Sahih-i Buhari

...

(89) Kitāb: Zorlama altında yapılan ifadeler

(89) ...

Habbab b. el-Eret şöyle anlatmıştır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kabe'nin gölgesinde kaftanına yaslandığı bir sırada kendisine "Ya Resulallah! Bizim için Allah'tan yardım dileyemez misin? (Bunların zulmünden) kurtulmamız için AlIah'a dua edemez misin?" dedik. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sizden önceki ümmetler içinde öyle kişiler bulunmuştur ki, o kişi için yerde bir çukur kazıhr, kendisi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, başına konulur ve iki kısma ayrılırdı. Demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı da bu işkenceler o mu'mini dininden çevirmezdi. Allah'a yemin ederim ki şu İslam dini, artık kemale erecektir. Hatta o olacak ki bir süvari (tek başına) San'a'dan Hadramevt'e kadar (selametle) gidecek de Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır ve bir de (koyun sahibi ise) sadece koyununa kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Dövülmeyi, öldürülmeyi ve aşağılanmayı küfre tercih etme." Bu konuya bundan önceki başlıkta işaret edilmişti. Orada Hz. Bilal'in kelime-i küfrü telaffuz etmektense, dayak yemeye ve horlanmaya razı olan kişilerden olduğunu söylemiştik. Bu başlık altında adı geçen Habbab ve onunla birlikte zikredilenler de aynı tavrı sergilemişlerdir. Ammar'ın anne-babası işkence altında can vermişlerdi. Bunlar sıhhat şartını taşımadıkları için müemf buna delalet eden rivayetle yetinmiştir ve bu konuda üç hadise yer vermiştirJ Birinci hadis "Üç şey vardır ki kimde bulunursa imanın tadını almış olur" hadisidir. Bu hadisin açıklaması Sahih'in baş taraflarında İman bölümünde geçmişti. İmam Buharl'nin başlığını bu hadisten seçmesi küfürden hoşlanmamakla ateşe girmekten hoşlanmamayı birbirine eşit tutmasındandır. Öldürülmek, dövülmek ve horlanmak bir mu'minin nazarında ateşe girmekten daha hafiftir. Netice olarak mu'min şiddeti tercih ettiği takdirde bunlar, küfürden daha hafiftir. Bu açıklamayı İbn Battal yapmış ve devamında şöyle demiştir: Bu hadis İmam Malik mezhebi müçtehidlerine delildir. İbnü't-T'in ise bilginler öldürülmeyi küfre tercih etme noktasında görüş birliği halindedirler diyerek onu tenkid etmiştir. Hadis küfrü telaffuz etmek, sabredip, öldürülmekten daha evladır diyenlere karşı delildir. Mühelleb'in bir grup bilginin bunu kabul etmediklerini ifade ettiği nakledilmiştir. Onlar delil olarak Allahu Teala'ın "Ve kendinizi öldürmeyiniz"(Nisa 29) ayetini delil olarak almışlardır. Oysa bu ayette onları destekleyecek bir taraf yoktur. Çünkü Allahu Teala o ayetin ardından "Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu yaparsa (bilsin ki) onu ateşe koyacağız"(Nisa 30) buyurmaktadır. Dolayısıyla Allahu Teala bir önceki ayetteki "kendinizi öldürmeyiniz" ifadesini bu şekilde kayıtlamaktadır. Allah'a itaat uğrunda kendisini helak eden kimse ne zalim ve ne de haddi aşmış olur. Bilginler cihad esnasında insanın kendini tehlikelere atmasının caiz olduğu noktasında icma etmişlerdir. "Said b. Zeyd hadisinin isnadında bulunan Abbad, İbn Ebi'l-Awam' dır. Said -b. Zeyd ise İbn Amr b. Nufeyl olup, Ömer İbnü'l-Hattab b. Nufeyl'in amcasının oğlunun oğludur. Bu zatın hadisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sıreti bölümünde "Said b. Zeyd'in İslama'a girişi" başlığıaltında daha önce geçmişti. Hadisin atılan başlığa uygunluğu gayet açıktır. Çünkü Said ve Hz. Ömer'in kızkardeşi olan eşi kafir olmaktansa, horlanmayı tercih ettiler. Hadisin atılan başlıkla ilişkisi böylece ortaya çıkmaktadır. Kirmanı şöyle demiştir: Bu başlık Hz. Osman' ın katillerinin isteklerine boyun eğmektense öldürülmeyi tercih etmesinden alınmıştır. Dolayısıyla bir kimsenin kafir olmaktansa öldürülmeyi tercih etmesi evleviyyetie caiz olur. Said'in eşinin adı Fatıma bintü'l-Hattab'dır. Fatıma rivayete göre Hz. Hatice'den sonra İslam'a ilk giren kadındır. Bazılarına göre Abbas'ın eşi Ümmü'lFadl ondan önce Müslüman olmuştur. İbn Battal şöyle demiştir: Bilginler küfre zorlanıp, öldürülmeyi tercih eden kimsenin Allah katında ruhsatı tercih edenden çok daha büyük ecir kazanacağı noktasında icma etmişlerdir. Küfrün dışındaki şeylere gelince, bir kimse sözgelimi domuz eti yemeye ve şarap içmeye zorlansa, bunlaı yapmak daha evladır. Bazı Malikiler ise şöyle demişlerdir: Tam tersine bunların dışında bir şeyi yemesiyasaklandığı takdirde sözü edilen şeyleri yemekle günaha girer. Çünkü böyle bir kimse öleceğinden korkup, ölü eti yemek zorunda kalıp, ancak yemeyenkimse gibi olmuştur

...
Referans:89 6943