Sahih-i Buhari

...

(76) Kitāb: Tıp

(76) ...

Ma'mer'den, o ez-Zühri'den, o Urve'den, o Aişe r.anha'dan rivayet ettiğine göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem -vefatı ile neticelenen hastalığında- muawizatı okuyarak kendisine üflüyordu. Hastalığı ağırlaşınca ben onları okuyup ona üflüyor ve bereketi dolayısı ile kendi elini vücuduna sürüyordum." Malmer dedi ki: ez-Zühri'ye: Nasıl üfler(di) diye sordum. O: Ellerine üfler, SOnra da ellerini yüzüne sürerdi, dedi. Fethu'l-Bari Açıklaması: "KUr'El.n ile ve muavvizat ile rukye yapmak." Burada muavvizatın Kur'an'a atfedilmesi, özelin genele atfedilmesi kabilindendir. Çünkü "muavvizat"tan maksat, daha önce Tefsir bölümünün sonlarında geçtiği gibi Felak, Nas ve Ihlas sureleridir. Bu durumda bu isimlendirme tağııb kabilindendir. (Çünkü İhlas suresinde istiaze ifadesi bulunmamaktadır.) İlim adamları üç şartın bulunması halinde rukye yapmanın caiz olduğunu icma' ile kabul etmiş bulunmaktadırlar: Bu rukye yüce Allah'ın kelamı yahut isim ve sıfatları ile olmalıdır. Arapça ya da Arapça olmayıp anlamı bilinen sözlerle yapılmalıdır; rukyenin bizatihi kendisinin değil, aksine yüce Allah'ın etkili olduğuna inanılmalıdır. Bu sonuncularının şart olup olmadığı hususunda ilim adamları ihtilaf etmişolmakla birlikte, tercihe değer olan, sözü edilen bu şartların göz önünde bulundurulmasının kaçınılmaz olduğudur. Çünkü Müslim'in Sahih'inde Avf b. Malik'in rivayet ettiği hadiste şöyle denilmektedir: "Bizler cahiliye döneminde rukye yapardık. Ey Allah'ın Rasulü, bu husustaki görüşün nedir, diye sorduk. O: Yaptığınız rukyeleri bana söyleyiniz. Şirk ihtiva etmediği sürece rukyede bir sakınca yoktur, buyurdu." İbnu't-TIn der ki: "Muavvizat ile ve onların dışında Allah'ın isimleri ile rukye yapmak, manevi tıptır. Eğer bu, yaratılmışlar arasından iyi insanların dili üzere yapılırsa yüce Allah'ın izniyle şifa husule gelir. Bu tür insanlar artık az bulunduğundan, halk da cismani tıbba, üfürükçülerin ve onların dışında cinlerin emri altında bulunduğunu iddia eden kimselerin kullandıkları o yasaklanmış rukyelere yöneldiler. Emrinde cin olduğunu söyleyen kimse de hak ve batıl karışımı, işin iç yüzünü bilmeyenleri tereddüde düşüren birtakım işler yaparlar. Allah'ın ve isimlerinin zikri ile birlikte şeytanların zikrini de karıştırır, onlardan yardım dilemeyi, onların azgınlarına sığınmayı da bir arada yaparlar. Denildiğine göre yılan, tabiatı gereği insana düşmanlık ettiğinden, şeytanlar da Ademoğullarına düşman oldukları için şeytanlarla arkadaşlık eder. Bu sebeple üfürükçü, yılana şeytanların isimlerini okuyunca o da onun çağrısını kabul ederek yerinden dışarıya çıkar. Aynı şekilde yılan sokmuş bir kimseye de bu isimler okunacak olursa zehirleri insanın bedeninden dışarıya akar. Bundan dolayı özellikle Allah'ın ve isimlerinin zikri ile ve anlamı bilinen Arapça lafızlarla yapılmayan rukyeler -çünkü böylelikle rukye şirkten uzak olur- mekruh görülmüştür. Allah'ın Kitabından 'başkası ile rukye yapmanın mekruh oluşu ise, ümmetin alimlerinin kabul ettiği bir görüştür

...
Referans:76 5735