Sahih-i Buhari

...

(80) Kitāb: Dualar

(80) ...

Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem istihareyi Kur'an'dan bir sure gibi öğretirdi. Şöyle derdi "Birşey yapmak istediğinizde iki rekat namaz kılın. Sonra şöyle dua edin "Allahım! İlmine sığınıp hakkımda hayırlı olanı senden diliyorum. Kudretine sığınıp senden güç istiyorum. Senin yüce fazlından niyaz ediyorum. Çünkü sen güçlüsün ben değilim. Sen bilirsin ben bilmem. Sen bütün gayblardan haberdarsın. Allahım! Eğer yapmak istediğim şey dinim hayatım ve ahretim için hayırlı ise onu benim için takdir et. Eğer dinim hayatı m ve ahretim için kötü ise onu benden beni de ondan uzak eyle. Hakkımda hayır neyse her zaman onu nasip eyle. Sonra da beni takdir ettiğinden razı et". Daha sonrada ihtiyacınız neyse onu söyleyin". Fethu'l-Bari Açıklaması: İstihare Allah'tan hayırlı olanı istemektir. Yani iki durumdan birini tercih etmek zorunda kalan kişinin hayırlı olanı arzulamasıdır. Hadis metninde istiharenin yapılması düşünülen her şey için geçerli olduğu ifade edilmektedir. İbn Ebi Cemre buradaki ifadenin genel olmasına rağmen hususi bir anlamının olduğunu belirtmiştir. Zira vacip ve müstehapların yapılmasında mekruh ve haramların terkinde istihare geçerli değildir. Dolayısıyla yalnızca mubahlar ve hangisiyle başlama konusunda tereddüt yaşanılan müstehaplar meselesinde istihare olabilir. Bana göre (İbn Hacer) muhayyer bırakıldığımız vacip ve müstehaplar da istihareye dahildir. Örneğin zaman itibariyle hemen yapılması gerekmeyen vacip ve müstehaplar böyledir. Böylece küçük olsun büyük olsun her mesele istihareye uygun olmaktadır. Nice küçük şeyler vardır ki büyük olaylara sebep ol,maktadır. İstihare duasının Kur'an'dan bir sure gibi öğretilmesi konusunda Tıbı şöyle der: Söz konusu dua ve istihare namazı, farz namazlar ve Kur'an'a benzetildiği için bunlara karşı oldukça itinalı davranılması öğütlenmiş olmaktadır. Allah'ın fazlından talep etmek Rabbimizin nimet verdiği zaman fazlından verdiğine işaret etmektedir. Yani Ehl-i sünnetin itikadı üzere kimsenin Allah'ın nimetleri üzerinde bir hakkı bulunmamaktadır. İlim ve kudret yalnızca Allah'a aittir. Kullar ancak Allah'ın verdiği kadar ilim ve kudret sahibidir. İstihare duası yapılırken sanki şöyle denilmektedir: "Allahım! Sen bende kudret yaratmadan önce, yaratırken ve yarattıktan sonra yegane kudret sahibisin". İstihare duasında hayırsız işlerden kurtulma talebi yapılırken kalbin onunla bütün bağlantısının kesilmesi arzulanmaktadır. "Onu benden beni ondan uzaklaştır" ifadesi Ehl-i sünnetin de belirttiği üzere şerrin de Allah'tan olduğuna işaret etmektedir. Çünkü eğer kişi şer yapmaya muktedir ise onu uzaklaştırmaya da muktedir olmalıdır. Yani bunu başkasının yapmasını istemeye muhtaç olmazdı. "Beni ondan razı kıl" ifadesi kalbin ona bağlı kalmamasını talep etmek demektir. Rıza, kalbin kazaya teslim olması demektir. Bu hadiste Resulullah s.a.v.'in ümmetine duyduğu şefkat ve din ve dünya işleriyle alakalı menfaatlerine olan her şeyi öğrettiği görülmektedir. Yine kulun ancak fÜI anında kudret sahibi olup öncesinde muktedir olmadığı da bu rivayette bildirilmektedir. Kulun bir şeyi bilmesi, ona yönelmesi, yapmaya muktedir olması Allah'ın yaratmasıyladır. Kul her şeyi Allah'a hava le etmelidir. Yalnızca onun kudret sahibi olduğunu bilmelidir. Her şeyi ondan istemelidir. İstihare sonrası ne yapılacağı hususunda ihtilaf edilmiştir. İbn Abdisselam kişinin uygun gördüğü şeyi yapabileceğini ifade eder. Onun bu konudaki delili İbn Mes'ud'dan gelen hadisin bazı varyantıarında "sonra azmedip yapsın" ibaresinin yer alması; hadisin başında da "birşey yapmak istediğinizde şöyle deyin" ifadesinin bulunmasıdır

...
Referans:80 6382