Sahih-i Buhari

...

(96) Kitāb: Kur'an ve Sünnete Sımsıkı Sarılmak

(96) ...

Aişe r.anha şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanlara bir konuşma yaptı, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra 'Aileme dil uzatmakta olan bir topluluk hakkında bana ne tavsiye edersiniz? Ben onların hakkında hiçbir kötülük bilmiyorum" dedi. Urve şöyle demiştir: Hz. Aişe r.anha'ya iftiracıların söyledikleri şeyler haber verilince şöyle dedi: "Ya Resulallahi Aileme gitmeme izin verir misin 7" Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de kendisine izin verdi ve Aişe r.anha'nın beraberinde hizmetçi bir köleyi de gönderdi. Bu sırada ensardan biri "Subhaneke' Seni tenzih ederiz! Bu iftirayı konuşmak bizlere yakışmaz. Seni tenzih ederiz! Bu büyük bir iftiradır" dedi. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Yüce Allah'ın 'Onların işleri aralarında danışma iledir' sözü." Birinci ayetten başlarsak; el-Edebü'l-Müfred isimli eserinde İmam Buharl'nin ve İbn Ebi Hatim'in güçlü bir isnadla nakillerine göre Hasan-ı Basri "Bir topluluk kendi aralarında istişare eder etmez huzurlarında olan şeyin en iyisine iletiimiş olurlar" demiş ve bu ayeti okumuştur. Bu ifade bir başka rivayette "İstişare eder etmez Allah onlar için doğruyu veya faydalı olan şeyi yaratır" şeklindedir. İkinci ayete gelince; İbn Ebi Hatim'in hasen isnadla nakline göre Hasan-ı Basri şöyle demiştir: Yüce Allah, Nebi s.a.v.'in onlara ihtiyacı olmadığını biliyordu, fakat ondan sonrakilerin kendisini örnek almalarını istemiştir. "Danışmanın işe karar vermeden ve o iş iyice açığa çıkmadan önce olduğu. Çünkü Yüce Allah 'Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven' buyurmuştur." Bilginler müşaverenin hangi konuda yapılacağı noktasında ihtilaf etmişlerdir. Bazıları, hakkında nas olmayan her türlü hususta yapılır derken, bazıları sadece dünyevi işlerde buna başvurulur demiştir. Davudi şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sahabilerle hakkında hüküm olmayan şeylerden olan savaş konusunda danışmalarda bulunuyordu. Çünkü hükmün ne olduğu ancak Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den öğrenilir. Nebi s.a.v.'in ahkam hususunda sahabilere danıştığını iddia eden büyük bir gaflete düşmüştür. Ahkam dışı meselelere gelince, belki bir başkası onun görmediğini görür veya işitmediğini işitmiş olabilir. Bu, yolda yanına rehber almak gibi bir şeydir. Bir başkası ise şöyle demiştir: Kelime her ne kadar genel anlamlı ise de bundan maksat özel durumdur. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in farz olan hükümler konusunda sahabilere danışmadığı ittifakla kabul edilen hususlardandır. Bize göre böyle kayıtsız şartsız ve mutlak konuşma tartışılır. Tirmizl'nin hasen, İbn Hibban'ın sahih değerlendirmesiyle nakillerine göre Hz. Ali şöyle demiştir: "Ey iman edenler! Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile gizli bir şey kon uşacağıniz zaman bu konuşmamzdan önce bir sadaka veriniz"(Mücadele 12) ayet-i kerimesi inince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana "Görüşün nedir? Bir dinar olur mu?" diye sordu. Ben "Hayır, buna güçleri yetmez" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Yarım dinara ne dersin?" diye sordu. Ben "Buna da güçleri yetmez" diye cevap verdim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "O halde ne kadar?" diye sordu. Buna "Bir arpa ağırlığı kadar altın" diye cevap verdim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Senin de malın azdır (Kendi malına göre takdir ettin)" dedi. Bunun üzerine "Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi?" ayet-i kerimesi indi.(Mücadele 13) Hz. Ali şöyle devam etti: "Yüce Allah benim sebep olmam üzerine bu ümmete yükünü hafifletti." (Tirmizi, Tefsir Suretü'!-Mücadele) Bu hadis bazı ahkam, konusunda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in danışmalarda bulunduğunu göstermektedir. "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir işe kesin karar verip, azmettiğinde hiçbir beşerin Allah'ın ve Resulunün önüne geçemeyeceği." İmam Buharl'nin demek istediği şudur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem denışmalarda bulunduktan sonra danışma konusu olan şeylerden birini yapmaya karar verdiğinde ve buna başladığında bu andan itibaren hiç kimsenin ona bunun aksini tavsiye etmesi mümkün değildir. Çünkü Hucurat suresindeki ayetlerde Allah'ın ve Nebiinin önüne geçme yasaklı ğı vardır. Bu açıklamaların tümünden ortaya çıkan, danışma ayeti ile Hucurat suresindeki ayet arasında ayetin genelliğinin danışmalarla tahsis edilmesi durumu olduğudur. Dolayısıyla bu konuda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önüne geçmek mümkündür, fakat bu da istişare ettiği yerde onun izniyle olacaktır. Danışma dışında insanların Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önüne geçmeleri caiz değildir. Yüce Allah unlara istişare konusunda cevap vermek için konuşma izni vermiş, gerek danışma ve gerek başka hususlarda kendiliklerinden konuşmalarını yasaklamıştır. Buna kişinin kendi görüşüne dayanarak Nebie itiraz etmesi eweliyetle dahildir. Buradan anlaşılan Nebi s.a.v.'in emri sabit olduğunda hiç kimsenin ona muhalefet edeyemeyeceği ve muhalif davranmak için birtakım hileli yollara başvuramayacağıdır. Tam tersine kişi bu tavrı, muhalifinin gelecek olduğu bir temel ilke edinir. Yoksa bazı mukallidlerin yaptığı gibi aksine hareket edip Yüce Allah'ın "Onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar"(Nur 63) ayetinden gafil olanların yaptığı gibi yapmaz. "Zırhını giyince" hadisteki "lametehu" kelimesi zırh demektir. Bazıları bu bir araçtır demişlerdir. Kastedilen şey, zırh, miğfer ve bunun dışında diğer silahlardır

...
Referans:96 7370