Sahih-i Buhari
...
(65) Kitāb: Kur'an-ı Kerim 'in Peygamber ﷺ Tefsiri
(65) ...
Aişe r.anha'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hicab farz kılındıktan sonra Sevde bir ihtiyacından dolayı dışarı çıktı. İri yarı bir kadın olduğu için, hemen tanınırdı. Bu yüzden Hz. Ömer onu tanımıştı ve ona şöyle demişti: Ey Sevde! Allah'a and olsun ki, (iyi örtünemediğin için) bizler tarafından tanınıyorsun. Baksana nasıl dışarı çıkmışsın. Hz. Sevde bundan sonrasını şöyle anlatıyor: Hemen gerisin geri eve döndüm. O esnada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem evimde idi. Oturmuş öğle yemeği yiyordu. Elinde de bir parça kemikli et vardı. Yanına vardım ve: 'Ey Allah'ın Elçisi! Bir ihtiyacımdan dolayı dışarı çıktım. Beni gören Omer, bana şunları şunları söyledi' dedim. Derken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vahiy geldi. Daha sonra vahiy tamamlandı. Et parçası, hala elinde idi, onu bırakmamıştı. Sonra şöyle buyurdu: "Sizin ihtiyaçlarınızı gidermek için çıkmanıza izin veri/di," Fethu'l-Bari Açıklaması: .......Tekarra (yokladı) ifadesi, Hz. Nebi'in odaları teker teker kontrol ettiği anlamına gelir. Humeyd'in rivayetinde şöyle geçmektedir: Allah Resu.ıü sallalliihu aleyhi ve selle m evine döndüğünde, iki adamın konuşmaya daldığını fark etti. Onları görünce eve girmekten vazgeçti. O iki adam, Hz. Nebi'in evine girmekten vazgeçtiğini görünce hemen kalkıp hızlıca uzaklaştı. Bu olayı şu şekilde özetleyebiliriz: Davete gelenler, konuşmak üzere oturmuşlardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara dağılmalarını emretmekten utandı. Bu yüzden, onların kendisiyle birlikte kalkmalarını istediği için, kalkmak üzere hazırlandı. Ne yar ki, lafa daima onları bu şekilde davranmaktan alıkoydu. Bunun üzerine Hz. Nebi kalktı ve çıktı. Onun çıkmasıyla birlikte cemaat de dağıldı. Ancak konuştukları konuya iyice kendilerini kaptıran üç kişi, ayıkmac yarak orda kaldı. Bu esnada, Allah Resu.ıü sallalliihu aleyhi ve sellem son derece haya sahibi olduğu için, o insanların yüzlerine karşı dağılmalarını emretmeden onların oradan ayrılmasını istiyordu. Bu yüzden onların yanından uzun bir süre ayrıldı. Bu arada gidip hanımlarına selam verip onlarla ilgilendi. O üç kişi ise konuşmakla meşguldü. Ancak içlerinden biri, düştüğü gafletten kurtulup oradan ayrıldı. Diğer ikisi ise, orada kaldı. Aradan uzun zaman geçince Hz. Nebi evine geldi. Baktı ki, onlar yine orada. Bunun üzerine geri döndü. Bunu fark eden söz konusu iki kişi, ne yapmaları gerektiğini anlayıp dağıldı. Hz. Nebi de evine girdi ve hicab ayeti nazil oldu. Bunun üzerine hizmetçisi Enes ile kendisi arasına bir perde çekti. Daha önce böyle bir uygulama yapmamıştı. Hadisten çıkan sonuca göre; örtünme müminlerin anneleri için de dini bir zorunluluktur. Bu konuda Kadı [yaz şöyle demiştir: "Hicabın, Hz. Nebi'in hanımlarına özgü tarafı, tartışmasız olarak yüzlerini ve ellerini örtmelerinin farz olması idi. Onların şahitlik ve daha başka konularda yüzlerini ve ellerini; tesettüre bürünmüş olsalar bile kendilerini göstermeleri uygun değildi. Ancak, tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için dışarı çıkmalarını gerektiren bir zaruret hali olduğu zaman kendilerini gösterebilirlerdi." Kadı [yaz, "Muvatta"da yer alan ve Hz. Ömer vefat ettiği zaman hanımların Hz. Hafsa'yı perdelemelerini gösteren rivayet ile Hz. Hafsa vefat edince Zeynep bint Cahş'ın bedeni görülmesin diye onun naşının üstüne bir kubbe koymasını anlatan rivayeti delil olarak getirmiştir. Kadı İyad'ın anlattıkları, Hz. Nebi'in hanımlarının bu şekilde örtünmesinin farz olduğu iddiasına delilolmaz. Çünkü onlar, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından sonra hacca gidip tavaf ederlerdi. Sahabe ve onlardan sonra gelen nesil, kendilerinden hadis naklederdi. Bütün bu durumlarda, bedenleri saklamak yerine tesettüre bürünmüş bir şekilde idiler. Nitekim "Hac Bölümü"nde şu rivayete yer vermiştik: "İbn Cüreyc, kendisine Hz. Aişe'nin nasıl tavaf ettiğini anlatan Ata'ya 'Onun hac etmesi, hicabdan önce mi oldu, yoksa sonra mı?' diye sormuş. O da şöyle cevap vermişti: Ben, ancak hicabdan sonra onunla karşılaştım. Bu konuda Hz. Aişe'den nakledilen ve müminlerin annesi Hz. Sevde İbn Zem'a'nın hicab ayeti nazil olduktan sonra bir ihtiyaca binaen dışarı çıktığı konusu "Kitabu't-tahare" bölümünde geçmişti. Özetle ifade edecek olursak; Hz. Ömer, yabancıların Hz. Nebi'in mahremlerini görmesinden nefret ediyordu. Hatta Hz. Nebi'e "Hanımlarının örtünmesini sağla!" diyerek açıkça bunu belirtmişti. Hicab ayeti nazil oluncaya kadar da, ısrarla bu düşüncesini savundu. Daha sonra, onların tesettüre girmelerine rağmen, bedenlerini de gizlernelerini istemeye meyletmişti. Bunda da ısrar etmişti. Ancak bu konuda ona mani olundu. Zorluğu ortadan kaldırmak ve zahmeti gidermek için ihtiyaç dolayısıyla dışarı çıkmalarına izin verildi]
Referans | : | 65 4795 |