Sunan Abu Dawud
...
(14) Kitāb: Fasting (Kitab Al-Siyam)
(14) ...
- Bāb: ...
- باب ...
îbn Abbâs (r.a.)'dan rivayet edilmiştir: "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı"[Bakara 183] (İslam'ın başlangıcında) Hz. Peygamber (s.a.v.) devrinde insanlar yatsı namazını kıldıkları zaman, kendilerine yemek, içmek ve kadınlar(a temas) haram edilmişti, Ertesi akşama kadar oruç tutarlardı. Bir adam kendisine hıyanet edip yatsı namazını kıldığı halde, karısıyla temasta bulundu ve orucu kesmedi. Allah Azze ve Celle bu olayı diğer insanlar için bir kolaylık ruhsat ve menfaat kılmayı dileyip, "Allah sizin nefislerinize güvenemeyeceğinizi biliyordu"[Bakara 187] buyurdu. Bu, Allah (c.c.)'nun insanları faydalandırdığı onlara ruhsat verdiği ve kolaylaştırdığı şeylerdendir
- Bāb: ...
- باب ...
el-Bera (b. Azib r.a.)'dan; demiştir ki: (Rasûlullah (s.a.v.)'in ashabından) bir kimse oruç tutup da (iftar zamanı iftar etmeden) uyuduğu zaman, ertesi gün akşam'a kadar bir şey yemezdi. Ensar'dan Sırma b. Kays (r.a.) oruçlu olarak hanımına gelip: Hazır yemeğin var mı? diye sordu. Hanımı: Yok ama, şimdi gider getiririm, deyip gitti, Sırma (r.a.) (o esnada) uyuya kaldı. Hanımı geldi ve: Tüh! Sana yazık oldu, dedi (ertesi) gün yarı olunca Sırma (açlıktan) bayıldı, (üstelik) O gün tarlasında çalışıyordu. Bu hal Rasûlullah (s.a.v.)'e haber verildi. Bunun üzerine, "Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı"[Bakara 187] mealindeki âyet indi. Râvi el-Berâ b. Azîb âyeti (son kelimesi olan); "fecirden"e kadar okudu
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. el-Ekva (r.a.)'dan; demiştir ki: Şu "Oruca dayanamayanlara, bir yoksul doyurma fidyesi (vermeleri) lâzımdır."[Bakara 184] âyet-i kerimesi inince, bizden dileyen oruç tutar, dileyen de fidye verirdi. (Bu hal) bundan sonraki âyet inip de bu âyeti neshedinceye kadar devam etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; "...Oruca dayanamayanlara bir yoksul doyumu fidye vardır." (âyet-i kerimesi inince) ashabtan yoksul doyurmak suretiyle fidye vermek isteyen fidye verir ve orucu tamam olurdu. Bunun üzerine cenab-ı Allah (c.c); "...Bununla beraber kim gönül isteğiyle bir hayır yaparsa işte bu onun için daha hayırlıdır. Oruç tutmanız, sizin hakkınızda (yemenizden ve fidye vermenizden) hayırlıdır."[Bakara 184] buyurdu. Yine Allah (c.c); "Öyleyse içinizden kim o aya yetişirse, onu (orucunu) tutsun. Kim de hasta olur, yahut bir sefer üzerinde bulunursa o halde başka günlerde, oruç tutamadığı günler sayısınca (orucunu kaza etsin)" buyurdu.[Bakara]
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.)'dan; demiştir ki: (Bu âyet Bakara 184) hâmile ve emzikli için sabittir, (neshedilmemiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
(Bakara 184).....âyet-i kerimesi (hakkında) İbn Abbas (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: (Bu âyet), oruc'a dayanabilen yaşlı erkek ye yaşlı kadın için, oruç tutmayıp her günün yerine bir yoksul doyurmalarına ruhsat teşkil etmektedir. Yine bu âyet, korkmaları halinde hâmile ve emzikliler için (de bir ruhsat) idi. Ebû Dâvud, "Korkmalarından" maksadın çocukları hakkında olduğunu (bu durumda) oruç tutmayıp yoksul doyuracaklarını söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a)'dan demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Biz ümmî bir milletiz, yazmayı ve hesabı bilmeyiz. Ay (parmakları ile işaret ederek) şöyle, şöyle, şöyledir." (Ebü Dâvûd dedi ki, Râvi) Süleyman üçüncü işarette bir parmağını yumdu, yani (ay) yirmi dokuz veya otuzdur
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'dan; "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu” demiştir: "Ay yirmi dokuz (gün)dür. (Ramazan) hilali(ni) görünceye kadar oruca başlamayınız, (Şevval) hilâli(ni) görünceye kadar da oruc'a son vermeyiniz. Eğer hava kapalı olursa ay'ı otuz gün olarak takdir ediniz. (Şa'ban'ı otuz'a tamamlayınız)." Nâfi' dedi ki; Şa'ban'ın yirmi dokuzu olduğu zaman, îbn Ömer için hilâl gözetlenirdi. Eğer hilâl görülürse ne alâ (oruca başlardı), hilâl görülmez ve gözetleyenin önünde bir bulut ve toz olmazsa İbn Ömer oruç tutmazdı. Ama eğer gözetleyenin önünde bir bulut ve toz olursa oruç tutardı. îbn Ömer (Ramazan'ın sonunda) herkesle beraber oruc'a son verir, bu hesabı tutmazdı
- Bāb: ...
- باب ...
Eyyüb es-Sahtiyanî şöyle demiştir.Ömer b. Abdilaziz Basralılara: "Rasûlullah (s.a.v.)'dan bize ulaştığına göre..." diyerek (yukarıdaki 2320.) İbn Ömer hadisinin bir benzerini yazdı ve şunları ilave etti; "En güzel şekliyle oruc'un (vaktini) tayin, Şaban hilâlini şöyle şöyle gördüğümüz zamandır inşallah. Eğer Hilali şöyle şöyle değilde bundan önce görürseniz durum başka
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Mes'ud (r.a.)'dan demiştir ki: "(Vallahi) Rasûlullah (s.a.v.)'le birlikte (Ramazan'ı) yirmi dokuz gün tuttuğumuz, onunla birlikte otuz gün tuttuğumuzdan daha çoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekre (r.a.)'den; Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; "İki bayram ayı eksik olmazlar, onlar Ramazan ve Zülhiccedir
- Bāb: ...
- باب ...
Hammâd b. Zeyd, Ebû Hureyre (r.a)'den rivayetinde, Nebi (s.a.v.)'ide zikrederek (Hadisin merfu olduğuna işaret etti, ona göre RasûluIIah -s.a.-) şöyle buyurdu; "...ve Ramazan bayramınız; orucu açtığınız gün, kurban bayramınız kurban kestiğiniz gündür, arafat'ın tamamı vakfe yeridir. Mina'nın tamamı kurban kesme yeridir. Mekke'nin tüm geniş yolları da kurban kesme yeridir. Müzdelife'nin her tarafı da vakfe yeridir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ebî Kays Aişe (r.anha)'nın şöyle dediğini işitmiştir; "Rasûluüah (s.a.v.) başka hilallerde yapmadığı araştırmayı, Şa'ban (hilalin) da yapardı. Ramazan hilalinin (Şa'ban'ın yirmi dokuzuncu akşamı) görürse, oruca başlar, hava kapalı olursa (Şa'ban) otuz gün sayar, sonra oruç tutardı
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (r.a.)'dan; demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Hilali görünceye veya (Şaban'ın) sayısını (otuz'a) tamamlayıncaya kadar (Ramazan ayını) öne almayınız, sonra (Şevval) hilali(ni) görünceye veya (Ramazan'ın) sayısını (otuza) tamamlayıncaya kadar oruç tutunuz.” Nesaî, sıyâm; Dârekutnî, Sünen, II, 161. Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadisi, Süfyân ve başkaları Mansur'dan, Mansur RibVden o da Huzeyfe'nin adım vermeden, Rasûlullah (s.a.v.)'ın ashabından bir adamdan diye rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.anhuma)'dan; "Rasûluüah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir. "Bir iki gün oruç tutmakla Ramazan'ın önüne geçmeyin. Ama birinizin (eskiden beri) tutmakta olduğu bir orucu varsa, o müstesna! O (Ramazan hilali)ni görünceye kadar oruca başlamayınız ve (Şevval hilalini) görünceye kadar da oruca devam ediniz. Eğer hilalin önüne bir bulut girerse, (Ramazanın) sayısını otuza tamamlayınız, sonra bayram yapınız. Halbuki (bazan) ay yirmi dokuzdur." Müslim, siyam; Buhari, savm; Nesaî, siyam; İbn Mâce, siyam Ebû Dâvud dedi ki: "Bu hadisi Hatim b. Ebî Sağire, Şube ve Hasen b. Salih, Simak'ten aynı mânâ'da rivayet etmişler ancak; "sonra bayram yapınız” sözünü söylememişlerdir.” Ebû Dâvud dedi ki: O, Hatim b. Müslim b. Ebi Sağira'dır. Ebu Sağıra, Sağîra'nın annesinin kocasıdır
- Bāb: ...
- باب ...
İmrân b. Husayn (r.a.)'ın rivayetine göre, Rasûlullah (s.a.v.) bir adama: "Şa'ban ayının sonunda (herhangi) bir (oruç) tuttun mu?" diye sordu. Adam; Hayır, dedi. Efendimiz; "Ramazan bitince bir gün -Râvîlerden birisi "iki gün" dedi- oruç tut," buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-Ezher, Muğîra b. Ferve'den; demiştir ki: Muaviye (r.a.) Hıms kapısı yanındaki Mishal manastırında ayağa kalkıp cemaate hitaben: Ey cemaat, biz (Şaban) hilali(ni) falan gün görmüştük. Ben oruca (ramazan'dan) önce başlayacağım, böyle yapmak isteyen yapsın dedi. Bunun üzerine Malik b. Hubeyra es-Şebeî ayağa kalkıp; Ey Muaviye! Bu, Rasûlullah (s.a.v.)'ten duyduğun bir şey mi, yoksa kendi görüşün mü? dedi. Muaviye; Rasûlullah (s.a.v.)'ı "ayın başında ve sonunda oruç tutunuz" buyururken işittim, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Abdirrahman ed-Dimaşkî, bu (Önceki 2329.) hadis hakkında demiştir ki: "Velid. şöyle dedi" Ebu Amr -yani Evzâî'-i "(Sirrihu'dan kasıt) ayın başıdır" derken işittim. Ayrıca, Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 211. da da rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mushir şöyle demiştir: Sâid- yani İbnİ Abdilazîz- "Sirruhu ayın başıdır" derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Kureyb (r.a.) [ibn Abbas'ın kölesin] 'den rivayet edildiğine göre, Haris'in kızı Ümmü'l-Fadl [İbn Abbas'ın Annesi] Kureyb'i (o sırada) Şam'da olan Muaviye (r.a.)'e göndermiş. Küreyb dedi ki: Şam'a varıp Ümmü'l-Fadl'ın istediğini yerine getirdim. Ben daha Şam'da iken ramazan hilali görüldü. Biz hilali cum'a gecesi gördük. Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. İbn Abbas (r.a.) benden (bazı şeyler) sordu. Sonra sözü hilal'e getirip; Hilali ne zaman gördünüz? dedi. Cum'a gecesi gördüm, dedim. Onu, sen de gördün mü?, dedi. Evet, (ben de gördüm) herkes de gördü ve Muaviye de Şamlılar da oruç tuttu, dedim. Ama biz hilali Cumartesi gecesi gördük ve otuz'a tamamlayıncaya veya (Şevval) hilali(ni) görünceye kadar oruç tutmaya devam edeceğiz, dedi. Muaviye'nin hilal'i görmesi ve oruç tutması yetmez mi? diye sordum. Hayır, Rasulullah (s.a.v.) böyle emretti, cevabını verdi. Diğer tahric: Müslim, siyam; Tirmizi, savm; Nesai, savm; Ahmed b. Hanbel, I
- Bāb: ...
- باب ...
Hasen'den; nakledilidğine göre şöyle demiştir; Herhangi bir ülkede, bir kişi, pazartesi günü oruç tutsa, buna karşılık iki kişi hilali pazar gecesi gördüklerine şahitlik etseler, (-Hasen konu hakkında) dedi ki; o bir günü, ne oruca pazartesi başlayan kimse, ne de hemşehrileri kaza etmez. Ancak müslüman memleketlerden birinin ahalîsinin pazar günü oruç tuttuğunu bilirlerse müstesna. Bu takdirde o bir günü kaza ederler
- Bāb: ...
- باب ...
Sıla (b. Züfer el-Absîs)'den; demiştir ki: (Oruç tutulup tutulmayacağında) şüphe edilen günde biz Ammar (r.a.)'ırı yanında idik. (Kızartılmış) bir kuzu getirildi, bazı insanlar yemek istemediler. Bunun üzerine Ammâr: "Kim bu günde oruç tutarsa, şüphesiz Ebu'l-Kâsım (Rasûlullah) (s.a.v.)'e isyan (muhalefet) etmiştir," dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; "Bir iki günle Ramazan orucunun önüne geçmeyiniz. Ancak bir kimsenin âdeti üzre tuttuğu bir orucu olursa, onu tutsun
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) senenin hiçbir ayını Şa'ban'ın dışında tam olarak oruçla geçirmezdi. Şaban'ı Ramazan'a birleştirirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdulaziz b. Muhammed şöyle demiştir; Abbâd b. Kesîr, Medine'ye gelip Alâ (b. Abdurrahman)'ın meclisine gitti, Alâ'nın elini tutup ayağa kaldırdı ve: Şüphesiz şu şahıs babası vasıtasıyla Ebu Hureyre (r.a.)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in "Şaban ayı yarılanınca oruç tutmayınız" buyurduğunu haber veriyor.Alâ; Şüphesiz babam bana Ebu Hureyre (r.a.)'den o da Rasûlullah (s.a.v.)'den bunu haber verdi, dedi. Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadisi Sevrî Şibi b. el-Alâ, Ebu Umeys ve Züheyr b. Muhammed de el-Alâ'dan rivayet etmişlerdir. Yine Ebû Dâvud şöyle dedi: "Abdurrahman (b. el-Mehdi) bu hadisi rivayet etmiyordu. Ahmed'e: Niçin Abdurrahman bunu rivayet etmiyor? dedim. Çünkü onun bildiği bir hadise göre, Rasûlullah (s.a.v.) Şabanı Ramazana ulardı. Halbuki el-Alâ, Rasûlullah'dan onun aksini haber veriyor dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Kays Kabilesinin Cedîle kolundan olan Hüseyn b. el-Hâris el-Cedelî şöyle demiştir: Mekke emiri (halka) hitabetti ve dedi kî: Rasûlullah (s.a.v.) bize hilal'i görerek, eğer göremezsek iki âdil şahidin hilali gördüklerine dair şehâdetleri ile ibâdet etmemizi tavsiye etti. (Ravî, Ebu Malik el-Eşcaî dedi ki:) Hüseyn b. el-Hâris'e: Mekke emîri kimdi? diye sordum. Bilmiyorum, dedi. Bir müddet sonra Hüseyn benimle karşılaştı ve şunları söyledi: O, Muhammed b. Hâtib'in kardeşi el-Hâris b. Hâtib idi. Sonra Emir; "Şüphesiz aranızda Allah ve Rasûlünü (kitap ve sünneti) ben den daha iyi bilen birisi var o da bu sözümün Rasûlullah (s.a.v.)'den olduğuna şahitlik ediyor." dedi ve eli ile bir adamı gösterdi. Ben yanımda bulunan bir ihtiyara; Emir'in işaret ettiği zât kim? diye sordum. Bu, Abdullah b. Ömer'dir. Emir doğru söyledi. O Allah'ı(n emirlerini) emir'den daha iyi bilir dedi. Abdullah b. Ömer (r.a) da; Rasûlullah (s.a.v.) bize böyle emretti, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Rib'îy b. Hırâş, Rasûlullah (s.a.v.)'in ashabından bir zâtın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ramazanın son (30.) günü, insanlar (bayram konusunda) tereddüt ettiler. İki bedevî gelip Rasûlullah (s.a.v.)'in huzurunda (Allah'a) yemin ederek dün akşam üzeri hilal'î gördüklerine şahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) halk'a, oruçlarını açmalarını emretti. Halef (b. Hişam), rivayetinde "...ve ertesi gün namazgahlarına gitmelerini (emretti)" cümlesini ilâve etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan; demiştir ki: Bir bedevi Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip; Ben hilâl'i -Hasen rivayetinde; yani "Ramazan hilâl'ini" der gördüm, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -(s.a.v.); "Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik eder misin?" dedi. Adam; Evet, dedi. Rasûlullah (s.a.v.); "Muhammed'in, Allah'ın Rasûlu olduğuna şahitlik eder misin?" dedi. Adam; Evet, diye cevap verdi. Hz. Peygamber; "Yâ Bilal, halk'a ilan et, yarın oruç tutsunlar", buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
îkrime (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Ashab bir seferinde ramazan hilâli konusunda şüpheye düştüler ve teravih kılmamaya, oruç tutmamaya karar verdiler. Ancak Harra'dan bir bedevî gelip, hilal'i gördüğüne şahitlik etti. Bunun üzerine bedevi Rasûlullah (s.a.v.)'e götürüldü; Rasûlullah: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın elçisi olduğuma şahitlik eder misin?" dedi, Adam; "Evet" dedi ve hilal'i gördüğüne şahitlik etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber Bilâl (r.a.)'e emretti, o da (teravihi) kılmaları ve oruç tutmaları için halka ilan etti. Ebü Dâvud dedi ki: "Bu hadisi bir grub Simak vasıtasıyla îkrime'den rivayet etmişler. Hammâd b. Seleme'den başka hiç birisi teravih namazını anmamıştır.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir ki: İnsanlar hilâl'i araştırdılar. Ben, o'nu gördüğümü Rasûlullah (s.a.v.)'e haber verince, o da oruç tuttu ve halk'a oruç tutmalarını emretti
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. el-Âs (r.a.)'dan demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu"; "Şüphesiz, ehl-i kitabın orucu ile bizim orucumuzun arasındaki fark, sahur yemeğidir
- Bāb: ...
- باب ...
İrbâd b. Sâriye (r.a.) demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) beni Ramazanda sahur yemeğine davet edip; "Mübarek ğadâ (kahvaltı)ya gel" buvurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Hurma mü'min için ne güzel sahur yemeğidir
- Bāb: ...
- باب ...
Semûre b. Cündüb (r.a.) cemaat'e hitâb ederken, "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Bîlâl'in ezanı da, etrafa genişlemesine yayılmadıkça ufkun şu şekildeki beyazlığıda sizi sahur yemeği yemekten alıkoymasın
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)'dan demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bilâl'ın ezanı sizden birini sahur yemeği yemekten alıkoymasın. Çünkü o; ibâdette olanınızın ( istirahate) dönmesi, uyuyanınızın da uyanması için ezan okur. (Râvi), yahud da "nida eder" dedi. Müsedded derki; Yahya iki elini birleştirerek; "fecir şöyle görünen değil," dedi ve (devamla); "tâ şöyle görünene kadardır" diyerek işaret parmaklarını uzattı
- Bāb: ...
- باب ...
Talk (b. Ali r.â.)*den; demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Yeyiniz, içiniz, yukarıya doğru yükselerek parlayan (yalancı fecir) sizi rahatsız etmesin (yemenize engel olmasın) kırmızılık doğuncaya (fecr-i sâdık) kadar yeyiniz, içiniz
- Bāb: ...
- باب ...
Adiyy b. Hâtim'den; demiştir ki: "Beyaz iplik siyah iplikten aynlınacaya kadar yeyiniz, içiniz"[Bakara 187] âyet-i kerîmesi inince; bir beyaz, bir de siyah ip aldım. Onları yastığımın altına koydum, (ama) aralarını ayıramadım. Bunu Rasûlullah (s.a.v.)'e arzettim. Efendimiz güldü ve: "Öyleyse senin yastığın enli ve uzunmuş, ondan kastedilen sâdece gece ve gündüzdür" buyurdu. (Râvi) Osman, "o ancak gecenin karanlığı ile gündüzün aydınlığıdır" şeklinde rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.), "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Biriniz, kap elinde iken ezanı işitirse, ihtiyâcını giderinceye (karnını doyuruncaya) kadar, onu bırakmasın
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. el-Hattâb (r.a.)'dan; demiştir ki Rasûlullah (s.a.v.); "Gece şu (doğu) taraftan geldiği, gündüz şu (batı) taraftan gittiği zaman -Müsedded: "ve güneş battığı zaman" sözünü de ekledi- oruçlu orucunu açar (orucunu açma vakti girmiştir.)" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ebî Evfâ'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir; Rasûlullah (s.a.v.)*le birlikte bir yolculukta idik. O oruçlu idi. Güneş batınca; "Ya Bilal! in de bizim için sevik ez" buyurdu. Bilâl; Ya Rasûlallah! Akşamı bekleseydin, dedi. Rasûlullah tekrar; "İn, bizim için sevik ez", buyurdu. Bilâl; Ya Rasûlallah henüz üzerinde gündüz var, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber tekrar; "İn ve bize sevik ez", buyurdu. Bilal de indi ve sevik'i ezdi. Rasûlullah (s.a.v.) onu içti, sonra parmaklarıyla doğu tarafını göstererek: "Gecenin şu taraftan geldiğini gördüğünüz zaman oruçlu orucunu açar " buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; "Müslümanlar iftarda acele ettikleri müddetçe din üstün olmaya devam eder. Çünkü Yahudiler ve Hıristiyanlar iftarı geciktirirler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Atiyye'den; demiştir ki: Mesrûk ve ben Hz. Aişe'nin huzuruna girip: Ey mü'minlerin annesi! Muhammed (s.a.v.)'in ashabından iki kişi var, birisi iftard'a ve (akşam) namaz(ın)da acele ediyor, ötekisi ise hem iftarı hem de namazı geciktiriyor, dedik. Hangisi iftarda ve namazda acele ediyor? dedi. Abdullah, (b. Mes'ud) dedik. RasûluIlah (s.a.v.)'de öyle yapardı, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Selmân b. Amir'den; demiştirki; "Rasûlullah (s.a.v.); "Sîzden bîriniz oruçlu olduğu zaman hurma ile, hurma bulamazsa su ile iftar etsin. Çünkü su temizleyicidir." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) akşam namazını kılmadan önce bir kaç taze hurma ile, eğer hurma yoksa kuru hurma ile iftar ederdi o da bulunmazsa bir kaç yudum su yudumlardı
- Bāb: ...
- باب ...
Mervân b. Salim el-Mukaffa'dan demiştirki; İbn Ömer (r.a.) sakalını avuçlar, avucundan artan kısmı keserdi; O şöyle dedi; "Rasûlullah (s.a.v.) iftar ettiği zaman, "susuzluk gitti, damarlar nemlendi ve inşallah ecir hâsıl oldu" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Muâz b. Zuhre; Rasûlullah (s.a.v.)'e kadar ulaştırdığı rivayetinde; Nebi (s.a.v.)'in iftar ettiği zaman şöyle dediğini haber vermiştir: "Ey Allah'ım! Sadece senin için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım
- Bāb: ...
- باب ...
Esma bint Ebî Bekir (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) devrinde ramazanda bulutlu bir günde oruçlarımızı açtık. Fakat sonra güneş göründü. Ebû Üsâme dedi ki: Hişâm'a: Orucu kaza etmekle emrolundular mı? dedim. Bundan kaçış var mı? dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) (insanları) visal orucundan men etti. Oradakiler; Ama sen visal yapıyorsun, yâ Rasûlallah! dediler. Hz. Peygamber. "Ben sizin gibi değilim. Bana (Rabbim tarafından) yedirilir ve içirilir," buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said el-Hudrî Peygamber (s.a.v.)'i şöyle buyururken dinlemiştir; "Aralarında iftar etmeden peşi peşine oruç tutmayınız. Hanginiz böyle visal orucu tutmak isterse, sehere kadar tutsun. "Ama sen visal orucu tutuyorsun” dediler. "Ben sizin gibi değilim. Şüphesiz benim için bir yediren var, bana yedirir, bir içiren var, bana içirir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'dan, demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.); "Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi terketmezse, Allah (C.C.)'nun, onun yeme içmeyi terketmesîne ihtiyacı yoktur." diye buyurdu. Ahmed (b. Yunus) dedi ki; Bu hadîsin isnadını İbn Ebî Zi'b'den sema'an aldım. Ancak bana hadîs'in metnini) yanında olan ve kardeşinin oğlu olduğunu zannettiğim bir adam (iyice) anlattı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)’dan, Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet edilmiştir: “Oruç koruyucudur.Biriniz oruçlu olduğu zaman çirkin söz söylemesin, cahillik yapmasın. Eğer birisi ona çatar veya küfrederse, “ben oruçluyum, ben oruçluyum” desin
- Bāb: ...
- باب ...
Amir b. Rabiâ, babası Rabiâ (b. Ka'b)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'i oruçlu iken dişlerini misvaklarken gördüm. Müsedded; "Sayamayacağım kadar" sözünü de ilâve etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir b. Abdurrahman, Resûlullah (s.a.v.)'in ashabından birisinin kendisine şöyle dediğini haber vermiştir; Rasûlullah (s.a.v.)'in, Mekke'nin fethi yılındaki seferinde, insanlara; oruçlarını açmalarını emrettiğini gördüm. Hz. Peygamber; "Düşmanınıza karşı kuvvetli olunuz," buyurdu. Kendisi ise, oruç tuttu. Ebû Bekir devamla şöyle dedi: Hadîsi bana haber veren zât;: "Ben Rasûlullah (s.a.v.)'i Arc denilen yerde oruçlu iken, susuzluktan veya aşırı sıcaktan dolayı başına su dökerken gördüm," dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Lakît b. Sabra (r.a.)'dan: demiştirki; "Rasûlullah (s.a.v.); "Oruçlu olduğun zaman hariç, buruna su verirken su'yu iyice çek." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Sevbân (r.a.)'dan, Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kan alanın da kan aldıranın da orucu bozulmuştur." Buhârî, savm; Tirmizî, savm; İbn Mâce, Siyam; Ahmed b. Hanbel, II, 364; III, 465, 474, 480; Darimî, savm 26. (Ravî) Şeybân rivayetinde dedi ki; Ebû Kılabe bana; "Nebi (s.a.v.)'in azatlısı Sevbân Ebu Esma er-Rahabî'ye, bunu bizzat Rasûlullah'tan duyduğunu haber vermiştir." dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Şeddâd b. Evs (r.a.)'; "O (Şeddâd) Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yürürken..." diye rivayet etti ve bundan önceki (2367 nolu) Sevbân hadîsinin benzerini zikretti
- Bāb: ...
- باب ...
Şeddâd b. Evs (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ramazanın on sekizi geçmişti. Rasûlullah (s.a.v.) benim elimi tutmuş bir vaziyette Bakî'de, kan aldırmakta olan bir adam'a uğradı ve şöyle buyurdu: "Kan alanın ve kan aldıranın orucu bozuldu." Ebû Dâvud dedi ki; Halid el-Hazza' bu hadîsin bir benzerini Eyyub'un isnadı ile Ebû Kılabe'den rivayet etmiştir. Ayrıca bu hadis'i, Hâkim, el-Müstedrek, I, 428. de tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Rasûlullah (s.a.v.)'in azatlısı Sevbân (r.a.), Nebi (s.a.v.)'in; "Kan alanın ve kan aldıran'ın orucu bozuldu" buyurduğunu haber vermiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Sevbân (r.a.)'dan Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; "Kan alanın ve kan aldıran'ın orucu bozuldu." Ebû Dâvud dedi ki; Sevbân'ın oğlu, bu hadîsin benzerini babasından o da Mekhûl'den, Mekhul'den önceki isimler aynı kalmak şartıyla rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan rivâye tedüdiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken kan aldırmıştır. Buhâri, tıp; Tirmizî, savm; İbn Mâce, sıyâm; Muvatta sıyâm; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 268. Ebû Dâvûd der ki: Vüheyb b. Halid bu hadîsin benzerini aynı isnadla Eyyûb'dan, Cafer b. Rabîa ve Hişam yani İbn Hassan da İkrime vasıtasıyla İbn Abbas'dan rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
ibn Abbâs (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) ihramda oruçlu iken hacamat aleti ile kan aldırmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Ebî Leylâ, Rasûlullah (s.a.v.)'ın ashabından bir zât'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir; Rasûlullah (s.a.v.) ashabına şefkat olarak (oruçlu iken) kan aldırmayı ve iftar etmeden üst üste oruç tutmayı men' etti, ama bu iki şey'i devamlı haram kılmadı. Ashâb Rasûlullah'a; Yâ Rasûlallah sen orucu sahura kadar uzatıyorsun, dediler. "Ben sahura kadar uzatırım; ama Rabbim bana yedirir ve içirir", buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (b. Mâlik r.a.)' şöyle demiştir: Biz (sahâbîler) oruçlu iken kan aldırmayı, sadece meşakkate düşmemek için (meşakkatten korkarak) terkederdik
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in ashabından birisi, "Rasûlullah şöyle buyurdu' 'demiştir: "(Kasıtlı olmadan) kusanın, ihtilâm-olanın ve kan aldıranın orucu bozulmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Nûman b. Ma'bed b. Hevze'nin babası vasıtasıyla dedesi Ma'bed b. Hevze b. Kays b. Ubâde el-Ensârî (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.); uykudan önce misk karıştırılmış ismid ile sürme çekmeyi emretmiş ve; "oruçlu ondan sakınsın" buyurmuştur. Ahmet b. Hanbel, III, 476; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 262. Ebû Dâvud dedi ki; "Yahya b. Maîn bana, sürme hadîsini kastederek "o münkerdir" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeydullah b. Ebî Bekir b. Enes, Enes b. Mâlik (r.a.)'dan, O'nun, oruçlu iken sürme çektiğini, rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
el-A'meş (Süleyman b. Mihran) demiştir ki: Ashabımızdan, oruçlunun sürme çekmesini mekruh gören hiç kimse görmedim. İbrahim (en-Nehâî) oruçlunun sabırla sürme çekmesine ruhsat verirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.), "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Oruçlu iken istemiyerek kusan kimseye kaza gerekmez. (Ama) Kendi isteği ile kusarsa, orucunu kaza etsin." İbn Mâce, sıyâm; Tirmizî, savm; Ahmet b. Hanbel, II, 498, Hakim, el-Müstedrek, I, 427; Muvatta savm; Bey ha kî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 219. Ebû Dâvud dedi ki: "Bu hadîsin benzerini Hafs b. Ğıyâs, Hişâm'dan rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ma'dân b. Talha'dan rivayet edildiğine göre, Ebü-d-Derdâ ona, Rasûlullah (s.a.v.)'in (kendi isteği olmadan) istifra edip, orucunu açtığını haber vermiştir. Ma'dân şöyle der: Dimeşk mescîdinde Peygamber (s.a.v.)'in azatlısı Sevbân (r.a.)'la karşılaşıp kendisine; Ebû-d-Derdâ bana, Rasûlullah (s.a.v.)'in, istifra edip, orucunu açtığını haber verdi dedim. Doğru söylemiş, ona abdest suyunu da ben döktüm, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken öper ve kucaklardı. Ama o nefsine (herkesten) daha çok sahipti
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) oruç ayında (Hanımlarını) öperdi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) kendiside ben de oruçlu iken beni öperdi. Bu hadis'i ayrıca Müslim, sıyâm da tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdillah (r.a.); Ömer b. el-Hattâb (r.a) şöyle dedi, demiştir: "Ben oruçlu iken canım istedi ve (hanımımı) öptüm. Hemen Rasûlullah'a; Ya Rasûlallah, bugün büyük bir iş yaptım. Ben oruçlu iken (hanımımı) öptüm, dedim. "Sen oruçlu iken, ağzına su alıp çalkalasan ne olur? buna ne dersin?" dedi. (Ravi) îsa b. Hammâd'ın rivayetinde Hz. Ömer, "birşey olmaz", demiştir. Sonra her iki râvî ittifakla (Hz. Peygamber'in) şöyle buyurduğunu naklederler: Öyleyse endişelenmekten vazgeç
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken kendisini öper ve dilini emerdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Bir adam Peygamber (ş.a.)'e oruçlu için hanımı ile mübaşeretin hükmünü sordu. Efendimiz ona ruhsat verdi. Sonra bir başkası aynı şeyi sordu, onu da men' etti. Bir de ne görelim, izin verdiği yaşlı, men ettiği ise, gençti
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in hanımları, Aişe ve Ümmü Seleme (r.anha)'dan; demişlerdir ki: Rasûlullah (s.a.v.) -Abdullah el-Ezremî'nin hadîsine gö're- "Ramazanda" ihtilâm'dan değil, cinsî temâsdan dolayı cünüb olarak sabahlar, sonra oruç tutardı. Ebû Dâvud dedi ki: "Bunu yâni "Ramazanda cünüb olarak sabahlardı" sözünü söyleyen ne kadar da azdır. Hadîs aslında; "Rasûluilah (s.a.v.) oruçlu olduğu halde cünüp olarak sabahlardı/' şeklindedir. [: Bu ilâve bazı nüshalarda mevcut değildir]
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in hanımı Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Bir adam, kapıda durarak Rasûlullah (s.a.v.)'e; Cünüp olarak sabahlıyorum, oysa oruç tutmak istiyorum (bu caiz mi?) dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Oruç tutmak istediğim halde ben de cünüp olarak sabahlarım. Yıkanır ve oruç tutarım." Yâ Rasûlallah! Sen bizim gibi değilsin, Allah senin geçmiş ve gelecek günâhlarını affetmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) öfkelendi ve: "Vallahi ben, Allah'dan en çok korkanınız ve uyduğu (yaptığı) şeyi en iyi bileniniz olmayı umarım", buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'dan; demiştir ki: Bir adam Peygamber (s.a.v.)'e gelip; Mahvoldum (Yâ Rasûlallah) dedi. (Rasûlullah); "Derdin nedir? (ne oldu)" Ramazanda (gündüz) hanımımla cinsî temasta bulundum. "Azâd edecek kölen var mı?" Hayır. "Arka arkaya iki ay oruç tutabilirmisin?" Hayır!.. "Altmış fakire yemek yedirebilir misin?" Hayır. "(Şurada) otur". Peygamber (s.a.v.)'e, içerisinde hurma olan büyükçe bir sepet getirildi. Peygamber (s.a.v.), adam'a; "Bunu sadaka olarak dağıt!" buyurdu. Adam; Medine'nin kara taşlarla kaplı iki yakası arasında bizden daha fakir bir aile yoktur. Peygamber (s.a.v.) iki ön dişi görününceye kadar güldü ve; "Öyleyse ailene yedir", buyurdu. Müsedded, bir başka yerde "iki ön dişi" yerine "azı dişleri" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Zührî'den bu (önceki) hadîs mâ'nâ olarak rivayet edilmiştir. Zührî bu rivâyetde şunu da ilâve etmiştir: "Bu, (hurmayı kendi ailesine yedirmesi) sadece o şahsa özel bir ruhsattır. Eğer bugün bir adam öyle bir şey yapsa, onun için keffâretten kurtuluş yoktur." Ebû Dâvud dedi ki; "Bu hadîsi, Leys b. Sa*d, Evzâî, Mansûr b. el-Mu'temir ve Irak b. Mâlik, îbn Uyeyne'nin (hadîsinin) mânası ile rivayet etmişlerdir. Evzâî, rivayetine (Hz. Peygamberin); "Ve Allah'dan afv dile" (buyurduğunu) ilave etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Bir adam ramazanda orucunu bozdu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona; Bir köleyi hürriyetine kavuşturmasını veya iki ay peşi peşine oruç. tutmasını veya altmış fakiri doyurmasını emretti. Adam; (Hiç birine) imkânım yok dedi. Hz. Peygamber; "Otur" buyurdu. (Biraz sonra) Rasûlullah (s.a.v.)'e, içerisinde hurma olan bir sepet getirildi. Efendimiz adama; "Bunu al, sadaka olarak dağıt!" buyurdu. Adam. Yâ Rasûlallah! Benden daha muhtaç kimse yok, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, azı dişleri görününceye kadar güldü ve; "Haydi onu sen ye," buyurdu. Ebû Dâvud dedi ki; İbn Cüreyc bu hadîsi Zührî'den, Mâlik'in lâfzı ile şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam orucu bozdu. Efendimiz kendisine; “Bır köleyi hürriyetine kavuşturman veya iki ay oruç tutman veya altmış fakir doyurman gerekir' buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'dan; demiştir ki: "Ramazanda orucunu bozan bir adam Peygamber (s.a.v.)'e geldi..." Ebû Hureyre bu (önceki 2390 ve 2392) hadîste geçenleri haber verdi. Ancak bu rivayette o şunları söyledi: "Rasûlullah'a içerisinde onbeş sa' kadar hurma olan bir sepet getirildi. (Hişâm'ın rivayetine göre Ebû Hureyre devamla Hz. Peygamber'in) şu sözlerini de ekledi: "(Bu hurmayı) hem kendin ye, hem de ailene yedir. Bir gün oruç tut ve Allah'dan af dile
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in hanımı Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir adam ramazanda mescidde olan Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip; Yandım! Yâ Rasûlallah! dedi. Peygamber (s.a.v.) derdinin ne olduğunu sordu. Adam; Aileme yaklaştım, dedi. Hz. Peygamber; "Öyleyse sadaka ver!" buyurdu. Adam; Vallahi benim hiçbir şeyim yok ve ona gücüm yetmez, dedi. Peygamber (s.a.v.): "O halde otur." buyurdu. Adam oturdu. O böyle beklerken, üzerinde yiyecek olan eşeğini süren bir adam çıkageldi. Rasûlullah (s.a.v.); "Biraz evvelki yandım diyen nerede?" buyurdu. Adam ayağa kalktı, Peygamber (s.a.v.); "Bunu sadaka olarak dağıt." buyurdu. Adam Bizden başkasına mı? Yâ Rasûlallah! Vallahi biz açız, hiçbir şeyimiz yok!., dedi. Peygamber (s.a.v.) "(Haydi) onu siz yeyiniz." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Avf, Saîd b. Ebî Meryem, İbn Ebi'z-Zînâd, Abdurrahman b. el-Haris, Muhammed b. Ca'fer b. ez-Zübeyr, Abbâd b. Abdullah senediyle, Aişe (r.anhâ)'dan önceki (2394.) hadîse rivayet edilmiştir. Bu rivayette Hz. Aişe, "İçerisinde yirmi sa' olan bir sepet getirildi" demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.), "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu." demiştir: "Bir kimse, Allah'ın tanıdığı bir ruhsat olmadan, ramazanda bir gün orucunu bozarsa, bütün ömrün (yılın) orucu o günün yerini tutmaz." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
(Bu hadisi), Âhmed b. Hanbel; Yahya b. Saîd'den, Yahya: Süfyândan, Süfyân; Habîb'den, o; Umâra'dan, Umara da İbn'ül-Mutavvıs'dan rivayet etmişlerdir: (Habîb b. Ebî Sabit); İbnü'l-Mutavvis'le karşılaştım, bana babası vasıtasıyla Ebû Hureyre (r.a.)'den, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu haber verdi, diyerek İbn Kesîr ve Süleyman'ın (bundan önceki 2396.) hadîslerinin bir benzerini rivayet etti. Ebû Dâvud dedi ki: "Süfyân ve Şu'be'den "İbnu'l-Mutavvis mi yoksa Ebu'l-Mutâvvis mı olduğunda ihtilâf edildi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'dan; demiştir ki: Bir adam Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve; "-Yâ Rasûlallah! Ben oruçlu iken unutarak yedim, içtim" dedi, Rasûlullah (s.a.v.); "Sana Allah yedirip, içirdi." karşılığım verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Benim ramazandan oruç borcum olurdu da Şa'ban gelinceye kadar onu kaza edemezdim
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. "Bir kimse üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, velisi onun yerine orucunu tutar." Buharî, savm; Müslim, siyam; İbn Mâce, keffâret; Ahmet b. Hanbel, VI, 69; Darekutnî, Süaen, II, 195; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 255, VI, 279. Ebû Dâvud, "Bu nezir hakkındadır ve bu Ahmed b. Hanbel'in görüşüdür" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a)'dan; demiştir ki: Bir adam ramazanda hastalanır, sonra orucunu tutmadan ölürse onun yerine yemek yedirilir, (sadaka verilir). Artık onun kazası yoktur. Eğer kişinin nezir borcu varsa velisi onu kaza eder
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre, Hamza el-Eslemî Rasûlallah (s.a.v.)'e: Ya Rasûlallah! Ben sürekli oruç tutan bir adam'ım. Yolculukta da oruç tutabilir miyim? diye sordu. Peygamber (s.a.v.): "İstersen tut, istersen tutma.” karşılığını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Hamza b. Muhammed b. Hamza el-Eslemî babasından, dedesi (Hamza el-Eslemî)'nin şunları haber verdiğini rivayet etmiştir: Hamza dedi ki Rasûlallah (s.a.v.)'e: Ya Rasûlallah! Benim bir devem var, onu çalıştırıyorum, kiracılık yapıyorum, üzerinde yolculuğa çıkıyorum. Ancak bazan bu ay'a, yani Ramazan'a rastlıyor. Ben gencim, kendimi güçlü hissediyorum. Ya Rasûlallah, bana oruç tutmam, orucu geciktirip de üzerime borç olmasından daha ehven geliyor. Oruç tutmam mı, yoksa tutmamam mı daha çok sevap getirir? diye sordum, "Hangisini istersen onu yap, ey Hamza!" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) Ramazan ayında Medine'den Mekke'ye doğru (yol'a) çıktı. Usfan'a gelince (Orada) bir (su) kab(ı) istedi ve insanlara göstermek için (su dolu kabı) ağzına götürdü, (ve içti). İbn Abbas şöyle dedi: "Rasûlullah (s.a.v.) (yolculukta) bazan oruç tutar, bazan tutmazdı. O halde isteyen oruç tutsun, isteyen tutmasın
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a)'den; demiştir ki: Rasülullah (s.a.v.) ile birlikte ramazanda yolculuk yaptık. Bir kısmımız oruç tuttu, bir kısmımız tutmadı. Oruç tutan tutmayanı, oruç tutmayan da tutam ayıplamadı
- Bāb: ...
- باب ...
Kaze'a (b. Yahya)'dan; demiştir ki: Ebû Said el-Hudrî (r.a.)'nin yanına gittim. İnsanlar onun etrafında toplanmışlardı ve onlara fetva veriyordu. Yalnız kalmasını bekledim. Yalnız kalınca o'na yolculukta ramazan orucunu sordum, şöyle dedi: "Fetih yılı Rasûlullah (s.a.v.)'le birlikte yola çıktık. Rasûhülah (s.a.v.) da biz de oruç tutuyorduk. Nihayet bir yere varınca Efendimiz: "Şüphesiz düşmanınıza yaklaştınız, Oruçlu olmamanız, sizin daha kuvvetli olmanızı sağlar," buyurdu. İçimizde hem oruçlu olanlar hem de oruçlu olmayanlar olduğu halde sabahladık. Sonra tekrar yürüdük ve başka bir yerde durduk. Bu sefer Peygamber (s.a.v.): "Siz düşmanınıza baskın yapacaksınız. Oruçlu olmamanız sizin daha kuvvetli olmanızı sağlar. Onun için oruçlarınızı açınız!" buyurdu. Bu, Rasûlullah (s.a.v.)'dan bir azîmet oldu. Ebu Said şöyle dedi: "Ben bundan (azimetten) önce de sonra da Rasûlullah'la birlikte (yolculukta) oruç tuttuğumu biliyorum.”
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.), etrafı kalabalık (bir insan topluluğu) olan ve kendisine (Ramazan da aşırı sıcak dolayısıyla) gölge yapılan bir adam görüp; "yolculukta oruç tutmak sevap değildir" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Benû Kuşeyr'in kardeşleri Abdullah b. Ka'b oğullarından birisi olan Enes b. Malik'in şöyle dediği rivayet edilmiştir; Rasûlullah (s.a.v.)'in atlıları bize (kabilemize) baskın yaptı. Ben de Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına gittim. O yemek yiyordu. Bana: "Otur, şu yemeğimizden biraz ye!" buyurdu. Ben oruçluyum, dedim. "Otur sana namaz ve oruç'tan bahsedeyim, şüphesiz Allah müsâfirden namazın bir kısmım veya yarısını, müsafir ve emzikliden veya hamileden orucu kaldırdı," buyurdu. Vallahi Efendimiz ya onun (emzikli ve hâmile) ikisini birden ya da bîrini söyledi. Enes devamla şöyle der: (O zaman) Rasûlullah (s.a.v.)'in yemeğinden yemediğim için kendi kendime teessüf ettim
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'd-Derdâ (r.a.)'dan; demiştir ki: Çok sıcak bir günde, Rasûlullah'ın savaşlarından birinde onunla birlikte yola çıktık. O kadar ki, her birimiz sıcağın şiddetinden dolayı elini -veya avucunu-[Şüphe râvilerden birine aittir.] başına koydu. İçimizde Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Abdullah b. Ravaha'dan başka oruçlu kimse yoktu
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. el-Muhabbak (r.a.)'dan; "Rasûhüiah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Kendisini, doyacağı yere kadar götürecek bir bineği olan kişi ramazana nerede erişirse, orucunu tutsun
- Bāb: ...
- باب ...
Nasr b. Muhacir, Abdüssamed b. Abdilvâris, Abdü's-Samed b. Habîb, babası (Habib) ve Sinan b. Seleme senediyle, Seleme b. Muhabbâk'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Yolculukta iken ramazana erişen kişi" (Bundan sonrasında) Râvi önceki (2410.) hadisin mânâsını zikretti
- Bāb: ...
- باب ...
Ca'fer b. Cebr'den; demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.)'in sahâbisi Ebû Basra el-Ğıfâri ile bir gemide beraberdik. Ramazanda Füstad'dan (hareket ettik). Gemi demir aldı (az) sonra Ebu Basra'nın sabah yemeği getirildi. (Râvi) Cafer, hadisinde, devamla şöyle dedi. Ebu Basra daha evleri geçmeden sofrayı istedi ve; Yaklaş dedi. Sen evleri görmüyor musun? dedim. Ebu Basra ise; Rasûlullafr'ın sünnetinden yüz mü çeviriyorsun? karşılığını verdi ve yedi, der
- Bāb: ...
- باب ...
Mansur el-Kelbî'den rivayet edildiğine göre; Dıhye b. Halife (r.a.) bir kerre Ramazanda Dimeşk'in bir köyünden, Füstâd'tan Ukbe (veya akabe)ye kadarki bir mesafeye -bu üç mildir-(yolculuğa) çıktı. Sonra o ve onunla beraber bazı insanlar oruçlarını açtılar. Bazıları ise, iftar etmemeyi uygun buldular. Dıhye köyüne dönünce "Vallahi bugün görebileceğime hiç ihtimal vermediğim bir şey gördüm. Şüphesiz bir grub Rasûlullah (s.a.v.)'in ve ashabının yolundan yüz çevirdiler, -bunu oruç tutanlar için söylüyor- Sonra, Allahım! beni yanına al (ruhumu kabzet)" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Nâfi'den rivayet edildiğine göre, İbn Ömer (r.a) Ğâbe'ye kadar gider, fakat orucunu bozmaz, namazı da kısaltmazdı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekre (r.a.)'den; demiştir ki: Rasulullah (s.a.v.) "Sizden biri; "Ramazanın tamamında oruç tuttum ve tamamında namaz kıldım", demesin." (Ravî derki:) "Rasulullah (s.a.v.) kişinin nefsini tezkiye etmesini hoş görmedi de ondan mı, yoksa uykudan ve istirahatten kaçış olmayacağı için mi (böyle) söyledi bilmiyorum." Diğer tahric: Nesaî, siyam; Ahmed b. Hanbel, V, 40. İbn Hibban
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ubeyd'den; demiştir ki: Ömer (r.a.) ile birlikte bayramda bulundum. Hutbeden önce namaz kıldırdı. Sonra (kalkıp) şöyle dedi: "Şüphesiz Rasülullah (s.a.v.) bu iki günün orucunu nehyetti. Çünkü kurban bayramı günü kurbanlarınızın etlerinden yiyeceğiniz gündür. Ramazan bayramı ise, oruçlarınıza son verişinizdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said el-Hudrî (r.a.)'den; demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) iki günün orucundan men'etmiştir: (Bunlar) ramazan ve kurban bayramı günleridir. İki türlü giyinişten men'etmiştir: (Bunlar) tek bir kumaşa bürünerek (ellerini çıkaracağı bir açıklık bırakmamak) ve tek elbise içerisinde dizleri dikerek oturmaktır. İki vakitteki namazdan da men'etmiştir: (Bunlar da) sabahtan ve ikindiden sonradır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Hâni'nin azatlısı Ebu Mürre'den rivayet edildiğine göre, Abdullah b. Amr b. el-As'la birlikte Abdullah'ın babası Amr b. el-As'ın huzuruna girmiş. Amr b. el-As (r.a.) onlara yemek getirip: Ye! demiş.Abdullah: Ben oruçluyum. Amr: Ye, bugünler Rasûlullah (s.a.v.)'in bize oruç tutmamayı emredip, tutmayı men'ettiği günlerdir. Râvi Mâlik dedi ki; O günler teşrik günleridir
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Amir (r.a.)'den; demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.); “Arafe, kurban bayramı ve teşrik günleri biz müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme ve içme günleridir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Sizden biriniz bir gün önce veya bir gün sonrasında tutmadan (sadece) Cum'a günü oruç tutmasın
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Büsr es-Sülemî kızkardeşi (Yezid'in rivayetine göre) Samma'dan Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cumartesi günü size farz kılınanın dışında oruç tutmayınız. Sizden biriniz (orucu bozmak için) üzüm çubuğu kabuğu veya bir ağaç dalından başka birşey bulamazsa, onu çiğnesin (orucu bozsun)." Tirmizî, savm; İbn Mâce, siyam; Ahmed b. Hanbel, IV, 189; VI, 368; Dârimî, savm 40. Ebû Dâvud, "Bu hadis neshedilmiştir.” dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Cüveyriyeı bint Haris (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre, Cuma günü Cüveyriye oruçlu iken Peygamber (s.a.v.) onun yanına girip; "Dün oruç tuttun mu?" diye sormuştur. Cüveyriye: Hayır, demiş. Peygamber (s.a.v.); "(Peki) yann tutmayı arzu ediyor musun?", buyurmuştur. Cüveyriye: "Hayır" demiş. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "(O zaman) orucunu boz," buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihâb'dan rivayet edildiğine göre; Kendisine cumartesi günü orucunun nehyedildiği söylenince: -Bu zayıf (Hımsî) bir hadistir, derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Evzâî'den; demiştir ki: "Bunu, yani îbn Büsr'ün, cumartesi günü orucu hakkındaki hadisini onun yayıldığını görünceye kadar gizlemeye devam ettim." Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 303. Ebû Dâvud, "Malik bu yalan (uydurma)'dır dedi" der
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Katâde (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)'a gelip: Ya Rasûlallah, sen nasıl oruç tutarsın? diye sordu. Peygamber (s.a.v.) adamın bu sözüne öfkelendi. Ömer (r.a.) bu durumu görünce: Biz Allah'ı Rab, İslamı dîn ve Muhammed (s.a.v.)'i Peygamber olarak seçtik. Allah'ın gazabından ve Rasülünün öfkesinden Allah'a sığınırız, dedi. Ömer bu sözü Rasûlullah (s.a.v.)'in öfkesi yatışıncaya kadar söylemeye devam etti. Sonra Ömer: Ya Rasûlallah (s.a.v.)!.. Bütün seneyi oruçla geçiren kimsenin durumu ne olacak? dedi. Peygamber (s.a.v.): "Oruç da tutmamıştır, iftar da etmemiştir," Müsedded, Rasûlullah'ın "Oruç'tutmadı, iftar da etmedi" veya "ne oruç tutmuş, ne de iftar etmiştir" buyurduğunu söyledi. -Tereddüd eden Gaylandır-.Ömer (r.a.): Ya Rasûlallah! iki gün oruç tutup bir gün tutmayanın durumu nedir? Rasûlullah (s.a.v.): "Buna kimsenin gücü yeter mi?" Ya Rasûlallah! Birgün oruç tutup bir gün tutmayanın hâli nedir? "Bu, Dâvud (a.s.)'un orucudur." Ya Rasûlallah! Bir gün oruç tutup iki gün tutmayana ne dersin? "Benim buna gücümün yetirilmesini isterdim." Rasûlullah (s.a.v.) sonra şöyle buyurdu: "Her ay üç gün ve ramazandan ramazana oruç tutmak var ya, işte bu tüm senenin orucu demektir. Ben Allah'ın arefe günü orucunu ondan önceki ve sonraki seneler(in günahlarına) keffâret kılacağını ümid ederim. Allah'ın aşure günü orucunu da ondan Önceki sene(nin günahlarına) keffâret kılacağını umarım
- Bāb: ...
- باب ...
Musa b. İsmail, Mehdî'den, Mehdi, Ğaylân'dan öaylân Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmânî'den, o da Ebu Katâde (r.a.)'den bu (yukarıdaki 2425.) hadisi rivayet etmişlerdir. Musa b. İsmail, rivayetinde şunları da ilave etmiştir: Ömer (r.a.): Yâ Rasûlallah! Pazartesi ve Perşembe günlerinin oruçlarını iyi görür müsün? (bu günlerin oruçlarına ne dersin?), diye sordu.Nebi (s.a.v.); "Ben o (pazartesi) gün de doğdum, ve Kur'an-ı Kerim bana o günde indirildi," buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr b. el-As (r.a)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana rastladı ve: "Senin "Ben geceleri (hep) namaz kılacağım gündüzleri de oruç tutacağım" dediğini haber almadım mı, zannediyorsun" buyurdu. (Râvi) dedi ki, zannediyorum Abdullah b. Amr: Evet ya Rasûlallah öyle dedim, dedi. Rasûlullah (s.a.v.); "Namaz kıl ama uyu da. (Bazan) oruç tut, (bazan) tutma. Her ay üç gün oruç tut. Bu bütün senenin orucu gibidir," buyurdu. Abdullah dedi ki: Yâ Rasûlallah, benim bundan daha fazlasına gücüm yeter dedim. Nebi (s.a.v.): "Bir gün oruç tut, iki gün tutma," buyurdu, Benim bundan daha fazlasına (da) gücüm yeter, dedim. "Bir gün oruç tut, bir gün tutma. Bu orucun en doğrusu (mu'tedili) dur. Dâvud (a.s.)'ın orucu budur," buyurdu. Ben, bundan daha efdaline muktedirim, dedim. Rasûlullah (s.a.v.); "Bundan daha efdali yoktur." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Mucîbe el-Bâhiliyye'nin babası-veya amcası-[ravi tereddüd etti] ndan rivayet ettiğine göre: O (Bahiliyye'nin babası veya amcası) Rasûlullah (s.a.v.)'e geldi sonra (memleketine) döndü, Adam bir sene sonra hal ve şekli değişmiş bir vaziyette Peygamber (s.a.v.)'e yine gelip: Beni tamyormusun? Ya Rasûlallah? dedi.Nebi (s.a.v.): "Sen kimsin?" Ben sana geçen sene gelen Bâhiliy'yim. "Seni ne değiştirdi? (Seni bu hale getiren ne?) Halbuki sen güzel görünüşlü idin!" buyurdu. Senden ayrılalı sadece geceleri yedim (senden ayrıldıktan sonra devamlı oruç tuttum). Rasûlullah (s.a.v.); "Kendine niçin azabettin?" buyurdu ve şöyle devam etti: "Sabır (ramazan) ayı ve her aydan bir gün oruç tut!"Adam: Bana artır çünkü bende (buna) kuvvet var. "(Ramazandan sonra her ay) iki gün tut. "Bana artır. "(Ramazandan sonra her ay) üç gün tut! "Bana artır. Nebi (s.a.v.) üç parmağını yumup açarak işaret edip: "Haram aylardan (bu kadar) tut ve terket, haram aylardan (bu kadar) tut ve terket, haram aylardan (bu kadar) tut ve terk et," buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.): "Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı Muharrem'in orucudur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da geceleyin kılınan namazdır." (Ravi) Kuteybe, "(Ramazan) ayı(nın orucu" yerine sadece “(ramazan(ın orucu)'' dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Osman Ebu Hakîm'den, demiştir ki: Said bin Cübeyr'e Receb ayının orucunu sordum. (Cevaben) dedi ki: Ibn Abbas (r.a.) bana şöyle haber verdi; "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (bazan) oruç tutardı, o kadar ki biz "(artık) iftar etmeyecek" derdik. Bazende oruç tutmazdı da biz (artık) oruç tutmayacak derdik. Diğer tahric: Buharî, savm; Müslim, siyam; İbn Mâce, siyam; Nesaî, siyam; Ahmed b. Hanbel, I, 227, 231, 241, 301, 321, 326; III, 104r 179, 230; Darimî, savm
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e en sevimli ay Şa'ban (yani) onda oruç tutmaktı. Sonra onu ramazana ulardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeydullah b. Müslim el-Kuraşî, babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'e tüm seneyi oruçlu geçirmeyi sordum -veya soruldu- da; "Şüphesiz senin üzerinde ailenin hakkı vardır. Ramazanı ve peşinden geleni bir de her çarşamba ve perşembeyi tut, işte o zaman sen bütün sene oruç tutmuş (gibi) olursun" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Rasûlullah (s.a.v.)'in dostu Ebu Eyyûb (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kimse ramazanı oruçlu geçirir, sonra peşinden Şevval'den de altı gün tutarsa, tüm sene oruç tutmuş gibi olur
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.) hanımı Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) (öyle) oruç tutardıki biz, "artık orucu bırakmayacak" derdik. (Bir de bıraktımı) o kadar (uzun zaman) tutmazdı ki (bu sefer de) "Artık (hiç) oruç tutmayacak" derdik. Ben Peygamber (s.a.v.)'in ramazan dışında hiç bir ayı baştan sona oruçlu geçirdiğini bilmiyorum. Ben onun hiç bir ayda Şabandakinden daha fazla oruç tuttuğunu da görmedim
- Bāb: ...
- باب ...
Musa b. Îsmail-Hammad-Muhammed b. Amr-Ebû Seleme-Ebu Hureyre (r.a.) senediyle Hz. Peygamber (s.a.v.)'den önceki (2434.) hadisin manasında (bir hadis daha rivayet edilmiştir). Bu rivayette Muhammed b. Amr: "O, pek azı müstesna (Şabanı) oruçla geçirirdi. Hattâ onun tümünde oruç tutardı" cümlelerini de ilâve etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Usâme b. Zeyd (r.a.)'in azatlısından rivayet edildiğine göre, Kendisi, Usâme (r.a.) ile birlikte Kura vadisine Usâme'nin bir malını istemeye gitti. Üsame Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutuyordu. Azatlısı kendisine: Sen çok yaşlı birisi olduğun halde niçin Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutuyorsun? dedi. Üsâme, şu cevabı verdi: Rasûlullah (s.a.v.) Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutardı. Kendisine bunun sebebi soruldu. O da; "Şüphesiz kulların amelleri pazartesi ve perşembe günleri arz olunur" buyurdu. İbn Mâce, sıyâm; Ahmed b. Hanbel, V, 200, 205-206, 208-209. Ebû Dâvud dedi ki: Hişam ed-Destüvâî "Yahya'dan o da Ömer b. Ebi'i-Hakem'den” demiş (Eban'ın rivayetini takviye etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Rasûlullah (s.a.v.)'ın hanımlarından birisinin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Nebi (s.a.v.) Zilhiccenin dokuz günü, aşure günü ve her ay ayın ilk pazartesi ve perşembe günleri (olmak üzere) üç gün oruç tutardı
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Abbas (r.a.)'dan, demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.); "Kendisinde amel-i sâlih işlenen günlerin Allah katında en sevimlisi şu günlerdir -yani Zilhiccenin (ilk) on günü-" Ya Rasûlullah! Allah yolunda cihad da mı (O günler kadar sevimli değildir.)?! dediler. Efendimiz (s.a.v.); "Allah yolunda cihad da! Ancak canı ve malı. ile cihada gidip de bunlardan bir şey döndürmeyen müstesna" diye cevap verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; demiştir, ki: "Rasülullah (s.a.v.)'i Zilhiccenin on gününde oruç tutarken hiç görmedim
- Bāb: ...
- باب ...
İkrime'den; demiştir ki: "Biz Ebû Hureyre'nin evinde onun yanında idik. Ebû Hureyre (r.a.) bize, Rasûlullah (s.a.v.)'in, Arafe günü Arafat'ta oruç tutmayı nehyettiğini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü'l-Fadl bint Hâris'den rivayet edildiğine göre, (Bazı) insanlar, onun yanında Arafe günü Rasûlullah (s.a.v.)'in oruçlu olup olmadığı konusunda münakaşa ettiler. Bir kısmı: "O oruçlu" derken, bazıları da “Oruçlu değil" dediler. Bunun üzerine Ümmü'l-Fadl, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e Arafat'da devesinin üzerinde durmakta iken, bir bardak süt gönderdi. Rasûlullah (s.a.v.)'da (süt'ü) içti
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: "Aşure günü Kureyşlilerin câhiliye devrinde oruç tuttukları bir gündü. O günde Peygamber (s.a.v.) de oruç tutuyordu. Rasûlullah (s.a.v.), Medine'ye gelince aşure günü (yine) oruç tuttu ve o günün orucunu emretti. Ramazan orucu farz kılınınca artık farz oruç ramazan oldu ve aşure terk edildi. (Bundan sonra) isteyen o gün oruç tuttu, isteyen tutmadı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir ki: Aşure (günü), câhiliye devrinde oruç tuttuğumuz bir gündü. Ramazan (orucu) farz kılınınca, Rasûlullah (s.a.v.); "Bu (gün) Allah'ın günlerinden bir gündür. Dileyen o gün oruç tutar, dileyen tutmaz." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye gelince Yahudileri, Aşure günü oruç tutarlarken buldu. Bunun sebebi sorulduğunda Yahudîler: Bu (gün) Allah (c.c.)'nun Fir'avn'e karşı Musa'ya yardım ettiği gündür. Biz onu ta'zim için bugün oruç tutuyoruz" dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) "Biz Musa'ya sizden daha yakın (ve daha müstehak)ız" buyurdu ve Aşure orucunu emretti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) Aşure günü oruç tutup bize de tutmamızı emrettiği zaman kendisine: Ya Rasûlallah! Bu gün Yahudilerle Hıristiyanların ta'zim ettikleri bir gündür, dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Öyleyse gelecek sene biz de (Muharrem'in) dokuzunda tutarız", buyurdu. Fakat ertesi yıl gelmeden Peygamber (s.a.v.) vefat etti
- Bāb: ...
- باب ...
Hakem b. el-A'rac şöyle demiştir: İbn Abbas (r.a.) Mescid-i Haram'da ridasını yastık edinmiş (uzanmış) bir halde iken yanına vardım ve kendisine Aşure günü orucunu sordum: "Muharrem'in hilâlini gördüğün zaman say. Dokuzuncu gün olduğu zaman, oruçlu olarak sabahla," dedi. Muhammed (s.a.v.) böyle mi oruç tutardı? dedim, "Muhammed (s.a.v.) böyle oruç tutardı," dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Mesleme'nin, amcasından [A1] rivayet ettiğine göre, Eslem kabîlesi(nden bir grub) Rasûlullah (s.a.v.)'e geldi. Rasûlullah (s.a.v.) kendilerine: "Bu gününüzde oruç tuttunuz mu?" diye sordu. Gelenler: Hayır, dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Öyleyse, günün kalanını (oruçlu olarak) tamamlayın ve onu (bilahere) kaza ediniz" buyurdu. Ebû Dâvud dedi ki: "O günden maksat Aşure günüdür." Ahmed b. Hanbel, IV, 388; V, 409. [A1] İbn Hacer bu zatın isminin Abdurrahman b. el-Minhâl olduğunu söyler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr'dan, demiştir ki: Rasulullah (s.a.v.) bana, "Allah'a en sevimli oruç, Davud'un orucudur. Allah'a en sevimli namaz, Davud'un namazıdır. Gecenin (ilk) yarısında uyur, üçte birinde namaz kılar, altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutmaz, bir gün tutardı." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Milhan el-Kaysî'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) bize bîyd günleri: ayın on-üç, on-dört ve on-beşinci günleri oruç tutmamızı emrederdi. Rasûlullah; "Onlar tüm sene gibidir" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (b. Mes'ud) (r.a.)'den; demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) üç gün -yani her ayın aydınlık günlerinde- oruç tutardı
- Bāb: ...
- باب ...
Hafsa (r.anha)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) ayda birinci hafta Pazartesi ve Perşembe, sonraki hafta da Pazartesi olmak üzere ayda üç gün oruç tutardı
- Bāb: ...
- باب ...
Huneyde el-Huzâî, annesinin şöyle dediğini rivayet etmiştir; Ümmü Seleme (r.anha)'nın yanına gidip (nafile) orucu sordum: "Rasûlullah (s.a.v.) bana her ay üç gün oruç tutmamı emretmişti. O günlerin ilki Pazartesi ve Perşembedir" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Muâze (r.anha)'dan; demiştir ki: Aişe (r.anha)'ye: Rasûlullah (s.a.v.) her aydan üç gün oruç tutar mıydı? dedim. Evet dedi. Ayın hangi günlerinde tutardı? dedim. "Ayın hangi günlerinde tuttuğuna aldırış etmezdi", dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımı Hafsa (r.anha)'dan Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Fecirden önce oruc'a niyet etmiyen kimsenin oruc'u yoktur.” Ebu Davud dedi ki: "Bu hadisin benzerini Leys ve îshak b. Hazim de Abdullah b. Ebî Bekir'den rivayet etmişlerdir. Ma'mer, Zübeydî, İbn Uyeyne ve Yunus el-Eyli ise, ZührVden Hafsa'ya mevkuf olarak rivayet etmişlerdir." Diğer tahric: Tirmizî, savm; Nesaî, siyam; İbn Mace, savm (benzeri); Muvatta; siyam; Darimî, savm
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) yanıma geldiği zaman! "Yanınızda yiyecek bîr şey var mı?" der. Biz de "Hayır" dediğimizde, "(O halde) ben oruçluyum" buyurdu. Veki (Süfyan'dan fazla olarak) şunları da ilâve etti: (Hz. Aişe devamla şöyle dedi:) Başka bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bizim yanımıza geldi: Ya Rasûlallah bize Hays yemeği hediye edildi,, onu senin için sakladık, dedik. "Getirin" buyurdu. Talha dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu idi, orucunu bozdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Hânî (r.anha)'dan; nakledildiğine göre; Mekke fethi günündeydi. Fâtıma gelip Rasûlullah (s.a.v.)'in sol tarafına oturdu. Ümmü Hânî de sağında oturmakta idi. Bir câriye, içerisinde içecek olan bir kap getirip Peygamber (s.a.v.)'e takdîm etti. Rasûlulullah (s.a.v.) ondan içti. Sonra kabı Ümmü Hânî'ye verdi. Ümmü Hânî de içip şöyle dedi: Ya Rasûilallah, ben oruçlu idim, orucumu bozdum. Rasûlullah (s.a.v.). "Sen, bir borcunu mu kaza ediyordun?" buyurdu. Ümmü Hânî, Hayır, dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Eğer nafile ise zararı yok" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'den; demiştir ki: "Biz oruçlu iken Hafsa ile bana bir hediye getirildi. Biz de orucumuzu bozduk, sonra Peygamber (s.a.v.) odaya girdi. Kendisine: Ya Rasûlallah! Bize bir hediye getirildi, onu canımız çekti ve orucumuzu bozduk, dedik. Rasûluliah (s.a.v.): "Size günah yok (ancak) onun yerine başka bir gün oruç tutunuz," buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den Peygamber (s.a.v.)'in, şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kadın, kocası yanında iken onun izni olmadan Ramazanın dışında oruç tutmasın ve kocası yanında iken onun izni olmadan, hiç kimsenin evine girmesine müsaade etmesin
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said (r.a)'dan; demiştir ki: Biz Rasulullah (s.a.v.)'in yanında iken bir kadın gelip, Ya Rasulallah! "Kocam Safvan b. el-Muattal namaz kıldığım zaman beni dövüyor, oruç tuttuğumda orucumu bozduruyor ve sabah namazını güneş doğuncaya kadar kılmıyor, dedi. O esnada (kocası) Safvan da Rasulullah (s.a.v.)'in yanında idi. Efendimiz kadının dediklerini Safvan'a sordu. O da şöyle dedi: Ya Rasulallah! "Namaz kıldığımda beni dövüyor" demesi şundan; Çünkü o, ben nehyettiğim halde iki tane (zamm-ı) sure okuyor. Nebi sallallahu aleyhi ve selem : "Eğer (Kur'an'da) tek sure olsaydı, insanlara yeterdi," buyurdu. (Safvan sözlerine şöyle devam etti): "Orucumu bozduruyor" sözüne gelince, Çünkü o durmadan (nafile) oruç tutuyor. Halbuki ben gencim sabredemiyorum. O zaman Rasulullah (s.a.v.): "Kadın kocasının izni olmadan oruç tutamaz," buyurdu. (Safvân devamla şöyle dedi:) "Benim güneş doğuncaya kadar namaz kılmadığım" konusundaki sözüne gelince; biz çok uyumakla tanınan bir aileyiz. Güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz. Rasulullah (s.a.v.): "Uyandığın zaman namazını kıl," buyurdu. Ebû Davud dedi ki: "Bu hadisi Hammad, -yani İbn-i Seleme- Humeyd'den yahut da Sabit Ebu'l-Mütevekkil'den rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; demiştirki; Rasûlullah (s.a.v.): "Sizden biriniz (bir ziyafete) davet edildiği zaman, davete gitsin; eğer oruçlu değilse yesin, oruçlu ise, dûa etsin." buyurdu. Müslim, nikâh; Tirmizî, savm; Ahmed b. Hanbel, II, 279, 489, 507. Hişam وَالصَّلَاةُ "kelimesi dua manasınadır" dedi. Ebu Dâvûd dedi ki; "Bu hadisi Hafs b. Ğıyas da Hişam'dan rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.), "Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir: "Biriniz oruçlu iken yemeğe davet edildiği zaman "ben oruçluyum" desin
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.), Allah (c.c.) ruhunu kabzedinceye kadar, Ramazanın son on gününde itikâf'ta bulunmuştur. Ondan sonra da hanımları itikâf'ta bulundular
- Bāb: ...
- باب ...
Ubey b. Ka'b (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Nebî (s.a.v.) Ramazan'ın son on gününde itikaf'a girerdi. Bir sene itikaf'a girmedi. Ertesi sene yirmi gece itikafta bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) itikafda bulunmak istediğinde sabah namazını kılar, sonra itikaf mahalline girerdi. Bir seferinde de Ramazan'ın son on gününde itikaf'a girmek isteyip çadırının kurulmasını emretti ve çadırı kuruldu. Bunu görünce ben de çadırımın kurulmasını emrettim ve kuruldu. Rasûlullah (s.a.v.)'in benden başka hanımları da çadırlarının kurulmasını emrettiler. Onların da çadırları kuruldu. Rasûlullah (s.a.v.) sabah namazını kılınca çadırlara baktı ve; "Bunlar da ne? Siz bununla iyilik mi diliyorsunuz?" buyurdu. Çadırının yıkılmasını emretti -çadırı yıkıldı- Hanımları da çadırlarının bozulmasını emrettiler, onların da çadırları bozuldu. Sonra Peygamber (s.a.v.) itikafı Şevval ayının ilk on gününe te'hir etti. Ebû Dâvud dedi ki: "Bu hadisin benzerini İbn İshak ve Evzâî, Yahya b. Said'den rivayet ettiler. Malik de Yahya ö. Said'den rivayet etti. Ancak o (Şevvâl'in ilk on günü yerine) Şevvâl'den yirmi gün itikafta bulundu dedi.”
- Bāb: ...
- باب ...
Nâfi'in İbn Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) Ramazan'ın son on gününde i'tikâf'ta bulunurdu. Nâfi' dedi ki: "Abdullah, Rasûlullah (s.a.v.)'in mescidde i'tikâf'ta bulunduğu yeri bana gösterdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: "Nebî (s.a.v.), her ramazan on gün i'tikâfa girerdi. Vefat ettiği yıl yirmi gün i'tikâf yaptı
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.a.)’dan; demiştir ki: Rasulullah (s.a.v.) i’tikafta olduğu zaman başını bana doğru uzatır, ben de tarardım.O, eve ancak tabii bir ihtiyacı için girerdi
- Bāb: ...
- باب ...
Kuteybe b. Said ve Abdullah b. Mesleme Leys'den; Leys îbn Şihab'den, o Urve ve Amra'dan; onlar da Hz. Aişe vasıtasıyla Hz. .Peygamber (s.a.v.)'den önceki (2467) hadisin benzerini rivayet etmişlerdir. Ebû Dâvud dedi ki: "Aynı şekilde o hadisi Yunus da Zühri'den rivayet etmiştir. Amra'dan Urve'nin rivayet ettiği konusunda hiç kimse Mâlik'e muvafakat etmemiştir. Hadisi Ma'mery Ziyad b. Sa'd ve başkaları "Zührf, Urve ve Aişe" isnadıyla rivayet etmişlerdir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.v.) mescidde i'tikâfta olduğunda odanın deliğinden (kapısından) başını bana doğru uzatır, ben de yıkardım." (Râvi) Müsedded, Hz. Aişe'nin "hayızlı olduğum halde başını tarardım" dediğini söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
Safiyye (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) i'tikâfta idi. Bir gece kendisini ziyarete gidip konuştum. Sonra kalkıp (eve) dönmek istedim. Rasûlullah (s.a.v.)da beni evime getirmek için benimle birlikte kalktı. (-Safiyye'nin evi Usame b. Zeyd'in arsasında idi.-) Ensardan iki adam karşımıza çıktı. Peygamber (s.a.v.)'i görünce, sür'atlendiler. Rasûlullah (s.a.v.): "Ağır olunuz, telaşlanmayınız, o (yanımdaki), Huyeyy'in kızı Safiyye'dir," buyurdu. Adamlar: Sübhanallah (Allah'ı tesbih ederiz, [Hakkınızda kötü bir şey asla düşünmeyiz]) ya Rasûlallah! dediler. Rasûlullah (s.a.v.): "Şüphesiz şeytan insan(ın damarlann)da kanın aktığı gibi akar. Sizin kalbinize birşey -veya bir şer- atmasından endişe ettim." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammedb. Yahya b. Fâris, Ebu'l-Yeman'dan, Ebu'l-Yeman Şuayb'dan o da Zührî'den, önceki (2470.) hadisi, isimler aynı kalmak kaydıyla, rivayet etmişlerdir. (Farklı olarak bu rivayette) Safiyye (r.anha): "Rasûlullah (s.a.v.) mescidin Ümmü Seleme'nin kapısının yanındaki kapısına vardığı zaman iki kişi ile karşılaştı" dedi. Ve Râvi, önceki hadisi mânâ olarak (aynen) nakletti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyli ve Muhammed b. İsa Abdusselam b. Harb'den, o Leys b. Ebi Süleym'den, Leys, Ab-durrahman b. el-Kasım'dan o da babası vasıtasıyla Hz. Aişe (r.anha)'dan rivayet etmiştir. Nüfeyli'nin rivayetine göre Aişe (r.a) şöyle demiştir: "Peygamber (s.a.v.) i'tikâfta iken hiç bir tarafa sapmadan hastaya uğrar, yanında kalmadan halini sorardı." îbn İsa'nın rivayetine göre de Hz. Âişe şöyle demiştir. "Rasûlullah (s.a.v.) i'tikâfta iken hasta ziyaretinde bulunurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki: Haste ziyaretine gitmemek, cenazeye iştirak etmemek, kadına şehvetle dokunmamak, onunla cinsî temasta bulunmamak ve zarurî olanların dışında bir ihtiyâç için çıkmamak i'tikâfta olan kişi için sünnettir. Oruç olmadan i'tikâf olmaz, cemaatle namaz kılınan caminin dışında bir yerde i'tikâf olmaz. Beyhakî es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 321; Dârekutni, Sünen, H, 201. Ebû Dâvud dedi ki: "Abdurrahman b. îshak'tan başka hiç kimse Hz. Aişe'nin "...sünnettir" dediğini nakletmedi. (Başkaları) bu hadisi Hz. Aişe'nin sözü kabul etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Ömer (r.a.) Cahiliyye devrinde Kâ'be'nin yanında bir gece veya bir gün [Buradaki şüphe râvidendir.] i'tikâfta kalmayı adadı. (Sonra) Peygamber (s.a.v.)'e sordu, o da: "İ'tikâfa gir ve oruç tut" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Ebân b. Salih el-Kuraşî Amr b. Muhammed, (yani eI-Ankariy)den; o da Abdullah b. Büdeyl'den aynı isnad ile önceki (2474.) hadisin benzerini rivayet etmişlerdir. İbn Ömer (bu rivayette ayrıca) şöyle der: O (Ömer) i'tikâfta iken insanlar tekbir getirmeye başladılar, bunun üzerine Ömer (r.a.): Bu nedir, ya Abdellâh? dedi. Abdullah; Hevazin kabilesinin esirleri. Onları Rasûlullah (s.a.v.) âzad etti de. dedi. Ömer (r.a.); Şu câriye varya onlarla birlikte onu da gönder, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dân; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in hanımlarından bir kadın onunla beraber i’tikâfta bulundu. O hanım sarılığı ve kırmızılığı görürdü. Bazan o namaz kılarken (özür kanı için) altına tas koyardık. Bazı nüshalarda “altına tas koydu" şeklinde vârid olmuştur