Sunan Abu Dawud
...
(35) Kitāb: Combing the Hair (Kitab Al-Tarajjul)
(35) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Muğaffel şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) (sık sık) saç taramayı nehyyetti ancak gün aşırı olanı müstesna
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Büreyde'den rivayet edildiğine göre; ResûluIIah (s.a.v.)'in ashabından birisi, Mısır'daki Fedâle b.Ubeyd'e gitti, yanına yarıp; "Ben seni ziyarete gelmedim. Ama, ikimiz Resûlullah (s.a.v.)'den bir hadis işitmiştik. Senin, o hadis hakkında bilgin olduğunu umarım'' dedi.Fedâle: O nedir? Şöyle Şöyle Bu ne hal! Sen. bu bölgenin emiri olduğun halde, saçın başın dağınık; Fedâie: Çünkü Rasûlullah (s.a.v.) bizi, çok süslenmekten nehyetti. Ne o? senin ayakkabın da yok! ResûluIIah bize, zaman zaman yalınayak yürümemizi emrederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umâme (r.a)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir. Bir gün sahâbîler, Resûlullah'ın yanında dünyayı andılar. Bunun üzerine ResûluIIah "Duyunuz duyunuz, şüphesiz bezâze imândandır şüphesiz bezâze imandandır" buyurdu. Râvî: Bezâze; cildin kuru olması ve perişanlıktır" der. Ebû Davûd der ki, o (Ebû Omâme) Ebû Ümâme b. Salebe el-Ensâri'dir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a); demiştir ki : Resûlullah (s.a.v.)'iri sûkkesi (güzel bir esans)'ı vardı, ondan sürünürdü. Sûkke: Değerli bir esans çeşididir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Saçı olan kimse ona ikram etsin
- Bāb: ...
- باب ...
Kerime Binti Hamam (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Bir kadın, Hz. Aişe (r.a)'ye gelip, kına yakmanın hükmünü sordu. Hz. Aişe: "Bunda bir mahzur yok, ama ben hoşlanmıyorum. Çünkü habîbim Resûlullah (s.a.v.) onun kokusunu sevmezdi." dedi. Ebû Davûd der ki: Hz. Aişe saçın kınasını kasdediyor. Nesâi, Zinet te var bu hadis. İzah 4166 da
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.a)'den rivayet edildiğine göre: Hind Binti Utbe: "Yâ Resulullah, benimle bîat et" dedi. Resûlullah (s.a.v.); "Ellerini (n rengini) değiştirinceye kadar seninle bîat etmeyeceğim. Onlar sanki vahşi hayvan ayağı gibi..." buyurdu. Bu hadisi Sadece Ebu Dâvud rivayet etmiştir. İzah 4166 da
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.a)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir; Elinde Resûlııllaha mektup bulunan bir kadın, perdenin arkasından işaret etti (elini uzattı) Resûlullah elini tuttu (mektubu almadan çekti) ve: "Bu erkek eli mi, yoksa kadın eli mi bilmiyorum?" buyurdu. Kadın: "Kadın elidir" dedi. Resûlullah (s.a.v.): "Eğer sen kadın olsaydın tırnaklanın (n rengini) kına ile değiştirirdin" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Humeyd b. Abdurrahman; demiştir ki; Muâviye b. Ebî Süfyân, Hâc senesinde (Resûlullah'ın) minberi üzerinde, bir muhafızın elindeki kâkülü alıp şöyle derken dinlemiştim. Ey Medine'liler, alimleriniz nerede?" Ben Rasûlullah (s.a.v.)'i, bu gibi şeylerden nehyedip şöyle derken işittim. "İsrailoğulları, ancak kadınları bunu yaptıkları zaman helak olmuşlardır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) saç ekleyene ve ekletene, dövme yapana ve yaptırana lanet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. İsa ve Osman b. Ebİ Şeybe'den; Cerîr, Mansur'dan; O, İbrahim den; İbrahim, Alkame'den, o da Abdullah (îbn Mes'ûd)'dan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir. Dövme yapan ve yaptıran - Muhammed"in rivayetine göre - saç ekleyen, - Osman'ın rivayetine göre - Yüzün kılını yolduran - Her ikisinin rivayetine göre - güzellik için dişlerini törpülettiren, Allah Azze ve Celle'nin yarattığı şeyi değiştiren kadınlara Allah lanet etsin. Bu haber, Beni Esad kabilesinden Ümmü Ya'kîıp denilen bir kadına -Osman, Kur'an okuyan bir kadın, dedi - ulaştı. Kadın Abdullah'a geldi ve "senin, döğme yapan ve döğme yaptıran -Muhammed'in rivayetine göre, saç ekleyen, - Osman'ın rivayetine göre, yüzünün kılını yolduran, -Her ikisinin rivayetine göre, dişlerini torpilleten - Osman, güzellik için dişlerini torpületen, dedi. - Allah'ın yarattığı şeyi değiştiren kadınlara lanet ettiğini duydum." dedi.Abdullah: "Rasûlullah'ın lanet ettiği kişiye, ben niçin lanet etmeyecekmişim? Üstelik bu Allah'ın kitabında da var.” Kadın: "Ben Kur'anın iki kapağı arasına (Kur'anın tamamını) okudum, öyle bir şey bulamadım."Abdullah: "Vallahi, eğer sen Kur'anı okusaydın onu bulurdun" dedi. Sonra da; "Rasûl size ne getirdi ise onu alın, sizi neden nehyetti ise de derhal vazgeçin"[Haşr 17] ayetini okudu. Kadın: Ben bunların bir kısmını senin hanımında da görüyorum" Abdullah: "Gir (eve) bak" Kadın eve girdi, sonra çıktı. Abdullah: "Ne gördün?" Osman'ın rivayetine göre - Kadın: " Bir şey görmedim" dedi. Abdullah; "Eğer öyle (dediğin gibi) olsaydı o bizimle beraber olmazdı" dedi. Diğer tahric: Buhari, Libas: Müslim, Libas: Nesaî, Ziyne: Tirmizî Edep: İbn Mace Nikah
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a) demiştirki: Saç ekleyen ve ekleten, yüzünün kılını alan ve aldıran, hastalıktan dolayı olmadan döğme yapan ve yaptıran kadınlara lanet edildiler. Ebû Davûd şöyle dedi: Vasile: Saçı kadınların saçına ekleyen kadın. Müstevsile, kendisine saç eklenen kadın, Namisa; inceltinceye kadar kaşı yolan kadına Müte-nemmisa kaşı yolunan kadın, Vasime: Yüzünü sürme veya mürekkeple ben yapan kadın, Müstevşime de, kendisine ben yapan kadın demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Said b. Cübeyr (r.a) "karmellerle (saçı ulamakta) mahzur yoktur." demiştir. Ebû Davûd der ki: "Galiba Saîd b. Cübeyr, yasak olanın kadınların saçları olduğu görüşündedir." Ahmed (b. Hanbel) de "karmellerdc (saçı ulamakta) mahzur yoktur" derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. "Kendisine güzel koku ikram edilen kişi onu reddetmesin. Çünkü, o esansın kokusu güzel, taşıması hafiftir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Musa el-Eşarî (r.a) demiştir ki. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Kadın koku sürünür ve kokusunu farketsinler diye bir topluma uğrarsa o şöyle şöyledir." Ebû Musa: "Rasulullah, çok ağır sözler söyledi" der. Bu hadis; Tirmizi edeb:; Nesai Zinet; Darimi İstizan; Ahmed b. Hanbel IV. -400. 414. 418. dede var. İzah 4175 te
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ruhm'in azatlısı Ubeydullah'dan rivayet edildiğine göre; Ebû Hureyre (r.a) bir kadınla karşılaştı. Kadından esans kokusu hissetti eteğinde de (yukarı doğru yükselen kokulu) toz vardı. Kadına: "Ey Cebbar (olan Allah'ın) cariyesi, Mescidden mi geliyorsun?" dedi. Kadın: Evet Onun için mi koku süründün? -Evet Ben Sevgili Nebiim Ebü'l-Kasım'ı şöyle derken işittim: "Şu mescid için koku sürünen bir kadın'ın namazı (evine) dönüpte cünüplükten dolayı guslettiği gibi gusledinceye kadar, kabul edilmez." Ebû Dâvûd derki; "I'sâr tozdur." dedi. İbn Mâce, Fiten de de var, bu hadis. İzah 4175 te
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a) Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Buhur Sürünen bir kadın, bizimle birlikte yatsı namazına gelmesin
- Bāb: ...
- باب ...
Ammar b. Yâsir (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir. Bir gece ellerim yarık bir halde aileme geldim. (Ellerime) za'ferân sürdüler. Ertesi gün Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip selâm verdim. Selâmıma karşılık vermedi, "merhaba"'demedi. "Git şunu yıka" buyurdu. Gittim, onu yıkadım sonra geri geldim. Elimde za'ferândan az bir leke kalmıştı. Selâm verdim, Selâmıma yine karşılık vermedi. “Merhaba" demedi. (Tekrar) "Git şunu yıka" buyurdu. Gittim ve onu yıkadım. Sonra Hz. Nebi (s.a.)’e gelip selâm verdim. Bu sefer selamımı aldı, "Merhaba" dedi ve şöyle buyurdu. "Şüphesiz melekler kâfirin cenazesinde, Za'ferân sürünenin ve cünübün yanında hayırla bulunmazlar" Râvî; "(Rasûlullah) cünüp için uyumak, yemek veya içmek istediği zaman abdest almasına ruhsat verdi." dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Nasr b. Ali haber verdi. Bize Muhammed b. Bekir haber verdi. Bize İbn Cüreyc haber verdi. Bana Ömer b. Ata bin Ebî'l - Huvâr haber verdi. O, Yahya b. Yâmer'den işitmiş, Yahya; bir adamdan, o da Ammar b. Yâsir'den haber verdi. Ömer, Yahya b. Yâ'mer'in bu zatın ismini söylediğini, ama kendisinin onu unuttuğunu zannetti. Ammar "Ben haluk sürünmüştüm" diye başladı ve Önceki (hadisteki) hadiseyi anlattı. Önceki hadis bir çok yönden daha tamdır. Onda gusul zikredilmiştir. (İbn Cureyc) der ki: Ömer'e "Onlar (Ammar ve ailesi) ihramlı mıydılar?" dedim. "Hayır, onlar mukimdiler" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Rabi b. Enes, dedelerinden, Ebû Musa'yı şöyle derken işittiklerini nakletmiştir. Rasûlullah (s.a.v.): "Allah (c.c.) bedeninde halûkdan bir eser olan adam'ın namazını kabul etmez" buyurdu. Ebu Davud, Rabı'nin dedeleri: Zeyd ve Ziyûd'dır." der
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a) demiştir ki: "Resûlullah (s.a.v.), erkekleri zaferan sürünmekten nehyetti." Müsedded; ismail'den "Erkeğin zâferan kullanmasını" diye rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ammar b. Yasîr (r.a)'den Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Üç gurup varki, onlara (rahmet) melekler yaklaşmaz. Bunlar; kâfirlerin ölüsü, halûk sürünen kişi ve abdest alması hali müstesna cünüp olandır
- Bāb: ...
- باب ...
Velid b. Ukbe'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v..) Mekke'yi fethedince, Mekke'liler çocuklarını ona getirmeye başladılar. Rasûlullah (s.a.v.)'de onlar için bereketle dua ediyor ve başlarını sıvazlıyordu. Kendisine bende götürüldüm. Bana halûk sürülmüştü. Rasûlullah (s.a.v.) halûktan dolayı bana dokunmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik (r.a)'den; şöyle dediği rivayet edilmiştir; Bir adam üzerinde (za'ferân) sarılığı (nın) izi olduğu halde Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına girdi. Rasûlllah Efendimiz, yüzünde hoşlanmadığı bir şey bulunan bir adama çok az yönünü dönerdi. Adam çıkınca "keşke ona şunu (boyayı) yıkamayı emretseydiniz." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
El-Berâ (r.a)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir. Kırmızı elbise içinde saçları boynuna dökülenler içinde Rasûlullah (s.a.v.)'den daha güzel birini görmedim. Râvî Muhammed b. Süleyman buna "onun omuzlarını döven saçı vardı" sözünü ilâve etmiştir. Ebâ Davûd derki; Bunu israil'de Ishâk'clan rivayet elti ve "saçı omuzlarını döverdi" dedi. Şube ise "Kulaklarının yumuşağına kadar varırdı" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bera’ (bi A’zib r.a) şöyle demiştir. Rasûlullah (s.a.v.)'in kulaklarının yumuşağına varan saçı vardı. Bu hadis; Buhari. Libas, Menâkıb: Müslim, fezail, Nesaî. Zinet: Ahmed b. Hanbel, 111.249. dada var
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'in saçı kulaklarının yumuşağına kadardı. Bu hadis; Nesai, Zinet de var
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malık (r.a) demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in saçı kulaklarının yarısına kadardı. Bu hadis; Müslim, fedail; Nesaî, Zinet; Ahmed III, 133, 165. te de var
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha) şöyle demiştir. "Rasûlullah (s.a.v.)'in saçı vefreden daha fazla cümmeden kısa idi. (kulak yumuşağı ile omuzlan arasında îdi)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: Ehl-i Kitap'tan olanlar (yahudi ve hıristiyanlar) saçlarım alınlarına salıverirler, müşrikler ise ikiye ayırırlardı. Nebi Efendimiz kendisine bir emir gelmeyen konularda ehli kitaba müvafakattan hoşlanırdı, (onun için) o da başının önündeki saçları (alnına) salıver (ir) di. Ama daha sonra saçlarını ortadan ayırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r'anha) şöyle demiştir: "Ben Rasûlullah (s.a.v.)'in saçlarını ayırmak istediğimde tam tepesinden ayırır, alnı üzerine dökülen saçları da gözlerinin arasına sarkıtırdım
- Bāb: ...
- باب ...
Vâil b. Hier (r.a)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:' "Saçlarım hayli uzun bir halde iken Rasûlullah (s.a.v.)'e geldim. Beni görünce; "Uğursuzluk, Uğursuzluk" buyurdu. Hemen dönüp saçlarımı kısalttım, ertesi gün tekrar geldim "Seni kastetmemiştim, (ama) bu daha güzel" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Hani şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) Mekke'ye geldi, başında dört tane belik (örgü) vardık
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Câbir (r.a) şöyle demişlir. Hz. Nebi (s.a.v.); Cafer ailesine, üçgiin sonra kendilerine geleceğini söyledi. Sonra Cafer ailesine varıp; "Bu günden sonra kardeşim için ağlamayın” buyurdu. Daha sonra da "bana kardeşimin çocuklarını çağırın" dedi. Biz Râsûlullah'a getirildik. Birer kuş yavrusu gibi idik. Efendimiz: "Bana berberi çağırın" buyurdu (berber geldi) Rasûlullah kendisine emretti, o da başlarımızı tıraş etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a) şöyle demiştir; "Nebi (s.a.v.) yarım tıraştan nehyetli." Yarım tıraş; çocuğun başının bir kısmının tıraş edilip, bir kısmının saçının bırakılmasıdır
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a), "Rasûlullah (s.a.v.) yarım tıraştan nehyelti" demiştir. Yarım tıraş: Çocuğun saçını tıraş edip zülüf bırakmaktır. İzah 4195 te
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a) şöyle demiştir. "Hz. Nebi (s.a.v.) saçının bir kısmı tıraş edilip, bir kısmı bırakılmış bir çocuk gördü, insanları bundan men edip: "Ya tamamını tıraş edin ya da hep bırakın" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a)'den şöyle demiştir: Benim zülüflerim (başın yan tarafına sarkan saçlar) vardı Annem bana: "Ben onları kesmem, çünkü Rasûlullah (s.a.v.) çeker ve tutardı" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
(Haccac b. Hassan şöyle demiştir. Biz Enes b. Malik'in yanına girdik, kız kardeşim Muğire, bana, o hadiseyi haber verip şöyle dedi. "Sen o gün küçük bir çocuktun ve senin saçının iki beliği, veya alnının üstündeki saçtan iki tutam) vardı.[şek râvilerden birisindendir] Enes başını okşadı, senin için dua etti ve "Şunları kesin veya kısaltın. Çünkü bu yahudilerin şiarıdır." dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'e iblağ ederek (merfuan) şöyle demiştir: Fıtrat beştir. Veya beş şey fıtrattandır.[şek ravidendir] Sünnet olmak, etek tıraşı yapmak, koltuk altını yolmak, tırnakları kesmek, bıyığı kısaltmaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a); şöyle demiştir: Rasûhıllah (s.a.v.) bıyıkları kazıyıp sakalları olduğu hâl üzere bırakmayı (uzatmayı) emretti
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik {r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bizim kırk günde bir elek tıraşı olmamızı, tırnakları kesmemizi, bıyığı kısaltmamızı ve koltuk allını yolmamız! tayin etti.(emretti) Ebû Davûd der ki: Bu hadisi Cafer b. Süleyman îmrân'dan o da Enes'den Hz. Nebii anmadan rivayet cinıiş ve "bize tayin edildi (emredildi)" demiştir. Bu esahtır
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a) şöyle demiştir: Biz (sâhâbîler), hac ve umre dışında sakallarımızın ucunu (veya bıyıklarımızın ucunu) kendi haline bırakır (uzatır)dık. Ebû Dâvûd der ki: "istihdaf etek tıraşı demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Amır b. Şuayb, babası vasıtasıyla dedesinden. Rasülullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Beyaz kılları yolmayınız; İslâımla saçı sakalı ağarmış olan hiç bir müslüman yok ki - Süfyan rivayetinde dedi ki; O kıl, kıyamet günün de onun için bir nur olmasın -Yahya'nın hadisinde ise ".... o kıl sebebiyle Allah, Ona bir hasene yazmasın ve ondan bir günah silmiş olmasın" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hûreyre (r.a) Resulullah (s.a.v.)'den nıerfû' olarak şöyle rivayet etmiştir. "Yahudiler ve hiristiyanlar (saçlarını ve sakallarını) boyatmıyorlar. Onlara muhalefet ediniz
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (r.a) demiştir ki; "'Mekke fethedildiğ Ebu Kuhafe getirildi, saçı ve sakalı ak tavşan gibi bembeyaz idi. Rasûlullah (s.a.v.) "şunu bir şeyle değiştirin, siyahtan uzak durun (şu beyazlığı siyahın dışında bir renkle boyayınî buyurdu)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Zer' (r.a)'den; Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Kendisi ile şu beyazlığın (saç ve sakal beyazlığı) değiştirildiği en iyi şey, kına ve ketem'dir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Risme (r.a); şöyle demiştir: Babamla birlikle Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına gittik. Rasulullahın saçları kulak yumuşağına kadar sarkmış vaziyette idi, üzerinde kına lekeleri vardı. Sırtında iki yeşil cübbe bulunuyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. El-Alâ haber verdi. Bize İdris. İbn Ebcer'den işittim diyerek haber verdi. İbn Ebcer. İyad b. Lekittan, o da Ebû Rimse'den bu (4206.) haberi rivayet edip şöyle dedi. Babam Rasûluliah (s.a.v.)'e: "Bana sırtındaki (nübüvvet mührü) nü gösler; ben tabibim" dedi. Rasûlullah (s.a.v.): "Tabîb Allah'tır belki, sen şefkatli bir adamsın onun tabibi yaratandır." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize, İbn Beşşâr haber verdi, bize Abdurrahman haber verdi. Bize Süfyan , İyâd b. Lakît'ten. o da Ebû Rimse'den rivâyei elli. Ebû Rimse şöyle demiştir: Babamla birlikte Rasûlullah (s.a.v.)(in yanına geldik. Rasûiullah bir adama -veya babama- (beni göstererek) "Bu kim?" diye sordu. Babam "oğlum" dedi. Rasûlullah (s.a.v.) "Sen, onun aleyhine suç işlemezsin (senin suçun ondan sorulmaz)" buyurdu. O zaman, Rasûlullah (s.a.v.) sakalına kına yakmıştı
- Bāb: ...
- باب ...
Sâbit'ten rivayet edildiğine göre: Enes (r.a)'a, Hz. Nebi (s.a.v.)'in boyanması konusu soruldu. O da Resûlullah’ın boyanmadığını, ama Ebû Bekir ve Ömer'in boyandıklarını söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a)'dan rivayet edildi ki: Rasûlullah (s.a.v.) sibtî (denilen) pabuçlar giyer, sakalını vers ve za'feranlar boyardı. (Nâfî) "Aynısını İbn Ömer'de yapardı" der
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'e (sakalını veya saçını) kına ile boyamış bir adam uğradı. Efendimiz, "Şu ne kadar güzel" buyurdu, (sakalını veya saçını) kına ve ketemle boyamış olan başka birisi geçti. Bu sefer Rasûlullah (s.a.v.) "Bu ondan da güzel" buyurdu. Sarıya boyanmış daha başka birisi geçti, onun için de "Bu hepsinden daha güzel" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a); şöyle demiştir. Rasûlullah (s.a.v.) "Ahir zamanda (saç ve sakalını) güvercin göğsü gibi siyaha boyayan bir kavim gelecektir. Onlar cennetin kokusunu alamazlar." buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Rasûlullah (s.a.v.)'in azatlısı Sevban (r.a)'dan şöyle rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir yolculuğa çıktığında ailesinden son veda ettiği ve döndüğünde de yanına ilk girdiği insan Fâtıma (r.a) idi. Rasûlullah (s.a.v.) bir gazvesinden döndü. Hz. Fâtıma (r.a) kapısının üzerine çul -veya perde- asmış, Hüseyin ve Hasen'e gümüşten iki bilezik takmıştı. Rasûlullah (bu sefer) Hz. Fâtıma'nın yanına girmedi. Hz. Fâtıma, Rasûlullah'in gördüklerinden dolayı girmediğini zannetti ve çul'u (yada perdeyi) yırttı, çocuklardan bilezikleri çıkarıp her birini ikisi arasında paylaştırdı. Bunun üzerine Hasen ve Hüseyin ağlayarak Rasûlullah (s.a.v.)'e geldiler. Rasûlullah bileziği onların elinden aldı (ve Sevban'a verib) "Ya Sevbân, şunu Medine'deki falan aileye götür, Şüphesiz bunlar (Hasen, Hüseyin ve Ebeveyinleri, benim ailemdir. Onların güzel nimetlerini, dünya hayatlarında yemelerini uygun bulmuyorum. Yâ Sevban, Fâtıma için aşık kemiği (veya deniz aygırı dişinden) bir gerdanlık ve fil dişinden (yada deniz kaplumbağası) iki bilezik satın al" buyurdu