Sahih-i Buhari

...

(62) Kitāb: Peygamberin Sahabeleri

(62) ...

Hişam, babasının şöyle dediğini nakletmektedir: "İnsanlar hediye vermek istedikleri zaman Aişe'nin gününü kollarlardı. Aişe dedi ki: Benim diğer arkadaşlarım, Ümmü Seleme'nin yanında bir araya gelerek: Ey Ümmü Seleme dediler. Allah'a yemin ederiz insanlar hediye vermek istedikleri zaman Aişe'nin gününü araştırıyorlar. Bizler de Aişe'nin istediği gibi hayır isteriz. Bu sebeple Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e söyle de insanlara nerede bulunuyorsa yahut kimin evine gitmişse ona hediyelerini orada vermelerini söylesin. (Aişe) dedi ki: Ümmü Seleme bu hususu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e söyledi. (Ümmü Selemel dedi ki: Ama benden yüz çevirdi. Tekrar yanıma geri gelince yine ona bu hususu hatırlattım. Yine benden yüz çevirdi. Üçüncü defa ona bunu hatırlatınca dedi ki: Ey Ümmü Seleme, Aişe hususunda beni rahatsız etme! Çünkü Allah'a yemin ederim ki aranızda onun dışında sizden herhangi bir kadın ile aynı yorganın altında iken üzerime vahiy inmemiştir." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Aişe r.anha'ın fazileti" es-Sıddik Ebu Bekir'in kızı es-Sıddika olup, annesi Üm mü ROmEm'dır. Daha önce nübuwetin alametleri bahsinde ondan sözedilmişti. İslam geldikten sonra ve hicretten sekiz yıl ya da ona yakın bir süre önce doğmuştur. Nebi sallallahu aleyhi ve sellern vefat ettiğinde yaklaşık 18 yaşında idi. Nebi efendimizden pek çok şey bellemiş, ondan sonra da yaklaşık elli yıl daha yaşamıştır. Bu sebeple insanlar ondan çokça ilim öğrenmiş, ondan hükümlere, adaba dair pek çok şey nakletmişlerdir. Hatta şer'i hükümlerin dörtte birinin ondan nakledildiği söylenmiştir. Muaviye'nin halifeliği döneminde 58 yılında vefat etmiştir. Bundan sonraki yıl vefat ettiği de söylenmiştir. Doğru kabul edilen görüşe göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellern'den çocuğu olmamıştır. Ona kendisine künye vermesini isteyince, "Kız kardeşimin oğlunun adını künye olarak kullan" diye cevap vermesi üzerine Ümmü Abdullah künyesini almıştır. İbn Hibban Sahih'inde Aişe'den rivayet ettiğine göre Nebi ona bu künyeyi Abdullah b. ez-Zubeyr, Abdullah'ı tahnik etmek üzere getirdiğinde vermiş ve şöyle buyurmuştur: Bu Abdullah'tır, sen de Ümmü Abdullah'sın. Aişe dedi ki: O gün bugündür benim künye m bu olmuştur." "Aişe rahatsızlandı." Zayıf düştü demektir. "Senden önce gitmiş"; her şeyin önce olanına (farat) denilir. İbnu't-Tin der ki: Hadisten anlaşıldığına göre onun kesin olarak cennete gireceğini belirtmiş olmaktadır. O bu sözü de ancak Nebie dayanarak söylemiş olabilir. Kendisinin naklettiği hadis olan sekizinci (3775. hadis) hadiste belirtildiğine göre insanlar hediye vermek istedikleri vakit Aişe'nin gününü araştırırlardı. Bu hadiste belirtildiğine göre "Allah'a yemin ederim aranızda -onun dışında- sizden bir kadın ile aynı yorganın altında iken üzerime vahiy inmemiştir" buyruğu ile ilgili yeterli açıklamalar daha önceden Hibe bölümünde geçmiş bulunmaktadır. Bu hadis, Aişe'nin Hatice'den faziletli olduğuna delil gösterilmiştir. Ancak şu iki sebep dolayısıyla böyle bir sonuca varmak gerekmemektedir: Birinci sebep onun Hatice'yi bu kapsarnın içerisine sokmak istememiş olma ihtimalidir. Çünkü "aranızdan" ifadesi ile kastedilen muhatap olan kimsedir. Bu da Ümmü Selerne ve onu gönderenler yahut da o sırada mevcut olan diğer hanımlardır. İkinci sebeb e gelince, onun da kapsama gird@ var sayılsa bile özel bazı faziletlerin sabit olması mutlak olarak faziletin sabit olmasını gerektirmez. Nitekim "aranızda Kur'an'ı en iyi okuyanınız Ubey, feraiz ilmini en iyi bileniniz Zeyd'dir" hadisi ve benzerlerinde olduğu gibi. Aişe'nin bu özelliğinin hikmeti ile ilgili olarak sorulan soruya da babasının durumu ve konumu d91ayısıyla diye cevap verilmiştir. Çünkü babası çoğu hallerinde Nebi sallalliihu aleyhi ve sellernIden ayrılmamıştı. Onun bu özelliği kızına da sirayet etmiştir. Bununla beraber Nebi sallalliihu aleyhi ve sellern onu çok fazla da seviyordu. İleride yüce Allah'ın izniyle Hatice'nin tercümesi (biyografisi) verilirken buna dair geniş açıklamalar da gelecektir. es-Subki el-Kebir der ki: Bizim Allah için dinimizde kabul ettiğimiz husus şu ki: Fatıma daha faziletlidir, ondan sonra Hatice, ondan sonra Aişe gelir. Bu husustaki görüş ayrılığı ünlüdür. Fakat hakka tabi olmak daha doğru bir şeydir. İbn Teymiye der ki: Hatice ile Aişe arasındaki fazilet yönleri birbirine yakındır. O sanki bir hüküm belirtmemek görüşünü tercih etmiş gibidir. İbnu'I-Kayyim der ki: Eğer faziletten kas ıt Allah nezdinde sevabın çokluğu ise bu bilinemeyecek bir husustur. Çünkü kalplerin amelleri, azaların amellerinden daha üstündür. Eğer ilim çokluğu kastedilirse kesinlikle Aişe daha üstündür. Şayet aslın şerefi kastedilirse kaçınılmaz olarak Fatıma üstündür. Bu kızkardeşleri dışında kimsenin onunla ortak olmadığı bir fazilettir. Eğer seyyidlik (efendilik) şerefi kastedilirse bu hususta nas sadece Fatımaıyı sözkonusu etmiştir. Derim ki: Fatıma'nın diğer kzkardeşlerinden farkı şudur: Diğerleri önceden geçtiği üzere Nebi s.a.v. hayatta iken vefat etmişlerdir. Aişe'nin özelolarak sahip olduğu üstün ilme gelince, şüphesiz Hatice'nin de buna karşılık olabilecek özellikleri vardır. Çünkü Hatice İslam davetini ilk kabul eden ve ona davet eden, canıyla, malıyla ve büsbütün kendisini vermek suretiyle bu davanın sağlamlaşmasına yardım eden birisidir. Dolayısıyla onun kendisinden sonra Jelenlerin ecri gibi bir ecri de vardır. Bunun miktarını ise yüce Allah'tan başkası takdir edemez. Fatıma'nın en faziletli oluşu hususunda icma'ın gerçekleştiği ama Aişe ile Hatice arasında (hangisinin daha faziletli olduğu hususunda) görüş aynlığının devam ettiği de söylenmiştir

...
Referans:62 3775