şigardır" dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.)'dan; demiştir ki; "Peygamber (s.a.v.); Hülle nikâhı ile evlenen kocaya ve kendisi için hülle yapılan kocaya Allah lanet etsin" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.) olduğu zannedilen bir sahâbî de (önceki 2076. hadis ile aynı manada bir hadisi) Peygamber (s.a.v.)'den rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (r.a.)'den; demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.) "Efendisinden izinsiz olarak evlenen her köle zinakârdır" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.): "Köle efendisinin izni olmadan evlenirse, nikah'ı batıldır" buyurmuştur. Beyhaki, es-Sünenü'I-kübrâ, VII, 127. Ebû Dâvûd dedi ki: "bu hadis zayıftır, mevkuftur ve İbn Ömer (r.a.)'in sözüdür

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: "Resûlallah (s.a.v.): “Kimse (din) kardeşinin dünürlüğü üstüne dünürlükte bulunmasın" buyurdu. Diğer tahric: Buhari, nikah, Buyu', şurut; Müslim, buyu', nikah; Tirmizî, nikah; Nesai, buyu; İbn Mace, nikah (1867); Darimi, nikah, Muvatta, nikah; Ahmed b. Hanbel, II, 122, 123, 126, 130, 142, 153, 238, 274, 311. 318, 394, 411, 427, 457, 462, 463, 487, 489, 558; IV, 147; V

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.): "İzni olmadıkça, sizden biriniz (müslüman) kardeşinin dünürlüğü üzerine dünürlükte bulunamaz ve onun satışı üzerine satış yapamaz." buyurdu. Diğer tahric: Buhari, buyu' şurut, nikah; Müslim, nikah, buyu', birr; Tirmizî, nikah, buyu'; Nesai, nikah, buyu'; İbn Mace, ticaret, Darimi, buyu'; Muvatta, buyu'; Ahmed b. Hanbel, II, 7, 21, 63, 71, 108, 122, 124, 126, 277, 402, 410, 420, 465, 481, 484, 487, 491, 501, 512, 525, IV

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir b. Abdillah (r.a.)'dan; demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.): "Biriniz bir kadına dünürlük yaptığı zaman kendisini o kadınla evlenmeye sevkeden organlara bakmaya imkân buluyorsa; bunu yapsın " buyurdu" (Câbir) dedi ki: "ben bir cariyeyle evlenmek istedim, bunun üzerine (onun haberi olmadan görebilmek için) onu gizli gizli gözetlemeye başladım. Nihayet beni kendisiyle evlenmeye sevkeden (organlarını gördüm de onunla evlendim)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.a.)'den; demiştir ki, "Resûlullah (s.a.v.) üç defa; "Velilerinin izni olmaksızın kendi nikahını kıyan kadının nikahı batıldır. Eğer (evlenen erkek) onunla cinsi temasta bulunmuşsa, onunla temasta bulunmuş olması sebebiyle kadın'a mehir (vermesi) gerekir. Eğer veliler (kadını evlendirme konusunda) anlaşamazlarsa, artık devlet başkanı velisi olmayanın velisidir" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Şu Önceki 2083.) hadisin manası Aişe (r.a.) vasıtasıyla Peygamber (s.a.v.)'den nakledilmiştir. Ebu Davud dedi ki: Cafer, Zühri'den (hadis) işitmemiştir. (Fakat Zührt rivayet edilmesine izin verdiği hadisleri) ona yaz(ıp göndermiş)di

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Musa'dan rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.); "Velisiz nikâh olmaz*' buyurmuştur. Buharî, nikah; Tirmizî, nikah; İbn Mâce, nikah; darimî, nikah, Ahmed b. Hanbel, 1, 250; IV, 294, 413, 418; VI, 260. Ebû Dâvud dedi ki: O Yunus, Ebu Bürde'den; İsrail'de Ebu İshak vasıtasıyla Ebu Bürde'den (rivayet etti)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Habîbe (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Kendisi İbn Cahş'ın (nikahlısı olarak onun) yanında bulunduğu sırada (kocası) vefat etti. (İbn Cahş) Habeş ülkesine hicret edenler arasında bulunuyordu. Necâşî (Ümmü Habîbe Habeş ülkesinde) kendi yanlarında bulunduğu sırada O'nu Resûlullahi (s.a.v.)'e nikahladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ma'kıl b. Yesâr demiştir ki; "Benim bir kız kardeşim vardı. Onun için bana dünürlüğe geliniyordu. Amcamın oğlu da bana (dünürlüğe) geldi. Ben de onu kendisine nikahladım. Sonra onu ric'î talakla boşadı ve onu terketti. (Kadının) iddeti sona erip de (onun adına) bana dünürlük edilmeye başlanınca bana (amcamın oğlu da) gelerek onu (benden) istedi. Ben de "Hayır vallahi hiçbir zaman onu (sana) nikahlamayacağım" diye cevap verdim. Bunun üzerine şu âyet(-i kerime) nazil oldu: "Kadınları boşadığınız zaman bekleme sürelerini bitirdiler mi, kendi aralarında güzelce anlaştıkları takdirde (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın..." [Bakara 232.] Bunun üzerine yeminimin keffaretini ödeyerek onu onunla evlendirdim.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Semüre'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. "Herhangi bir kadını iki veli (iki ayrı erkeğe) nikahlayacak olursa, o kadın (bu) iki erkekten (nikâhı kendisine) ilk kıyılanındır ve kim de bir malı iki adama satarsa bu satış onlardan (akdi) ilk (önce gerçekleştiren)indir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.), "Ey inananlar, kadınları miras yoluyla zorla almanız size helâl değildir. Onlara verdiklerinizin bir kısmını (onlardan) alıp götürmek için onları sıkıştırmayın." (Nisa 19) Âyet-i kerimesi hakkında (şunları) söylemiştir: (Cahiliyye çağında) bir adam öldüğü zaman akrabaları onun karısı üzerinde kadının velisinden daha çok hak sahibi olur(lar)dı. Onlardan birisi isterse o kadını (başka birisiyle) evlendirirdi. İsterlerse (kendilerinden birine veya kendilerinin dışında birine) nikahlarlardı. İsterlerse onu hiç evlendirmezlerdi. İşte bu âyet bunun üzerine indi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.) dan; demiştir ki: "Ey inananlar, kadınları miras yoluyla zorla almanız size helal değildir. Onlara verdiklerinizin bir kısmını (onlardan) alıp götürmek için onlan sıkıştırmayın. Şayet açık bir edebsizlik yaparlarsa başka"[Nisâ 19] (anlamına gelen) bu (âyet-i kerimenin iniş sebebi şudur: Câhiliyye çağında) bir adam yakını olan bir kadına (kocası ölünce) vâris olurdu. Ölünceye kadar ya da (ölen kocasından almış olduğu mehri) kendisine verinceye kadar onu evlenmekten alıkoyardı. Allah teâla bunu yasak kıldı ve (halkı) bundan nehyetti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Önceki 2090. hadisin) mânâsı, Dahhak'tan da rivayet olunmuştur. (Dahhak bu rivayetinde bir öncekine ilâve olarak şunu da) rivayet etti: "Allah (size) bu öğüdü verdi." Bu hadisi Sadece Ebu Dâvûd rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Açıkça izni alınmadan dul kadın evlendirilemez, kız da ancak rızası alınarak evlendirilebilir." buyurmuştur. (Ashâb-ı kiram) "Ey Allah'ın Resulü, onun rızası nasıldır? diye sormuşlar, (Peygamber (s.a.v.) de:) "Susmasıdır" cevabını vermiştir. Diğer tahric. Buhari, nikah, hayz; Tirmizî, nikah; ibn Mace, nikah (1871), Darimî, nikah; Ahmed b. Hanbel, II, 229, 250, 279, 425; Müslim, nikah 64, 66; Nesâî, Nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den; demiştirki: "Resûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurdu; "Babasız (baliğ) kızın kendisinin nikahı) hakkında izni alınır, eğer susarsa o (sükût) onun iznidir. Eğer kabul etmezse, üzerine varılmaz." Tirmizî, nikah, Nesâî, nikah; Dârimî, nikah; Ahmed b. Hanbel, I, 261, 334; II, 259, 475; IV, 94, 408, 411. (Bu hadis) Yezid'in rivayetinde (Muhammed b. Amr'den) ihbarla ("ahberani" tabiriyle nakledilmiştir). Ebu Davud dedi ki: Aynı şekilde Ebu Halid Süleyman b. Hayyan ile Muaz b. Muaz da bu hadisi, Muhammed b. Amr'den (muan'an olarak) rivayet etmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şu (önceki 2093.) hadisi, İbn İdris de Muhammed b. Amr'dan aynı senedle rivayet etti (Ancak İbn îdris bu rivayetinde) hadise (şunu) ekledi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer ağlarsa ya da susarsa," (bu onun iznidir) buyurdu. (İbn îdris bu rivâyetiyle sadece) ağlarsa (kelimesini) ilave etmiş oldu. Ebu Dâvud dedi ki: "Ağlarsa" (kelimesi) mahfuz değildir; O, bu hadiste (râvilere ait) bir vehim'dir. (Bu) vehim, ya İbn İdris'e ya da Muhammed b. Alâ'ya aittir. Ebu Davud sözüne şöyle devam etti. "Bu hadisi Ebu Amr Zekvân da Hz. Aişe'den (şu sözlerle) ri­vayet etti: (Hz. Aişe): "Ya Resûlallah bakire kız konuşmaktan utanır" dedi. (Nebi s.a.v. de:) "Onun devamlı sükûtu, kabul etmesidir." buyurdu. Diğer tahric. Buhari, nikah; Müslim, nikah; Nesaî, nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.); Kızları hakkında kadınlara danışınız" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbni Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, "Genç bir kız Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek kendisini istemediği halde babasının onu birisiyle evlendirdiğini şikâyet etmiş. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de kızı -evliliği kabul edip etmeme mevzuunda- serbest bırakmıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şu (önceki 2096.) hadisi Peygamber (s.a.v.)'den İkrime de rivayet etmiştir. Ebu Dâvud dedi ki: (Ancak bu hadisi Eyyüb vasıtasıyla İkrime'den nakleden Hammâd b. Zeyd, hadisin senedinde) îbn Abbas'ı zikretmemiştir. Halkfdan bazı kimseler bu hadis) mürsel olarak ri­vayet ettiler (ve bu rivayet) meşhur olmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle) buyurdu: "Dul, kendisine velisinden daha maliktir. Bekar’ın da kendisi hakkında izni alınır. Onun izni susmasıdır." Diğer tahric: Müslim, nikah; Tirmizî, nikah; İbn Mace, nikah (1870); Darimi, nikah; Muvatta, nikah; Ahmed b. Hanbel, I

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. el-Fadl (tarafın)dan aynı senedle (önceki 2098. hadisin) manası rivayet edilmiştir. (Hadisi Ziyad b. Sa'd, Abdullah b. el-Fadl'dan şu sözlerle) nakletti: "Dul kadın kendisine velisinden daha fazla mâliktir. Bekar kızın iznini de babası alır." Müslim, nikâh; Nesaî, nikâh; Ahmed b. Hanbel I, 219; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 115. Ebû Dâvûd dedi ki: (Hadiste geçen) babası kelimesinin rivayeti) mahfuz değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Dul kadın hakkında velinin söz hakkı yoktur. Buluğa ermemiş yetim kızın da izni alınır. Onun susması, kabul etmesidir." buyurmuştur. Diğer tahric: Nesai, nikah; Ahmed b. Hanbel, I

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hansa bint Hıdam el-Ensâriyye'den rivayet olunduğu­na göre, "Kendisi dul bir kadın iken babası o'nu (iznini almadan) evlendirmiş. Kendisi buna razı olmamış, Rasûlullah (s.a.v.)'e gidip durumu anlatmış, Resûlullah (s.a.v.) de onun nikahını bozmuş

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, Ebû Hind, Peygamber (s.a.v.)'in başının üst kısmından kan almış. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) (şöyle) buyurmuş: "Ey Beyaza oğulları, Ebü Hind'i (kızlarınızla) evlendiriniz. Onun (kızlarıy)la da evleniniz. Sizin kendisiyle tedavi olacağınız şeyler içerisinde hayırlı olan birşey varsa o da kan aldırmaktır.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Meymûne bint Kerdem demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.)'in (Veda) Haccında babamla birlikte ben de (hac yolculuğuna) çıkmıştım. Resûlullah (s.a.v.) devesinin üzerinde iken babamın ona yaklaştığını gördüm. Bunun üzerine (Hz. Peygamber) onun için durdu ve onu dinle(meye başla)dı. (Hz. Peygamberin) yanında Sıbyân Mektebi hocalarının sopası gibi (küçük) bir sopa vardı. Ben Arapların ve halkın; "Tabtabiyye!, tabtabiyye! tabtabiyye!" diye bağırdıklarını işitiyordum. Babam ona yaklaşıp ayağına sarıldı. (Resûl-i Ekrem de) ona engel olmadı. Onun için durdu ve onu dinle(meye başla)dı. Bunun üzerine (babam: Yâ Rasûlallah) "Ben bir ısrân ordusu hazırladım." dedi. (Isrân ordusu kelimesini râvî Muhammed) -İbnül-Müsennâ öısrân ordusu (şeklinde) rivayet etti.- (Babam Kerdem sözlerine şöyle devam etti) Târik b. el-Murakkı'da; Mükâfatı karşılığında bana bir mızrak verecek yok mu? dedi. Ben de Onun; mükâfatı nedir? dedim. Dünyaya gelecek olan kız(lar)ımın ilkini seninle evlendireceğim diye cevâp verdi. Bunun üzerine mızrağımı verip ondan uzaklaştım. Nihayet onun bir kızının dünyaya geldiğini ve (hem de) ihtiyarlamış olduğunu öğrendim. Sonra kendisine gelip: (Senin kızın) benim ailem(dir.) Onu bana hazırla! dedim. Ben, kendisine aramızda geçen (anlaşmanın) dışında yeni bir mehir daha vermedikçe (isteğimi) yapamayacağına dâir yemin etti. Ben de ona (daha önce) verdiğimin dışında bir mehir vermeyeceğime dâir yemin ettim. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.)' "O bugün hangi kadınların yaşıtıdır?" diye sordu. (Babam Kerdem de) İhtiyarlığı gördü, cevabını verdi. (Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de) "Senin onu terk etmeni (daha uygun) görüyorum." buyurdu. (Kerdem) dedi ki: (Resûl-i Ekrem'in) bu (sözü) beni korkuttu. Resûlullah (s.a.v.)'e (doğru) baktım. Derhal bendeki bu korkuyu gördü. "Sen de günahkâr olmazsın, arkadaşın da günahkâr olmaz." buyurdu (bendeki korkuyu giderdi)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbrahim b. Meysere(nin) haber verdi(ğine göre) teyzesi ona, (herkes tarafından) doğruluğu tasdîk edilen doğru bir kadının şöyle dediğini haber vermiş: "Babam cahiliyye çağında bir gazada iken sıcak şiddetlenince adamın birisi: Bana ayakkabılarını verecek birisi yok mu, ben de dünyaya gelecek ilk kızımı ona nikahlayayım? demiş. (Babam da) ayakkabılarını çıkarıp ona vermiş. Nihayet o adamın bir kızı dünyaya gelmiş ve (ihtiyarlık çağına) erişmiş." (Daha sonra İbrahim b. Meysere teyzesinden naklen önceki 2103. hadîsin) bir benzerini rivayet etmiş (fakat) sadece katîr (kelimesinin ihtiyarlık anlamına geldiğin)i nakletmemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Seleme (r.anha)'dan; demiştir ki: Ben, Âişe (r.anha)'ye Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in mehrini sordum, On iki okka ile bir ness'dir. diye cevap verdi. Bunun üzerine: Ness nedir? dedim. Yarım okkadır, dedi. Diğer tahric. Müslim, nikah; İbni Mace, nikah (1886); Dârimi, nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebü'L-Acfâ es-Sülemî'den; demiştir ki: Ömer (r.a.) bize bir hutbe irâd ederek (şöyle) dedi: "Dikkat ediniz, kadınların mehrinde aşırı gitmeyiniz. Zira mehirleri çoğaltmak dünyada kendisiyle övünülecek birşey veya Allah katında bir takva olsaydı, ona Peygamber (s.a.v.) sizden daha lâyık idi. Oysa ne Resûlullah (s.a.v.) kadınlarından birine on iki okkadan (fazla) mehir verdi ne de kızlarından birine on iki okkadan fazla mehir verildi." Diğer tahric: Tirmizi, nikah, Nesai, nikah, İbni Mace, nikah (1887), Darimi, nikah, Ahmed b. Hanbel, I

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Habîbe (r.anha)'dan rivayet olunduğuna göre, Kendisi Ubeydullah b. Cahş'ın (nikâhı) altında iken (kocası Ubeydullah) Habeş toprağında ölmüş, bunun üzerine Necaşi onu Peygamber (s.a.v.)'e nikahlayarak ve dört bin (dirhem) mehir vererek Şurahbil b. Hasene ile birlikte Resûlullah (s.a.v.)'e göndermiştir. Nesâî, nikâh; Ahmed b. Hanbel, VI, 422. Ebu Davud dediki: "Hasene" Şurahbil'in annesidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zührî'den rivayet olunduğuna göre, Necaşî, Ebû Süfyan'ın kızı Ümmu Habibe'yi dört bin dirhem mehir ile Resûlullah (s.a.v.)'e nikahlamış ve bunu bir mektupla Resûlullah (s.a.v.)'e bildirmiş (Resûl-i Ekrem de bu nikâhı) kabul etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abdurrahman b. Avf (r.a.)'ın üzerinde za'ferân izi görünce; “Bu nedir?" diye sordu. O da: Ya Rasulallah bir kadınla evlendim, cevâbını verdi. (Resûl-i Ekrem'); "Onun mehri ne kadardır?" diye sorunca; "Bir nevat ağırlığında altındır" diye cevap verdi. (Resûl-i Ekrem'de) "Bir koyun ile de olsa düğün yemeği ver" buyurdu. Diğer tahric: Buharî, nikah, Müslim, nikah, Tirmizî, nikah; Nesai, nikah; İbn Mace, nikah (1907); Darimî, nikah; Ahmed b. Hanbei, III

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.), "Kim bir kadın'a avuçları dolusu feavut veya hurma verirse (o kadınla evlenmek ona) helâl olur." buyurmuştur. Darekutnî, Sünen, III, 243; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 238. Ebû Dâvud dedi ki: "Bu hadîsi, Abdurrahman b. Mehdi de Salih b. Rûman'dan (o da) Eb'uz-Zübeyr'den (o da) Câbir'den mevkuf olarak rivayet etti. " Yine bu hadîsi Ebû Âsim; Salih b. Rumân'dan (o da) Eb'uz-Zübeyr’den (o da) Câbir'den rivayet etti. (Câbir) dedi ki: "Biz Resûlullahı (s.a.v.) zamanında mut'a (nikâhı) olmak üzere bir avuç buğday karşılığında (belli bir süre kadınlardan) faydalanırdık. [Müslim, nikâh] Ebû Dâvud dedi ki: "Şu (önceki) hadîsi, Ebû Âsım'ın (rivayet ettiği hadîsin) manasına uygun olarak İbn Cüreyc de Eb 'uz-Zübeyr vasıtasıyla Câbir'den rivayet etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl b. Sa'd es-Saidî'den rivayet olunduğuna göre, Bir kadın Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek; Ya Resulullah ben (benimle evlenmen için) kendi (mehri)mi sana bağışladım, dedi ve uzun süre ayakta dikildi. Bunun üzerine bir adam ayağa kalkıp: Ey Allah'ın Resulü! Eğer senin ona ihtiyacın yoksa, onu bana nikâhla! dedi. Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de; "Senin yanında ona mehir olarak vere(bile)ceğin birşey var mı?" diye sordu, (o kimse de); Yanımda şu kaftanımdan başka bir şey(im) yok. diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Eğer sen kaftanını (mehir olarak) verirsen, kaftansız kalırsın. Binâenaleyh sen (başka) bir şey ara (bul)." buyurdu. (Adam bir süre sonra geldi ve) Birşey bulamıyorum, dedi. (Resûl-i Ekrem'de); "Demirden bir yüzük olsun ara"(yrp bulmalısın) buyurdu. (Bunun üzerine adam tekrar) aradı (fakat) birşey bulamadı. Resûlullah (s.a.v.) ona: "Ezberinde Kur'an'dan birşey(ler) varmı?" dedi. (Adam) bazı sûrelerin ismini zikrederek; Evet. diye cevâp verdi. Resûlullah (s.a.v.)*de: "-Ben de ezbere bildiğin Kur'an sebebiyle o kadını sana nikahlıyorum." buyurdu. Diğer tahric. Buhari, Fedailu'-Kur'an; nikah; libas; Müslim, nikah; Tirmizî, nikah; îbn Mace, nikah (1889) ; Muvatta, nikah, Darimi, nikah

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şu (önceki 2111.) olayın bir benzeri de Ebü Hureyre'den rivayet olunmuştur. Fakat Ebû Hureyre (bu rivayetinde) kaftan ile yüzüğü zikretmedi (sadece şunları rivayet etti); Nebi (s.a.v.); "Kur'an'dan ezberinde ne vardır?" diye sordu. (O kimse de); Bakara sûresi veya onu ta'kîb eden sûre diye cevâp verdi. (Hz. Peygamber de); "Öyleyse kalk o'na yirmi âyet öğret, o senin karındır." buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(nolu hadîs olan) Sehl hadîsinin bir benzeri de Mekhûl'den (rivayet olunmuştur. Bu hadîsi Mekhûl'den nakleden Muhammed b. Râşid) dedi ki: "Mekhûl (şöyle) derdi: Bu (tatbikat) Resûlullah (s.a.v.)'den sonra hiçbir kimse için (geçerli) değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hiçbir mehir ta'yîn etmeden evlenen ve onunla (zifafa) girmeden ölen bir adam hakkında Abdullah (b. Mes'ud) şöyle demiştir: "O kadının tam bir mehir (alma hakkı) vardır, iddet (beklemesi) gerekir." Mîras (alma hakkı) vardır. Ma'kıl b. Sinan dedi ki: "Ben Resûlullah (s.a.v.)'i Beru'a bint Vâşık hakkında böyle hüküm verirken işittim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Önceki 2114. hadîsin) bir benzerini de Osman b. Ebî Şeybe rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Utbe b. Mes'ûd'dan; demiştir ki; şu (önceki 2114.) hadîste (söz konusu edilen) kişi hakkında (fetva almak üzere) Abdullah b. Mes'ûd'a gelindi. Ona (bu fetva için) bir ay süreyle gelip gittiler, -Yahutta- defalarca (ona gelip) gittiler. (Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ûd) dedi ki: "Ben bu meselede (kendi görüşümü) söylüyorum o kadın için kendi seviyesindeki kadınların mehri(ni almak hakkı) vardır. Ne eksik (verilebilir) ne de fazla(sını alabilir). Mîrâs(dan pay alma hakkı) da vardır. Kendisine de iddet (beklemek) gerekir. Eğer (bu fetva) doğru ise, Allah'dandır, yanlış ise benden ve şeytandandır. Allah ve Rasûlü bundan beridirler." Bunun üzerine Eşca' (kabilesin)den bâzı kimseler ayağa kalktı(lar) içlerinde El-Cerrâh ile Ebû Sinan da vardı. Dediler ki: "Ey İbn Mes'ûd! Resûlullah (s.a.v.) bizim aramızda (iken) Berua' bint Vâşık hakkında aynen böyle senin verdiğin gibi hüküm verdi." ve o kadının (ölen) kocası da Halil b. Mürre el-Eşcaî'dir.- (Abdullah b. Utbe) dedi ki: Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ûd, hükmü, Resülullah'ın (s.a.v.) hükmüne uyduğu için son derece sevindi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe b. Âmir'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) bir adama (hitaben); "Seni falanca kadınla evlendirmemi ister misin?" buyurmuş, O kimse de; Evet cevâbını vermiş (daha) sonra kadına (varıp); "Seni falanca kimseyle evlendirmemi ister misin?" demiş (kadın da); Evet cevâbını verince (bunları) birbiriyle evlendirmiş. (Nikahtan sonra) Adam, Kadın için bir mehir ta'yin etmeden ve (mehir olarak) hiç bir şey vermeden onunla cinsi münâsebette bulunmuştu. Bu (adam) Hudeybiye (Umresin) de bulunanlardan idi ve Hudeybiye'de bulunanlardan herbirisi için Hayber'de bir hisse vardı. (Bu adam) ölüm (vakti) gelince; Resûlullah (s.a.v.) mehir ta'yin etmediğim ve hiç bir şey'de vermediğim halde beni falanca kadınla evlendirmişti. Ben (şimdi) Hayberdeki hissemi mehr olarak kadına verdiğime dâir sizi şahid tutuyorum dedi. (Bunun üzerine o kadın) Hayberdeki hisseyi aldı ve yüzbin (dirhem)e sattı. Ebû Dâvud dedi ki: (bu hadisi bana nakledenlerden) Ömer b. el-Hattab (Ebu Hars es-Sicistânî) daha uzun olan hadisinin başına (şunu da) ilave etti. Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki, "Nikahın en hayırlısı, en kolay olanıdır." ve (yine Ömer,) "Resûlullah (s.a.v.) (bir) adama (hitaben) buyurdu ki" dedi, daha sonra (Yukarıdaki metnin) mânâsını rivayet etti. Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadisin zayıf olmasından korkulur. Çünkü (alışılmış olan) uygulama böyle değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (b. Mes'ud)'dan; demiştir ki; Resûlullah (s.a.v.) bize (nikâh akdindeki ve başka akitlerdeki) hacet hutbesini (şu şekilde) öğretti. "Şüphesiz her türlü hamd Allaha mahsustur. Ondan yardım ve mağfiret dileriz nefislerimizin şerrinden de ona sığınırız. Allah'ın hidâyete erdirdiği kişiyi saptıracak yoktur. Saptırdığını da hidâyet'e erdirecek yoktur. Ben Allah’tan başka bir İlâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. "Ey imân edenler, adıma birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)'tan sakınınız şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir".[Nisâ 1] "Ey insanlar, Allah'tan ona yaraşacak şekilde korkunuz. Ve ancak müslümanlar olarak ölünüz."[Âl-i İmrân 102] "Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.”[Ahzab 70] "Ki (Allah) işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir başarıya ermiş olur."[Ahzab 71] Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisi bana nakleden râvilerden) Muhammed b. Süleyman (hutbenin başında bulunan) "înne" harfini rivayet etmedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Mes'ûd (r.a.), "Resûlullah (s.a.v.) hutbe irâd ettiği zaman (şöyle der) idi" diye söze başladı (sonra önceki (2118.) hadisin) aynısını rivayet etti. (Önceki hadiste geçen) "ve Resulünü" sözünden sonra da (şu mânâya gelen sözleri) nakletti. (Allah) "Onu dosdoğru bir yol (din) ile kıyametin önünde (inananlara) müjdeci, (âsilere de) korkutucu olarak gönderdi. Allah'a ve Rasûlüne itaat eden (saadete) ermiştir. Onlara isyan eden kimse ise, sadece kendisine zarar verir, Allah'a hiç zarar veremez

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Süleym oğulanndan bir adamdan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.)'e (giderek kendisinden) Ümâme bint Abdulmuttalib'i istedim. Bunun üzerine hutbe okumaksızın (onu) bana nikahladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) benimle yedi yaşında iken evlendi." Süleyman (b. Harb) (şöyle) rivayet etti; (Hz. Âişe dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) benimle yedi) yahut da altı (yaşında iken evlendi ve) ben dokuz yaşında iken benimle (zifafa) girdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Seleme'den rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.) Ümmü Seleme ile evlenince üç (gece) onun yanında kaldı. Sonra; "Ehlinden sana bir hakaret yoktur." (Binaenaleyh) istersen sana yedi geceyi tamamlarım. Fakat sana yediyi tamamlarsam (diğer) kadınlarıma da tamamlarım." buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Mâlik (r.a.)'den; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) Safiyye'yi alınca, onun yanında üç (gece) kaldı. (Bu hadisi Ebu Davud'a rivayet eden) Osman b. Ebî Şeybe, (Vehb b. Bakiyye'nin rivayet ettiği yukardaki (2122) metne şunları) ilave etti: "(Hz. Safiyye) dul idi. (Osman bu hadisi) "Bana Hüşeym haber verdi. (Huşeym dedi ki) bize Humeyd haber verdi. (O da dedi ki) bize Enes haber verdi," diyerek rivayet etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Malik (r.a.)'den; demiştir ki: (Bir kimse) Bakireyi dul kadın üzerine alırsa, onun yanında yedi (gece) kalır. Dulu (bakirenin üzerine) alırsa, onun yanında üç (gece) kalır. (Ebu Kılâbe dedi ki; Enes) bu hadisi merfu' olarak rivayet etti desem doğru söylemiş olurum. Fakat o, "sünnet böyledir" dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: "Ali, Fatıma ile evlenince Rasûlullah (s.a.v.) Ali'ye (hitaben); Fatıma'ya (mehir olarak) birşey(ler) ver(seydin)" dedi. O'da; Yanımda (verebileceğim) birşey yok. diye cevap verdi. (Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem'de) "Senin (kılıçları kıran) sert zırhın nerede?" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nebi (s.a.v.)'in ashabından bir kişiden (nakledildiğine göre), Ali (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.)'in kızı Fâtıma (r.anha) ile evlenince, onunla gerdeğe girmek istemiş de Hz. Fatıma'ya (mehir olarak) bir şey(ler) verinceye kadar Rasûlullah (s.a.v.), Hz. Ali'yi (bundan) men etmiştir. Bunun üzerine (Hz. Ali); Ey Allah'ın Rasûlü (verebileceğim) bir şeyim yok dedi. Peygamber (s.a.v.)'de Ali'ye; "O'na zırhını ver!” dedi. Bunun üzerine Ali ona zırhını verdi. Sonra onunla zifafa girdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Önceki 2126. hadisin bir) benzen de İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet olunmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan; demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.) bir kadını (mehir olarak) bir şey vermeden önce kocasının yanına sokmamı bana emretti. İbn Mâce, nikâh; Beyhakî, es-Sünenü'I-kübrâ, VII, 253. Ebu Davud dedi ki: Hayseme Hz. Âişe'den hiç bir zaman hadis işitmemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr b. Şuayb, dedesinden demiştir ki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Hangi kadın nikah akdinden Önce kendisine mehir veya bahşiş ya da çeyiz (verilmek) şartıyla evlenmişse, bu (vadedilen şeyler) kadınındır. Nikah akdinden sonra (verilmiş) olan da kime verilmişse, onundur. Bir adam'a ikram edilmek için en uygun vasıta kızı veya kız kardeşidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) yeni evlenen bir insanı, tebrik edeceğinde; "Allah mübarek etsin, sana bereketler) ihsan etsin, ikinize de hayırlı kılsın" diye dua edermiş

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Basra (b. Eksem)den; demiştir ki: "Ben kendi hareminde yaşamakta olan bakire bir kadınla evlendim. Onunla gerdeğe girdiğim zaman birde ne göreyim hamileymiş. (Durumu Hz. Peygambere haber verdim) bunun üzerine Peygamber (s.a.v.); "Onun fercini (kendine) helal kıldığın (ve ondan faydalandığından dolayı ona mehir (vermen gerekir). Doğurduğu zaman (doğan) çocuk senin kölendir... buyurdu. (Bu hadisi Ebu Davud'a nakl eden ravilerden) Hasen dedi ki: (Hz. Peygamber Basra'ya hitaben şöyle buyurdu) "Onun tenine sopa vur" (Diğer râvi) İbn Ebis-Sırri de (bu kelimeyi) "Onun tenine sopa vurunuz" (şeklinde) veya "ona had vurunuz" diye rivayet etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Said b. el-Müseyyeb'den rivayet edilmiştir ki; Basra b. Eksem denilen bir adam bir kadınla evlendi. (Ravi Muhammed b. el-Müsenna) daha sonra (önceki 2131. hadisin) manasını rivayet etti ve (şu cümleleri) ilave etti (Hz. Peygamber) "onları (bir birinden) ayırdı" İbn Cüreyc hadisi (diğer rivayetlerden) daha tamdır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Huveyre (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Kim'in iki karısı olurda (bunlardan sadece) birine meyl ederse, kıyamet günü bir tarafı (yere) sarkık olarak gelir." Diğer tahric: Tirmizî, nikah; Ahmed b. Hanbel, II

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) gecelerini hanımları arasında paylaştırarak adaleti sağlar ve; "Ey Allah'ım, benim elimden gelen taksimim budur. Senin gücün yetip de benim gücümün yetmediği hususlarda beni hesaba çekme." diye dua ederdi. Ebu Dâvûd dedi ki: (Rasul-i Ekrem "Senin gücünün yetip de benim gücümün yetmediği" sözüyle) kalbi(ni) kasdediyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Urve'den; demiştir ki; Âişe (r.anha) (O'na şöyle) dedi; "Ey kızkardeşimin oğlu, Rasülullah (s.a.v.) bizim yanımızda kalacağı zaman (gecelerini bize) taksim etme hususunda hiçbirimizi diğerinden üstün tutmazdı. Hemen hemen hergün hepimizi (evlerini) toptan dolaşır ve Cim'a etmeksizin (hanımlarından) her kadına'da (ayrı ayrı) yaklaşırdı. (Bu hal) ta nöbet günü kendisinin olan kadına varıncaya kadar (böylece devam ederdi.) Artık onun yanında gecelerdi. Sevde bint-i Zem'â yaşlanıpta Rasülullah (s.a.v.)'in kendisini boşayacağından endişelendiği zaman (Rasûl-i Ekrem'e hitaben); Ey Allah'ın Rasûl-ü, (nöbet) günüm Âişe'nin olsun dedi. Rasulullah (s.a.v.)'de O'nun bu teklifini kabul etti" (Hz. Âişe sözlerine devam ederek) "Biz, Aziz ve celil olan Allah'ın (şu ayeti Hz. Sevde'nin yaptığı) ve bu (buna) benzeyen (iş)ler hakkında indirdi(ğini) söylerdik" dedi. (Bu hadisi Urve'den nakleden Hişam) dedi ki: "Öyle zannediyo­rum ki: (ravi Urve, Hz. Âişe'den bu mevzuda şu âyet'in nazil olduğunu) rivayet etti; "Ve eğer bir kadın, kocasının huysuzluğundan, çekinirse

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'den; demiştir ki: "Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanında barındırırsın” [Ahzâb 51] âyeti kerimesi indikten sonra Rasûlullah (s.a.v.) birimizin nöbet günü gelirse, ondan izin isterdi." (Bu hadis'i Hz. Âişe'den rivayet eden) Muaze dedi ki: Ben Âişe'ye; Sen Rasûlullah (s.a.v.)'e ne cevap verirdin? diye sordum da; Eğer bu iş bana kaldıysa ben kimseyi kendime tercih edemem diye cevap verirdim dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) -hastalığı (sırası)nda- hanımlarına (bir elçi) göndererek (onların yanına gelmelerini iste)di. Bunun üzerine (hanımları yanına gelerek huzurunda) toplandılar (Rasûl-i Ekrem de onlara hitaben); Ben (artık geceleri) sizlerin arasında dolaşamıyorum, eğer izin verirseniz artık bundan sonra Âişe'nin yanında kalacağım" dedi. Onlar da izin verdiler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nebi (s.a.v.)'in hanımı Âişe (r.anha)'den; demiştir ki: "Rasulullah (s.a.v.) yolculuğa çıkmak istediği zaman hanımları arasında kur'a çekerdi. Kur'a hangisine çıkarsa yol'a onunla çıkardı. Onlardan herbirinin hissesine düşecek olan gecesini ve gündüzünü belirlerdi, fakat Sevde bint Zem'a (nöbet) gününü Hz. Âişe'ye bağışlardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe b. Amir (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizin yerine getireceğiniz şartların en başta geleni kendisiyle kadınları helâl kıldığınız şey (mehildir. Diğer tahric: Hadisi Buhari (2721, 5151), Müslim (1418), Nesai s-kübra (5506), İbn Mace (1954), Tirmizi (1127), Ahmed, Müsned (17302), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (4862,4863,4864) ve İbn Hibban (4092) rivayet etmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Kays,b. Sa'd'dan demiştir ki: "Ben Hîre'ye geldiğim zaman Hîre'lilerin baş kumandanlarına secde etmekte olduklarını gördüm ve (kendi kendime) Rasûlullah, secde edilmeye onlardan daha lâyıktır, dedim. (Bunun üzerine) Rasûl-i Ekrem'in yanına gelip; Hireye gitmiştim. Onları (Hirelileri) başkumandanlarına secde ederlerken gördüm. Ey Allah'ın Rasûlü, sen secde edilmeye (onlardan) daha layıksın" dedim. (Resûl-i Ekrem de) "Sen (buna) inanıyor musun? Sen benim kabrime uğramış olsan ona secde eder misin?" diye sordu. (Ben de); "Hayır" diye cevap verdim. Bunun üzerine (Rasûl-i Ekrem-Efendimiz) "(Bunu) yapmayınız, eğer ben (insanlardan) birinin (diğer) birine secde etmesini emredecek olsaydım kadınların kocalarına secde etmelerini emrederdim. Çünkü Allah kadınlar üzerine kocalar için bir hak koymuştur” buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir adam karısını yatağına çağırdığında gelmez de bu yüzden kocası geceyi ona öfkeli olarak geçirirse sabaha kadar melekler o kadına la'net ederler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muaviye el-kuşeyri'den; demiştir ki: (Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem’e hitaben); Ya Rasûlullah, bizim birimizin üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?" diye sordum da, "Yediğin zaman ona da yedirmen, elbise aldığın zaman ona da almandır. (Sakın) yüze vurma, (onu) kötüleme evin dışında (onu) terk etme." diye cevap verdi. "(Ebu Davud dedi ki: "(Onu) kötüleme" (sözüyle yasaklanmak istenen senin, karına hitaben) "Allah seni ne çirkin yaratmış" demendir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muaviye b. Hayde'den; demiştir ki, (Hz. Peygamber) Ey Allah'ın Rasûlü, kadınlarımıza nerelerinden yaklaşalım ve nerelerine yaklaşmaktan kaçınalım diye sordum da; "Tarlana istediğin şekilde yaklaş(a bilirsin). Yediğin zaman ona da yedir kendine elbise aldığın zaman ona da al. Kendisim çirkinlikle nitelendirme ve dövme!" Ebu Dâvûd dedi ki: Şu'be (b. Haccac bu hadisi); "yediğin zaman ona dayedirirsin (kendine) elbise aldığın zaman (ona da) alırsın" (şek­linde muzâri sîgasıyla) rivayet etti.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muaviye el-kuşeyri'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına varıp; Hanımlarımız hakkında ne dersiniz? diye sordum da; "Yediklerinizden onlara da yediriniz, giydiklerinizden onlara da giydiriniz, onları döğmeyiniz ve kötülemeyiniz" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hürre er-Rukâşi, amcasından naklen Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Eğer siz onların isyan etmesinden endişe ediyorsanız, onların yataklarından ayrılınız." (Ravi) Hammad dedi ki, (Peygamber (s.a.v.) "Onların yataklarından ayrılınız" sözüyle "Onlarla cima (etmekten uzak durunuz") demek istiyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İyâs b. Abdullah b. Ebî Zübâb'dan; demiştir ki: "Peygamber (s.a.v.), "Allah'ın cariyelerini dövmeyiniz." buyurdu. Bunun üzerine Ömer (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip; (Yâ Rasûlallah), Kadınlar kocalarına karşı kafa tutmaya başladılar (diye şikâyet etti). Bunun üzerine (Rasûl-u zîşân efendimiz) de kadınları (hafifçe) dövmeye izin verdi, (Bu izinden) sonra Rasûlullah (s.a.v.)'in hanımlarının yanına kocalarından şikâyetçi olarak birçok kadınlar geldi. Peygamber (s.a.v.) (bunu görünce şöyle) buyurdu: "-Gerçekten (bu gece) Muhammed ailesine kocalarından şikâyetçi olarak bir çok kadınlar geldi. (Şunu iyi bilin ki karılarını döven) bu kimseler sizin hayırlılarınız değil(ler)dir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ömer b. el-Hattâb'dan rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur : "Kişiye karısını niçin dövdüğü sorulamaz." Diğer tahric: İbn Mâce, nikâh

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cerîr (b. Abdillah)'den; demiştir ki: "Ben Rasûlullah (s.a.v.)'e (Yabancı kadınlara) ansızın bakmayı sordum da; "Gözünü (hemen o anda başka tarafa) çeviriver." buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Büreyde'nin babası (Büreyde), Rasûlullah (s.a.v.)'in Hz. Ali'ye (hitaben şöyle) buyurduğunu haber vermiştir: "Ey Ali, bir bakışa hemen ardından bir bakış daha katma; Çünkü önceki bakış senin için (affedilmiş)dir. Sonraki bakış ise, senin için (bağışlanmış) değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Mes'ûd (r.a.) demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Bir kadın, tenini diğer bir kadının tenine dokundurmasın. Çünkü (o kadın diğerinin vücudunun yumuşaklığını) kocasına o'na, bakıp görüyormuşçasına tarif edebilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) (ansızın) bir kadın görmüş, bunun üzerine Zeyneb bint Cahş'ın yanına girip onunla ihtiyacını gidermiş, sonra ashabının yanına çıkıp onlara; "Kadın, şeytan kılığında (bir erkeğin) karşısına çıkabilir kim böyle bir şeyle karşılaşırsa, hemen ailesine gelsin (ve onunla cinsi münâsebette bulunsun) çünkü bu (şekilde hareket, kadınlara yönelik) içindeki (his)leri zayıflatır." buyurmuş

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan demiştir ki: "Ebû Hureyre'nin Peygamber (s.a.v.)'den rivayet ettiği şu söz(deki fiiller)'den daha çok küçük günahlara benzeyen bir fiil bilmiyorum: "Hiç şüphe yok ki Allah Adem oğluna zinadan nasibini yazmıştır. Buna kesinlikle erişecektir (Binâenaleyh) gözlerin zinası bakmak, dilin zinası da konuşmaktır. Nefis temenni eder ve şehvetlenir. Ferc de ya bunu tasdik eder ve (yahut da) tekzîb eder

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ademoğlunun herbirisi için zinadan bir pay vardır.” (Ebû Salih) şu (bir önceki (2152.) hadisde geçen) meseleyi (naklettikten sonra şunları) rivayet etti: "Eller de zina eder onların zinası tutmaktır. Ayaklar da zina eder, onların zinası yürümektir. Ağız da zina eder, onların zinası da öpmektir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şu (önceki (2153.) hadiste geçen) meseleyi (anlattıktan sonra) "Kulağın zinası da dinlemektir." buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudrî'den rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.) Huneyn (gazvesi) günü Evtas'a bir ordu göndermiş. (Bu ordu Evtas'a gelince orada) düşmanlarıyla karşılaşıp çarpışmışlar ve muzaffer olmuşlar, bazılarını da esir almışlar. Rasûlullah (s.a.v.)'in ashabından bazı kimseler, müşrik kocalarının hayatta olması)ndan dolayı esir kadınlarla cinsi münâsebette bulunmanın günah olacağından çekiniyormuş gibi davranmışlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu mevzuda : "-Savaşta esir olarak- elinize geçen câriye(ler) müstesna bütün evli kadınlarla nikahlanmanı da haram kılınmıştır." [Nisa 24] âyet-i kerimesini indirdi. Yani iddetleri dolunca onlar size helaldir (buyurdu)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu'd-Derda (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir savaşta (esirler arasında) hamile bir kadın gördü de; "Her halde (bu kadının) kocası onunla (hamile olduğu halde) cinsi münasebette bulunmuş!" dedi. (Ashabı kiram da); Evet, dediler. Bunun üzerine (Nebi s.a.v.) buyurdu ki: "Vallahi şu adama kendisiyle beraber kabre girecek bir lanet okumak içimden geliyor! Acaba bu adam (o kadından doğacak) çocuğu nasıl mirasçı yapacak. Oysa bu (iş) kendisine helal olmaz. O çocuğu köle gibi nasıl kullanacak. Oysa bu da kendisine caiz değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Said el-Hudrî (r.a.)'den merfu' olarak rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.) Evtas esirleri hakkında (şöyle) buyurmuştur: "Gebe olan (esir) kadınla (çocuğunu) dünyaya getirinceye kadar cinsi münâsebette bulunulamaz. Gebe olmayan kadınla da bir defa hayız görünceye kadar cinsî münasebette bulunulamaz.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Haneş es-San'âni'den rivayet olunduğuna göre Ruveyfi' b. Sabit el-Ensârî (şöyle) demiştir; "Dikkat ediniz! Ben size Huneyn'de Rasûlullah (s.a.v.)'den işittiğim (sözler)den başka birşey nakletmiyorum. (Rasûl-i Ekrem) Huneyn'de gebe olan (câriye)lere yaklaşmayı kasdederek buyurdu ki: "Allah'a ve âhiret gününe inanan hiçbir kimsenin başkasının ekinini kendi (döl) suyuyla sulaması helal değildir. Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir kimsenin esir edilen bir kadına temizlenmesini beklemeden yaklaşması helâl değildir. Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir kimsenin taksim edilmeden ganimet malını satması caiz değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şu (Önceki 2158.) hadis İbn îshâk'tan da (rivayet olunmuştur) Ancak (Ebû Muâviye) bu hadis(te geçen; "İman eden hiçbir kimsenin, esir edilen bir kadına temizlenmesini beklemeden yaklaşması helal değildir" cümlesine) "bir hayızla" (sözünü) ilâve etti (ve bu cümleyi; "iman eden hiçbir kimsenin esir edilen bir kadına).bir hayızla temizlenmesini beklemeden (yaklaşması helal değildir." şeklinde) rivayet etti. (Ancak) bu (ilâve) Ebû Muâviye'nin hatası(ndan başka bir şey değil)dir. (2157 numaralı) Ebû Said hadîsinde (geçen bu "bir hayızla" sözü ise) sahih (olarak rivayet edilmiş)tir. (daha sonra Ebu Muâviye bu hadise şu cümleleri de) ilâve etti. "Allah'a ve âhiret gününe inanan kimse müslünıanların ganimet(ler)inden olan bîr hayvana zayıflatıncaya kadar binip de (zayıflatınca) geri vermesin." "Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir kimse müslümanların ganimetinden bir elbiseyi eskitinceye kadar giyip de (onu eskitince) geri vermesin

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr b. Şu'ayb'ın dedesi (Abdullah b. Amr b. As)'dan rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizin biriniz bir kadınla evlendiği ya da bir köle satın aldığı zaman (şöyle) dua etsin: "Ey Allah'ım senden bunun hayrını ve onda yarattığın huyların hayırlısını istiyorum. Bunun şerrinden ve yaratılışındaki huyların şerrinden de sana sığınıyorum." Bir deve satın aldığı zaman da hörgücünün tepesinden tutup (bu sözlerin) aynısını söylesin." Ebû Dâvûd dedi ki: Ebü Said (bu hadisi rivayet ederken şu sözleri de) ilâve etti: "sonra câriye ile kölenin alnından tutsun ve haklarında (Allah'tan) bereket istesin

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer biriniz karısına yaklaşmak istediği zaman, "Allah'ın ismiyle! Ey Allah'ım! Bizden ve bize vereceğin (çocuk)tan şeytanı uzak tut" der de sonra bu birleşmeden dolayı kendilerine bir çocuk verilecek olursa, şeytan o çocuğa hiçbir zaman zarar veremez.” Diğer tahric: Buhari, Bed'ul-halk; vudu'; nikah; da'vat; tevhid; Müslim, talak; Tirmizi, nikah; İbn Mace, nikah (1919); Darimi, nikah; Ahmed b. Hanbel, I

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.); "-Karısına arkasından cima' eden kimse mel'ûndur." buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muhammed b. el-Münkedir'den; demiştir ki: "Ben Cabir'i (şöyle) derken işittim: Yahudiler insan karısına arkadan (yanaşarak) fercinden cima' ederse çocuğu şaşı olur diyorlardı. Sonra Aziz ve Celil olan Allah, "Kadınlarınız sizin tarlalarınızdır. Tarlanıza istediğiniz yerden giriniz." [Bakara 223.] âyet-i kerimesini indirdi. Diğer tahric: Buhari, Tefsir; Müslim, nikah; İbni Mace, nikah (1925); Tirmizî, Tefsir; Darimi, Vudu', nikah; Ahmed b. Hanbel, VI

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: îbn Ömer -Alah kendisini affetsin- ("Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza istediğiniz yerden giriniz." âyet-i kerimesinin nüzul sebebi hakkında) yanılmıştır. (Gerçekte ise âyet-i kerimenin inişine sebep olan bu) kabile ensardı ve bunlar (eskiden) putperest idiler. Bu kabile ile birlikte Yahudilerden bazı kimseler de (bu âyet-i kerimenin inişine sebep oldular. Yahudilerden olan) bu kimseler ehl-i kitap idi. (Ensârdan olan sözü geçen kişiler eskiden) Yahudilerin ilimde kendilerinden üstün olduklarına, dolayısıyla onların işlerinin pek çoğunun (doğru olacağına) inanıyorlardı. Kadınlarla sadece bir şekilde cinsi münâsebette bulunmak (başka pozisyonlardan kaçınmak da) ehl-i kitap (olan Yahudilerin îş(ler)indendi. (Yahudilerin inancına göre) bu (pozisyon cima' halinde olan) bir kadının en kapalı bulunduğu bir haldi. Şu Ensârda Yahudilerin bu fiilini benimsemişlerdi. (Ayetin iniş sebepleri arasında) ayrıca şu Kureyş kabileside vardı ki (bunlar cima' esnasında) kadınları alışılmadık bir şekilde çıplatırlar ve (kadınların) yüzleri (veya) arkaları dönük (veya) sırtüstü yatık oldukları halde (yaklaşmaktan) zevk alırlardı. Muhacirler Medine'ye geldiği zaman (sözü geçen) bu kimselerden birisi ensârdan bir kadınla evlendi. Onunla da böyle münâsebette bulunmak istedi; fakat (ensarlı) kadın "bizimle ancak bir şekilde cimâ'da bulunulabilir, sen de öyle yap yoksa benden uzaklaş." diyerek buna razı olmadı. Nihayet münakaşaları büyüdü ve bu (mesele) Rasûlullah (s.a.v.)'e ulaştı. Bunun üzerine Aziz ve celil olan Allah -(kadının) çocuk yeri (olan ferci)ni kasdederek-' 'kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza -yüzleri dönük veya sırtları dönük ve sırtüstü yatık oldukları halde- istediğiniz yerden giriniz."[Bakara 223.] âyetini indirdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Mâlik (r.a.)'den şöyle dediği rivayet edilmişti: Yahudiler kendilerinden bir kadın hayız gördüğü zaman onu evden dışarı çıkarırlar, onunla birlikte yemezler, içmezler ve evlerde onunla birlikte oturmazlardı. Bu (mesele) Rasûlullah (s.a.v.)'e soruldu da, noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah, "Sana hayız halini sual ediyorlar. De ki, o bir eziyettir. Âdet halinde kadınlardan çekilin..."[Bakara 222] âyetini indirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); (Hayızlı oldukları zaman) onlarla birlikte evlerde oturun, cima'dan başka herşeyi yapın," buyurdu. Sonra Yahudiler; Bu adam bize muhalefet etmedik hiç bir işimizi bırakmayacak dediler. Sonra Abbâd b. Bişr ile Üseyd b. Hudayr Peygamber (s.a.v.)'e gelerek; Yâ Rasûlallah, Yahudiler şöyle şöyle diyorlar (yani) biz hayız halinde bulunan kadınlar(ımız)la cinsi münâsebette bulunamaz mıyız? dediler. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzü birden değişiverdi. Biz de (bunu görünce) onlara kızdığını zannetmiştik. Biraz sonra (Üseyd ile Abbad) dışarıya çıktılar? Derken karşılarına Rasûlullah (s.a.v.)'e hediye süt (götüren biri) çıktı. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) o süt'ü arkalarından göndererek onlara içirdi. Biz de Resûl-i Ekrem'in onlara kızmadığını anladık. Şunlarda rivayet etti: Müslim, hayz; Ebû Dâvud, tahâre, Tirmizi, tefsir sure; Nesâi, tehâre; hayz; Ahmed b. Hanbel, III, 132, 133, 246. Bu hadisle ilgili açıklama 258 no'lu hadiste geçmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hılâs el-Hacerî dedi ki: Ben Âişe (r.anha)yı (şöyle) derken işittim; "Ben hayızlı olduğum halde bir geceyi Rasûlullah (s.a.v.)'le birlikte bir örtü içerisinde geçirmiştim. Eğer o örtüye benden biraz kan bulaşacak olursa (o kanın) yerini yıkardı, (yıkamak için o yerin dışına) geçmezdi. Eğer elbisesine biraz (kan) bulaşacak olursa (yine sadece o kanın) yerini yıkar (ve o yerin dışına) geçmezdi ve o elbiseyle namaz kılardı. Şunlarda rivayet etti: Ebû Dâvud, tahare; Nesâi, tahare; hayz; ilgili açıklama 270 no'hı hadiste geçmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Meymûne bint el-Hâris'ten rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.), hanımlarından birisiyle hayızlı iken mübaşerette bulunmak (sevişmek) arzu ettiğinde ona hemen etekliğini bağlamasını emreder sonra onunla mübaşerette bulunurdu. Şunlarda rivayet etti: Buhârî, hayz, Müslim, hayz; Tirmizi, tahare; İbn Mâce, tahare; Darîmî, vudû; Ahmed b. Hanbel, VI, 55, 134, 143, 170, 174, 182, 209, 235. İlgili açıklama 267 no'lu hadiste geçmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) hanımına hayızlı iken yaklaşan kimse hakkında (şöyle) buyurmuştur: "O (kimse) bir dînar, yahut da yarım dinar sadaka verir.” Şunlarda rivayet etti: Ebû Dâvûd, tahara, Nesâî, tahâre; hayz; İbn Mâce, tahâre; Ahmed b Hanbel Açıklama için bk. 264 no'lu hadis (I)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

îbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: (Bir kimse hanımına hayız) kamnın ilk (görüldüğü) zaman(lar)ında yaklaşacak olursa, bir dinar; kan kesildiğinde (kadın daha yıkanmadan) yaklaşacak olursa, yarım dinar sadaka verir. Şunlarda rivayet etti: Nesâi, tahare, hayz; İbn Mâce, tahare; Ahmed b. Hanbel, I, 230, 237, 245, 272, 286, 306, 312, 339, 363. Açıklaması için bk. 265 no'lu hadis (I)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said'den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.), yanında meniyi dışarı akıtmaktan- bahsedilince “(Sizden) biriniz (bunu) niçin yapıyor?" buyurmuş; fakat açık bir şekilde "herhangi biriniz (bunu) yapmasın" dememiş. Sonra sözlerine şöyle devam etmiş: "Çünkü yaratılması takdir kıhn)mış hiçbir varlık yoktur ki Allah onu yaratmasın." Müslim, nikâh; Tirmizî, nikâh; Ahmed b. Hanbel, III, 63. Ebû Dâvûd Dedi ki: "(Bu hadisin râvilerinden) Kaze'a Ziyad'ın (hürriyetine kavuşturduğu) kölesidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudrî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Bir adam, (Hz. Nebi'ye gelerek), "Ya Rasûlallah! Benim bir cariyem var, hâmile kalmasını istemediğim için ondan azil yapıyorum ve ben (bu hareketimle diğer) erkeklerin (kadınlara yaklaşmakla) istedikleri şeyi istiyorum. Yahudiler de "dışarı akıtılan meninin diri diri toprağa gömülen küçük bir kız hükmünde olduğunu" söylüyorlar'* dedi. (Hz. Nebi de); "Yahudiler yalan söylemişler. Eğer Allah onu (çocuk olarak) yaratmak isteseydi, sen buna engel olamazdın/' buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Muhayriz'den; demiştir ki (Bir gün) Mescide girmiştim. O anda Ebu Said el-Hudri'yi gördüm (varıp) yanına otur-' dum. Ve ona azli sordum. (Şöyle) cevap verdi. Rasûlullah (s.a.v.)'le birlikte Beni Mustalik savaşına çıkmıştık. Araplardan bir gurup kadını esir aldık. Bir müddet sonra kadınları iyice arzulamaya başladık ve bekarlık da bizim için (artık) zorlaşmaya başlamıştı. Bizde (onların karşılığında elde edeceğimiz) kıymeti arzu edip azil yapmayı tercih ettik. Sonra (kendi kendimize) "Rasûlullah (s.a.v.) aramızda olduğu halde kendisine sormadan azil yapıyoruz'* dedik ve Bunu kendisine sorduk. (Şöyle) cevap verdi; "Bunu terketmenizde size bir zarar yoktur. O kıyamete kadar (dünyaya gelmesi mukadder) olan her canlı mutlaka (Dünyaya gelmiş) olacaktır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (r.a.)'den; demiştir ki: Ensardan bir adam Rasûlullah (s.a.v.)'e gelerek; Benim bir cariyem var, onunla cinsî münâsebette bulunuyorum, ama gebe kalmasını istemiyorum, dedi. (Rasul-i Ekrem Efendimiz de); "İstersen ondan azil yap (ama netice değişmez) çünkü onun için takdir edilmiş olan şey mutlaka başına gelecektir." buyurdu. Adam bir süre durduktan sonra (tekrar) gelip; Ya Rasûlallah, gerçekten câriye gebe kaldı." dedi. (Hz. Nebi de); "Ben onun için takdir edilmiş olan şeyin mutlaka başına geleceğini sana söylemiştim." buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Nadre'nin naklettiğine göre, Tufâve'li bir râvi demiş ki; Ben Medine'de Ebû Hureyre'ye misafir olmuştum. Nebi (s.a.v.)'in sahabeleri içerisinde ondan daha çalışkan ve ondan daha misafirperver bir kimse görmedim. Ben bir gün onun yanında iken kendisi bir sedirin üzerinde bulunuyordu. Yanında, içinde çakıl yahut da çekirdek bulunan bir kese ve sedirin aşağısında da kendisine ait siyah bir câriye vardı. Ebu Hüreyre onlarla tesbih çekiyordu. Nihayet kesedeki (çakıl veya çekirdekler bitince o keseyi cariyeye atıyor, câriye de o (keseden çıkan) şey(ler)i toplayıp keseye koyarak keseyi kendisine veriyordu. (Bir ara Ebu Hureyre bana hitaben); Sana kendimden ve Rasûlullah (s.a.v.)'den bahsedeyim mi? dedi. Ben de; Evet bahset dedim. (Bunun üzerine bana şunları) anlattı; Ben (bir gün) mescidde ağrı içinde kıvranıyordum. Bir de ne göreyim Rasûlullah (s.a.v.) gelip mescide girdi ve; "Devs'li genci (içinizden) kim gördü?" diye üç defa sordu. (Orada bulunan) bir adam da; Ya Rasûlallah! O kimse mescidin bir köşesinde acı çekiyor, dedi. Bu sefer (bana doğru) yürümeye başladı, nihayet yanıma geldi ve elini üzerime koydu ve bana birtakım güzel sözler söyledi. Bunun üzerine ben de (iyileşip) ayağa kalktım. Kendisi de yürüyüp gitti. Ve (her zamanki) namaz kıldığı yerine varıp ashabına doğru döndü. Karşısında erkek ve kadınlardan (oluşan) iki saf vardı. Yahut da kadınlardan iki, erkeklerden de bir saf vardı. Hemen sonra (onlara hitaben); "Eğer namazımda şeytan bana bir şey unutturacak olursa, (arkamdaki erkeklerden oluşan) cemaat sübhanellah desin, kadınlar da el çırpsın!” buyurdu. Ve Rasûlullah (s.a.v.) namazında hiç birşey unutmadan (onlara) namazı kıl(dır)dı. Ve, "Yerinizde (durun) yerinizde" buyurdu." (Bu hadisi musannif Ebû Davud'a nakl eden) Musa (B. İsmail bu hadise "yerlerinizde durun" cümlesinden sonra şu sözleri) ilâve etti; sonra (Rasûlullah) Allah'a hamd'ü senada bulundu. Ve, (Emma ba'd) gelelim sadede" dedi. (Musa b. îsmailin yaptığı ilave burada sona erdi.) Bundan sonra (bu hadisi musannif Ebu Davud'a nakl eden ravilerin üçüde şu sözlerde) birleştiler; Sonra Rasûlullah (s.a.v.) erkeklere yönelerek (şöyle) dedi. "Sizden bir kimse karısıyla cima'da bulunmak istediği zaman kapıyı üstüne kapayıp üzerine (bir örtüyle) örtüp, Allah'ın örtüsüyle örtünür mü?" dedi. Onlar da; Evet dediler. (Rasûl-i Ekrem sözlerine devam ederek); "Sonra (o kimse) bu işten sonra (bir meclise) oturup ben (bugün hanımımla) şöyle şöyle, yaptım diye anlatır mı?" dedi. Onlar da (suçlanarak) sükût ettiler. (Rasûl-i Ekrem) biraz sonra da kadınlara yönelerek; "Sizin içinizde de (bu gibi sırları başkalarına) anlatan kimse var mı?" dedi. Onlar da sükût ettiler. Bunun üzerine bir genç kız dizlerinin biri üzerine çöktü ve sözünü (iyi) işitmesi ve kendisini görmesi için boynunu Rasûlullah'a (doğru) uzatarak; Ey Allah'ın Rasûlü bu erkekler bunu anlatıyorlar ve bu kadınlarda anlatıyorlar" dedi. Rasûlullah da; "Bu neye benzer bilir misiniz? Bu bir şeytan'ın bir şeytanla yolda karşılaşıp halk kendilerine bakarken onunla cinsi münâsebette bulunmasına benzer. Dikkat ediniz! Erkek için (en uygun olan koku) kokusu belli olan rengi ise belli olmayandır. Kadın için (en uygun olan koku ise) rengi belli olan, kokusu belli olmayandır." buyurdu. Ebu Dâvûd dedi ki; Buradan itibaren (nakl edeceğim şu sözü) Müemmil ile Musa'dan aldım. "Dikkat ediniz! Bir erkek; diğer bir erkeğin tenine dokunmasın. Bir kadın da diğer bir kadın(ın tenin)e dokunmasın! Oğul ile veya baba ile olması hali bundan müstesnâ'dır. "Müemmil ile Musa üçüncü (bir söz daha) söyle(mişler)di. Amma ben onu unuttum. Müsedded'in (metinde geçen) hadisinde vardır. Fakat ben onu arzu ettiğim gibi sağlam bir şekilde tesbit edemedim. Ve (Müsedded'in hadisinden farklı olarak) Musa (bu hadisin senedinde şunları da) rivayet etti. "Bize Hammad, cerir'den (naklen) haber verdi. (Cerir de) Ebu Nadre'dan (nakletti Ebu Nadre'de) et-Tefâvî'den