Sahih-i Buhari
...
(78) Kitāb: Edeb
(78) ...
Safvan İbn Muharriz'den rivayete göre "Bir adam İbn Ömer'e: Sen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in necva (fısıldaşma) hakkında ne söylediğini işittin mi, diye sordu. İbn Ömer dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Sizden herhangi bir kimse Rabbine oldukça yaklaşır ve nihayet üzerine perdesini örter ve: Şunu şunu işledin değil mi, der. Kul, evet der. Rabbi: Şunu şunu da işledin değil mi, der. Kul, evet der. Böylelikle yüce Allah ona yaptıklarını söyletir. Sonra: Şüphesiz ben dünyada iken seni setrettim. Bugün de bütün bunları sana mağfiret ediyorum, buyurur." Fethu'l-Bari Açıklaması: "mu'minin kendi kusurunu örtmesi." Yani ayıplanmasını gerektiren bir iş işlemesi halinde kusurunu örtmesi, meşrudur ve mendubdur. "Açıktan açığa işleyenler müstesna." et-Tibi dedi ki: Günahı açıktan açığa işleyen kimse, masiyetini açığa çıkartan ve Allah'ın setrettiği halini açığa vurup o masiyeti işlediğini söyleyen kimse demektir. Nevevi, fasıklığını ya da bid'atini açıkça söyleyen kimse hakkında yaptığı işi söylemenin caiz olduğunu, ancak bunu açıktan yapmayan kimsenin durumunun böyle olmadığını da zikretmiştir. "Dün gece (el-bariha)" konuşma vaktinden önce geçen en yakın geceye denilir. Yapılan kötülüğün örtülmesinin emredilmesi hususunda Buhari'nin şartına uymayan bir hadis de varid olmuştur. Bu da İbn Ömer'in Nebie ref' ettiği şu hadistir: "Allah'ın yasaklamış olduğu şu pisliklerden uzak durunuz. Kim bunlardan herhangi bir şey işleyecek olursa, Allah'ın setretmesiyle o da örtünüp gizlensin." Bu hadisi Hakim rivayet etmiştir. Hadis Muvatta'da Zeyd İbn Eslem yoluyla mürsel olarak gelmiştir. İbn Battal dedi ki: Masiyetin açıkça işlenmesinde Allah'ın Rasulünün ve salih mu'minlerin hakkını hafife almak sözkonusudur. Ayrıca onlara karşı bir çeşit inatlaşmayı da ihtiva eder. Ama masiyetin gizli tutulmasında böyle bir hafife almaktan yana esenlikte kalmak sözkonusudur. Çünkü masiyetler sahiplerini zelil kılar. Eğer işlenen masiyet bir haddi gerektiriyorsa, had uygulanmasından, haddi gerektirmiyorsa da tazir (hafif) cezasından kişiyi kurtarır. Eğer işlenen masiyet katıksız Allah'ın hakkı ise, şüphesiz ki o en cömert olandır. Onun rahmeti de gazabını geçmiştir. Bundan dolayı eğer dünyada masiyet işleyen bu kimseyi Allah setretmiş ise ahirette onu rüsvay etmez. Günahı açığa vuran kimse ise bütün bunları elden kaçınr. "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in necva hakkında neler söylediğini işittin." Necva, kişinin kendisinin işitip başkasının duymayacağı şekilde yahut başkasına gizlice bir şeyler işittirip, yanındakinin duymayacağı şekilde konuşmaya denilir. Burada bundan maksat, kıyamet gününde şanı yüce Rabbimizin mu'minler ile yapacağı gizli konuşmadır. "Nihayet onun üzerine perdesini örter." Buradaki "el-kenef (perde)" örtü demektir. el-Mühelleb der ki: Hadis-i şerifte yüce Allah'ın kıyamet gününde kullarının günahlarını örtrnek ile onlara olan lütuf ve ihsanı anlatılmakta ve onlardan dilediği kimselerin günahlarını bağışlayacağı belirtilmektedir. Bu da iman ehlinin (günahkarlarının) de tehdit kapsamında olduğunu kabul edenlerin kanaatlerinin aksinedir. Çünkü hadis-i şerifte Allah'ın üzerlerine örtüsünü koyup saklayacağı kimselerden yalnızca kafirlerle münafıkları istisna etmiştir. Herkesin duyacağı bir şekilde lanete uğradıkları, yüksek sesle söylenecek olanlar, bunlar olacaktır. Derim ki: Buhari bu inceliği fark etmiş olduğundan ötürü bu hadisi Mezalim bölümünde Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiği şu hadis ile birlikte zikretmiştir: "Mu'minler cehennem ateşinden kurtulduktan sonra cennet ile cehennem arasındaki bir köprünün başında alıkonulacaklar. Dünyada iken birbirlerine yaptıklari haksızlık ve zulümlerin karşılığı!!ı alacaklar. Nihayet arındınlıp temizlendikten sonra cennete girmelerine izin verilecektir." İşte bu hadis, İbn Ömer'in rivayet ettiği hadiste sözkonusu edilen günahlardan maksadın, kişi ile Rabbi arasında meydana gelen günahlar olup kulların birbirlerine haksızlıklarının dışarıda tutulduğunu göstermektedir. Hadisin gereğine göre kullar arasındaki karşılıklı haksızlıklar, takas yoluyla ödeşmeyi gerektirmektedir. Şefaat hadisi de günahıfar bazı mu'minlerin ateşte azap gördükten sonra şefaat yoluyla oradan çıkacağına delil teşkil etmektedir. Nitekim bu husus İman bölümünde açıklanmış bulunmaktadır
Referans | : | 78 6070 |