Sahih-i Buhari
...
(67) Kitāb: Nikâh
(67) ...
Sehl İbn Said es-Saidi'den, diyor ki: "Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda diğer ashab ile birlikte iken bir kadın ayağa kalkarak: Ey Allah'ın Rasulü, bu kadın kendisini sana hibe etmiş bulunuyor. Hakkında neyi uygun görüyorsan yap, dedi. Allah Rasulü ona hiçbir cevap vermedi. Daha sonra kadın ayağa kalkarak: Ey Allah'ın Rasulü, bu kadın kendisini sana hibe etmiş bulunuyor, hakkında neyi uygun görüyorsan onu yap, dedi. Yine ona hiçbir cevap vermedi. Daha sonra üçüncü bir defa ayağa kalkarak: Bu kadın sana kendisini hibe etmiş bulunuyor, hakkında uygun gördüğünü yap, dedi. Bir adam ayağa kalkarak: Ey Allah'ın Rasulü, onu bana nikahla, dedi. Allah Rasulü: Yanında bir şey var mı, diye sordu. Adam: Hayır dedi. Allah Rasulü: Git, demirden bir yüzük dahi olsa bir şeyler bul, dedi. Adam gitti ve aradı. Daha sonra gelerek: Hiçbir şey bulamadım, demirden bir yüzük bile, dedi. Allah Rasulü: Kur'an'dan ezbere bildiğin bir şey var mı, diye sordu. Adam: Şu sureyi, şu sureyi ezbere biliyorum deyince, Allah Rasulü: Git, Kur'an'dan ezberlediklerin(i ona öğretmen)e karşılık bu kadını sana nikahladım, diye buyurdu." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Kur'an öğretme karşılığında ve mehirsiz olarak evlendirme." Yani Kur'an öğretmeye karşılık ve ayni, mali bir mehir olmaksızın evlendirmek. Başka anlama gelme ihtimali de vardır. "Sonra ayağa kalktı... dedi." Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği Nesai'deki hadiste şu ifadeler yer almaktadır: "Bir kadın Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemlin huzuruna gelerek kendisini ona arz etti. Allah Rasulü kadına: Otur dedi. Kadın bir süre oturduktan sonra kalktı. Allah Rasulü: "Otur, Allah seni mübarek kılsın. Bizim sana ihtiyacımız yoktur" diye buyurdu. Bu hadisten kadının çokça evlenmek isteğine rağmen oldukça edepli olduğu da anlaşılmaktadır. Çünkü isteğinde ısrarda aşırıya kaçmamıştır. Ayrıca• susup cevap vermemesinden böyle bir isteğin olmadığı anlamını da çıkartmıştır. Ancak alacağı cevaptan yana ümidini de kesmediğinden ötürü oturup kurtuluşu beklemiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimizin susması ise ya ona olumsuz karşılık vermekten utandığındandı. -Çünkü daha önce nitelikleri anlatılırken geçtiği üzere oldukça hayalı idi. Hatta örtüleri arkasında bakire kızdan daha hayalı idi.- Yahut vahiy beklediği için ya da'duruma uygun bir cevap vermek amacıyla düşünmek için cevap vermekte gecikmiştir. "Yanında bir şey var mı?" Malik'in rivayetinde "ona mehir vereceğin" fazlalığı vardır. İbn Mesud yoluyla gelen hadiste: "Senin malın var mı?" şeklindedir. Hadisten Çıkarılan Sonuçlar Bu hadisten çeşitli sonuçlar çıkarılmıştır. 1- Mehrin asgari miktarının bir sınırı yoktur. İbnu'I-Münzir der ki: Hadis-i şerifte mehrin asgari miktarının on dirhem olduğunu iddia edenlerin görüşleri reddedilmektedir. Çeyrek dinardır diyenlerin görüşleri dereddedilmektedir. Çünkü demirden bir yüzük bu kadar da etmez. (Kadı) Iyad dedi ki: Herkes eşlerin ya da akdi yapmak üzere yetkili kılınan kimselerin karşılıklı rıza ile belirleyecekleri, kendisinden yararlanılabilen her şeyin mehir olarak caiz olacağını kabul etmiştir. Kamçı ve ayakkabı gibi. .. İsterse bunun değeri bir dirhemden daha aşağı olsun. Yahya İbn Said el-Ensari, Ebu'zZinad, Rabia, İbn Ebi Zi'b ve -Malik ve ona tabi olanlar dışında- Medineliler İbn Cüreyc, Müslim İbn Halid ve diğer Mekkeliler, Şam halkından el-Evzai, Mısır ahalisinden el-Leys, es-Sevri, İbn Ebi Leyla ve -Ebu Hanife ve ona tabi olanlar dışında- diğer Iraklı alimler Şafii, Oavud, Ashabu'l-Hadis fakihleri, Malikilerden İbn Vehb de bu görüştedirler. Ebu Hanife: Mehrin asgari miktarının on dirhem, İbn Şubrume beş dirhem, Malik üç dirhem ya da çeyrek dinar -bu da el kesmeyi gerektiren miktar hususundaki görüş ayrılıklarına göre değişir- demiştir. 2- İmam özel velisi bulunmayan bir kadını ona denk gördüğü kimse ile evlendirebilir. Fakat kadının buna razı olması da zorunludur. ed-Oavudi dedi ki: Rivayette ondan izin istediğine dair bir husus bulunmadığı gibi, ona vekalet verdiğini gösterenbir ifade de yoktur. Bu hüküm ancak yüce Allah'ın: "Nebi mu'minler için kendi öz canlarından önce gelir. "(Ahzab, 6) buyruğundan anlaşıfmaktadır. Yani o, dilediği kadını ondan izin almaksızın dilediği ile evlendirmek özelliğine sahiptir. 3- Nikahta mehir zorunludur. Çünkü: "Sende ona mehir vereceğin bir şeyin var mı?" diye sormuştur. Herhangi bir kimsenin köle olması hali dışında mehir vermeksizin kendisine hibe edilmiş bir kadın ile ilişkide bulunması caiz değildir. 4- En uygunu akid esnasında mehrin söz konusu edilmesidir. Çünkü böylelikle tartışma söz konusu olmaz, kadın için de bu daha faydalıdır. Mehir sözkonusu edilmeksizin nikah akdi yapılacak olursa akid sahihtir ve sahih kabul edilen görüşe göre gerdeğe girilmek suretiyle mehr-i mislin kadına ödenmesi ieab eder. Mehr-i mislin akid ile vacib olduğu da söylenmiştir. Mehrin miktarının belirlenmesinin kadına daha yararlı oluşu şöyle izah edilir: Eğer kadın gerdeğe girilmeden önce boşanacak olursa belirlenen mehrin yarısını hak eder. 5- Mehrin acilen teslim edilmesi müstehaptır. 6- Sözü pekiştirmek amacıyla yemin teklif etmeksizin yemin etmek caizdir. Ancak zaruret yoksa mekruhtur. Iyad, mal edinilmeye elverişli olmayan ve değeri de bulunmayan şeylerin mehir olamayacağını ve bunlar ile nikahın helal olmayacağının icma' ile kabul edildiğini nakletmiştir. Eğer onun bu nakli sabit ise Ebu Muhammed İbn Hazm bu iema'ın dışına çıkarak şöyle demiştir: Kendisine şey denilebilecek her bir şeyin -bir arpa tanesi dahi olsa- mehir olması caizdir. Genelolarak herkesin benimsediği görüşü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Demirden bir yüzük dahi olsa bul getir" sözü desteklemektedir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz bunu daha üst miktardakilere nispetle az olan miktarı belirtmek amacıyla zikretmiştir. Hiç şüphesiz demirden bir yüzüğün değeri herhangi bir tohumdan ya da bir arpa tanesinden daha fazladır. Haberin ifadeleri, kendisi sebebiyle mehir olarak cinsel ilişkinin helal kabul edileceği daha aşağı bir miktarın olmadığını da göstermektedir. Mehrin asgari miktarı ile ilgili çeşitli hadisler varid olmuş ise de bunlardan hiçbiri sabit değildir. 7- Denklik, hürriyet, din ve neseb hususundadır. Mali hususlarda. denklik sözkonusu değildir. 8- İmamın, raiyesinin maslahatına olan hususlara eğilmesi ve onların maslahatına olan şeyleri onlara göstermesi gerekir. 9- Mehir hususunda pazarlık yapılabilir. 10- Kişi kendisi için evlenme teklifinde bulunabilir
Referans | : | 67 5149 |