Sahih-i Buhari

...

(97) Kitāb: Allah'ı Birlemek (Tevhid)

(97) ...

Enes b. Malik Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ka'be mescidinde geceleyin yürütüldüğü geceyi şöyle anlatıyordu: Kendisine o hususta vahiy gelmeden önce Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mescid-i Haram'da uyurken yanına üç nefer melek geldi. Onların birincisi "(Yatmakta olan üç kişinin) hangisi odur?" diye sordu. Diğeri "Onların ortasındakidir, o onların hayırlısıdır" dedi. O üç neferin sonuncusu da "(Semaya çıkarılmak için) üç kişinin hayırlısını alın!" dedi. Bu olay bu gece meydana geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem O üç kişiyi bundan sonra görmedi. Nihayet onlar diğer bir gecede Nebiin gözünü uyur ve kalbini görür halde iken onun yanına geldiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kalbi uyumuyordu. Bütün Nebiler de böyledir; Onların gözleri uyur fakat kalpleri uyumaz. Bu gelen üç kişi Nebile konuşmadılar, nihayet onu taşıdılar ve zemzem kuyusunun yanına koydular. O üç kişiden Muhammed'in işini Cebrail üzerine aldı. Cebrail onun göğsüyle gerdanı arasını yardı. Nihayet göğsünü ve içini yarmayı bitirince Cebrail kendileri ile zemzem suyundan alıp, orayı yıkadı ve içini tertemiz yaptı. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına altından bir leğen getirildi. Onun içinde de yine altından yapılmış su içecek bir kap daha vardı. Bu leğenin içi iman ve hikmetle doldurulmuştu. Cebrail bununla Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in göğsünü ve boğazının içindeki etleri yani boğazındaki damarları doldurdu. Sonra göğsünü kapattı. Sonra onu dünyaya en yakın semaya çıkardı. Onun kapılarından bir kapıya vurdu. Sema ahalisi ona "Kimdir o?" dediler. "Ben Cebrail'im" dedi. Sema ehli "Beraberindeki kimdir?" dediler. Cebrail "Beraberimdeki Muhammed"dir dedi. İçerideki "Ona davet gönderilmiş midir?" dedi. Cebrail "Evet, gönderilmiştir" dedi. İçeridekiler ona "Merhaba ve hoş geldin!" dediler. Akabinde sema ehli Muhammed'i bu davetinden dolayı müjdelediler. Semadakiler, Allah'ın onunla yer hakkında ne yapmak istediğini Cebrail'in diliyle onlara bildirinceye kadar bilmiyorlardı. Dünya semasında Adem'i buldu. Cebrail, Nebie "Bu, baban Adem'dir, ona selam ver" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Adem' e selam verdi, Adem de selamını alıp mukabele etti ve "Merhaba ve hoş geldin benim oğlum, sen ne iyi oğulsun!" dedi. Bir de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dünyaya en yakın semada devamlı akmakta olan iki nehirle karşılaştı ve "Bu iki nehir nedir ya Cebrail?" dedi. Cebrail "Bu ikisi Nil ile Fırat'ın asıllarıdır" dedi. Sonra Nebii dünya semasında yürüttü. Bu arada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem diğer bir nehirle karşılaştı ki onun üzerinde inciden ve zebercedden yapılmış bir saray vardı. Eliyle nehrin suyuna vurdu, bir de gördü ki o en iyi cins misktir. Cebrail'e "Bu nedir ey Cebrail?" diye sordu. Cebrail "Bu Rabbinin senin için hazırlamış olduğu kevserdir" dedi. Bundan sonra Cebrail onu ikinci semaya yükseltti. Orada da melekler ona birinci semadaki meleklerin sordukları gibi "Bu kimdir?" dediler. Cebrail "Ben Cebrail'im!" dedi. "Beraberindeki kimdir?" dediler. "Muhammed' dir" dedi. "Ona davet gönderilmiş midir?" dediler. "Evet, gönderilmiştir" dedi. "Ona merhaba ve hoş geldin!" dediler. Bundan sonra Cebrail onu üçüncü semaya yükseltti. Oradakiler de ona birinci ve ikinci semadaki meleklerin söyledikleri gibi sorup cevap aldılar. Bundan sonra Cebrail onu dördüncü semaya yükseltti. Oradaki melekler de ona önceki semalardaki meleklerin sordukları gibi sorup cevap aldılar. Bundan sonra Cebrail onu beşinci semaya yükseltti. Oradaki melekler de ona önceki semalardaki meleklerin sordukları gibi sorup cevap aldılar. Bundan sonra Cebrail onu altıncı semaya yükseltti. Oradaki melekler de ona daha öncekilerin dedikleri sözler gibi söylediler. Bundan sonra Cebrail onu yedinci semaya yükseltti. Oradaki melekler de ona daha öncekilerin sözleri gibi söylediler. Her bir semada isimlerini söylediği Nebiler vardı. Ben onlardan ikinci semada İdris'i, dördüncü semada Harun'u, beşinci semada ismini ezberleyemediğim bir diğerini, altıncı semada İbrahim'i, yedinci semada Musa'yı Allah'ın onu kelamıyla tafdil etmesi sebebiyle ezberledim. Musa "Ey Rabbim! Benim üzerime yükseltilen kimse var olduğunu zannetmiyordum" dedi. Sonra Cebraiı, Muhammed'i ancak Allah'ın bilmekte olduğu şeylerle bu katın üstüne çıkarttı. Nihayet Sidretü'l-münteha'ya geldi. Rabbu'l-izzet olan cebbar Allah "Yaklaştı ve tecelli etti." (Daha çok yaklaşmak istedi) ve nihayet (bu suretle o Nebie) 'iki yay kadar yahut daha yakın oldu da' Allah kuluna vahyettiğini etti. Allah ona vahyettiği şeyler için de, ümmetinin üzerine her gün ve gecede elli vakit namazı da vahyetti. Sonra oradan aşağıya indi, nihayet Musa'nın yanına ulaştı. Musa onu biraz alıkoydu ve "Ya Muhammed! Rabbin sana neyi ahdetti (yani sana neyi emretti?)" diye sordu. "Rabbim bana hergün ve gecede elli namaz emretti" dedi. Musa "Senin ümmetin buna güç yetiremez, geri dön de Rabbin senden ve ümmetinden bunu hafifletsin" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Cebrail' e yöneldi ve sanki bu konuda Cebrail'le istişare etmek istiyor gibiydi. Cebrail kendisine "Evet, istersen bunu iste!" diye işaret etti. Akabinde Cebrail onu cebbar olan Allah' ın huzuruna doğru yükseltti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dedi ki: Ce bb ar olan Allah ewelki durduğu makamında idi. "Ey Rabbim! Hafiflet çünkü ümmetin buna güç yetiremez!" dedi. Yüce Allah elli'den on namazı indirdi. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Musa'nın yanına döndü. Musa onu alıkoymakta ve Rabbine geri döndürmekte devam etti. Nihayet elli namaz beş namaz oldu. Sonra Musa onu bu beş namazın yanında durdurup "(Ya Muhammed!) Vallahi ben kavmim İsrailoğullarına bundan daha azıyla döndüm de onlar zayıf olup bunu terk ettiler. Senin ümmetin cesetler, kalpler, bedenler, gözler, kulaklar bakımından daha zayıftır. Geri dön de Rabbin senden bunun hepsini hafifletsin!" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun kendisine işaret etmesi için Cebraiı' e yöneldi. Cebrail bunu çirkin görmüyordu. Cebrail onu beşinci defa da yükseltti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ey Rabbim! Şüphesiz benim ümmetim cesetleri, kalpleri, işitmeleri, bedenleri zayıf kimselerdir. Bizlerden daha da hafiflet!" diye niyaz etti. Bunun üzerine cebbar olan Allah "Ya Muhammed" diye nida etti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Lebbeyk ve sadeyk ey Rab!" diye cevap verdi. Allah "Şu bir hakikat ki benim nezdimde söz (hüküm ve kaza) tebdil olunmaz! Bu, senin ve ümmetin üzerine ana kitapta farz ettiğim gibidir!" buyurdu ve yine "Her bir hasene on misliyle karşılanır. Bu, ümmü'l-kitabta elli vakittir ve senin ve ümmetin üzerine beş vakittir!" buyurdu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Musa'nın yanına döndü. Musa ona "Ne yaptın?" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Allah bizden hafifletti. Bize herbir haseneye on misliyle karşılık verdi" dedi. Musa "Ben İsrailoğullarını bundan daha azı dönüp tecrübe ettim, onlar bunu da terk ettiler. Sen yine Rabbine dön de senden yine hafifletsin!" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ya Musa! Ben vAllahi Rabbime çok gidip gelmekten dolayı utandım" dedi. Cebrail de ona "Allah'ın ismiyle in!" dedi. Ravi, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mescid-i Haram içinde uykusunda iken uyandı demiştir. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Yüce Allah'ın 'Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu' sözü." İmamlar şöyle derler: Bu ayet Mutezile'nin görüşünü red noktasında en güçlü delildir. enNehhas'ın görüşü şudur: Nahiv bilginleri bir fiilin mastarla tekid edildiği takdirde mecaz manası taşımadığı noktasında icma etmişlerdir. Yüce Allah ayette "teklımen" buyurduğuna göre söz konusu konuşmanın aklen kavranılan hakiki manada olması gerekir. İmam Buhari Halk-u Ef'ali'l-İbad isimli eserinde Halid b. Abdullah elKısrl'nin şu görüşüne yer verir: Ben el-Ca'd b. Dirhem'in görüşüne kurban gittim. Çünkü o, Yüce Allah'ın kendisine bir dost edinmediğini ve Musa ile konuşmadığını iddia etmektedir. Tevhid Bölümünün baş rafında Silm b. Ahvez'in, Cehm b. Safvan'ı Allah'ın Musa ile konuştuğunu inkar etmesi sebebiyle öldürdüğü geçmişti. İmam Buhari bu konuda üç hadise yer vermiştir. Bunlardan birincisi, Ebu Hureyre'nin Adem'le Musa'nın çekiştiklerini ifade eden hadisidir. Bu hadisin açıklaması Kader Bölümünde geçmişti. Hadise burada yer verilmesinin nedeni, "Adem de Musa'ya Allah'm seni elçilikleri ve kelamı ile seçip tercih eylediği Musa'sm" cümlesidir. Kuşmıhenl'de "ve kelamihı" yerine "ve bi kelamihı" ifadesi yer almaktadır. İkincisi Enes'in şefaat konusunda rivayet ettiği hadistir. Bu hadisin geniş bir açıklaması Rikak Bölümünde geçmişti. "Onların birincisi "(Yatmakta olan üç kişinin) hangisi odur?" diye sordu." Bu ifade Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in en azı iki olan bir grubun içinde yatmakta olduğuna işaret etmektedir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in O anda amcası Hamza b. Abdulmuttaiib ile amcaoğlu Cafer b. Ebu Talib'in arasında yatmakta olduğu geçmişti. "Cebrail onun göğsüyle gerdanı arasını yard!." Hadiste geçen "lebbe" göğsün gerdanlık konulan kısmıdır. Deve göğsün bu noktasından boğazianır. Hadis açıklanırken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in İsra gecesi göğsünün yarıldığını inkar edenlere ve bunun o küçükken meydana geldiğini ileri sürenlere verilecek cevap geçmişti. Ben Buhari ve Müslim'de, Şerık rivayeti dışında Ebu Zerr'in rivayetinde de bunun sabit olduğunu ve Nebi olarak gönderildiği esnada da göğsünün yarıldığını açıklamıştım. Nitekim Ebu Davud et-Tayalısı Müsned'inde, Ebu Nuaym ve Delailü'n-Nübüvve'de Beyhaki bunu rivayet etmişlerdir. "Boğazının içindeki etleri yani boğazındaki damarları doldurdu." Hadiste geçen "leğadıd" hakkında dilbilimdler şöyle demişlerdir: Leğadıd damakla boynun yan tarafları arasında bulunan et parçalarıdır. Tekili "luğdud" ve "liğdıd" şeklindedir. Buna ayrıca "luğd" ve çoğuluna "elğad" denilmektedir. "Sonra göğsünü kapattı. Sonra onu dünyaya en yakın semaya çıkardı." Şayet bu olayla ilgili anlatım birden çoksa herhangi bir problem yoktur. Şayet birse bu ifade akışında bir atlama (hazf) sözkonusudur. Takdiri de şöyledir: Cebraiı, Nebii Burak'a bindirip, Mesdd-i Aksa'ya kadar götürdü. Sonra miraçla getirdi. "Akabinde sema ehli Muhammed'i bu davetinden dolayımüjdelediler." Sanki onlara Muhammed'in göğe yükseltileceği bildirilmiş gibiydi. Bundan dolayı onun gelmesini bekliyorlardı. "Bir de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dünyaya en yakın semada devamlı akmakta olan iki nehirle karşılaştı." Bu ibarenin zahiri Malik b. Sa'saa hadisi ile çelişmektedir. Çünkü o hadiste Sidretü'l-münteha'dan söz edildikten sonra "Bir de ne göreyim onun kökünde dört tane nehir vardı" denilmektedir. Ancak onun asıl kaynağının Sidretü'l-münteha'nın altı olduğu ve ikisinin de dünyaya en yakın semada bulundukları ve buradan yere aktıkları noktasında bilginler görüş birliği etmişlerdir. Bu hadiste "Nil ve Fırat'ı;; o nehrin unsuru, yani aslı olduğu ifade edilmektedir

...
Referans:97 7517