Sahih-i Buhari

...

(86) Kitāb: Allah Tarafından Belirlenen Sınırlar ve Cezalar (Hudûd)

(86) ...

Saib b. Yezid şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanında, Ebu Bekir'in halifeliğinde ve Ömer'in halifeliğinin ilk zamanlarında bize şarap içmiş olan sarhoş bir kişi getirildi de ona doğru kalkıp ellerimizle, ayakkabılarımızla ve ridalarımızla vurduk. Hz. Ömer, halifeliğinin son yıllarında o sarhoşa kırk değnek vurdu. Nihayet insanlar içki içmek ve fesad çıkarmakta ileri gittiklerinde Ömer içki içenlere seksen değnek vurdu. Fethu'l-Bari Açıklaması: İmam Buhari, attığı bu başlıkla değnekle vurmanın şart olmadığına işaret etmiştir. Bu konuda bilginler üç görüşe ayrılmışlardır. Bunlar Şafi mezhebinde tercihe değer üç görüştür. Bunların içinde en sahih olanı içki içen kimseye kamçıyla vurmanın caiz olduğudur. Ellerle, ayakkabılarla ve elbiselerle vurmakla yetinmek caizdir. İkinci yaklaşıma göre tek çıkar yol sopayla vurmaktır. Üçüncüsüne göre ise tek seçenek vurmaktır. Tercihe değer olan görüşün yaklaşımı şudur: Bu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanında uygulanmıştır. Nesh edildiği sabit değildir. Sapa vurma ise sahabe döneminde uygulanmıştır. Dolayısıyla bu uygulama sopanın caiz olduğunu gösterir. Diğer görüşün delili ise İmam Şafii'nin elÜmm' deki şu ifadesidir: İçki içene kamçıyla ceza uygulansaydı öldüğü takdirde diyetin i vermek gerekirdi. Buna göre İmam Şafii sopayla vurmayla, ondan daha ağırını vurmayı eşit görmüştür. Bu da bize vurmada asıl aracın kamçıdan başka bir şeyolduğunu göstermektedir. Ebü't-Tayyib ve ona tabi olan bilginler içki içme suçunda kamçıyla vurmanın caiz olmadığını açıkça belirtmişlerdir. Kadı Hüseyin ise kamçıyla vurmanın gerekli olduğunu belirtmiş ve bu konuda sahabenin icmaını delil olarak göstermiştir. Kadı Hüseyin nasstan kendi görüşüne uygun ifadeler nakletmiştir. Fakat sahabe iemaını delil olarak gösterme, bizce tartışılır. İmam Nevevi, Müslim şerhinde şöyle demiştir: Bilginler hurma dalı, ayakkabı ve elbiselerin ucuyla vurmakla yetinileceği noktasında görüş birliği etmişlerdir. Nevevi' şöyle devam etmiştir: En sahih olanı, kamçıyla vurmanın caizliğidir. Bunun şart olduğunu söyleyen bilgin ise bilginlerin genelinden ayrı düşmüştür. Bu hatadır ve sahih hadislerle reddedilmiştir. Bizim kanaatimize gelince, bazı müteahhirun bilginleri orta bir yol bulmuşlar ve kamçıyı içki içmekte inat edenlere, elbiselerin ucuyla ve ayakkabıyla vurmayı zayıflara özel kabul ederken, bunların dışındakiler için ise durumlarına uygun hareket edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu görüş de isabetlidir. "(Hayır) böyle söylemeyiniz! Bu adamın aleyhine şeytana yardım etmeyiniz!" Onların böyle davranarak şeytana yardım etmeleri şu nedenledir: Şeytan, o kişiye günahı süslü göstermek suretiyle onun rezil ve rusvay olmasını istemektedir. Müslümanlar ona rezil ve rüsvay olması için beddua ettikleri takdirde sanki şeytanın hedefini gerçekleştirmiş olmaktadırlar. Bu hadisten Allah'a isyan eden kimseye -lanet okuma örneğinde olduğu gibi- Allah'ın rahmetinden uzaklaşması bedduasında bulunmanın yasaklı ğı anlaşılmaktadır. "Fe yemlite fe ecide", "ecide" kelimesinin çeşitli manaları vardır. Bunlardan buraya en uygun olanı üzüntü duymaktır. "İçki içen kimse uygulanan had sonunda dolayı ölseydi, onun diyetini verirdim. " Yani onun diyetini, bunu almaya hak sahibi olanlara verirdim demektir. "Lem yesunne" yani Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu konuda bize sabit bir adet kanunlaştırmamıştır. (Kısaca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, içki içenin cezası hakkında bize, sabit bir sayı ile sarhoşa vurarak had uygulamamız konusunda kesin bir hüküm bildirmemiştir.) (Önemli bilgi:) Fıkıh bilginleri içki içme cezası hariç şer'i' cezalar uygulanırken aldığı darbelerden dolayı ölen kimsenin katilinin herhangi bir tazminat ödemekle yükümlü olmayacağı konusunda ittifak etmişlerdir. Hz. AIi'den az önce belirttiğimiz şekilde bir görüş nakledilmiştir. İmam Şafil şöyle demiştir: Kamçı dışında bir şeyle vurmak durumunda herhangi bir tazminat gerekmez. Ancak kamçıyla vurduğu takdirde bazı bilginlere göre diyet öderken, bazılarına göre kamçıyla vurmayla başka bir nesneyle vurma arasındaki farkı öder. Bu konudaki diyet, devlet başkanının akilesine aittir. Suçlu kırk sopadan daha fazla vurulduğu takdirde öldüğünde de hüküm böyledir. "Ona doğru kalkar, ellerimizle, ayakkabılarımzia ve ridalarımızla vururduk." Yani bu sayılan şeylerle ona vururduk demektir. "Hz. Ömer'in halifeliğinin son yıllarında o sarhoşa kırk değnek vurdu." Bu ifadenin zahirinden anlaşılan kırk sopa belirlenmesi, Hz. Ömer'in halifeliğinin son yıllarında olmuştur. Oysa gerçek böyle değildir. Çünkü Halid b. Velid kıssası ile onun Hz. Ömer' e yazı yazması olayı bize Hz. Ömer'in içki içene seksen sapa vurulması emrini halifeliğinin ortalarında verdiğini göstermektedir. Zira Halid b. Velid, Hz. Ömer'in halifeliğinin ortalarına doğru vefat etmiştir. "lyLJ" yani Allah'a itaatin dışına çıktılar. "Seksen sapa vurdu." İmam Malik'in Muvatta'ında Sevr b. Yezid'den nakline göre Hz. Ömer içki içme cezası konusunda sahabelerle danıştı. Hz. Ali ona "Bizim görüşümüze göre bu cezayı seksen sopa olarak belirlemelisin. Zira içki içen kimse sarhoş olur. Sarhoş olan kimse abuk sabuk konuşur. Böyle konuştuğunda da iftira eder" dedi. (Muvatta, Eşribe) Bunun üzerine Hz. Ömer içki içme cezasını seksen sapa olarak belirledi. Bu rivayet mu'daldır. Nesai ve Tahavı aynı rivayeti Yahya b. Fuleyh, Sevr, İkrime ve İbn Abbas isnadıyla daha uzun bir olarak nakletmişlerdir. Bu rivayet şöyledir: "İçki içenlere Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde el, ayakkabı ve sopa ile usanıncaya kadar vuruluyordu. Hz. Ebu Bekir'in halifeliğinde içki içenler daha da çoğaldılar. Ebu Bekir, 'Onlar için bir ceza belirlesek'dedi ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde yapılan uygulamayı benimsedi ve içki içenlere kırk sopa vuruldu. Bu uygulama Hz. Ebu Bekir vefat edinceye kadar sürdü. Sonra Hz. Ömer'in dönemi geldi. O da aynı şekilde içki içenleri dövdürdü. Nihayet bir gün içki içmiş bir adam getirildi. "(Nesai, Sünenu'l-Kübra, III, 252) İbn Abbas bu hadisin devamında sarhoş olarak yakalanan kimsenin hikayesine yer vermekte ve "İman eden ve iyi işler yapanlara ... (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur"(Maide 93) ayetini kendi lehine delil olarak gösterdiğini, İbn Abbas'ın bu konuda onunla tartıştığını ve ayetin kalan kısmı olan "hakkıyla sakındıkları" ifadesini delil olarak gösterdiğini ve Allahu Teala'ın haram kıldığı bir şeyi işleyen kimsenin takva sahibi olamayacağını söylediğini ifade etmektedir. Bunun üzerine Hz. Ömer "Görüşünüz nedir?" diye sorunca, Hz. Ali söz almış ve yukarıdaki yaklaşımını ifade etmiştir. O görüşünün sonunda "Abuk sabuk konuştuğunda iftira atar, iftira atana ise seksen sopa vurulur" deyince, Hz. Ömer bunu emretmiş ve içki içene seksen sopa vurulmaya başlanmıştır. Hz. Ömer'in içki içene seksen sapa vurma uygulaması içki içme cezasının seksen olduğuna delil gösterilmiştir. Uç mezhep imamının görüşü bu doğrultudadır. Bu görüş İmam Şafii'nin iki görüşünden biridir. İbnü'l-Münzir de bunu tercih etmiştir. İmam Şafil'nin sahih olan diğer görüşü ise içki içme cezasının kırk sopa olduğu yolundadır. Burada bir hususu belirtelim: Ahmed b. Hanbel'den de yukarıda zikredilen iki görüş doğrultusunda görüş naklediimiştir. Kadı lyaz şöyle demiştir: Fıkıh bilginleri içki içme de ceza verileceği noktasında görüş birliği etmişler, ancak bunun miktarı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Çoğunluk, içki içme cezasının seksen sopa olduğu görüşünü benimsemiştir. Kendisinden meşhur olarak nakledilen bir rivayette İmam Şafiı, bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel, Ebu Sevr ve Davud içki içme cezasının kırk sopa olduğunu söylemişlerdir. İcmanın nakli konusunda İbn Dakik el-lyd, Nevevi ve onların paralelinde düşünen fıkıh bilginleri Kadı lyaz'a tabi olmuşlardır. Taberi, İbnü'l-Münzir ve başka bilginlerin bir grup bilginden naklettikleri görüş nedeniyle icma görüşü tenkit edilmiştir. Buna göre içki içmede herhangi bir had (şer'ı ceza) yoktur. Ancak tazir vardır. Bu bilginler yukarıda zikredilen hadisleri delil olarak göstermişlerdir. Çünkü bu hadisler içki içme konusunda belli bir sayıdan söz etmemektedir. Sözkonusu hadislerin en açık olanı Enes hadisidir ve bu hadis herhangi bir sayıdan söz etmemektedir. İçki içme cezası Enes'ten gelen hadis yollarının tercihe en değer olanına göre kırktır. Abdurrezzak'ın Musannef'inde şöyle bir rivayet yer almaktadır: İbn Cüreyc ve Ma'mer'in nakline göre İbn Şihab'a "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem içki içme suçunda kaç sopa uyguladı? diye sorulmuş, o da "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu konuda herhangi bir sınır belirlemedi. Yanında bulunanlara içki içen kimseye elleriyle ve ayakkabılarıyla vurmalarını emrediyordu ve sonunda da onlara 'tamam yeter' diyordu"(Abdurrezzak, Musannef, VII, 377) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in içki içene hiç vurmadığı şeklinde bir rivayet de vardır. Bu rivayet Ebu Davud ve Nesal'de güçlü bir senedie şu şekilde yer almaktadır: İbn Abbas'ın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem içki içme suçunda herhangi bir sınır belirlemedi. İbn Abbas şöyle devam etmiştir: Adamın biri içki içti ve sarhoş oldu. Yakalanıp, Nebi s.a.v.'e getirilmek üzere yola çıkıldı. Adam Abbas'ın evinin hizasına gelince, onların elinden kurtuldu ve Abbas'ın evine girdi ve oraya sığındı. Bu durum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem' e arzedilince Efendimiz sallalliihu aleyhi ve selleın güldü ve o adam hakkında herhangi bir şeyi emretmedi.(Ebu Davud, Hudud; Nesai, Sünenu'l-kübra, III, 254) Taberl'nin bir başka yolla İbn Abbas'tan nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem içki içmeye ancak son zamanlarda vurma cezası uyguladı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Tebuk gazvesine çıkmıştı. Geceleyin odasına bir sarhoş getirildi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Bu adamın koluna birisi girsin, elinden tutup onu evine götürsün" buyurdu. Bu rivayetıere verilecek cevap şudur: Bundan sonra içki içmeye had cezası uygulanacağı noktasında icma oluşmuştur. Çünkü Hz. Ebu Bekir, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sarhoşa uyguladığı vurmayı araştırmış ve onu şer'ı cezc.\ olarak belirlemiştir ve bu uygulamaya devam etmiştir. Kendisinden sonra gelenler de -sayısında ihtilaf etmiş olsalar bile- bu uygulamaya devam ettiler. Kurtubi bu haberleri şu şekilde yorumlayarak cem ve telif etmiştir: İlk başlarda içki içme konusunda herhangi bir şer'ı ceza yoktu. İbn Abbas'ın, Abbas'a sığınan kişi hakkındaki hadisi bu manada yorumlanır. Sonra içki içme cezası konusunda herhangi bir miktar belirtmeyen diğer hadislerde yer aldığı üzere tazir cezasına başlandı. Bunun ardından içki içmenin şer'i cezası (had) uygulandı. Sahabilerin ekserisi içki içmenin muayyen bir cezası olduğuna inandıkları halde açık ve net olarak bunun belirlendiğine muttali olmadılar. Buradan hareketle Hz. Ebu Bekir, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda yapılan uygulamayı esas aldı ve uygulama bu doğrultuda yerleşti. Sonra Hz. Ömer ve onun görüşüne katılanlar kırk sapanın arttırılması kanaatine vardılar. Bu ya hüküm çıkarma yoluyla şer'i ceza olarak ya da tazir cezası olarak arttırıldı. Burada bir hususa daha değinmek gerekir: Geriye hadiste bir kimse içki içtiğinde üç kez had cezası uygulanır. Dördüncü kez içtiğinde öldürülür, bir rivayete göre ise beşinci kez içtiğinde öldürülür şeklindeki hüküm kalmaktadır. Bu, Sünen'lerde isnadları güçlü olan birçok yoldan rivayet edilmiş olan bir hadistir. Tirmizi, içki içen kimseye öldürme cezasının uygulanmayacağı şeklinde bir icma nakletmiştir. içki içenin öldürüleceğinden söz eden haber, -Ahmed b. Hanbel, Hasan-ı Basri ve bazı zahiri müçtehidlerinin rivayet ettikleri üzere- Abdullah b. Amr gibi başkasının ondan buna dair sözünü nakletmesinden uzak olan kimsenin naklidir şeklinde yorumlanmıştır. Nevevi bu konuda daha da ileri gitmiş ve şöyle demiştir: Bu görüş batııdır ve sahabi ve ondan sonra gelenlerin iemaına muhalifiir. Bu konuda varid olan hadis mensuhtur. Hadis ya "Üç sebepten biri olmadıkça bir Müslümanın kanı helalolmaz. " hadisiyle ya da onun nesh edildiğine dair icma ile nesh edilmiştir. Bizce nesih delili açıkça nasslarda vardır. Bu Ebu Davud'un, Zühri vasıtasıyla Kubaysa'dan bu konuda naklettiği şu haberdir: içki içmiş birisi getirildi ve ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona sapa cezası uyguladı. Sonra aynı kişi içmiş olarak yine getirildi yine sapa cezası uyguladı. Ardından bir kez daha getirildi, yine sapa cezası uygulandı. Sonra bir kez daha getirildi, yine sapa cezası uygulandı. Böylece öldürme hükmü kaldırılmış oldu. Öldürme cezası bir ruhsattı."(Ebu Davud, HudCld) içki içme cezasının sabit olduğu ve bu konuda öldürme cezası bulunmadığı yolundaki icma yerleşik bir kuralalarak kalmıştır. Kırk ve seksen sapa şeklindeki ihtilaf ise sürüp gitmiştir. Bu, Müslüman ve hür olan bir kimseye mahsustur. Zimmiye gelince, ona had cezası uygulanmaz. Ahmed b. Hanbel'den zimmiye de had uygulanacağına dair bir rivayet vardır. Yine ondan gelen bir başka rivayete göre sarhoş olduğu takdirde bu ceza uygulanır. Hanbelilerde sahih olan görüş çoğunluğun görüşü gibidir

...
Referans:86 6779