Sunan Abu Dawud
...
(24) Kitāb: Wages (Kitab Al-Ijarah)
(24) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ubâde b. Sâmit'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Suffe ehlinden bazı insanlara yazı yazmasını ve Kur'an'ı öğrettim. İçlerinden birisi de bana bir yay hediye etti. (Kendi kendime); Bu bir mal değildir. Onunla, Allah yolunda ok atarım. Rasulullah'a gidip sorayım dedim. Varıp; "Ya Rasûlallah, kendilerine yazı ve Kur'an öğrettiklerimden birisi bana bir yay hediye etti. O, mal değil, Allah yolunda ondan ok atarım" dedim. "Eğer boynuna ateşten bir halka takılmasını istiyorsan, kabul et" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Cenâde b. Ebî Ümeyye, Ubâde b. Sâfnit'ten, önceki (3416.) hadisin benzerini rivayet etmiştir. Önceki rivayet daha mükemmeldir. (Bu rivayette öncekinden farklı olarak şu ifadeler yer almıştır): - Ubâde der ki:- Ya Rasûlallah, bu konuda ne diyorsun? dedim. "Omuzların arasına, (boynuna) takındığın -veya astığın- bir kor" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)'den, şöyle (dediği) rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'in ashabından bir grup bir sefer'e çıktı ve Arap kabilelerinden birisinin yanında konakladı. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istedik . Kabiledekiler ise misafir etmekten kaçındılar. (O esnada) kabilenin reisini akrep .soktu. O'nun için her şeyle şifa aradılar ama hiçbir şey fayda vermiyordu. Bunlardan bazıları: Şu yanınıza konaklayan kafileye gitseniz, belki onların birinde arkadaşınıza fayda verecek bir şey vardır, dediler. Bunun üzerine birkaç kişi (kafileye gelip): Reisimizi akrep soktu; kendisi için her çareye başvurduk fakat hiçbir şey fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında arkadaşımıza şifa verecek bir şey, yani rukye var mı? diye sordular. Kafileden bir adam (ki o Ebû Saîd'dir): Ben dua ederim ama sizden bizi misafir etmenizi istedik, fakat siz misafir etmekten kaçındınız. Onun için ben de şimdi benim için bir ücret tayin edinceye kadar dua etmiyorum, dedi. Bunun üzerine onun için bir sürü koyun kararlaştırdılar, o da hastaya gelip üzerine Fatiha sûresini okudu ve üfledi. Nihayet adam iyileşti, sanki bağından kurtulmuş (hayvan) gibi idi. (Kabile reisi) kafileye anlaştıkları ücreti verdi. Kafiledekiler; "Sürüyü paylaşınız" dediler. Okuyup dua eden (Ebû Saîd) ise; Rasûlullah'a gidip de meseleyi danışmadıkça yapmayınız, dedi. Onlar da Rasûlullah'a gidip hâdiseyi anlattılar. Rasûluilah (s.a.v.): "Onun (Fâtiha'nın) bu kadar tesirli bir dua olduğunu nereden bildiniz? İyi yapmışsınız, sizinle birlikte bana da bir pay ayırınız" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hasen b. Ali haber verdi, bize Zeyd b. Harun haber verdi, bize Hişâm b. Hassan, Muhammed b. Sîrîn'den rivayet etti. Muhammed, kardeşi Ma'bed b. Sîrîn'den o da Ebû Saîd el-Hudrî vasıtasıyla bu (önceki 3418.) hadisi haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Hârice b. es-Sald, amcasından rivayet ettiğine göre: O (Hârice'nin amcası) bir kavme uğradı. Kavimdekiler onun, yanına gelip; Şüphesiz sen o zat (Hz. Nebi'nin yanından hayırlı bir şey getirmişsindir, bizim için şu adama rukye yap, dediler ve kendisine iplerle bağlı deli bir adam getirdiler. Hârice'nin amcası sabahlı akşamlı üç gün adama Fatiha sûresini okudu. Sûreyi her bitirişinde tükrüğünü biriktiriyor sonra da tükürüyordu. Adam sanki kösteğinden kurtulmuş gibi oldu, (iyileşti). (Delinin arkadaşları) rukye yapan zat'a (ücret olarak) bir şey verdiler. Adam, Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip durumu haber verdi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: "Ye, ömrüme yemin ederim ki, kimileri bâtıl bir rukye ile yerler, sen ise hak bir rukye ile yersin." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Râfi'-b. Hadîc( r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Hacamat eden (kafadan kan alan) in ücreti pistir, köpeğin satışı karşılığında alınan para pistir, fahişenin zina karşılığı aldığı ücret pistir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Muhayyisa'nın, babasın (Muhayyisa) dan rivayet ettiğine göre; O (Muhayyisa) kan alıcı (haccâm) olarak kiralanma konusunda Rasûlullah'tan izin istedi, ama Rasûlullah bundan nehyetti. Muhayyisa ise sormaya ve izin istemeye devam etti. Nihayet RasûİuIIah (s.a.v.) ona: "Onu (kan alma karşılığı aldığın ücreti), devene Ve kölene yedir" emrini verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) kan aldırdı ve kan alana ücretini verdi. Eğer onu haram bilseydi vermezdi. Bu hadis'i ayrıca; Buharî, buyu',icâre; Müslim, müsâkât; İbn Mâce, ticârât ta tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ebû Taybe, Rasûlullah (s.a.v.)'dan kan aldı. Efendimiz ona bir sa' hurma verilmesini, ailesine de ondan haracını hafifletmesini emretti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hâzim, Ebû Hureyre (r.a)'in şöyle dediğini duymuştur: Rasûlullah (s.a.v.), cariyelerin kazancından nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
Târik b. Abdurrahman el-Kuraşî'nin rivayet ettiğine göre; Râfi' b. Rifâ'a, Ensar'ın bulunduğu bir meclise geldi ve: Bugün Rasûllah (s.a.v.) bizi bazı şeylerden nehyetti; Râfi' bazı şeyleri saydı- deyip devamla, parmaklarıyla (üç parmağı ile) işaret ederek; ekmek yapmak, ip eğirmek ve yün ditmek gibi eli ile yaptıklarının dışında cariyenin kazancından nehyetti, dedi. Ahmed b. Hanbel IV, 341. de de tahric etti bu hadis'i
- Bāb: ...
- باب ...
Râfi' b. Hadîc (r.a)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûiullah (s.a.v.) bizi, nerede kazandığı bilinmedikçe cariyenin kazancından nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mes'ud (r.a)'dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.), köpeğin satışı karşılığı alınan parayı, fahişenin ücretini ve kâhinin (kehânete karşı) aldığı ücreti nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), erkek hayvanın menisi (döllemesi) karşılığında ücret almayı nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mâcide'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir kölenin kulağından biraz kestim -ya da kulağımdan birazı kesildi-.[şüphe raviye aittir.] O esnada Hz. Ebû Bekir (r.a) hacdan gelmişti. Onun yanında toplandık. Ebû Bekir bizi Ömer b. el-Hattâb'a havale etti. Ömer (r.a): Bu mikdar (kulağın kesilen kısmı) kısas mikdarına ulaşmış. Kısas yapması için bana bir haccâm (kan alıcı) çağırın, dedi. Haccâm çağırılınca Ömer şöyle dedi: Rasûlullah. (s.a.v.)'i şöyle derken işittim: "Ben teyzeme, kendisi için bereket olacağım umarak bir köle hediye ettim ve ona; köleyi kan alıcıya, kuyumcuya ve kasaba verme dedim." Ebû Dâvûd dedi ki: Abdül-A'/â,' İbn İshak'ın; "İbn Mâcid, Benî Sehm'den bir adamdır" dediğini Ömer b. el-Hattâb'dan rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yusuf b. Musa haber verdi, bize Seleme b. Fazl rivayet etti, bize İbn İshak, Alâ b. Abdurrahman (el-Hurakî)'dan rivayet etti. O da İbn Mâcide es-Sehmî vasıtasıyla Ömer (b. el-Hattâb)'dan, o da Rasûlullah (s.a.v.)'dan; (önceki 3430.) hadisin benzerini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Fazl b. Yakub haber haber verdi, bize Abdül-A'lâ, Muhammed b. İshak'tan haber verdi. Bize el- A'lâ b. Abdurrahman (el-Hurakî), İbn Mâcide es-Sehmfden haber verdi. O dâ Ömer b. el-Hattâb (r.a) vasıtasıyla Rasûlullah (s.a.v.)'den o (önceki 3430.) hadisin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Salim, babasın (Abdullah b. Ömer)'dan Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kimse, malı olan bir köleyi satarsa, müşteri şart koşmamışsa mal satıcıya aittir. Yine bir kimse aşılanmış bir hurma ağacını satarsa, meyvesi -müşteri kendisi için olmasını şart koşmamışsa- satıcıya aittir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer, (babası) Hz. Ömer (r.a) vasıtasıyla Rasûlullah (s.a.v.)'dan (yukarıdaki 3433. hadisin) köle ile ilgili bölümünü rivayet etti. Nâfi', İbn Ömer (r.a.) kanalıyla Hz. Nebi (s.a.v.)'den (yukarıdaki hadisin) hurma ağacı ile ilgili bölümünü rivayet etti. Ebû Dâvûd; "Zührî ve Nâfi, dört hadiste ihtilâf ettiler. Bu, onlardan birisidir" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.): "Bir kimse, malı olan bir köleyi satarsa, o mal satıcıya aittir. Ama müşteri (kendisi için) şart koşmuşsa müstesna." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bazınız bazınızın satışı üzerine satışta bulunmasın. Mallar çarşıya indirilinceye kadar (onları) karşılamayınız
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.), şehre satılmak için getirilen malı, yolda karşılamayı nehyetmiştir. Eğer müşteri malı karşılar da satın alırsa, mal sahibi şehre geldiği zaman muhayyerdir, (isterse satışı feshedebilir). Ebû Ali der ki: Ebû Davud'un şöyle söylediğini işittim: "Süfyân; bazınız bazınızın sarışı üzerine satışta bulunmasın sözünün manası; bende on liraya ondan daha iyisi var, demesidir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Satın almayacaksanız, müşteri kızıştırmak için fiat artırmayınız
- Bāb: ...
- باب ...
Tâvûs, İbn Abbas (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasûlullah (s.a.v.); şehirlinin bedevi namına (malını) satıvermesini nehyetti. Tâvûs dedi ki: (İbn Abbas'a); şehirlinin bedevi namına (mal) satması nedir,? dedim. Onun için simsarlık yapmaz, karşılığını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şehirli, babası veya kardeşi bile olsa, bedevi (köylü) nin (malını) onun namına satmasın." Ebû Dâvûd dedi ki: Hafs b. Ömer'den işittim, şöyle diyordu: Bize Hilâl haber verdi, bize Muhammed, Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini haber verdi: "Şehirli bedevi namına satmasın, deniliyordu. Ama bu kelime hem onun için bir şey satmasın, hem de onun için bir şey satın almasın manalarına gelen bir kelimedir
- Bāb: ...
- باب ...
Salim e!-Mekkî'nin bir bedeviden haber verdiğine göre; O, (bedevi) Rasûlullah (s.a.v.) zamanında sağmal devesini getirip, Talha b. Ubeydullah'a misafir oldu. Talha: Rasûlullah (s.a.v.); şehirlilerin, bedevi (nin malını onun) namına satmasını yasakladı. Ama sen çarşıya git, satın almak isteyenlere bak, sonra gel) bana danış. Ben sana (verilen fiata göre) sat veya satma derim, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şehirli, köylü namına satmasın. İnsanları (kendi hallerine) bırakın. ALLAH (C.C.) onlann bazısını, bazıları vasıtasıyla rıziklandırır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Malını satmak için gelen kafileleri (yolda) karşılamayınız. Bazılarınız bazılarınızın satışı üzerine satışta bulunmasın. Deveyi ve koyun'u, sütlü görünsünler diye sağmayı terkedip sütünü memesinde bekletmeyin. Bu durumda olan bir hayvan'ı satın alan kimse, onu sağdıktan sonra şu iki şey arasında muhayyerdir: O şekliyle razı olursa malı alıkoyar, razı olmazsa hayvanı bir sa' hurma ile birlikte geri verir." Ayrıca bu hadis'i Buhari, buyu'; Müslim, buyu'; Muvatta, buyu'; Ahmed b. Hanbel, 246, 410, 420, 465. te tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sütlü görünsün diye sağılmayıp sütü memesinde bekletilen bir koyun satın alan kişi üç gün muhayyerdir. İsterse koyunu buğday olmayan, bir sa' yiyecek maddesi ile birlikte geri verir." Müslim'in bir rivayetinde; "Bir sa' hurma ile, buğdayla değil" denilmektedir. Müslim, buyu'; Tirmizî, buyu'; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ticârât: Dârimî, buyu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Sütü memesinde bekletilen koyun cinsinden bir şey alan kimse onları sağar, eğer razı olursa alıkoyar, razı olmazsa her bir sağışına bir sa' hurma verir." Ayrıca bu hadis'i Buhari, buyu' da da tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Süt'ü memesinde bekletilip sağılmayan bir hayvanı satın alan kişi üç gün muhayyerdir; eğer (alıkoymaz da) geri verirse sütünün (kıymetinin) bir veya iki misli [şek ravilerden birisine aittir.] buğdayla birlikte geri verir
- Bāb: ...
- باب ...
Adiy b. Kâ'b oğullarından Ma'mer b. Ebî Ma'mer'den; Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Günahkâr'dan başkası asla ihtikâr yapmaz." (Muhammed b. Amr dedi ki:) Saîd (b. el-MüseyyebJ'e; " Ama sen ihtikâr yapıyorsun" dedim. "Ma'mer de ihtikâr yapardı" dedi. Ebû Dâvûd şöyle dedi: Ahmed'e; "ihtikâr nedir?" dedim. "Halkın yaşayışında etkili olan şeydir" cevabını verdi. Yine Ebû Dâvûd dedi ki: "Evzaî; ihtikâra (stokçu) çarşıya çıkan (çarşıdan satın alıp stoklayan) dır, dedi." Diğer tahric: Müslim, müsakat; Tirmizî, buyu'; İbn Mace, ticârât (2154); Darimî, buyu'; Ahmed b. Hanbel, III
- Bāb: ...
- باب ...
Hemmâm Katâde'nin, "Hurma'da ihtikâr olmaz" dediğini nakletti. İbnü'l-Müsennâ; Yahya b. Feyyaz, Hasen'den de aynısını nakletti, dedi ve ilâve etti: "Biz ona; Hasen (ül-Basrî)'den bunu söyleme, (Hasen böyle söylemedi)" dedik. Ebû Dâvûd şöyle demiştir: Satd b. el-Müseyyeb; çekirdek, kurumuş yaprak ve tohumu biriktirirdi. Ahmed b. Yunus'un şöyle dediğini işittim: Süfyân'a taze et stoklamayı sordum. "Stokçuluğu kerih görüyorlardı” dedi. Ebû Bekir b. Ayyaş'a sordum, "stokla" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Alkame b. Abdullah'ın, babasından rivayet ettiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.); müslümanların tedavüldeki parasının, ihtiyaç yokken kırılmasını yasakladı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre; bir adam Hz. Nebi (s.a.v.)'e gelip: Ya Rasûlallah, narh koy (fiatları sınırla), dedi. Rasulullah (s.a.v.): "Hayır, (rızkınızın artması için) dua ediniz." buyurdu. Daha sonra başka bir adam gelip: Ya Rasûlallah, narh koy, dedi. Hz. Nebi (s.a.v.) ona da: "Hayır, fiatları ancak Allah eksiltir, Allah artırır. Ben Allah'a, yanımda hiç kimsenin hakkı olmadığı bir halde ulaşmayı umarım" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Sahâbîler: Ya Rasûlallah! Fiatlar arttı, bizim için narh koy, dediler. Rasûlullah (s.a.v.): "Şüphesiz fiatları ayarlayan, rızkı eksilten, çoğaltan, rızık veren Allah (c.c)'dır. Ben Allah'a hiç kimsenin benden ne mal ne de kan konusunda isteyeceği bir hakkı olmadığı halde ulaşmak isterim" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.), zahire satan bir adama uğradı ve: "Ne satıyorsun?" diye sordu. Adam, (sattığını) Hz. Nebi'e söyledi. Bunun üzerine Rasûlullah'a, "Elini zahirenin içine sok" diye vahyolundu, o da elini soktu. Hayretle onun ıslak olduğunu gördü ve: “Hile yapan bizden değildir'* buyurdu. Ayrıca bu hadis'i Müslim, iman; Tirmizî, buyu'; İbn Mâce, ticârât; Dârimî, buyu'; Ahmed b. Hanbel, II, 242. de taheic ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya (el-Kattân)'dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Süfyân; "Bizden değildir" sözünü, "Bizim gibi değildir" şeklinde tefsir etmeyi beğenmezdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Alışveriş yapanlardan her biri, birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe, arkadaşına karşı muhayyerdir. Ama muhayyerlikle satış müstesna
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Musa b. İsmail haber verdi, bize Hammâd Eyyûb'dan, o Nâfi'den; Nâfi, İbn Ömer'den, İbn Ömer de Hz. Nebi (s.a.v.)'den önceki (3454.) hadisi ma'na olarak rivayet etti. (Bu rivayetinde): "... Ama birisi arkadaşına; "seç (muhayyer ol)" derse müstesna" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr b. el-Âs, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Alışveriş yapanlar, birbirlerinden ayrılmadıkça (akdi kabul edip etmemekte) muhayyerdirler; ama akitte muhayyerlik şartı bulunursa müstesna, (o zaman birbirlerinden ayrılsalar bile, lehine şart koşulan'ın muhayyerliği devam eder). Akit yapanlardan birisinin karşı taraf ikâle ister korkusuyla (oradan hemen) ayrılması helâl olmaz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-Vadiy' (Abbâd b. Nüseyb)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir savaş için sefere çıkmıştık. Bir yerde konakladık. Arkadaşlarımızdan biri, bir köle karşılığında bir at sattı. Sonra günlerinin kalanını (bu şekilde) geçirdiler. Ertesi gün sabah olunca asker hazırlandı. Atı alan atını eğerlemek üzere kalktı. (Ama) satan pişman olup alıcıya geldi ve alışveriş (i feshetmek) istedi. Müşteri ise atı vermek istemedi. Bunun üzerine satan; Hz. Nebi (s.a.v.)'in arkadaşı Ebû Berze aramızda hakem olsun, dedi. Beraberce, ordunun bir bölümünde bulunan Ebû Berze'ye geldiler ve ona hâdiseyi anlattılar. Ebû Berze: Aranızda Hz. Nebi (s.a.v.)'in hükmü ile hükmetmeme razı mısınız? Rasûlullah (s.a.v.); "Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça (akdi kesinleştirmek veya feshetmekte) serbesttirler" buyurdu dedi. Hişâm b. Hassan dedi ki: "Cemil (İbn Mürre), Ebû Berze'nin: Sizi ayrılmış olarak görmedim, dediğini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Eyyûb şöyle demiştir: Ebû Zür'a, birisine bir şey sattığı zaman onu muhayyer bırakır, sonra da; "Sen de beni muhayyer bırak. Ben, Ebû Hureyre (r.a)'i, Rasûlullah (s.a.v.); (alışveriş yapan) iki kişi ancak birbirlerinden razı olarak ayrılsınlar, buyurdu derken işittim." derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Hakîm b. Hizâm'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Alım satım akdi yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler. Eğer (malın özellik ve kıymeti konusunda) doğru konuşurlar ve (ayıbını) açıkça söylerlerse akidleri onlar için bereketlendirilir. Ama (ayıbı) gizlerler ve yalan söylerlerse, yaptıkları alım satım'ın bereketi giderilir." Ebü Dâvûd dedi ki: ' Saîd b. Ebî Arûbe ve Hammâd da aynen böyle rivayet ettiler. Hemmâm ise üç kerre: "Birbirlerinden ayrılıncaya veya (akdi kesinleştirme ya da feshetmeyi) seçinceye kadar..." dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah (c.c), bir müslüman'a ikâle yapan kimsenin günahını affeder
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Bir satış içinde iki satış yapan kişiye ya daha ucuz olanı veya ribâ vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.), Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinlediğini haber vermiştir: “Iyne yoluyla alışveriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna yapıştığınız, tarımı seçtiğiniz ve cihadı terkettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet musallat eder ki dininize dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.” Ebû Dâvûd dedi ki: Hadisin lafzı Ca'fer'e aittir. Bu, onun ifadesidir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.a) şöyle demiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiğinde Medineliler hurmada bir, iki ve üç seneliğine selem yapıyorlardı. Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hurmada selem yapan kişi; belli ölçüde belli ağırlıkta ve belli zaman'a kadar selem yapsın" buyurdu. Diğer tahric: Buhari, selem; Müslim, müsâkât; Tirmizî, buyu'; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ticârât; Dârimî, buyu'; Ahmed b.Hanbel, I
- Bāb: ...
- باب ...
Şu'be'nin haber verdiğine göre Muhammed veya Abdullah b. Mücâlid şöyle dedi: Abdullah b. Şeddâd ve Ebû Bürde, selef (selem) konusunda ihtilâf ettiler. Beni, İbn Ebî Evfâ'ya gönderdiler. Kendisine selemi sordum. Şu karşılığı verdi: Biz Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer (r.a.) zamanlarında buğday, arpa, kuru hurma ve kuru üzümde -İbn Kesîr, "Yanlarında bunlar bulunmayan bir kavme" sözünü ilave etti- selem yapardık. Sonra (Ebû Davud'un üstadları Hafs b. Ömer ve İbn Kesîr) ravi'nin şu sözünde ittifak ettiler: "İbn Ebzâ'ya sordum. O da (Ebû Bürde'nin söylediğinin) benzerini söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Beşşâr haber verdi, bize Yahya ve İbn Mehdî, Şu'be kanalıyla Abdullah b. Ebî Mücâlid'den, -Abdurrahman; (İbn) Ebî Mücâlid dedi.- bu (önceki 3464.) hadisi naklettiler. (Bu rivayette) İbn Ebî Evfâ: "Bu mallar kendilerinde olmayan bir kavme..." dedi. Ebû Dâvûd: Doğrusu İbn Ebi'l-Mücâlid'dir. Bu konuda Şu'be hata etmiştir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Eslemli Abdullah b. Ebû Evfâ'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte Şam'a sefere gittik. Şam'daki Nebatlar bize gelirler, biz de onlarla belli fiatla ve belli vade ile buğday ve zeytinyağında selem yapardık. İbn Ebî Evfâ'ya: Bu mallar elinde olan kimse ile mi? denildi. Bunu onlara sormazdık, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.a)'dan rivayet edildiğine göre: Bir adam, birisi ile (muayyen) bir hurma bahçesinin meyvesinde selem akdi yaptı. Fakat bu ağaçlar o sene bir şey vermedi. Bunun üzerine meseleyi Hz. Nebi (s.a.v.)'e götürdüler. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Onun malını ne karşılığında helâl ediniyorsun?! Malını (parasını) geri ver. Salâhı görününceye kadar hurmada selem yapmayınız
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Selem yoluyla bir şey satın alan kimse onu başka bir malla değiştirmesin." Diğer tahric: İbn Mace, ticarât h.no: 2283 AÇIKLAKMA: Hadis-i şerifin İbn Mâce'nin rivayetindeki hitap; "Sen selem yaptığın zaman..." şeklinde, doğrudan doğruya muhatabadır. Hadisin ifade ettiği mana, âlimler tarafından değişik biçimlerde anlaşılmıştır. Bizim tercememiz Sindî'nin izahına göre yapılmıştır. Avnü'l-Ma'bûd'da, hadisin ifade ettiği manalar ve hadisten elde edilen hükümler konusunda yeterince bilgi vardır. Buna göre hadisin, tercemede verdiğimizin yanı sıra şu manaya ihtimali de vardır: "Selem yoluyla bir şey satın alan kimse, malı teslim almadan önce satmak, hibe etmek gibi bir yolla başkasına aktarmasın." Terceme olarak verdiğimiz manaya göre Hz. Nebi Efendimizin murad ettiği mana şu oluyor: "Sizden birisi selem yoluyla bir şey satın alırsa, onun yerine başka bir mal almasın. Eğer müslemün ileyh, müslemün fîhi teslim edemezse, başka bir mal almasın, parasını alsın." İkinci anlayışa göre ise Efendimizin maksadı şudur: "Birisi selem yoluyla bir şey satın alırsa, malı teslim almadan satış ve hibe yoluyla bir başkasına vermesin." İlk manadan elde edilen hüküm, Ebû Hanîfe'nin görüşü olmuştur. İmam Azam'a göre müslemün ileyh, selemin vadesi dolduğu zaman malı teslimden aciz kalırsa, onun yerine başka bir mal veremez. Rabbü's-selem ancak verdiği parayı geri alabilir. Para yerine başka bir şey vermişse, mal müslemün ileyhin elinde duruyorsa onu alır. Değilse mal misliyâttan ise mislini, kıyemiyâttan ise kıymetini alır. İmam Şafiî'ye göre; taraflar akdi feshettikleri zaman, önce verilen para (re'sü'1-mal) karşılığında başka bir mal almak caizdir. Fakat, birbirlerinden ayrılmadan malı kabzetmeleri gerekir. Aksi halde, borcu borca satmak olur ki bu caiz değildir. Akdi feshetmeden, müslemün fîhin yerine başka bir şey almak ise caiz değildir. Alkamî şöyle der: "Hadis zayıftır. Hadisle müslemün fîhin kendi cins ve nevinden başka bir şeyle değiştirilmesinin sahih olmadığına istidlal edilmiştir. Çünkü bu satın alınan malı ele geçirmeden satmak demektir ki bu caiz değildir. Dârekut-nî, Rasûlullah'ın şu hadisini rivayet etmiştir: "Bir şeyde selem yapan kişi müslemün fîh veya resü'l- maldan başkasını almasın." Bu hadis dezayıftır. Müslemün fîhin değiştirilmesinin caiz olmayışından anlaşıldığına göre; ele gerçirmeden, malı satmak da caiz değildir. Aynı şekilde müslemün fîhde tevliye, şirket, sulh vs. de caiz değildir..." Münzirî, "Atıyye b. Sa'd'in hadisi ile ihticac edilemez." dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) zamanında bir adam'ın satın aldığı meyveler telef oldu, borcu çoğaldı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): "Ona yardım ediniz (bağış yapınız)" buyurdu. Halk da yardım etti, fakat bu, borcunu ödemeye yetmedi. O zaman Rasûlullah (s.a.v.) (alacaklılara); “Ne (yini) bulursanız alınız, size bundan başka birşey yok" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (r.a)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Eğer kardeşine (dalında iken) hurma satsan ve ona bir âfet gelse, müşteriden bir şey alman helâl olmaz. (Alırsan) kardeşinin malını haksız yere ne karşılığı almış olacaksın ki?
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Cüreyc, Atâ'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Cevâih; yağmur, soğuk, çekirge, rüzgâr veya yangın gibi, zarar veren, telef eden herşeydir
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Saîd şöyle demiştir: Re'sü'l-mal (sermaye)'in üçte birinden daha azına arız olan âfette câiha yoktur. Bu, müslümanların âdetinde böyledir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sonucu (etrafındaki) otu vermemeye varacağı için, suyun fazlası (ihtiyaç sahibinden) sakınılmaz." Diğer tahric: Buhari, müsâkât; Müslim, müsâkât; Tirmizî, buyu'; İbn Mâce, rühûn; Nesâî buyu'; Ahmed b. Hanbel, II
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Üç sınıf var ki, Allah (c.c) kıyamet gününde onlarla konuşmaz. Bunlar: Yanındaki suyun fazlasını yolcuya vermeyen kişi, ikindiden sonra malını satmak için -yalan yere- yemin eden kişi ve halifeye bîat edip, halife kendisine verirse sözünde duran, vermezse sözünde durmayan kişidir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe haber verdi, bize Cerîr; A'meş'ten önceki (3474.) hadisi aynı isnad ve aynı mana ile haber verdi. Cerîr rivayetinde, (Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, sözünden sonra:) "Onları temize çıkarmaz ve onlar için çok elem verici bir azab vardır." dedi. Yine Cerîr, mal ile ilgili olarak; "(Satıcı), vallahi bu mal'a şu kadar verildi der, öbürü de onu tasdik eder ve alır" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Buhayse adındaki bir kadın, babasından bahisle şöyle demiştir: Babam, Rasûlullah (s.a.v.)'dan izin isteyip onun gömleği ile bedeni arasına girdi. Onu öpmeye ve -sarılmaya başladı. Sonra; Ey Allah'ın nebisi! Verilmemesi (esirgenmesi) helâl olmayan şey nedir? dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Su", buyurdu. Babam (tekrar): Ey Allah'ın nebisi! Verilmemesi helâl olmayan şey nedir? dedi. Rasûlullah (s.a.v.): Tuz," buyurdu. " (Babam) yine: Ey Allah'ın nebisi! Menedilmesi helâl olmayan şey nedir? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.): “Hayır işlemen senin için hayırlıdır" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hıdâş, Rasûlullah'ın ashabından olan muhacirlerden birisinin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlulİah (s.a.v.) ile birlikte üç defa savaşa katıldım. Onun; "Müslümanlar şu üç şeyde ortaktırlar: Ot, su ve ateş" buyurduğunu bizzat kendisinden işitiyordum
- Bāb: ...
- باب ...
İyâs İbn Abd'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su'yun fazlasını satmayı menetti. Diğer tahric: Müslüm, müsâkat; Tirmizî, buyu'; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, rühün; Dârimî, rühün; Ahmed b. Hanbel, III
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. AbdiIIah (r.a)'dan rivayet edildiğine göre; Hz. Nebi (s.a.v.), köpek ve kedinin parasından (satılıp karşılığında para almaktan) nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den; Rasûlullah (s.a.v.)'in, kedi'nin (satışı karşılığı alınan) parasından nehyettiği rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mes'ud (r.a)'ın Rasûlullah (s.a.v.)'den rivayetine göre; O (Hz. Nebi); köpeğin parasından, fahişenin mehrinden (zina karşılığı aldığı ücret) ve kâhinin ücretinden nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas (r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) köpeğin parasından nehyetti ve: "Eğer satıcı köpeğin parasını istemeye gelirse avucuna toprak doldur" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Cuhayfe (r.a)'nin; Rasûlullah (s.a.v.), köpeğin parasından nehyetti, dediği rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Köpeğin parası; kâhinin kehanet ücreti ve fahişe'nin mehri (fuhuş karşılığı aldığı para) helâl değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Hz. Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şüphesiz Allah (c.c), şarab'ı ve karşılığında alınan parayı, ölü hayvanı ve karşılığında alınan parayı, domuzu ve karşılığında alınan parayı haram kılmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdillah (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'ı fetih yılında Mekke'de şöyle derken işitmiştir: "Şüphesiz Allah (c.c) şarap (içki), leş, domuz ve putların satışını haram kıldı." Kendisine: Ya Rasûlallah, leş yağları konusunda ne dersin? Onlarla gemiler boyanıyor, deriler yağlanıyor, insanlar aydınlanıyor, dediler. “Hayır, haramdır." buyurdu. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: "Allah yahudileri kahretsin! -Veya Allah yahudilerin belâsını verin-. Şüphesiz Allah (c.c) onlara leşlerin iç yağlarını yasakladığı zaman, onu erittiler sonra satıp parasını yediler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdü'l-Hamid b. Ca'fer, Ebû Asım ve Muhammed b. Beşşâr tarîki ile gelen rivayette, Yezîd b. Ebî Habîb: "Atâ, Câbir'den naklen bana onun (önceki 3486. hadis) benzerini yazdı; o haramdır demedi (Rasûlullah'ın "o haramdır" sözünü nakletmedi)" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'ı; rüknün yanında otururken gördüm. Gözünü havaya doğru kaldırıp güldü ve üç defa: "Allah yahudilere lanet etsin!" dedi, ve devamla; "Şüphesiz Allah (c.c) onlara iç yağını haram etti ama onlar yağları satıp, parasını yediler. Allah bir toplum'a bir şey'i yemeyi haram ettiğinde onlara parasını da haram eder" buyurdu. Müsedded: Haiid b. Abdullah (et-Tahhân), hadisinde (İbn Abbas'ın) "gördüm" (dediğini) söylemedi. Ayrıca (Allah yahudilere la'net etsin sözü yerine), "Allah yahudüeri kahretsin" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Mugîre b. Şu'be (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İçki satan kişi, domuzları da boğazlasın (domuz etini de yesin)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bakara sûresinin son âyetleri inince Rasûlullah (s.a.v.) çıkıp onları bize okudu ve: “İçki ticareti haram edildi" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Osman b. Ebî Şeybe ve Ebû Muâviye, A'meş'ten önceki (3490.) hadisi aynı isnad ve aynı ma'na ile rivayet etmişlerdir. A'meş; "Son âyetler faiz hakkındadır" demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, H. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir yiyecek maddesi satın alan kişi, o'nu tam olarak teslim alıncaya kadar (başkasına) satmasın
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Biz Rasûhıllah (s.a.v.) zamanında yiyecek maddesi satın alırdık. (O zaman) bize, malı satmadan önce satın aldığımız yerden başka bir yer'e nakletmemizi emreden birisi gönderilirdi. Yani (biz yiyecek maddesini) götürü usulüyle alırdık
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: (İnsanlar) çarşı'nın üst tarafında götürü usulüyle gıda maddesi alıp satıyorlardı. Rasûlullah (s.a.v.) o'nu (aldıkları yerden başka bir yere) nakledinceye kadar (satmalarını) yasak etti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir kimsenin ölçü ile satın aldığı bir gıda maddesini teslim almadıkça başkasına satmayı nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Zahire satın alan kimse, onu bir daha ölçmedikçe satmasın." Ebû Bekir şunu da ilave etti: Tâvûs der ki: --- Hadisi Ebû Davud'a İbn Ebî Şeybe'nin oğulları Ebû Bekir ve Osman haber vermişlerdir. Gelecek bölüm, sadece Ebû Bekir'in rivayetinde vardır. --- İbn Abbas'a; Niçin (yasak etti)? dedim. Görmüyor musun, onlar zahire daha sonra Ödenmek üzere altın karşılığında alışveriş yapıyorlar, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz gıda maddesi alırsa, onu kabzetmedikçe (bir başkasına) satmasın." Süleyman b. Harb (rivayetinde); "Teslim almadıkça" dedi. Müsedded (rivayetinde) Tâvûs'un; "İbn Abbas: Zannediyorum herşey gıda maddeleri gibidir, dedi." dediğini ilâve etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Ben, Rasûlullah (s.a.v.) zamanında götürü usulüyle gıda maddesi satın aldıklarında onu ev (anbar)Iarına götürmeden sattıklarından dolayı dövülen insanlar gördüm
- Bāb: ...
- باب ...
îbn Ömer (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Çarşıda zeytinyağı satın aldım. Malı elime geçirince (akti kesinleştirince) bir adam geldi ve çok iyi kâr verdi, (iyi bir kârla satın almak istedi). Ben de adamın eline vurmak (yağı satmak) istedim. Ama ardımdan birisi gömleğimi tuttu, döndüm baktım ki Zeyd b. Sabit! Şöyle dedi: Evine götürmedikçe satın aldığın yerde satma. Rasûlullah (s.a.v.); tüccarlar evlerine götürmedikçe malların satın alındıkları yerde satılmalarını nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Bir adam, Hz. Nebi (s.a.v.)'e alışverişlerde aldatıldığını söyledi. Bunun üzerine Nebiimiz (s.a.v.) ona: "Bir alışveriş yaptığın zaman 'aldatma yok !' de" buyurdu. (Ondan sonra) bu adam bir alışveriş yaptığı zaman, "aldatma yok" derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) zamanında bir adam, aklında noksanlık olduğu halde alışveriş yapardı. Ailesi Rasûlulah'a (s.a.v.) gelip: Ey Allah'ın nebisi! Falan'a hacr koy, çünkü o aklında noksanlık olduğu halde alışveriş yapıyor, dediler. Efendimiz adam'ı çağırıp alışveriş yapmasını yasakladı. Adam: Ya Rasûlallah, alışverişe dayanamam (alışveriş yapmadan duramam), dedi. Bunuri üzerine Hz. Nebi (s.a.v.): “Eğer alışverişi terkedemiyorsan; (alışveriş yaparken) al, 'ama aldatma yok ha' de" buyurdu. Ebû Sevr; (Saîd bize haber verdi sözünün yerine) "Saîd'den "dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb, dedesi (Abdullah b. Amr b. el-Âs)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullah (s.a.v.), kaporalı satıştan nehyetti. Malik dedi ki: "Allah bilir, kanaatimize göre bu satış şöyle olur; Adam bir köle satın alır veya hayvan kiralar. Sonrada; (satıcı veya kiralayana), malı veya kirayı bırakırsam verdiğim senin olmak üzere sana bir dinar verdim (veriyorum), der
- Bāb: ...
- باب ...
Hakîm b. Hizâm'dan rivayet edildiğine göre o (Hz.Nebi'e): Ya Rasûlallah! Birisi bana geliyor ve yanımda olmayan bir şeyi (satmamı) istiyor. Onu (ona satmak) için çarşıdan alayım mı? dedi. Rasûlallah (s.a.v.): "Hayır, yanında olmayan bir şeyi satma" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Borç (para) verme şartıyla satış, bir satışta iki şart, dâmin olunmayan malın kâr'ı ve yanında olmayan bir şeyi satman helâl değildir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (r.a)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Onu -devesini kastediyor- Rasûlullah (s.a.v.)'e sattım, fakat ailemin yanına varıncaya kadar üzerine yük yüklemeyi şart koştum. -Ravi hadisin sonunda şöyle der-: (Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye gelince;) “Deveni alıp götürmek için mi akid yaptığımı zannediyorsun? Deveni de, parasını da al, onların ikisi de senin" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Âmir (r.a.)'den, Rasûllullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. "Kölenin uhdesi (sorumluluğu) üç gündür." Ayrıca bu Hadis'i İbn Mâce, ticârât; Dârimî, buyu'; Mâlik, buyu' da tahric ettiler. İzah, 3507 de
- Bāb: ...
- باب ...
Harun b. Abdullah, Abdu's-Samed'den, Abdu's-Samed Hemmâm'den, o da Katâde'den önceki (3506.) hadisi aynı isnad ve aynı mana ile rivayet etti. Hemmâm (rivayetinde) şunları da ilâve etti: Eğer üç gün [gece] içerisinde bir hastalık görürse, her hangi bir delil gerekmeden geri verilir. Ama üç gün geçtikten sonra bir hastalık bulursa, köleyi satın aldığında o hastalığın bulunduğuna dair delil getirmesi istenir. Ebû Dâvûd; "Bu [tefsir] Katâde'nin sözüdür" der
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Menfaat, sorumluluk (risk) karşılığındadır." Ayrıca bu Hadis'i Tirmizî, buyu'; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ticârât; Ahmed b. Hanbel, VI, 49,208, 237. de tahric ettiler. İzah 3510 da
- Bāb: ...
- باب ...
Mahled [b.Hıfâf] el-Gıfârî şöyle der: Benim başkaları ile ortak bir kölem vardı. Ortakların biri yokken köleyi çalıştırdım; bana bir miktar gelir getirdi. Bulunmayan ortak, kendi hissesinden dolayı beni bir kadıya şikâyet etti. Kadı, geliri vermemi emretti. Urve b. Zübeyr'e gelip hâdiseyi anlattım. Urve de kadıya gidip; Hz.Âişe (r.anha)'den naklen Rasûlullah (s.a.v.)'in; "Menfaat, sorumluluk karşılığındadir" buyurduğunu haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Âişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir adam, bir köle satın aldı. Köleyi Allah'ın dilediği kadar (bir müddet) elinde tuttu. Sonra onda bir kusur buldu. Meseleyi Hz. Peygamber (s.a.v.)'e arzetti. Efendimiz de; köleyi satıcıya iade etti. Satıcı: Ya Râsulallah, kölemi çalıştırdı (sırtından kazanç sağladı), dedi.Rasûlullah (s.a.v.): "Menfaat, sorumluluk (külfet) karşılığındadır." buyurdu. Ebû Dâvûd, "Bu isnad kuvvetli değildir" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Kays b. Muhammed b. El-Eş’as, babası kanalıyla, dedesinin şöyle dediğini haber vermiştir: Es’aş, Abdullah (b. Mes’ud)’dan, yirmi bin dirhem'e, beşte bir (ganimet) kölelerinden birkaç köle satın aldı. Abdullah, Es’aş’a kölelerin parasının istemek üzere (birisini) gönderdi.Es’aş: Ben onları on bin dirheme aldım, edi. (Abdullah ise yirmi bin dirhem istemişti) Bunun üzerine Abdullah: Aramızda hakemlik yapacak birini seç, dedi., Es’aş: Aramızda hakem sensin, dedi. Abdullah şöyle dedi. Ben Resulullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim: “Alıcı ile satıcı ihtilaf ettkleri zaman, söz mal sahibinin sözüdür.Ya da alış verişi feshederler.”
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyli haber verdi, bize Hüşeym haber verdi, bize İbn Ebi Leyla, Kasım b. Abdurrahman’dan rivayet etti. O da babasından haber verdi ki: İbn Mes’ud, Es’aş b. Kays’a köleler sattı... Ravi önceki (3511.) hadisin manasının zikretti.Söz (hadisin birisinde) artıyor, (öbüründe) eksiliyor
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den, RasûJullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şüf a, her ev ve bahçe için (sabit) tir. Bir kimsenin, ortağına haber vermedikçe (müşterek malı) satması doğru olmaz. Satarsa, ona haber verinceye katlar ortağı o mâlı almaya daha müstehaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdillah (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.); şüf'ay'ı, taksim edilmeyen herşeyde (geçerli) kıldı. Hudutlar belirlendiği ve yollar ayrıldığı zaman şuf'a yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Tarla taksim edildiği ve sınırları ayrıldığı zaman onda şüf'a olmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Râfi' (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle derken işitmiştir: "Komşu, (bir mal'a) yakınlığı sebebiyle (herkesten) daha çok hak sahibidir
- Bāb: ...
- باب ...
Semure (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Evin komşusu, komşunun evine -veya tarlasına- (tarlanın komşusu, komşunun tarlasına) daha müstahaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (r.a) Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Komşu komşu'nun şüf'a sına daha müstehaktır. Yolları bir olduğu zaman komşu gaipse beklenir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Bir adam iflas eder de, alacaklı malının aynını, müflisin yanında bulursa, o mala, başkalarından daha müstehaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir b. Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişâm'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Bir adam, bir mal satsa ve bedelinden hiçbir şey almadan alıcı iflas etse; satıcı malının aynını bulursa onu almaya daha müstehaktır. Eğer (satıcı parasından bir şey almadan) müşteri ölürse malın sahibi (satan) diğer alacaklılarla eşittir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Süleyman b. Dâvûd haber verdi. Bize Abdullah-yani İbn Vehb- haber verdi. Bana Yunus, İbn Şihâb'tan naklen şöyle dedi: Bana Ebû Bekir b. Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişâm haber verdi ki: Rasûlullah (s.a.v.)... Ravi, Mâlik'in (3520.) hadisinin manasını zikretti ve; "Eğer, onun parasından bir şey ödemişse o (satıcı) malda (öteki) alacaklılarla eşittir" (sözünü) ilâve etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir b. Abdurrahman, Ebû Hureyre (r.a) kanalıyla Rasûlullah (s.a.v.)'dan önceki (3521.) hadisin benzerini rivayet etti. (Bu rivayette Rasûlullah s.a.v.) şöyle buyurdu: "Eğer (alıcı) malın parasından bir şey ödemişse satıcı kalanı(nda) diğer alacaklılarla eşittir. Bir adam; yanında bir başkasının malı aynen durduğu halde ölürse, satıcı -onun parasından bir mikdar tahsil etsin veya etmesin- (diğer) alacaklılarla eşittir." Ebû Dâvûd; "Mâlik'in hadisi (önceki hadis) daha doğrudur" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Amra b. Halde'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: İflas eden bir arkadaşımız hakkında (görüşmek üzre) Ebû Hureyre (r.a)'e geldik. Size Rasûlullah (s.a.v.)'in hükmü ile hükmedeceğim; bir kimse iflas eder veya ölür de bir adam malını aynıyla bulursa ona (herkesten) daha müstehaktir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Âmir eş-Şa'bî, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bir kimse, sahiplerinin besleyemeyip salıverdiği bir hayvanı bulur ve onu alıp canlandırırsa hayvan onun olur." Musa b. İsmail, Ebân'ın hadisinde şöyle dedi: Ubeydullah der ki: (Şa'bî'ye) kimden (rivayet ediyorsun)? dedim; - Rasûlullah (s.a.v.)'in ashabından birçok kişiden, karşılığını verdi. Ebû Dâvûd: "Bu Hammâd'ın hadisidir; daha- açık ve daha tamdır" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
(Şa'bî'nin merfû' olarak rivayet ettiğine göre; Rasûlullah s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse, tehlikeli bir yerde bir hayvan salıverir de onu birisi bulup) canlandırırsa o hayvan bulana ait olur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sağmal hayvan rehin verildiği zaman; süt'ü, nafakası karşılığında içilir. (Binek hayvanı) rehin edildiği zaman da nafakası karşılığında sırtına binilir. Nafaka, (sütü) sağan ve (sırtına) binene aittir." Ebu Dâvûd: "O bize göre sahihtir" der. Diğer tahric: Buhari, rehn; Tirmizî, buyu'; İbn Mace, rühin (2440); Ahmed b. Hanbel, II
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. el-Hattâb (r.a)'dan, Rasülullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah'ın kulları arasında öyleleri var ki, Nebi ve şehit değildirler, ama kıyamet günü Allah katındaki mevkilerinden dolayı Nebiler ve şehitler onlara imrenirler.” Ya Rasûlallah, onlar kim? Bize haber verir misin? dediler. "Onlar, aralarında alıp verdikleri bir mal ve akrabalık olmadığı halde Allah'ın ruhu ile birbirlerini sevenlerdir. Vallahi onların yüzleri nurdur ve kendileri nur üzerindedirler. İnsanlar korktuğu zaman onlar korkmaz, insanlar üzüldüğünde onlar üzülmezler." buyurdu ve: "Haberiniz olsun, Allah'ın sevgili kullarına korku yok, onlar üzülecek de değillerdir."[Yûnus 62] âyetini okudu
- Bāb: ...
- باب ...
Umâre b. Umeyr'in, halasından rivayet ettiğine göre; o (Umâre'nin halası); Hz. Âişe (r.anha) ya: Kucağımda bir yetim var, onun malından yiyebilir miyim? diye sordu. Âişe (r.anha) de: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanın yediği şeylerin en temizi kendi kazancından olanıdır ve kişinin çocuğu onun kazanandandır" buyurdu, dedi. Diğer tahric: Nesai, buyu'; İbn Mace, ticarât; Darimî, buyu'; Ahmed b. Hanbel, VI
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Âişe (r.anha)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "İnsanın çocuğu, kazandıklarının en iyilerindendir. Onların mallarından yiyiniz." Ebû Dâvûd dedi ki: Hammâd b. Ebı Süleyman, hadiste: "İhtiyaç duyduğunuz zaman" sözünü ilave etti, (ama) o münkerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şu'ayb'ın, babası kanalıyla dedesinden rivayet ettiğine göre; bir adam Hz. Nebi (s.a.v.)'e gelip: Ya Rasûlallah, benim malım var, çocuğum var, fakat babam malımı bitirecek, dedi. Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da: "Sen ve malın babana aitsiniz. Şüphesiz çocuklarınız, kazancınızın en temizlerindendir. Çocuklarınızın kazancından yiyiniz" buyurdu. Diğer tahric: îbn Mace, ticârât
- Bāb: ...
- باب ...
Semure b. Cündüb (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse, malını birisinin yanında bulursa onu almaya (herkesten daha fazla) hakkı vardır. Malı satın alan da (parasını) satıcıdan alır
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre; Muâviye'nin annesi Hind, Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip: Şüphesiz Ebû Süfyân cimri bir adamdır. Bana ve çocuklarıma yetecek malı vermiyor. Onun malından bir şey almamda bana bir vebal var mı? dedi. Nebi (s.a.v.): “Örf'e göre sana ve çocuklarına yetecek kadarını al” buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Âişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre; Hind, Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip: Ya Rasûlallah! Ebû Süfyân sıkı bir adamdır. Onun izni olmadan, ailesi için malından harcamamda bana vebal var mı! dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Hayır, örf miktarınca harcamanda sana günah yoktur" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Yusuf b. Mâhek el-Mekkî'den rivayet edilmiştir, der ki: Ben falan'ın velayetinde olan yetimlerin nafakasını yazardım. (Yetimler büyüyünce hesapta) bin dirhem yanlışlık yaptılar. Yetimlerin velisi olan da yetimlere bu fazla parayı ödedi. (Bilâhare) ben yetimlerin mallarından, verilen o fazlalığın misline (bin dirheme) eriştim ve veli olan adama: Senden alıp götürdükleri bin dirhemi alayım mı? dedim. Hayır, alma; babam bana, Rasûlullah (s.a.v.)'i: "Sana emniyet edene emanetini öde, sana hıyanet edene de hıyanet etme" buyururken duyduğunu haber verdi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sana güvenene emaneti öde, sana hıyanet edene hıyanet etme.”
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Âişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre: Hz. Nebi (s.a.v.) hediye kabul eder ve karşılığında hediye verirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Vallahi, bu günden sonra, Kureyşli Muhacirlerden, Ensârdan, Devslilerden ve Sakîflilerden başka hiç kimseden hediye kabul etmeyeceğim
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Hibesinden dönen, kusmuğunu tekrar yutan gibidir." Hemmâm, Katade'nin; "Biz kusmuğu ancak haram olarak biliriz" dediğini söyledi. Ayrıca bu Hadis'i Buhari, hibe, cihâd, hıyel; Müslim, hibât; Nesâî, hibe, rukbâ; İbn Mâce, hibât ; Ahmed b. Hanbel, I, 217, 250, 280. de tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer ve İbn Abbas (r.a.)'dan, Hz. Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Bir kimsenin bir şey bağışlayıp veya bir şey hibe edip de bundan dönmesi helâl olmaz. Ancak baba çocuğuna verdiğini geri alabilir. Bir bağışta bulunup da o'nu geri isteyen kişinin durumu; (bir şey) yiyen, doyduğu zaman kusan, sonra da kusmuğunu tekrar yiyen köpeğin durumu gibidir." Ayrıca bu Hadis'i Buhari, hibe; Nesâî, hibe; İbn Mâce, hibe; Ahmed b. Hanbel, II, 182. de tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Hibe ettiği şeyi geri isteyen kişinin hali, kusup da kusmuğunu yiyen köpeğin hali gibidir. Hibe eden kişi verdiğini geri istediği zaman, durdurulsun ve istediği şey kendisine tarif edilsin, sonra da hibe ettiği şey ona verilsin
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Ümâme (r.a), Hz. Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kimse, bir (din) kardeşi için şefaatte bulunur da, kardeşi o'nun şefaati üzerine hediye verir, o da kabul ederse ribâ kapılarından büyük bir kapı açmıştır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Nu'man b. Beşîr (r.a)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Babam bana bir mal bağışladı. -Ravilerden İsmail b. Salim: "Bir kölesini bağışladı" der.- Annem, Ravâha'nın kızı [Amra]: Rasûlullah (s.a.v.)'e git, o'nu bu bağışa şahit tut, dedi. Babam, Rasûlullah'a gidip [onu şahit tuttu], hâdiseyi ona anlatıp dedi ki: Ben oğlum Nu'man'a bir mal bağışladım. Ama Amra, (Nu'man'ın annesi) buna, seni şahit tutmamı istedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Senin başka çocuğun var mi?" Evet, var. "Hepsine Nu'man'a verdiğin gibi mal verdin mi?" Hayır, vermedim. Rasûlullah (s.a.v.): Bazı râvilerin dediğine göre- "Bu zulümdür"; -bazılarının dediğine göre- "Bu telciedir, buna başkasını şahit tut" buyurdu. Mağîre'nin rivayetinde, (Rasûlullah): "İyilik ve lütufta hepsinin eşit olmaları seni sevindirmez mi?" (buyurdu). Adam: Evet, dedi. Rasûlullah: "Buna benden başkasını şahit tut" buyurdu. Mücâhid'in rivayetine göre ise Rasûlullah (s.a.v.): “Sana iyilik yapmaları, senin onlar üzerindeki hakkın olduğu gibi aralarında adaletli davranman da onların senin üzerindeki haklarıdır" buyurdu. Ebû Dâvûd, Zührî'nin rivayeti hakkında der ki: Bazıları, "Bütün oğullarına (verdin) mi?"; bazıları, "bütün çocuklarına (verdin) mi?" dedi. Bu konuda îbn Ebî Hâlid, Şa'bî'den rivayetle: "Senin ondan başka oğulların varmı?" dedi. Ebu'd-Duha da Nu'man b. Beşîr'den rivayetle: "Senin ondan başka çocuğun var mı?" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Nu'man b. Beşîr'in haber yerdiğine göre; Babası ona bir köle verdi. Rasûlullah (s.a.v.) kendisine: "Bu köle nedir?” diye sordu. Nu'man: Benim kölem, onu bana babam verdi. Rasûlullah (s.a.v.): "Sana verdiği gibi bütün kardeşlerine de verdi mi?" Hayır. " Onu geri ver." Ayrıca bu hadis'i Müslim, hibât; Nesâî, nuhl da tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Nu'man b. Beşîr (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Çocuklarınız arasında adaletli davranınız, oğullarınız arasında adaletli davranınız." Ayrıca bu hadis'i Nesâî, nuhl da tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den rivayet edilmiştir. Der ki: Beşîr'in karısı: Oğluma köleni hibe et ve bana Rasûlullah (s.a.v.)'i şahit tut, dedi. Beşîr, Hz. Nebi (s.a.v.)'e gelip dedi ki: Falanın kızı, benden oğluna bir köle hibe etmemi istedi ve [benim için] Rasûlullah'ı şahit tut, dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Onun kardeşleri var mı?" Evet. "Bu doğru olmaz; ben haktan başka bir şey'e şahitlik etmem
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şu'ayb, babası vasıtasıyla dedesinden Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kocası ismetine malik olduğu zaman (evli olduğu zaman) bir kadının malında bağışta bulunması caiz değildir." Ayrıca bu hadis'i Nesâî, umrâ; İbn Mâce, hibât; Ahmed b. Hanbel, II, 221. de tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şu'ayb'ın babası vasıtasıyla Abdullah b. Amr (r.a)'den rivayet ettiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın'ın, kocasının izni olmadan bağışta bulunması caiz değildir." Diğer tahric: Nesai, zekat, umra; İbn Mace, hibat; Ahmed b. Hanbel, II
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Umrâ caizdir
- Bāb: ...
- باب ...
Velid Hemmâm'dan; Hemmâm Katâde'den, Katâde Hasen'den o da Semure kanalıyla Rasûlullah (s.a.v.)'dan önceki (3548.) hadisin benzerini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: " Umrâ, kendisine hibe yapılan kişiye aittir." Ayrıca bu hadis'i Müslim, hibâl; Nesâî, umrâ; Ahmed b. Hanbel, III, 304, 393. te tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Bir kimseye Ömürlük mülk verilirse o kendisine ve çocuklarına aittir. Çocuklarından adama vâris olanlar, verilen o mülk'e de vâris olurlar. Ayrıca bu hadis'i Nesâî, umrâ da tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Ebi'l-Havârî haber verdi, bize Velid Evzaî'den naklen haber verdi. Evzaî Zührî'den, Zührî Ebî Seleme ve Urve'den, onlar Câbir'den, Câbir de Hz. Nebi (s.a.v.)'den bu (önceki 3551.) hadisi aynı mana ile rivayet ettiler. Ebû Dâvûd dedi ki: "Leys b. Sa'd, Zührî'den Zührî Ebû Seleme'den, o da Câbir'den böylece rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdillah (r.a)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Herhangi bir kimseye ve çocuklarına ömürlük bir mal verilse o mal, verilen kimsenindir, verene geri dönmez. Çünkü o, kendisinde miras cereyan eden bir şey vermiştir." Ayrıca bu hadis'i Müslim, hibât; Tirmizî, ahkâm; Nesâî, umrâ; îbn Mâce, hibât; Mâlik, akdıye ; Ahmed b. Hanbel, III, 312,-360, 386, 399. da tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Haccâc b. Ebî Ya'kub haber verdi, bize Ya'kub haber verdi, bize Ya'kub'un babası (İbrahim b. Sa'd) Salih'ten, Salih de İbn Şihâb'tan önceki (3553.) hadisi aynı isnad ve aynı mana ile rivayet etti. Ebû Dâvûd dedi ki: Onu, aynı şekilde Ukayl ve Yezid b. Ebî Habîb de îbn Şihâb'dan rivayet ettiler. Evzaî'nin îbn Şihâb'dan rivayetinin lafzında ihtilâf edildi. Mâlik'in hadisinin benzerini Füleyh b. Süleyman da rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. AbdiIIah'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'in caiz gördüğü umrâ: "Bu senin ve çocuklarınındır" denilerek yapılandır. Fakat: "Yaşadığın müddetçe bu mal senindir" denildiğinde, o mal sahibine döner. Ayrıca bu hadis'i Müslim, hibât ta tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Hz. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Rukbâ yapmayınız, umrâ yapmayınız. Her kim'e rukbâ veya umrâ yolu ile bir şey verilirse o vârislerine aittir.” Ayrıca bu hadis'i Nesâî, rukbâ da tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdillah (r.a) şöyle demiştir: Ensârdan bir kadına oğlu bir hurma bahçesi vermişti. Kadın öldü. Oğlu: Onu ben hayatı müddetince vermiştim, dedi. Oğlanın kardeşleri de vardı. Onun hakkında Rasûlulah (s.a.v.) şöyle hüküm verdi: "O bahçe, hayatında da ölümünde de kadına aittir." Oğlan: Ben bahçeyi ona sadaka olarak vermiştim, dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Bu (tasadduk) sana daha uzaktır, (sadakadan dönmen, hibeden dönmenden daha uzaktır)." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Umrâ, ehli için caizdir (mal, kendisine hibe edilen kişiye aittir). Rukbâ, ehli için caizdir." Ayrıca bu hadis'i Tirmizî, ahkâm; İbn Mâce, hibât; Nesâî, umrâ da tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Sabit (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir malı umrâ yoluyla (ömürlüğüne) verirse, o hayatında .'a ölümünde de verildiği kişiye aittir. Malınızı rukbâ yoluyla vermeyiniz. Her kim bir malını rukbâ yoluyla verirse o mal kendi yolundadır (mal miras olur)." Ayrıca bu hadis'i Nesâî, umrâ; İbn Mâce, hibât ta tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Mücâhid şöyle demiştir: Umrâ: Bir adam'ın başka birisine: "O mal yaşadığım müddetçe sana aittir" demesidir. Adam böyle dediği zaman, mal o şahsın ve vârislerinindir. Rukbâ: Bir insanın: "O (mal) ikimizden sonraya kalanındır" demesidir
- Bāb: ...
- باب ...
Semure (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: " El, aldığı mal'ı ödeyinceye kadar ondan sorumludur." Sonra Hasen unuttu ve: "O eminindir, kendisine sorumluluk yoktur." dedi. Ayrıca bu hadis'i Tirmizî, buyu'; İbn Mâce, sadakat; Ahmed b. Hanbel, III, 348, V, 8, 12, 13. te tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Ümeyye b. Safvân b. Ümeyye'nin, babasından (Safvân) rivayet ettiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.), Huneyn gününde ondan (Safvân'dan) ariyet olarak zırhlar aldı. Safvân: Bu gasb mı Ya Muhammed?! dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Hayır, aksine telef olduğu takdirde de bedeli ödenmek üzere alınan bir ariyettir" dedi. Ebû Dâvûd dedi ki: "Bu rivayet; Yezid'in Bağdat'taki rivayetidir. Vâsıt'daki rivayetinde ise bundan ayrı bazı değişiklikler yardır.” Ayrıca bu hadis'i Ahmed b. Hanbel, III, 401, VI, 465. te tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Safvân'ın, ailesinden (bazı) kişilerin rivayet ettiğine göre; Rasûlulah (s.a.v.): "Ya Safvân! Sende silah var mı?" dedi. Safvân: Ariyet olarak mı, gasb olarak mı (istiyorsun)? dedi. Hz. Nebi (s.a.v.): "Hayır ariyet olarak." dedi. Bunun üzerine Safvân, otuzla kırk arası silahı ariyet olarak verdi. Rasûlullah (s.a.v.) Huneyn savaşını yaptı. Müşrikler hezimete uğrayınca, Safvân'ın zırhları toplandı, ama onlardan bazıları kayboldu. Rasûlullah (s.a.v.) Safvân'a: "Biz senin zırhlarından bazılarını kaybettik. Sana bedellerini ödeyelim mi?" dedi. Safvân: Hayır ya Rasûlallah, çünkü bugün kalbimde o gün olmayan şeyler var, dedi. Ebû Dâvûd: "Safvân, zırhları müsiüman olmadan önce ariyet olarak vermişti, sonra müslüman oldu" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Müsedded haber verdi, bize Ebu'l-Ahvâs haber verdi, bize Abdü'l-Aziz b. Râfi' Atâ'dan naklen haber verdi, Atâ da Safvân ailesinden olan kişilerden şöyle rivayet etti: Rasûlullah (s.a.v.), ariyet olarak aldı... Râvi Önceki (3563.) hadisin ma'nasını nakletti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Ümâme (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyuyurken işittiğini rivayet etmiştir: “Şüphesiz Allah (c.c) her hak sahibine hakkını vermiştir. Vârise vasiyyet yoktur. Kadın, kocasının izni olmadan evinden hiçbir şey sarf edemez." Ya Rasûlallah, yemek de veremez mi? denildi. "O bizim en değerli malımızdır (veremez)" buyurdu. Sonra da: "Ariyet ödenir, minha (gelirini alıp iade etmek üzere alınan tarla, hayvan ve ağaç) geri verilir, borç ödenir, kefil borçludur." dedi. Ayrıca bu hadis'i Tirmizî, vesâyâ; İbn Mâce, sadakat ta tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Safvân b. Ya'lâ, babası (Ya'lâ)'nın şöyle dediğini rivayet etti: Rasûlullah (s.a.v.) (bana): "Sana elçilerim geldiği zaman kendilerine otuz zırh ve otuz deve ver" dedi. Telef olursa kıymeti ödenmek üzere ariyet olarak mı, yoksa telef olan ödenmeden elde kalanı geri verilmek üzere ariyet olarak mı? dedim. "Telef olanı ödenmeden elde kalanı geri verilmek üzere" buyurdu. Ebû Dâvûd: "Habbân, Hilâl er-Re'yî'nin dayısıdır" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a)'den rivayet edildi ki: Rasûlullah (s.a.v.), hanımlarından birisi (Âişe) nin yanında idi. Mu'minlerin annelerinden biri hizmetçisi ile (Efendimize) içerisinde yemek olan bir çanak gönderdi. Âişe hizmetçinin eline vurdu ve çanağı kırdı. İbnü'l-Müsennâ rivayetinde şöyle der:- Rasûlullah (s.a.v.) parçaları aldı, birbirine birleştirdi ve içerisine yemeği toplamaya başladı. Aynı zamanda da: "Anneniz kıskandı" diyordu. İbnü'l-Müsennâ; şunları ilâve etti: (Rasûlullah yanındakilere) "Yeyiniz" dedi. Onlar da, Hz. Âişe, evindeki çanağı getirinceye kadar yediler. -Sonra Müsedded'in [hadisinin] lafzına döndük-: Râsulullah (s.a.v.): "Yeyiniz" dedi ve onlar yeyip bitirinceye kadar yemeği getiren hizmetçiyi ve çanağı alıkoydu. Sağlam çanağı hizmetçiye verdi, kırık olanı evinde bıraktı. Ayrıca bu hadis'i Buharî, mezâlim; İbn Mâce, ahkâm; Nesâî, nisa; Ahmed b. Hanbel, III, 105, IV, 188. de tahric ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Safiyye kadar (güzel) yemek yapan birisini görmedim. O, Rasûlullah için bir yemek yapıp gönderdi. Beni bir titreme aldı ve kab'ı kırdım, (sonra): Ya Rasûlallah, yaptığımın keffareti ne? dedim. "Kabın misli kap ve yemeğin misli yemek" buyurdu. Diğer tahric: Nesai, nisa
- Bāb: ...
- باب ...
Haram b. Muhayyisa'mn, babası (Muhayyisa'dan) rivayet ettiğine göre; Berâ b. Âzİb'in devesi bir adamın bahçesine girdi ve oraya zarar verdi. Bunun üzerine Hz. Nebi (s.a.v.); bahçe sahiplerinin, bahçelerini gündüz, hayvan sahiplerinin de hayvanlarını gece korumalarına hükmetti. Ayrıca bu hadis'i İbn Mâce, ahkâm da tahric etti
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ b. Âzib'den rivayef edildiğine göre, şöyle demiştir: Onun, ekinlerde otlaı âdet edinen bir devesi vardı. Deve bir bahçeye girdi ve oraya zarar verdi. Hâdise Rasûlullah (s.a.v.)'e haber verildi. Rasûlullah da: Bahçenin gündüz beklenmesinin bahçe sahiplerine, hayvanlara geceleyin sahip olunmasının hayvan sahiplerine ait olduğuna ve hayvanların gece verdikleri zararın sahiplerine ödettirilmesine hükmetti