Sahih-i Buhari

...

(60) Kitāb: Peygamberler

(60) ...

Ebu Musa r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Erkeklerden pek çok kişi kemale ermiştir. Kadınlardan ise kemale ancak Firavun'un karısı Asiye ile İmran kızı Meryem kemale ermiştir ve şüphesiz Aişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir." Hadis ileride 3433, 3769 ve 5418 numara ile gelecektir. Diğer tahric edenler: Tirmizi Et’ime; Nesâî, Muaşeret Fethu'l-Bari Açıklaması: Bu başlıktan maksat, Firavun'un hanım i Müzahim kızı Asiye'yi sözkonusu etmektir. Denildiğine göre o İsrailoğullarından idi ve Musa'nın halası idi. Meryem ise daha sonra ayrıca sözkonusu edilecektir. "Kadınlardan Firavun'un karısı Asiye ile İmran'ın kızı Meryem dışında kimse kemale ermemiştir" buyruğu ile Buharı bu kapsamı daraltılmış ifadeyi bu iki kadının birer nebi olduğuna delil göstermektedir. Çünkü insan türünün en mükemmeli hiç şüphesiz önce nebilerdir, sonra velilerdir, sıddıklar ve şehidlerdir. Eğer bu iki kadın nebi olmamış olsaydı, kadınlar arasında da veli, sıddıka ve şehide olmaması gerekirdi. Vakıada ise bu nitelikler birçok kadında bulunan niteliklerdir. Sanki yüce Allah Resulü şöyle buyurmuş gibidir: "Kadınlardan filan ve filan kadın dışında kimseye nübüwet verilmemiştir." Eğer sıddıka yahut veliyye ya da şehitlik sıfatı yalnızca filan kadın ile filan kadın için sabittir, demiş olsaydı, elbette ki bu doğru olmazdı. Çünkü bu nitelikler başkalarında da bulunmaktadır. Şu kadar var ki hadiste sözkonusu edilen kemale ermekten maksadın, nebilerin dışındakilerin kemali olması hali müstesnadır. Ancak açıklanan durum sebebiyle nebilerin dışındakilerin kemalinin kastedildiğini ortaya koyacak tam bir delil bulunmamaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Buna göre maksat, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanından önceki zamanlardır. Ayrıca Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kendi dönemindeki kadınlardan Aişe dışında kimseyi sözkonusu etmemiştir. Hadiste Aişe r.a.a'nın diğer kadınlara göre daha faziletli olduğuna dair açık bir ifade bulunmamaktadır. Çünkü tiridin diğer yemeklere üstünlüğü ancak hazırlanmasının külfetsiz oluşu ve ko- . laylıkla hazmedilişi dolayısı iledir ve o dönemde onların yemeklerinin en Üstünü idi. Bununla birlikte bütün bu özellikler her bakımdan tiridin en üstün olmasını gerektirmemektedir. Başka açılardan başka yemeğe nispetle daha az faziletli olması mümkündür. Kurtubı der ki: Sahih olan, Meryem'in nebi olduğudur. Çünkü yüce Allah ona melek vasıtasıyla vahiy bildirmiştir. Asiye'ye gelince, onun nebi olduğuna dair herhangi bir delil varid olmamıştır. el-Kermanı der ki: "Kemale eriş" lafzı dolayısıyla nebi olması gerekmez. Çünkü kemal bir şeyin tamam olması ve kendi alanında en ileri dereceye varmış olması halini anlatmak için kullanılır. O halde maksat onun kadınlar hakkında sözkonusu olan bütün fazilet alanlarında en ileri dereceye ulaşmış olmasıdır. (Devamla) der ki: Kadınlardan nebi olmadığına dair icma' da nakledilmiş bulunmaktadır. Evet Kermanı böyle demektedir. Bununla birlikte el-Eşarı'den, kadınlardan altı tane nebi olduğunu söylediği de nakledilmiştir. Bunlar Hawa, Sara, Musa'nın annesi, Hacer, Asiye ve Meryem'dir. Onun nübüwet hususunda belirlediği ölçüye göre, Allah tarafından meleğin bir emir, nehiy ya da ileride meydana geleceklere dair bir bilgi getirerek geldiği her bir şahıs, bir nebidir. Yüce Allah tarafından bu kabilden çeşitli hususları bildirmek üzere bunlara meleğin gelmiş olduğu da sabittir. Kur'an-ı Kerim'de bunların bazılarına vahiyde bulunulduğu da açıkça ifade edilmiştir. İbn Hazm "el-Milel ve'n-Nihal" adlı eserinde bu meselede görüş ayrılığının ancak kendi çağında Kurtuba'da tartışma konusu edildiğini ve o zamana kadar böyle bir tartışmanın bulunmadığını zikretmiş bulunmaktadır. Bu hususta görüş belirtenler arasında üçüncü bir görüş daha nakletmiştir ki, o da bu hususta görüş açıklamamaktır. (Devamla) der ki: Kadınlardan nebi geldiğini kabul etmeyenlerin delili yüce Allah'ın: "Senden önce gönderdiğimiz Resuller kendilerine vahyettiğimiz şehirli erkeklerden başkaları değildi. "[Yusuf, 109] buyruğudur. (İbn Hazm) der ki: Ancak bu buyrukta delilolacak bir taraf yoktur. Çünkü kimse kadınlara risalet verildiğini iddia etmiş değildir. Sözkonusu görüş ayrılığı sadece Nübuvvet ile alakalıdır. Bu hususta varid olmuş en açık buyruklar Meryem kıssasındadır. Musa'nın annesinin kıssasında da onun için Nübuvvetin sabit olduğuna delil olacak taraflar vardır. Çünkü sadece ona bu hususun vahyedilmesi dolayısı ile çocuğunu denize attığını görüyoruz. Şanı yüce Allah da Meryem'i ve ondan sonra da başka nebileri sözkonusu ettikten sonra şöyle buyurmaktadır: "İşte bunlar AIlahım kendilerine nimet verdiği ... nebilerdendir." (Meryem, 58) Böylelikle o da bu genel buyruğun kapsamı içerisine girmiş olmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır

...
Referans:60 3411