Sahih-i Buhari

...

(65) Kitāb: Kur'an-ı Kerim 'in Peygamber ﷺ Tefsiri

(65) ...

İbn Abbas'ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Bir ayeti Hz. Ömer'e sorabilmek için bir yıl bekledim. Ondan korktuğum için bir türlü soramadım. Nihayet o, hac için yola Çıktı. Ben de onunla birlikte yola koyuldum. Hacdan dönerken yolun bir bölümünde Hz. Ömer ihtiyacını gidermek için misvak ağacına yöneldi. İbn Abbas olayı anlatmaya şu şekilde devam etti: Onu bekledim. Nihayet ihtiyacını giderdi, sonra onunla birlikte yürüdüm ve "Ey mu'minlerin emiri! Hz. Nebi'in hanımlarından hangi ikisi ona karşı birleşmişti?" diye sordum. O da "Hafsa ve Aişe" diye cevap verdi. İbn Abbas olayı anlatmaya şu şekilde devam etti: Ben: "Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ki ben bir yıldan beri bu soruyu sana sormak istiyordum. Ama senden korktuğum için bir türlü soramadım," dedim. Bunun üzerine o şöyle dedi: "Asla böyle yapma! Benim bir şeyi bildiğimi düşünüyorsan bana soru sor! Şayet bir bilgim varsa sana söylerim." İbn Abbas olayı anlatmaya şu şekilde devam etti: Sonra Hz. Ömer şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki, biz Cahiliyye döneminde kadınları [kendilerine danışmaya layık] görmezdik. Nihayet Allah Teala onlar hakkındaki ayetleri indirdi ve onların paylarını verdi. Hz. Ömer şöyle devam etti: Ben bir konuda düşünürken birden eşim "Şöyle şöyle yapsan" dedi. Ona "Bu konu seni ne ilgilendirir. Neden benim yapmak istediğim bir konuyu kendine sıkıntı ediyorsun?" dedim. Bunun üzerine bana "HaYret sana ey Hattabın oğlu! Sen, sana karşı söz söylenmesini istemiyorsun. Halbuki kızın Hz. Nebi'e karşı söz söylüyor, hatta Allah Resulü'nün, gününü kızgın olarak geçirmesine neden oluyor," dedi. Hz. Ömer hemen kalkıp ridasını üzerine aldı, Hz. Hafsa'nın yanına gidip "Ey kızım! Sen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e karşı söz söylüyormuşsun, bu yüzden o gününü kızgın bir halde geçiriyormuş," dedi. Hz. Hafsa ise "Allah'a yemin ederim ki, biz Hz. Nebi'e karşı düşüncelerimizi söyleriz," dedi. Hz. Ömer olayı anlatmaya şöyle devam etti: Bunun üzerine ona; "Biliyorsun, seni Allah'ın vereceği cezadan ve Hz. Nebi'in öfkesinden sakındmrım. Ey kızım! Güzelliği kendisini etkisi altına alan arkadaşın, yani Hz. Nebi'in ona karşı beslediği sevgi seni yanıltmasını Bu sözü ile Hz. Ömer, Hz. Aişe'yi kastediyordu. Hz. Ömer olayı anlatmaya devam etti: Hafsa'nın yanından ayrıldım. Sonra akrabam olması hasebiyle Ümmü Seleme'nin yanına gittim ve onunla konuştum. Ümmü Seleme şöyle dedi: "Hayret sana ey Hattab'ın oğlu! Her şeye karıştın, şimdi de Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile eşlerinin arasına mı girmek istiyorsun 7" Hz. Ömer olayı anlatmaya devam etti: Bu sözler -Allah'a yemin ederim ki-beni derinden etkiledi ve taşıdığım öfkenin dağılmasına vesile oldu. Sonra onun yanından ayrıldım. Ensardan bir arkadaşım vardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in meclisinde bulunmadığım zaman o meclisten bana haber getirirdi. O olmadığı zaman da ben ona haber getirirdim. Üzerimize askeri' sefer düzenlemek istediği bize anlatılan Gassan krallarından birinden korkuyorduk. Kalbimizi onun korkusu kaplamıştı. İşte tam da bu sırada ensardan olan bu arkadaşım kapıyı çalıp "Aç! Aç!" dedi. Ben: "Gassanlı geldi," dedim. O ise "Bundan daha kötü bir gelişme oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşlerinden ayrı bir yerde kalmaya başladı," dedi. "Hafsa ve Aişe'nin burnu yere sürtülsün!" dedim ve elbisem i giyip çıktım. Sonunda Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım. Bir de ne ile karşılaşayım, Allah Resulü merdivenle çıkılan odasına çekilmiş, onun esmer uşağı da basamakların başına oturmuş bir halde ... Uşağa "Allah Resulü'ne, Hattab'ın oğlu Ömer geldi, de" dedim. Bana yukarı çıkmam için izin verildi. Hz. Ömer olayı anlatmaya şöyle devam etti: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bu sözleri aktardım. Ümmü Seleme'nin söylediklerini aktarınca Allah Resulü tebessüm etti. O esnada hasmn üzerinde idi. Hasır ile arasında bir şey yoktu. Başının altında da lif ile doldurulmuş deriden yapılma bir yastık vardı. Ayakucunda dökülmüş karaz, başucunda ise asılı bir deri parçası vardı. Yan tarafına hasırın iz yaptığını gördüm ve ağladım. Bunun üzerine Allah Resulü bana "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Ben de "Ey Allah'ın elçisi! Kisra ve Kayser içinde bulundukları müreffeh yaşamı sürdürmekteler. Halbuki sen Allah'ın elçisisin ... " dedim. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Dünyanın onlann, ahiretin de bizim olmasına razı olmaz mısın?

...
Referans:65 4913