Sahih-i Buhari

...

(89) Kitāb: Zorlama altında yapılan ifadeler

(89) ...

Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatmıştır: Mescidde bulunduğumuz bir sırada birden Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanımıza çıkageldi ve "Yahudilerin yurduna yürüyünüz!" diye buyurdu. Biz de onunla birlikte Beytü'l-Midras denilen yere vardık. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara doğru ayağa kalktı ve şöyle seslendi ve "Ey Yahudi topluluğu! Müslüman olunuz, esenlik içinde kalınız" dedi. Yahudiler cevaben "Ey Ebü'l-Kasım! Sen tebliğ ettin!" dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara "Ben ancak bunu istiyorum" dedi. Sonra çağrısını ikinci kez yineledi. Yahudiler "Ey Ebü'l-Kasım! Sen tebliğ ettin" dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara tebliğini üçüncü kez tekrar etti ve "Şunu kesinlikle biliniz ki yeryüzü ancak Allah'a ve Resulüne aittir. Ben sizleri bu topraklardan çıkarmak istiyorum. Dolayısıyla sizden her kim kendi malından (taşıyamayacağı) bir şey olursa onu satsın. Aksi takdirde biliniz ki arz ancak Allah'a ve Resulüne aittir" buyurdu. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Zorlanan ve benzeri durumda kalan kierin hak ve başka hususlardaki satışları." Hattab! şöyle demiştir: Ebu Abdullah 'cl-Buhari bu başlık altında zikredilen Ebu Hureyre hadisini zorlanan kimsenin satışının cevazına delil getirmiştir. Halbuki bu, darda kalanın satışına daha çok benzemektedir. Çünkü satışa zorlanan kimse istesin veya istemesin o satışı yapmaya sevkedilen kimsedir. Yahudiler arazilerini satmamış olsalardı, buna zorlanmayacaklardı, fakat onlar mallarına çok düşkün olduklarından onları satmayı tercih ettiler ve böylece mallarını satmak zorunda kalanlara benzediler ve bu halleriyle borca sıkışıp, malını satmak zorunda kalan kimse gibi oldular. Bu durumda yapılan satış caizdir, kişi buna zorlandığı takdirde caiz olmaz. Biz de şunu ekleyelim: İmam Buhari yukarıda kullandığı başlıkta sadece zorlanan kimseyle sınırlı kalmamış ve "Zorlanan ve benzeri durumda kalan kimselerin hak ve başka hususlardaki satışları" ifadesini kullanmıştır. Böylece onun başlığına darda kalan ,kimse de dahil olmuştur. Buhari bu ifadesiyle darda kalan kimsenin satışı sahih değildir diyenlere cevap vermiş olmaktadır. İbnü'l-Müneyyir şöyle der: İmam Buhart "hak ve başka hususlardaki" şeklinde başlık atmış ancak başlığın sadece birinci kısmı için hadis zikretmiştir. Buna onun "hak"tan maksadı borçtur "başkası"ndan maksadı ise bunun dışında satışı gerekli olan şeylerdir diye cevap verilmiştir. Çünkü Yahudiler borçları olmadıkları halde mallarını satmaya zorlandılar. Kirmi'mi "hak" kelimesinden maksat o bölgenin tahliyesi, "başkası" kelimesinden maksat ise suçlardır, "hak"tan maksat mali şeyler, "başkası"ndan maksat bölgenin tahliye edilmesidir demiştir. Biz de şunu ekleyelim: "Başkası" kelimesinden maksat borç olabilir. Bu durumda ifade genel anlamlı sözden sonra, özel anlamlı sözün getirilmesi şeklinde olur. Gayr-i mali bir sebep olarak zikredilen şekilde satış, sahih olduğuna göre mali bir sebep olarak borç sebebiyle satış evleviyede sahih olur. "Beytü'l-Midras." Bu kelime "ders"ten türemedir. Maksat Yahudilerin büyükleridir. Bu beytin onun adına nispet edilmesi Yahudilerin kitaplarını okutanın kendisi olmasından dolayıdır. "Ben ancak bunu istiyorum." Yani "Müsıü.man olunuz" ifadesiyle istediğim budur. Şayet siz benim size tebliğ ettiğimi itiraf ederseniz üzerimden sorumluluk düşer. "Biliniz ki yeryüzü ... " Bu cümleden maksat, bu konuda hüküm Allah'a ve Nebi'ine aittir. Çünkü o Allah adına tebliğde bulunmakta ve onun emirlerini yerine getirmektedir. "......." yani sizi buradan çıkarmak, burayı tahliye etmek istiyorum demektir

...
Referans:89 6944