Sahih-i Buhari

...

(87) Kitāb: Kan Parası (Ad-Diyat)

(87) ...

Muğire b. Şu'be'nin nakline göre Hz. Ömer onlarla karnına vurup çocuğunu (ölü olarak) düşüren kadın hakkında istişare etti. Hadisin kalan kısmı bundan öncesi gibidir. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Ana Karnında Bulunan Çocuk (cenin)." Arapça'da " ce nın" ana karnında bulunan yavruya denir. Bu yavruya ce nın denmesi, ana karnında gizlenmesinden dolayıdır. Canlı olarak dünyaya geldiği takdirde buna "veled" denirken, ölü olarak doğduğunda "sıkt" adını alır. "Hüzeylkabilesinden iki kadın birbiriyle kavgaya tutuşur, bu esnada biri diğerine bir taş fırlatır." Bu iki kadın birbiriyle kuma olup, Hami b. en-Nabiğa elHüzelı'nin nikahı altında bulunuyorlardı. Ebu Davud'un İbn Abbas'tan nakline göre Hz. Ömer bu konuda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in verdiği hükmü sorunca, Hami b. Malik en-Nabiğa ayağa kalktı ve "Ben iki kadının arasındaydım. Biri diğerine bir taş fırlattı da ... " dedi. "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu konuda bir köle veya cariyenin gurre olarak verilmesine hükmetti." İbnü'l-Münzir ve Hattabl'nin TavCıs, Mücahid ve Urve b. ez-ZUbeyr' den nakline göre gurre, bir köle veya cariye ya da at bedelidir. Bu konuda Davud ve ona tabi olan zahiriler hükmü daha da genişleterek şöyle demişlerdir: Gurre adını alabilecek her şeyi vermek caizdir. Gurre kelimesi esasen atın alnındaki beyazlık demektir. Bu kelime insan hakkında abdest konusunda geçen hadiste şöyle kullanılmıştır: "Benim ümmetim kıyamet günü alınları parlak bir şekilde çağrılacaklar. IJ İster insan, ister başkası, ister erkek, ister kadın değerli olan her şeye "gurre" denilir .. Çoğunluğa göre köle ve cariyeden yeterli olabilen en asgari ölçü, satışta geri iadeyi mümkün kılan kusurlardan uzak olmasıdır. Çünkü ayıplı olan mal, iyi mallardan değildir. "Karnınavurup çocuğunu (ölü olarak) düşüren kadın." Buharl'nin el-İ'tisam bölümünde Muğire'den yaptığı rivayete göre Hz. Ömer "imlasu'l-mer'e"yi sordu. İmlasu'l-mer'e, karnına vuran ve yavrusunu düşüren kadın demektir. Hz. Ömer "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in düşük cenin (sıkt) hakkındaki hükmünü işiten kimse var mı?" diye sordu. Bu açıklama dil bilginlerinin yaptıkları tefsirden daha dardır. Onlara göre imlas, kadının çocuğu doğumdan önce yani doğum vaktinden önce düşürmesi demektir. Ebu Davud'un Sünen'inde Ebu Ubeyd'den yaptığı nakil böyledir. İbnü'l-Katta' "........." hamile kadın çocuğunu düşürdü anlamına gelir demiştir. "Hz. Ömer onlarla karnına vurup çocuğunu (ölü olarak) düşüren kadın hakkında istişare etti." İbn Dakik el-İd şöyle demiştir: Bu hadis cenin'in diyeti olduğu ve onun hakkında gurre vermek gerektiği noktasında esaslı bir delildir. Gurre ya köle ya da cariyedir. Gurre, işlenen bir cinayet nedeniyle kadın çocuğunu ölü olarak doğurduğunda gündeme gelir. Fıkıh bilginleri gurrenin yaşı hakkında kayıtlamada bulunmaktadırlar. Oysa bu daha önce geçtiği üzere hadisin gereği değildir. Hz. Ömer'in bu konuda sahabe ile istişarede bulunması, devlet başkanının herhangi bir hükmü bilmediğinde veya şüphesi bulunduğunda ya da ispat edilmesini istediğinde sorması konusunda temel dayanaktır. Hadisten özelolayların büyükler tarafından bilinmediğini kendilerinden daha aşağı mertebedeki kimselerin ise bunları bildiğini anlıyoruz. Bu tavırda görüşüne muhalif bir haberle kendisine delil getirildiğinde "Bu haber sahih olsaydı onu herhalde -mesela- filanca kişi bilirdi" diye cevap veren mukaHidin tutumuna bir reddiye vardır. Çünkü böyle bir olaydan Hz. Ömer gibi birisi habersiz olursa ondan sonra gelenlerin bilmemesi çok daha mümkündür. Fıkıh bilginleri gurrenin vacip olması için cenin'in anasından cinayet sebebiyle ölü olarak doğmuş olmasını şart koşmuşlardır. Buna karşılık cenin canlı olarak dünyaya gelir, sonra ölürse bu durumda kısas veya tam bir diyet gerekli olur. Bu olaydan sözkonusu hükmün hür olan kadının düşürdüğü çocuğa mahsus olduğu anlaşılmaktadır. Zira hadiste belirtilen olay bu konuda varid olmuştur. Fıkıh bilginleri bu konuda içtihadda bulunmuşlardır. Şafiller şöyle der: Cariyenin cenini hakkında vacip olan annesinin kıymetinin onda birini vermektir. Tıpkı hür olan kadının ceninin'de annenin diyetinin onda birini vermek gerekli olduğu gibi. Hadisten sözkonusu katlin kas ıt benzeri olmadığı anlaşılmaktadır. Doğruyu en iyi Yüce AHah bilir. Bu hadis konuşmada sed'in kınandığına delil gösterilmiştir. Mekruhluk kişi konuşurken zorlamada bulunduğunda sözkonusudur. Aynı şekilde insanın sözü düzgün olup, ancak bir hakkı iptal ediyor ya da bir batılı hayata geçiriyorsa bu da mekruhtur. Buna karşılık kişinin sözü ahenkli ve düzenli olup, bir hak veya mubah konusunda iseirinda herhangi bir mekruhluk yoktur

...
Referans:87 6908.2