Sahih-i Buhari
...
(90) Kitāb: Hileler
(90) ...
Alkame b. Vakkas'ın Hz. Ömer'den nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Ameller ancak niyete göredir. Her bir kimsenin niyet ettiği şey ne ise eline geçecek olan ancak odur. Her kimin hicreti Allah ve Resu/üne yönelik ise onun hicreti Allah'a ve Resulünedir. Her kim de nail olacağı bir dünya yahut kendisiyle evleneceği bir kadından dolayı hicret etmişse, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Her bir kimsenin niyet ettiği şey ne ise eline geçecek olan ancak odur." Bu hadis Bed'ü'l-Vahy bölümünde "Herkes için niyet ettiği neyse eline geçecek o/an ancak odur" şeklinde geçmişti. Buhari'nin o bölümün baş tarafına koyduğu rivayet buydu. Hadisin manasının "bir kimse herhangi bir şeye niyet etmezse onu elde edemez" şeklinde olduğu daha önce geçmişti. Buharl'ye şöyle bir karşı delil getirilmiştir: İmam Şafii, Ahmed b. Hanbel, Evzai ve İshak'a göre kendi adına haccetmemiş bir kimse bir başkası adına hacca niyet ederse yaptığı hac, o kişi adına gecerli olmaz ama kendisinden hac farizası düşmüş olur. Başka alimler ise "Böyle bir kimsenin başkası adına yaptığı hac sahihtir. Bu hac kendi adına olamaz, çünkü buna niyet etmemiştir" demişlerdir. Birinci görüşü savunanların delili İbn Abbas'ın Şübrüme olayı hakkındaki hadisidir. Ebu Davud'un nakline göre Hesulullah sallallahualeyhivesellem Şübrüme'ye "Önce kendi adına haccet, sonra Şübrüme için haccet"buyurmuştur.(Ebu Davud, Menasik) Aynı hadis İbn Mace'de "Bunu kendi adına yap sonra Şübrüme adına haccet" şeklindedir.(ibn Mace, Menasik) Bu hadisin isnadı sahihtir. Buna "Hac ibadeti diğer ibadetlere benzemez. Bundan dolayı başka ibadetlerin fasid olanına devam edilmezken, haccınkine devam edilir" diye cevap vermişlerdir. Ebu Cafer et-Taberi bu görüşe katılmıştır, fakat o hadisi "Şübrüme bu konudaki hükmü bilmiyordu. Hac esnasında öğrenince kendi adına niyet etmesi gerekli cıldu. Bu takdirde hac niyeti başkasından kendi adına dönüşebilir, aksi takdirde kendi adına haccedemez" şeklinde yorumlamıştır. Bu bölümde zikredilen hadisin genelliğinden, -bir hastanın, hastalığına sabretmesinden dolayı elde ettiği ecir örneğinde olduğu gibi- amel etmeksizin sırf niyetle ilahi ihsandan elde edilen sevap müstesna tutulmuştur. Çünkü bu konuda rivayet vardır. Bu görüş şununla çelişmektedir: Hastanın aldığı sevap, sabrından dolayıdır. Sevap, sadık bir vaade dayanarak ibadete niyet edip, iradesi dışı bir engelin buna fırsat vermediği kimse için sözkonusudur. Sözgelimi bir kimsenin günlük evradı olsa ve mesela bir hastalık nedeniyle onu okumaktan aciz duruma düşse kendisine onun sevabı onları işlemiş gibi yazılır. İstisna edilen şeylerden birisi de -ihtilaflı olmakla birlikte- şudur: Bir kimse farz namaza niyet etse, sonra o namazın farz olarak batıllığını gerektiren bir durumla karşılaşsa acaba bu namaz nafileye dönüşür mü? Bu, mazeret durumunda sözkonusudur. Buna karşılık bir kimse mesela zevalden önce öğle namazının farzı için tekbir alsa, bu namaz farz olarak sahih olmaz ve kişi bu tekbiri kasten almışsa o namaz nafileye de dönüşmez. İhtilaf edilen hususlardan birisi de şudur: Namaza sonradan yetişen bir kimse bir rekata yetiştiği takdirde sadece o bir rekatın cemaat sevabını mı alır, yoksa bütün namazın sevabını mı alır? Gündüz vakti nafile oruca niyet eden bir kimse, o günün tamamının sevabını mı alır yoksa niyet ettiği andan itibaren mi sevaba girer? Mesela ikinci rekatın başında Cuma namazının vakti çıktığında Cuma namazı Cuma olarak mı biter, yoksa öğle namazı olarak mı sona erer ve bu namaz kendiliğinden mi öğle namazına dönüşür yoksa yeni bir niyet etmek gerekir mi? Namaza sonradan yetişen bir kimse mesela ikinci rekattan doğrulma esnasında yetişmişse cumaya mı niyet eder yoksa öğle namazına mı niyet eder? Hac için hac ayları dışında ihrama giren kimsenin bu yaptığı umreye dönüşür mü yoksa dönüşmez mi? Hilelerin geçersiz olduğunu söyleyen bilginlerle, geçerli olduğunu söyleyenler bunları delil olarak kuııanmışlardır. Çünkü her iki grubun dayanağı, am elde bulunan kimsenin niyetidir. Hanefi bilgini Nesefi'nin el-Kajf isimli eserden nakline göre Muhammed b. el-Hasen şöyle demiştir: Hakkı iptale götüren hilelerle Allah'ın ahkamından kaçmak mu'minlerin ahlakından değildir
Referans | : | 90 6953 |