Sahih-i Buhari

...

(65) Kitāb: Kur'an-ı Kerim 'in Peygamber ﷺ Tefsiri

(65) ...

İbn Ebı Müleyke'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: İbn Abbas'ın yanına gittik. Bize şöyle dedi. Şu halifeliğe soyunan İbnü'z-Zübeyr'in yaptıklarına hayret etmiyor musunuz? Ben kendi kendime şöyle dedim: Ona yardım etmek konusunda kendi kendimi sorgulayacağım. Halbuki Ebu Bekir ve Ömer'in hilafetini kabul ve destekleme konusunda kendi kendimi sorgulamac mıştım. Çünkü o ikisi, her türlü iyliğe ondan daha layıktı. Sonra şöyle dedim: İbnü'z-Zübeyr, Hz. Nebi'in halası ile Zübeyr'in oğlu, Ebu Bekir'in torunu, Hatice'nin erkek kardeşinin oğlu, Hz. Aişe'nin kız kardeşinin oğlu ... Bir de baktım ki, benden uzaklaşıyor ve benim yakın çevresinden olmamı istemiyor. O zaman şöyle dedim: Ben ona boyun eğdiğim zaman bu tavırlarını bırakacağını zannetmiyorum. Onun bana iyilik yapacağını da düşünmüyorum. Eğer mutlaka biri benim idarecim olacaksa, amcamın çocuklarının beni yönetmesi, başkasının beni yönetmesinden bana daha sevimli gelir. Fethu'l-Bari Açıklaması: Biat yüzünden Abdullah İbn Abbas ile İbnü'z-Zübeyr arasında bir gerginlik meydana gelmişti. Muaviye öldüğü zaman Abdullah İbnü'z-Zübeyr, Yezid'e biat etmeye yanaşmamış ve ısrarla ona biat etmeyi reddetmişti. Bunun üzerine Yezid İbn Muaviye, Müslim İbn Ukbe komutasındaki bir orduyu Medıne'ye sevk etmiş ve "Hane Vakası" diye bilinen olay meydana gelmişti. Daha sonra söz konusu ordu Mekke'ye yöneldi. Bu esnada ordunun komutanı Müslim İbn Ukbe öldü. Onun yerine ordunun komutasını Şamlı Husayn İbn Nemır üstlendi. Husayn, İbnü'z-Zübeyr'i Mekke'de kuşattı. Mancınıklarla Ka'be'ye saldırdı. Saldırılar sonucunda Ka'be yandı. Tam bu esnada Yezid İbn Muaviye'nin öldüğü haberi geldi. Bunun üzerine ordu Şam'a döndü. İbnü'z-Zübeyr de Ka'be'yi yeniden inşa eti. Ardından insanları kendisine biat etmeye davet etti. Neticede insanlar ona biat etti. Hicaz, Mısır, Irak ve Horasan halkı ile Şam bölgesinin çoğunluğu ona boyun eğdi. Daha sonra Şam'a Mervan hakim oldu. İbnü'z-Zübeyr tarafından atanan emir Dahhak İbn Kays'ı Merc-i Rahit'te öldürdü. Ardından Mısır'a doğru harekete geçti ve bu bölgeyi hakimiyeti altına aldı. Bütün bu olaylar hicretin 64. yılında gerçekleşmişti. Ka'be'nin binası ise hicretin 65. yılında tamamlandı. Aynı yıl Mervan öldü. Yerine oğlu Abdulmelik geçti. Muhtar İbn Ebı Ubeyd Kufe'yi hakimiyeti altına aldı. İbnü'z-Zübeyr tarafından görevlendirilen kimseler ondan kaçtı. İbnu'l-Hanefiyye olarak tanınan Muhammed İbn Ali İbn Ebı Talib ile Abdullah İbn Abbas Hz. Hüseyin'in katledilmesinden sonra Mekke'de ikamet etmeye başlamışlardı. İbnü'z-Zübeyr onları kendisine biat etmeye davet etti. Bu vesileyle onları kuşattı. Bunun haberi Muhtar'a ulaştı. Bunun üzerine Muhtar bir ordu hazırlayıp onlara gönderdi. Ordu onları kuşatmadan kurtardı. Kendilerinden de İbnü'z-Zübeyr'e karşı savaşma konusunda izin istediler. Ama onlar buna izin vermedi. İbn Abbas ile İbnu'l-Hanefiyye Taife gidip oraya yerleştiler. İbn Abbas hicri 68 yılında vefaat edinceye kadar burada kaldı. İbnu'l-Hanefiyye ise onun vefatından sonra Yenbu'daki Radva dağına doğru yolaçıktı. Bir müddet orada kaldı. Daha sonra Şam'a gitmeye karar verdi. Bu yüzden Eyle'ye doğru yola koyuldu. Hicretin 73. yılının sonlaında veya 74. yılının başlarında vefat etti. Sahih olan görüşe göre onun vefatı, Ibnü'z-Zübeyr'in katlinden sonra gerçekleşmiştir. İbnu'l-Hanefiyye'nin hicretin 80. yılına hatta daha sonrasına kadar yaşadığı da söylenmiştir. Rivayette geçen "Allah'ın harem bölgesini ihlal etmek mi istiyorsun?" ifadesi ile savaşmak suretiyle harem bölgesinin saygınlığını çiğnemek kastedilmiştir. "Kuşkusuz Allah Teala İbnü'z-Zübeyr ve Ümeyyeoğullarını Allah'ın hareminin saygınlığını bozan kimseler olarak yazmıştır," ifadesi ile İbn Abbas, onların harem bölgesinde savaşmayı mübah kabul ettiklerini ifade etmiştir. İlk olarak Ümeyyeoğulları İbnü'z-Zübeyr'e savaş açıp onu kuşatmıştı. İbnü'z-Zübeyr ise onlara karşı ilk önce kendisini savunmuştu. Buna rağmen İbn Abbas onu da harem bölgesinde savaşmayı mübah sayan kişi olarak vasıflandırdı. Çünkü o, Allah Teala Ümeyyeoğullarını ondan uzaklaştırınca Haşimoğullarını kuşatma altına almıştı. Harem bölgesinde savaşmayı helal saydığını gösteren bir takım davranışlarda bulundu. Bu yüzden bazı insanlar onu "MuhilVHarem bölgesinde savaşmayı hel al kabul eden" lakabı ile anar oldu. "Ben ise Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın haremini asla ihlal etmeyeceğim!" ifadesi, İbn Abbas'ın görüşünü gösterir. O, Harem bölgesinde kendisi ile savaşılsa bile, savaşmayı helal görmezdi. "İnsanlar bana; 'İbnü'z-Zübeyr'e biat et!' dediler ... " sözünü İbn Ebi Müleyke, İbn Abbas'tan nakletmiştir. Bu rivayet muttasıldır. İnsanlardan maksat ise İbnü'zZübeyr'den yana olan kimselerdir. İbn Abbas "bana denk" ve "soyu sopu belli güzel insanlar" ifadesi ile Abdullah İbnü'z-Zübeyr'in kavmi Esedoğullarını kastetmiştir. Ebu Mihnef Ahbari'ye göre ise bu sözler onun Ümeyyeoğullarını kastettiğini gösterir. Başka bir kanaldan gelen rivayete göre, İbn Abbas Taif'te vefatının yaklaştığı bir sırada evlatlarını başına toplayıp şöyle demiştir: "Eyoğullarım! İbnü'z-Zübeyr Mekke'de hareketini başlattığı zaman onu destekledim. İnsanları ona biat etmeye davet ettim. Amca çocuklarım olan Ümoğullarını ise terk ettim. Eğer onlar bizi kabul etselerdi bizi denk kabul etmiş olurlardı. Yok eğer bizim yöneticimiz olsalardı, soyu sopu belli güzel insanlar bizi yönetmiş olurdu. Abdullah İbnü'z-Zübeyr ise iş başına gelince bana haksızlık ettL" Bundan daha açık olanı, Ebu Mihnefden gelen rivayet in sonunda bulunan şu sözdür: İbn Abbas oğullarına şöyle dedi: Beni amca çocuklarınız Ümeyyeoğullarının yanına defnedin!" Esed İbn Tuveyt'in soyundan gelenlere Tuveytler denir. Tuveytler diye Tuveyt İbn Haris İbn Abdi'l-uzza İbn Kusay'ın soyundan gelenlere dendiği de ileri sürülmüştür. Üsameler ise Benı Üsame İbn Esed İbn Abdiluzza'nın soyunda gelenlere; Humeydler ise Humeyd İbn Züheyr İbn Haris İbn Esed İbn Abdi'luzza'nın soyundan gelenlere denir. "Kuyruğunu katladı," ifadesi bir deyimdir. Vav harfinin şeddeli ve şeddesiz hali ile okunur. Bununla kişinin yüksek gayeleri gerçekleştiremediği kastedilir. Bu ifadenin kinaye olduğu ve bununla korkaklık ve sakinliği tercih etmenin kastedildiği de ileri sürülmüştür. Bu tür insanların hali, vahşı hayvanların uyumak istedikleri zamanki durumlarına benzetilmiştir. Ancak ilk yorum daha evladır. Davı1dl şöyle demiştir: "Ktiyruğunu katladı," deyimi, kişinin durmasını, ileri ve geri gitmemesini, istediklerini yerli yerince yapamamasını, kendisine nasihat edeni şahsına yaklaştırmasını, kışkırtanı ise kendisinden uzaklaştırmasını ifade eder. İbnu't-Tin de şöyle söylemiştir: "Kuyruğunu katladı" deyimi, İbnü'z-Zübeyr'in istediği neticeyi alamamasını ifade eder. Ebu'l-Mihnef'in rivayetinde de "İbnü'zZübeyr geri adım attı," şeklinde bir ifade var. Bu ifade, İbn Abbas'ın Abdulmelik hakkındasöylediği "onurlu biçimde ilerlemeye başladı," sözü ile de uyum halindedir. Gelişmeler İbn Abbas'ın anlattığı şekilde olmuştu. Abdulmelik ilerlemeye devam etti. Nihayet Irak'ı İbnü'z-Zübeyr'in hakimiyetinden kurtardı ve onun kardeşi Musab'ı öldürdü. Ardından askerlerini, Mekke'deki İbnü'z-Zübeyr'e hücüm etmeleri için hazırladı. Sonra meydana gelen olaylar oldu. İbnü'zZübeyr ise öldürülünceye kadar geriledi

...
Referans:65 4666