Sunan Abu Dawud

...

(26) Kitāb: Knowledge (Kitab Al-Ilm)

(26) ...

Ebû Saîd el-Hudrî(r.a)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Muhacirlerin fakirlerinden oluşan bir cemaatle birlikte oturuyordum. Onlardan bazıları (avret mahallerine yakın olan) bazı çıplak yerlerini (üzerleri iyi örtülü olan) bazı (arkadaşlarının arkalarına gizlenmek suretiyle) örtüyorlardı. (Orada bulunan bir Kur'an) okuyucu (su) bize (Kur'an) okuyordu. O sırada Rasûlullah (s.a.v.) çıkageldi ve yanımıza gelip durdu. Rasûlullah (s.a.v.) gelince (Kur'an) okuyan (kimse okumayı bırakıp) sustu. Bunun üzerine (Hz. Nebi bize) selâm verdi ve, "Ne yapıyorsunuz?" diye sordu. (Biz de) "Ey Allah'ın Rasıilu, bu bizim okuyucumuzdur. Bize Kur'an okuyordu, biz de yüce Allah'ın kitabını dinliyorduk" cevabını verdik. Bunun üzerine Allah'ın Rasûlu (s.a.v.), "Ümmetimden, kendileri ile birlikte sabretmekle emrolunduğum kimseler yaratan Allah'a hamd olsun" diye hamdü senada bulundu. Aramızda kendisini (yakınlık bakımından hepimize) eşit (derecede) tutabilmek için (tam) ortamıza oturdu. (Ravi Hz. Nebi'in aralarına oturuş şeklini anlatabilmek için) eliyle, "İşte şöyle" diye işaret etti, (sonra sözlerine devamla şöyle dedi: Orada bulunan halk) hemen (onun etrafında) halka oldular, (hepsinin yüzleri) onun karşısına geldi. (Fakat) Rasûlullah (s.a.v.)'in karanlıkta onlardan, benden başka birini tanıyabildiğini zannetmiyordum. Rasûlullah (s.a.v.) (bizi karşısında bu şekilde görünce); "Ey muhacirlerin fakirleri, sizi kıyamet gününde (kavuşacağınız) tam bir nurla müjdeliyorum. Siz cennet'e zenginlerden yarım gün önce gireceksiniz. Bir (tam) gün (dünya senesiyle) beşyüz senedir" buyurdu

...
Referans:26 3666