Sunan Abu Dawud
...
(34) Kitāb: Clothing (Kitab Al-Libas)
(34) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el-Hudri'nin şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah (s.a.v) yeni bir elbise giydiği zaman gömlekse veya sarıksa (o elbisenin) ismini anar sonra;at "Allalı'ım sana hamd olsun, bunu bana sen giydirdin. Ben senden bunun hayrını ve yapılış gayesindekî hayrı istiyorum. Bunun ve yapılış gayesinin şerrinden sana sığınıyorum" diye dua ederdi. (Ravi) Ebu Nedre dedi ki: Nebi (s.a.v)'in sahâbilerinden biri yeni elbise giydiği zaman (tebrik etmek maksadıyla) ona (İnşallah sen bu elbiseyi) eskit( inceye kadar giyin)irsin ve yüce Allah (sana) onun yerine (daha hayırlısını) verir, denirdi
- Bāb: ...
- باب ...
(Bir önceki 4020. hadis-i şerifin bir) benzeri de el-Cerîrî'den yine aynı senedle rivayet olunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
(numaralı hadisin) manası da el-Cerîrî'den yine aynı senedle rivayet edilmiştir. (Yani her ikisi de bu hadisi el-Cerîrî'den işitmişlerdir.) Ebu Dâvûd dedi ki: (Bu hadisi rivayet edenlerden) Abdülvahhab (kendisi bizzat Hz. Nebi'den alan) Ebu Saîd'i (senedinde) zikretmedi. Hammâd b. Seleme de (bu hadisi) el-Cerîrî'den, (o da) Abû-'l Âlâ'dan o da Nebi (s.a.v)'den de (mek suretiyle mürsel olarak rivayet) mistir. Yine Ebû Davûd dedi ki: Hammâd b. Seleme ile (el-Vehhâb) es-Saka-fî1 (nin bu hadisi işittikleri (ravi) birdir
- Bāb: ...
- باب ...
(Sehl b, Muaz b. Enes'in) babasından rivayet edildiğine göre; ResuluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim bir yemek yer ve sonra; " Benim hiç güç ve kuvvetim olmaksızın bu yemeği bana yediren ve onu bana rızk olarak veren Allah'a hamd olsun derse onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır." Kim de bir elbise giyer ve; "Bu elbiseyi ben hiç bir güç ve kuvvetim olmadan bana giydiren ve onu bana rızık olarak veren Allah'a hamdolsun" derse (onun da) geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Halid binti Halid b. Sâid el-As'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v)'a çizgili kare şeklinde küçük ve siyah bir aba getirildi. Bu abaya en müstehak kimi görüyorsunuz?" diye sordu. Orada bulunan) topluluk cevap vermedi. Bunun üzerine; "Bana Ümnıü Halid'i getiriniz" buyurdu. Ümmü Halid (Hz. Nebi'in yanına getirildi ve bu abayı ona giydirdi. Sonra "Eblî ve ahlikî= Eskit (ve yerine yenisini al) diye iki defa dûa etti. (Elbisenin güzelliğini ifade etmek için Ümmü Halid'e doğru "Senâhu senâhu, ey Ümmü Halid" diyerek aba üzerindeki sarı ya da kırmızı çizgiye bakmaya başladı. "Senâhu, senâhu" kelimesi Habeş dilinde 'güzel' demektir)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme'den rivayet olunmuştur; dedi ki: "Resulullah (s.a.v)'e elbiselerin en sevimli olanı gömlek idi
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resıılullah (s.a.v)'e hiçbir elbise gömlekten daha sevimli değildi
- Bāb: ...
- باب ...
Esma binti Yezid'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v)'in gömleğinin yen(ler)i bileğe kadar (uzanır)dı
- Bāb: ...
- باب ...
el-Misver b. Mahreme'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v.) (kendisine hediye olarak) verilen bir takım) kaftanları (halka) dağit(mış)tı, (fakat â'mâ olan babam) Mahreme'ye hiç birşey vermemişti. (Babam) Mahreme (bana), "Ey oğulcuğum, bizi Resulullah (s.a.v)'e götür." dedi. Ben de kendisiyle birlikte (Hz. Nebi'in yanına gittim. (Hz. Peygamber'in bulunduğu yere varınca babam), "Gir onu bana çağırıver" dedi. Ben de Hz. Nebi'i çağırdım. Üzerinde (sözü geçen) kaftanlardan bir kaftanla birlikte babamın yanına çıktı ve; "Şu kaftanı senin için saklamıştım ! dedi. (Misver sözlerine devam ederek şöyle) dedi: "Bunun üzerine (babam elleriyle) kaftana (iyice bir) baktı." Yezid b. Halid: "Mahreme" diye ilave etti. Bundan sonraki kısımda da Kuteybe ile Yezid b. Halid şu sözü riveyette) birleştiler: "Mahreme razı oldu" dediler. Kuteybe (bu hadisi), "İbn ebî Müleyke'den" diyerek rivayet etti. (İbn Ebî Müleyke'nin) ismini söylemedi
- Bāb: ...
- باب ...
ibn Ömer'den rivayet olunduğuna göre, Resuluiah (s.a.v) şöye buyurmuştur: "Kim dünyada şöhret elbisesi giyerse Allah da ona kıyamet gününde benzerini giydirir." Muhammed b. İsa) Ebu Avâne'den (rivayet ettiği bu hadise) Hz. Nebi'den naklen şu sözleri de ekledi: "Sonra onun üzerinde ateş (ler) alevlenir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Müseddid(in) Ebu Avâne'den rivayet etti(gine; göre Resulullah {s.a.v.); "Dünyada şöhret elbisesi giyene Allah kıyamet gününde" dedikten sonra sözlerini şöyle tamamlamıştır:) "(Ona) zillet elbisesi (giydirecektir)." İzah 4029 idi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) "Kendisini bir kavme benzetmeye çalışan kimse o kavimdendir" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anhâ)'dan şöyle rivâyet olunmuştur: (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir sabah evden) çıktı, üzerinde siyah kıldan (dokunmuş) çizgili bir peştemal vardı. (b. Ali: " İbn Ebû Zaide" yerine) Bize Yahya b. Zekeriyya rivâyet etti, demiştir. libas 36, fedâilü-5 sehûbe 61, Tirmizi, edeb 49 Ahmed b. Hanbel VI 162. Utbe b. Abdes-Sülemî'den şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan (bana bir) elbise giydirmesini istedim de bana adi ketenden iki parça elbise giydiriverdi. Birde gördüm ki, arkadaşlarım arasında elbisesi en güzel olan benim
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Burde'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Babam bana: "Ey oğulcuğum, eğer sen bizi Nebiimiz (s.a.v) ile beraber (olduğumuz günlerde) yağmura tutulmuş haldeyken bir görmüş olsaydın, kokumuzu koyun kokusu zannederdin" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik'den rivayet olunduğuna göre; Zu Yezen kralı, otuzüç (erkek veya dişi) deve karşılığında almış olduğu bir elbiseyi Resulullah (s.a.v)'e hediye etmiş; (Hz. Nebi de) bu elbiseyi kabul etmiş. İzah 4035 te
- Bāb: ...
- باب ...
İshak b. Abdillah b. el-Hâris'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v), yirmi küsur deve karşılığında bir elbise satın alıp Zü Yezen (reisin)e hediye etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bürde'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Aişe (r.anha)'nın yanına girdim Bize Yemen'de yapılan kaim bir peştemal ile mülebbede diye isimlendirilen bir giysi çıkardı ve; "Allah'a yemin ederim ki, Resulullah şu iki elbisenin içinde vefat etti" dedi. Bu hadis, Müslim, libas tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: (Kendilerine) Hârûriyye (ismi verilen Haricîler, Hz. Ali ile savaşmak üzere yola) çıktıklarında ben Ali (r.a)'ın yanına vardım. (Beni Hârûrilerle görüşmekle görevlendirip:) (Haydi) şu topluluğa gidip (onlarla bir görüş), dedi. Ben de Yemen kumaşlarımın en güzelini giydim (ve yola koyuldum). Ebû Zümeyl, (hadisin burasında) "İbn Abbas, güzel ve görkemli bir adam idi" demiştir. (İbn Abbas, sözlerine şöyle devam etti): Onların yanına vardım. (Bana), "Merhaba ey Abbas'ın oğlu!" dediler. (İbn Abbas da onlara): "Beni (bu elbiselerden dolayı) niçin ayıplıyorsunuz? Ben elbiselerin en güzelini Resulullah (s.a.v)'in üzerinde gördüm" cevabını verdi. Ebû Dûvud dedi ki: Ebû Zümeyl'in adı, Simak b. el-Velid el-Hanefi'dir
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah b. Sa'd b. Osman'ın) babası Sa'd'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Buhara'da beyaz bir katıra binmiş, (başı) üzerinde ipekli siyah sarık bulunan bir adam gördüm. "Bunu bana Resulullah (s.a.v) giydirdi" diyordu. Bu (hadis) Osman'ın rivayet ettiği lafızlarladır. (Çünkü senedde geçen ve) ihbar (ifâde eden "ahberenî" kelimesi) Osman'ın rivayetinde bulunmaktadır.[Tirmizi, tefsir sure] İzah 4039 da
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Amir yahutta Ebu Malik'den rivayet olunduğuna göre; kendisi Resulullah (s.a.v)'i şöyle buyururken işitmiş: "İleride ümmetimden ipekli kumaşı ve saf ipeği helal sayacak bir takım kimseler türeyecektir" (Abdurrahman b. ganim el-Eş'ârî dedi ki: Ebû Âmir ya da Ebû Malik burada bazı sözler (daha) rivayet etti. (Fakat ben tesbit edemedim. Bu kelimelerden sonraki rivayeti şöyledir: Nebi s.a.v. sözlerine devam ederek) dedi ki: "Onlardan (geriye kalan) diğer kısımda maymun ve domuz kılığına sokulur. (Bu durum) kıyamete kadar (Böyle devam eder gider)." Ebû Dâvud dedi ki: Resulullah (s.a.v)'in sahabilerinden yirmi kişi yahutta daha fazlası ipek giymiştir. Enes ile Bera b. Azib bunlardandır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre; Ömer b. el-Hattâb, Mescidin kapısı önünde (saf ipekten dokunmuş) çizgili bir elbisenin satılmakta olduğunu görmüş ve: Ey Allah'ın Rasulü, şu elbiseyi sen satın alsan da cuma günleri ve elçiler geldiği vakit giysen, demiş. Resulullah (s.a.v) da: "Bunu ancak ahirette nasibi olmayan kim(ler) giyer" buyurmuş. (Bir süre) sonra Resulullah (s.a.v)'e (bu elbiselerden bâzı elbiseler gelmiş ve onlardan birini Ömer b. Hattab'a vermiş. Hz. Ömer de: Ey Allah'ın Resulü! Sen bu elbiseyi bana giydirdin. Halbuki (geçenlerde mescidin önünde satılmakta olan) Utarid'in elbisesi hakkında söyleyeceğini söylemiştin, demiş. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): "Ben onu sana giyesin diye giydirmedim" buyurmuş. Ömer b. Hattab da onu Mekke'de bulunan bir müşrik kardeşine giydirivenniş. Bu hadis; Buhâri, cuma; iydeyn. buyu', Hibe, cihad, libas; Müslim libas; Ebû Dâvûd. salat; Nesaî, ideyn, zîne; Ahmed b. Hanbel I 46-49, II 20. 24, 39, 49 51, 68, 289, 329,337,111. 103. 114. 127., 146 V45, VI 288. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki 4040. hadis-i şerifte geçen) hadise Salim b. Abdillah'ın babasından da (rivayet olunmuştur. Şu farkla ki, Salim'im babası) bu rivayette şunları söylemiştir. (Bir süre) sonra (Hz. Nebi) Hz. Ömer'e kaba ipekten dokunmuş bir cübbe gönderdi ve: "Bunu satarsın ve onun (parasıy)la ihtiyacını karşılarsın" buyurdu. Bu hadis, Buhari libas; Müslim libas tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Osman en-Nehdî'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Ömer (b. el-Hattab) (r.a), Utbe b. Ferkad'a (şu mealde bir) mektup yazmıştır: "Nebi (s.a.v) ipeği (erkeklere) yasaklamıştır. Ancak, şöyle iki, üç ve dört parmak kadar olanı müstesnadır. Bu hadis, Nesâî zine; İbn-i mace libas tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v)'e, (saf ipekten dokunmuş) çizgili bir elbise hediye edilmişti. Onu bana gönderdi. Ben de onu giyip yanına vardım. (Bu elbiseyi üzerimde görmesinden mütevellit) yüzünde öfke (alametleri) gördüm ve (bana hitaben): "Ben onu sana giyesin diye göndermedim" buyurdu ve bana (bu elbiseyi hanımlarıma vermemi) emretti, ben de (tuttum) onu yakınlarımdan olan hanımlarıma paylaştırdım
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. Ebî Tâlib(r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v), Kassiyy ipeklisi (nden yapılmış elbise giymek) ile asfurla boyanmış elbise giymeyi, altın yüzük takınmayı ve rükûda Kur'an okumayı yasaklamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir Önceki 4044. hadis) Ali b. Ebî Talib (r.a)'den de rivayet olunmuştur. (Bu rivayetinde Hz. Ali şöyle dedi: (Resulullah (s.a.v) beni), rükûda ve secdede (Kur'an) okumaktan menetti. Bu hadis Müslim, salât tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki hadis-i şerif} İbrahim b. Abdullah'dan da rivayet edildi. (Şu farkla ki İbrahim b. Abdullah bu rivayetinde bir önceki hadise şunları da) ilave etti: "Sizi nehyetti demiyorum. Bu hadis Müslim, salât tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Rum kralı, Nebi (s.a.v)'e saf ve ince ipekten, yenleri geniş bir kürk hediye etti de onu giyindi. Ben (hâlâ Nebi Efendimizin) titreşmekte olan yenlerini görüyor gibiyim. Sonra (Hz. Nebi) o kürkü Cafer'e gönderdi. Cafer'de onu giyinip Hz. Nebi'in huzuruna geldi. Nebi (s.a.v) de (ona): "Ben (bunu) giyesin diye vermedim" buyurdu. (Ca'fer): Öyleyse onu ne yapayım? diye sordu. (Nebi s.a.v.de): "Onu kardeşin Necâşî'ye gönder" cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İmran b. Husayn'dan rivayet olunduğuna göre; Allah'ın Peygamberi' (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ben kızıl renkli eğer yastığına binmem, aspurla boyanmış elbise giymem, (yakası) ipekle çevrili elbise giymem" (Katade) dedi ki: Hasan (bu son cümleden maksadın, yakası ipekle işlenmiş elbise oIduğunu anlatmak için, cümleyi söylerken kendi) gömleğinin yakasına işaret etti. (Katade sözlerine devam ederek) dedi ki: (Nebi s.a.v. daha sonra şöyle) buyurdu: "Dikkatli olun! Erkeklerin esansı, rengi olmayan kokudur. Uyanık olun! Kadınların esansı, kokusu olmayan renktir." (Bu hadisin ravilerinden) Saîd (b. Ebî Arûbe) dedi ki: Öyle zannediyorum ki, Katade (şöyle) dedi: Ulema (burada geçen) kadınların esansı" sözünün, kadınların dışarı çıkmalarıyla ilgili olduğunu (evinde) eşinin yanında olduğu zaman ise istediği esansı sürünebileceğim söylediler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû'l-Hüsayn el-Heysem b. Şefiyy'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Ebû Âmir diye anılan bir arkadaşımla Kudüs'te namaz kılmak için yola çıkmıştım. (Arkadaşım) Meâfirli bir kimse idi. (O sırada Kudüs) vaizi olan kimse sahabeden Ezdli ve Ebû Reyhan diye anılan birisiydi. Arkadaşım mescide benden önce vardı. Ben de arkasından varıp yanına oturdum. Bana, "sen hiç Ebû Reyhan'ın vaazlarında bulundun mu?" dedi. (Ben de) "Hayır cevabını verdim (Bunun üzerine bana şunları) anlattı: Ben onu (şöyle) derken işittim: Nebi (s.a.v) on şeyi yasakladı: 1) Törpüleyerek dişlerinin uçlarını inceltmeyi, 2) Dövme yapmayı, 3) (Kadınlar için) yüzdeki kılları, (erkekler için de yüzdeki beyaz kılları) yolmayı, 4) Arada bir örtü olmaksızın erkeğin erkekle (çıplak olarak) yatması- 5) Kadının kadınla (çıplak olarak ve) arada bir perde olmaksızın yatısını, 6) Kişinin elbisesini altına, ecnebiler gibi ipek koymasını, 7) Yahutta (elbisesinin) omuzlarına ecnebiler gibi ipek koymasını, 8) Başkalarının mallarını yağma etmeyi, 9) Pars (derisinden yapılmış eşya) üzerine oturmayı, 10) İdareciler dışındaki kimselerin yüzük takınmalarını, Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadisin diğer yollardan gelen rivayetlerinde zikredilmeyip de sadece bu yoldan gelen rivayetinde zikredilen kelime "yüzük" kelimesidir
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Ali'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Kızıl renkli ipekten yapılmış eğer yastıkları (nı kullanmak) yasaklanmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Ali (r.a)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v), bana altın yüzüğü, ipekli elbiseyi ve kırmızı eğer yastıklarını yasakladı. Bu hadis; Buharî; cenâiz, eşribe, merdâ. libas. İstizan; Müslim, libâs: Tirmizî. Salat. libas. edeb; Nesâî. tatbik, eşribe: Muvatta, nida; Ahmed b. Hanbel. I,80, 81, 92. 94, 104, 105, 114, 119, 121, 123, 126, 128, 132, 133, 134, 137, 138, 145, 146, IV, 284. 287, 299, VI, 228. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Aışe (ranha) dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v) (bir gün) üstünde damgalar bulunan bir hamîsa üzerinde namaz kılmış, (namaz esnasında onun) damgalarına gözü ilişmiş, (Namazı bitirip de) selam verince; "Benim şu hamîsamı Ebû Cehm'e (geri) götürünüz. Çünkü demin beni o (az kalsın) namazdaki huzurdan alıkoy(uyor)du. Bana (Ebu Cehm'in) elbisesini getiriniz" buyurmuş. Ebû Dâvûd dedi ki: Ebû Cehm b. Huzeyfe, Adiyy b. Ka'b oğullarındarıdır
- Bāb: ...
- باب ...
(Şu bir önceki 4052. hadisin bir) benzeri de (yine) Hz. Aişe'den rivayet olunmuştur. Ancak bir önceki; (hadis buna nisbetle) daha uzundur
- Bāb: ...
- باب ...
Esma binti Ebî Bekir'in azadlı kölesi Abdullah Ebû Ömer şöyle dedi: Ben İbn Ömer (r.a)'i çarşıda gördüm. Şam kumaşından bir elbise satın almıştı. Biraz sonra onun üzerinde kırmızı (ipekten yapılmış) ip (ler) bulunduğunu gördü ve elbiseyi (sahibine) geri verdi. Bunun üzerine varıp Esma (ranha)'ya anlattım. (Esma cariyesine), "Ey cariye, Resulullah (s.a.v)'in cübbesini bana bir getiriver" diye emretti. (Cariye de) taylasanlar gibi kalınca dokunmuş; yakası, yenleri ve yırtmaçları ipekle işlenmiş cübbesini çıkar (ıp getir) di
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan rivayet edilmiştir; dedi ki: Resulullah (s.a.v), sırf ipek (olan) elbise (giyme) yi yasaklamıştır. Fakat (elbise üzerinde) ipekten damga (lar bulunması) ve elbisenin argacı (nın ipekten olması) sakıncalı değildir. İzah 4054 te idi
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a)'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v) Abdurrahman b. Avf ile Zübeyr b. Avvam'a, kendilerinde uyuz hastalığı bulunğu için yolculukta ipek gömlek giymelerine izin verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Züreyr el-Gâfikî, Ali b. Ebî Talib (r.a)'i şöyle derken işittiğini söylemiştir: Allah'ın Nebi'i (s.a.v), bir ipek (kumaş) alıp onu sağ eline birde altın alıp onu da sol (el)ine koydu. Sonra; "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır" buyurdu. Bu hadis; Tirmizî. libas: Nesâî, Zînet; İbn-i Mace libas tada var. İzah 4059 da
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Kendisi, Resulullah (s.a.v)'in kızı Ümmü Gtilsüm'ün üzerinde ipekten, (enlice) çizgiler bulunan (çubuklu) bir kumaş görmüştür. (Zühri yada diğer ravilerden biri) dedi ki: (Metinde geçen "es-siyera" kelimesinden maksat) üzerinde ipekten, enlice çizgiler bulunan kumaştır. Bu hadis; Buhârî, libas: Nesâi, Zine; İbn-Mâce, libâs tada var. İzah 4059 da
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (b. Abdillah) dedi ki: "Biz ipek elbiseyi erkek çocuklardan çıkarır, kız çocuklarına giydirirdik." (Bu hadisin ravilerinden) Mis'ar dedi ki: Ben bu hadisi (ravilerinden biri olan) Amr b. Dinar'a sordum da hatırlayamadı
- Bāb: ...
- باب ...
Katade'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Biz, Enes b. Malik'e: "Resulullah (s..v)'in en hoşuna giden elbise hangisiydi?" diye sorduk da, "Pamuklu" cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas'tan rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v): "Elbisenizi beyaz (renkli kumaşlardan) seçiniz. Çünkü o elbiselenizin en hayirlisidır. Ölülerinizi beyaz renkli kefenlere sarınız. Sürmelerinizin en hayırlısı da ismid taşıdır. O gözün nurunu artırır, kirpikleri besler" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdillah'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v) yanımıza gelmişti. Karışık saçlı bir adam gördü. (bakımsızlıktan) saçları dağılmıştı. Bunun üzerine; "Bu (adam) saçlarını düzeltecek bir şey bulamamış mı acaba?" buyurdu. Bir de üzerinde kirli elbiseler bulunan başka bir adam gördü. "Bu (adam da) elbisesini yıkayacak bir şey bulamamış mı?" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l- Ahvas'ın babası Mâlik b. Nadle'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Eski bir elbise ile Nebi (s.a.v)'e varmıştım. (Bana): "Senin (zekat verecek kadar) malın mülkün var mı?" diye sordu. "Evet" cevabını verdi(m). "Hangi (cins) maldır?" diye sordu. Allah bana deve, koyun, at ve köle verdi, diye cevap verdi(m). Allah sana bir mal verdiği zaman Allah'ın nimetinin ve ikramının iz(ler)i senin üzerinde görülsün" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Eslem'den rivayet olunduğuna göre; İbn Ömer (r.a) sakalını sarıya boyarmış. Hatta elbisesini de tamamen sarı (boya) ile boyarmış, Kendisine (bir gün): Sen niçin sarıya boyanıyorsun? diye sorulmuş. Ben ResululIah (s.a.v)'i sarıya boyanırken gördüm. Kendisine sarıdan daha sevimli bir renk yoktu. Elbisesini sarığa varıncaya kadar tümüyle sarıya boyardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Rimse (diye anılan Rifaz b. Yesribî. ya da Habib b. Hayyan') dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Babamla birlikte Nebi (s.a.v)'in yanına gitmiştim. Üzerinde iki yeşil giysi gördüm
- Bāb: ...
- باب ...
(Amr b. Şuayb'ın) dedesi (abdullah b. Amr b. Âs'dan rivayet olunmuştur, dedi ki: Resulullah (s.a.v) ile birlikte (Ezahir dağ yolu denilen) dağ yolundan iniyorduk. (Bir ara) Resulullah (s.a.v) dönüp bana baktı. Benim üzerimde de aspurla boyanmış, tek desenli sade bir giysi vardı. “üzerindeki bu giysi de nedir?" diye sordu. Ben onun bundan hoşlanmadığım hemen anlamıştım. Doğru tandırlarını yakmakta olan ev halkının yanına vardım ve bu elbiseyi tandıra attım. Sonra ertesi gün Hz. Peygamber'in yanına vardım. "Ey Abdullah, o elbiseyi ne yaptın?" dedi. (Ben de yaptıklarımı teker teker) ona anlattım. "Keşke onu aile halkından bazılarına giydirseydin. Çünkü bunda kadınlar için bir sakınca yoktur" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
(Bir önceki 4066. hadisin ravilerinden) Hişâm b. el-Gâzî (Abdullah b. Amr'in şöyle dediğini) rivayet etti: (Üzerimde bulunan elbise aspurla) boyanmış (idi). Öyle ki tamamen koyu kırmızı da değildi, gül (kurusu) renginde de değildi, (ikisinin ortasında idi)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr b. el-As'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v) beni gördü. (Hadisin burasında Musannif Ebu Davud'un talebesi) Ebû Ali (el-Lü'lüî şöyle) dedi: Öyle zanediyorum ki, (şeyhim) Ebû Davûd (hadisin bundan sonraki kısmını Abdullah b. Amr'dan naklen şöyle rivayet etti): Benim üzerimde aspurla boyanmış gül (kurusu) renginde bir elbise vardı. (Bunu görünce bana): "Bu nedir?" dedi. Ben de gidip o elbiseyi (fırında) yaktım (ve Hz. Nebi'in huzuruna vardım. Beni karşısında bir başka elbiseyle görünce; "(Öbür) elbiseni ne yaptın?" diye sordu. "Yaktım" cevabını verdim. "Onu (yakacağına) aile halkından (olan kadınlardan) birine gîydirseydin ya!" buyurdu. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi Sevr, Halid'den; "(Üzerimde bir) gül (kurusu) renginde (elbise vardı)" diye rivayet etti. Tâvûs ise, "(Üzerimde) aspurla boyarmış bir elbise vardı" (şeklinde) rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Üzerinde (biri eteklik diğeri de gömlek olmak üzere) iki kırmızı giysi bulunan bir adam Nebi (s.a.v)'e (selam vererek) geçti de Nebi (s.a.v) onun selamını almadı. Bu hadis Tirmizî. edeb tede var
- Bāb: ...
- باب ...
Râfî b. Hadîc'den rivayet edilmiştir; dedi ki: Resûlullah (s.a.v) i!e bir yolculuğa çıkmıştık. Develerimizin üzerinde kırmızı pamuktan çizgiler taşıyan elbiseler (bulunduğunu) gördü de: "Dikkatli olun! şu kırmızı elbiseleri size hakim olmuş görüyorum." buyurdu. Resulullah (s.a.v)'in bu sözü üzerine (yerlerimizden) süratle kalktık, (develerde yüklü olan eşyalarımıza) koştuk. Hatta develerimizden bazıları (bizim bu ani hareketimizden) ürküp kaçtılar. Elbiseleri tuttuk, develerin üzerinden çekip aldık. (Onları bir daha giymedik)
- Bāb: ...
- باب ...
Esed oğullarından bir kadın (ın şöyle) dediği rivayet edilmiştir: Ben bir gün Resulullah (s.a.v)'in hanımı Zeyneb'in yanında idim. Kırmızı kil ile Zeyneb'e ait elbiseleri boyuyorduk. O sırada Resulullah (s.a.v) üzerimize çikagcldi ve kırmızı kili görünce döndü ve gitti. (Zeyneb) bunu görünce yaptığımız işten Resulullah (s.a.v)'in hoşlanmadığını hemen anlamıştı. Bunun üzerine tuttu, elbisilerini yıkadı ve (onlarda bulunan) kırmızılığın tümünü gözden kaybetti. Bir süre sonra Resulullah (s.a.v) (tekrar) döndü geldi. Baktı, (biraz Önce gördüklerinden) bir şöy görmeyince (içeri) girdi
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ (r.a)'dan (şöyle) dedi(ği rivayet olunmuştur:) Resulullah (s.a.v)'in saç(lar)ı kulak memelerine erişirdi. Onu (bir gün) kırmızı bir elbise içinde görmüştüm. (Bu haliyle) Resulullah (s.a.v)'dan güzel hiçbir şey görmedim. Bu hadis; Buhârî, libas; Müslim, fedail; Tirmizi libas; İbn-i Mace, libas; Nesâî, Zînel ; Ahmed b. Hambel IV. 231, 290, 295, 300, 303, 308. 309. dada var
- Bāb: ...
- باب ...
(Hilal b. Amir b. Amr'ın) babasından (rivayet olunmuştur;) dedi ki: Resulullah (s.a.v)'i, Mina'da bir katır üzerinde hutbe okurken gördüm. Üstünde kırmızı bir elbise vardı. Ali de (onun) önünde (duruyor ve onun) sözlerini yüksek sesle tekrarlayarak uzaklara iletiyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (ranha)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Resulullah (s.a.v) için bir elbiseyi siyah’a boyamıştım. Onu giydi (fakat) terleyince (ondan bir) yün kokusu hissetti ve hemen onu (çıkarıp) attı.(Katade) dedi ki: Öyle zananediyorum ki, (Muttarraf bu hadisi şöyle) rivayet etti: "Güzel koku Hz. Nebi'in hoşuna giderdi
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b, Süleym'den (rivayet olunmuştur;) dedi ki: Nebi (s.a.v)'in yanına varmıştım. Bir peştemala bürünüp dizlerini öne dikerek ellerini önden kavuşturmuş bir halde oturuyordu. Peştemalının saçakları ayaklarının üzerine düşüyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) fetih yılında Mekke'ye, başında siyah bir sarıkla girmiştir. Bu hadis; Buharî, sayd. cihad, meğâzi, libâs; Müslim, Hacc: Ebu Davûd, libas: Tirmizî, libâsI, cihad, tefsir sure: Nesâî, menâsik, Zine; İbn Mâce, ikâme, libâs, cihad; Darimî. menâsîk, Ahmed III. 363. 387. IV, 307. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
(Cafer b. Amr b. Hureys'in) babasından (rivayet olunmuştur;) dedi ki: Nebi (s.a.v)'i minber üzerinde görmüştüm Başında siyah bir sarık vardı, ucu da omuzlarının arasına sarkıtmiştı.” Bu hadis; Müslim, hacc: Nesâî. zinet: İbn Mace, cîhad, libâs
- Bāb: ...
- باب ...
(Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Rükane'nin) babasidan rivayet olunduğuna "öre; Rükane, Nebi (s.a.v) ile güreşmiş de Nebi (s.a.v) onu yenmiş, Rükâne (şöyle) demiştir: Ben Nebi (s.a.v)'i; "Bizimle müşrikler arasındaki fark fes üzerindeki sarıktır" derken işittim. Bu hadis; Tirmizî, libas
- Bāb: ...
- باب ...
Medineli bir ihtiyar, şöyle demiştir: Ben Abdurrahman b. Avf'ı; "Resulullah (s.a.v) bana sarık sardı. Uçlarının birini) önüme (diğerini de) arkama sarkıttı" derken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Ebıı Hureyre (r.a)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah (s.a.v), iki çeşit elbise giymeyi yasaklamıştır: 1) Kişinin cinsel organı açıkta kalacak ve havaya gelecek şekilde oturmasından, ısınan, 2) Elbisesini (vücudunun) bir tarafı açıkta kalacak şekilde giyip elbisesini(n boşta kalan kısmını) da omuzuna atmasından. Bu hadis; Buharî salât, mevâkît, savm, buyu', libâs. istizan: Müslim, libâs; Ebu Dâvûd, savm, buyu'. edeb; Nesâî, zîne: İbn Mâce, ikame. libâs: Dârimî, Salat; Muvatta, Kibs. sıfatü'n-nebî; Ahme b. Hambel, II. 219,380, 419, 432. 464. 475. 478, 491,, 496, 503 510, 529. III. 6, 13. 46, 66, 95, 96, 293, 297, 298. 322, 327. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a)'den (rivayet olunmuştur;) dedi ki: Resulullah (s.a.v), sanıma (denilen giyiniş şekli) ile, bir elbise içerisinde ihtibâ (denilen oturuş şeklin) den nehyetti
- Bāb: ...
- باب ...
(Muâviye b. Kurre'nin) babası şöyle dedi: Müzeyne (kabilesin) den bir toplulukla Resulullah (s.a.v)'e varmıştım. (Müslüman olduğumuza ve müslüman olarak kalacağımıza dair hepimiz) kendisine biat ettik. O sırada gömleğinin düğmeleri çözüktü. Kendisine biat ettik. Sonra (teberruken) elimi gömleğinin yakasına soktum ve (iki kürek kemiği arasında bulunan Nebilik) mühr(ün)e dokundum. Merve dedi ki: Muaviye ile oğlunu yazda ve kışta kesinlikle düğmeleri çözük olarak gördüm. Düğmelerini hiçbir zaman iliklemezlerdi
- Bāb: ...
- باب ...
Urve (r.a). Âişe (ranha)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Biz (bir gün Mekke'de) güneşin iyice yükseldiği bir sırada evimizde otururken, birisi Ebu Bekir (r.a)'e şöyle dedi: (Hz. Nebi'in) "Bize (hiç; gelmediği (bir vakit olan şu) vakitte başı ve yüzünün büyük bir kısmı örtülü olarak gelmekte olan şu (zat) Resulullah (s.a.v) olmalıdır." Ve kısa bu süre sonra (gerçekten) Resulullah (s.a.v) geldi ve (yakınımıza gelmek için. izin istedi. Bunun üzerine {girmesi için) izin verildi ve (yanımıza) girdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Cüreyy Câbir b. Süleym'den (rivayet olunmuştur;) dedi ki: Halkın fikrinden (yararlanarak) döndüğü bir adam gördüm. Onun her söylediğini halk kabul ediyordu. (Halka) "Bu (zat) kimdir?" diye sordum. "Resulullah (s.a.v) dir" cevabım verdiler. (Bunun üzerine yanına varıp; "Aleykesselam ey Allah'ın Resulü; diyerek iki defa selam verdim. "Aleykesselam diye selam verme. Çünkü 'aleykesselam” ölülerin selamıdır. 'Esselamu aleyke' diye selam ver" buyurdu. Sen Allah'ın Resulü müsün? Dedim. "Ben Allah'ın Resulüyüm. (O öyle bir Allah 'tır ki) sana bir zarar gelse de kendisine dua etsen o zararı senden giderir. Sana bir kıtlık yılı gelse de kendisine dua etsen o yılı senin için verimli hale getirir. Eğer susuz ve kıraç bir yerde yada bir çölde iken bineğin kaybolsa da kendisine dua etsen onu sana geri getirir" buyurdu. Bana bir tavsiyede bulun, dedim. "Kimseye sövme" dedi. Ondan sonra ben hiçbir hür insana, köleye, deveye ve koyuna sövmedim. (Sonra tavsiyesine devamla) şöyle buyurdu: "Hiçbir iyiliği küçümserde.(Müslüman) kardeşinle güler yüzle konuşmanı da küçümseme. (Çünkü) bu da bir iyiliktir. Eteği dizinin yarısına kadar (yukarı) kaldır. Eğer bunu kabul etmezsen topuklarına kadar (kaldır). (Fakat) eteği(ni daha aşağıya) salıvermekten sakın. Çünkü bu büyüklenme alametidir. Allah büyüklenmeyi sevmez. Eğer bir kimse sana söverse ve sende (olduğunu) bildiğin bir şeyden dolayı seni ayıplayacak olursa, sen de onda (olduğunu) bildiğin bir şeyden dolayı onu ayıplama. Çünkü bunun vebali onadır
- Bāb: ...
- باب ...
(Salim b. Abdiiiah'ın) babasından rivayet olunduğuna göre; Resûlullah (s.a.v): "Elbisesini büyüklük taslayarak (yerlerde) sürü(yüp gezen) kimseye Allah kıyamet güuüde (rahmet nazarıyla) bakmayacaktır." buyurmuştur. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a): Benim eteğimin bir yanı da (yere) sarkıyor. Oysa ben (elimden geldiğince onu bundan korumaya dikkat ediyorum, dedi. (Fahr-'i Kainat Efendimiz de): "Sen bunu büyüklenerek ycpanlardan değilsin" buyurdu. Bu hadis, Buhari, fedâilü's–sahabe dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bir adam eteğini (topuklarının altına kadar sartıkmış bir halde namaz kılarken Resululah (s.a.v) (onu gördü de) kendisine, "Git, abdest al" buyurdu. (Adam gidip abdest aldı geldi. (Hz. Nebi tekrar); "Git abdest al" buyurdu. Bunun üzerine (orada bulunan başka bir adam Hz. Nebi'e: Ey Allah'ın Resulü, (namaza abdestli olarak başladığı halde) bu adam'a niçin abdest almasını emrediyorsun, sonra da bun(un hikmetin) den bahsetmiyorsun? dedi. (Hz. Nebi de): "O eteğini (topuklarının altına kadar) sarkıtmış bir halde namaz kılıyordu. Oysa yüce Allah (eteğini topuklarının altına) sarkıtmış olan bir insanın namazını kabul etmez" buyurdu. Bu hadis, Ahmed b. Hambel. IV, 68, V 379. dada var
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Zer (r.a)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Nebi (s.a.v): "Üç (kişi) vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla konuşmaz ve onlara (rahmet nazarıyla) bakmaz ve onları (günah kirlerinden) temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır" buyurdu. (Sevaplardan) eli boşa çıkan ve (amellerinden) fayda göremeyen bu kimseler kimdir, ey Allah'ın Resulü? diye sordum. (Resulullah (s.a.v) yukarıdaki sözünü üç defa tekrarladı. (Ben,yine); Ey Allah'ın Resulü, (gerçekten) mahrumiyet ve hüsrana uğrayan bu kimseler kimlerdir? dedim. "(Elbisesini) eteğini kibrinden dolayı topuklarının altına kadar sarkıtan (verdiğini) başa kakan, yalan yere yeminle malına sürüm sağlayandır. -Ya da facir olan kimsedir-" buyurdu. (Buradaki tereddüt raviye aittir.) Bu hadis; Müslim. İman: Nesaî. buyu', zekat; Tinnîzî buyu': ibn-i Mâce, ticarel: Ahmed b. Hambel, V 148, 158. 162. 168, 178. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki 4088) hadisi Nebi (s.a.v)'den Ebû Zer (r.a) yoluyla Harşe b. el-Harr)da (rivayet etmiştir, ancak bir önceki rivayet daha uzundur. (Bir önceki hadisin ravilerinden Ebû Zer'a) dedi ki: "Mennan, her verdiğini başa kakan kimse anlamına gelir
- Bāb: ...
- باب ...
Kays b. Bışr et-Tağlibî'den rivayet olunmuuştur; dedi ki: Ebu'd- Derda'nın arkadaşı olan babam bana (şunları) anlattı: Dımişk'da Nebi (s.a.v)'in sahabilerden İbn Hanzaliyye diye anılan bir adam vardı. Yalnız (lığı seven ve yalnız yaşayan) bir kimseydi. Halk ile az oturur kalkardı. Onun (meşguliyeti nafile) namaz{dan ibaretti bu meşguleyetini bitirince) ailesinin yanına varırdı. (Bir gün) biz. Ebu'd-Derda'nın yanında iken bize uğradı. Ebu'd-Derda (r.a) ona: "Bize yararlı olacak ve sana zararlı olmayacak bir söz (söyle)" dedi. (Bunun üzerine İbn Hanzaliyye şunları) söyledi: Resulullah (s.a.v) (düşman üzerine) bir akıncı birliği göndermişti. Bir süre sonra (bu birlik savaştan) döndü. Derken bu birliğe katılanlardan biri (Hz. Nebi'in mescidine geldi ve Resulullah (s.a.v)'in de bulunduğu meclise oturdu. Yanında bulunan birisine Düşmanla karşılaştığımızda bizi bir görseydin! Falan kimse düşmana saldırıp "Al, bu da benden! Ben Gifarlı yiğidim!" diyerek mızrağını (düşman'a) sapladı. Onun bu sözü hakkında görüşün nedir? dedi. (O adam da): O zat'ın (bu sözüyle yapmış olduğu cihad'ın) sevabını iptal ettiği görüşündeyim, cevabını verdi. Bu sözü bir başkası işitti ve: Ben bu sözde bir sakınca görmüyorum, Bunun üzerine münakaşaya başladılar. Nihayet (onların bu münâkaşasını) Resulullah (s.a.v) duydu ve şöyle buyurdu: "Hayret doğrusu! (Allah yolunda savaşırken) bu gibi sözler söyleyen bir müslümanın (bu savaşından gereği gibi) sevap almasına ve (dünyada) iyilikle anılmasına hiçbir engel yoktur." Kays b. Bişr sözlerine devam ederek dedi ki: Babam daha sonra bana şunları anlattı: Gördüm ki, Ebu'd-Derda, Hz. Nebi'in bu sözüne (çok) sevindi, ve "Sen bunu bizzat Rcsuîullah (s.a.v)'den mi işittin?" diyerek başını İbn Hanzaîiyye'ye (doğru) kaldırmaya başladı. (İbn Hanzaliyye'de): "Evet, (duydum)" cevabını verdi. Ebu'd-Derda, ibn Hanzaliyye'ye (bunu bizzat Resulullah'tan mı duydun diyerek sormaya devam etti. Nihayet ben (Ebu'd-Derda'nın bu soruyu tekrarlarken içinde bulunduğu tevazuyu ve edebi görünce, kendi kendime) "Kesinlikle Ebu'd-Derda (İbn Hanzeliyye'nin) dizlerine kapanacak" diyordum. (Babam sözlerine devam ederek şöyle) dedi: (İbn Hanzaliyye) bir başka gün (yine) yanımıza uğradı. (Yine) Ebu'd-Derda ona: Bize yararlı olan ve sana zararlı olmayan bir söz (söyle) dedi. O da: Resulullah (s.a.v.) bize: "Cihad için elinde tuttuğu at'a masraf eden kimse sadaka vererek elini açıp da kapamayan kimse gibidir" buyurdu, dedi. Başka bir gün (yine) bize uğradı. (Yine) Ebu'd-Derda: Bize yararlı ve sana zararlı olmayan bir söz dedi. (O da): Resuluilah (s.a.v) bize: "Saçları (kulak memelerinden aşağı inecek kadar) uzun, eteğide topuklarından daha aşağıya kadar sarkık olmasa Hureym el-Esedî ne iyi adamdır" buyurdu, dedi. Bu (söz) Hureym'e ulaştı da koşup (eline) bir bıçak (aldı) ve onunla saçını kulaklarına kadar, eteğini de dizlerinin yarısına kadar kısalttı. Sonra diğer bir günde bize (yine) uğradı. Ebu'd-Derda ona: Bize fayda verecek ve sana zarar vermeyecek bir söz! dedi. (O da): Resulullah (s.a.v)'i (şöyle) derken işittim: "Siz (müslüman) kardeşlerinizin yanına varıyorsunuz. (Onların yanına vardığınız zaman) binek hayvanlarına güzel eğerler vurunuz ve güzel elbiseler giyininiz. Öyle ki halk içinde (vücuttaki) "ben" gibi olunuz. Çünkü Allah çirkinliği ve isteyerek çirkinleşmeyi sevmez" Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu cümleyi) Ebû Nuaym da Hişâm dan, "Ta ki halk arasında (vücuddaki) "ben" gibi olunuz diye rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İzzet ve celâl sahibi olan Allah buyurdu ki: Büyüklük benim gömleğim, ululuk da benim etekliğimdir. Kim bunlardan birinde benimle yarışmaya ycltenirse onu ateşe atarım." Diğer tahric: ibn-i Mace, Zuhd (4174); Ahmed b. Hanbel 11,248, 376.414.427,442. VI
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (b. Mes'ud) (r.a)'dan rivayel olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse cennet'e giremez. Kalbinde hardal (tanesi) kadar iman bulunan kimse de cehenneme girmez." Ebu Dâvud dedi ki: (Bu hadisin) bir benzerini de el-Kasmeli, El A'meş'ten rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Güzel bir adam Nebi (s.a.v)'e gelip; Ey Allah'ın Resulü, ben kendisine güzellik sevdirilen bir adam'ım. Gördüğüm kadarıyla ondan bana da verilmiştir. Hatta bir kimsenin (güzellikle) benden üstün olmasını (asla) sevmiyorum, demiş. (Ebu Hureyre'nin hatırlayabildiği kadarıyla o zat); ya (güzellikte birinin) "bişirâk-i na'Iî = nalinimin tasmasını (geçmesini bile istemiyorum)” demiş; yahutta bişı's-i na'lî= nalinimin tasmasını (geçmesini bile istemiyorum)" demiş (ve sorusunu şöyle tamamlamış): "Bu kibirden midir?" (Hz. Nebi de şöyle) cevap verdi: "Hayır, fakat kibir, hakkı inkâr eden ve halkı küçük gören kimse(nin yaptığı inkâr ve büyüklenme fiilleri)dir
- Bāb: ...
- باب ...
(el-Alâ b. Abdurrahman'ın) babasından rivayet edilmiştir; dedi ki: Ben Ebû Saîd el-Hudrî'ye; eteği(n nereye kadar uzanacağını) sordum da (bana) şöyle dedi: "Bunu tam bilene sordun. Resulullah (s.a.v); "Müminin eteğinin uzunluğu dizinin yarısı (na kadar) dır. Dizin yarısı ile topukları arasında olmasında da bir sakınca yoktur. Topuklardan daha aşağısında olan etekler ise cehennemdedir. Allah (c.c) eteğini büyüklenerek yerlerde sürükleyip (gezen (kimsenin yüzüne bakmayacaktır” buyurdu. Bu hadis; Buhari, libâs, fedâilü's sahabe: Müslim, libâs; Tirmizî. libâs: İhtı Mâce .libâs ; Muvatta, lübs; Ahmed b. Hanbel. II, 5, 10, 32, 42, 44, 46. 55, 56, 60. 65. 67. 69. 74. 76. 81. 386, 397. 409.430.454.467.479, 111.5.6, 31,44.52, 97. 140. 249,249, 256. dada var. İzah 4096 da)
- Bāb: ...
- باب ...
(Salim b. Abdullah b. Ömer'in) babasından rivayet olunduğuna göre; Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "(Giysiyi aşağıya doğru) sarkıtmak, belden yukarı giyilen giyside, gömlekte ve sarıkta (da)olur. (Sadece eteklere mahsus bir şey değildir.) Allah bunların (birini giyip de) bir ucunu (yerlerde) sürükleyen kimseye kıyamet gününde bakmayacaktır." Bu hadis; Buhari, libâs, fedâilü's sahabe: Müslim, libâs: Tirmizî, libâs; İbn Mâce, libâs ; Muvatta, lühs: Ahmed b. Hanbel, II. 5. 10, 32,42,44.46.55.56.60.65,67,69. 74, 76, 81, 386,397, 409,430,454.467.479. III. 5,6. 31,44,52.97, 140. 249,. 249. 256. dada var. İzah 4096 da
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Ebî Sümeyye'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Ben (Abdullah) b. Ömer'i şöyle derken işittim: ResuluIIah (s.a.v)'in etek için söylediği, gömlek için de (geçerlidir). İzah 4096 da
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Ebi Yahya'dan rivayet edilmiştir; de ki: İkrime (bana) şöyle dedi: İbn Abbas'ı, İzannı giyip önden (yere doğru sarkan) uç kısımlarını ayaklarının üst tarafına değdirirken, arkasından (yere doğru sarkan) kısımlarını da (topuklarından yukarı) kaldırırken gördüm. (Kendisine), "İzarını niçin böyle giyiniyorsun?" dedim de, Resûlullah (s.a.v.), böyle giyerken gördüm" karşılığını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre; Nebi (s.a.v), kadınlardan erkeklere benzemeye çalışanlara, erkeklerden de kadınlar benzemeye çalışanlara lanet etmiştir. Bu hadis; Buhârî, libas; Tirnıîzî, edeb; ibn-i Mâcc nikah; Ahmed b. Hanbel I. 254. 330. 339 II 200. 287. 289. dada var. İzah 4099 da
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Resûlullah (s.a.v), kadın gibi giyinen erkeğe de, erkek gibi giyinen kadına da lanet etmiştir. İzah 4099 da
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ebî Müleyke'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Âişe (ranha)'ya bir kadının erkek ayakkabısı giydiği söylendi de; "Resululah (s.a.v), kadınlardan kendini erkeğe benzetmeye çalışan (lar)a lanet etti" karşılığını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Safiyye binli Şeybe'den rivayet olunduğuna göre; Aişe (ranha) Ensar kadınlarından bahsetmiş, onları övmüş, onlar hakkında iyi (sözler) söylemiş ve; "Nûr sûresi (nin) 31. âyet-i kerimesi inince onlar hemen (bellerinde bağlı olan) peştamallarına yöneldiler." (Burada ravi) Ebû Kâmil (Hz. Aişe'nin, hiçbir anlamı olmayan) hucûr (kelimesini) mi (yoksa, kemer anlamına gelen) lıucûz (kelimesini) mi (söylemiş olduğunu iyice hatırlayamamış ve) tereddüde düşmüştür. (Safiyye binti Şeybe'nin rivayetine göre Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etmiştir:) "Ve hemen onları iki parçaya ayırıp birer parçasını başörtüsü edindiler
- Bāb: ...
- باب ...
Ummü Seleme (r.anha)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: "Ey Nebi; zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerini üstlerine giymelerini emret"[Ahzab 59] (âyet-i kerimesi) inince, Ensar kadınları dışarıya çıktılar. (Başlarına bağladıkları siyah) örtülerden dolayı sanki başlarında (siyah) kargalar varmış gibi görünüyorlardı
- Bāb: ...
- باب ...
Urve b.Zübeyr'den rivayet olunduğuna göre: Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Allah ilk nuıhacir kadınlara rahmet eylesin. (Yüce) Allah, "Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar" ayetini indirdiğinde (yünden ya da ipekten dokunan) dış giysilerin bedeni en iyi şekilde örtenini, (ravi Ahmed) b. Salih (burayı) "Yünden ya da ipekten dokunan dış giysilerinin en kalınını ikiye bölüp onları(n bir parçasını) kendilerine başörtüsü yaptılar" diye rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn es-Serh şöyle dedi: Ben dayımın kitabında (bir önceki 4102. hadisin) manasının Ukayl vasıtasıyla İbn Şihâb'dan ve (yine bir önceki) senediyle (rivayet edilmiş olarak) gördüm
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan rivayet olunduğuna göre: Esma, binti Ebî bekir (bir gün) üzerinde ince (bir elbise) ile Rasulullah (s.a.v.)'in yanına gelmişti. (Hz. Nebi) ondan yüzünü çevirdi ve; "Ey Esma! (şurası) muhakkak ki, kadın ergenlik çağına erişince on(un vücudun) dan şundan ve şundan başkasının görünmesi uygun olmaz" dedi ve (kendi) yüzü ile elini işaret etti. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu (hadis) mürseldir. (Çünkü) Halid b. Düreyk, Aişe (ranha)'ya erişmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Ümmü Seleme (r.anha) kan aldırmak için Nebi (s.a.v)'den izin istemiş. (Hz. Nebi de) Ümmü Seleme'den kan alması için Ebû Tayyib'e emretmiş. (Ravi Ebu'z-Zübeyr) dedi ki: Öyle zannediyorum ki Câbir (r.a) (Ebû Tayyib'in), Ümmü Seleme'nin süt kardeşi olduğunu, ya da .(o sırada) henüz ergenlik çağına ermemiş bir çocuk olduğunu söyle(miş î) di-. Bu hadis; Müslim, selâm: ibn–i Mâce tıb. Ahmcd b. Hanbel III 350. V.9. dada var
- Bāb: ...
- باب ...
Enes'den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v) Fâtıma'ya (daha önce) kendisine bağışlamış olduğu bir köleyi getirmiş. (O sırada) Fâtıma'nın üzerinde, başını örtse ayaklarına ayaklarını örtse başına yetişmeyecek (kısa) bir elbise varmış. Peygamber (s.a) (kızının) karşılaştığı bu durumu görünce; "Bunda senin için bir sakınca yoktur. (Seni gören kimselerin birisi) babandır, (diğeri de) kölendir" buyurmuş
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan şöyle rivayet olunmuştur: Nebi (s.a.v.)'in hanımlarının yanına kadın tabiatlı bir adam giriyordu. (Halk) onu (kadınlara) ihtiyacı olmayan (erkekler) den sayıyorlardı. Derken bir gün o adam (Hz. Nebi'in hanımlarının birisinin yanında iken Hz. Nebi (bizim) yanımıza giriverdi. Adam (o sırada) bir kadını tasvir etmekte idi ve, "Geldiği zaman dörtle gelir, gittiği zaman sekizle gider" diyordu. Hz. Nebi (bu sözü işitti ve): "Dikkat edin, görüyorum ki bu adam orada ne olduğunu biliyor. Sakın sizin yanınıza bir daha gelmesin" buyurdu. Artık onu (gelmekten) menettiIer
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan, (bir önceki 4107. hadis-i şerifin) manası (rivayet edilmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (4107 numaralı) hadis Aişe'den, (ayrı bir senetle bir defa rîyavet edilmiştir. Ancak bu rivayetin senedinde bulunan ravilerden Yunus bu rivayete şunları da) ilâve etmiştir: (Hz. Nebi bu kadın tabiatlı kimseyi Medine'den) dışarı sürgün etti. (Bu sürgünden sonra o) çöllerde (yaşar) idi ve her cum'a (günü Medine'ye iner. halktan) yiyecek dilenirdi
- Bāb: ...
- باب ...
el-Evzaî'den rivayet olunduğuna göre; şu (4307 numaralı hadiste anlatılan) olayda (şu hâdise de varmış): (Hz. Nebi'e); "Ey Allah'ın Rasûlü, (eğer sen onu Medine'den sürgün edersen) o zaman o açlıktan ölür" denmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona her hafta Medine'ye iki defa girip dilenmesine, sonra (yine Medine'den) çıkmasına izin vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (haramdan) sakınsınlar"[Nûr 31] âyeti neshedildi de bundan," Evlenme arzusu kalmamış oturan (ihtiyar) kadınlar..."[Nûr 60] âyet(inin hükmü) dışarıda bırakıldı
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü seleme (r.anha)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in yanında (bulunuyor) idim. Yanında Meymûne de vardır. Derken İbn Ümmü Mektûın çıkagekli. Bu (olay) biz örtünme ile emrolunduktan sonra (olmuştu). Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) (bize): "Ondan örtününüz" buyurdu. Ey Allah'ın Rasûlü, o â'mâ değilıni ? O bizi göremez ve tanıyamaz, dedik. Nebi (s.a.v.) de: "Siz de âmâ mısınız, onu görmüyor musunuz?" buyurdu. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu (emir) sadece Nebi (s.a.v)'in hanımları içindir. Baksana, Fâtıma binli Kays. (Abdullah) İbn Ümmü Mektûm'un yanında iddet beklemiştir. Hz. Nebi (s.a.v.) Fâtıma binti Kays'a: "İbn Ümmü Mektûm'un yanında iddet (ini) bekle. Çünkü o â'mâ bir adamdır. Elbiselerini onun yanında (iken) çıkarabilirsin" demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. As'dan rivayet olduğuna göre; Nebi (s.a.v.): "Biriniz cariyesini kölesiyle nikahladığı zaman (artık bir daha cariyesinin) avret yerlerine bakmasın" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. As'dan rivayet olunduğuna göre; Nebi (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz cariyesini kölesine yahut işçisine nikahladığı zaman cariyenin göbek(inin) altı ile diz kapak(ının) üstüne bakmasın
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; (Bir gün) kendisi başörtüsünü bağlarken Nebi (s.a.v.) yanına girmiş ve, "Bir dolam; iki dolam değil" buyurmuş. Ebû Dâvûd dedi ki: "Bir dolanı; iki dolam değil" sözünün manası, "erkeklerin sarık sarındığı gibi sarınma, onu (başına bir defa doladın mı yeter) bir veya iki dolam daha ilâve etme" demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Dihye b. Halîfe el-Kelbî (r.a)'den rivayet edilmiştir: Dedi ki; Rasûllullah (s.a.v.)'e, kubtiyye denilen ince kumaşlar getirilmişti. Onlardan birini bana verdi ve: "Bunu ikiye böl, birini (kendine) gömlek dik; diğerini de hanımına ver, onu kendisine başörtüsü yapsın" buyurdu. Sözlerine şöyle devam etti: Hz. Nebi'in bu emrini alan) el-Dihye (oradan ayrılmak üzere) sırtını döndüğü zaman (Hz. Nebi ona): "Hanımına (bu kaputun) altında kendi (teni)ni göstermeyecek başka bir elbise giymesini de emret" dedi. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi (Musa b. Cübeyr'den) Yahya b. Eyyub da rivayet etti. (Şu farkla ki, Ubeyduliah b. Abbas'dan) "Abbas b. Ubeydullah b. Abbas" diye bahsetti
- Bāb: ...
- باب ...
Safiye binti Ebî Ubeyd'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.), belden aşağı giyilen eteklik(ler)den bahsedince hanımı Ümmü Seleme; Ey Allah'ın Rasûlü, (bu hususla) kadın(ın durumu nedir)? demiş. (Hz. Nebi de): " (Erkeğin eteğinden) bir karış (fazla) uzatır" buyurmuş. Ümmü Seleme: O zaman (kadın yürüyünce) vücudunun bir kısmı açılır, demiş. (Hz. Nebi de): "Bir zira (arşın) uzatabilir, daha fa/la uzatamaz" karşılığını vermiş. Bu hadis; Nesâî, zinet; ibn-i Mace, libas: Tirmizî, libas tada geçiyor
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki 4117) hadis Ümmü Seleme'den Süleyman b. Yesâr tarafından da rivayet olunmuştur. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi İbn Lshak ve Eyyub b. Musa, Nâfi aracılığıyla Safiyye'den rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a)'dan rivayet edilmiştir, dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), hanımlarının eteklerini erkeklerinkinden) bir karış (fazla) uzatmalarına izin verdi. Sonra onu daha fazla uzatmak istediler.Bunun üzerine onlara (eteklerini) bir karış daha uzatmalarına izin verdi.Bu hâdiseden sonra (kadınlar) bize etek gönderiyorlardı, biz de onları bir zira (uzunluğunda olacak şekilde) ölçüyorduk
- Bāb: ...
- باب ...
(Hz. Nebi'in hanımı) Meymûne'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Bizim azatlı bir cariyemize sadaka (olarak toplanmış koyunlar) dan bir koyun hediye edil(miş)ti, bir süre sonra koyun öldü. Derken Nebi (s.a.v.), (Ölü olarak yol üzerine atılıverilmiş olan) bu koyunun yanından geçti ve: "Bu koyun'un derisini tabaklayıp ondan yararlanmalıydılar" buyurdu. (Bunu işitenler); "Ey Allah'ın Rasûlü, o bir leştir, dediler. (Hz. Nebi de): "Ölü hayvanın ancak yenmesi haramdır" karşılığını verdi. Bu hadis Müslim, hayz; Tirmizî Iibas; Nesâî Fer’ dede var. İzah 4124 te
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki4120.) hadis, Zührî'den (bir başka senedle daha rivayet edilmiştir ve bu rivayetinde Zührî) Meymûne'yi zikretmemiştir. (Bu rivayetinde Ziihrî; Hz. Nebi: "O'nun derisinden faydalanmalıydınız" buyurdu, dedi(kten) sonra (bir önceki hadisin manasını rivayet etmiş.orada geçen) tabaklamayı ise rivayet etmemiştir. İzah 4124 te
- Bāb: ...
- باب ...
Ma'mer'den rivayet edilmiştir; dedi ki; Zührî, (deri) tabaklamayı kabul etmezdi ve "deriden her hal(li kâr)da yararlanılabilir" derdi. Ebû Dâvûd dedi ki: (4120 numaralı) Zührî hadisinde (onu rivayet edenlerden) el-Evzaî, Yunus ve Ukayl; tabaklama kelimesini rivayet etmemişlerdir. Tabaklanmayı ise, Zübeydî, Saîd b. Abdülaziz ile Hafs b. el-Velîd rivayet ettiler. İzah 4124 te
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)'i; "Deri tabaklandığı zaman temiz olur" buyururken işittim. Bu hadis; Müslim, Hayz; Nesâî, Fer; Darimî, .edahii; Muvatta, saya; Ahmed b. Hanbel I. 219.227,237, 270. 274. 280. 314 328. 343, 365, 372. VI 73. 104. 148, 153. te de var. İzah 4124 te
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in hanımı Aişe (ranha)'dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.), ölü (hayvan)ların derileri tabaklanınca (onlardan) yararlanılmasını emretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. el-Muhabbık'dan rivayet olunduğuna göre; "Rasûlullalr (s.a.v.), Tebük savaşında bir eve varmış, evde (deriden yapılmış) asılı bir su tulumu görmüş ve (ev halkından tulumdaki) su (dan bir miktar vermelerini) istemiş. (Onlar): Ey Allah'ın Rasûlü, bu {su tulumunun derisi) bir leş(e ait)tir, demişler. (Hz. Nebi de): “Onun tabaklanmış olması temizlenmesi (demek)dir" buyurmuş. Bu hadis; Müslim Hayz: Nesâî. Fer’; Darimî, edâhi, buyu': Ahmed b. Hanbel III, 176 V 6.7. VI 155. tede var. İzah 4126 da
- Bāb: ...
- باب ...
Âliye binti Sübey'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Uhud'da bana ait bir koyun (sürüsü) vardı. Onlara kıran girdi(de pek çoğu öldü). Bunun üzerine Hz. Paygamber'in hanımı Meymûne'ye varıp bu durumu kendisine anlattım. Meymûne de bana: Onların derilerini alıp onlardan yararlanmalıydın, dedi. (Kendisine): Bu helâl inidir? dedi(m). Evet. Bir defasında Kureyş'ten bazı kimseler kendilerine ait bir koyunu eşek (sürür) gibi sürüyerek Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına geldiler. Rasûlullah (s.a.v.) onlara; "Derisini almalı (ve tabakladıktan sonra ondan yararlanmalı) idiniz" buyurdu. (Onlar bu sözü işitince;) O bir leştir, {onun derisinden nasıl yararlanabiliriz)? dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “O deriyi su ve mazı temizler" karşılığını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ukeym'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Ben, genç iken Cüheyne toprağında bulunduğum bir sırada bize Rasûlullah (s.a.v.)'in bir mektubu okundu (Mektupta şu ifadeler yer alıyordu): "Leş'in derisinden de sinirinden de yararlanmayınız." Bu hadis; Buhari, buyu', .Zebaih; Tirmîzî, libas: Ahmed b. Hanbel, IV. 110-311: İbn Mace, libas tada var. İzah 4128 de
- Bāb: ...
- باب ...
Hakem b. Uteybe'den rivayet olunduğuna göre; Kendisi bazı kimselerle birlikte Cüheyne (kabilesin)'den Abdullah b. Ukeym'e gitmişler. Hakem (sözlerine devam ederek şöyle) dedi: Yanımdaki insanlar Abdullah b. Ukeym'in yanına girdiler. Bense kapı'ya oturdum, (onları beklemeye koyuldum). Kısa bir süre sonra (oradan) çıktılar, benim yanıma (geldiler) ve Abdullah b. Ukeym'in kendilerine şöyle söylediğini haber verdiler: "Rasûlullah (s.a.v.) vefatından bir ay önce Cüheyne'ye bir mektup gönderdi. (İçerisinde şu ifadeler yer alıyordu): Ölmüş bir hayvan'ın derisinden de sinirinden de yararlanmayınız." Ebû Dâvûd dedi ki: Nadr b. Eş-Şümeyl. "Tabaklanmamış deriye 'ihâb' dendiğini, tabaklanınca ona ihâb deniimeyip işenn' ve "kirbe" dendiğini" söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
Muâviye b. Süfyân (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.): "İpek(ten) ve kaplan (derisinden yapılmış) eyer"e binmeyiniz" buyurmuştur. (İbn Seriy yahutta Ebu Dâvûd) dedi ki: Muâviye (devlet başkanı olduğu için) Rasûlullah (s.a.v.)'den (rivayet ettiği bu) hadiste tenkid edilmezdi. Bize Ebû Saîd dedi ki: "Bize Ebu Dâvûd, Ebu’l-Mu'temir'in isminin Yezid b. Tahınân olduğunu ve Hîre'ye yerleştiğini söyledi." Bu hadis, İbn Mace, libas tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.): "Melekler yanlarında kaplan derisi bulunan yolculara katılmazlar" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Halid (b. Mi'damJ'dan rivayet edilmiştir; dedi ki: Mikdâm b. Madîkerb'le Amr b. el-Esed ve Kmnesrîn halkından olan Esedoğullarından bir adam. Muâviye b. Ebû Süfyân'a elçi olarak gelmişlerdi. Muâviye, Mikdâm'a: Hasan b. Ali'nin vefat ettiğini biliyor musun? dedi. Mikdâm (bu haberi işitince) hemen "inna lillâhi ve inna ileyhi râciun" dedi. (Esedoğullarından olan) adam (veyahut orada bulunan bir başka adam) da Muâviye'ye: Sen bu hâdiseyi (aramızda korkunç fitnelerin doğmasına yol açacak) bir musibet olarak mı görüyorsun? dedi. Muâviye de ona: Onu Rasûlullah (s.a.v.) kucağına koyup, "Bu bendendir, Hüseyin de Ali'dendir" buyurduğu halde ben bu hadiseyi niçin bir musibet olarak görmeyeyim? dedi. Esedoğullarından olan kişi de: (Bu hâdise gerçeklen kıvılcımları her tarafa saçılıp büyük yangınlara sebep olabilecek tehlikeli) bir ateş parçası(dır). Onu Allah söndürdü (ve bizi bu tehlikeden kurtardı) dedi. (Bu sözleri işiten) Mikdâm (Hz. Muâviye'ye hitaben): Ben bugün seni öfkelendirmekten ve sana hoşuna gitmeyen sizleri işittirmekten geri durmayacağım, dedi. Sonra şöyle devam etti: Ey Muâviye! Eğer ben (şimdi söyleyeceğim sözlerimde) doğruyu söylemişsem beni tasdik et, eğer yalan söylemişsen o zaman da beni yalanla, dedi. (Hz. Muâviye de): (Peki öyle) yaparım, dedi. (Mikdâm): (O halde ey Muâviye!) Allah aşkına söyle. Sen Rasulullah (s.a.v.)'in (erkeklere) allın (yüzük) takınmayı yasakladığını bil(m)iyor musun? dedi. (Muâviye); Evet, (biliyorum), cevabını verdi. Allah için söyle. Rasûlullan (s.a.v.)'in ipek giyinmeyi yasakladığını bil(m)iyor musun? Evet (biliyorum), dedi. Allah için söyle, Rasûlullah (s.a.v.)'in yırtıcı hayvanların derilerini giymeyi ve o derilerin üzerine binmeyi yasakladığını bil(m)iyor musun? dedi. Evet, karşılığını verdi. (Bunun üzerine Mikdam); Allah'a yemin olsun ki ey Muâviye, ben bunların hepsini senin evinde gördüm, diye konuştu. Muâviye ise; Ey Mikdâm. gerçekten anladım ki ben senin elinden asla kurtulamayacağım, dedi. (Bu hâdiseyi nakleden Halid b. Mi'dân sözlerine devam ederek) dedi ki: (Bu konuşmanın hemen arkasından) Muâviye (Mikdâm'ın) iki arkadaşına verilmesini emrettiğinden daha fazlasını Mikdâm'a verilmesini emretti ve oğlunun da (divandan) iki yüz dinar (alanlar) arasına kaydedilmesini istedi. Mikdâm (Muâviye'nin kendisine bağışladığı bu) bahşişleri (kendi yol) arkadaşlarına dağıttı. Esedoğullarından olan kişi ise (Hz. Muâviye'den aldıklarından) kimseye bir şey vermedi. Bu (haber) Muâviye'ye ulaştı (da Muâviye): "Mikdâm cömert bir insandır. (Bu yüzden) elini açtı ve (elinde olanı arkadaşlarına dağıttı). Esed oğulların dan olan kişi ise elindekini çok iyi tutan (tutumlu) bir insandır" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
(Ebu'l-Melîh b. Usâme'nin) babasından rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.) yırtıcı hayvanların derilerinden (yararlanmayı) nehyetmiştir. Bu Hadis ayrıca; Ebû Davud, Menasik: Tirmizi, libas: Nesaî, Fer'; Dârimî. edâhi, buyu'; muvatta, sayd, Ahmed b. Hanbel. IV 15, VI 73.tede var
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den rivayei olunmuştur; dedi ki: Nebi (s.a.v.) ile birlikle bir yolculukta {bulunuyor) idik. "Ayakkabıları (giymeye) çok önem veriniz. Çünkü insan ayakkabı giydiği sürece (sanki) binitli (gibi) olur" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Nebi (s.a.v.)'in pabucunun parmaklar arasına geçirilen iki (adet) küçük tasması vardı
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), kişinin ayakkabıyı ayakta giymesini men etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.): "Hiçbiriniz tek ayakkabı ile yürümesin. Ya ikisini de giysin ya ikisini de çıkarsın" buyurmuştur. Bu hadis; Buhari, libas; Müslim, libas; Tirmizi. libas; ibn-i Mace libas, muvatta, lübs ; Ahmed b. Hanbel II 245- 243, 477. 480, 528. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir'den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Birinizin (pabucunun) tasması koptuğu zaman, tasmasını onartıncaya kadar tek pabuçla ile yürümesin. Tek mest ile de yürümesin ve sol el(iy)le yemesin
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a)'dan şöyle elediği rivayet olunmuştur: Kişi otur(mak iste) diği zaman, ayakkabılarını çıkarıp (sol) yanına koyması sünnettendir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.): "Biriniz ayakkabı(sını) giyeceği zaman sağdan başlasın, çıkaracağı zaman da soldan başlasın. Sağı, giyerken ayakların ilki, çikarırken de sonuncusu olsun" buyurmuştur. Bu hadis; Buhari, libas; Müslim libas; Tirmizi, libas; İbn Mace libas; Muvatta, lübs; Ahmed b. Hanbel II- 223, 245, 283, 465, 467. dede var
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (ranha)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: "Rasûlullah (s.a.v.), temizlenmesinde, taranışında, ayakkabısm(ı) giyme de (yani) bütün işlerinde elinden geldiği kadar sağdan başlamayı severdi." Müslim (bu hadisi); "misvak kullanırken de(sağdan başlamayı severdi)" diye rivayet etti. "Bütün işlerinde" (kelimesini) rivayet etmedi. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadis-i Şu'be'den Muaz da rivayet etti. (Fakat) "misvaklanmasmda da (sağdan başlamayı severdi" sözünü) rivayet etmedi. Bu hadis; İbn Mace, tahare; Ahmed b. Hanbel VI
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Giyinirken ve abdest alırken sağ taraflarınızdan başlayınız
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) yataklardan bahsetti ve şöyle buyurdu: "Erkek için bir döşek, hanım(ı) için bir döşek, (ayrıca) misafir için de bir döşek vardır. Dördüncü (döşek ise) şeytan içindir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Semüre'den rivayei olunmuştur; dedi ki: Hz. Nebi (s.a.v.) evinde iken yanına girdim. Kendisini bir yastık üzerine dayanmış bir halde gördüm. (Ravi Abdullah) el-Cerrah (bu riyavete); "solu üzerine" (sözünü de) ekledi. Ebû Dâvûd dedi ki: İshak b. Marisûf da (bu hadisi) İsrail'den aynı şekilde, "solu üzerine (yastığa dayanmış halde gördüm)" diye rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd b. Amr, el-Kureyşî'nin babasından rivayet olunmuştur; dedi ki: İbn Ömer, Yemen halkından (develerinin) palanları deriden olan bir yol arkadaşları topluluğu gördü ; Her kim (sadelik bakımından) Rasûlullah (s.a.v.)'in ashabına benzeyen bir yol arkadaşları topluluğu görmeyi severse şunlara baksın, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a) dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bana; "Döşeklerinizin dış yüzü var mı?" diye sordu. Bizim için döşeklere dış yüz almak nerede? cevabını verdim.(Bunun üzerine); "Şunu iyi bilin ki ileride sizin döşeklerinizin (bir de) dış yüzleri olacaktır" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in yastığı, -İbn Menî (bu sözü "Rasûlullah'in) geceleyin üzerinde uyuduğu yastığı" diye rivayet etti; Hadisin bundan sonraki kısmını (Osman b. Ebî Şeybe ile İbn Menî'nin her ikisi de) birleşerek (şöyle rivayet ettiler - İçi (hurma) lifi (ile dolu, tabaklanmış) bir deri (den ibaret) idi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'den rivayet edilmiştir; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in yatağı, içi (hurma) lif (i ile) dolu (tabaklanmış) bir deri (den ibaret) idi. Bu hadis; Buhari, tefsir sûre; İbn Mâce, Libâs. tada var
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme'den rivayet edildiğine göre; "Onun yatağı, Nebi (s.a.v.)'in (kendi hücresinde) mescid (olarak kullanıldığı yer) in (tam) hizasında olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.) (bir gün seferden dönünce doğru kızı) Fâtıma'ya vardı, (fakat) kapısında bir perde (asılı olduğunu) görünce girmedi. (Abdullah rivayetine devam ederek şöyle) dedi: (Rasûlullah (s.a.v.)'in bir yolculuktan dönüşünde ziyaretine) Fâtıma'dan başlamadan (hanımlarından birinin yanına) girmesi pek az olurdu. Ali (r.a.) (evine döndüğü zaman) Fâtima'yı üzüntülü bir halde görünce, "Neyin var?" diye sordu. (Hz. Fâtıma da); Nebi (s.a.v.) bana uğradı da yanıma girmedi, cevabını verdi. Ali (r.a) (Hz. Nebi'e varıp); Ey Allah'ın Rasûlü, senin kendisine uğrayıp da yanına girmemen Fâtıma'nın pek ağrına gitmiş, dedi. (Hz. Nebi de): "Ben nasıl dünya ile beraber olabilirim ve nasıl nakış (lar)la bir arada bulunabilirim?" buyurdu. Bunun üzerine (Hz. Ali, Hz.) Fâtıma'ya varıp kendisine Rasûlullah (s.a.v.)'in sözünü bildirdi. (Hz. Fâtıma Hz. Nebi'in söylediklerini öğrenince Hz. Ali'ye; hemen git) Rasûlullah (s.a.v.)'e (bu hususta) bana ne emrettiğini sor, dedi. (Hz. Ali varıp Hz. Nebi'e, bu hususta Hz. Fâtıma'ya ne emrettiğini sordu.) (Hz. Nebi de): "Ona söyle, o perdeyi falanlara göndersin." Onların örtünmek için bir elbiseye çok ihtiyaçları vardır, onu kendilerine elbise yapsınlar) buyurdu. İzah 4150 de
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir Önceki 4149. hadis) (Muhammed) İbn Fudayl'ın babasından da (rivayet olunmuştur. Şu farkla ki İbn Fudayl bu hadisi; "Hz. Fâtıma'nın kapısında) nakışlı bir perde vardı" diye rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a.v.), evde üzerinde haç resmi bulunan hiçbir şeyi bırakmaz, onu mutlaka imha edermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a)'den rivayet olunduğuna göre: Nebi (s.a.v.): "İçinde resim, köpek ve cünüp bulunan bir ev'e melekler girmez” buyurmuştur. Bu hadis; Buharî, bedii'ül -halk, enbiyâ, meğâzi, nikâh; Tirmizî, edeb; Nesâî, tahâre , sayd; İbn Mâce, libâs; Muvatta, isti'zan dada var. İzah 4158 de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Talha el-Ensârî'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Ben Nebi (s.a.v.)'i; "Melekler, içerisinde köpek ve heykel bulunan ev'e girmezler" derken işittim. (Ben bu hadisi rivayet edince Zeyd b. Halid el-Cühenî bâna; haydi) bizi müminlerin annesi Aişe'ye götür, bu hadisi kendisine soralım, dedi. Bunun üzerine (Hz. Aişe'nin yanına) gittik ve; Ey müminlerin annesi! Ebû Talha bize Rasûlullah (s.a.v.)'den şöyle (dediğini) rivayet ediyor. (Gerçekten sen de) Rasûlullah (s.a.v.)'i bunları söylerken (hiç) işittin mi? dedik. Hayır, fakat (şimdi) size Hz. Nebi'i (bizzat) yaparken gördüğüm (buna benzer) bir işi anlatacağım. Rasûlullah (s.a.v.), savaşlarından bir savaşa çıkmıştı. Ben onun savaşından dönmesini bekliyordum. Derken (yünden dokunmuş olan) bize ait bir yaygıyı genişçe bir tahtanın üzerine örttüm. (Hz. Nebi) gelince kendisini karşıladım ve; Ey Allah'ın Rasûlu! selâm, Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun, seni aziz ve kerim kılan Allah'a hamdolsun, dedim. Eve baktı ve yaygıyı gördü. Bana hiçbir cevap vermedi. Yüzünde bir memnuniyetsizlik (alâmeti) gördüm. Hemen yaygıya varıp onu yırttı, sonra şöyle buyurdu: "Allah bize rızık olarak verdiği şeylerde (harcama yaparak) taşları, kerpiçleri giydirmenizi emretmedi." (Hz. Âişe) dedi ki: Ben de o yaygıyı kestim ve ondan iki yastık yaptım, içlerini (hurma) lif (i) ile doldurdum. Bundan dolayı bana itiraz etmedi. Bu hadis; Buharî, bediu'l-halk, meğâzi; Müslim, libâs; Tirmizi. edeb; Nesâî. zînet; Muvatta: istizan; Ahmed b. Hanbel, III 90, IV. 28. dede var. İzah 4158 de
- Bāb: ...
- باب ...
(Bir önceki 4153. hadisin) bir benzeri de (yine) aynı senedle Süheyl'den de (rivayet edildi. Şu farkla ki bu rivayette Zeyd b. Halid, el-Cühenî) dedi ki: "Ben (Hz. Âişe'ye); Ey anneciğim; şu (yani Ebû Talha) bana Nebi (s.a.v.) 'in (şunları) anlattığını söyledi, dedim," (cümleleri de yer almaktadır. Yine) bu rivayette, (bir öncekinden farklı olarak şu söz de yer almaktadır: Cerir) dedi ki: "Saîd b. Yesâr, Neccâr oğullarının azatlı kölesidir." İzah 4158 de
- Bāb: ...
- باب ...
Büsr b. Saîd, Zeyd b. Halid'den (naklen) Ebû Talha'(nın şöyle) dedi (ğini rivayet etti): Rasûlullah (s.a.v.); "içerisinde resim bulunan ev'e melekler girmezler" buyurdu. (Ravi) Büsr (b. Saîd) dedi ki: (Bir gün sonra) Zeyd (b. Halid) rahatsızlandı ve kendisini ziyaret ettik. Birde ne görelim! kapısının üzerinde resim bulunan bir perde var!. Nebi (s.a.v.)'in hanımı Meymûne'nin üvey oğlu Ubeydullah el-Havlanî'ye; Zeyd, bir gün önce bize resmin haram olduğunu haber vermedi miydi? dedim. Ubeydullah da: Sen onu; "Ancak kumaşa işlenmiş olan müstesnadır" derken işitmedin mi? karşılığını verdi. Bu hadis; Buhari, bedü'I- halk, libâs; Müslim, libâs; Tirmizî, libâs; Nesâî, kıble; Dârimî, İsti'zan; Muvatta, İsti'zan dada var. İzah 4158 de
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a)'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi (s.a.v.) Ömer b. el-Hattâb (r.a)'a, Fetih yılında (Muhassab denilen) vadide iken, "Ka'be'ye varıp orada (duvarlarda çizili) bulunan bütün resimlerin silinmesini" emretmiş ve Nebi (s.a.v.) oradaki bütün resimler silininceye kadar Kabe'ye girmemiştir. İzah 4158 de
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in hanımı Meymûne (r.anha) şöyle demiştir: Nebi (s.a.v.), (bir gün) şöyle buyurdu: "Gerçekten Cibril (a.s) bir gece benimle görüşeceğini bana va'detmişti ama görüşmedi" Sonra aklına sedirin altındaki köpek eniği geldi ve onu oradan çıkarmalarını) emretti (hayvan oradan çıkarıldı). Sonra eliyle su alarak eniğir yerine serpti. Cibril (a.s) Hz. Nebi'in yanına gelince, "Biz, içerisinde köpek ve resim bulunan eve girmeyiz" dedi. Sabah olunca Nebi (s.a.v.) köpeklerin öldürülmesini emretti. Hatta küçük bahçe köpeğinin öldürülmesini emrediyor, büyük bahçe köpeğini bırakıyordu. Bu hadis; Buhari, bedü'l-halk, meğâzi, libâs; Müslim, libâs; Ebu Davud, tahare; Tirmizî edeb; Nesâî, tahâre, sayd, zînet; İbn Mâce, libâs; Dârimî, istizan; Ahmed 1-80, 83, 104, 107, 139, 148, 150, II, 390, IV, 28, 30, V, 203, 353, VI, 143, 330. dada var. İzah 4158 de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v.)'in (şöyle) buyurduğunu söyledi: "Bana Cibril (a.s) geldi de (şöyle) dedi: Dün gece sana gelmiştim, senin yanma girmeye bir şey engel olamazdı. Ancak kapı üzerinde ve evde de resimler bulunan nakışlı duvar örtüsü vardı. Evde bir de köpek bulunuyordu. Binaenaleyh evdeki heykelin başını (n koparılmasını) emret. (O zaman başı) kesilir ve bir ağaç şekline girer. Örtü için de emir ver, kesilsin ve ondan yere atılıp çiğnenen iki minder yapılsın. Köpek için de emret (oradan) çıkarılsın." Rasûlullah (s.a.v.) (bunları) yaptı. Bir de ne görsünler. Nebi ailesinin balkonu altında Hasan ya da Hüseyin'e ait bir köpek eniği var. Bunun üzerine Hz. Nebi, onun (oradan çıkarılmasın) emretti de (köpek eniği oradan) çıkarıldı. Ebû Davûd dedi ki: Nedad, üzerine elbiselerin konulduğu, karyola gibi bir şeydir