Sahih-i Buhari
...
(24) Kitāb: Zekât
(24) ...
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas r.a.'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Muaz'ı Yemen'e gönderdiğinde ona, "Onları, Allah'tan başka ilah olmadiğını, benim Allah'ın resulü olduğumu kabul etmeye davet et. Eğer buna razı olurlarsa, onlara, Allah'ın zekatı farz kıldığını, zenginlerin mallarından alınıp fakirlere verileceğini bildir'! buyurmuştur. Tekrar: 1458, 1496, 2448, 4347, 7371 ve
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Eyyûb el-Ensarî'den nakledildiğine göre, Bir kimse Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek, "Bana, cennet'e girmemi sağlayacak bir amel söyle" dedi. Bu adama ne oluyor?" denilince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Onun önemli bir ihtiyacı var. Allah'a (C.C.) kulluk edersin, Ona hiçbir şey ile ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekatı verirsin ve akrabalık bağlarını kesmezsin" buyurdu. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre, Bir bedevî Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Bana uyguladığım zaman cennet'e gireceğim bir amel göster" demiştir. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Allah'a kulluk eder, ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, farz namazları kılar ve farz olan zekatı verirsin, Ramazan orucunu da tutarsın" buyurdu. Bedevî, "Nefsim elinde olan (Allah)'a yemin olsun ki bundan daha fazlasını yapmam" dedi. Adam gidince Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Cennetlik bir kimse görmekten hoşlanan, bu adama baksın" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Cemre şöyle anlatır: İbn Abbas r.a.'ı şöyle derken duydum. "Abdu'l-kays kabilesinden bir grup Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Biz Rebîa kabilesinden bir grubuz. Aramızda bize zararı dokunan kafirler var. Size ancak haram aylarda gelebiliyoruz. Bize bir şeyler emret ki onları alıp burada bulunmayan diğer arkadaşlarımıza - akrabalarımıza da aktaralım" dediler. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Size dört şeyi emrediyorum, dört şeyi de yasaklıyorum: Emrettiklerim; Allah'a inanıp, Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmeniz (bu arada ellerini bağlamıştır); namazı kılmanız, zekatı vermeniz ve elde ettiğiniz ganimetlerin de beşte birini ödemenizdir. Yasakladıklarım ise, kabak sırlı kaplar, oyulmuş ağaç kütüklerinden yapılan kaplar ve içi ziftle kaplanmış oyma kaplardaki nebizlerdir bunlara konan şarablardır." Süleyman ve Ebu'n-Nu'man'ın Hammad'dan naklettiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Allah'a iman etmek ve Allah'tan başka ilah olmadığına dair Şehadet getirmek" demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat etmiş, Ebu Bekir halife olmuştu. Bu sırada Araplar'dan bir kısmı irtidad etmişti (dinden çıkmıştı). Bu arada Ömer, Ebu Bekir'e, "Resulullah, "Bana, insanlarla, Allah'tan başka ilah yoktur' deyinceye kadar savaşmak emredildi. Bu sözü söyleyen kimse, başka haklı bir sebep olmadıkça, malını ve canını benim nezdimde koruma altına almış olur. Hesabı ise artık Allah'a kalmıştır" buyurduğu halde insanlara nasıl savaş açıyorsun ?!" demiştir. Tekrar: 1457, 7284 [-1400-] (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer'e şöyle cevap vermiştir): "Allah'a yemin ederim ki, namazla zekatı ayranlarla (namaz kılıp da zekat vermek istemeyenlerle) savaşacağım. Çünkü zekat, mal üzerindeki bir haktır. Vallahi eğer Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e verdikleri bir dişi oğlağı bana vermekten kaçınırlarsa bundan dolayı onlara savaş açarım." Bunun üzerine Hz. Ömer, "Bu, Allah'ın Ebu Bekir'in gönlüne koyduğu düşünceden başka bir şey değildir. Anladım ki bu çok doğru bir görüştür" demiştir. Diğer tahric edenler: Tirmizi İman; Nesâî, Tahrimüddem;
- Bāb: ...
- باب ...
Kays şöyle nakleder: Cerîr İbn Abdullah, "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, namaz kılmak, zekat vermek ve bütün müslümanlara öğütte bulunmak üzere bey'at verdim" demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'den gelen rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "(Kıyamet günü) deve, sahibine, eskisinden daha güçlü bir şekilde gelir. Eğer zekatını vermemiş ise ayakları ile sahibine vurur. Davar da sahibine eskisinden daha güçlü bir şekilde gelir. Eğer zekatını vermemiş ise tırnakları ile sahibini tırmalar, boynuzuyla da boynuzlar." "Bu hayvanlar üzerindeki bir hak da, su başında iken sütünü sağıp fakirlere vermektir." "(Zekatını vermeyen kimse) Kıyamet günü, omuzunda meleyen koyununu taşıyarak ve feryad ederek gelip 'Yardım et Ey Muhammed!' demesin. Bu durumda ben o kimseye, 'Senin için hiçbir şey yapamam. Sana tebliğ etmiştim' derim. Ya da omuzunda böğüren devesini taşır bir şekilde gelerek 'Yardım et Ey Muhammed!' demesin. O kimseye söyleyeceğim söz: "Senin için hiçbir şey yapamam' olacaktır. Tekrarı: 2378, 3073 ve
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah bir kimseye mal verdiği halde zekatını vermezse, kıyamet günü bu mal o'na, iki gözü üzerinde iki nokta bulunan zehirli erkek bir yılan olarak gösterilir. Yılan onun boynuna dolanır, avurtlarından yakalayarak: 'Ben senin malınım, sen'in biriktirdiklerin benim' der." Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem daha sonra, "Allah'ın kendilerine cömertçe verdiği mal'dan infak etme hususunda cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki bu kendileri için hayırlıdır; tersine, bu onlar için çok kötüdür. Cimrilik gösterdikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır [Al-i İmran 180] ayetini okumuştur. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Rivayet edildiğine göre Halid İbn Eslem şöyle anlatır: "Abdullah İbn Ömer ile birlikte (Medine dışına) çıkmıştık. Bir bedevi Abdullah İbn Ömer'e, "Bana, 'Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda infak etmeyenler...' ayetini açıkla" dedi. Abdullah İbn Ömer ona, "Kim altın ve gümüş biriktirip (kenz) de zekatını vermezse yazık ona. Bu ayet, zekat ayeti inmeden önceki durum için geçerlidir. Bu ayet inince Allah zekatı malı temizleyici kıldı" diyerek cevap vermiştir. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said'den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Beş ukıyyeden daha az (gümüş için) zekat gerekmez. En az üç yaşındaki beş deve'den daha azı için zekat gerekmez. Beş vesk (zirai) mahsül'den daha azı için zekat gerekmez. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Rivayete göre Zeyd İbn Vehb şöyle demiştir: Rebeze'ye yolum düşmüştü. Orada Ebu Zerr ile karşılaştım. Ona, "Neden böyle bir uzlet hayatı yaşamayı tercih ettin, bunun sebebi nedir?" diye sordum. Bana şöyle cevap verdi: "Ben Suriye'de iken "Altın ve gümüşü biriktirip de (kenz) Allah yolunda harcamayanlar ayeti hakkında Muaviye ile aramızda ihtilaf çıktı. Muaviye bu ayetin ehl-i kitap hakkında olduğunu savunuyordu, ben ise hem bizim hem de onların hakkında olduğunu savunuyordum. Muaviye, Osman'a bir mektup yazarak benî şikayet etti. Osman da yazdığı mektupta beni Medine'ye çağırdı. Oraya gittim. İnsanlar, beni sanki hiç görmemişler gibi (Suriye'den çıkma sebebimi sormak amacıyla) etrafımda toparlanmıştı. Bu durumu Osman'a anlattım. Bana, "Dilersen yakın bir yere uzlete çekil" dedi. İşte beni uzlet hayatına sevkeden budur. Eğer başımıza Habeşji bir kimse bile emîr olsa onu dinler ve itaat ederim. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-Ala' İbnü'ş-Şihhîr'in naklettiğine göre Ahnef İbn Kays şöyle demiştir: "Kureyş kabilesinden bir topluluğun yanına oturmuştum. Saçları, elbisesi ve görünüşü bakımından sert bir kimse geldi, selam verdi ve: "(Altın-gümüş biriktirenlere (kenz), cehennemde kızdırılmış olan taşları müjdele (haber ver) ! Bu taşlar onların göğüs uçlarına konulur, sırtından çıkar. Sırtından konulur, göğüs uçlarından çıkar. Bu olay devam edip gider" dedi. Sonra gidip direğin yanına oturdu. Ben de gittim yanına oturdum. Onun kim olduğunu da bilmiyordum. Ona: "Sanırım insanlar senin söylediklerinden pek hoşlanmadı" deyince bana, "Akılları hiçbir şeye ermiyor ki!" dedi. [-1408-] (Yukarıdaki hadisin devamı niteliğinde) "Dostum bana böyle buyurdu" dedi. Ben, dostunun kim olduğunu sorunca, "Dostum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu" demiştir: "Ey Ebu Zerr! Uhud dağını görüyor musun?" dedi. Ben, hemen dönüp güneşe baktım, vakti anlamaya çalıştım, zira beni bir şey için oraya gönderecek zannettim. "Evet, görüyorum" dedim. Bunun üzerine O Sallallahu Aleyhi ve Sellem , "Uhud dağı kadar altınım olmasını ve üç dinar hariç hepsini İnfak etmeyi isterim" buyurdu. Ebu Zerr şöyle demiştir: "İnsanlar akıllarını kullanmıyor. Dünya malı biriktiriyorlar. Allah'a yemin ederim ki bu dünyalarını istemiyorum, ölünceye kadar onlardan herhangi bir dini mesele de sormayacağım
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Mes'ud Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işitmiştir: "Şu iki kimse dışında hiçbir kimseye gıpta edilmez. Bunlardan birincisi; Allah'ın kendisine mal verdiği ve bu mal'ı hakk yolda harcayan kimsedir, ikincisi ise, Allah'ın kendisine hikmet verip buna göre hüküm veren ve bunu (insanlara) öğreten kimsedir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kim helal yoldan kazandığı maldan bir hurma değeri kadar tasadduk ederse, -ki Allah sadece helal malı kabul eder- Allah bunu sağ eliyle kabul eder, sonra onu sahibi için, tıpkı meme'den ayrılan bir tay'ı itina ile yetiştirip büyüttüğünüz gibi, bir dağ büyüklüğünde oluncaya kadar büyütür. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Harise ibn Vehb şöyle demiştir: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İ şöyle buyururken işittim: "Sadaka veriniz. Çünkü öyle bir zaman gelecek ki kişi elinde sadakasıyla dolaşacak, fakat kabul edecek kimse bulamayacak. Sadaka vermek istediği kişi, "Eğer dün gelseydin kabul ederdim, fakat bugün ona ihtiyacım kalmadı" diyecek. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Mallar çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Hatta mal sahibinin zihnini, sadakasını kabul edecek birini bulup bulamayacağı meşgul edecek, böyle bir kimse bulup ona sadakayı teklif ettiği zaman, o kimse, "İhtiyacım yok" diyecektir
- Bāb: ...
- باب ...
Adiy İbn Hatim şöyle anlatır: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında bulunuyordum. İki kimse geldi. Bunlardan biri fakirlikten, diğeri yol kesicilikten şikayet etti. Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: "Yol kesicilik meselesine gelince; az bir zaman sonra ticaret kervanları, yanlarında her hangi bir yol muhafızı (dahî) bulundurmadan Mekke'ye kadar gelecektir. Fakirliğe gelince; kişi elinde sadakası ile kapı kapı dolaşıp sadakayı kabul edecek kimse bulamayacağı bir zaman gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Sonra, siz aranızda her hangi bir perde bulunmadan Allah'ın huzuruna çıkacaksınız, tercüme yapacak bir tercümana da gerek olmayacak. Allah size, "Size mal verilmedi mi?" diye soracak, o da, "Evet verildi" diyecek, Allah, "Size Nebi gönderilmedi mi?" diyecek, o da, "Evet gönderildi" diye cevap verecek. Daha sonra sağına bakacak cehennem'den başka bir şey göremeyecek, soluna bakacak yine öyle. O halde, yarım hurma ile bile olsa (sadaka vererek) cehennemden korunun. Bu da yoksa güzel söz söyleyin. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa'dan nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "insanlar için öyle bir zaman gelecek ki kişi, elinde altın sadaka vermek amacıyla dolaşıp duracak fakat bunu alacak hiçbir kimse bulamayacak. Diğer yandan kadın çokluğu ve erkek azlığı sebebiyle kırk kadın'ın bir erkeğin himayesine girdiği görülecek
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Mes'ud şöyle anlatır: Sadakayı emreden ayet nazil olduğu zaman biz {sadaka verebilmek için) hammallık yapardık. Bu arada bir kişi geldi ve çok miktarda sadaka verdi. Etraftakiler, "Bu adam gösterişçidir" dediler. Başka bir kişi geldi ve bir sa' kadar sadaka verdi. Bu sefer de "Allah'ın bu bir sa' ya ihtiyacı yoktur" dediler. Bunun üzerine bu ayet nazil olmuştu: "Sadakalar hususunda, mu'minlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.[Tevbe 79] Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mes'ud el-Ensarî şöyle anlatır: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize sadaka vermemizi emredince (malî durumu yeterli olmayanlardan) İçimizden biri çarşıya gider hammallık yapar ve bir miktar kazanıp bunu tasadduk ederdi. Şimdi bu şekilde yapanlardan bir kısmının, yüz binlerle ifade edilebilecek kadar malı bulunmaktadır
- Bāb: ...
- باب ...
Adiy bin Hatim r.a. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim demiştir: ‘’Yarım hurmayla bile olsa cehennem'den korunun
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.anha şöyle anlatır: Bir şeyler istemek üzere yanıma, iki kızıyla birlikte bir kadın geldi. Bende bir hurmadan başka bir şey yoktu. Bunu ona verdim. Kadın hurmayı kızlarına paylaştırdı ve kendisi hiç bir şey yemedi. Sonra kalktı ve gitti. Daha sonra Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi. Olan biteni ona. anlattım. Bunun üzerine o, "Kim şu kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya maruz kalırsa bu, onun için cehennem'e karşı bir perde olur" buyurdu. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir kimse geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Sevabı en büyük sadaka hangisidir?" diye sordu. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Sıhhatli ve cimri iken, fakirlik korkusu içine düşmüş bir durumda, zengin olma emelleri taşırken yaptığın sadakadır. Şu mal, falana, bu falana deyip, can boğaza gelinceye kadar sadaka vermeyi erteleme. O sırada zaten malın başkalarının olmuştur" buyurmuştur. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımlarından bazıları ona, "Size hangimiz daha çabuk ulaşacak?" diye sordular. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Eli en uzun olanınız" diye cevap verdi. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımları, bir kamışla, kollarını ölçmeye başladılar. En uzun kollu olan Sevde idi. Daha sonra anladık ki bu sözden kasıt "cömertlik" idi. O, hepimizden önce Resuiullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kavuştu. O sadaka vermeyi severdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimse sadaka vereceğine dair yemin etti. Sonra (geceleyin) gitti sadakasını bir hırsıza verdi. Sabah olduğunda insanlar, 'Hırsıza sadaka verilmiş' diye konuşmaya başladılar. Bu kişi, Allah'ım! Hamd sana mahsustur. Yemin olsun ki senin için bir sadaka vereceğim' dedi. Sadakasını götürdü, zina eden bir kadın'a verdi. Sabah olunca İnsanlar, 'Zina eden kadın'a sadaka verilmiş' diye konuşmaya başladılar. Adam, 'Allah'ım! Sana hamdederim. Yemin ederim ki bir sadaka vereceğim' dedi. Sonra gitti, sadakasını (farkına varmadan) zengin bir kimseye verdi. Sabah olunca insanlar, 'Zengin bir kişiye sadaka verilmiş' diye konuşmaya başladılar. Adam, Allah'ım! Bütün hamdler sana mahsustur. Hırsıza, zina eden kadına, zengine (sadaka vermiş oldum).' dedi. Daha sonra ona biri geldi ve dedi ki: Hırsıza sadaka verdin. Umulur ki artık yaptığı hırsızlıktan utanır da vazgeçer. Zina eden kadın'a sadaka verdin. Belki o iffetli olur da yaptığı kötü fiili terkeder. Zengine sadaka verdin. Umulur ki o bundan ibret alır da Allah'ın ona verdiği nimetlerden infak eder
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-Cüveyriye'den nakledildiğine göre Ma'n İbn Yezîd şöyle anlatır: Ben, babam ve dedem Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bey'at etmiştik. Beni O Sallallahu Aleyhi ve Sellem nişanladı ve nikahımı kıydı. Birgün Efendimiz'e bir dava arzettim. Babam (Yezîd), kendisi için tasadduk etsin diye mesciddeki bir adam'a bir miktar dinar verdi. Gittim, dağıtılan dinarlardan ben de aldım babamın yanına geldim. Babam, "Vallahi, ben onları senin için bırakmadım" dedi. Ben de bu olayı Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e dava ettim. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Ey Yezid! Sana niyetinin karşılığı (olarak sevap) vardır. Ey Ma'n! Aldığın da sana aittir" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Şu yedi grup insanı, hiç bir gölgenin bulunmadığı bir gün Allah kendi gölgesinde gölgelendirecektir: adil devlet başkanı, Allah'a ibadet içinde yetişmiş genç, kalpleri mescidlere bağlı olan kimse, birbirini Allah için seven, Allah için buluşup, Allah için ayrılan iki kimse, güzelliği yanında sosyal bir statüye sahip bir kadın kendisini günah işlemeye davet ettiği zaman, 'Ben Allah'tan korkarım' diyerek geri çeviren kişi, sağ elinin verdiğinnden sol eli haberi olmayacak şekilde gizlice sadaka veren kimse ve kimsenin bulunmadığı bir yerde Allah'ı anıp gözlerinden yaşlar akıtan kimse
- Bāb: ...
- باب ...
Harise Ibn Vehb el-Huzaî şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'ı şöyle buyururken işittim: "Sadaka veriniz. Çünkü öyle bir zaman gelecek ki kişi elinde sadakasıyla dolaşacak, sadaka vermek istediği kişi de, 'Dün gelseydin kabul ederdim, fakat bugün ihtiyacım kalmadı' diyecektir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.anha'dan nakledildiğine göre Resûl-İ Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kadın, evin yiyeceğinden; aile huzurunu kaçırmadan ve israfa kaçmadan infak ettiği zaman kendisi, infak sevabını; kocası da o yiyeceği kazanmış olmanın sevabını alır. Malı koruyan kişi de aynı sevabı alır. Bir kişinin aldığı sevap diğerinin aldığını eksiltmez. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "En hayırlı sadaka, zengin iken verilenidir. Sadaka vermeye, geçimini sağladığın kimselerden başla. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Bir önceki hadis yani 1427 nolu hadis, Vuheyb kanalıyla da aynen nakledilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbn Ömer r.a. Resululıah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hutbede, Sadaka, iffetli (onurlu) kalma ye dilencilikle ilgili bir konuşma yaparken şöyle buyurduğunu işittim demiştir: "Üstteki el, alttaki elden daha hayırlıdır. üstteki, veren; alttaki ise dilenen eldir
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe İbnü'l-Haris şöyle anlatır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize ikindi namazını kıldırdı. Aniden yerinden kalkıp evine girdi. Çok geçmeden çıktı geldi. Neden böyle yaptığını sordum. Şöyle cevap verdi: "Evde, verilecek az bir miktar sadaka bırakmıştım. Üzerinden bir gece geçmesi hoşuma gitmedi. Gittim onu taksim edip geldim
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas r.a. şöyle anlatır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir bayram günü çıktı ve İki rekat namaz kıldırdı. Bunun ne öncesinde ne de sonrasında başka bir namaz kılmadı. Sonra kadınlara yönelerek, -yanında da Bilal bulunuyordu- sadaka vermeleri yönünde öğüt verdi. Bunun üzerine orada bulunan her bir kadın, küpe ve gerdanlıklarını ortaya bırakmaya başladı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa babasından şöyle nakleder: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir dilenci geldiği ya da bir kimse bir talepte bulunduğu zaman şöyle buyururdu: "(Bu adam'ın ihtiyacının giderilmesi için) aracılık edin, yardımcı olun ki ecre nail olasınız. Allah, peygamberinin dili üzere dilediği şeye hükmedecektir. Tekrar: 6027, 6028 ve
- Bāb: ...
- باب ...
Esma r.anha'dan nakledildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kesenin ağzını bağlama, (aksi halde) sana karşı da bağlanır." Osman İbn Ebi Şeybe'nin, Abde'den naklettiğine göre ise, "Sayma, (aksi. halde) Allah da sana karşı (verdiği ni'metleri) sayar" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbn Zübeyr'in Esma'dan naklettiğine göre, Esma bir gün Resul-i ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelmişti. bu sırada ona, "(Çömleğe) koyup saklama. (Aksi halde) sana (verilecek olan nimetler de) saklanır. Gücün yettiği kadar az da olsa ver" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe r.a. şöyle nakleder: Ömer, "Kim Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in fitne ile İlgili hadisini ezbere biliyor?" diye sordu. Ben, "Aynen Efendimiz'in buyurduğu gibi biliyorum" dedim. Bana, "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hakkında çok da cesursun. Söyle bakalım nasıl buyurmuştu?" dedi. Ben de, "İnsanın, ailesi, çocuğu ve komşusu ile ilgili olarak karşılaştığı imtihandan dolayı İşlediği günahları, kıldığı namaz, verdiği sadaka ve yaptığı iyilikler örter" dedim. (Ravîlerden) Süleyman bazen şöyle rivayet ettiğini söylemiştir: "Namaz, sadaka, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktır." Ömer: Benim sormak istediğim bu değil. Deniz dalgası gibi her tarafı sarsacak olan fitneden bahsediyorum. Huzeyfe: O fitnenin senin için bir zararı yok. İkiniz arasında kilitli bir kapı var. Ömer (dediki): Kapı kırılacakmı yoksa açılacak mı? Huzeyfe: Kırılacak (dedi). Ömer: O kapı kırıldığı zaman asla kapanmaz. Huzeyfe: Doğrudur. Ravi Şakîk: O kapının kim olduğunu sormaya çekindik. Mesruk'tan ona sormasını istedik. O da sordu. Huzeyfe (dediki): O kapı Ömer'dir. Biz, "Ömer senin kimi kasdettiğini anladı mı?" diye sorduk. Huzeyfe: Evet, hem de gündüzden önce gece geldiğini bildiği gibi. Çünkü ben ona, hiç bir hata bulunmayan bir hadis aktardım
- Bāb: ...
- باب ...
Hakîm İbn Hizam şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, "Ey Allah'ın Resulü! Cahiliyye dönemimde iken yaptığım sadaka, köle azadı veya akrabayı gözetmek gibi hayırlardan mükafaat alabilir miyim, ne dersiniz?" diye sordum. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Geçmişte yaptığın hayırlar sayesinde Müslüman oldun" buyurdu. Tekrar: 2220, 2538 ve
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.anha'dan nakledildiğine göre Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kadın, evin yiyeceğinden, aile huzurunu kaçırmadan ve israfa kaçmadan infak ettiği zaman kendisi infak sevabını, kocası da o yiyeceği kazanmış olmanın sevabını alır. Malı koruyan kişi de aynı sevabı alır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa r.a.'den nakledildiğine göre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kendisine verilen emri mükemmel bir şekilde, gönül huzuru içinde yerine getirip emredilen kişiye ileten müslüman ve güvenilir bir mal koruyucusu (hazin) sadaka veren iki kişiden biridir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.anha'nın naklettiğine göre, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Kadın, kocasının evinden sadaka verdiği zaman" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Aîşe r.anha'nın naklettiğine göre, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur; "Kadın, kocasının evinden, aile huzurunu kaçırmadan ve israfa kaçmadan infak ettiği zaman bunun sevabını alır. Aynı sevap kocasına da yazılır. Malı koruyan kişi de aynı sevabı alır. Koca, o malı kazanması sebebiyle, kadın da tasaddukta bulunması sebebiyle sevap kazanır
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.anha'dan nakledildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kadın, evin yiyeceğinden, aile huzurunu kaçırmadan ve israfa kaçmadan infak ettiği zaman kendisi, infak sevabını, kocası da o yiyeceği kazanmış olmanın sevabını alır. Malı koruyan kişi de aynı sevabı alır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Her gün, dünyaya iki melek iner ve bunlardan biri, Allah'ım! infak eden kişiye, yenisini ver.' Diğeri de, Allah'ım! Vermeyen'in malını telef et' der
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cimri ile sadaka veren kimsenin durumu üzerlerinde demir zırh bulunan iki kimsenin durumu gibidir." Ebu Hureyre r.a. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i işitmiştir: "Cimri ile sadaka veren kimse'nin durumu, üzerinde, göğsünden köprücük kemiğine kadar demir zırh bulunan iki kimseye benzer, İnfak eden kimse, sadaka verdiği zaman üzerindeki zırh genişler, parmak uçlarına kadar uzanır ve (hatalarını) siler. Cimri kimse ne zaman sadaka vermek istese zırh biraz daha daralır. Kişi bunu genişletmeye çalışır ama yine de genişlemez. Tekrar;
- Bāb: ...
- باب ...
Hanzala'nın Tavûs'tan yaptığı rivayette, "iki zırh" şeklinde tercüme ettiğimiz .... ifadesi yerine, "iki siper" anlamına gelen .... ifadesi kullanılmıştır. Ebu Hureyre de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "ila zırh" dediğini nakleder
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd İbn Ebu Bürde'nin babası ve dedesinden naklettiğine göre-Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: Her müslüman'ın sadaka vermesi gerekir." Bunun üzerine oradaki sahabiler, "Ya Resulullah! Ya sadaka verecek bir şey bulamazsa ?" diye sordu. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Bu durumda eliyle çalışır, (kazandığı mal) kendisine faydası olduğu gibi (ondan) sadaka da verir" buyurdu. Sahabîler, "Buna da gücü yetmezse?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Bunu da yapamayan yardım isteyen kimseye yardım etsin" buyurdu. "Bunu da yapamazsa?" diye tekrar sordukları zaman ise, "İyilik yapsın, kötülüklerden uzak dursun. Bu da onun için bir sadakadır" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Atiyye şöyle anlatır: Nuseybe el-Ensariyye'ye zekat malından bir koyun verilmişti. O da bir kısmını Aişe'ye gönderdi. Bir müddet sonra eve gelen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Yanınızda yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Aişe, "Nüseybe'nin bu koyundan gönderdiğinin dışında bir şey yok" diye cevap verdi. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Getir onu, o artık yerine ulaşmış" buyurdu. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Her biri üç yaşında olan beş deve'den daha azında zekat gerekmez. Beş ukıyye'den (ikiyüz dirhem) gümüşten daha az miktardaki gümüş için zekat gerekmez. Beş vesk'ten daha aşağı olan toprak mahsullerden zekat gerekmez
- Bāb: ...
- باب ...
Sümame'nin naklettiğine göre, Ebu Bekir, Enes İbn Malik'e yazdığı bir mektupta şöyle demiştir: Bir yaşını doldurmuş bir deveyi zekat olarak vermesi gereken kimsede bu deve bulunmayıp da iki yaşında bir dişi deve bulunursa, zekat olarak bu deve kabul edilir. Fakat o kişiye, ya yirmi dirhem ya da iki koyun geri verilir. Zekat mükellefinde, bir yaşında dişi deve bulunmayıp da iki yaşında bir erkek deve bulunuyorsa bu da kabul edilir. Fakat bu durumda ona geri bir şey verilmez. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ata İbn Ebi Rebah'tan nakledildiğine göre İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle yaparken gördüm: Hutbeden önce namazı kıldı. Daha sonra hutbede sesinin kadınlara ulaşmadığını görünce Bilal ile birlikte hanımların bulunduğu kısma gitti. Bilal eteğini açmıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara sadaka vermeleri için öğüt ve emir verdi. Bunun üzerine kadınlar Bilal'ın açtığı eteğe (takılarını) atmaya başladı. Ravî Eyyub, hadisi naklederken kadınların ziynet eşyalarını kulak ve boyunlarından nasıl çekip Bilal'in eteğine attıklarını anlatmak için elini kulağına ve gerdanına götürüp atma işareti yapmıştı
- Bāb: ...
- باب ...
Sümame'nin Enes'ten naklettiğine göre, Ebu Bekir r.a. Enes r.a.'e Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in belirlediği zekat miktarları konusunda yazdığı bir mektubunda şöyle demiştir; "Verilecek zekat miktarı (artar ya da azalır) korkusu ile, zekatı verilmesi gereken hayvanlardan ayrı olarak bulunanlar bir araya getirilmez, toplu halde bulunanlar da ayırılmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebü Bekir r.a. Enes r.a.'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in belirlediği zekat miktarları konusunda yazdığı bir mektubunda şöyle demiştir: "Zekat ortaklık malından verildiği zaman, ortaklar, paylarına göre birbirine rücu eder
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî şöyle anlatır: Bir bedevi gelerek hicret etme konusunda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e danıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona, "Sana yazık olur. Çünkü hicret çok zor ve meşakkatli bir iştir. Sadakasını vereceğin deven var mı?" buyurdu. Bedevi: "Evet" dedi. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Denizler ardında bile olsan çalış. Çünkü Allah yaptığın hiçbir iyiliği mükafatsız bırakmaz" buyurdu. Tekrarı:
- Bāb: ...
- باب ...
Enes'in naklettiğine göre, Ebu Bekir r.a., Enes r.a.'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emrettiği zekat konusunda yazdığı bir mektubunda şöyle demiştir: "Vermesi gereken zekat, dört yaşını doldurmuş bir dişi deve olup da, yanında böyle bir deve yerine, üç yaşını doldurmuş bir dişi deve bulunan kimseden, mükellef için daha kolay ise, bu deve ile birlikte iki koyun veya yirmi dirhem zekat olarak kabul edilir. Vermesi gereken zekat, üç yaşını doldurmuş bir dişi deve olup da, yanında böyle bir deve yerine, dört yaşını doldurmuş bir dişi deve olan kişiden bu deve zekat olarak alınır. Zekat memuru, mükellefe ya iki koyun ya da yirmi dirhem geri verir. Vermesi gereken zekat, üç yaşını doldurmuş bir dişi deve olup da, yanında böyle bir deve yerine, iki yaşını doldurmuş bir dişi deve bulunan kimseden, bu deve, zekat olarak kabul edilir. Üzerine iki koyun veya yirmi dirhem daha verir. Vermesi gereken zekat, İki yaşını doldurmuş bir dişi deve olup da, yanında böyle bir deve yerine, üç yaşını doldurmuş bir dişi deve bulunan kimseden, bu deve zekat olarak kabul edilir. Zekat memuru mükellefe iki koyun veya yirmi dirhem iade eder. Vermesi gereken zekat, iki yaşını doldurmuş bir dişi deve olup da, yanında böyle bir deve yerine, bir yaşını doldurmuş bir dişi deve bulunan kimseden, bu deve zekat olarak kabul edilir. Üzerine, yirmi dirhem veya iki koyun daha verir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbn Enes'in naklettiğine göre, Ebu Bekir r.a. Bahreyn'e gönderdiği zaman, Enes r.a.'e şöyle bir mektup yazmıştır: Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Bu, Allah Resulü'nün Müslümanlara farz kıldığı, Allah'ın da Resulüne emrettiği zekattır. Müslümanlardan, burada belirtilen ölçülere göre zekat vermeleri İstenirse hemen versin. Daha fazlası istenirse kimse vermesin. Ölçüler şöyledir: Develerin Zekat. 1 -24 arası deve için - Her beş deve için davar cinsinden bir koyun 25-35 arası deve için - Bir yaşını doldurmuş bir dişi deve 36-45 arasıdeve için - İki yaşını ,doldurmuş bir dişi deve 46-60 arası deve için - Üç yaşını doldurmuş bir dişi deve 61-75 arası deve için - Dört yaşını doldurmuş bir dişi deve 76-90 arası deve için - İki adet iki yaşını doldurmuş deve 91-120 arası deve için - Üç yaşını doldurmuş iki adet dişi deve 120 deveden sonra her kırk deve için iki yaşını doldurmuş bir dişi deve; her elli deve için üç yaşını doldurmuş bir dişi deve zekat verilir. Sadece dört devesi bulunan kimseye zekat vacip değildir. Fakat isterse verebilir. 5 deveye ulaşınca bir koyun vermesi gerekir. Koyunların Zekat. Senenin çoğunluğunu otlaklarda geçiren koyunların zekatı şöyledir: 40- 120 arası koyun için - Bir koyun 120-200 arası koyun için - İki koyun 200-300 arası koyun için - Üç koyun 300'den sonrası için her yüz koyunda bir koyun zekat vermek gerekir. Kırk koyundan daha azı için zekat vermek gerekmez. Fakat sahibi isterse verebilir. Gümüşün Zekat. (İster basılmış isterse basılmamış olsun) Gümü§te kırkta bir zekat verilmesi gerekir. Kişide, sadece 190 dirhem gümü§ varsa zekat vermesi gerekmez. Fakat kişi isterse verebilir
- Bāb: ...
- باب ...
Sümame'nin Enes'ten naklettiğine göre, Ebu Bekir r.a. Enes r.a.'e Allah'ın Resılullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e emrettiği zekat konusunda yazdığı bir mektubunda şöyle demiştir: "Zekat memuru talep etmedikçe dişleri düşmüş durumdaki yaşlı, ayıplı/tek gözlü hayvan ve teke zekat olarak alınmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Ebu Bekir r.a. şöyle demiştir: "Allah'a yemin ederim ki, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vermekte oldukları yaşını doldurmamış bir kuzuyu (zekat olarak) bana vermezlerse onlara karşı savaş açarım." [-1457-] Ömer r.a. şöyle demiştir: "Anladım ki, (zekat vermeyenlerle savaşma kararı) Allah'ın (C.C.) Ebu Bekir'in kalbine koymuş olduğu hak bir hükümdür
- Bāb: ...
- باب ...
İbn AbbaS r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Muaz'ı Yemen'e (vali olarak) gönderdiği zaman ona şöyle buyurdu: "Sen halkı ehl-i kitap olan bir yere gidiyorsun, ilk önce onları Allah'a ibadet etmeye davet et. Allah'ı tanıdıkları zaman Allah'ın onlara günde beş vakit namazı farz kıldığını haber ver. Namaz kılmaya başladıkları zaman, Allah'ın onların malından zekat alınıp fakirlerine verilmesini farz kıldığını söyle, itaat ederlerse bunu onlardan al. Ama insanların mallarından en iyilerini almaktan kaçın
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî r.a.'den nakledildiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Beş veskten daha az miktardaki hurma için zekat gerekmez. Beş ukıyyeden (200 dirhem) daha az miktardaki gümüş İçin zekat vermek gerekmez. En az üçer yaşındaki beş adet deveden daha az miktardaki deve için zekat vermek gerekmez." -3- 42 - باب: زكاة البقر. 43. Sığırların Zekatı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zer' r.a. şöyle anlatır: Bir gün Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna varmıştım. O şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutan Allah'a yemin olsun ki - ya da Kendisinden başka hiç ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki - ya da bir şekilde yemin etti, ve şöyle buyurdu: Devesi, sığırı veya davarı bulunup da hakkını (zekatını) ödemeyen , bu hayvanları kıyamet günü eskisinden daha büyük ve semiz olarak gelecekler. Ayakları ile sahibini çiğneyecekler ve boynuzları ile toslayacaklardır, sürüdeki hayvanlar teker teker böyle yapacak, bittiği zaman ise aynen başa alınacak ve hüküm verme zamanı gelinceye kadar böyle devam edecektir. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Enes İbn Malik şöyle anlatır: Ebu Talha, hurmalıkları bakımından Medine'de en zengin kimse idi. O, en çok mescidin karşısında bulunan Beyruha adlı bahçesini severdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem oraya girer ve güzel suyundan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir [Al-i İmran, 92] ayeti nazil olunca Ebu Talha, hemen kalkıp Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Allah, "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe kavuşamazsınız" ayetini indirdi. En sevdiğim mal, Beyruha'dır. Onu, Allah için sadaka olarak veriyorum. Bundan dolayı Allah'ın bana 'iyi'yi (birr) vermesini ve ahirette sevap almayı umuyorum. Ey Allah'ın Resulü! Bu bahçe hakkında, Allah'ın sana gösterdiği şekilde tasarrufta bulun" dedi. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Ne güzel! Bu çok kazanç getiren bir mal. Bu çok kar getiren bir mal. Dediklerini işittim. Ben, bunu akrabalarına vermeni uygun görüyorum" buyurdu. Ebu Talha da, "(Buyurduğunuz şekilde) yapacağım, Ya Resülallah!" diyerek, bahçeyi, akrabaları ve amca çocukları arasında paylaştırdı. Yahya İbn Yahya ve İsmail'in Malik'ten yaptığı rivayette, "kazançlı" olarak tercüme ettiğimiz kelimesi yerine, "gelip giden" anlamına gelen kelimesi geçmektedir. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir Kurban veya Ramazan bayramında musallaya gitti. Sonra ayrıldı, insanlara öğüt verdi, "Ey insanlar, sadaka verin" buyurarak, sadaka vermelerini emretti. Daha sonra bir grup kadına rastgeldi. "Ey kadınlar topluluğu, sadaka verin. Çünkü ben, cehennemdekilerin çoğunun sizlerden oluştuğunu gördüm" buyurdu. Kadınlar, "Neden Ey Allah'ın Resulü!" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Çok lanette bulunuyor, refikinize (kocanıza) karşı nankörlük ediyorsunuz. Ey kadınlar! Ne kadar garip ki, akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin gibi akıl ve din bakımından noksan kadınlar kadar başka hiçbir kimsenin gelebildiğini görmedim" buyurdu ve ayrıldı. Evine ulaşınca, Ibn Mes'ud r.a.'in hanımı Zeyneb, huzuruna girmek için izin istedi. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, "Zeyneb izin istiyor" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Hangi Zeynep" diye sordu. İbn Mes'ud'un hanımı olduğu söylenince izin verdi. Zeyneb, "Ey Allah'ın Resulü! Bugün siz sadaka vermemizi emrettiniz. Benim bazı ziynetlerim var. Onları sadaka olarak vermek istedim. Fakat İbn Mes'ud, kendisinin ve oğlunun, sadaka vereceğim kimselerden daha hak sahibi olduğunu iddia etti. Ne dersiniz?" dedi. Bunun üzerine Resul-İ Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "İbn Mes'ud doğru söylemiş. Onlar, senin vereceğin kimselerden daha çok hak sahibidir" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Müslüman, atı ve kölesinden dolayı zekat vermekle yükümlü değildir. Tekrar: 1464 Diğer tahric: Tirmizî, Zekat; Müslim, Zekat باب: ليس على المسلم في عبده صدقة. 46. Müslüman Kölesinin Zekatını Vermekle Yükümlü Değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Müslüman, atı ve kölesinden dolayı zekat vermekle yükümlü değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî r.a. şöyle anlatır: Bir gün Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem minbere oturmuştu. Biz de etrafına oturduk. Sonra: "Benden sonra, sizin için endişe ettiğim şeylerden biri dünya güzelliklerinin sizin için açılmasıdır" buyurdu. Bir sahabî, "Ey Allah'ın Resulü! Hayırlı bir şey şer getirir mi?" diye sordu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir süre sustu. Etraftaki sahabîler soru soran kimseye, "Neden Nebi ile konuşuyorsun? O seninle konuşmuyor ki" dedi. Bir de baktık ki Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vahiy iniyor. Sonra terini sildi ve soru soran kişiyi över bir tavırla, "Soruyu soran nerede? Gerçekte, hayır şer getirmez. Muhakkak ki baharın yeşerttiği bitkilerden bazıları öldürücü veya zehirlidir. Fakat yeşil ot yiyen (hayvan) böyle değildir. Yeşil otu yer, kalçaları üzerine oturur, güneşlenir. Dışkısını ve idrarını rahatça yapar. Sonra yine bol bol yer. İşte mal da yeşil ot gibi tatlıdır. Malından, miskine, yetime ve yolda kalmışa veren kimseye ne mutlu! (Ravî, ya da buna benzer şey söylediğini belirtir). Malları, haksız yolla elde eden, yiyip yiyip de doymayan kimse gibidir. Bunlar, kıyamet günü onun aleyhine şahitlik edecektir" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas'ın hanımı Zeynep (r.a.) şöyle anlatır: Mescidde idim. Bu sırada Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i gördüm. Bana, "Ziynetlerinden bile olsa sadaka ver" buyurdu. Zeynep, hem kocası Abdullah'a, hem de himayesinde bulunan yetimlere infak ediyordu. Zeynep, kocası Abdullah'a, "Resulullah'a Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sorar mısın? Benim sana ve himayemdeki yetimlere yaptığım infak sadaka yerine geçer mi?" dedi. Abdullah ona, "Sen kendin sor" dedi. Bunun üzerine bir gün Zeynep Resulullah'ın yanına gitti. (Zeynep olayı şöyle anlatıyor): "Kapıda benim gibi, soruları olan ensardan bazı kadınların olduğunu gördüm. Bu arada Bilal geldi. Bilal'den bizim sorumuzu Resullah'a sormasını istedik. Ona, "Bizim kim olduğumuzu ona söyleme" diye tenbih ettik. Bilal içeri girdi ve soruyu sordu. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Soruyu soran kimdir?" dedi. Bilal, "Zeynep" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Hangi Zeynep" dedi, Bilal, "Abdullah'ın hanımı" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Evet ona iki sevap vardır. Birisi yakınlıktan dolayı, diğeri sadaka verdiği için" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme şöyle anlatır: Resuiullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Seleme'nin çocuklarına yaptığım infaktan dolayı bana sevap var mı? Onlar benim de çocuklarım" diye sordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "İnfak et Onlara harcadığın şeylerin sevabını alacaksın" buyurdu. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zekat verilmesini emretmiştir. Daha sonra ona, ibn Cemil, Halid İbn Velid ve Abbas'ın zekat vermediğini söylediler. Bunun üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "İbn Cemil nasıl olur da zekat vermekten kaçınır? Allah ve Resulü onu zengin etmiştir, Halide gelince; siz ona haksızlık ediyorsunuz. O, zırhlarını ve binek hayvanlarını (Allah yolunda kullanılması için) vakfetmiştir. Abbas'a gelince; o, Allah Resulünün amcasıdır. Abbas zekatı vermekle yükümlüdür. Onun zekatı, bir katı ile beraber zamanından önce verilmiştir" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî r.a. şöyle anlatır: Ensardan bazı sahabîler Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bir şeyler istedi. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem de verdi. Sonra tekrar istediler, tekrar verdi. Daha sonra yeniden istediler, yeniden verdi. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında bulunan mal bitince, "Yanımda bulunan malı asla sizden saklamam. (Dilenmeden) onurla (başı dik bir şekilde) yaşamak isteyene Allah bunu nasip eder. Halktan (yardım dilemeyerek) istiğna edeni Allah zengin kılar. Sabretmek isteyeni sabrettirir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir nimet verilmemiştir" buyurmuştur. Tekrar; 6470 Diğer tahric: Tirmizi Birr; Müslim, Zekat
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Canım elinde olan (Allah)'a yemin olsun ki, bir kimse'nin, urganını alıp bununla sırtında odun taşıması, bir kimseye gidip bir şeyler dilenmesinden ister versin ister vermesin- daha hayırlıdır. Tekrarı:
- Bāb: ...
- باب ...
Zübeyr İbnü'i-Avvam r.a. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Siz'den birinin, urganını alıp, sırtında odun yükü taşıması böylece Allah'ın onun başını dik bir durumda tutması, ister versinler, isterse vermesinler, insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Urve İbn Zübeyr ve Saîd İbnü'l-Müseyyeb'in naklettiğine göre Hakîm İbn Hizam r.a. şöyle demiştir: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den istedim, verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra tekrar istedim, tekrar verdi ve şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Bu (dünya) malı, yeşil ve tatlıdır. Kim onu tamah etmeden alırsa onun için bereketli olur. Kim de hırsla alırsa bereketini göremez. Tıpkı yiyip yiyip doymayan kimse gibi olur. Veren el alan elden hayırlıdır." Hakîm şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki ölene kadar, senden sonra bir daha kimseden bir şey alıp onun malını eksiltmeyeceğim." Hz. Ebu Bekir, (halifeliği sırasında) Hakîm'i geçimlik (ata) vermek üzere çağırmış, fakat o kabul etmekten kaçınmıştı. Hz. Ömer de çağırmış o yine kabul etmemişti. Hz. Ömer bunun üzerine, "Ey İnsanlar! Siz şahit olun. Ben ona, hakkı olan İki bin (dirhemi) verdim, fakat o kabul etmekten kaçındı ve almadı" demiştir. Hakîm, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den sonra vefat edene kadar hiçbir kimsenin malını almamıştır. Tekrar: 2750, 3143, 6441 Diğer tahric: Tirmizi Kıyame; Müslim, Zekat
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbn Ömer, "Ömer r.a.'i şöyle derken işittim" demiştir: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana bir ata (geçimlik) vermişti. O'na, "Bunu benden daha çok ihtiyacı olan birine ver" dedim. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Al bunu, sana, istemeden ve hırs göstermeden bir mal gelirse onu al, gelmezse de peşine düşme" buyurdu. Tekrar: 7163 ve
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer (b. el-Hattab r.a.)'in torunu Hamza İbn Abdullah şöyle der: Abdullah İbn Ömer (r.a.)'i şöyle derken işittim: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Daima insanlardan isteyen kimse kıyamet günü yüzünde hiçbir et parçası bile bulunmayan bir halde gelecektir." [-1475-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:"Kıyamet günü güneş o kadar yaklaşır ki dökülen terler, kulakların yarısına kadar ulaşır. Bu sırada Adem'den yardım diler. Sonra Musa'dan, sonra da Muhammed'den." Abdullah İbn Salih el-Cühenî şu ilaveyi yapmıştır: "Yaratılanlar hakkında hüküm verilmesi için şefaatte bulunur. Yürür, (cennet) kapısının halkasını tutar. İşte o gün Allah (c.c) ona makam-ı Mahmud'u verir. Bütün herkes onu över." Hamza'dan nakledildiğine göre, İbn Ömer, dilenmekle ilgili bu hadisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işitmiştir. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "(Gerçek) miskin, kendisine birkaç lokma yiyecek verilen kimse değildir. Gerçek miskin, kendisini geçindirecek bir şey bulamayan ve (istemekten) haya eden veya yüzsüzlük ederek insanlardan istemeyen kimsedir. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Şa'bî'den nakledildiğine göre Muğîre İbn Şu'be'nin katibi şöyle anlatır: Muaviye, Muğîre'ye gönderdiği bir mektupta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işitmiş olduğu hadislerden bir bölümünü yazıp göndermesini istemişti. Muğîre mektuba şöyle yazdı: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim: Allah sizin için üç şey'i hoş görmez: Bunlar, dedikodu, mal israfı ve çok soru sormak
- Bāb: ...
- باب ...
Amir İbn Sa'd'ın naklettiğine göre babası Sa'd şöyle anlatır: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir grup İnsana bir miktar atiyye verdi. Fakat içlerinden sadece birine vermedi. O, grup içinde benim en çok hoşuma giden kişiydi. Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım ve gizlice, "Falanın durumu nedir? Vallahi ben onu mu'min olarak biliyorum" dedim. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Müslim de" buyurdu. Kısa bir süre sustum. Sonra o kişi hakkında bildiğim şeyler beni harekete geçirdi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Falanın durumu nedir? Vallahi ben onu mu'min olarak biliyorum" dedim. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Müslim de. Muhakkak ki ben, bana daha sevimli gelen kimseler olduğu halde, (mal sevgisi sebebiyle) yüzü koyun cehennem'e atılır endişesi ile başkalarına mal veririm." buyurdu. İsmail İbn Muhammed'den şöyle nakledilmiştir: "Bu hadisi naklederken babam'ın şöyle dediğini işittim: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem eliyle vurdu. Elini boynum ile kürek kemiğim arasında birleştirdi. Sonra, "Bana dön ey Sa'd! Ben, bana daha sevimli gelen kimseler olduğu halde, (mal sevgisi sebebiyle) yüzü koyun cehennem'e atılır endişesi ile başkalarına veririm" buyurdu. Ebu Abdullah el-Buharî şöyle demiştir: فكبكبوا yüzleri üzerine çevrildi anlamına gelir. ise مكبا "yüz üstü" demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Miskin, (insanlardan dilenip de) bir İki lokma veya bir iki hurma verildiği zaman geri dönen kimse değildir. Gerçek miskin, geçimini sağlayamayacak durumda olan, fakat onun bu durumda olduğu tahmin edilemediği için sadaka verilmeyen, kalkıp insanlar arasında da dilenmeyen kimsedir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz'den biri için urganını alıp sabahleyin dağa gitmesi, odun toplayıp satması bunun parasından yemesi ve sadaka vermesi insanlardan dilenmesinden daha hayırlıdır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Humeyd es-Saidî şöyle anlatır: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Tebuk gazvesinde bulunmuştuk. Vadi'l-Kura adlı yere geldiğimizde bahçesinde bulunan bir kadına rastladık. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem sahabîlere, "Ne kadar hurma olduğunu tahmin edin" buyurdu ve kendisi de on vesk olacağı yönünde tahminde bulundu. Kadına da, "Çıkacak olan mahsulü ölç" buyurdu. Tebuk'e geldiğimizde, "Bu gece çok şiddetli bir fırtına olacak. Sakın hiç bir kimse ayağa kalkmasın. Devesi olan da bağlasın" buyurdu. Biz de develerimizi bağladık. O gece şiddetli bir fırtına oldu. Bir kimse ayağa kalktı, fırtına onu Tay dağına attı. Eyle hükümdarı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e beyaz bir katır hediye edip ona bir bürde giydirmişti. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da deniz kenarında bulunan halk için bir mektup yazıp gönderdi. Vadi'l-Kura'ya geldikleri zaman kadına, "Bahçen ne kadar ürün verdi?" diye sordu. O, "Resûlullah'ın tahmin ettiği gibi on vesk" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Ben Medine'ye biraz hızlı gideceğim. İçinizden benimle beraber gelmek isteyenler hızlı davransın" buyurdu. Ravi, "İbn Bekkar burada şu anlamda bir şey söyledi" demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'yi teşrif ettiği zaman, "İşte bu Tabe (güzel şehir)'dir" buyurdu. Uhud dağını görünce, "Bu bir dağaktır, o bizi sever biz de onu severiz. Size en hayırlı ensar bölgelerini söyleyeyim mi!?" buyurdu. Sahabîler, "Evet" diye cevap verince, "Benî Neccar, sonra Benî Abdi'l-Eşhel, sonra Benî Saide veya Ben-l-Haris İbnü'l-Hazrec bölgesidir. Bütün ensar bölgelerinde hayır vardır" buyurmuştur. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Salim İbn Abdullah'ın babasından naklettiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Yağmurla, kaynak suyu ile veya kendi kökleriyle dışarıdan su dökmeden sulanabilen mahsullerin onda biri zekat olarak verilir. Bir emek sarfedilerek (kova vb. şeylerle) sulanan arazilerin mahsûllerinden yirmide biri zekat olarak verilir." Ebu Abdullah (Buharî) şöyle demiştir: Bu, ilk hadisin -İbn Ömer'in rivayet ettiği- açıklaması mahiyetindedir. Çünkü ilkinde her hangi bir belirleme yapılmamıştı. Oradaki ifade, "Göğün suladığı şeylerde onda bir vermek gerekir" idi. Bu hadiste bunun ne olduğu beyan edilmiş ve belirlenmiştir. Burada yapılan ziyade kabul edilebilir niteliktedir. Eğer sağlam ravîler rivayet etmiş ise "müfessir" ifade, "müphem" ifadenin hükmünü kaldırır. Nitekim şu örnekte böyledir: el-Fadl İbn Abbas, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Kabe'nin içinde namaz kılmadığını rivayet etmiş, Bilal ise kıldığını söylemiştir. Bu durumda Bilal'in görüşüne itibar edilmiş, el-Fadl'ın görüşü terkedilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said el-Hudri r.a.'in rivayet ettiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Beş Vesk’ten daha az olan mahsülden zekat vermek gerekmez. En küçüğü üç yaşındaki beş deveden daha az deve için zekat vermek gerekmez. Beş ukiyye’den daha az gümüş için zekat vermek gerekmez
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Olgunlaşan hurmalar toplandığı sırada Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e (zekat) hurmaları getirilirdi. Öyle ki yanında büyük bir yığın meydana gelirdi. Bir defasında Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'im torunları Hasan ve Hüseyin r.a. bu hurmalarla oynamaya başlamıştı. İçlerinden biri bu hurmadan alıp ağzına koyunca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona baktı ve Hemen bunu çocuğun ağzından çıkardı. Sonra Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ona: "Muhammed ailesinin sadaka malından yemediğini sen bilmiyor musun?" buyurmuştur. Tekrar: 1491 ve 3072 nolu hadisler. Fethu'l-Bari Açıklması: Konu iki başlığı ele almaktadır. Birincisi, 'devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekat ve sadakasını) verin [En'am 141] ayeti ile ilgilidir. Ayette geçen "hak" ifadesi ile neyin kastedildiği konusunda ihtilaf edilmiştir: İbn Abbas, "Farz olan haktır" demiştir. Buradaki hadis ise ayetteki "hak"kın, zekat olmadığı izlenimini vermektedir. Beikide burada kastedilen, Ahmed ve Ebû Davud'un Cabir'den naklettiği şu hadistir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), her hurma ağacından, on vesk gelecek kadar bir dalın, miskinlerin yemesi için mescide asılmasını emretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.), "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem iyi olduğu ortaya çıkmayan meyvelerin satılmasını yasaklamıştır" demiştir. "İyi" olmak şeklinde tercüme ettiğimiz "salah" kelimesinin ne anlama geldiği sorulduğu zaman Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, "zayıflık ve dayanaksızlığının kaybolması" buyurmuştur. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir Ibn Abdullah r.a., "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem iyi olduğu ortaya çıkmayan meyvelerin satılmasını yasaklamıştır" demiştir. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Enes İbn Malik r.a. şöyle anlatir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem serpilip büyüyene ve kızarana kadar meyvelerin satımını yasaklamıştır. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab'ın Salim'den naklettiğine göre İbn Ömer r.a. şöyle anlatır: "Ömer İbnü'l-Hattab Allah yolunda bir at tasadduk etmişti. O atın satılmak için pazarlandığını gördü ve satın almak istedi. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek durumunu arzetti. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona, "Verdiğin sadakaya geri dönme" buyurmuştur. İşte bu sebeple İbn Ömer r.a. sadaka olarak verdiği şeyi geri satın almaz, sadaka olarak bırakırdı. Tekrar: 2775, 2971, 3002 Diğer tahric eden: Tirmizî, Zekat
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd İbn Eslem'in naklettiğine göre babası şöyle anlatır: "Ömer'i şöyle söylerken işittim: "Allah için bir atı sadaka olarak vermiştim. Alan kimse ata bakamayıp güçsüz bıraktı. Ben de onu satın almak istedim. O kimsenin, İzin alarak sattığını zannettim. Durumu Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sorunca, bana, "Satın alma, onu sana bir dirheme verse bile asla verdiğin sadakaya geri dönme. Çünkü sadakasından geri dönen, kustuğunu geri ağzına alan gibidir" buyurmuştur. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed İbn Ziyad, "Ebu Hureyre'yi şöyle söylerken işittim" demiştir: "Ali'nin oğlu Hasan zekat olarak gelen hurmalardan alıp ağzına koymuştu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ağzından çıkarması için ona, "Kih kih! Sen bilmiyor musun biz sadaka yemiyoruz?" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Meymûne'nin azadlı kölesine zekat malından verilmiş bir koyunun murdar bir şekilde ölmüş olduğunu görünce onlara, "Derisinden faydalansanız ya!" buyurmuştu. Onlar hayvanın "leş" olduğunu söyleyince ise, "Onun sadece yenilmesi haram kılınmıştır" buyurmuştur. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
el-Esved'den nakledildiğine göre, Aişe r.anha bir gün azad etmek amacıyla Berîre'yi satın almak istedi. Efendileri, Berîre'nin vela hakkının kendilerine ait olmasını şart koştular. Aişe durumu Resûlullah'a arzetti. Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona, "Sen satın al, vela hakkı azad edene aittir" buyurdu. Hz. Aişe şöyle anlatır: Bir defasında Hz. Nebi'e bir miktar et getirilmişti. Ben, "Bu Berire'ye sadaka olarak verilmişti" dedim. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Bu, onun için sadaka, bizim için ise hediyedir" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Atiyye el-Ensarî (r.anha) şöyle anlatır: Bir gün Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Aişe'nin yanına geldi ve ona, "Yanında bir şey var mı?" diye sordu. Aişe, "Hayır. Sadece senin Nüseybe'ye (Ümmü Atıyye) sadaka olarak gönderdiğin koyundan onun bize gönderdiği bir miktar et var" diye cevap verdi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Sadaka yerine ulaşmış" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes r.a. şöyle anlatır: Resûlullah'a, Berire'ye sadaka olarak verilmiş koyundan bir miktar et getirilmişti. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Bu, onun için sadaka, bizim için hediyedir" buyurdu. Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas r.a. şöyle anlatır: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Muaz İbn Cebel'i Yemen'e gönderirken ona şöyle buyurdu: "Sen ehl-i kitap olan bir topluluğa gidiyorsun. Yanlarına varınca onları "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun Resulü olduğuna" şahitlikte bulunmaya davet et. Bu konuda sana itaat ederlerse onlara, Allah'ın günde beş vakit namaz kılmayı farz kıldığını haber ver. Bu konuda da sana itaat ederlerse onlara, Allah'ın, zenginlerden alınıp fakirlere verilmek üzere zekatı farz kıldığını haber ver. Eğer bu konuda da sana itaat ederlerse mallarının en değerli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun duasından da kork. Çünkü mazlum ile Allah arasında hiçbir perde yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbn Ebi Evfa şöyle anlatır: "Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) birileri zekatlarını getirdiği zaman onlara, "Allah'ım! Falan’ın ailesine merhamet et!" derdi. Babam zekatını getirdiği zaman ona, "Allahım! Ebu Evfa ailesine salat (merhamet) et" diye dua etti. Tekrarı:
- Bāb: ...
- باب ...
Leys'in Ebu Hureyre r.a.'den naklettiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İsrailoğullarından birisi bir başkasından, kendisine bin dinar borç vermesini istemişti. Adam da ona bin dinarı verdi. Daha sonra borcu alan (kişi) bir deniz yolculuğuna çıktı. Fakat geri dönecek bir deniz ulaşım aracı bulamadı. Hemen bir odun parçası alıp içini oydu, bin dinarı içine koydu ve denize attı. Borç veren kişi, (borçlu alanı karşılamak için) çıktığı zaman bir odun parçası buldu. Bunu ailesi için (yakmak amacıyla) aldı. (Eve gidip) onu kırdığı zaman vermiş olduğu parayı bulmuş oldu." Tekrar: 2063, 2291, 2404, 2430, 2734, 6261 BU HADİS’İN UZUN HALİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Hayvanların, kuyunun ve madenin verdiği zararlar tazmin edilmez, Rikazın beşte birini (vergi olarak) vermek gerekir." Tekrar: 2355, 6912, 6913 Diğer tahric: Tirmizî, Zekat; Müslim, Hudud
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Humeyd es-Sâİdî r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Esed" kabilesinden, İbnü'l-Lüteybiyye diye bilinen bir kimseyi Benî Süleym kabilesine ait zekâtları toplamak üzere görevlendirdi. Döndüğü zaman ona hesapları sordu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes r.a. şöyle anlatır: "Ureyne kabilesinden bir grup Medine'de, veba'dan kaynaklanan bir hastalığa yakalandı. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların zekât develerinin bulunduğu yere gitmelerine izin verdi. Oraya gidip zekât develerinin sütünü ve idrarını içtiler. Daha sonra çobanı öldürüp develeri götürdüler. Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir grup gönderdi. Onları yakalayıp getirdiler. Onların ellerini, ayaklarını kestirdi. Gözlerini oydurdu. Onları Harre adlı bölgeye terketti. Orada taşları kemirip durdular
- Bāb: ...
- باب ...
Enes İbn Malik r.a. şöyle anlatır: "Abdullah İbn Ebi Talha'yı, ağzına, tahnik (çiğnenmiş hurma çalması) için Resûlullah'a götürdüm. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile karşılaştım. Elinde bir mühür vardı ve bununla zekât develerini damgalıyordu." Tekrar:
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, köle, hür, erkek, kadın, küçük ya da büyük olsun Müslümanlara bir sa' hurma veya bir sa' arpayı fıtır sadakası olarak vermelerini farz kılmıştır. (Ramazan bayramı) namazına gitmeden önce bunun ödenmesini emretmiştir. Tekrar: 1504, 1507, 1509, 1511 ve
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Köle, hür, erkek, kadın küçükk yada büyük olsun müslümanlara bir sa' hurma veya bir sa' arpayı fitr sadakası olarak vermelerini farz kılmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd şöyle demiştir: "Biz (fitr) sadakasını bir sa' arpa olarak verirdik." Tekrar: 1506, 1507 ve 1510 باب: صدقة الفطر صاع من طعام. 73- Fitr Sadakası Olarak Bir Sa' Buğday Vermek
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said el-Hudrî r.a. şöyle demiştir: "Biz fitr zekatını bir sa’ taam (yiyecek maddesi - buğday), arpa, hurma, kurutulmuş yoğurt veya kuru üzüm'den verirdik." باب: صدقة الفطر صاعا من تمر. 74- Fitr Sadakası Olarak Bir Sa Kuru Hurma Vermek
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi'in naklettiğine göre Abdullah İbn Ömer şöyle demiştir: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem fitr zekatını, bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak vermemizi emretti. İnsanlar, iki müdd'ü, yarım sa'ya denkleştirdiler." باب: صاع من زبيب. 75- Fitr Sadakası Olarak Bir Sa Kuru Üzüm Vermek
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî r.a. şöyle demiştir: "Biz Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında iken, (fitr sadakasını) yiyecek maddesinden, kuru hurmadan, arpadan veya kuru üzümden bir sa' olarak verirdik. Muaviye devlet başkanı olup, Şam'ın buğdayları gelince, 'bir müdd (buğday) diğerlerinden iki müdde denktir' görüşünü belirtmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
ibn Ömer r.a. Şöyle demiştir: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem fitr sadakasının cemaat bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saîd el-Hudrî r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında, bayram günü, bir sa' yiyecek maddesi (fitr sadakası olarak) verirdik. Yiyecek maddelerimiz, arpa, kuru üzüm, kurutulmuş yoğurt ve kuru hurma idi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, erkek ve kadına, hür ve köle'ye, bir sa' kuru hurma veya bir sa' arpa'yı fitr (ya da Ramazan) sadakası vermesini farz kılmıştır. Daha sonra insanlar yarım sa' buğdayı bunlara denk kabul etmiştir." Ravi Nafi' şöyle anlatır: "İbn Ömer r.a. kuru hurma olarak verirdi. Bir ara, Medineliler (kıtlık nedeniyle) hurma sıkıntısı çektiler. Bundan dolayı fitr sadakasını arpa olarak vermişlerdi. İbn Ömer. küçük, büyük, nafakasını karşılamakla yükümlü olduğu kimselerin fitr sadakasını verirdi. Hatta çocuklarımın fitr sadakalarını da verirdi. O, fitr sadakasını kabul edenlere verirdi. Halk ise, fitr sadakasını bayramdan bir - iki gün önce verirdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem fitr sadakasını, küçük, büyük, hür, köle (herkese), bir sa' arpa veya bir sa' kuru hurma olarak vermeyi farz kılmıştır." KİTABU’Z-ZEKAT BİTTİ. KİTABU’L-HAC BİR SONRAKİ SAYFA’DA BAŞLIYOR