Sahih-i Buhari

...

(97) Kitāb: Allah'ı Birlemek (Tevhid)

(97) ...

Ebu Hureyre şöyle anlatmıştır: İnsanlar "Ya Resulallah! Bizler kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ayın ondördüncü gecesi ayı görmek için itişip kakışmaya, birbirinize zahmet vermeye ihtiyaç duyar mısınız?" diye sordu. Sahabiler "Hayır Ya Resulallah!" deyince, tekrar "Ya güneşin önünde hiçbir bulut yokken görmek için itişip kakışmaya, birbirinize zahmet vermeye ihtiyaç duyar mısınız?" diye sordu. Sahabiler yine "Hayır Ya Resulallah!" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz sizler onu işte böyle (apaçık) göreceksiniz. Allah kıyamet gününde insanları toplayacak ve 'Her kim her neye tapıyor idiyse onun ardına düşsün!' buyuracak. Artık güneşe tapmakta olan güneşin ardına, aya tapmakta olan ayın ardına, tağutlara tapmakta olanlar da tağutların arkalarına düşüp gidecek ve yalnız bu ümmet, içlerinde şefaatçileri -veya münafıkları- da olduğu halde yerinde durup kalacak. -Ravi İbrahim bu iki kelimede şüpheye düştü.- Allah onlara (evvelce tanıdıklarından başka bir surette) gelip, 'Ben sizin Rabbinizim" buyuracak. Onlar (Rablerini o tecelli ile tanıyamadıkları için) Rabbimiz bize geldiğinde biz onu tanırız! diyecekler. Allah onlara bu defa tanımakta oldukları suret üzere gelecek. 'Ben sizin Rabbinizim!' buyuracak. Onlar da '(Hakikaten) sen bizim Rabbimizsin!' diyecekler ve (Allah'ın davet etmesi üzerine) ona tabi olacaklar. Cehennemin ortasına sırat (yani köprü) kurulur. Ben ve ümmetim onun üstünden geçecek ilk kimseler olacağız. O gün resullerden başka hiçbir kimse konuşamaz. Resullerin de o günkü duası 'Allahümme sellim sellim (=Allah'ım selamet ver, selamet ver)!' olacaktır. Cehennemde Sa'dan dikenlerine benzer çengeller vardır. Sa'dan dikenlerini hiç görmüşlüğünüz var mı?" Sahabiler "Evet Ya Resulallah" dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle devam etti: "İşte bu çengeller Sa'dan dikenlerine benzer. Ne var ki ne kadar büyük olduklarını yalnız Allah Teala bilir. İşte bunlar insanları (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Artık onlardan kimisi helak olur, kötü ameliyle kalır, kimisi de hardal gibi ezim ezim ezilir veya cezasını görür ya da buna benzer bir duruma düşer. Nihayet Allah Teala kulları hakkında hükmünü tamamladıktan sonra ilahi rahmeti olarak cehennem ehlinden dilediklerini cehennemden çıkarmak istediğinde meleklere ilahi rahmete ermeleri murad olunanlardan Allah'a bir şey ortak koşmamışlar, 'la ilahe illallah' diye şehadet etmişleri cehennemden çıkarsınlar diye emredecektir. Melekler bunları cehennemde üzerlerindeki secde izlerinden tanıyacaklardır. Ateş Adem oğlunun bütününü yer de yalnız secde eserini yiyemez. Allah Teala secde eserini yemeyi cehennem ateşine haram kılmıştır. Bunlar ateşten kavrulup, kapkara olarak çıkarılacaklardır. Üzerlerine hayat suyu dökülecek ve onun altında sel uğrağında biten yabani reyhan tohumları nasıl çabuk biterse yeniden öylece biteceklerdir. Sonra Allah kulları arasında hükmü sona erdirir. Ancak cennet ile cehennem arasında yüzü ateşe dönük bir kimse kalır ki o cennete girecek cehennem ehlinin sonuncusu olacaktır. O kimse 'Ya Rab! Yüzümü ateşten döndür. Çünkü kokusu beni zehirleyip duruyor, alevi beni yakıp duruyor' diyecek. O adam sürekli olarak Allah'a onun dilediği kadar dua ve niyazda bulunacak. Sonunda Allah ona 'Bu senin dediğin sana verilecek olsa acaba başka bir şey daha istemeyecek misin?' diye soracak. O ise 'İzzetine yemin olsun ki hayır! Bundan başka senden bir şey daha istemem!' diyecek ve Rabbine dilediği kadar birçok ahid ve misak verecek. Ondan sonra Allah yüzünü cehennem tarafından (cennet tarafına) çevirecek ve o cenneti görecek. Allah'ın dilediği kadar bir süre sükut ettikten sonra 'Ya Rab! Beni cennetin kapısına yanaştır' diyecek. O da 'Evvelce istediğinden başka ebediyyen hiçbir şey istemeyeceğine ahid ve misak vermiş değil miydin? Allah layıkını versin be hey Adem oğlu! Sen ne kadar sözünde durmaz bir kimsesin!' buyuracak. O da 'Ey Rabbim!' diyecek ve Allah'a devamlı dua edecektir. Nihayet Allah 'Bu sana verilirse bundan başka bir şey istemeyecek misin?' diyecek. O da 'İzzetine yemin ederim ki hayır, bundan başka bir şey istemem!' diyecek ve yine Rabbinin dilediği birçok ahid ve misaklar verecektir. Bunun ardından Rabbi onu cennetin kapısına yanaştıracak. O kimse cennet kapısına varıp dikildiği ve cennet ona açılıp genişlediği veya cennetin içindeki güzel ve bol nimetleri, sevinci gördüğünde (yine utanıp) Allah'ın dilediği kadar bir süre sükut edecek. Sonra 'Ya Rab! Beni cennetin içine sok!' diyecek. Allah da ona 'İstediğin sana verildiği takdirde ondan başka hiçbir şey istemeyeceğine ahidlerini ve misakıarını vermiş değil miydin?' diyecek ve sana veyl olsun ey Adem oğlu! Sen ne kadar sözünde durmaz bir kimsesin!' buyuracaktır. Bunun üzerine o kimse 'Ey Rabbim! Yaratıklarının en bedbahtı ben olmayayım' diyecek, durmadan dua ve niyaza devam edecek. Nihayet Allah Teala ona tebessüm edecek, o zaman da 'Cennete gir!' buyuracak. O kul cennete girince Allah ona 'Temenni et!' buyuracak. O da Rabbinden isteyip, temenni edecek. Nihayet Allah ona 'Şunu da, bunu da iste!' diye buyuracak, istenecek şeyleri onun aklına getirecektir. Nihayet bu dileklerinin hepsi sona erince, Allah ona 'Bunların hepsi ve bir o kadar dahası hep senindir!' buyuracaktır

...
Referans:97 7438