Sahih-i Buhari
...
(97) Kitāb: Allah'ı Birlemek (Tevhid)
(97) ...
Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Allah katında hangi günah en büyüktür?" diye sordum. 'Allah seni yarattığı halde ona benzer bir eş uydurmandır" buyurdu. Ben "Hakikaten bu elbette büyük günahtır" dedim. "Sonra hangi günah (büyüktür)?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Seninle beraber yemek yemesinden korkarak çocuğunu öldürmendir" buyurdu. "Bundan sonra hangisidir?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Komşunun eşiyle karşılık olarak zina etmenizdir" buyurdu. Fethu'l-Bari Açıklaması: Ayette geçen "endad" kelimesinin tekili "en-nidd", -buna "en-nedid" de denir- insanın işleriyle ilgili olarak karşısına dikilen şeyin benzeri demektir. İbn Battal şöyle demiştir: İmam Buhari'nin bu başlığı atmaktan maksadı, -gerek hayır, gerek şer- mahlukatın tüm fiillerini Allah'a nispet etmektir. Bu fiiller Allah tarafından yaratılmakta, kul tarafından kesb edilmektedir. Yaratma fiilinin hiçbir zerresi Allah'tan başkasına nispet edilemez. Aksi takdirde bu fiilin ona nispeti açısından Allah'a ortak, eş ve denk bir varlık söz konusu olur. Yüce Allah kullarını yukarıda zikredilen ayetler ve başka ayetlerle bu konuda uyarmaktadır. Bu ayetler onun eşinin olmadığını, opunla birlikte dua edilen ilahların bulunmadığını açıkça ifade etmektedir. Dolayısıyla bunlar, kulun kendi fiillerini kendisinin yarattığını iddia edenlere bir red ihtiva etmektedir. Bunların bazılarında Yüce Allah mu'minleri uyarmakta veya övmekte, bazılarında kafirleri kınamaktadır. Bu başlık altında yer verilen hadis bu konuda gayet açıktır. Kirmanı şöyle demiştir: İmam Buharl'nin attığı başlık, maksadının Allah Teala'dan şirki uzak kılmak olduğunu göstermektedir. Uygun olanı bunların Tevhid Bölümünün baş taraflarında zikredilmesiydi. Fakat burada maksat bu değildir. Aksine hedef, kulların fiillerinin Allah'ın yaratmasının eseri olduğunu açıklamaktır. Çünkü kulların fiilleri kendi yaratmalarının eseri olsaydı, kullar Allah'a eş ve yaratmada ortak olurlardı. Beyhaki el-Esma ve's-Sıfat isimli eserinde şöyle der: Erken dönem (selef) ve geç dönem (halef) hadis ve sünnet bilginlerinin yaklaşımları, Kur'an'ın Allah'ın kelamı ve onun zat! sıfatlarından olduğu yönündedir. "(Resulüm!) Şüphesiz sana da, senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun Allah'a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun."(Zümer 65) Taberi şöyle demiştir: Bu, kendisiyle takdim kastedilen mucez ifadede kabilindendir. Ayetin manası şöyledir: Şüphesiz sana "Andolsun Allah'a ortak koşarsan işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun!" diye vahyolunmuştur. Senden öncekilere de sana vahyolunanın aynısı vahyolunmuştur. Ayette geçen "le yahbatanne" fiilinin manası, amelinin . sevabı boşa gider demektir. Ayete burada yer verilmesinden maksat, Allah'a şirk koşan kimseye şiddetli bir tehdit yöneltmektir ve şirkin bütün şeriatlerde yasaklandığını, insanın ameli şirkten salim olduğu takdirde bunun karşılığını alacağını, şirk koştuğunda ise sevabının boşa gideceğini vurgulamaktır. "İkrime dedi ki." Taberl'nin Hennad b. es-Sirrı, Ebü'l-Ahvaz, Simak b. Harb isnadıyla nakline göre İkrime "Onların çoğu ancak ortak koşarak Allah'a iman ederler"(Yusuf 106) ayetini şöyle tefsir etmiştir: Yüce Allah onlara kendilerini, gökleri ve yeri kimin yarattığını sormakta, onlar da Allah'tır cevabını vermektedirler. Bu Allah'tan başkasına taptıkları halde imanlarıdır. Yezid b. el-Fadl es-Semanı'nin nakline göre İkrime "Onların çoğu ancak ortak koşarak Allah'a iman ederler" ayeti hakkında şöyle demiştir: Bu Yüce Allah'ın 'Andolsun ki onlara 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sarsan, elbette Allah'tır' derler"(Zümer 38) ayetiyle aynı manayadır. Onlara Allah ve onun sıfatı sorulduğunda onu kendi vasfından başka türlü anlatırlar ve Allah'ın çocuğu olduğunu ileri sürerek ona ortak koşarlar. Doğruyu yani Kur'an'ı getiren ve onu tasdik eden mü min kıyamet günü bana verdiğin ve gereğine göre amel ettiğIm budur diyecektir. Taberi, Mansur b. el-Mu'temir vasıtasıyla bu haberi Mücahid'e dayandırmıştır. O şöyle demiştir: Doğruyu getiren ve tasdik eden Ku?an ehlidir ki onlar kıyamet günü onu getirecekler ve bize verdiğiniz ve içindekilere göre amel ettiğimiz kitap budur diyeceklerdir. Ali b. Ebi Talha'nın nakline göre İbn Abbas doğruyu getiren ve la ilahe illallah sözüyle Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i doğrulayan şeklinde mana vermiştir. Taberi şöyle der: En uygun olanı "doğruyu getiren"den maksadın tevhide, Allah'ın Resulüne ve getirdiğine imana davet eden, "onu doğrulayan"dan maksadın ise mu'minler olduğudur. Bu anlayışı bu ayetin ''Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği (Kur'an'ı) yalan sayandan daha zalim kimdir? Kafirlerin yeri cehennemde değil mi?"(Zümer 32) ayetinden sonra gelmesidir. İbn Mesud hadisine gelince, onun şerhi HudCı.d Bölümünde zinakarların günahı başlığı altında geçmişti. Hadise burada yer verilmesinin amacı, kendi fiilini kendisinin yarattığını iddia eden kimsenin Allah'a eş koşmuş gibi olduğuna işaret etmektir. Bu konuda şiddetli bir tehdit gelmiştir. Dolayıs1yla buna inanmak haram olur
Referans | : | 97 7520 |