Sahih-i Buhari

...

(87) Kitāb: Kan Parası (Ad-Diyat)

(87) ...

Ubeydullah b. Abdullah'ın nakline göre Aişe r.anha şöyle anlatmıştır: Hastalığı esnasında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ağzına ilaç koyduk. Bize ':4ğzıma ilaç koymayın" diye işaret etmeye başladı. Biz "Hasta ila cı sevmez, onun için böyle söyledi" dedik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendine gelince, "İlaç vermenizi yasaklamadım mı?" diye çıkışınca biz yine "hasta ilacı sevmez" dedik. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: ':4ranızdan -gözlerimin önünde- ağzına ilaç damlatılmayacak hiç kimse kalmayacaktır. Bundan sadece Abbas müstesnadır. Çünkü o sizinle birlikte bulunmadı." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Bir topluluk bir kimseyi yaraladığında onların her biri cezalandırılır mı?" Yani bir topluluk, bir kişiyi öldürdüğü veya yaraladığı takdirde bunların tümüne kısas uygulamak gerekli olur mu, yoksa aralarından kısas edilmek üzere bir kişi belirlenerek kalanlarından diyet mi alınır? Başlıkta geçen "muakabe"den maksat denkliktir. Müellif bu ifade ile sanki İbn Sırın'in şu hükmüne işaret eder gibidir: İki kişi bir şahsı öldürse bunlardan biri öldürülür, diğerinden diyet alınır. Daha çok oldukları takdirde kalan diyet onlara böıüştürüıür. Tıpkı on kişinin bir kişiyi öldürmesi gibi. Bu durumda aralarından bir kişi öldürülür. Geriye kalan dokuz kişiden her biri bir diyetin dokuzda birini öder. Şa'bl'nin şöyle dediği nakledilmiştir: Maktulün velisi katil iki kişi ise dilediği birini kısasen öldürür. Daha çok oldukları takdirde dilediği birini kısasen öldürürken, geri kalanlarını bağışlar. Selef bilginlerden birisi şöyle demiştir: Bu durumda kısas cezası düşer, diyet vermek tek seçenek haline gelir. Bu hüküm Rebl'a ve Zahirilerden nakledilmiştir. İbn Battal ise şöyle demiştir: Muaviye, İbnü'z-ZUbeyr ve Zührl'den, İbn Sırın'in görüşü gibi bir görüş nakledilmiştir. Çoğunluğu oluşturan fıkıh bilginlerinin delili ise canın böıünemeyeceğidir. Netice olarak bu kişi öldürmeye iştirak edenlerden bazılarının fiili ile ölmemiştir. Dolayısıyla bunların her biri katilolur. "Çocuğun biri gizlice öldürüldü." Hadiste geçen "ğıleten" gizlice demektir. "Ebu Bekir, İbnü'z-ZUbeyr, Ali, Süveyd b. Mukarrin tokattan dolayı kısas yapmışlardır. Hz. Ömer vurma nedeniyle kırbaçla kısas uygulamıştır. Hz. Ali üç kamçı vurmaktan dolayı kısas yapmıştır. Kadı Şureyh de bir değnek vurmaktan ve küçük yaralardan dolayı kısas uygulanmıştır." Hadisin ifadesinde geçen ".......", tırmalama demektir. Tırmalamanın yaralamalar arasında bilinen bir erşi yoktur. İbnü'l-Kayyim şöyle demiştir: Müteahhirun (son dönem) bilginlerinden biri daha ileri giderek tokat atma ve vurmada kısas uygulanmayacağı noktasında icma naklederek sadece ta'zir cezası uygulanacağını belirtmiştir. Ancak bunda yanılmıştır. Zira bu konuda kısas uygulanacağı görüşü, Hulefa-yı Raşidın'den nakledilmiştir. Bu görüş üzerinde icma olmaya daha uygundur. Kitap ve sünnetin mutlak ifadesinin gereği de budur

...
Referans:87 6897