Sahih-i Buhari

...

(62) Kitāb: Peygamberin Sahabeleri

(62) ...

Ebu Said el-Hudri r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Müslüman cemaate irad ettiği bir hutbesinde dedi ki: Şüphesiz Allah bir kulu(nu) dünya ile nezdindekilerden birisini seçmek hususunda muhayyer bıraktı. O kul da Allah'ın nezdindekileri seçti. (Ebu Said) dedi ki: Bunun üzerine Ebu Bekir ağladı. Biz de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in seçimde serbest bırakılan bir kula dair haber vermesi dolayısıyla onun niçin ağladığına hayret ettik. Meğer seçmekte serbest bırakılan kişi ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem imiş ve Ebu Bekir aramızda en bilgili olanımızmış. ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Şüphesiz sohbetinde (arkadaşlığında) ye malında kendisine karşı en çok minnettar olduğum kişi Ebu Bekir'dir. Eğer Rabbimin dışında bir halil edinecek olsaydım şüphesiz Ebu Bekir'i edinirdim. Fakat İslamın kardeşliği ve sevgisi (zaten varolan bir şeydir). Mescidde Ebu Bekir'in kapısı dışında kapatılmadık hiçbir kapı kalmasın." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Meğer Ebu Bekir bizim en bilgilimiz imiş." Malik'in rivayetinde: "Meğer Ebu Bekir onu" yani Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i yahut da sözü geçen ifadeler ile neyin kastedildiğini "en iyi bilenimiz imiş" şeklindedir. "Arkadaşlığında ve malında insanlar arasında kendisine karşı en minnettar olduğum kişi Ebu Bekir'dir" buyruğundaki "emen{: en çok minnet altında bırakmış olan; tercümede: en çok minnettar olduğum kişi)" ifadesi bağışlamak, karşılıksız vermek anlamında "el-menn" kökünden tafdil ismidir. Yani karşılıksız olarak insanlar arasında canı ve malı ile bana en fedakar davranan kişi odur. Yoksa yapılan işi hükümsüz kılan minnet altında tutmaktan gelen bir tabir değildir. "Fakat İslam kardeşliği ve sevgisi" hasıl olmuş ve var olan bir şeydir, demektir. Malik'in rivayetinde "bab: kapı" yerine "havha" lafzı kullanılmıştır ki bu da ışığın girmesi için duvarda açılan bir gedik anlamındadır. Yerden yüksek olması da şart değildir. Aşağıda olması halinde istenen yere ulaşmak için yakınlık sağladığından (içinden) girmek mümkün olur. Burada da kastedilen budur. Bundan dolayı hakkında "bab: kapı" lafzı kullanılmıştır. Fakat kapatılıp kilitlenmesi mümkün olmadıkça da böyle bir boşluğa kapı adı verilmez. "Ebu Bekir'in kapısı dışında ... " Kapatmadık hiçbir kapı bırakmayınız. Ebu Bekir'in kapısı müstesna, onu kapatmaksızın bırakınız. Hattabı, İbn Battal ve başkaları der ki: Bu hadiste Ebu Bekir'e ait açık bir, özellik bulunmaktadır. Ayrıca bunda onun halifeliği hak ettiğine dair güçlü bir işaret de vardır. Bilhassa bu husus Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hayatının sonlarında sabit olmuştur. Bu da onlara Ebu Bekir dışında hiçbir kimsenin imamlık yapmamasını emrettiği vakit gerçekleşmiştir. Bazılarının iddia ettiğine göre burada "kapı" halifelikten kinayedir. Kapatılmasının emredilmesi ise, halifeliği istemekten kinayedir. Şöyle buyurmuş gibidir: Ebu Bekir dışında kimse halifeliğe talip olmasın. Onun böyle bir şeye talip olmasında bir sakınca yoktur. Nitekim İbn Hibban da bu hadisi kaydettikten sonra bu görüşe meylederek şöyle demektedir: Bu hadiste Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den sonra halifenin Ebu Bekir olacağına delil vardır. Çünkü o: "Mescide açılan bütün gedikleri kapatınız" buyruğu ile kendisinden sonra halife olmaya dair bütün insanların ümitlerini ortadan kaldırmış olmaktadır. Hadisten Çıkan Sonuçlar Bu başlıktaki hadiste sözü geçenlerin dışında başka hususlar da anlaşılmaktadır: 1. Açıkça görüldüğü gibi Ebu Bekir'in bir fazileti, bir üstünlüğü vardır. O Nebi salı allah u aıeyhi ve selle m tarafından -sözü geçen engel olmasaydı- halil edinilmeye layık birisi idi. 2. "Halil"in, ortaklığın sözkonusu olmayacağı özel bir nitelik olduğu anlaşılmaktadır. 3. Mescitlerin önemli bir zorunluluk bulunmadığı sürece yol gibi kullanılmaktan korunması gerekir. 4. Dinleyenlerin anlama kabiliyetlerini harekete geçirmek için ve anlamak hususunda ilim adamlarının farklılıkları sebebiyle, açık ifade kullanmaksızın özel bilgiye işaret edilebilir. 5. Anlayışı itibariyle daha üstün olan bir kimse, daha alim, daha bilgili denilmeye de hak kazanır. 6.Ahirette olan iyilikleri tercih etmekle teşvik edilmektedir. 7. İyilik yapan kimseye teşekkür etmek, faziletini dile getirmek ve onu övmek yerinde bir davranıştır. 8. İbn Battal der ki: İmam olmaya (halifeliğe) adayalan bir kimsenin, -bu kıssada Ebu Bekir es-Sıddik hakkında görüldüğü gibi- bu liyakatına delil teşkil edecek özel bir üstünlük mertebesine sahip olmasına da işaret edilmektedir. 4. Nebi S.A.V.'DEN SONRA EBU BEKR'İN FAZİLETİ

...
Referans:62 3654