Sahih-i Buhari
...
(81) Kitāb: Kalbi İnceltmek (Ar-Riqaq)
(81) ...
(Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir: "Kıyamet günü insanlar mahşer yerinde terleyecektir. Öyle bir derecede ki, dökülen ter yetmiş zira derinliğinde yere geçecek ve onlann ağızlanna yükselip, gemliyecek hatta kulaklanna ulaşacaktır." Fethu'l-Bari Açıklaması: "İbn Abbas "fe tekattaat bihimü'l-esb6bu = Nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır." ayetindeki "el-esbab" kelimesini dünyada birbirlerine olan bağlar, münasebetler şeklinde açıklamıştır." Ebu Ubeyde şöyle demiştir: "elesbab" onların dünyada birbirlerine iletişim kurdukları bağlar demektir. Kelimenin tekili "vasla" şeklindedir. ) "Kıyamet günü insanlar mahşer yerinde terleyecektir." Şeyh Ebu Muhammed b. Ebi Cemre şöyle demiştir: Hadisin zahiri herkesin bu durumda olacağını göstermektedir. Fakat başka hadisler, söz konusu sıkıntının oradaki bazı kimselere mahsus olduğunu göstermektedir ki bunlar çoğunluktadır. Bu kimselerden Nebiler, şehitler ve Allahu Teala'ın dilediği kimseler/istisna edilmiştir. En fazla terleyecek olanlar sırasıyla kafirler, büyük günah işleyenler, sonra onların ardından gelenlerdir. Bunların içinde Müslümanların oranı cehenneme gönderileceklerin konu edildiği hadiste açıklandığı üzere kafirlere oranla azdır. İbn Ebi Cemre şöyle devam eder: Doğru olanı hadisteki "zira=arşın" kelimesinden maksadın bilinen ve kullanılan "zira = arşın" olduğudur. Bazıları bunun "zira-ı meleki" olduğunu söylemişlerdir. Hadiste zikredilen durum üzerinde düşünen bir kimse o andaki korkunçluğun büyüklüğünü anlayabilir. Şöylesine ki; ateş mahşer yerinin etrafını çevreleyecek ve güneş ise başlara bir mil kadar yaklaşacaktır. Bu durumda yeryüzünün harareti kaça çıkar ve yeryüzü ne kadar bir terle ıslanır ki bu ter yetmiş arşına çıkar. Halbu ki mahşer yerinde bulunan her bir fert, ancak kendi ayağını bastığı yer kadar bir alan bulabilecektir. İnsanlarınfarklı olmalarıyla birlikte.,ter içindeki durumları nasılolacaktır? Bu durum akılları baştan gideren ve Allah'ın kudretinin büyüklüğünü gösteren, ahirete dair şeylere iman etmeyi gerektiren şeylerdendir. Bu gibi meselelerde aklın yorum yapacak her hangi bir alanı yoktur ve buna akıl, kıyas veya adetle itiraz etmek de mümkün değildir. Bu haberler kabul edilir ve gayba iman prensibinin altına girer. Kim bunlara inanmaz ve duraklarsa bu, onun hüsranadüştüğünü ve m::ıhrum olduğunu gösterir. Bu şekilde haber verilmesinin faydası dinleyenin uyanması ve kendisini bu korkunç durumlardan kurtaracak olan sebeplere yapışması, yaptığı şeylerin sorumiuluğundan tövbeye koşması, selamet vesilelerine karşı yardım etmesi için kerim ve bağışlayıcı olan Rabbine sığınması, daru'l-hevandan (dünyadan) selamette olması, kendisini lütfuyla ve keremiyle keramet yurduna dahil etmesi için Rabbine yakarması gerekir
Referans | : | 81 6532 |