Sahih-i Buhari

...

(65) Kitāb: Kur'an-ı Kerim 'in Peygamber ﷺ Tefsiri

(65) ...

Cabir İbn Abdillah'tan rivayet edildiğine göre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuşıur: Ezanı işittiği zaman "Allahumme Rabbe hdzihi'daaveti't-tamme ve's-salati'l-kaime ati Muhammeden vesflete ve'l-fadilete ve'b'ashü makamen mahmude ellezi vaadtehlEy büyük Allahım! Bu tam çağrının ve kılınacak namazın Rabbi! Muhammed'e vesileyi ve fazileti ver. Onu söz verdiğin makam-ı mahmuda ulaştır," şeklinde dua eden kimseye kıyamet günü şefaatim helal olur. Fethu'l-Bari Açıklaması: Nesaı sahıh bir senetle Huzeyfe'den şu hadisi nakletmiştir: "İnsanlar düz bir alanda bir araya gelecekler. İlk olarak Muhammed çağrılacak. Bunun üzerine o şöyle diyecek: 'Buyur ey Rabbim, emrine amadeyim. Hayır Senin elindedir. Şer ise Sana nispet edilmez. Senin doğru yola ilettiklerin şüphesiz doğru yolu bulmuştur. Ben senin kulunum ve kulunun çocuğuyum. Ancak seninle varım ve sana dönerim. Senden başka sığınılacak kimse yok. Senden kurtulacak bir yer de yok. Sen yüceler yücesi ve büyükler büyüğüsün!' İşte bu, 'Rabbinin, seni övgüye değer bir makama göndereceği um ulur,' ayeti ile anlatılan husustur."(Nesai, kübra, VI, 381) Hakim de bu rivayeti sahıh kabul etmiştir. Bu rivayet ile yukarıdaki başlığın altında zikredilen İbn Ömer hadisi arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu konuşması şefaat için bir giriş mahiyetindedir. "Kitabu'z-zekat"ta makam-ı mahmud ile Hz. Nebi'in Cennet kapısının halkasını tutmasının kastedildiğini açıklamıştık. Makam-ı mahmud, Hz. Nebi'e livau'l-hamdin verilmesi olarak da açıklanmıştır. Bu konudaki geniş açıklama "Kitabu'r-rikak"ta yapılq.caktır

...
Referans:65 4719