Sahih-i Buhari

...

(76) Kitāb: Tıp

(76) ...

Ebu Seleme'den rivayete göre; o, daha sonra Ebu Hureyre'yi: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Hasta develeri olan bir kimse, sakın develerini sağlıklı develeriolan kimsenin yanına gctürmesin, buyurdu" derken dinlemiştir. Ebu Hureyre ilk hadisi kabul etmedi. Bizler: Sen bize hastalığın bulaşması yoktur diye hadisi nakletmedin mi, dedik. O Habeşçe, anlamadığımız bazı sözler söyledi. Ebu Seleme dedi ki: Ben onun, bundan başka bir hadisi unuttuğunu görmedim. Bu Hadis 5774 numara ile de var Fethu'l-Bari Açıklaması: "Hame yoktur." ez-Zubeyr b. Bekar'ın, el-Muvaffakiyyat'ta zikrettiğine göre Araplar cahiliye döneminde şöyle derdi: Bir adam öldürülür ve onun intikam! alınmazsa başından -bir kurt çeşidi olan- bir hame çıkar ve onun kabri etrafında dolaşarak: Beni sulayınız, beni sulayınız, der. Eğer intikamı alınırsa o kurt gider. Aksi takdirde kalır. İşte onların bir şairi bu hususta şunları söylemiştir: "Ey Amr, sen bana sövüp saymaktan, beni küçük düşürmekten vazgeçmezsen, Vururum seni, ta ki hame: Bana su veriniz, deyinceye ... " el-Kazzaz dedi ki: Hame, gece kuşlarından bir kuştur. O, bu sözleri ile puhu kuşunu kastediyor gibidir. İbnu'l-Arabl dedi ki: Onlar bu kuşu uğursuz kabul ediyorlardı. Onlardan herhangi birisinin evine kondu mu: Benim yahut ev halkından birisinin öleceğini bana söyledi, derdi. Ebu Ubeyd dedi ki: Cahiliye Arapları ölünün kemiklerinin uçan bir hame kuşu olduğunu iddia ediyor ve bu uçan kuşa da es-sada adını veriyorlardı. Buna göre hadisteki anlam: Ölenin hamesinin hayat bulması diye bir şey söz konusu değildir, şeklinde olur. Birinci açıklamaya göre ise, puhukuşu ve benzerleri dolayısıyla uğursuzluğa kapılmak söz konusu olmaz. "Onlara da uyuz bulaştırır." Müslim'in rivayetinde: "Aralarına girer ve onları da uyuz eder" şeklindedir. Bu, onların inandıkları hastalığın bulaşması kanaatine göredir. O develerin de uyuz olmasına sebep olur, demektir. Bu da cahillerin yanılmalarındandır. Onlar, hasta birisi sağlıklıların arasına girdi mi onları da hasta ettiğine inanıyorlardı. Şeriat koyucu bunu red ve iptal etti. Bedevi arap bu husustaki şüpheyi dile getirince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona: "Ya ilkine o hastalığı kim bulaştırdı" diye cevap verdi. Bu cevap ise son derece beliğ ve güzel bir cevaptır. Bunun hülasası da: Onların kanaatlerine göre bulaştırdığı kabul edilen o devenin uyuzu nereden gelmiştir? Eğer bir başka deveden, diye cevap verilecek olursa, teselsülü ya da bir başka sebebi kabul etmek gerekir. O takdirde de bu sebebi n açıklanması gerekir. Birincisine bu hastalığı veren, ikincisine de vermiştir, diye cevaplanırsa o takdirde iddia da ispatlanmış olur. Söz konusu bu iddia da bütün bunları yapan, yaratıcı ve gücü her şeye yeten, kadir alandır. O da şanı yüce Allah/tır. Daha önce "cüzam" başlığında bu iki hususun bir arada nasıl açıklanacağı geçmiş bulunmaktadır. Bunun da özeti şudur: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Hastalığın bulaşması yoktur" sözü böyle bir inanca sahip olmayı yasaklamaktadır. "Sağlıklı develeri olanlar ... götürmesin" buyruğundaki yasağın sebebi ise, hastalığın bulaşması kanaatine düşme yahut vehimleri etkilemesinden korkulması sebebiyledir. Nitekim bunun bir benzeri de "cüzamlıdan kaç" hadisinde geçmiş bulunmaktadır. Çünkü cüzam ın bulaşmadığına inanan bir kimse, içinde bir nefret hissi duyar. Hatta nefsini cüzamlıya yaklaşmaya zorlayacak olursa, bundan dolayı rahatsızlanır. O halde aklı başında olana daha çok yakışan, böyle bir hale kendisini maruz bırakmamasıdır. Aksine acıların sebeplerinden uzak durur, vehmin yollarına yaklaşmaz. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır

...
Referans:76 5771