Sahih-i Buhari

...

(97) Kitāb: Allah'ı Birlemek (Tevhid)

(97) ...

Enes'in nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah kıyamet gününde mu'minleri böylece toplar. 'İçinde bulunduğumuz şu durumumuzdan bizleri rahata kavuşturması için Rabbimize şefaat dilesek' derler. Ardından Adem Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelirler ve 'Ya Adem! İnsanların (sıkıntıda olduklarını) görmüyor musun? Allah seni kendi eliyle yarattı. Meleklerini sana secde ettirdi ve her şeyin ismini sana öğretti. Rabbinden bizim için şefaat dile de bizi şu bulunduğumuz mekanımızdan rahatlığa kavuştursun' derler. Adem 'Ben buna ehil değilim' der ve onlara işlemiş olduğu o ağaçtan yeme günahından söz ederek 'Fakat sizler Nuh'a gidin iz çünkü o Allah'ın bütün yeryüzü ahalisine göndermiş olduğu ilk resuldür!' der. İnsanlar Nuh'a gelirler. (Ondan şefaat isterler.) O da 'Ben buna ehil değilim' der ve vaktiyle işlediği (kavmi aleyhine dua etmesi) hatasından söz ederek 'Fakat siz halilurrahman olan İbrahim'e gidin' der. İnsanlar İbrahim'e gidip, (ondan şefaat isterler). O da 'Ben buna ehil değilim' der ve onlara vaktiyle işlediği hatalarını anlatır ve 'Fakat sizler Allah'ın kendisine Tevrat vermiş ve kendisiyle konuşmuş olduğu bir kulolan Musa'ya gidin' der. Onlar da Musa'ya giderler. Musa 'Ben buna ehil değilim' der ve onlara vaktiyle işlediği hatasını zikreder. 'Fakat sizler Allah'ın kulu, resulü, kelimesi ve ruhu olan İsa'ya gidin' der. Onlar İsa'ya gelip (ondan şefaat isterler). İsa da onlara 'Ben buna ehil değilim. Fakat siz geçmiş ve gelecek günahları mağfiret olunmuş bir kulolan Muhammed'e gidin' der. Bunun üzerine insanlar bana gelirler. Ben de akabinde gider, Rabbimin huzuruna izin isterim. Bana huzuruna girmem için izin verilir. Ben de Rabbimi görünce hemen onun için secdeye kapanırım. Allah beni bu vaziyette bırakmak istediği kadar bırakır. Sonra Allah tarafından bana 'Başını kaldır ya Muhammed! Söyle, sözün dinlenecektir, iste, sana verilecektir, şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır!' denilir. Ben, bana öğrettiği birçok hamdlerle Rabbime hamd ederim, sonra şefaat ederim. Benim için bir sınır tayin edilir. Ben onları cennete sokarım. Sonra tekrar dönerim. Rabbimi görünce secdeye kapanırım. O beni bırakmak istediği kadar bırakır. <=.: Jnra Allah tarafından 'Başını kaldır ya Muhammed! Söyle, sözün işitilir, iste :ana verilir, şefaat et, şefaatin kabulolunur!' denilir. Ben yine Rabbimin bana 0ğ. tmiş olduğu birçok hamdlerle Rabbime hamd ederim, sonra şefaat ederim. Bana yine bir sınır tayin edilir. Ben onları da cennete koyarım. Bundan sonra yine döner, Rabbimi görünce secdeye kapanırım. Rabbim beni o vaziyette bırakmak istediği kadar bırakır. Sonra 'Kalk ya Muhammed! Söyle, sözün işitilir, iste, sana verilir, şefaat et, şefaatin kabulolunur!' denilir. Ben yine Rabbimin bana öğretmiş olduğu birçok hamdlerle Rabbime hamd ederim, sonra şefaat ederim. Benim için yine bir sınır konulur. Ben o sınır içindekileri de alır cennete korum, sonra döner ve Rabbime 'Ya Rabbi! Ateşte Kur'an'ın hapsettiklerinden ve kendisine ebediyet vacip olanlardan başka kimse kalmadı' derim." Enes b. Malik dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle devam etti: "La ilahe illallah diyen ve kalbinde bir arpa ağırlığınca hayır (yani iman) bulunan kimseler ateşten çıkar. Bundan sonra id ildhe illailah diyen ve kalbinde bir buğday tanesi ağırlığı kadar hayır bulunan kimseler ateşten çıkar. Daha sonra id ildhe ilIallah diyen ve kalbinde bir tek zerre ağırlığı kadar hayır olan kimseler ateşten çıkar" buyurdu

...
Referans:97 7410