Sahih-i Buhari

...

(63) Kitāb: Medine'deki Yardımcıların (Ensar) Faziletleri

(63) ...

Ebu Bekir r.a.'ın kızı Esma r.anha, dedi ki: "Ben Zeyd b. Amr b. Nufeyl'i ayakta sırtını Ka'be'ye vermiş olarak şöyle derken gördüm: Ey Kureyş topluluğu! Allah'a yemin ederim, aranızda benim dışımda kimse İbrahim'in dini üzere değildir. O mev'udeyi (diri diri gömülmek istenen kızı) ölümden kurtarıyor, kızını öldürmek istediği takdirde adama onu öldürme, onun geçimini senin yerine ben karşılayacağım, diyordu. Sonra o kızı ondan alırdı. Büyüyünce babasına, arzu edersen onu sana geri verebilirim, dilersen onun ihtiyaçlarını senin yerine karşılamaya devam edebilirim, derdi." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Zeyd b. Amr b. Nufeyl hadisi" Bu Ömer b. el-Hattab b. Nufeyl'in amcasının oğludur. Aşere-i mübeşşere'den birisi olan Said b. Zeyd'in babasıdır. Tevhidi bulmak isteyip, putları bir kenara iten, şirkten uzak duran kimselerden idi. Fakat Nebi sallallShu aleyhi ve sellem'e nübuwet verilmeden önce vefat etmişti. el-Bezzar ve Taberanl'nin rivayet ettikleri bu hadiste Said b. Zeyd şunları söylemektedir: "Zeyd b. Amr ile Varaka b. Nevfel hak dini aramak üzere çıktılar. Nihayet Şam'a geldiler. Varaka hristiyanlığı kabul etti, fakat Zeyd onu kabul etmedi. Musul'a gitti. Orada bir rahip ile karşılaştı, rahip ona hristiyanlığı teklif etti, yine kabul etmedi." Bundan sonra da hadisi ona dair tercümede (başlıkta) yer alan İbn Ömer hadisine yakın bir şekilde zikretti. Bu rivayetinde şunlar da yer almaktadır: "Said b. Zeyd dedi ki: Ben ve Ömer Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Zeyd'in durumu hakkında sordum da şöyle buyurdu: Allah ona mağfiret etsin, ona rahmetini ihsan etsin. Şüphesiz ki o İbrahim'in dini üzere ölmüştür." "Hak dini soruşturmak üzere çıktı." Tevhid dinini araştırmak üzere çıktı. "Gücüm yettiği takdirde" yani benim böyle bir şeyi yüklenmeme kudretim var ise. Bir rivayette "ene: ben" lafzında nun, böyle bir işin uzak bir ihtimal olduğu anlamını ifade edecek şekilde şeddeli gelmiştir. Allah'ın gazabından maksat ise onun ikabının (cezasının) ulaştırılmasıdır. "Yanlarından ayrılınca" yani onların topraklarının dışına çıkınca. "Diri diri gömülmek istenen kızı ölümden kurtarıyordu." İfadede mecaz vardır. Onu ölümden kurtarmaktan kasıt, hayatta kalmasını sağlamak, diri diri gömülmesini önlemektir. Hadiste de bunu nasıl yaptığı açıklanmış bulunmaktadır. İbn Ebi'z-Zinad'ın rivayetinde: "O öldürülmesin diye diri diri gömülmek istenen kızı fidye vererek kurtarırdı." Cahiliye dönemi insanları hayatta oldukları halde kız çocuklarını gömerlerdi. Denildiğine göre bunun asıl sebebi, onların iftetleri adına korkulması idi. Çünkü bazı Araplar bir başkasının kızını esir almış ve ona cariye muamelesi yapmıştı. Babası fidye vererek onu kurtarmak isteyince kız da kendisini esir alanı tercih etmişti. Bunun üzerine babası da doğacak her bir kız çocuğunu öldüreceğine dair yemin etti. Diğerleri de bu hususta onun ardından gittiler. Ben bunu "el-Evail" adlı eserimde uzun uzadıya açıklamış bulunuyorum. Aralarından bu işi yapanların çoğunluğu ise yüce Allah'ın şu buyruğunda olduğu gibi açlık ve fakirlik endişesi ile yapıyordu: "Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Çünkü sizin de, onların da rızkını biz veririz. "[En'am, 151] Zeyd'in kıssası da bu ikinci hususa delil teşkil etmektedir. Her iki hususun da bu konuda birer sebep olma ihtimali de vardır

...
Referans:63 3828