Sahih-i Buhari

...

(66) Kitāb: Kur'ân’ın Faziletleri

(66) ...

Sehl İbn Sa'd'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir hanım geldi. Ona kendisini Allah'a ve Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hediye ettiğini söyledi. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem: 'Benim kadınlara ihtiyacım yok' buyurdu. Hemen ordan biri '(Ey Allah'ın Resulü!) Onu benimle evlendir' dedi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Ona (mehir olarak) bir elbise ver' deyince adam 'hayır, buna gücüm yetmez' diye karşılık verdi. Bu defa Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem: 'Demirden bir yüzük dahi olsa ona bir şeyler ver' dedi. Adamcağız bir şey veremediği için mahzun oldu. Son olarak Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona, 'Kur'an'dan bildiğin ayet var mı?' diye sordu. O da, 'şunu, şunu biliyorum' diyerek öğrendiği Kur'an surelerini saydı. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Bildiğin bu Kur'an surelerini bu kadına öğretmen karşılığında, onu seninle evlendirdim,' buyurdu." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir." hadisindeki hayırlı olma vasfı, öğrendikten sonra öğretmekten ileri gelir. Başkasına öğreten, sadece amel edenin aksine çevresine de yarar sağlar. Hatta amellerin en değerlisi, başkasına bir şey öğretmektir. Başkasına bir şöy öğretenin, öğreteceğini önce kendisinin öğrenmesi gerekir. Başkasına öğretmek, bir ameldir, çevreye fayda verecek bir davranıştır. Hayırlı olmak, başkasına fayda verecek davranışta bulunmaksa, başkasına her hangi bir bilgi öğretenin bu hadisin kapsamına gireceği söylenemez. Çünkü Kur'an, ilimierin en şereflisidir. Dolayısıyla onu öğrenen ve başkasına öğreten de, Kur'an dışında başka bir şeyi öğrenip öğretenden daha değerlidir. Hem Kur'an öğrenen, hem de onu öğreten kendisini ve başkasını kemale yöneltmiştir. Sadece kendisine fayda sağlamakla çevresine yarar sağlamayı başarmıştır. Bu yüzden en faziletli kişi olur. Bu kimseler, Hak Teala'nın şu ayetinde kastettiği insanlar arasına girer: "İnsanları Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve 'ben müslümanlardamm' diyenden kimin sözü daha güzeldirf"(Fussılet 33) Allah'a davet etmek çeşitli şekillerde gerçekleşir. Kur'an Öğretmek de bunlar arasında yer alır. Hatta, bunların en faziletlisidir. İnsanların en kötüsü ise, başkalarının Müslüman olmasına mani olan kimsedir: "Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kimse olur mu?"(En'am 157) Bu anlattıklarımızdan, karinin fakih'ten daha faziletli olduğu sonucunu Çlkaranlara karşı şunu deriz: Bu, doğru değildir. Çünkü bu hükme muhatab olan sahabe, tabiatıarı gereği fakih idiler. Çünkü onlar, Kur'an'ın nazil olduğu dili iyi biliyorlardı. Selikaları sayesinde Kur'an'ın manasını kendilerinden sonra gelen ve sonradan kazandıkları bir takım yeteneklerle Kur'an'ın manasını anlayan kimselerden daha iyi idrak ediyorlardı. Fıkıh onlar için bir karaktere dönüşmüştü, Onların bu özelliğini taşıyan kimseler, onlarla aynı kategoriye girer. Yoksa okuduğu veya okutluğu ayetlerin manasını hiç anlamayan kar i veya Kur'an öğreten kimseler, sırf bu özelliklerinden dolayı bu sınıfa dahil değildirler. Karinin, cihad, serhatlarda görev yapma ve emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i anillmünker yapma gibi İslam dinine daha çok hizmet edenlerden daha faziletli olması gerektiği ileri sürülmüştür. Kanaatimize göre, kimin daha faziletli olduğu çevresine verdiği yararla ölçülür. Kim daha fazla yarar veriyorsa, o daha üstündür

...
Referans:66 5029