Sahih-i Buhari

...

(97) Kitāb: Allah'ı Birlemek (Tevhid)

(97) ...

İbn Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden önce geçen ümmetlere nispetle sizin (dünyadaki) kalma müddetiniz, (bütün güne nispetle) ikindi namazından güneşin batmasına kadar olan müddet gibidir. Tevrat ehline Tevrat verildi. Onlar Tevrat'la gündüzün yarısına kadar çalıştılar. Sonra çalışmaktan aciz kaldılar, fakat kendilerine yine birer kırat birer kırat (olarak gündelik) ücret verildi. Sonra İncil ehline de İncil verildi. Onlar da ikindi namazı kılınıncaya kadar İncil ile amel edip çalıştılar. Sonra onlar da çalışmaktan aciz oldular. Onlara da birer kırat birer kırat (olan gündelik ücret) verildi. Sonra size Kur'an verildi. Sizler de onunla güneş batıncaya kadar çalıştınız. Sizlere de ikişer kırat ikişer kırat (olarak gündelik ücret) verildi. Bunun üzerine Tevrat ehliyle, İncil ehli olanlar 'Bunların amelleri bizden daha az, ücretleri daha çoktur' dediler. Yüce Allah 'Ben sizin hakkınızdan bir şeyi eksik verip, size zulmettim mi?' diye sordu. Onlar 'Hayır (bir haksızlık etmedin)' dediler. Allah 'İşte bu benim fazlımdır ki ben onu dileyeceğim kimselere veririm!' buyurdu." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Yüce Allah'ın 'De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip, onu okuyun' emri." İmam Buharl'nin bu başlığı atmaktan maksadı "Tilavet" kelimesi. ile kastedilen mananın "kıraat" olduğunu vurgulamaktır. "Tilavet" "amel" kelimesiyle açıklanmıştır. "Amel", amel eden kimsenin fiilindendir. Buhari Halk-u Ef'ali'l-İbad isimli eserinde şöyle der: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların bir kısmının kıraat açısından diğerinden fazla olduğunu, bazılarının ise eksik bulunduğunu ifade etmektedir. Şu halde onlar çok veya az okuma açısından birbirlerinden üstün olmuşlardır. Okunan şeye -ki bu Kur'an'dır- gelince, onda fazlalık veya noksanlık yoktur. "Filancanın kıraati güzeldir, filan canın ki kötüdür" denilir de "Filancanın Kur'an'ı güzeldir, filancanın Kur'an'ı kötüdür" denmez. Kıraatin Kur'an'a değil de kullara isnad edilmesi şundandır: Kur'an, Yüce Allah'ın kelamıdır, kıraat ise kulun fiilidir. Bu gerçek, ancak Allah'ın başarı nasip etmediği kimselerce anlaşılamaz. İmam Buhari daha sonra şöyle der: Kişi "Asım'ın kıraatine göre okudum" veya "Senin kıraatin Asım'ın kıraati üzeredir" der. Asım, bugün okumadığına yemin etse ve sonra sen onun kıraati üzere okusan Asım yalandan yere yemin etmiş olmaz. Buhari şöyle devam eder: Ahmed b. Hanbel "Hamza'nın kıraatini beğenmiyorum" demiştir. Buhari şöyle der: "Kur'an'ı beğenmiyorum" denmez. Bu açıklama ile kıraatle, Kur'an arasındaki fark ortaya çıkmış oldu

...
Referans:97 7533