Sunan Ibn Majah
...
(0) Kitāb: The Book of the Sunnah
(0) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (Radiyallahu anh)’den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; ”Size ne emrettimse onu alınız ve sizi neden nehiy ettimse ondan vazgeçiniz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (Radiyallahu anh)’den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “Ben size bir şey teklif etmedikçe ve sizi bıraktıkça siz de beni bırakınız. Çünkü sizden önceki (ümmet)ler,lüzumsuz yere Nebilerine çok soru sormaları sonrada onlara muhalefet etmeleri yüzünden helak oldular.Bunun için ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiğini yapınız ve sizi bir şeyden nehiy ettiğim zaman ona son veriniz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (Radiyallahu anh)’den yapılan rivayete göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki; “Her kim bana itaat ederse hakikatta Allah’a itaat etmiş olur ve her kim bana isyan ederse gerçekten Allah’a isyan etmiş olur…”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Cafer (Radiyallahu anh)’den, şöyle söylediği rivayet edilmiştir; “İbn-i Ömer (Abdullah) (Radiyallahu anh), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den bir hadis işittiği zaman o hadisi işittiği gibi aynen tutardı. Onda ifrat ve tefritte bulunmazdı.” Bu hadis. sihah-ı Sitte sahiplerinden sadece İbn-i Mace rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu’d-Derda (Radiyallahu anh)’den, şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Biz fakirliği anlatırken ve ondan duyduğumuz endişeleri belirtirken, Resulullah (s.a.v.) çıkıp bu konuşmamız üzerine geldi ve; “Fakir düşmekten mi korkuyorsunuz? Nefsim kudret elinde olan Allah Tealaya yemin ederim ki, muhakkak surette dünya malı üzerinize akıtılacaktır. Öyle (zengin olacaksınız) ki servetten başka hiçbir şey her hangi birinizin kalbini hak yol'dan sapıtmayacaktır. Allah Tealaya yemin ederim ki, ben sizleri gecesi ve gündüzü apaydın olması bakımından eşit olan tertemiz gönüllere sahip olarak bıraktım.” buyurdu. Ebu’d-Derda diyor ki ; “Vallahi Resulullah (s.a.v.) doğru söyledi. Vallahi gecesi ve gündüzü aydınlık olması bakımından eşit olan tertemiz gönüllere sahip olarak bizi bıraktı.”
- Bāb: ...
- باب ...
Kurret b. Eyas (r.a.)’den, Resulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “Benim ümmetimden, daima Allah Teala tarafından desteklenen ve onlara yardımcı olmayan halkın zarar veremiyeceği bir cemaat kıyamet kopuncaya kadar hiç eksik olmayacaktır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a. şöyle söylemiştir, Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Ümmetimden bir taife daima Allah Teala’nın emrine bağlı kalacaktır ve kendilerine muhalefet edenler, onlara zarar veremiyecektir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Eba İnebe el-Havlani (r.a.)’den şöyle demiştir;”Ben Resulullah s.a.v.’den işittim, buyurdular ki; “Allah Teala bu din'in mensublarını ilahi emre itaat etme uğrunda çalıştıracak adamı daima onların içinden çıkarır. Böyle adamı eksik etmez.”
- Bāb: ...
- باب ...
Şuayb r.a.’den,şöyle söylediği rivayet edilmiştir; Muaviye r.a. irad ettiği bir hutbede; ”Alimleriniz nerededirler, alimleriniz nerededirler? Ben Resulullah s.a.v.’den işittim buyuruyordu ki; “Kıyamet ancak ümmetimden bir taife, insanlara galib olduğu halde kopacaktır. Bu taife ne kendilerine yardımcı olmayanlara ne de yardımcı olanlara bakmıyacaklar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Sevban r.a.’den,Resulullah s.a.v.’in şöyle söylediği rivayet edilmiştir; “Benim ümmetimden, hak üzerinde, düşmanlarını yener ve muhaliflerinden zarar görmez bir cemaat, Allah (Azze ve Celle)’nin emri (kıyamet günü) gelinceye kadar eksik olmayacaktır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b.Abdillah r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir; “Biz Nebi s.a.v.’in yanında idik. Bir çizgi çizdi. O’nun sağına ve soluna da ikişer çizgi çizdikten sonra mübarek elini ortadaki çizginin üzerine bırakıp, “Bu, Allah’ın yoludur” buyurdu. Sonra bu ayeti okudu; “Gerçekten bu benim dostoğru yolumdur. Artık O’na uyunuz. Başka yolları takip etmeyiniz. Sonra bunlar sizi Allah Teala’nın yanından ayırır…” (En’am)
- Bāb: ...
- باب ...
El-Mikdam b. Ma’dikerib el-Kindiy r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Süslü tahtına –koltuğuna- yaslanmış adam'a, benim hadislerimden birisi okunur da o (kişi)nin, vaziyetini hiç bozmadan ''Bizlerle sizler arasında Allah Teala’nın kitabı vardır.Ondan bulduğumuz helal şeyleri, helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz şeyleri de haram kabul ediyoruz.'' diyebilme zamanı yaklaşmıştır. Sizleri ikaz ediyorum! (Kur’an-ı Kerim’de bulunan bütün hükümler haktır.) Ve Resulullah s.a.v.’in haram kıldığı şeyler Allah Teala’nın haram kıldığı şeyler gibidir. (Kitab ve Sünnet arasında bir ayırım yapılamaz.)” (Yani bu hadis Kur'an'da bulunan hükümlerin dışındadır. Onun için bu hadise itibar etmeyiz.) diye bilme zamanı yaklaşmıştır. Sizleri ikaz ediyorum! (Kur'an-ı Kerim'- de bulunan bütün hükümler haktır.) Ve Resulullah (S.A.V.) 'in haram kıldığı şeyler Allah Taala'nın haram kıldığı şeyler gibidir. (Kitab ve Sünnet arasında bir ayırım yapılamaz)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Rafi’ r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah s.a.v. şöyle buyurdular; “Herhangi biriniz tahtına –koltuğuna- yaslanmış olup benim emrettiğim veya yasakladığım bir husus ona intikal edince (umursamadan) ''Bilemem (Kur’an’dan başka bir şey tanımam ve tabi olmam) Biz Kitabullah’da ne bulduksa ona tabi olduk.'' (artık hadise tabi olmayız) söyler durumda bulmayayım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.a.’dan rivayet edildiğine göre Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Kim bu din'den olmayan bir şeyi onda ihdas ederse, onun icat ettiği şey merdud ve batıldır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Zübeyr r.a.’den; şöyle söylediği rivayet edilmiştir; “Ensar’dan bir adam Harre denilen mevkideki hurmalıkları suladıkları su arklarından ve su nöbetinden dolayı Nebi s.a.v.’e Zübeyr b. Avam aleyhinde şikayette bulundu. (Bu arklardan geçen su önce Zübeyr’in hurma bahçesine varıyordu. Sonra da şikayetçi Ensari’nin tarlasına uğruyordu. Bir defa Zübeyr hurmalığını sulamak üzere suyu tuttuğu sırada) müşteki ona: Su'yu serbest bırak ki biz'e gelsin, diye talepte bulundu. Fakat Zübeyr, kendi tarlasını sulamadan suyu bırakmak ve nöbetini ona vermekten imtina edince iki taraf Resulullah s.a.v.’e meselelerini intikal ettirdiler. Resulullah s.a.v.’in huzurunda isteklerini karşılıklı olarak arz ettiler. - Resulullah s.a.v. ; “Ey Zübeyr! Tarlanı sula sonra suyu komşuna salıver” buyurdu. Davacı: hiddetlenerek; “Zübeyr, halan oğlu olduğu için mi?” demek suretiyle Resulullah s.a.v.’i taraf tutmakla itham etmek istemişti. Bu söz'den üzülen Resulullah s.a.v.’in mübarek yüzü değişti. Resulullah s.a.v.; “Ey Zübeyr, tarlanı sula sonra suyu hapset, ta ki, su hurma ağaçlarının köklerine erişsin,” buyurdu. Ravi demişti ki; Zübeyr şöyle dedi; “Vallahi öyle sanıyorum ki şu ayet bu olay hakkında indi.” {فلا وربك لا يؤمنون حتى يحكموك فيما شجر بينهم ثم لا يجدون في أنفسهم حرجا مما قضيت ويسلموا تسليما} Hayır (resulum), Rabbine yemin olsun onlar (mü’miniz diyenler) aralarında çıkan anlaşmazlıkta seni hakem yapıp sonra verdiğin karardan -hükümden- nefislerinde hiç bir güçlük duymayarak tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.(Nisa suresi)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah s.a.v. şöyle buyurdu demiştir; “Kadınları mescitte namaz kılmaktan men etmeyiniz.” (Bunun üzerine) İbn-i Ömer (Abdullah’ın bir oğlu bir rivayete göre ismi Vakid’dir.) babasına; “Biz kesinlikle onlara mani olacağız, deyince İbn-i Ömer çok kızdı ve ona dedi ki; “Ben sana Resulullah s.a.v.’in hadisini okuyorum sen; “Biz kesinlikle onlara mani oluruz “ dersin… dedi.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Muğaffel r.a.’den rivayet edildiğine göre yeğeni (erkek kardeşinin oğlu) onun yanında oturuyordu. Yeğeni sapan ile fiske taşını attı. Abdullah onu taş atmaktan men etti ve dedi ki; “Resulullah s.a.v., sapanla fiske taşını atmayı yasakladı ve; <Sapanla atılan taş ile av avlanmaz, düşman da yaralanmaz –kırılmaz- öldürülmez ve muhakkak diş kırar, göz yaralar –çıkarır-.> buyurdu.” Abdullah’ın yeğeni tekrar sapanla taş atınca Abdullah ona; “Ben sana Resulullah s.a.v.’in sapanla taş atmayı yasakladığına dair hadis-i şerif okuyorum sen yine taş atmaya başladın artık bundan sonra ilelebed seninle konuşmayacağım”, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Kabisa oğlu İshak, babası Kabisa r.a.’ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir; Nakibu'l-Ensar (= Akabe görüşmelerinde Ensar’ın temsilcisi) ve Resulullah s.a.v.’in (yakın) arkadaşı Ubade b.Samit el-Ensari r.a. Bizanslarla yapılan savaşta Muaviye r.a. ile beraber savaş seferine katıldı. Halkın, sikkeli altın paranın kesilmiş parçalarını dinar (= kesilmemiş,sikkeli, altın para)lar ile mübadele ettiklerine, keza sikkeli, gümüş paranın kesilmiş parçalarını dirhem (= kesilmemiş sikkeli gümüş para)larla değiştirmekte olduklarına şahit oldu.(Bu mübadelenin tartı ile değil tane hesabı ile yapıldığını görünce) şöyle dedi; ”Ey İnsanlar! Siz bu mübadele ile kesinlikle faiz yemiş olursunuz.Ben Resulullah s.a.v.’den işittim, buyurdular ki; “Altını altınla bübayaa etmeyiniz. Ancak değiştirilmek istenen altınların her ikisi de (ağırlık ölçüsü ile) eşit ve peşin olsa…(bu şartla bübadele edebilirsiniz)” “Muaviye r.a. , Ubade b. Samit r.a.’ın böyle söylediğini duyunca; “Ya Ebel-Velid! (Ubade’nin künyesidir) Ben bu mübadelede bir faiz durumu görmüyorum. Ancak değiştirilenlerin birisi veresiye olsa o zaman faiz olur.” Diye Ubade’nin fetvasına katılmadığını beyan etti. Ubade; “Ben sana Resulullah s.a.v.’in hadisini okuyorum, sen de bana şahsi görüşünü anlatıyorsun. And olsun eğer Allah Teala (bu savaştan) beni çıkarırsa, senin hakimiyetin altındaki bölgede seninle oturmayacağım”, dedi. Ubade savaştan geri dönünce doğruca Medine’ye vardı. Halife Ömer b. Hattab r.a., O’na; “Neden buraya geldin, ya Ebel-Velid?” diye geliş sebebini sorunca, Ubade r.a. hadiseyi anlattı ve Muaviye r.a. ile bundan böyle aynı bölgede oturmayacağına yemin ettiğini beyan etti. Halife O’na; “Ya Ebel-Velid, ikame ettiğin yere dön. Allah Teala, senin ve emsalinin bulunmadığı yerin hayrını alsın”, dedi ve Muaviye’ye de şu mealde bir mektup yazdı; “(Ya Muaviye!) Senin Ubade’ye hüküm etme salahiyetin yoktur. (Bahis konusu meselede) O’nun sözü (fetvası) doğrudur. Halkı O’nun beyan ettiği fetvaya yönelt. (Yani yukarda beyan edilen mübadele usulünde faizcilik vardır.)”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Aclan’ın Avn b. Abdillah r.a.’dan rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mes'ud r.a. şöyle buyurdu; “Ben size Resulullah s.a.v.’den hadis rivayet ettiğim zaman O’nun, hakka en uygun, hidayete en iyi eriştiren ve takvaya en yaraşan söz olduğuna inanın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-Bahteri’nin Ebu Abdirrahman Es-Sülemi’den rivayet ettiğine göre Ali b. Ebi Talib r.a. şöyle buyurmuştur; “Ben size Resulullah s.a.v.’in hadisini okuduğum zaman O’nun hadisinin hakka, hidayete ve takvaya en uygun, en liyakatli söz olduğuna inanın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den; Resulullah s.a.v.’in şöyle söylediği rivayet edilmiştir; “Kıraat olunan hadisimi, koltuğuna yaslanmış (edep ve saygıya aykırı) olarak her hangi birinizin dinlemesini, sonrada okuyucuya; “Sen hadisi bırak, onun doğru veya yalan olduğunun anlaşılması için Kur'an’dan bir şeyler oku, dediğini katiyen bilmeyeyim. Söylenen o güzel söz (hadis)’i ben söyledim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Seleme r.a.’den rivayet edildiğine göre Ebu Hureyre r.a., bir adama buyurdular ki; “Ey yeğenim ben sana Resulullah s.a.v.’den hadis rivayet ettiğim zaman, sen ona karşılık olarak darb-ı meselleri anlatma.”
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Meymun r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir; (Abdullah) İbn-i Mes'ud r.a. ile her Perşembe günü akşamı buluşup görüşmeyi hiç kaçırmazdım. Her hangi bir şey hakkında hiçbir kimseye “Kale Resulullahi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dediğini işitmedim. Yalnız bir akşam “Kale Resulullahi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dedi. (Kendisinin bir hadis rivayet edeceği beklenirken susuverdi) ve hemen başını öne eğdi.Biraz sonra ona baktım ki (ne göreyim) gömleğinin ilikleri çözülmüş, gözleri yaşlarla dolup taşmış ve boyun damarları şişmiş vaziyettedir. Biraz sonra, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (öyle) veya aşağı, yahut yukarı, ya da ona yakın yahut ta ona benzer buyurdu” dedi. Bu hadis’i sadece musannif (İbn-i Mace) rivayet etti. Zevaid de deniyor ki: Bu hadis’in senedi sahih, ravileri Buhari ve Müslim’e göre hüccettirler
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Sirin r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir; Enes b. Malik r.a. bir hadis rivayet edip bitirdiği zaman; (ev kema kal) = Yahud da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi, derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Ebi Leyla r.a.’den; Şöyle dediği rivayet edilmiştir; Biz Zeyd b. Erkam r.a.’den, Resulullah s.a.v.’in hadis-i şeriflerinden bir şey anlatmasını rica ettik. Buyurdular ki; “Biz artık yaşlandık, bizde unutkanlık baş gösterdi. Resulullah s.a.v.’den hadis nakletmek de çok zordur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Şa'bi (Rahimetullah)’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki; “Ben İbn-i Ömer r.a. ile bir yıl beraber oturdum. Resulullah s.a.v.’den hiçbir hadis naklettiğini işitmedim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Tavus (Rahimetullah)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir; İbn-i Abbas r.a.’den işittim. Buyurdular ki; “Gerçekten biz (itina ile) hadisi hıfzederdik. Hadis de, Resulullah s.a.v.’den hıfzedilir. (Hıfzedilmesine önem ve kıymet verilmelidir.) Fakat siz hırçın deveye de uysal deveye de binmeye başlayınca artık hadis almaya itimad etmek ve bellemek işi uzaklaştı.”
- Bāb: ...
- باب ...
Şa'bi (Rahimetullah)’den; Karaza b. Kab (Radiyallahu anh)’ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir; Ömer r.a. bizi Kufe’ye gönderdi. (Bizi yolcu ederken).Teşyi edip (Medine dışındaki) Sirar denilen yere kadar beraberimizde yürüdü.Sonra, '‘Beraberinizde buraya kadar ne için yürüdüğümü bilirmisiniz?’' diye sordu.Biz; '‘Resulullah s.a.v.’in sohbetinde bulunduğumuz (sahabe olduğumuz) ve ensardan olduğumuz içindir,” dedik. Ömer r.a.; <Ben size bir hususu anlatmak için (buraya kadar) beraberinizde yürüdüm. Ve yürüyerek gelmemin hatırı için (yapacağım tavsiyeyi) iyice belliyeceğinizi umarak yürüdüm.Siz ateşte kaynayan tencere gibi Kur'an için gönülleri fokur fokur kaynayan (yani kur'an okumaya çok hararetli ve pek düşkün) bir kavme varıyorsunuz. Onlar sizi gördükleri zaman (problemlerinde sizleri hakem yapacakları, bütün işlerinde emirlerinize itaat edecekleri ve dini bilgileri siz'den alacakları için) sizlere boyun eğecekler ve bunlar Hz. Muhammed s.a.v.’in Ashabıdır, diyeceklerdir. Siz Resulullah s.a.v.’den az hadis rivayet ediniz. (Yani onların siz'den hadis almak için duydukları iştiyaka ve fazla istekli olmalarına bakarak fazla rivayette bulunmayınız.) Ben de (sevapta) sizin ortağınızım.(Çünkü kendisi onları hayra delalet etmiş oluyor.)> dedi. (Not:) Bu hadisi sadece Musannif (İbn-i Mace) rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Es-Saib b. Yezid r.a.’den ; demiştirki; Ben Saad b. Malik “Bu zat Ebu Said-i Hudri künyesi ile meşhurdur.” r.a. ile Medine'den Mekkeye kadar yolda arkadaşlık ettim. Bir tek hadis rivayet ettiğini işitmedim
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Mes'ud r.a.'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir; Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Kim bilerek benim üzerimde yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali r.a.’den şöyle dediği mervidir; Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Benim ağzımdan (kasten) yalan uydurmayınız. Çünkü benim namıma (bilerek) yalan uydurmak muhakkak (uyduranı, bilerek rivayet edeni, buna rıza göstereni ve her hangi bir ilişkisi olanı) cehenneme sokar
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik r.a.’den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); “Kim benim adıma –Ravi diyor ki; Zannımca “bilerek” kaydını kullandı.- yalan uydurursa cehennemdeki yerine yerleşsin buyurdu, demiştir”
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah r.a.'den rivayet edildiğine göre; Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğunu söylemiştir; “Kim kasden benim üzerimde yalan söylerse cehennemdeki yerine hazır olsun.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den şöyle demiştir; Resulullah s.a.v. buyrdular ki; “Benim söylemediğim bir şeyi kim bana bile bile isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Katade r.a.'den; şöyle demiştir; Resulullah s.a.v. bu minber üzerinde iken şöyle buyurduğunu (bizzat) işittim; “Benden çok hadis rivayet etmekten kaçının. Her kim benim üzerimde (benim ağzımdan) bir şey söylemek isterse hak veya doğru (şek ravidendir) söylesin. Kim benim söylemediğim bir sözü kasten uydurup bana isnad ederse cehennemdeki yerine yerleşsin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Zübeyr r.a.'den şöyle dediği rivayet edilmiştir; Ben Zübeyr b. El-Avvam r.a.'a dedim ki; (Abdullah) İbni Mes'ud r.a., falan ve filan sahibinin hadis rivayet ettiklerini işittiğim gibi neden senin Nebi s.a.v.‘in hadislerinden bir şey haber verdiğini işitmiyorum. Zübeyr r.a. şöyle cevap verdi; ''İyi bilki ben Müslüman olduğum andan beri Resulullah s.a.v.’in yanından hiç ayrılmadım (Yani benim bu tutumum, uzun zamandan beri sahabilik şerefine mazhar olduğum halde onun yanında az bulunduğumdan ileri gelmiyor). Fakat ben Resulullah s.a.v.’ın; “Kim benim ağzımdan kasten yalan söylerse cehennemdeki oturağını hazırlasın!” buyurduğunu işittim. (Yani hadis riveyetinde bulunmama mani budur. Çünkü eksik veya fazla söyleme hatasına düşebilirim)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said r.a.'den; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)‘in şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Her kim ki taammüden üzerimde yalan uydurursa ateşten oturağına hazır olsun.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali r.a.'den ; Resulullah s.a.v.’in şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Her kim, yalan olduğunu sandığı bir hadisi benim hadisim olmak üzere rivayet ederse iki yalancıdan birisi de odur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Semure b. Cündüp r.a.'den rivayet edildiğine göre; Resulullah s.a.v. buyurdular ki: “Kim yalan olduğunu bilerek veya zan ederek bir hadisi benden rivayet ederse iki yalancıdan birisi de odur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali r.a.'den rivayet edildiğine göre, Nebi s.a.v. şöyle buyurdular; “Kim bir hadisin uydurma olduğunu bildiği veya zan ettiği halde onu benden rivayette bulunursa iki yalancıdan birisi de kendisidir.”
- Bāb: ...
- باب ...
El-Muğire b. Şu'be r.a.'den; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Kim bir hadisin uydurma olduğunu bildiği veya zan ettiği halde benden rivayette bulunursa iki yalancıdan birisi de kendisidir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Ebi'l-Musa’dan rivayet edildiğine göre kendisi İrbad İbni Sariye’den şöyle söylediğini işitmiştir; Resulullah s.a.v. bir gün bizde kaldı.Kalpleri titreten ve gözleri yaşartan çok korkutucu bir mev'ize ile bize vaaz etti. O’na denildi ki; “Ya Resulullah s.a.v. vedalaşan kimsenin yaptığı vaaz gibi nasihat ettin. Bize tavsiyelerde bulun.” Bunun üzerine Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Takvaya yapışınız ve başınızdaki Halife bir köle dahi olsa onu dinleyip itaat etmeye sarılınız. Siz benden sonra şiddetli ihtilafı göreceksiniz. Onun için benim sünnetime ve hidayete mazhar kılınmış olan Hulafa’yı Raşidin’in sünnetine yapışınız. Bu sünnetleri dişlerinizle sıkıca tutunuz. (Yahut karşılaştığınız eziyetlere tahammül için dişlerinizi sıkınız.) İhdas edilen (dinde dayanağı olmadan dine sokulmak istenen) şeylerden sakının. Çünkü her bid'at dalalettir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Amr es-Selemi’nin, İrbad b. Sariye r.a.'den şöyle söylediğini işittim, dediği rivayet edilmiştir; Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Ben sizi, gecesi gündüzü gibi apaydın olan (en küçük şüpheyi kabul etmeyen gayet açık) bir din üzerinde bıraktım. Benden sonra ancak helak olanlar, o din'den (başka yönlere) sapar. Siz'den kim yaşarsa fazla ihtilafa şahid olacaktır. O'nun için bilip tanıdığınız sünnetime ve hidayete erdirilmiş olan Hulafa’yı Raşidin’in sünnetlerine yapışınız.Bunları dişlerinizle sıkıca tutunuz. Başınızdaki halife siyah bir köle bile olsa ona itaatten ayrılmayınız. Çünkü mu'min, (tevazu ve uysallığı bakımından) burnuna yular takılmış deve gibidir hangi tarafa sevkedilirsa uyar.”
- Bāb: ...
- باب ...
İrbad b. Sariye r.a.'den şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Resulullah s.a.v. bize sabah namazını kıldırdı. Sonra (mübarek) yüzünü bize döndürüp çok tesirli bir vaaz irad buyurdu. (Ravi İrbad, bundan sonra 42 ve 43 nolu hadiste anlattığımızın benzerini anlattı.)”
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdillah r.a.'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve sellem hutbe okuduğu zaman gözleri kızarır, sesi yükselir ve öfkesi şiddetlenirdi. Sanki, kendisi, düşman ordusunu gözetleyen “Muhakkak düşman, size sabahleyin baskın yapacak, akşam hücum edecektir”, diyen bir gözcü idi. (Tehlikeye karşı halkı uyarır), ve “Kıyamet günü ile ben bunlar gibi gönderildim” derdi. Böyle söylerken şehadet parmağı ile onun yanındaki orta parmağı birleştirirdi. Sonra derdi ki; “Konuşulan sözlerin en hayırlısı Allah Teala’nın Kitabıdır. Yolların en güzeli Muhammed s.a.v.’in yoludur. İşlerin en kötülerinden biri de (Nebi s.a.v.’den) sonra ihdas edilen (Din'e sokulmak istenen) asılsız şeylerdir. Bid'atlar dalalettir. ”Resulullah s.a.v. hutbelerinde şöyle de derdi; “Kim (ölüp de) mal bırakırsa, (bıraktığı mal) onun mirasçılarınadır. Kim (ölüp de karşılıksız) borç bırakırsa veya (bakıma muhtaç) çoluk çocuk bırakırsa onun borcunu ödemek ve aile efradına bakmak bana aittir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abudullah İbni Mes'ud r.a.'den, Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğu mervidir; -Kitap ve sünnetten başka uyulması gerekli üç’üncü bir şey yoktur. Sözlerin en güzeli Allah Teala’nın kelamı ve yolların en güzeli Muhammed s.a.v.’in yolu, siretidir. Dikkat! (sonradan) dinde ihdas edilmek istenen şeylerden sakının. Çünkü şer işlerden biriside ihdas edilen şeylerdir. (Dinde) icad edilen her şey bid'attır. Bid'atlar dalalettir. Dikkat! emel ve arzularınız uzayıp size ecelinizi unutturmasın. Aksi takdirde kalpleriniz katılaşır. Dikkat! Gerçekten gelici olan (ölüm ve ondan sonraki diriliş ve ahiret ahvali gibi) şey(ler) yakındır. Hakikaten gelmiyecek- olmayacak olan şey, uzak sayılır. Dikkat! Şakavetli (bedbaht), ancak o kimsedir ki annesinin karnında iken şaki olur, mes'ud adam da ancak o kimsedir ki başkasından ibret alır. Dikkat! Mu'minle döğüşmek küfür ehlinin ve ona sövmek fasıkların işidir. Müslüman için üç günden fazla süre ile (din) kardeşini bırakması (ona küs durması) helal değildir. Dikkat! Yalancılıktan şiddetle kaçının. Çünkü ne ciddi ne de şaka yollu yalancılık mübah değil, müslümanın şanına yakışmaz. Sakın kimse, yerine getirmiyeceği bir şeyi (küçük yaştaki) çocuğuna (bile) vaad etmesin. Çünkü yalancılık gerçekten fücura (şerre) sürükler. Şer de cehenneme götürür. Doğrulukta muhakkak (insanı) birr’e yöneltir. Birr de cennete götürür. Doğru adam için “O doğrudur doğru söyledi birr’i (islamın hayır saydığı şeyleri) işledi” denir. Yalancı kişi için de “O, yalan söyledi şer işledi” denir. Dikkat! Kul gerçekten yalan söyleye söyleye bu hali kendisine şiar edinir. Nihayet yalancılığı itiyad haline getiren bu idmanlı yalancı, Allah Teala’nın divanında <Kezzab> olarak yazılır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.anha.'dan; şöyle dediği rivayet edilmiştir, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu ayeti (Al-i İmran suresinin 7. ayeti) okudu. (Ayetin meali): “Sana kitabı gönderen O’dur.O’nun bir kısım ayetleri muhkemdir. Kur'an’ın esası bunlardır. Diğer bazı ayetlerde müteşabihlerdir. İşte, kalplerinde şüphe bulunanlar, fitne aramak ve tevil yoluna gitmek için müteşabih ayetlere uyarlar. Halbuki onların tevillerini Allah’tan başkası bilemez. İlimde otorite olanlar ise “Biz ona (= müteşabihlere) inandık hepsi rabbimizin indindendir” derler. Bunları ancak kamil akıl sahipleri düşünür.” Sonra Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Ya Aişe! Müteşabih ayetleri tutup muhkem ayetleri bırakmak sureti ile Kur'an’ı Kerim’de mücadele etmek isteyenleri gördüğünüz zaman Allah Teala’nın; “İşte kalplerinde şüphe bulunanlar…” kavli celili ile kasdettiği insanlar onlardır! İşte böyle adamlardan sakının (=onlarla oturup konuşmayın. Zira, onlar bid'at ehlinin ta kendileridir. Sapık akidelerinin sizlere bulaşmaması ve müstehak oldukları tahkir ve ihanet için onları terk ediniz.)”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Usame r.a.'den, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir; “Hiçbir kavim hidayete erdikten sonra, batılı hak ve hakkı batıl göstermek suretiyle mücadele ve çekişmelerde bulunmadıkça dalalete düşmemiştir.” Sonra Resulullah s.a.v. şu ayeti (=Zuhruf suresinin 58’inci ayeti) okudu; “Ve (senin kavmin) dediler ki “Bizim ilahlarımız (olan melekler) mi daha hayırlı, yoksa O (Meryem oğlu İsa) mı?” (Ey Muhammed!) onlar (gerçeği anlamak için değil) sırf bir mücadele olarak sana bu misali veriyorlar. Doğrusu onlar çok çekişici bir kavimdir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe r.a.'den edilen rivayete göre Resulullah s.a.v. buyurdular ki; “Allah Teala, bid'at sahibinden oruç, namaz, sadaka, hac, umre, cihad, tevbe ve fidye'den hiçbir şey kabul etmez. Kıl hamurdan çıktığı gibi o da İslam’dan çıkar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Abbas r.a.'den, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Bid'at sahibi, bid'atini bırakmadıkça, (şefaatçiler şefaat etseler bile) Allah Teala onun amelini kabul etmeyecektir.” Zevaid de şöyle denmiştir: Zehebi, bu hadis’in isnadındaki ravilerin tümünün mechul olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik r.a.'den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem‘in şöyle buyurduğu mervidir; “Batıl ve haksız yolda iken mücadeleyi bırakana cennetin kenarlarında, hak yolda iken cidal (ve çekişmeleri) terk edene cennetin ortasında ve huyunu güzelleştirene cennetin en a'la mevkiinde köşk yapılır.” Bu hadis’i Tirmizi (Birr ve sıla da) tahric etmiş ve ‘’Hasen’dir’’ demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr b. El-As r.a.'den, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in (veda haccında) şöyle dediği rivayet edilmiştir; Allah Teala, ilmi insanlar(ın göğüslerin)den sökmek (silmek) suretiyle almaz. Lakin alimlerin ruhlarını kabzetmek suretiyle alır. Neticede hiçbir alim bırakmayınca halk bir takım cahilleri (alimlerin yerinde) reis edinirler. Onlara (dini sorular) sorulur. Onlar da bilmeden fetva verirler ve böylece hem kendileri dalalete giderler hem de halkı dalalete düşürürler.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir; “(Bir alim'in verdiği) yanlış fetva yüzünden hataya düşen kişiye günah yoktur. Bütün vebal, yalnız fetva veren (alim)'in boynundadır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr r.a.'dan; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir; Dini ilim(lerin aslı) üçtür. Bunlar (ve bunları bilebilmek için bilinmesi gerekli ilimler ile bunlardan çıkarılan ilimler)in ötesinde kalan ilimler(in bilinmesi) fazla (zaruri değil)dir. (Bu üç ilim) muhkem ayet(ler), sabit sünnet ve adil fariza (miras payı) ile ilgili ilimlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz b. Cebel r.a.'den; şöyle dediği rivayet edilmiştir; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Yemen’e (Vali olarak) gönderdiği zaman buyurdular ki; “Sakın, bildiğin (şer’i kaynaklar) dan başka bir şeyle hüküm verme ve meseleleri hal etme. Eğer bir müşkülün olursa onu aydınlığa kavuşturuncaya kadar veya mesele hakkında bana mektup yazınca (ve cevap alınca)ya kadar dur (bekle).” -Bu hadisi Sadece İbn-i Mace rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr b. el-As r.a.'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir; Ben Resulullah s.a.v.’den işittim buyurdular ki ; “Beni İsrail’in işi mutedil olarak devam ediyordu. Nihayet muhtelif milletlerden aldıkları esir kadınlardan doğma nesil türedi ve bu nesil re'y ile hüküm vermeye başlayınca kendileri dalalete gittiler ve Beni İsrail’i dalalete götürdüler, onların işleri anormale dönüştü .” Zevaid’de bu hadis’in isnadı zayıf görülmüştür
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den; Şöyle demiştir; Resulullah s.a.v. buyurdu ki; “İman altmış veya yetmiş küsür bab (bölüm)dür. Bu derecelerin en aşağısı, yoldan zahmet verecekleri şeyi uzaklaştırmak –gidermek- ve en yüksek mertebesi la ilahe illallah demektir. Haya de imandan bir şu'bedir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer radiyallahu anh'den; şöyle demiştir; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adam'ın, kardeşini haya dolayısı ile kınadığını işitti. Resulullah buyurdu ki; “Gerçekten haya imandan bir şu'bedir.” İBN-İ ÖMER R.A.’IN BUHARİ’DEKİ HADİS’İ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah r.a.'den; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir; “Kalbinde hardal zerresi ağırlığınca kibir bulunan kimse cennet'e girmiyecek ve kalbinde, hardal tanesi ağırlığınca iman bulunan kimse (ebedi) ateşe girmeyecektir.” Diğer tahric edenler: Müslim iman; Tirmizi, birr. Tirmizi: Bu hadis Hasen sahihtir demiştir. Bu konuda Ebû Hureyre, İbn Abbas, Seleme b. Ekva’ ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri r.a.’den yapılan rivayete göre kendisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu söylemiştir; “Allah Teala, kıyamet günü mu'minleri cehennem ateşinden kurtarınca ve onlar güvenç içine girince birinizin, dünyada iken hakkını almak uğrunda arkadaşı ile yaptığı çekişmeden daha şiddetli bir tarzda mu'minler ateşe atılmış olan (din) kardeşleri için Rableri ile mücadeleye girişirler. Resulullah s.a.v. buyurdu ki ; mu'minler diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Kardeşlerimiz bizlerle namaz kılarlar, beraberimizde oruç tutarlar ve bizimle beraber hac ederlerdi. Sonra sen onları ateşe ithal ettin.” Allah buyuracak ki; “Gidin onlardan tanıdıklarınızı (Cehennemden) çıkarınız” mu'minler, bunun üzerine onlara varacaklar ve yüzlerinden onları tanıyacaklar. Çünkü ateş onların yüzlerini (yaptıkları secde sayesinde) yakmıyacaktır. Onların bir kısmı aşık kemiklerine, bir kısmı da bacaklarına kadar ateş içinde tutuşmuş vaziyettedir. Bunları çıkaracaklar sonra “Ey Rabbimiz! Bize emrettiğiniz adamları (tanıyabildiklerimizi) çıkardık.” Diyecekler. Sonra Allah (Teala) buyuracak ki: “Kalbinde bir dinar ağırlığınca iman olanları çıkarınız. Sonra kalbinde yarım dinar ağırlığınca, onları müteakib de kalblerinde hardal tanesi ağırlığında iman olanları çıkarınız.” Ebu Saidi Hudri dedi ki; Kim bunu doğrulamazsa bu ayeti okusun; ‘‘Şüphe yok ki Allah (Teala) zerre miktarı zulum etmez. Eğer zerre kadar bir iyilik olursa onun ecrini kat kat artırır ve kendi katından da büyük mükafat ihsan eder.’’ (Nisa)
- Bāb: ...
- باب ...
Cündüp b. Abdillah r.a.’den yapılan rivayete göre kendisi şöyle söylemiştir; ‘‘Biz erginlik çağına ermek üzere birer genç iken Nebi s.a.v. ile beraber idik. Biz Kur'an’ı Kerimi öğrenmeden önce imanı öğrendik. Ondan sonra Kur'an’ı öğrendik. Kur'an sayesindede imanımız fazlalaştı.’’ Zevaid de deniyor ki: Bu hadis’in isnadı sahih (yani sağlam), ravileri sika (yani güvenilir) dır
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Abbas r.a.’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir; Resulullah s.a.v. buyurdular ki; ‘’Bu ümmetten iki sınıf vardır ki Müslümanlıkta onlar için nasip yoktur. Bu zümreler Mürciye ve Kaderiye (mezheplerine mensup) olanlardır.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer İbnü’l-Hattab Radiyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre kendisi söylemişki; Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanında oturuyorduk. Elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat aniden yanımıza geliverdi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, biz'den de hiç kimse kendisini tanımıyordu. Ömer r.a. demişki; Bu yabancı zat, hemen Nebi s.a.v.’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı.Ellerinide uylukları üzerine koydu. Sonra dedi ki; “Ya Muhammed s.a.v.! İslam nedir?”, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); -“İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim, Allah’ın Resulu olduğuma şehadet etmek, namazı dostoğru kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Ka'be’yi hac etmektir.” Buyurdu. Soru soran zat ; “Doğru söyledin”, dedi. Ömer r.a. dedi ki; “Biz buna hayret ettik. hem soruyor hem doğruluyordu.” Sonra bu zat; Ya Muhammed s.a.v. İman nedir? Dedi. Resulullah s.a.v. “İman, Allah’a, O’nun meleklerine, Nebilerine, kitaplarına, ahiret gününe ve kadere –hayrına ve şerrine inanmaktır.” Buyurdu. Soru sahibi ; Doğru söyledin, dedi. Ömer r.a. dedi ki; “Biz buna şaştık. hem soruyor hem de tasdik ediyordu.” Soru soran zat daha sonra; “Ya Muhammed s.a.v. İhsan nedir?”diye sordu. Resulullah s.a.v.; -“(İhsan), Allah’a, Onu görüyorsun gibi ibadet etmendir. Çünkü gerçekten sen onu göremiyorsun da O, muhakkak seni görüyor.” Buyurdu. Soru sahibi (bu defa) ; Kıyamet ne zaman (kopacak)? Dedi. Resulullah s.a.v.; -“Soru sorulan soru soran (kişi)'den (bu hususta) daha bilgili değildir.” Buyurdu. O zat; O halde kıyametin alametleri nelerdir? Dedi. Resulullah s.a.v.; “Cariye'nin kendi sahibini doğurması (Veki' dediki; yani Arab olmayan kadının Arab çocuğu doğurması) ve yalın ayak, çıplak, yoksul, küçükbaş hayvanların çobanlarının yüksek bina yapmak (hususun)da birbiriyle yarıştıklarını görmendir.” Buyurdu. (Hadisin ikinci derecedeki ravisi Abdullah bin Ömer r.a. dedi ki, bir süre sonra ilk ravi (Ömer bin Hattab r.a. şöyle dedi; Üç gün sonra Resulullah s.a.v. bana rastladı ve; “(Ya Ömer) O (soruları soran) zatın kim olduğunu biliyormusun? Dedi. Ben; Allah ve Resulu bilir, dedim. Resulullah s.a.v. ; “O Cibril’dir. Size dininizin meselelerini öğretmeye geldi.” Buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre Radiyallahu anh’den; demiştir ki; Bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem halk(ın yararlanması) için açık bir yere çıkmıştı. Bir adam O’na gelerek; -Ya Resulullah ! İman nedir? Diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); -“İman; Allah’a, Meleklerine, Kitablarına, Nebilerine, Allah’a kavuşmaya inanman, bir de son dirilmeye inanmandır.” Buyurdu. Adam; -Ya Resulullah! İslam nedir? Diye sordu. Resulullah s.a.v. ; - ‘’ İslam; Allah’a ibadet etmen, O’na hiçbir şeyi ortak etmemen farz namazı dostoğru kılman, farz kılınan zekatı eda etmen ve Ramazan orucunu tutmandır.’’ cevabını verdi.Adam; Ya Resulullah! İhsan nedir? dedi. Resulullah s.a.v.; - ‘’ İhsan; Allah’a onu görüyorsun gibi ibadet etmendir. Çünkü sen O’nu görmüyorsun da O, şüphesiz seni görür. ‘’ buyurdu. Adam; Ya Resulullah! Kıyamet ne zaman kopacaktır? sorusunu sordu. Resulullah s.a.v. ; ‘’ Bu hususta sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Ve lakin ben sana kıyametin alametlerinden haber vereyim ; Cariye, kendi sahabesini doğurduğu zaman işte kıyametin alametlerinden birisi budur. (Kim oldukları belirsiz) koyun çobanları yüksek bina yapmakta bir diğeri ile yarıştığı zaman işte bu da kıyametin alametlerindendir. Kıyamet'in kopma zamanı Allah’dan başka kimsenin bilmediği beş şeye dahildir.’’ buyurduktan sonra şu ayeti (Lokman suresinin 34. ayeti) okudu; ‘’Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.’’ BU HADİS’İN BUHARİ’DEKİ RİVAYETİ VE İBN-İ HACER İZAHI İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. Ebi Talib r.a.’den; Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “İman; Kalb ile tasdik, dil ile (kelime-i şehadet-i söylemek sureti ile) ikrar ve (namaz, oruç, zekat, hac gibi) organlar ile amel etmektir.” Ravilerden Ebu's-Salt dedi ki; Eğer bu sened bir deli üzerinde olunmuş olsaydı deli şifa bulurdu. Not : Zevaid’de şöyle denilmiştir; Alimler, ravi Ebu's-Salt’ın zayıflığı üzerinde ittifak ettikleri için bu hadis'in isnadı zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den; Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ‘’Sizin hiç biriniz kendi nefsi için arzuladığını (din) kardeşi için de –yahut buyurdu ki komşusu için de- istemedikçe (tam) iman etmiş olmaz.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den: şöyle dediği mervidir: Resulullah s.a.v. buyurdu ki: ‘’Hiç biriniz, ben kendisine evladından, babasından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça (tam) iman etmiş olamaz.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: ‘’Nefsim, elinde olan (Allah)’a yemin ederim ki siz iman etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.’’ Size bir şey göstereyim mi: (öyle bir şey ki) onu yaptığınız zaman bir diğerinizi seversiniz? Selamlaşmayı aranızda yayınız
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (İbni Mes’ud) radiyallahu anh’den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ‘’Müslüman'a sövmek fısktır ve onunla çarpışmak küfürdür.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre radiyallahu anh.’den: şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki : ‘’Şüphesiz, Allah’tan başka ilah olmadığına ve gerçekten benim, Allah’ın Resulü olduğuma şahadet edip namazı dostoğru ve zakatı gerektiği şekilde ifa edinceye kadar insanlar ile savaşmam bana emredildi.’’ BU HADİS’İN BUHARİDEKİ İBN-İ ÖMER RİVAYETİ VE GENİŞ AÇIKLAMA İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz bin Cebel r.a.’den: Şöyle demiştir: Resulullah s.a.v. buyurdu ki: ‘’Şüphesiz Allah’tan başka olmadığına ve gerçekten benim, Allah’ın Resulü olduğuma şehadet edip namazı dostoğru ve zakatı gerektiği şekilde ifa edinceye kadar insanlar ile savaşmam bana emredildi.’’ * * * Bu hadis bir önceki metin olarak benzeridir, senedindeki fark ise hadis’i güçlendirmektedir. BU HADİS’İN BUHARİDEKİ İBN-İ ÖMER RİVAYETİ VE GENİŞ AÇIKLAMA İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Abbas ve Cabir bin Abdillah r.a.’dan:şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: ‘’Ümmetimden iki sınıf vardır ki, onlar için İslam’da nasip yoktur. Bu sınıflar Mürciye ve Kaderiye (mezheplerine mensup) olanlardır.’’ BU HADİS’İN BENZERİ 62 no ile GEÇTİ OKUMADIYSANIZ BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre ve İbni Abbas r.a.’dan:şöyle dediği rivayet edilmiştir: ‘’İman fazlalaşır ve eksilir.’’ Not: Hadisin isnadının zayıf olduğu Zevaid’de beyan edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'd-Derda r.a.’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir: ‘’İman ziyadeleşir ve noksanlaşır.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbn-i Mes'ud r.a.’den: Şöyle demiştir: Dosdoğru ve doğruluğu tasdik olunan Resulullah s.a.v. bize (insanın yaratılışından) haber verdi.. Buyurdu ki: ‘‘Şüphesiz, biriniz (yaratılırken) asıl maddesi anasının karnında toplanır. Sonra bir o kadar (40 günlük) süre içinde bu madde, kan pıhtısı haline dönüşür. Bundan sonra da o kadar zaman zarfında mudğa (= bir çiğnem et) olur. Daha sonra Allah ona bir melek gönderir de dört kelimeyi yazması emrolunur: Allah, meleğe: - Onun amelini, ecelini, rızkını, şaki veya said olduğunu yaz- der. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki: Gerçekten siz'den bir kişi Cennet ehlinin işlediği şeyleri işler. Hatta kendisi ile Cennet arasında yalnız bir arşın mesafe kalır. Bu esnada (Meleğin, ana karnında yazdığı) yazı gelir: o kişiyi önler. Bu kere o şahıs Cehennem ehlinin işlediğini işlemeye başlar ve Cehennem'e girer. Siz'den bir (başka) kişi de Cehennemlik olanların işlediği (fenalıkları) işler. Hatta kendisi ile Cehennem arasında bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (Meleğin yazdığı) kitabı gelir onu önler. Bu defa da o kişi Cennetlik olanların (hayır) işlerini yapar ve Cennete girer.’’ BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAHAT İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
İbni’d-Deylemi r.a.’den gelen rivayete göre kendisi şöyle demiştir: Kader konusunda bir şey (şüphe) benim içime girdi. Ben bunun, dinimi ve durumumu bozmasından korktum. Bunun üzerine Ubey bin Kab r.a.’e vardım ve ‘’Ey Ebe'l-Münzir! Bu Kader meselesi hakkında gerçekten bir şey (şüphe) kalbime girdi. Ben de dinim ve halimden korktum. Kader meselesi ile ilgili aydınlatıcı bir şeyler bana söyle. Senin sözlerinden istifade ettirmesini Allah’tan umarım.’’ dedim. Ubey r.a.: ‘’ Eğer Allah, sahip olduğu göklerin halkını ve yer'in halkına azab etseydi onlara zulüm etmiş olmadan azab vermiş olurdu. Eğer onlara merhamet etseydi Allah’ın rahmeti, onlar için kendilerinin işledikleri amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu ve eğer senin uhud dağı kadar altının veya Uhud dağı kadar (malın) olup hepsini Allah yolunda harcasaydın sen kadere inanmadıkça ve senin başına gelmiş olan şeylerin gelmemesinin imkansızlığını ve başına gelmemiş olan bir şeyin gelmesinin imkansız olduğunu bilmedikçe, harcadığın hayratın kabul edilmiş olmazdı. Şayet bu itikaddan başka bir inanç üzerinde ölürsen muhakkak Cehennem'e gireceğini bilmedikçe bu hayratı yapmış olsaydın bile kabul edilmezdi. Kardeşim Abdullah İbni Mes'ud’a varıp ona (da Kader meselesini sormanda senin için mahzur yok’’, dedi (İbnu'd-Deylemi diyor ki): Bunun üzerine ben Abdullah İbni Mes'ud r.a.’a vardım. Ona sordum. O da Ubeyy bin Kab’ın söylediklerinin benzerini anlattı ve ‘’Huzeyfe r.a.’e gitmen fena olmaz> dedi. Bundan sonra Huzeyfe r.a.‘in yanına gidip (bu meseleyi) ona sordum. Kendisi de Ubeyy ve İbni Mes'ud r.a.’in sözlerine benzer sözler söyledi ve: <Zeyd bin Sabit’e git o'na sor.’’ dedi. Bunun üzerine Zeyd r.a.’e vardım. O'na da sordum. Zeyd r.a.: Ben Resulullah s.a.v.’den işittim. Şöyle buyurdu: ‘’Eğer Allah, sahip olduğu göklerin halkını ve yer'in halkını ta'zib etseydi onlara zulüm etmiş olmadan azab vermiş olurdu. Eğer onlara merhamet etseydi Allah’ın rahmeti onlar için kendilerinin işledikleri amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu ve eğer senin Uhud kadar altın veya Uhud dağı kadar altının olup hepsini Allah yolunda harcasaydın, sen Kader’in hepsine inanmadıkça ve senin başına gelmiş olan şeylerin gelmemesinin imkansızlığını ve başına gelmemiş olan şeylerin gelmesinin imkansız olduğunu bilmedikçe; keza anlatılan bu itikaddan başka bir akide üzerinde ölürsen şüphesiz cehennem'e gireceğini kesinlikle kabullenerek bilmedikçe (yaptığın harcama) senden kabul edilmezdi.’’ Diğer tahric: Ebu Davud, sunne; Ahmed b. Hanbel, V,317. VI
- Bāb: ...
- باب ...
Ali r.a.’den: Şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Biz (bir defa Baki'u'l-Garkad kabristanında bir cenaze dolayısı ile) Resulullah s.a.v.’in yanında oturuyorduk. O’nun elinde bir asa –dal parçası- vardı. Asası ile yere vurdu. Sonra başını kaldırdı ve buyurdu ki: - ‘’Siz'den hiçbir kimse yoktur ki, onun Cennetteki veya Cehennemdeki yeri takdir ve tesbit edilmemiş olsun! (Şaki veya Said olduğunu belirtmemiş olsun!)’’ Bunun üzerine O’na (bir sahabi tarafından) denildi ki: - Ya Resulallah! Öyle ise amel ve ibadetleri bırakıp Cenab-ı Hakk’ın takdirine dayanmıyalım mı? Resulullah s.a.v. cevaben: - ‘’Hayır.Çalışınız ve (amelleri bırakıp) kadere dayanmayınız. Çünkü herkes ne için yaratıldı ise o iş için kendisine kolaylık sağlanmış oluyor. (Kişi said ise ona, saadet ehline ait amellerin ifası kolaylaştırılır. Şaki ise şakavet ehlinin işleri kolaylaştırılır)’’ buyurdu ve şu (mealdeki) ayetleri okudu: ''Ama kim (Allah yolunda malını) verir. Allah’tan korkar,o güzel kelimeyi (La ilahe illallah sözünü) tasdik eder ise muhakkak biz onu (Allah’ın rızasına uygun) en kolay yola muvafık kılarız.Fakat kim cimrilik eder (=Allah hakkını ödemez), Allah’ın yardımına ihtiyaç duymaz (kendisini müstağni sayar) ve en güzel sözü (Tevhid kelimesini) inkar eder ise biz de onu en şiddetli (Cehenneme götürücü) yola hazırlarız.’’ (Leyl)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den:şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah s.a.v. buyurdu ki: Kuvvetli mu'min zayıf mu'minden daha hayırlı ve Allah’a daha sevimlidir. Her ikisinde de hayır vardır. Sana menfati olan şeylere düşkün ol. Allah’tan da yardım dile ve (faydalı şeyleri istemek, Allah’tan da yardım dilemek hususunda) gevşeklik etme. Eğer (hoşlanmadığın) bir şey sana isabet ederse (başına gelirse) ben şunu isteseydim, bunu yapsaydım (bu iş başıma gelmezdi) deme ve lakin : “Allah (böyle) takdir buyurdu ve dilediğini yapar.> demelisin. Çünkü Lev (=şunu yapsaydım, böyle olsaydı, -eğer- kelimesi) şeytan (vesvesesine ve) işine yol açar.) MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğunu söylemiştir: <Adem ve Musa (Aleyhisselam) münakaşa ettiler. Musa (Aleyhisselam) Adem (Aleyhisselam)’a: - Ya Adem! Sen babamızsın. İşlediğin günahla bizi zarara soktun ve bizi Cennetten çıkarttın, dedi. Adem (Aleyhisselam) da Ona: - Ya Musa! Allah, insanlar içinden seni seçip kelamını sana verdi. Senin için Tevrat’ı eliyle yazdı. Allah’ın, beni yaratmadan 40 yıl önce hakkımda takdir buyurmuş olduğu bir şey (günah) üzerinde sen beni kınıyor musun? dedi. Böylece Adem, Musa’yı yendi. Böylece Adem, Musa’yı yendi. Böylece Adem, Musa’yı yendi. (Bu cümleyi 3 defa tekrarladı)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali r.a.’den Resulullah s.a.v., şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur. ‘’Kul, (şu) dört şey'e inanmadıkça iman etmiş olmaz. Allah’ın varlığına, birliğine, ortağının olmadığına, şüphesiz benim, Allah’ın Resulu olduğuma, öldükten sonra dirilmeye ve kader’e.’’ Diğer tahric: Tirmizi, kader TİRMİZİ HADİSİ İÇİN TIKLA Mahir: İfadeler açık ve izah’a gerek yoktur. Bununla beraber kaderiyecilerin bütünüyle imansız olmadığı iddiası da mevcuttur
- Bāb: ...
- باب ...
Mu’minlerin annesi Aişe r.anha.’dan, rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Resulullah s.a.v., Ensar’dan erginlik çağına ermiyen bir erkek çocuğun cenazesine davet edildi. Ben de: ‘’Ya Resulullah! ne mutlu buna. Hiç bir kötülük (günah) işlemedi, günah işleme çağına ermedi.(Onun için bu çocuk) Cennet kuşlarından bir kuştur.’’ dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: ‘’Ya Aişe! Şu söylediğin söz'den başka şey daha uygun olur. Şüphesiz Allah Cennet için bir kısım insanlar yarattı. Onları babalarının bellerinde iken Cennet için yarattı. Cehennem için de bazı insanları yarattı. Onları babalarının bellerinde iken Cehennem için yarattı. ‘’ MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kureyş kabilesine mensup müşrikler gelip Resulullah s.a.v. ile kader konusunda mücadele ve çekişmeye giriştiler. (Müşrikler kaderi inkar ediyorlardı.) Bu hadise üzerine şu (iki) ayet indi: ‘’48: O gün ki mücrimler yüzleri üzerine (Cehennem) ateşi içinde sürükleneceklerdir. (Ve onlara):Tadın Cehennemin (şiddetli) dokunuşunu! (denecektir.) 49: Şüphesiz her şeyi bir kader ile yarattık.’’ (Kamer suresi: 48, 49.ayetler) MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Müleyke r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Aişe r.a.’ya giderek kader konusunda o'na bir şeyler anlattı Aişe (r.anha annemiz): Ben Resulullah s.a.v.’den işittim buyurdular ki: ‘‘ Kim kader meselesine ait az bir konuşma (bile) yaparsa Ahiret günü bu konuşmasından sorumlu tutulur. Ve kim bu konuda hiç konuşmaz ise niçin konuşmadı diye sorguya çekilmez.’’ Not: Zevaid’de şöyle denilmiştir: Bu hadis'in isnadı zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Şuayb r.a.’den, babası Muhammed b. Abdillah r.a.’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ashabı Kiram r.a., kader meselesini tartışırken; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yanına aniden geldi. Tartıştıklarını anlayınca öfkesinden (mübarek) yüzünde nar tanesi yarılmış gibi kıpkırmızı oldu. Biraz sonra onlara dedi ki: «Bununla mı emrolundunuz veya bunun için mi yaratıldınız? Kur'an'ın bir kısım ayetlerini diğer bir kısım ayetleriyle vuruşturuyorsunuz. Siz'den önceki ümmetler ancak bu tip (lüzumsuz) tartışma ile helak oldular. » Ravi (Muhammed) dediki: (Babam) Abdullah bin Amr şöyle söyledi: «Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in (bazı) meclislerinden nefsimin beni geri bıraktığını beğenirdim. Hele bu meclisten beni geri bıraktığını çok beğendim. » Not : Zevaid’de şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadı sahih ve ravileri de sika zatlardır. BUHARİ HADİS’İ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Ömer r.a.’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resul-i Ekrem s.a.v.: (İslam dininde) hastalığın (kendiliğinden) bulaşması yok, kuşlarda uğursuzluk yok, baykuş ve Ükey’in (öymesi veya evin damına konmasının) uğursuzluğu da yoktur. > buyurdu. Bir A'rabi ayağa kalkarak: “Ya Resulullah! Sen, (hastalığın bulaşması yoktur, buyurdun, ama) uyuz olan bir deve'nin deve sürüsünün tümünü uyuz ettiğini gördün mü (buna ne dersin)?“ dedi. Resul-i Ekrem s.a.v.: ‘‘ İşte, O (onların uyuz edilmeleri), kaderdir. (Yoksa) kim ilk deveyi uyuz etti?’’ buyurdu. Zevaid’de bu hadis’in isnadı ‘’Zayıftır’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Şa'bi r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Adiy bin Hatim Kufe’ye geldiği zaman Kufe halkının fıkıhçılarından bir gurupla yanına vardık ve ona: Resulullah Sallallahı Aleyhi ve Sellem’den işittiğin hadisleri bize naklet, dedik. Kendisi de dedi ki: Ben Resulullah Sallallahı Aleyhi ve Sellem’e vardım. Resul-i Ekrem Sallallahı Aleyhi ve Sellem. bana: - ‘’ Ey Hatim oğlu Adiy! Müslüman ol ki selamete eresin.’’ buyurdu. Ben de O’na: - ‘’ İslam nedir?’’ diye sordum. Kendileri: - ‘’ (İslam) Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim şüphesiz Allah’ın Resulü olduğuma şehadet etmen ve kader’in hayrına, şerrine, tatlısına, acısına, tümü ile iman etmendir.’’ dedi. Not: Bu hadisin isnadının zayıf olduğu Zevaid’de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa el-Eş'ari r.a.’den: Resulullah Sallallahı Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu,dediği mervidir: ‘’Kalbin durumu, bomboş arazide rüzgarların döndürdüğü kuşun yeleği haline benzer.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Ensar’dan bir adam Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e gelerek: Ya Resulullah! Benim bir cariyem vardır. Ben ondan azil ediyorum? (Bu hareketim caiz mi?), diye sordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem O’na: ‘’Cariyen için takdir edilmiş olan şey (çocuk) kendisine gelecektir.’’ dedi. Bundan bir süre sonra Ensari zat, Resul-i Ekrem’e geldi ve: ‘’O cariyem hamile oldu! dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: ‘’Bir nefis için takdir edilmiş olan şey mutlaka olur.’’ Not: Zevaid’de bu hadisin isnadının sahih olduğu belirtilmiştir. BU HADİS’İN MÜSLİMDEKİ BENZERİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Sevban r.a.’den, Resul-i Ekrem s.a.v. şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: ‘‘ Birr'den başka bir şey ömrü arttırmaz ve dua’dan başka bir şey kader’i geri döndürmez. Şüphesiz adam, işlediği günah yüzünden de rızkından mahrum kılınır. ‘‘ Zevaid’de deniyor ki: Şeyhimiz Ebu Fadl el-Karafi’ye bu hadisin durumunu sorduk, dediki: Hasendir Tirmizide ki Süleyman r.a. hadisinde ‘Kader’ lafzı yerine ‘Kaza’ denmekte ve günah’ın rızkı azalttığı ifadesi bulunmamaktadır. BU HADİS’İN BİRAZ FARKLI HALİ TİRMİZİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Süraka bin Cu'şum r.a.’den, rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Ben Resul-i Ekrem s.a.v.’e dedim ki: - Ya Resulallah! Amel, kaderleri çizen kalem'in yazdığı mukadderatın cümlesinde mi ki artık kalem onun işini tamamlamış ve kurumuştur? yoksa amel (için geçmişte bir kader oluşu bahis konusu olmayıp kişinin) istikbalde takınacağı tavra göre mi (tahakkuk eder)? Resul-i Ekrem s.a.v.: ‘’Amel, kader ile tesbit edilmiş olan mukadderattan olup kalemin yazıp kuruduğu hususlar içindedir. Herkes ne için yaratıldı ise ona müyesser kılınır. ‘’ Not: Zevaid de: Bu hadis’in isnadı hakkında söz söylendiği bildirlmiştir. Mahir: Bu hadis’in isnadı Cerh’in en hafifi olan birinci mertebe cerh ile cerh edilmiştir. (fihi mekal) Böyle bir lafızla cerh edilen hadis te muhtemel bir zayıflık vardır; daha çok gevşeklik anlamındaki lafızlar cerh’in birinci mertebesimde yer alır. Bu tür hadisler hem itibar hem istişhad için alınabilir ve yazılabilir. Asıl zayıflık üçüncü derece cerh ile cerh edilenlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah r.a.’den: Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ,şöyle buyurdu: dediği rivayet edilmiştir. ‘’Bu ümmetin Mecusileri Allah’ın kaderlerini yalanlayanlardır. Hastalanırlarsa onları ziyaret etmeyiniz, ölürler ise cenazelerinde bulunmayınız ve onlara rastlarsanız onlara selam vermeyiniz.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah r.a.’den: Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: ‘’Dikkat ediniz! Kendisini Halil edindiğimi sanan her halilin Halilliğinden beriyim. Ben bir Halil ittihaz etmiş olsaydım Ebu Bekr’i Halil edinirdim. Hakikatte sizin arkadaşınız, Allah’ın halilidir. (Ravilerden) Veki' dedi ki (''Arkadaşınız'' tabiri ile) Resulullah kendi nefsini kasdediyor. ‘’ Mahir: Halil: Dost demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre, kendisi Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem‘in şöyle buyurduğunu söylemiştir: ‘’Ebu Bekr’in malı bana yaradığı kadar hiçbir mal bana yararlı olmadı.’’ Ebu Hureyre r.a. dedi ki: Ebu Bekr ağladı ve dedi ki: - Ya Resulallah! Ben ve malım yalnız senindir.Ya Resulallah
- Bāb: ...
- باب ...
Ali r.a.’den rivayet edildiğine göre, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem O’na şöyle buyurmuştur: ‘’Ebu Bekr ve Ömer Nebiler ve Resullerden başka, önce gelen ve sonra gelen tüm Cennetliklerin kühul (=saçları ağarmaya başlayanlar)ın seyyidleri (= efendileri)dirler. Ya Ali! Hayatta oldukları müddetçe onlara (Ebu Bekr ve Ömer’e) haber verme.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri r.a.’den: Kendisi, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir. ''Gök ufuklarının birisinde doğan yıldız, (yerdeki insanlar tarafından, aradaki mesafe uzaklığı dolayısı ile güçlükle) görülebildiği gibi, Cennet'te yüksek derecelere kavuşanları da, kendilerinden aşağı mertebelerde bulunanlar. (aralarında mesafe farkı itibari ile) zor görebilirler. Şüphesiz Ebu Bekr ve Ömer de o (yüce mertebelere kavuşa)nlardandırlar. Hem de daha yüksektedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin el-Yeman r.a.’ya şöyle dediği rivayet edilmiştir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: ''Şüphesiz ben aranızda ne kadar kalacağımı kesinlikle bilmem. Bunun için benden sonraki (şu) iki zat'a uyun''> buyurdu. Ve Ebu Bekir ile Ömer r.a.’ya işaret etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Ebi Müleyke r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi İbni Abbas r.a.’dan şöyle işittim, demiştir: Ömer bin Hattab r.a. vefat ettikten sonra, naşı Teneşir tahtası üzerine konup henüz kaldırılmadığı zaman halk onun etrafında toplanarak, dua ediyorlar ve rahmet diliyorlar idi. Veyahut İbni Abbas dedi ki O’nu iyilikle anıyorlar ve rahmetle yad ediyorlardı. Ben de bu cemaat içinde idim. Bu esnada birisi beni sıkıştırıp omuzumu tutmakla dikkatimi çekti. Ona doğru dönünce bir de baktım ki Ali bin Ebi Talib r.a.’tir. Ömer r.a.’e rahmet okuduktan sonra şöyle dedi : - (Ya Ömer!) Ben Allah’ın huzuruna senin işlediğin amel gibi bir amel ile çıkmaktan çok hoşlanırım. Senden başka, ameline bu kadar imrendiğim kimseyi bulamadım. Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’ın muhakkak seni, iki dostunla (Resul-i Ekrem ve Ebu Bekir’le) beraber kılacağını kuvvetle ümid ederdim. Çünkü ben gerçekten çok defa Resulullah s.a.v.’den: ‘’ Ben Ebu Bekir ve Ömer ile gittim.Ben Ebu Bekir ve Ömer ile girdim. Ben Ebu Bekir ve Ömer ile çıktım > dediğini işitirdim. Bunun için ben Allah’ın seni (Ravzai Mutahhara’ya gömülmekle veya kutsal alemde) iki dostunla beraber bulunduracağını kuvvetle ümid ederdim.’’ MÜSLİM RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Ömer r.a.’dan rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem (bir ara) Ebu Bekir ve Ömer r.a. arasında olduğu halde çıkıp geldi. Ve: ‘’Biz (Ahiret günü) böylece dirileceğiz ‘’ buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Cuhayfe r.a.’den: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu,dediği rivayet edilmiştir: ''Ebu Bekir ve Ömer r.a. Nebiler ve Resullerden başka Evvelin ve Ahirin (öncekiler ve sonrakiler) tüm Cennetliklerin Kuhulünün efendileridir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: - Ya Resulallah! İnsanlar içinde sana en sevimli olan kimdir?, diye soruldu. Resulullah s.a.v. : - Aişe’dir, diye cevap verdi. Bu kere: - Erkekler içinde kimdir? diye soruldu. Resul-i Ekrem s.a.v. : - ‘’Aişe’nin babası !‘’ buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
<Abdullah b. Şakik r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben Aişe r.a.’ya: Ashabı Kiram’dan en çok hangisi Resul-i Ekrem s.a.v. ‘e daha sevimli idi? diye sordum. Aişe r.a.: Ebu Bekir idi! diye cevap verdi bu defa: - Sonra hangisi? dedim.Aişe r.a., - Ondan sonra Ömer’di! diye cevapladı. Bu kere: - Daha sonra hangisi? dedim. Bunun üzerine: - Bunlardan sonra Ebu Ubeyde idi! dedi. >
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Abbas r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Ömer r.a., Müslümanlığı kabul edince Cebrail (Aleyhisselam) inerek: ''Ya Muhammed! Gök ehli Ömer’in Müslüman oluşu dolayısı ile müjdeleştiler, dedi.'' Not: Zevaid de: Hadis’in ravilerinden Abdullah bin Hiras el-Havşabi’nin zayıf olduğunda ittifak edildiği gerekçesiyle Zevaid müellifi Nuruddini’l-Haysemi yazarı bu isnadın zayıf olduğunu, fakat İbn-i Hibban’ın bu ravi’yi sika sayıp hadis’i kendi sahihinde aynı sened ile tahric ettiğini söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeyy bin Ka'b r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi: Resulullah s.a.v. şöyle buyurdu , demiştir: ''Hakk’ın, musafaha ettiği (tokalaştığı) ve selam verdiği ilk adam Ömer’dir. Hakk’ın, elinden tutup Cennet’e koyduğu ilk kişi de O’dur.'' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadındaki ravilerden Davud bin Ata’ el-Medeni’nin zayıflığında ittifak edildiği için bu isnadın zayıf olduğu diğer ravilerinin sika oldukları ve hafız imamu’d-din bin Kesir’in cami’u’l-mesanid adlı eserinde: bu hadis’in cidden münker olup, mevdu olmaktan uzak olmadığını ve bu’nun tek sebebinin ravi Davud bin Ata’ olduğnu söylediği’’ bildiriliyor
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.a.’dan: Resulullah s.a.v.,şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: ''Allah’ım ! İslamiyeti bilhassa Hattab oğlu Ömer(in Müslümanlığı kabul etmesi) ile aziz kıl.'' Not: Zevaid de: ‘’Aişe r.a. hadis’inin zayıf olduğu, zira bazı alimlerin ravi Abdu’l-melik bin el-Macişun’u zayıf saydıkları, fakat İbn-i Hibban’ın o’nu sika saydığı, hadis’in ravilerinden ez-Zenci (Müslim) bin Halid’in, Buhari’ye göre hadisleri münker bir kişi olduğu, Ebu Hatim, Nesai ve diğerlerinin de mezkur ravi’yi zayıf saydıkları, ama İbn-i Hibban ve İbn-i Muin tarafından sika kabul edildiği’’ ifade edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Selime r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi, Ali r.a.’den şöyle söylediğini işittim,demiştir: - Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sonra insanların en hayırlısı Ebu Bekir’dir ve Ebu Bekir’den sonra da insanların en hayırlısı Ömer’dir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Biz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem meclisinde oturuyorduk. O, bize şöyle buyurdu: ''Ben bir ara uyurken kendimi Cennette gördüm. O esnada bir kadın bir köşkün yanında abdest alıyordu. Ben (orada bulunanlara) <Bu köşk kim içindir?> diye sordum. Kadın: Ömer (İbni Hattab) için! dedi. <(Buraya girip bakmak istedim. Fakat) Ömer’in gayretini (kıskançlığını) hatırladım da hemen geri döndüm.'' Ebu Hureyre dedi ki: ‘’(Resul-i Ekrem’in müjdesinden duygulanan) Ömer r.a. (sevincinden) ağladı da! Ya Resulallah ! Babam, anam sana feda olsun, sana karşı mı kıskançlık edeceğim? dedi.’’ NÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zer’ r.a.’den: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim: Şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: ‘’Şüphesiz Allah (Tebareke ve Teala) hakkı, Ömer’in dil'i üzerine koydu. (O'nun dil'i ile icra kıldı.) Ömer hak ile hükmeder.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: ‘’Cennette her Nebi'in bir arkadaşı olur. Orada benim arkadaşım da Osman bin Affan’dır.’’ Not: Zevaid de: Bu hadis’in senedi zayıftır, zira senedde bulunan Osman bin Halid zayıf bir ravidir. Fakat Tirmizi Bu hadisi Talha bin Ubeydullah yoluyla rivayet etmiş ve isnadının kuvvetli olmayıp ‘’ğarib’’ olduğunu ifade etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Mescid’in kapısı yanında Osman r.a.’a rastladı ve: ‘’Ya Osman! Bu, Cebrail’dir. Kızım Rukiyye’nin mihri misli ile ve onunla yaptığın hayat arkadaşlığı gibi bir arkadaşlık yapmak üzere Allah’ın (kızım) Ümmü Gülsüm’ün nikahını sana kıydığını bana haber verdi.’’ buyurdu. Not: Zevaid de: Bu hadis’in isnadı’nın önceki 109 nolu hadis gibi olduğu bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ka'b bin Ucra r.a.’den, rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: - Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, (meydana gelecek) bir fitneyi zikretti ve pek yakın bir zamanda olacağını bildirdi. O sırada ridası ile başı örtülü bir adam oradan geçti. Resul-i Ekrem de: ‘’Bu adam o fitne günü hidayet üzerindedir.’’ buyurdu. Ben hemen yerimden sıçradım ve Osman (orada geçmekte olan adam) iki pazısından tuttum: Sonra Resul-i Ekrem’in karşısına çıkıp: Bu adam mı?> diye sordum. Resulullah s.a.v.’de ‘’Bu adamdır’’, buyurdu. Not: Seneddeki ravilerden Muhammed bin Sirin'in Ka'b bin Ucra'dan hadis işitmediği, Ebu Hatem tarafından beyan' edildiği. oysa bu isnadda Muhammed bin Sirin'in Ka'b'den rivayette bulunduğu görüldüğü için Zevaid müellifi, bu isnadın «Munkati' olduğunu ve isnaddaki diğer. bütün ravilerin sika olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Nu'man bin Beşir r.a.’den rivayet edildiğine göre Aişe r.a.’a şöyle demiştir: Resulullah s.a.v.: ‘‘Ya Osman! Eğer Allah sana bir gün bu (halifelik) işi verir de münafıklar Allah’ın sana giydirdiği (halifelik) gömleğini soymaya kalkışırlarsa sakın sen o gömleği soyma, (halifelikten çekilme)’’ buyurdu. Bu sözü üç defa tekrarladı
- Bāb: ...
- باب ...
Kays bin Ebi Hazım r.a.’den rivayet edildiğine göre Aişe r.anha şöyle demiştir: ‘’Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem (son) hastalığında (bize hitaben): - ‘’Ashabımın bazısının yanımda bulunmasına sevinirim’’, buyurdu. Biz (O’na): - Ya Resulallah! Senin için Ebu Bekr’i çağırmayalım mı? dedik. O (bizim bu sözümüz üzerine) sustu. (Bu kere biz O’na): - Ömer’i senin için çağırmıyalım mı? dedik. O, yine sustu.(Bunun üzerine biz O’na): - Senin için Osman’ı çağırmıyalım mı? dedik. Resul-i Ekrem: - ‘’Evet’’ buyurdu. (da gereği yapıldı.) Biraz sonra Osman geldi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem onunla yalnız kaldı. (özel görüştü.) Artık Resul-i Ekrem onunla konuşmaya devam ediyordu. Osman’ın yüzü de (gittikçe) değişiyordu. Ravi Kays dedi ki: ‘’Osman r.a.’ın mevlası Ebu Sehle, daha sonra (Osman r.a.’ın şehid edilmesi olayından sonra) bana şöyle söyledi: Osman bin Affan r.a.: ‘’Yevmi’d-Dar = Ev günü: - Gerçekten Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana bir ahit söyledi. İşte ben buna dönüşücüyüm, dedi. (İbni Maceh’e, isnadı ileten ikinci raviden birisi olan) Ali (bin Muhammed’in rivayet ettiği) hadisinde (Osman r.a.’ın son cümlesi hakkında) dedi ki: ‘’Ben de bu ahit üzerinde sabrediciyim’’ Ravi Kays: İşte alimler, hadiste geçen ‘’Yevmi’d-Dar = Ev gününün’’ Osman’ın evinde muhasara edildiği gün olduğu kanaatında idiler. Not: Zevaid de: ''Bu hadis'in isnadı sahih, ravileri sikadır'' deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Zirr bin Hubeyş r.a.’den, Ali (bin Ebi Talib) r.a.’ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Gerçekten, mu'min’den başkasının beni sevmiyeceğine ve münafıktan başkasının bana buğzetmiyeceğine Ümmi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bana kesin bir ahid ve teminat verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Sa'd bin Ebi Vakkas r.a.’den,rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve sellem Ali r.a.’a şöyle buyurmuştur: ‘’(Ya Ali!) Bana nisbeten sen, Musa’ya oranla Harun mevkiinde olmaya razı olmaz mısın?’’
- Bāb: ...
- باب ...
Bera' bin A'zib r.a.’den, kendisine şöyle dediği rivayet edilmiştir: Biz Resul-i Ekrem s.a.v.’in ifa etmiş olduğu hac seferine beraberinde yola çıkmıştık. O, yolun bir semtinde, konakladı da cemaatla namaz kılma emrini verdi. Daha sonra Ali r.a.’in elini tuttu ve (Ashabına): - (Ashabım!) Ben mu'minlere, kendi nefislerinden evla değil miyim? dedi. Orada bulunan sahabiler: - (Ya Resulallah!) Evet (evlasın), dediler. Resul-i Ekrem: - Ey Ashabım!) Ben her mu'mine, kendi kendi nefsinden evla değimliyim? dedi. (Ashabı Kiram) da: -Evet, (evlasın Ya Resulullah! diye) cevap verdiler. (Bu konuşmalar cerayan ettikten sonra elini tuttuğu Hz. Ali r.a.’ı işaret ederek) Resul-i Ekrem s.a.v.: - <İşte bu (Ali), beni seven herkesin mahbubudur. Allahım! O’nu (Ali’yi) seven kimseleri, sev. O’na buğuz edenlere, sen de buğz et.> dedi. Not: Zevaid de: ‘’Bu Hadis’in isnadındaki Ali bin Zeyd bin Ced’an zayıftır, dolayısıyla isnad zayıftır.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Ebi Leyla r.a.’dan rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki : (Babam) Ebu Leyla r.a., Ali r.a. ile akşamları görüşüp sohbet ederlerdi. Ali r.a., kışın yazlık elbise, yazın da kışlık elbise giyerdi. Biz (onun bu haline şaştığımız için kendisi ile iyi görüşen Ebu Leyla’ya) : ‘Keşke o’na sorsaydın (Neden mevsimlerin şartlarına göre giyinmiyor?)’ dedik. Bu talebimiz üzerine Ali r.a. şöyle dedi: ‘‘Hayber günü (Kale’nin fethi uzayınca) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem haber göndererek beni huzuruna çağırttı. Halbuki, Hayber’(in fethi için çalıştığı) günü benim gözlerim ağrıyordu. Ben: - ‘‘Ya Resulallah! Gerçekten gözüm fena ağrıyor’’ dedim. Bunun üzerine Resulullah s.a.v., gözlerime tükürdü. Sonra: ‘‘Allahım! Sıcaklığı ve soğukluğu ondan (Ali’den) izale et’’ diye dua etti. Ali r.a : Artık ben o günden sonra ne sıcaklık ne de soğukluk duymadım, dedi.Ve Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğunu anlattı: ‘‘Hayber halkı ile savaşmak için artık öyle bir adam göndereceğim (ona Müslümanların sancağını vereceğim) ki o, Allah’ı ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu sever, o, geri çekilecek adam da değildir.> Bu emir üzerine orada bulunan Sahabiler artık bu övülen zat'ın kim olduğunu merak ve umutla düşünüp beklemeye başladılar. Daha sonra Resulullah s.a.v. Müslümanların sancağını vermek üzere Ali r.a.’e haber gönderip huzura çağırttı ve Sancağı ona verdi.’’ Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in ravilerinden Veki’ ‘nin şeyh’i olan Muhammed bin Ebi Leyla’nın tek başına rivayet ettiği hadisler hüccet sayılmamaktadır. Zira hıfzı zayıf idi.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Ömer r.a.’den: Resulullah s.a.v. şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: ‘’Hasan ve Hüseyin r.a., Cennet ehlinin gençlerinin seyyidleridir. Babaları (olan Ali bin Ebi Talib r.a.)’de ikisinden daha hayırlıdır.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Hubyiş bin Cenade r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki: Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim: ‘’Ali bana bağlıdır. Ben de O’na bağlıyım. Ali’den başka hiç kimse (yapmak durumunda olduğum bir şeyi) benim yerime eda edemez.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abbad bin Abdillah r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisinin, Ali bin Ebi Talib r.a. şöyle söyledi, dediği rivayet edilmiştir: ‘’Ben Allah’ın kuluyum, O’nun Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Kardeşiyim. Sıddık-i Ekber de benim. Ben'den sonra Kezzab (çok yalancı) adamdan başka hiç kimse bunu (=Sıddıki Ekber olduğunu) söyliyemez. Halktan 7 yıl önce namaz kıldım. Not: Zevaid de: ‘’Bu Hadis’in senedi sahih, ravileri sikadır. Hakim Müstedrekinde bu hadis için: Buhari ve Müslim’in şartına göre sahihtir, demiştir’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman İbni Sabit r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Sa'd bin Ebi Vakkas r.a.’den nakletmiştir. Hac seferlerinden birisinde, Muaviye r.a. gelince, Sa'd r.a. onun yanına vardı. Bir ara Ali r.a.’den bahsettiler. Muaviye r.a. Ali r.a. aleyhinde konuştu. Sa'd r.a. bundan öfkelendi ve: Sen! (nasıl) bu sözü öyle bir adam için söylüyorsun? ki onun hakkında Resulullah s.a.v.’den şöyle buyurduğunu işittim: ‘’Ben kimin mahbubu isem Ali r.a.’de onun mahbubudur.’’ Efendimiz’den şöyle buyurduğunu da işittim: ‘’(Ya Ali!) Senin bana bağlılığın Harun’un Musa’ya bağlılığı mesabesindedir. Şu farkla ki benden sonra Nebi yoktur.’’ Resul-i Ekrem’den şunu da buyurduğunu işittim: ‘’Bu gün sancağı öyle bir adam'a vereceğim ki Allah’ı ve O’nun Resulünü sever. ‘’
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir r.a.’den rivayet edildiğine göre Kurayza (=Mekke müşrikleri ile birlikte bütün Arab kabilelerinin İslam aleyhinde hareket etmesi, Beni Kurayza Yahudilerinin de antlaşmayı ihlal ederek düşmanla işbirliği yapması üzerine durumun ciddileştiği gün) Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem : ‘’Bize Beni Kurayza’nın (durumu hakkında) kim haber getirir?’’ diye sordu. Zübeyr: Ben (Ya Resulallah! haber getiririm), dedi. Sonra (savaş şiddetlenince) Resulullah (tekrar) : -‘’ Bize Beni Kurayza hakkında kim haber getirir?‘’ diye sordu. Zübeyr : - Ben diye cevap verdi. Bu soru ve cevap 3 defa tekrar edildi. Bunun üzerine Resulullah s.a.v. : - ‘’Her Nebi'nin bir havarisi vardır. Şüphesiz benim havarim de Zübeyr’dir.’’ buyurdu. Diğer tahric: Buhari cihad ve Meğazi; Müslim, fedailu’s-sahabe; Tirmizi ile Nesai Menakıb» MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Zübeyr (bin el-Avvam r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir : And olsun ki, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud savaşının olduğu gün benim için babasını ve anasını beraber andı. (Babam, anam sana feda olsun! buyurdu)
- Bāb: ...
- باب ...
Urve bin Zübeyr r.a.’dan rivayet edildiğine göre (teyzesi) Aişe r.a.,kendisine şöyle demiştir: Ya Urve! Baban Zübeyr ve baban Ebu Bekir r.a., yaralandıktan sonra yine Allah’ın ve Nebi’in çağrısına koşanlardandır
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (bin Abdillah) r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki: Talha r.a. (bir ara) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanından geçtikten sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem : ‘’(Talha) yer yüzünde yürüyen bir şehiddir,’’ buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Muaviye bin Ebi Süfyan r.a.’dan, kendisinin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir ara Talha r.a.’ya baktı ve biraz sonra (ona işaret ederek): ‘’Bu adam (Allah yolunda şehid oluncaya kadar döğüşeceğine dair) adağını ödeyenlerdendir.’’, buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Musa bin Talha r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Biz Muaviye r.a.’in yanında bulunuyorduk. Muaviye r.a. dedi ki: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şunu işittiğime şüphesiz şehadet ederim : ‘’Talha (Allah yolunda şehid oluncaya kadar savaşacağına dair olan) adağını ödeyenlerdendir.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Kays (b. Ebi Hazım) r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir : - Ben Talha r.a.’ın elini çolak olarak gördüm.Talha Uhud savaşında Nebi'i düşman saldırısından eliyle korumuştu. (Bu esnada eline isabet eden bir ok ile eli sakatlanmıştı)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (bin Ebi Talib) r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Sa'd bin Malik (Sa’d b. Ebi Vakkas) r.a.’dan başka hiçbir kimse için babasını ve anasını topladığını (= babam,anam sana feda olsun dediğini) görmedim. Fakat Uhud savaşının vuku bulduğu gün Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: ‘’Ey Sa'd! Ok at. Babam ve anam sana feda olsun.’’ buyurdu. BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin el-Müseyyeb r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Sa'd bin Ebi Vakkas’tan şöyle söylediğini işittim, demiştir: Şüphesiz Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem, Uhud günü benim için babasını ve anasını birlikte zikrederek : ‘’Ey Sad (durma ok) at! Babam, anam sana feda olsun’’ buyurdu. BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Kays bin ebi Hazım r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Sa'd bin Ebi Vakkas r.a.’den şöyle söylediğini işittim, demiştir: ‘’Ben Allah yolunda ok atmış olan Arab mücahidlerin gerçekten birincisiyim.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin El-Müseyyeb r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Sa'd bin Ebi Vakkas r.a. dedi ki: ‘’Benim Müslüman olduğum gün hiç kimse Müslüman olmadı. Ben Müslümanların üçte biri olarak bir hafta durdum. ‘’
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin Zeyd r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Aşerei Mübeşşere’nin 10’uncusu idi. Çünkü : ‘’ Ebu Bekr Cennettedir, Ömer Cennettedir, Osman Cennettedir, Ali Cennettedir, Talha (bin Ubeydillah) Cennettedir, Zübeyr Cennettedir, Sa'd (bin Ebi Vakkas) Cennettedir ve Abdurrahman (bin Avf) Cennettedir.’’ buyurdu. Ravi Riyah bin el-Haris diyor ki Said bin Zeyd’e <dokuzuncu zat kimdir?> diye soruldu. O da ‘’Dokuzuncu benim’’ diye cevap verdi. AÇIKLAMA BİR SONRAKİ (134.) SAYFADA
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin Zeyd r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şunu buyurduğunu şüphesiz işittiğime şehadet ederim, demiştir: - Resulullah s.a.v. arkadaşları ile Hira dağı üstünde bulunduğu sırada dağ deprendi. Bunun üzerine Resulullah dağ'a hitaben: ‘’Uslu dur ey Hira! Çünkü senin üstünde ancak Nebi veya Sıddık (=çok dürüst) veya şehid bulunur. (Başka kimse bulunmaz)’’ buyurdu ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları şöyle saydı: Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Sa'd, İbni Avf ve Said bin Zeyd r.a. Diğer tahric: Ebu Davud, sunne; Tirmizi, menakib BU HADİS’İN EBU DAVUD RİVAYETİ VE AÇIKLAMA İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe İbni el-Yeman r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necran ehline buyurdu ki: ‘’Ben hakkıyla güvenilen ve itimada layık bir adamı sizlerle göndereceğim!’’ Bu söz üzerine Sahabiler (bu yüce emniyete kimin mazhar olacağını anlamak için) intizar etmeye başladılar. Biraz sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Ubeyde bin el-Cerrah’ı (onlara) gönderdi. Açıklama 136. sayfa’da
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (İbni Mes'ud) r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Şüphesiz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Ubeyde bin el-Cerrah’ı göstererek onun hakkında: ‘’İşte bu adam, İslam ümmetinin eminidir.’’ buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir. ‘’ Eğer (Ashabım ile) istişare etmeksizin bir kimseyi kendime halife seçseydim, İbni Ümmi Abd’i seçerdim.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Mes'ud r.a.’den rivayet edildiğine göre Ebu Bekir ve Ömer r.a. kendisini Resulullah s.a.v.’in şu buyruğu ile müjdelediler: ‘’Kim, yeni indiği gibi Kur'an’ı okumağa heves ederse, İbni Ümmi Abd’in kıraatı üzerine onu okusun.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Mes'ud r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine şöyle buyurmuştur: ‘’(Ey Abdullah) Ben seni men edinceye kadar (müsaade almadan) odamın kapısının örtüsünü kaldırabilir ve sırrımı işitebilirsin!’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abbas bin Abdülmuttalib r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Kureyş’ten olan her hangi bir gurup, kendi aralarında konuşurken biz onlara rastladık. (Biz onların yanına varınca) konuşmalarını keserlerdi. Nihayet bu durumu Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e anlattık. Bunun üzerine Resulullah s.a.v.: ‘’Birbirleri ile konuşurlar da benim ehli Beytimden bir adamı görünce konuşmalarını kesen kavimlerin (bu) durumu nedir? Allah’a yemin ederim ki Allah için ve bana yakınlıkları için onları (Ehli Beytim’i) sevmedikçe kişinin kalbine iman girmez.’’ buyurdu. Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadındaki ravilerin tümü sikadır, ancak Muhammed bin Ka’b’ın Abbas r.a. ‘den rivayeti mürseldir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr r.a.’dan rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir: ‘’Şüphesiz Allah, İbrahim (Aleyhisselam)’ı Halil ittihaz ettiği gibi beni de Halil edindi. Bu sebeble kıyamet günü Cennette benim yerim ile İbrahim’in yeri karşı karşıyadır. Abbas da aramızda olup iki Halil arasında bir mu'mindir.’’ Zevaid: ‘’Bu hadisin senedi zayıftır. Alimler Abdulvahhab’ın zayıflığında ittifak etmişlerdir. Ebu Davud onun hadis uydurduğunu söylemiştir. El-Hakim de onun mevdu hadisleri rivayet eetiğini söylemiştir. İbn-i Receb ise bu hadisin sadece İbn-i Mace tarafından alındığını diğer sahih kitaplarında yer almadığını zira bu hadis’in A.Vahhabın mevdu hadislerinden olduğu ve Ebu Davud’unda A.Vahhabın hadislerinin zayıf olduğunu söylediğini beyan etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem Hasan (bin Ali) için şöyle dua etti: ‘’Allah’ım! Gerçekten ben bunu seviyorum. Bunu, sen de sev ve bunu seveni de sev.’’ Ebu Hureyre dedi ki: Ve Resulullah s.a.v. onu bağrına bastı. Diğer tahric: Buhari Buyu' ile Libas; Müslim, fedailu’s-ahabe; Nesai Kübra, Menakib
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem : ‘’Hasan ve Hüseyin’i seven kimse şüphesiz beni sevmiş olur. Ve onlara buğz eden kimse şüphesiz bana buğz etmiş olur.’’ buyurdu. Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı sahih, ravileri sikadır.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin Ebi Raşid r.a.’den rivayet edildiğine göre Ya'la bin Murre r.a. onlara: Kendileri (bir cemaat halinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile davet edildikleri bir yemeğe giderlerken; sokakta oynayan Hüseyin ile aniden karşılaştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem beraberindeki cemaatin önüne geçti ve iki kolunu açtı. (Hüseyin’i yakalamak istedi) Çocuk ise yakalanmamak için şuraya buraya kaçıyordu. Resulullah çocukla gülüşerek (onu kovalıyordu.) Nihayet onu yakaladı sonra bir elini çocuğun çenesinin altına diğer elini onun ensesine koydu bunun akabinde onu öptü ve şöyle buyurdu, demiştir: ‘’Hüseyin benden bir parçadır. Ben de Hüseyin’denim. Kim Hüseyin’i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin’i Asbat (torunlar)’dan bir sıbt (torun)’dır.’’ Ali bin Muhammed, Veki ve Süfyan’dan rivayet edilen ikinci bir sened ile aynı hadis bize (İbni Maceh’e) intikal etmiştir. Not: Zevaid'de; Bu hadisin isnadı hasen, ravileri sikadır, deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd bin Erkam r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin radiyallahu anhum’a hitaben şöyle buyurdu : *Sizlerin, barış halinde bulunduğunuz kimse ile bende barış halinde olurum ve harp halinde bulunduğunuz kimse ile ben de harp halinde olurum
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanında oturuyordum. Ammar bin Yasir huzura çıkmak için (kapıda) izin istedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem : *Ammar’a (içeri girmesi için) izin veriniz! Tayyib (=aslında güzel olan ve), Mutayyab (=daha da güzelleştirilen Ammar)’a merhaba
- Bāb: ...
- باب ...
Hani bin Hani r.a.’den şöyle dediği mervidir: Ammar (Hz.) Ali’nin yanına girdi.Ali r.a. onu kasdederek: Tayyib, Mutayyab’e merhaba! Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den işittim buyuruyordu ki: ‘‘Ammar, kemiklerinin uçlarına kadar iman ile doldurulmuştur.’’
- Bāb: ...
- باب ...
<Aişe r.a.’dan rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurdu, demiştir : ‘‘Ammar, kendisine arzolunan iki şeyden daima en doğrusunu seçmiştir.> Miftahül Hace’de rivayet edilen başka bir hadis şöyledir : ‘‘Ammar iki şey arasında muhayyer kılınırken daima en kolay olanı seçmiştir.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde (bin el-Husayb el-Eslemi) r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: - ‘‘ Şüphesiz Allah dört kişiyi fazla sevmemi emretti. Ve onları sevdiğini bana haber verdi.’’ -(Ashab tarafından): Ya Resulallah! Bu dört zat kimlerdir? diye soruldu. Resul-i Ekrem s.a.v. buna cevaben: - ‘‘Ali onlardandır. Nebi bu cümleyi üç defa tekrarladı. (Ve kalan üç zatı şöyle sıraladı): Ve Ebu Zer(-i Gıfari), Selman(-ı Farisi) ve Mikdad (bin Esved)dir. Buyurdu.’’
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Mes'ud r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: ''Müslüman olduğunu ilk açıklayan (şu) yedi zat idi: Resulullah s.a.v., Ebu Bekir, Ammar, anası Sümeyye, Suhayb, Bilal(-i Habeşi) ve Mikdad (bin el-Esved). (Müşriklerin bunlara karşı takındığı tavıra gelince), Allah, Resul-i Ekrem s.a.v.’i amcası Ebu Talib(in himayesi) ile (müşriklerden) korudu. Ebu Bekr’i de kavminin nüfuzu ile korudu. Fakat diğer Müslümanlar ise, müşrikler, onları yakaladı. Demirden (mamul gömlekler giydirip vücudlarının yağlarını eritmek sureti ile tazib etmek için onları (Mekke’nin) kızgın güneşi altında yatırdılar.İslamiyetten döndürmek için sürdürdükleri bu azablara dayanamayan bu Müslümanların hepisi müşriklerin istediğini (zahiren) kabullendiler. Fakat Bilal müstesna (o zahiren bile müşriklere en ufak bir taviz vermedi.) Çünkü,Bilal,Allah uğrunda canını feda etmesini gerçekten küçümsedi. Ta'zib eden kavmi de onu öldürmeyi küçümsediler. Bu yüzden müşrikler (Bilal’dan istediklerini koparamayınca) onu tutup çoluk çocuklara (ayak takımına) teslim ettiler. Bu (serseri) takım onu Mekke sokaklarında ve çevresindeki dağ yollarında süründürdüler. Bilal ise: (Allah) birdir birdir, diyordu.'' Not: Zevaid de: Bu Hadis’in isadındakilerin tümü sikadır. Hakim Müstedrekinde, İbn-i Hibban Sahihinde Asım bin Ebi’n-Necu tariki ile tahiric etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir : '' (Abdolsun ki) Allah uğrunda gerçekten bana eziyet edildi. (O esnada benden başka) hiç kimseye eziyet edilmiyordu ve Allah uğrunda hakikaten ben korkutuldum (=tehdit edildim.) (O zamanlarda benden başka) hiç kimse korkutulmuyordu. Bilal’in,kendi koltuğu altında sakladığı bir parça azıktan başka ne bende ne de Bilal’de bir canlının yiyebileceği bir şey bulunmadığı halde üçüncü gece üzerime gelip (bastı).'' Bu hadisi Tirmizi Zühd de tahric etti ve: ''Hasen Sahih'tir'' dedi. BU HADİS’İN TİRMİZİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Salim r.a.’den rivayet edildiğine göre bir Şair Bilal bin Abdillah (bin Ömer bin el-Hattab) r.a.’i överek: - ''Bilal bin Abdillah, Bilaller’in en hayırlısıdır'' dedi. İbni Ömer, (Bilal’ın babası) Şair’e : - ''Sen yalan söyledin! Hayır. (Bilaller’in en hayırlısı oğlum olan Bilal değildir). Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Bilal’i en hayırlı Bilal’dır'', dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Leyla el-Kindi r.a.’den rivayet edildiğine göre Habbab (bin el-Eret) (r.a. Ömer r.a.)’in yanına geldi. Hz Ömer ona : ''Yakınıma gel. Çünkü, Ammar r.a. müstesna, bu meclise senden daha fazla hak kazanmış (liyakatlı) kimse yoktur.'' dedi. Bunun üzerine Habbab, müşriklerin yaptıkları işkence ve azabın kendisinin sırtında bıraktığı izleri Ömer’e göstermeye başladı. Not: Zevaid de: ''Bu hadis'in isnadı sahihtir'' deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şüphesiz buyurdular ki: '' Benim ümmetime mensup insanlar içinde ümmetime en çok merhametli olan (zat) Ebu Bekir’dir.Allah’ın dini (hükümlerin tatbiki) hususunda onların en şiddetlisi Ömer’dir.Onların samimi olarak en çok haya edeni Osman’dır.Hak ve Batılı ayırd etmek bakımından onların en isabetli hüküm vereni Ali bin Ebi Talib’dir. Kur'an okuyuşu bakımından onların en üstünü Ubeyy bin Ka'b’dır. Helal ve haramı en iyi bilenleri Muaz bin Cebel’dir. Feraiz ilmini en iyi bilenleri Zeyd bin Sabit’tir. Dikkat! Şüphesiz her milletin bir emini vardır. Bu ümmetin emini de Ebu Ubeyde bin el-Cerrah’tır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’ın bu (yukarıdaki 154.) hadisinin mislini senediyle rivayet etti.Ancak Zeyd bin Sabit r.a. hakkındaki cümleyi : ''... Ve feraizi en iyi bilenleri şeklinde söyler. '' Önceki 154 nolu hadisle aynı olup farklı kısmı yukarıdaki gibidir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Amr bin el-As r.a.’dan rivayet edildiğine göre: < Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim> demiştir : '' Ebu Zer’den daha doğru ve düzgün sözlü bir adamı yer (küre) taşımamış ve gök (yüzü) gölgelememiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bera’ bin A'zib r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir : Bir kere Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e (Ukeydir tarafından) ipekli kumaş'tan bir parça hediye edildi.Sahabiler, (güzelliğine ve yumuşaklığına hayret ettikleri) kumaşı bir birinin elinden almaya (dokunup incelemeye) başladılar.Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, oradaki sahabilere : ‘’Siz bu kumaşın güzelliğine ve yumuşaklığına hayretmi ediyorsunuz?’’ diye sordu. Sahabiler de : - Evet Ya Resulallah! diye cevap verdiler.Bu cevap üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem : ‘’Nefsim, elinde olan (Allah)’a yemin ederim ki: Sa'd İbni Muaz’ın Cennetteki mendilleri (çok beğendiğiniz) bu ipekli kumaştan şüphesiz daha hayırlı (ve güzel)dir.’’ Diğer tahric: Buhari Menakıbu'l-Ensar ile Hile; Müslim, fedailu’s-sahabe BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur. Rahman’ın Arşı, Sa'd bin Muaz’ın ölümü için titredi. Diğer tahric: Buhari, menakibu’l-ensar; Müslim, fedailu’s-sahabe; Tirmizi, menakib BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETLERİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir bin Abdillah el-Beceli r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Ben Müslüman olduğum zamandan beri Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına girmek istediğimin her defasında O, beni kabul buyurdu. ve beni gördükçe yüzüme gülümserdi. At üzerinde duramadığımı (kendimi tutamadığımı) bir ara Resulullah’a arzetmekle halimden şikayetçi oldum. Bunun üzerine Resulullah (Mübarek) eliyle göğsüme (şiddetli bir darbe) vurdu.Sonra : ‘’ Allahım! Sen Cerir’i (at üstünde) sabit kıl, onu hadi (hidayete erici, erdirici) ve mehdi (hidayete erdirilmiş) kıl ‘’ diyerek dua buyurdu. Diğer tahric: Buhâri Cihâd, Edeb; Müslim, fedailu’s-sahabe; Tirmizi ile Nesâi (kübra) Menâkıb BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi' bin Hadic r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Cebrail (Aleyhisselam) veya bir melek Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e geldi ve: - ‘‘(Ey Allah’ın Nebii!) Bedir savaşına katılan sahabileri sizler kendi aranızda nasıl (bir mertebe sahibi olarak) sayarsınız? diye sordu.Buna cevaben : - Onları, müslümanların en seçkin ve üstün simaları olarak sayarız,buyurdular. Soru sahabi melek : Sizler o kahramanları üstün saydığınız gibi Bedir savaşına katılan melekler de bizce meleklerin en hayırlı olanlarıdır ‘’, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir : ‘‘(Ey mu'minler!) sakın benim ashabıma sövmeyiniz. Çünkü (onların şeref ve fazileti pek yüksektir) nefsim elinde olan (Allah)’a yemin ederim ki siz'den birisi Uhud (dağı) kadar altın sadaka verdiği farzedilse, bu ashabımdan birisinin iki avuç (hurma) sadakası(nın sevabı)na erişmez. Hatta bunun yarısına bile erişemez.’’ Not: Zevaid de: Bu hadis'in isnadı sahihtir, deniyor. BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN BU HADİS’İN EBU SAİD’DEN GELEN EBU DAVUD RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Nüseyr bin Zulük r.a.’den rivayet edildiğine göre (Abdullah) İbni Ömer r.a. şöyle söylerdi : ‘‘(Ey Müslümanlar!) Sakın Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabına sövmeyin! Çünkü, onlardan birisinin bir saatlik kıyamı sizden birisinin ömür boyunca işlediği amelinden daha hayırlıdır.’’ 161’i okumadıysanız; okuyun
- Bāb: ...
- باب ...
Bera' bin A'zib r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir : ‘‘Kim Ensar’ı severse Allah da onu sever ve kim onlara buğzederse Allah da ona buğzeder. ‘’ Şu'be şöyle demiştir: (Bana bu hadisi nakleden) Adiy (İbni Sabit)’e : - Sen bu hadisi bizzat Bera bin Azib’den işittin mi? diye sordum.Adiy: - (Bu hadisi) Bera bana nakletti, dedi. BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Sehl bin Sa'd r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur : ‘‘Ensar, şiar (= Bedene en yakın iç elbise) gibidir.Diğer insanlar da disar (= nisbeten tenden uzak olan en üst elbise) gibidir.Eğer insanlar bir dere veya dağ yoluna yönelip ve Ensar da başka bir dere yoluna yönelmiş olsalardı şüphesiz ben Ensar’ın yöneldiği dere yolunda giderdim ve eğer hicret(in yüce şeref ve üstün fazileti) olmasaydı muhakkak ben (kendimi) Ensar’dan bir kişi (saymış) olurdum. ‘‘ Not ;Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Abdülmuheymin yüzünden sened zayıftır, Diğer raviler sıkadır
- Bāb: ...
- باب ...
Amr İbni Avf r.a. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle dediğini rivayet edilmiştir : «Allah Ensar’a, Ensar’ın oğullarına ve Ensar’ın oğullarının oğullarına (yani Ensar’ın torunlarına) rahmet eylesin.» Not: Bunun senedinin zayıf olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Abbas r.a.’dan şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir ara beni kucakladı ve: «Allahım! Buna hikmet ve kitab (Kur'an) te'vilini öğret » diye buyurdu. FARKLI DUA İÇEREN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Abide (bin Amr es-Selmani r.a.’den Ali r.a.’den haricilerden bahs ederken: şöyle söyledi, dediği rivayet olunmuştur : «Hariciler arasında kolları doğuştan çok kısa olan bir adam vardır. Eğer sizlerin amelleri bırakacak ve günahları işlemeye cesaret edecek derecede sevinmeniz endişesi olmasaydı haricileri öldüren kimseler için Allah’ın (Hz.) Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in (mübarek) dili üzerinde söz verdiği mükafata ait hadisi size rivayet edecektim.» (Ravi Abide diyor ki: ) Ben (Hz.) Ali’ye : - (Kasd ettiğin) hadisi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sen işittin (mi?) diye sordum.(Hz.) Ali, üç defa: - Evet! (Ben bizzat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den işittiğime) «Kabe Rabb’ine and olsun, dedi. » Diğer tahric: Müslim, zekat; Ebu Davud, sunne; Ahmed, I, 88, 95, 108 BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN BU HADİS’İN EBU DAVUD RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Mes'ud r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu dediği rivayet olunmuştur: «Son zamanda (kıyamete yakın devirde) yaşları küçük, akılları noksan (tecrübeleri kıt) bir zümre çıkacaktır. Onlar (hariciler fırkası gibi) insanların sözlerinin en hayırlısı (olan Nebi’in tebliğleri)nden bahsedecekler, Kur'an okuyacaklar, fakat okudukları Kur'an, onların boğaz çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Bunlar, şiddetle atılan okun av(ı delip on)dan öte çıktığı gibi İslam (dinin)den hızla çıkıvereceklerdir. Bunun için kim onlara rastlarsa (hemen) onları öldürsün. Çünkü onları öldürmek, Allah katında katilleri için ecir ve sevaptır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Seleme r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben Ebu Said-i Hudri r.a.’a : Sen! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Haruralılar hakkında bir şey anlattığını işittin mi? diye sordum.Bunun üzerine Ebu Said: Resulullah s.a.v.’in külfetle ibadet eden bir kavmi (şöyle) zikrettiğini (bizzat) işittim, dedi: «Siz'den her hangi birisi (türüyecek olan) o kavmin namazlarının yanında kendi namazını,onların oruçlarının yanında kendi orucunu küçük görecektir. Onlar okun av'dan (delip) çıktığı gibi din'den çıkacaklar.Okun sahibi (avı delip geçen) okunu alır (tetkik eder) okunun demirine bakar (kan namına) bir şey göremez.Okun kirişine bakar, orada bir şey göremez.Sonra ağaç kısmına bakar, oradada bir şey göremez. Bundan sonra yelelerine bakar, bunda da (kan izinden) bir şey görüp görmiyeceğinden şüphelenir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zer’ r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur: «Şüphesiz ben'den sonra ümmetimden bir kavim vardır.(Ravi diyor ki Resulullah ilk cümleyi ya böyle ifade buyurdu ve yahut benden sonra ümmetimden bir kavim olacaktır, (dedi.) Bu kavimdekiler Kur'an okuyacaklar, fakat Kur'an(ın feyzi) onların boğazlarını geçmiyecektir. Onlar, okun avdan (delip) çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Sonra din'e dönmeyeceklerdir. Onlar insanların ve hayvanların en köyüleridir. » (Hadisi Ebu Zer’den rivayet eden) Abdullah bin Es-Samıt şöyle dedi: (Ben bu hadisi Ebu Zer’den işittikten) sonra El-Hakem bin Amr el-Gifari’nin kardeşi Rafi bin Amr’e bunu anlattım.Kendisi: «Ben de bunu Resulullah s.a.v.’den işittim, dedi. » BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Abbas r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: » Ümmetimden bir kısım insanlar muhakkak Kur'an okuyacaklardır. Fakat okun avı delerek hızla çıktığı gibi onlar da sür'atle İslamiyetten çıkacaklardır. » Not: Bu isnadın zayıf olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Mekke civarında) Cirane (denilen mevki)de külçe altın, gümüş ve ganimet mallarını taksim ediyordu.Mal Bilal’in eteği içinde idi.Bu esnada bir kişi (küstahça bir eda ile) : - Ya Muhammed s.a.v. adalet et! Çünkü hakikaten (şu taksim işinde) sen adalet etmedin, dedi. Bu söz üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona: «Sana azap olsun! Ben adalet etmeyince benden sonra kim adalet edecektir?» diye cevap verdi.Bundan sonra Ömer r.a.: Ya Resulallah! Bu münafığın boynunu vurmam için beni (serbest) bırak, dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ömer r.a.’e cevaben : «Şüphesiz bu adamın arkadaşları veya arkadaşçıkları vardır. Bunlar Kur'an okuyacaklar, fakat Kur'an onların boyun çemberlerini geçmiyecektir. Ok süratle avı delerek öteye çıktığı gibi bunlar da dinden hızla çıkıvereceklerdir. » buyurdu. Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı sahihtir’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Ebi Evfa r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir : «Hariciler Cehennem’in köpekleridir. » Not: Zevaid de: Bu hadisin ravilerinin tümü sikadır. Ancak onda inkıta’ mevcuttur.’’ Deniyor. (eI'A'meş'in İbn-i Ebi Evfa.'dan hadis işitmediği söylemiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Ömer r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur : «Öyle genç bir cemaat türeyecek ki Kur'an okuyacaklar.Fakat okudukları Kur'an onların boğazlarının çemberlerinden öteye geçmeyecektir.Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır. » İbn-i Ömer dedi ki: Ben Resulullah s.a.v.’den «Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır. » fıkrasını 20 defadan fazla işittim. (Ravi İbni Ömer bundan sonra Resulullah’ın buyurduğu hadisin son parçasını şöyle nakletti.) : «Nihayet bu cemaatın sürdürdüğü hile ve aldatma esnasında veya onların askerleri arasında Deccal çıkıverecektir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. Buhari bunun bütün ravilerini hüccet saymıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir : «Son zamanlarda veya bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki Kur'an okuyacaklar.Fakat (okudukları) Kur'an onların boğazlarının çemberlerini veya boğazlarını geçmeyecektir. Onların alameti (başlarını) kazımak suretiyle tıraş olmalarıdır. Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen onları öldürünüz. »
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Galip r.a.’den rivayet edildiğine göre Ebu Ümame r.a. şöyle buyurmuştur: Öldürülen Hariciler, gök cildi (görülen tabakası) altında öldürülenlerin en kötüleridir. Öldürülen insanların en hayırlısı da Haricilerin öldürdüğü kimselerdir. (Çünkü şehid olurlar.) Hariciler Cehennem ehlinin köpekleridir. Bunlar müslüman idiler sonra kafir oldular. (Ravi Ebu Galip diyor ki) :Ben Ebu Ümame’ye: Bu söz, senin söylediğin bir şeydir! dedim.Ebu Umame : Hayır! Ben bu sözü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den işittim, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir bin Abdillah (el-Beceli) r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanında oturuyorduk.Kendisi ay'ın on dördüncü gecesi ay’a bakıp : «Şu ay’ı nasıl hepiniz izdihamsız olarak ve sıkışıp üst üste yığılmanıza ihtiyaç kalmadan görüyorsanız şüphesiz Rabbiniz de (kıyamet günü) öylece göreceksiniz.Artık güneşin doğuşundan ve batışından önceki namazların bir birisinden alıkonmamaya gücünüz yeterse (onu) işleyiniz.» buyurdu.Sonra şu (mealdeki) ayeti okudu: «… Ve güneşin doğuşundan önce de gurubundan önce de Rabbine hamd ile tesbih et.» (Kaf)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurdu, demiştir: «Ayın ondördüncü gecesi kamer’i (dolunayı) görebilmek için izdihama ve üst üste yığılmaya ihtiyaç duyuyor musunuz?» Sahabiler : Hayır! diye cevap verdiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'de: «İşte öylece kıyamet günü Rabbinizi görebilmek için hiç bir izdihama ve üst üste yığılmaya ihtiyaç duymayacaksınız. » buyurdu. AÇIKLAMA 177 DE VERİLDİ
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Biz (Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e) : Ya Resulallah! (Kıyamet gününde) biz Rabbimizi görecek miyiz? diye sorduk, (Sallallahu Aleyhi ve Selem) efendimiz hazretleri bize cevaben): «Siz, güneş’i öğle zamanı ve hiçbir bulut yokken görmek için itişip kakışmaya, birbirinize zahmet vermeye ihtiyaç görür müsünüz?» diye sordu. Biz: Hayır! diye cevap verdik.Bu kere : «Ayın on dördüncü gecesi (dolun) ayı yine (hava ayaz iken ve) hiçbir bulut yok iken görmek için bir birinize izdiham etmeye hacet duyar mısınız?» diye sordu. Sahabiler : Hayır! diye cevapladılar. (Bunun üzerine) Resulullah s.a.v. : «Şüphesiz Allah’ı görmek hususunda ancak (durumu anlatılan) öğle güneşi ve dolunayı görmek için duyduğunuz izdiham kadar bir zahmet göreceksiniz. (Yani Güneş ve Ay’ı görmek için nasıl hiçbir zahmet çekmiyorsanız, ahiret günü Allah Teala’yı görmek için de hiçbir zahmet çekmiyeceksiniz.)» buyurdu. AÇIKLAMA 177 DE VERİLDİ
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Rezin r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e : - Ya Resulallah! Kıyamet günü biz Allah’ı görecek miyiz? ve mahlukatı içerisinde Allah’ı görebilmenin alameti nedir? diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «Ya Eba Rezin! Hepiniz ayrı ayrı ve izdihamsız olarak Ay’ı görmüyormusunuz?» buyurdu. Ebu Rezin dedi ki Ben: - Evet! (Buyurduğun gibi hepimiz izdihamsız olarak ayrı ayrı ay’ı görüyoruz), dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «İşte, Allah her şey'den büyük ve yücedir. Ve rahatlıkla gördüğünüz Ay Allah’ın yaratıkları içinde bir alamettir,» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Rezin r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir: « Sıkıntılı durumlarının değişmesi yakın olmakla beraber kullarının ümitsizliğe kapılmalarına Allah güldü» buyurdu. Ebu Rezin dedi ki ben: Ya Resulallah! Rab (Teala) güler mü? diye sordum. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): «Evet» dedi. (Bunun üzerine) Ben: «Gülmek vasfını taşıyan bir Rab’den daima hayır buluruz, dedim.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: İbn-i Hibban, ravi Veki'i sıka raviler arasında zikretmiştir. Senedin kalan ravilerini Müs!im huccet saymıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Rezin r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e: - Ya Resulallah! Rabbimiz mahlukatı yaratmadan önce nerde idi? diye sordum. Resulullah s.a.v. : «Rabbimiz, ne altında ne de üstünde hava bulunmayan bir ama (bulut) da idi. Orada hiçbir yaratık yoktu. Rabbimizin arşı su üzerindedir», buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Safvan bin Muhriz El-Mazini r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Abdullah bin Ömer r.a. bir ara Ka'be’yi tavaf ederken biz de onun beraberinde idik.Aniden bir adam ona çıkıp geldi ve: - Ya İbni Ömer! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Necva (= kıyamet günü Allah ile mu'minler arasında cereyan edecek olan özel görüşme) hakkında buyurduğu (şeyleri) kendisinden sen nasıl işittin? diye sordu. Abdullah İbni Ömer: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim: « Mu'min (kul), kıyamet günü Rabbine öyle bir derecede yaklaştırılır ki, artık Rabbi onun sırrını mahşer ehlinden saklamış olur. Sonra Rabbi ona bütün günahlarını ikrar ettirir. Rabbi, (ona günahlarını itiraf ettirirken) - Şunu işlediğini sen bilir misin? diye sorar. Mu'min de : - Ya Rabbi! bilirim ,der. Nihayet mu'minin işlediği günahlar hakkındaki itirafları Allah’ın dilediği miktara ulaşınca Allah Teala ona: - ‘‘Şüphesiz ben senin işlediğin günahları dünyada senin için örttüm. Bu gün de senin için o günahlarını mağfiret ediyorum’’ buyurur. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: Sonra onun hasenatının sahifesi veya defteri onun sağ eline verilir. Resulullah buyurdu ki: Ama kafir veya münafık ise şahitlerin başları üzerinde nida edilerek şöyle haykırılır: Şunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir. Haberiniz olsun. Allah’ın la'neti zalimlerin üzerinedir.» Ravilerden Halid (bin el-Haris) dedi ki hadis metninden: «Şahitlerin başları üzerinden » lafzı münkatı’dır. Bu lafzın dışındaki metnin tamamı mevsul’dur
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur : «Cennet ehli (kendilerine verilen) ni'met içinde (yaşar) iken aniden onlara bir nur çıkıp yükselecektir. Bunun üzerine onlar başlarını kaldıracak. İşte o anda Rab Teala, şanına layık bir yükseklik ve yücelikle onların fevkinden onlara zuhur edecektir.Sonra (onlara) : - Ey Cennet ehli, Selam sizlere olsun! buyuracaktır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: İşte (Allah’ın Cennet ehline buyurduğu) şu selam, O’nun = «Allah tarafından bir söz olarak onlara «Selam» vardır. Kavli (Celili)dir. » (Ya-sin, 58) (Bundan sonra) Resulullah s.a.v. : « Allah Teala (Selam verdikten) sonra onlara bakar, onlar da Allah’a bakarlar da Allah’a baktıkları sürece hiçbir ni'met'e iltifat etmiyecekler. Nihayet Allah zatını onlar tarafından görülmez kılar. Fakat Cennet ehlinin makamlarında ve onların üzerinde Allah’ın nur'u ve bereketi devamlı kalır.» Not: Hadisin ravilerinden EI-Fadl Er-Rakkaşi'nin zayıflığına hadisçiler ittifak ettikleri için Sindi hadisin isnadının zayıf olduğunu söylemiştir. Suyuti de Misbahu'-Zücace'de.: İbnü'l-Cevzi'nin bu hadisi mevzu hadisler arasında zikrettiğini beyan ettikten sonra EI-Ukayli'den naklen şunları söylemiştir: Hadisin ravilerinden Abdullah bin Ubeydillah Ebu Asım EI-Abbadani'nin hadisleri münkerdir. Ravi EI-Fadl'ın da Kaderiyye ehlinden olduğu rivayet olunmuş, hadisleri de zayıf sayılmıştır, Ancak El-Lalali'l-Masnia'da zikredildiğine göre hadis Ebu Hureyre r.a.'e ulaşan başka bir yol ile rivayet edilmiştir. Mahir: Bu tenkidler o sened için zikredilmemiştir. Böylece aşağıdaki metnin değil senedin mevdu olma ihtimali vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Adiyy bin Hatim(-i Tai) r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir: ''Siz'den hiç kimse yoktur ki Rabbı, (Ahiret günü) kendisi ile konuşacak olmasın. (Rabbiniz her biriniz ile ayrı ayrı konuşacakken de) Rab ile kul arasında tercüman bulunmayacaktır. Bu esnada kul sağına bakar, önceden sunmuş olduğu amelinden başka hiçbir şey görmez. Sonra sol tarafına bakar, takdim ettiği amelinden başka hiçbir şey görmez. Daha sonra önüne bakar, Cehennem ateşi ona görünür. Siz'den kim Cehennem ateşinden bir hurma tanesinin yarısı ile de olsa korunabilirse bunu yapsın. ‘
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Kays (Ebu Musa) el-Eşari r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu,demiştir : '' Kabları ve bütün eşyaları gümüşten olan iki cennet vardır. Ve kabları ile bütün eşyaları altından olan iki cennet daha vardır. Adn (adlı) Cennet ehli ile bunların Rabları Tebareke ve Teala’ya bakmaları arasında, Allah’ın zatı üzerindeki azamet ve Kibriya ridaından başka bir engel yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Suhayb r.a.’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu ayeti okudu: ’’İman edip güzel amel işleyenlere Cennet ve bir de Allah’ın cemalini görmek vardır…’’ (Yunus suresi, 26) ve şöyle buyurdu: « Cennet ehli Cennete, Cehennem ehli de Cehenneme girdikleri zaman bir davetçi: Ey Cennet ehli! Şüphesiz Allah indinde sizler için bir vaad vardır. Allah o vaadı sizlere tam olarak ifa etmek ister, diye çağırır. Bunun üzerine Cennet ehli : O (vaad) nedir? Allah mizanlarımızı (hasenatla) ağırlaştırmadı mı, yüzlerimizi ak etmedi mi, bizi Cennete dahil etmedi mi, bizi (Cehennem) ateşinden kurtarmadı mı? diye cevap verirler. (Allah’ın onlara bahşettiği lütufları bir bir sıralarlar.) Resulullah buyurdu ki; Bunun üzerine Allah, yüce zatı ile kulları arasından hicabını açar da Cennet ehli O’na bakar dururlar. Allah’a andolsun ki, Allah Cennet ehline, zatına bakmaktan daha sevimli ve gözlerini daha doyurucu bir şey onlara vermemiştir. »
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: İşitmesi bütün sesleri ihata eden Allah’a hamd olsun. And olsun ki mücadeleci kadın Nebi s.a.v.’e geldi. Ben de odanın bir kendarında idim. O (kadın) eşini şikayet ediyordu. Ben onun söylediklerini işitmiyordum. Biraz sonra Allah: ‘’ قَدْ سَمِعَ اللَّه قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِيْ زَوْجِهَا ‘’ Ayetini indirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur: Rabbınız, mahlukatı yaratmadan önce, kendi (kudret) eliyle kendi zatı üstüne: ‘‘ Benim rahmetim gazabıma sebkat etti.> (vaadını) yazdı.’’ BU HADİS’İN BUHARİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Talha bin Hıraş r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi, Cabir bin Abdillah r.a.’den şöyle söylediğini işittim,demiştir : Abdullah bin Amr bin Haram, Uhud günü şehid edilince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana rastladı ve : ''Ya Cabir! Babana Allah’ın söylediği sözü sana bildirmiyeyim mi?’’ diye sordu. (Müellife hadisi rivayet eden iki raviden) Yahya da hadisinde (yukarıdaki bölüm yerine) şöyle söylemiştir: Resulullah, Cabir’e rastlayınca: '' Ya Cabir! Neden ben seni (kalben) kırgın (ve üzgün) görüyorum? diye sordu. Cabir dedi ki, Ben de: Ya Resulallah! Babam şehid edildi ve çoluk çocuk ile borç bıraktı, diye cevap verdim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem : '' Ey Cabir! O halde Allah’ın babanı nasıl bir hitab ile karşıladığını sana müjdelemiyeyim mi?'' buyurdu. Cabir de : Buyur ya Resulallah! (Allah’ın babama olan hitabını bildir, müjdele) dedi. Resulullah (bunun üzerine): - Allah hicap (perde) ardından olmaksızın hiç kimse ile kat'iyen konuşmamıştır. Bununla beraber Allah babanla vicahen (perdesiz ve elçisiz) konuştu ve ona şöyle buyurdu: '' Ey (sevgili) kulum! Benden (ikram) iste. (Ne istersen) sana vereyim.'' Baban da: Ya Rabbim! (Arzum şudur:) Beni diriltirsin (dünyaya iade edersin.) Ben de ikinci bir defa senin uğrunda şehid edilirim, dedi. Bunun üzerine Rab Sübhanehu ve Teala : '' İnsanların dünyaya hiç dönmeyecekleri hükmü şüphesiz benim tarafımdan önceden verilmiştir'', buyurdu. Baban : Ya Rabbi! O halde (bizim durumumuzu) arkamda kalanlara tebliğ buyur, dedi. Resulullah s.a.v. buyurdu ki : '' İşte bunun üzerine Allah Teala (meali aşağıda alınan) şu ayeti indirdi> : '' Allah uğrunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Hakikatte onlar Rabları katında dirilerdir, Cennet meyvalarından rızıklanırlar.'' (Al-i İmran, 169) Bu hadis 2800 no da tekrar geçiyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: '' Birisi diğerini öldüren iki kişiyi şüphesiz Allah gülerek karşılar. Her ikisi de Cennet’e girer. '' (Sahabiler buna şaşarak: Ya Resulallah hem katil hem maktul ikisi birden nasıl Cennet’e girer? diye sorunca da, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem): '' Şu (müslüman) Allah yolunda çarpışarak şehid düşer (ve Cennet’e girer.) Sonra Allah katilini hidayet eder o da müslüman olur sonra Allah yolunda cihad eder ve neticede o da şehid edilir '', (diye cevap verdi)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir : '' Allah kıyamet günü bütün yer tabakalarını kudret eline alır. Gök (tabakalarını) da sağ eli içine dürer, büker. Sonra (mahşer halkına) : ''İşte ben kainatın yegane malikiyim! Hani yer yüzünün padişahları nerede? '' diye hitap eder
- Bāb: ...
- باب ...
Abbas bin Abdilmuttalib r.a.’den şöyle söylediği rivayet olunmuştur : Aralarında Resulullah s.a.v.’in de bulunduğu bir ısabe (cemaat) içinde bir kere Batha’da idim. Bu esnada bir bulut parçası geçti. Resulullah ona baktı. Sonra (buluta işaret ederek) : - '' Buna ne isim veriyorsunuz? '' diye sordu. Oradakiler: - Sehab, diye cevap verdiler. Resulullah s.a.v. : - '' Müzn de '',(deniliyor mu?) buyurdu. Onlar : - (Evet) Müzn (ismini) de (veriyoruz) dediler. Resulullah s.a.v.: - ''Anan de, (deniliyor mu?)'' diye sordu.Ebu Bekir r.a. dedi ki orada bulunanlara: - (Evet) Anan (adını) da (veriyoruz) dediler. Resulullah s.a.v.: - '' Siz kendiniz ile sema (gök) arasında ne kadar mesafe bulunduğunu biliyor musunuz? '' diye sordu. Onlar : - Biz bilemeyiz, diye cevap verdiler. Resulullah s.a.v.: - '' İşte şüphesiz sizler ile Sema arasında 71 veya 72 veya 73 yıllık mesafe vardır.Onun üstündeki (2’nci) sema da öyledir. '' ( Resulullah yedi sema’yı böylece sayarak (her iki sema’nın arasında bu kadar mesafe bulunduğunu) bildirdi. '' Sonra yedinci gök fevkinde öyle bir deniz vardır ki onun üstü ile dibi arasındaki mesafe iki gök arasındaki mesafe kadardır. Sonra onun daha yukarısında (yapı bakımından dağ keçisinin tekesine benzeyen) öyle 8 melek bulunur ki onların çatal tırnakları ile sırtları arasında mesafe yine iki gök arası kadardır. Bu meleklerin sırtında Arş bulunur.Arş’ın da altı ile üstü arası iki gök arası kadardır. Sonra Allah Tebareke ve Teala(nın hüküm ve saltanatı) Arş’ın üstündedir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir: '' Allah, gökteki meleklere bir şeyin infaz edilmesini emrettiği zaman, düz bir taş üstünde hareket ettirilen zincir sesi gibi heybetli olan bu ilahi buyruğa (korku içinde) tam manasıyla inkıyad etmek üzere melekler, kanadlarını birbirine vururlar. Kalblerinden bu korku gidince de bunlar, Cebrail, Mikail gibi mukarrabin meleklere : Rabbiniz ne söyledi? diye sorarlar.Mukarrabin melekleri : Allah, hak ve söz söyledi, diye Allah’ın emir ve hükmünü bildirirler ve, Allah yüce ve büyüktür, derler. Resulullah buyurdu ki : İşte bu suretle kulak hırsızı şeytanlar, Allah’ın verdiği emir ve hükümleri işitirler. Bu esnada kulak hırsızı o şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) sıralanmış (kulak hırsızlığına hazırlanmış)lardır. Bu durumda iken en üstteki şeytan melekler arasında cereyan eden konuşmayı işitir ve bu sözleri,altındaki şeytana hemen aktarır.Bazen üstteki şeytan, işittiği haberi altındakine ve o da kahin veya sahirin diline atmadan önce bir ateş parçası üstteki şeytana erişir (ve onu yakar). Bazen de haberi alttakine ulaştırıncaya kadar ateş ona ulaşmaz. Nihayet kendisine haber ulaşan kahin veya sahir o haberle beraber yüz yalan uydurup (sağa sola söyler). Neticede gökten işitilmiş olan söz gerçekleşir.(Kahin veya sahir bunu istismar eder ve ettirir). '' BUHARİ’NİN HİCR SURESİ TEFSİRİNDEKİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN BUHARİ’NİN SEBE SURESİNİN TEFSİRİNDEKİ HADİSİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eşari) r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beş hususu tebliğ etmek üzere, aramızda ayağa kalkarak (bir konuşma yaptı) ve : '' Şüphesiz Allah uyumaz. Zaten uyku onun şanına layık değildir. O, Kıst’ı (=teraziyi) aşağı indirip yukarı kaldırır. Kullarının gündüz amelinden önce gece ameli ve gece amelinden evvel gündüz ameli O’nun katına yükseltilir. O’nun görülmesini perdeliyen hicap nurdur. Eğer Allah o hicap (perdeyi) açsaydı, celal ve cemali, O’nun gördüğü bütün mahlukatını yakardı '', buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eşari) r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir : '' Şüphesiz Allah uyumaz. Zaten uyku O’nun şanına layık değildir. O, kıstı, aşağı indirir, yukarı kaldırır. O’nun hicabı nurdur. Eğer Allah o hicabı açsaydı, celal ve cemali, O’nun gördüğü her şeyi yakardı. '' Sonra (Ebu Musa’dan hadisi rivayet eden) Ebu Ubeyde şu ayeti okudu '' …. Ateş yerinde olan (Musa’ya) ve ateş etrafında bulunan meleklere bereket verildi. Alemlerin Rabbi olan Allah (her türlü eksikliklerden ve ihtiyaçtan) münezzehtir. '' (Neml)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur: ''Allah’ın eli (ikram hazinesi) doludur. Hiçbir şey onu eksiltmez. O, gece gündüz devamlı akar. O’nun elinde de Kıst (= terazi, rızık) vardır. Yükseltir, alçaltır. Resuli Ekrem (sözüne devamla) buyurdu ki: Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri infak ve ihsan buyurduğu ni'metlerin mahiyetini ve miktarını bana bildirebilirmisin? Şüphesiz O’nun harcamış olduğu meblağ kudret elinde ve hazinesinde bulunan ni'metlerden hiçbir şey eksiltmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem minber üstünde şöyle buyururken, işittim, demiştir: '' Cebbar (olan Allah kıyamet günü mülkü olan) gökleri ve yeri eline (şöyle) alır. '' Ravi Abdullah bin Ömer dedi ki: Resulullah böyle buyururken elinin parmaklarını kapadı da parmaklarını açıp kapamaya başladı. (Resulullah sözlerine devamla şöyle buyurdu): '' Sonra Allah buyuracak ki, Cebbar olan, ancak benim. Hani (dünyadaki) Cebbarlar nerede? Hani mütekebbirler nerede? '' Ravi Abdullah dedi ki: Resulullah bu konuşmasını yaparken sağına ve soluna eğiliyordu. Hatta baktım minber, altından yukarısına kadar öyle bir derecede sallanıyordu ki ben artık minber Resulullah s.a.v. ile beraber düşecek mi? diye endişelendim
- Bāb: ...
- باب ...
En-Nevvas bin Sem'an El-Kilabi r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyururken işittim, demiştir: '' Her kalp ancak Rahman’ın parmaklarından iki parmak arasındadır. Eğer dilerse (hak üzerinde) durdurur ve şayet dilerse saptırır. '' (Ravi en-Nevvas devamla:) ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dua ederdi. (demiştir): '' Ey kalpleri (dilediği üzerinde) sabit kılan Allah! Kalblerimizi dinin (olan İslamiyet) üzerinde sabit kıl. '' (Ravi bundan sonra da) Resulullah şöyle buyurdu, demiştir: '' Terazi Rahman’ın elindedir. Kıyamet gününe kadar bazı kavimleri yükseltir, bir kısım kavimleri de alçaltır. '' Not: Zevaid, bu hadisin isnadının sahih olduğunu belirtmiştir. Nevvas: Sahabi'dir. 17 hadisi vardır. Müslim 3 hadisini rivayet etmiştir. Ravileri: Ebu İdris el-Havlani 've Cübeyr bin Nefir'dir. (Hulasa, sah)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri r.a.’den, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: '' Allah, şu üç şeye şüphesiz güler; Namazda (teşkil edilen) saffa, geceleyin namaza duran adam'a ve cihad eden kimseye. '' (Ravi dedi ki: Kanaatime göre cihad eden kimse ile ilgili olarak) Resulullah '' Ordunun arkasında (ötesinde… ) '' kaydını koştu. Not: Zevaid de: ''Bu hadis'in isnadı hakkında söz edildi'' deniyor. Mahir: Bu hadis’in isnadı Cerh’in en hafifi olan birinci mertebe cerh ile cerh edilmiştir. (fihi mekal) Böyle bir lafızla cerh edilen hadis te muhtemel bir zayıflık vardır; daha çok gevşeklik anlamındaki lafızlar cerh’in birinci mertebesimde yer alır. Bu tür hadisler hem itibar hem istişhad için alınabilir ve yazılabilir. Asıl zayıflık üçüncü derece cerh ile cerh edilenlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, hac mevsiminde (Mekke’ye çeşitli yerlerden gelen) insanlara kendisini takdim ederek: '' Beni kavmine götürecek kimse yok mu? Çünkü gerçekte Kureyş beni, Rabbimin kelamını tebliğ etmekten alıkoymak istediler '', buyurdu. Diğer tahric: Tirmizi, fedailu’l-kur’an; Ebu Davud, sunne EBU DAVUD RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'd-Derda r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Allah Teala’nın: '' … Her gün Allah yeni bir icaddadır.'' buyruğu hakkında şöyle buyurdu: '' Bir günahı örtmesi, bir üzüntüyü gidermesi, bir kavmi yükseltmesi ve bir kavmi alçaltması O’nun (yeni yeni) icadlarındandır. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu Hadis’in isnadı hasendir’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir (bin Abdillah) r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah s.a.v. şöyle buyurdu, demiştir: '' Kim iyi bir çığır açar da o çığıra gidilirse ona, açtığı çığırın sevabı verileceği gibi o yolda gidenlerin sevabının bir misli de verilecek ve bu (adam), onların sevaplarından bir şey eksiltmeyecektir. Kim kötü bir çığır açarsa ona da, açtığı çığırın günahı yükletileceği gibi o yolda gidenlerin günahlarının bir katı da yükletilecek ve bu (adam), onların günahlarını eksiltmeyecektir. '' İsnad farklı olmakla beraber anlamca aynı BUHARİ’nin şu hadislerini ve izahatları mutlaka okuyun: 1997-2 –
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Bir (fakir) adam Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına geldi. Resulullah da ona yardım etmek üzere (sahabileri) teşfik etti. Bunun üzerine bir sahabi : - Benim yanımda şöyle şöyle mal vardır, dedi (ve o malları getirip adama verdi.) Ravi (Ebu Hureyre) dedi ki: Bunun üzerine mecliste bulunan herkes az çok bir şeyler sadaka olarak adama verdi. Bundan hemen sonra Resulullah s.a.v.: '' Kim hayırlı bir iş yaparak (örnek olur) ve halk tarafından o hayırlı iş yapılırsa, ona yaptığı işin sevabı tam olarak verileceği gibi o hayırlı işi yapan insanların sevaplarından de verilecek ve bu (adam), onların sevaplarından bir şey eksiltmeyecektir. Kim fena bir çığır açar da o çığırda gidilirse ona da açtığı çığırın günahı tam olarak yükletileceği gibi o yolda gidenlerin günahlarından da yükletilecek ve bu (adam), onların günahlarından bir şey eksiltmeyecektir. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı sahihtir.’’ Deniyor. İsnad farklı olmakla beraber anlamca aynı BUHARİ’nin şu hadislerini ve izahatları mutlaka okuyun: 1997-2 –
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Her hangi bir davetçi (insanları) dalalete çağırır da ona uyulursa şüphesiz, davetine icabetle ona uyanların günahlarının bir misli kendisine verilecektir. Ve bu (adam), uyan insanların günahlarından bir şey eksiltmiyecektir. Her hangi bir davetçi (insanları) hidayete çağırır da ona uyulursa, uyan insanların sevaplarının bir misli şüphesiz ona verilecek ve bu (adam), uyanların sevaplarından bir şey eksiltmiyecektir. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı zayıftır.’’ Deniyor. İsnad farklı olmakla beraber anlamca aynı BUHARİ’nin şu hadislerini ve izahatları mutlaka okuyun: 1997-2 –
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: '' Kim, hidayete çağrıda bulunursa, kendisine uyanların sevaplarının bir katı ona verilecek ve bu (adam), uyanların sevaplarından bir şey eksiltmiyecektir. Kim de dalalete davet ederse, kendisine tabi olanların günahlarının bir misli ona verilecek ve bu (adam), tabi olanların günahlarından bir şey eksiltmeyecektir. '' İsnad farklı olmakla beraber anlamca aynı BUHARİ’nin şu hadislerini ve izahatları mutlaka okuyun: 1997-2 –
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Cuhayfe r.a.’den rivayet edildiğine göre, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir: '' Kim iyi bir çığır açar ve kendisinden sonra o çığırda gidilirse ona, kendisinin sevabı verileceği gibi, açtığı çığırda giden insanların sevaplarından hiçbir şey eksiltmeden o sevapların bir katı da verilecektir. Kim de kötü bir çığır açar ve kendisinden sonra o çığırda gidilirse,ona kendisinin günahı yükletileceği gibi, açtığı yolda gidenlerin günahlarından hiçbir şey eksiltmeden o günahların bir misli de yükletilecektir. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu isnad zayıftır.’’ Deniyor. İsnad farklı olmakla beraber anlamca aynı BUHARİ’nin şu hadislerini ve izahatları mutlaka okuyun: 1997-2 – 2387 Ebu Cuhayfe hal tercemesi: Ebu Cuhayfe Veheb bin Abdillah Es-Suvai el-Kufi, Sahabidir. Resulullah s.a.v. vefat ettiğinde henüz erginlik çağına varmamış idi. 45 hadisi var. Buhari ve Müslim iki hadisini müttefikan, yalnız Buhari iki ve yalnız Müslim 3 hadisini almışlardır. Ravileri: Oğlu Avn ve Şa'bi ile Ebu İshak ve başkalarıdır. Hicri 74 yılında vefat etmiştir. Kendisi Hz. Ali'nin seçkin arkadaşlarından idi. Hulasa Sah
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Her hangi bir şeye çağıran her davetçi kıyamet günü durdurularak (dünyada) davet ettiği şeye olan çağrısını sürdürecektir. Yalnız bir adamı davet etmiş olsa bile kişinin durumu böyle olacaktır. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu isnad zayıftır.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Amr İbni Avf El-Müzeni r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Kim benim bir sünnetimi ihya ederek insanların onunla amel etmelerine vesile olursa, o insanların kazanacağı sevaplardan hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının bir katını almış olacaktır. Kim de bir bid'at icat ederek onunla amel edilmesine vesile olursa, o bidat ile amel edenlerin yüklenecekleri günahlardan hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir katını yüklenmiş olacaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Amr İbni Avf r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur : '' Kim benden sonra ihmal edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, o sünnetle amel eden insanların sevaplarından hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının bir mislini şüphesiz almış olacaktır. Kim de Allah ve Resulunün razı olmadıkları bir bidat’ı icad ederse o bidat ile amel eden insanların günahlarından hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir mislini yüklenmiş olacaktır. '' Ayrıca benzerini Tirmizi ilim bahsinde tahric etti. TİRMİZİ HADİSİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Osman bin Affan r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' (Şu'be’nin rivayetine göre) Sizin en hayırlınız, (Süfyan’ın rivayetine göre ise) sizin en faziletliniz Kur'an’ı öğrenen ve öğretendir. '' İZAH 213 TE
- Bāb: ...
- باب ...
(YİNE) Osman bin Affan r.a.’den, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu bildirildi: '' Sizin en faziletliniz Kur'an’ı öğrenen ve öğretendir.'' İZAH 213 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Sa’d bin Ebi Vakkas r.a.’den, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu dediği rivayet olunmuştur: '' Sizin en hayırlılarınız Kur'an’ı öğrenenler ve öğretenlerdir. '' (Ravi) dedi ki ve: (Bana hadisi rivayet eden zat) elimi tuttu ve beni bu oturduğum (Kur'an öğretme) mevkiine oturttu, Kur'an okutuyorum. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı zayıftır.’’ Deniyor. AÇIKLAMA (211, 212 ve 213) : Birinci hadisin senedindeki ravilerden Yahya bin SaiD El-Kattan, iki zattan rivayette bulunmuştur: Şu'be'den aldığı rivayette hadisin metni: 'Sizin en hayırlısınız ...' diye başlar. Süfyan'dan aldığı rivayette ise metin: «Sizin en faziletliniz ...•• şeklinde başlar. Bu husus hadisin rivayetinde belirtildiği için biz de parentez içi ifadelerle durumu belirttik. Son hadiste Resulullah s.a.v.'in buyruğu bittikten sonraki sözün hangi raviye ait olduğu belirtilmemiştir. Eldeki İbn-i Maceh «Sünen •• nüshasının dip notunda Muhammed Fuad abdulbaki: Bu sözün ravi Asim bin Behdele'ye ait olması umulur. Çünkü kendisi zamanının Kur'an okuyucularının imamı idi. bölümün manası da şöyle olur: Mus'ab bin Sa'd elimi tutup beni Kur'an öğreticiliği mevkiine oturttu- demiştir. Buhari Fadililu'I-Kur'an kitabının 21'nci babında ilk iki metni yine Osman bin Affan r.a.'den rivayet etmiştir. SenedIerindeki ravilerin bir kısmı buradaki ravilerdir. Hadisler Kur'an-ı Kerim'i öğrenmenin ve öğretmenin faziletini beyan ederek bu ulvi hizmeti ifa eden kimsenin en hayırlı ve faziletli insanlardan olduğunu ifade ediyor. Çünkü böyle bir mu'min hem kendi nefsini hem de başkalarını olgunlaştırır. Kendisi yararlanır, halkı da yararlandırır. Bir soru hatıra gelebilir: Hadislerin zahirine göre Kur'an öğrenimi ve öğretimi ile meşgul olanlar en hayırlı ve en faziletli insanlardır. Bu duruma göre bunlar fıkıh ilminin öğrenim ve öğretimi ile meşgul olanlardan daha mı üstündürler? Cevab: Hayır. Fıkıhçı bir kimse Kurra' olanlardan üstündür. Bu hadislerdeki muhatablar Sahabilerdir. Ashab-ı kiram ise fıkıhçı idiler. Şu halde hadisten alınan netice şudur: Fıkıh bilgisi yanında kıraatla da iştigal eden kimseler daha hayırlı ve faziletlidirler. Buhari'nin şerhi Kastalani bu soru ve cevabı belirttikten sonra şöyle sö.yler: Kur'an öğrenmek ve öğretmekle meşgul olan kimse, cihad eden veya cephede nöbet bekleyen veyahut marufu emredip münkeri men eden kimseler gibi ağır ve tehlikeli yükler altına girenlerden üstün mü? diye sorulsa buna cevaben denilecek ki: Bu hususta ölçü yararlı olmaktır. Hangisi cemiyete daha çok yararlı olursa o daha hayırlıdır. Diğer bir açıdan şunu da belirtelim ki kanaatımca hadislerden kasdedilen mana. Kur'an-ı öğrenmek ve öğretmekle meşgul olan kimsenin en hayırlı ve en faziletli insan olduğunu belirtmek değildir. Gaye böyle bir kimsenin en hayırlı ve en faziletli insanlardan sayıldığını belirtmektir. Hadisler Kur'an öğretimini teşvik eder. İbn-i Ebi Davud'un rivayetine göre Sevri'ye cihad ile Kur'an öğretiminden hangisinin daha sevab olduğu sorulduğunda, Sevri, Kur'an öğretimini tercih etmiştir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa el-Eşari r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur: '' Kur'an okumayı itiyad eden mu'minin durumu turunç (meyvesi) durumu gibidir. Tadı güzel, kokusu güzeldir. Kur'an okumayı itiyad etmeyen mu’ninin hali de hurmanın haline benzer. Tadı güzel, fakat kokusu yoktur. Kur'an okuyan münafığın vaziyeti de reyhane’nin vaziyeti gibidir. Kokusu güzel fakat tadı acıdır. Kur'an okumayan münafığın hali de Ebu Cehil karpuzunun haline benzer, tadı acı, kokusu da yoktur. '' Diğer tahric: Buhari, et'ime, Fedailü'l-Kur'an, tevhid; Müslim, müsafirin; Ebu Davud, edeb; Tirmizî, emsal, Nesaî, iman; Darimî, Fedailü'l-Kur'an; Ahmed b. Han bel, IV
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur: '' Şüphesiz insanlar’dan Allah’a yakın olanlar vardır. '' Sahabiler : - Ya Resulallah! Allah’a yakın insanlar kimlerdir? diye sordular. Resulullah: '' Onlar Kur'an ehli, Allah ehli ve Allah’ın has kullarıdır. '' buyurdu. Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı sahihtir.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Allah, Kur'an’ı okuyup hıfz eden kimseyi Cennet’e idhal eder ve Cehennem’e kesinlikle müstehak olan ev halkından on kişi hakkında şefaat etmesini kabul eder
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Kur'an’ı öğreniniz, okuyunuz ve uyuyunuz. Çünkü Kur'an’ın durumu ile onu öğrenip hakkını ödemeye çalışan mu'min’in durumu için misk dolu tuluğun durumuna benzer ki, misk’in kokusu her tarafa yayılır. Kur'an’ı öğrenip, içinde Kur'an bulunduğu halde uyuşup gaflete dalanın durumu da içinde misk bulunup ağzı sıkıca bağlanmış olan tuluk gibidir
- Bāb: ...
- باب ...
Amir bin Vasile Ebu’t-Tufeyl r.a.’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Nafi bin Abdil Haris r.a. Usfan da Ömer bin el-Hattab r.a.’a rastladı. O sıralarda Ömer onu Mekke valisi tayin etmiş idi. Ömer onu Usfan’da görünce ona: - Mekke halkı başında yerine kimi vekil bıraktın? diye sordu. Nafi : Onların başında İbni Ebza’yı kendime vekil bıraktım, diye cevap verdi. Bu kere Ömer : -İbni Ebza kimdir? diye sordu. Nafi : -İbni Ebza bizim mevalimizdendir, dedi. Ömer ; -Sen Mekke halkı başında mevalii’den birisini mi bıraktın? diye sordu. Nafi : - O adam gerçekten Allah Teala’nın kitabını devamlı okur (onunla amel eder), dini farzları bilir ve (hak ile) hükmeder, diye cevap verdi. Ömer: - Biliniz ki sizin Nebiiniz s.a.v. şüphesiz şöyle buyurdu: '' Allah Teala bu kitab (Kur'an)la bazı kavimleri yükseltir diğer bazı kavimleri de alçaltır. '' MÜSLİM HADİSİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zer(i Gıfari) r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem : '' Ey Eba Zer' ! Sabahleyin evinden çıkıp Kur'an’dan bir ayet öğrenmen senin için yüz rekat nafile namaz kılmandan daha hayırlıdır. Yine sabahleyin evinden çıkıp mükellefin ameli ile ilgili olan veya olmayan ilimden bir babı öğrenmen (senin için) bin rekat nafile namazdan daha hayırlıdır. '' Not: EI•Münziri hadisin isnadının hasen olduğunu söylemiştir. Zevaid yazarı, seneddeki ravilerden Abdullah bin Ziyad ile Ali bin Zeyd'in zayıf oldukları söylendiğini beyan ettikten sonra Tirmizi'nin tahriç ettiği iki şahid ile hadisin takviye edildiğini belirtmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
(H: İki farklı Senedle geliyor) Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur: '' Allah (Teala) kim hakkında hayır dilerse onu din de fakih kılar. '' Not: Bu hadis’in Zevaid notu 221 deki Açıklama da
- Bāb: ...
- باب ...
Muaviye bin Ebi Süfyan r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Hayırlı şey bir alışkanlıktır. Şerli iş de bir düşmanlıktır. Allah (Teala) kim hakkında hayır dilerse ona dinde fakih kılar. '' Not: Zevaid de: İbn-i Hibban sahihinde Hişam bin Ammar’dan aynı sened ve metinle tahric etmiştir. ‘’ deniyor 220 ve 221 AÇIKLAMASI: Hadislerde geçen «Fıkıh» kelimesi Arap dilinde anlamak, bilmek demektir. Din lisanında ise şeriat ilmine tahsis edilmiştir. Şer-i şerife Fıkıh adının verilmesinin sebebi ise şer'i hükümlerin bir takım kaideler, deliller, kıyaslar, derin ictihadlar ile ve büyük bir anlayış kabiliyeti ile meydana çıkarılmasıdır. Kastalani: «Hadiste, fıkıh kelimesinin sözlük manası ile yorumlanması daha uygundur. Çünkü dini ilimIerin hepsini kapsamış olur. Aksi takdirde yalnız şeriat ilmine münhasır kalır», der. Sindi diyor ki : Din hususundaki fıkıh bilgisi, kalbe Allah korkusunu veren ve o korkunun etkisini kişinin dış organlarında gösteren öyle bir ilimdir ki; artık sahibi, kendi çevresini uyarmağa girişir. Tevbe suresinin meali aşağıya alınan 122'nci ayeti buna işaret buyurur: «Bununla beraber mu'minlerin hepsinin toplanıp birden. savaşa gitmeleri doğru değildir. Her kabileden büyük bir kısım. savaşa çıkmah. onlardan bir kısmı da, din hususunda fıkıh bilgisini öğrenmek ve kabileleri savaştan geri döndüğü zaman, onları Allah'ın azabı ile korkutmak için geri kalmalıdır. Olur ki; Allah'ın azabından sakınırlar.» Darimi'nin İmran'dan rivayet ettiğine göre kendisi Hasan hazretlerine bir mes'ele ile ilgili olarak: Ya Eba Said! Fıkıhçılar böyle söylemiyorlar? deyince, Hasan: - Vah vah! Sen şu ana kadar tek bir fıkıhçı gördün mü? Fıkıhçı, ancak dünyayı bırakan, ahirete gönül veren, dini hususlarda basiret sahibi olan ve Rabbine ibadet etmeye devam eden kimsedir, dedi» Hadislerde geçen. Hayır ile büyük hayır veya hayırların hepsi kasdedilirse fıkıh bilgisi olan kimsenin büyük hayra veya hayırların hepsine mazhar olduğu, fıkıh bilgisi olmıyan kimsenin bu büyük hayırdan mahrum kaldığı veya hayırların hepsini alamadığı ifade edilmiş olur. İkinci (221.) hadisin «Hayırlı şey bir alışkanlıktır ... » fıkrası ile kasdedilen manayı Sindi şöyle açıklar: Yani sağlam bir iman ve muhkem bir takva üzerinde duran mu'minin göğüsü hayırlı şeylere açılır, içtenlikle ve seve seve hayırlı hizmetlere koşar, artık bu çalışma onun için bir adet ve alışkanlık haline gelir. Fakat gönlü şerre ve kötülüklere açık değildir, böyle şeyleri yapmak istemez. Ancak şeytan ve kötülüğü şiddetle emredici olan nefsin amansız düşmanlığı neticesinde onun kalbine şer girebilir.» Buhari yukardaki fıkra hariç, hadisi, ilim ve İ'tisam bölümlerinde Muaviye r.a.'den rivayet etmiştir. Buhari'deki rivayete göre Hz. Muaviye bu hadisi bir hutbe esnasında rivayet etmiştir. Oradaki metin uzundur. Müslim de zekat bölümünde rivayet etmıştir. Zevaid müellifi de, Tirmizi'nin, birinci hadisi İbn-i Abbas'tan rivayet ettiğini ve İbn-i Hibban'ın da ikinci hadisi Hişam bin Ammar yolu ile rivayette bulunduğunu ifade etmiştir. Sindi ise şöyle söylemiştir: Nesai, ilk hadisi Şuayb, Zühri, Ebu Seleme ve Ebu Hureyre senedi ile rivayet etmiştir. En sıhhatlısı Buhari ve Müslim'de olduğu gibi Zühri'nin Humayd bin Abdirrahman bin Avf vasıtası ile Muaviye'den yaptığı rivayettir. İbn-i Maceh'in Ebu Hureyre'den olan rivayeti zahiren sahihtir. Fakat Zühri'nin rivayeti üzerinde ihtilaf edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Abbas r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Şeytan’a bir fakih (fıkıhçıyı aldatmak) bin abid (çok ibadet edeni aldatmak)tan daha zordur
- Bāb: ...
- باب ...
Kesir bin Kays r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Ben Dımışk (Şam)’ın camiinde Ebu'd-Derda r.a.’ın yanında oturuyordum. Bu esnada bir adam onun yanına gelerek: Ey Ebu'd-Derda! Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiğini haber aldığım bir hadisi (senden dinlemek) için ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şehri olan Medine(i Münevvere)den sana geldim, dedi Ebud Derda ona : Senin (Şam’a) gelişin ticaret için değil mi? diye sordu. Adam: Hayır! (Hadisi dinlemekten başka bir iş için değil) dedi. Ebud Derda: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şüphesiz şöyle buyururken işittim: '' Kim bir yola ilim aramak üzere giderse Allah onun için Cennete giden bir yolu kolaylaştırır ve şüphesiz melekler ilim öğrencisinin rızasını istedikleri (veya) ondan razı oldukları için kanadlarını indirirler. Yine şüphesiz göktekiler ve yerdekiler, hatta sudaki balıklar bile ilim talibi için istiğfar ederler. Keza gerçekte alim adam'ın abid kişiden üstünlüğü gök ay'ının diğer yıldızlardan üstünlüğü gibidir. Muhakkak, alimler Nebilerin mirasçılarıdır. Şüphesiz Nebiler ve altın ne de gümüşü miras bırakırlar. Nebiler miras olarak ancak ilim bırakırlar. Bu itibarla kim, Nebilerin mirası olan ilmi elde ederse tam bir hisse almış olur. '' Hal tercemesi: Kesir bin Kays: Bu zat Ebu'd-Derda'nın ravisidir. Onun ravisi de Davud bin Cemil'dir. İbn-i Hibban onu sika saymıştır. Hulasa, salı
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den, rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' İlim aramak her müslüman üzerine farzdır. Ehil olmayan insanların yanına ilim bırakan kimse, domuzların boynuna cevher, inci ve altın gerdanlık takan adama benzer. '' Not: Zevaid yazarı, Hadis’in senedindeki ravilerden Hafs bin Süleymanın zayıflığı nedeniyle isnadın zayıf olduğunu bildirmiştir. İmam Suyuti: ‘’Müslim şarihi Nevevi’ye Bu hadis sorulmuş, İmam Necevi: Bu Hadis sened bakımından zayıf ve mana olarak ise sahihtir.’’ Diye cevap vermiştir. Nevevinin öğrencisi Cemaluddin el-Mizzi de: Bu Hadis hasen mertebesine ulaşacak kadar yollarla rivayet edilmiş. Demiştir. Hakikaten dediği gibidir. Zira ben bu hadis’e aid elli rivayet gördüm ve bu rivayetleri bir fasikül de topladım, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Kim bir müslümandan dünya kederlerinden bir keder giderirse Allah ondan ahiret günü kederlerinden bir keder giderecektir. Kim de bir müslümanı örterse Allah onu dünya ve ahirette örtecektir. Ve kim bir fakir borçluya kolaylık gösterirse, Allah ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterecektir. Kul, (din) kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Kim bir yola giderek onda ilim ararsa, bu çalışması sebebi ile Allah ona Cennet’e giden bir yolu kolaylaştıracaktır. Allah’ın evlerinden birisinde toplanıp Kur'an okuyarak onu birbirine öğreten her cemaatı melekler ziyaret eder, onların etrafını dönerler, o toplumun üzerine iç huzuru ve rahatı iner, ilahi rahmet onları kaplar, katında bulunan melekler yanında Allah onları (övgü ile) anar.Ameli yüzünden geri kalan bir kimse nesebi(nin şerefi) ile sürat alamaz. '' MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Zirr bin Hubeyş r.a. ‘den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben Safvan bin Assal el-Müradi’nin yanına uğradım. Kendisi bana: Ne maksatla geldin? diye (geliş sebebimi sordu.) Ben: İlmi yayarım (veya tahsil ederim), dedim. Safvan bunun üzerine: Şüphesiz ben Resulullah s.a.v.’den şunu buyururken işittim: '' İlim talebi uğrunda evinden çıkan herkesin (mu'minin) bu davranışından melekler rıza ve hoşnutluklarını açıklamak üzere kanadlarını onun için indirirler. '' Not: Zevaid de: ‘’Hadis’in isnadındaki ravilerin tümü sikadır, sadece Asım bin Ebi Necud ömrünün sonlarında ihtilat’a uğramıştır. (hafıza sorunu yaşamıştır)’’ deniyor. Mahir: Zevaid açıklamasında Muhtelit ravi’nin bu hadisi rivayet ederken ihtilat’a mübtela olup olmadığı bildirilmiyor, ayrıca ihtilat’a uğramış ravi’den sika bir ravi’nin rivayeti ğarib olur, bu nedenle hadis’in sağlam olduğunu kabul etmek daha uygundur. Bu hadis’in geniş hali Tirmizi tarafından hasen sahih olarak rivayet edilmiştir. Buradaki kısım Tirmizi de mevkuf şekilde rivayet ediliyor. TİRMİZİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den : Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyururken işittim: '' Hayırlı bir şeyi öğrenmek ve öğretmekten başka hiçbir maksadı olmayarak benim mescidime gelen kimse, Allah yolunda savaşan mücahid’in mertebesindedir. Bundan başka bir niyetle (mescidime) gelen kimse de başkasına ait eşyaya bakan adam durumundadır. '' Not: Zevaid de ‘’Bu hadis’in isnadı Müslim’in şartına uygun ve sahihtir.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Umame r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur: '' Bu (din) ilmi yok edilmeden önce ona sarılmak, üzerinize borçtur. (Din) ilminin yok edilmesi, onun kaldırılmasıdır, (alimlerin ölüp tükenmesidir.) Resulullah bu arada elinin orta parmağı ile şehadet parmağını şöyle birleştirdi. Sonra buyurdu ki: Alim ve öğrencisi sevapta ortaklardır. Sair insanlarda (bu) hayır yoktur. '' Not: Hadis’in ravilerinden Ali bin Yezid’in zayıflığı cumhur tarafından beyan edildiği için isnadın zayıf olduğu Zevaid de bildiriliyor
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün odalarından birisinden çıkıp mescid’e girdi. Bu esnada iki halka (şeklinde oturmuş iki cemaat) ile karşılaştı. Bunlardan bir halka Kur'an okuyor ve Allah’a dua ediyordu. Diğer halka da ilim öğreniyor ve öğretiyorlardı. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: '' (Bunların) hepsi hayır üzerindedirler.Şunlar Kur'an okuyorlar ve Allah’a dur ediyorlar. Eğer Allah dilerse onlara (isteklerini) verir ve dilerse vermez. (Diğer cemaata işaretle) bunlar da (ilim) öğreniyorlar ve öğretiyorlar. Ben de ancak öğretici olarak gönderildim ''buyurdu ve hemen yanına oturdu. Not. Zevaid de: ‘’Davud, Bekir ve Abdurrahman zayıftır; bu nedenle isnad zayıftır.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd bin Sabit r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem şöyle buyurmuştur: '' Benim sözümü işitip de (başkasına) tebliğ eden adamın yüzünü Allah ağartsın. Çünkü fıkıh (kaynağı olan hadisleri) ezberleyen nice adamlar fıkıhçı değillerdir. Ve fıkıhçı olan nice (hadis) hafızları kendilerinden daha kuvvetli fıkıhçılara (hadisleri) iletebilirler. '' (Senedeki ravilerden) Ali bin Muhammed, hadisin metninde şu fıkranın da bulunduğunu rivayet etmiştir. '' Bir müslüman kişinin kalbi, (şu) üç meziyete sahib olduğu müddetçe hiyanet, kin ve husumet beslemez. Bu meziyetler: Ameli, tam bir ihlas ile Allah için yapmak, müslümanların başındaki insanlar için hayır dilemek ve müslümanların cemaatından ayrılmamaktır. '' Diğer tahric: Tirmizi, ilim
- Bāb: ...
- باب ...
Cübeyr bin Mutim r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mina’nın dağ eteğinde ayağa kalkarak şöyle buyurdu: '' Benim sözümü işitip de (başkasına) tebliğ eden adamın yüzünü Allah ağartsın. Çünkü fıkıh (hükümlerine delil olan hadisleri) hıfzeden nice adamlar fıkıhçı değillerdir. Ve fıkıhçı olan nice (hadis) hafızları, kendilerinden daha kuvvetli fıkıhçılara (hadisleri) iletebilirler. '' İSNAD’A DAİR: MüelIif, bu hadis metni için iki sened zikretmiştir. Birinci Sened: İbn-i Maceh, Muhammed bin AbdiIlah bin Numeyr, Abdullah bin Numeyr, Muhammed bin İshak, Abdüsselam ve Zühri ... diye devam eder: İkinci senedde ise İbn-i Maceh, Ali bin Muhammed, onun dayısı Ya'la, Muhammed bin İshak, Zühri ... yine İbn-i Maceh, Hişam bin Ammar, Said bin Yahya, Muhammed bin İshak, Zühri.. diye devam eder. BİLGİ: Hadiste geçen «Hayf» : Dağ eteğine denir. Mina'daki Mescid dağ eteğinde olduğu için bu ismi almıştır. Nebi s.a.v.'in hadisi bu mescid'de buyurmuş olması muhtemeldir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (İbni Mesud) r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: '' Bizden bir hadis işiterek onu tebliğ edenin yüzünü Allah ağartsın. Çünkü kendisine tebliğ edilmiş olacak olan nice adamlar, dirayet, anlayış ve gereğini yapmak bakımından hadisi işitenden daha kuvvetli olabilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekre (Nufey bin el-Hars) r.a.’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kurban Bayramı günü (Veda haccı esnasında Mina’da) bir hutbe irad buyurdu ve hutbenin sonunda şöyle buyurdu: '' Burada hazır olanlar, burada bulunmayanlara tebliğ etsinler. Çünkü muhakkak kendisine tebliğ edilecek olan nice adamlar (burada olup) işiten adamdan daha anlayışlı (fıkıh hükümlerini çıkarmaya daha kabiliyetli) olabilir. '' Diğer tahric: Buhari. İlim, Hac. Tefsir, Fiten ve Bed'u'l-Halk; Müslim Diyat; Nesai Hac ve İlim BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Muaviye El-Kuşeyri r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: '' Sözüme dikkat ediniz! Burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Ömer r.a.’dan rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Hazır bulunanlarınız, hazır olmayanlarınıza tebliğ etsin
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: '' Benim sözümü işitip belledikten sonra benim tarafımdan tebliğ edenin yüzünü Allah ağartsın. Çünkü fıkıh (delillerini teşkil eden hadisleri) belleyen nice adamlar fıkıhçı olmayabilir ve nice fıkıhçılar kendilerinden daha fıkıhçı olanlara hadisleri aktarabilirler. '' Not: Sindi diyor ki Zevaid müellifl bu babda geçen bazı hadislerin sıhhat durumu üzerinde durmuştur. Ama hadislerin metinlerinin sıhhatli olduğu hadis alimleri tarafından bellrtilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Şüphesiz bazı insanlar hayırlı işler için anahtar ve şer işlere karşı sürgü gibidirler. Diğer bir kısım insanlar ise (bilakis) şer işler için anahtar ve hayırlı işlere karşı sürgü gibidirler. Ne mutlu o kimseye ki Allah Teala hayırlı işlerin anahtarlarını onun eline vermiştir. Ve yazıklar olsun o kişilere ki Allah Teala şer işlerin anahtarlarını onun ellerine vermiştir. '' Not: Hadisin ravilerinden Muhammed bin Ebi Humeyd metruk olduğu için isnndının zayıf olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Sehl bin Sad r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Şüphesiz bu hayır, hazineler dolusudur. O hazinelerinde bir takım anahtarları vardır. Ne mutlu o kula ki: Allah onu hayra anahtar ve şerre sürgü kılmıştır. Vay o kulun haline ki Allah onu şerre anahtar ve hayra sürgü kılmıştır. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı Zayıf Abdurrahman yüzünden zayıftır.’’ Deniliyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ebud Derda r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim,demiştir: '' Şüphesiz göklerdekiler, yerdekiler, hatta denizdeki balıklar bile alim adam için istiğfar ederler
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz bin Enes r.a.’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Şüphesiz Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: '' Bir ilim öğreten kimseye, öğrettiği ilimle amel edenlerin kazandıkları sevaptan bir şey eksilmeden bir misli verilir. '' Not: Hadis metni ma'na itibari ile sabittir. Fakat senedinin zayıf olduğu söylenmiştir. Zevaid'de beyan edildiğine göre İbn-! Muin, hadisin ravilerinden olan Sehl bin Muaz'ı zayıf göstermiş, el İcli ise onu sika saymış, İbn-i Hıbban da onu hem sikalar hem de zayıflar arasmda zikretmiştir. Hadisi Sehl'den rivayet eden Yahya bin Eyyub'un da Sehl'e ulaşmadığı söylenmiştir ki; bu duruma göre senedde bir inkıta' olmuş olur . Muaz bin Enes: Kendisi, Sahabi'dir. Mısır'da yerleşmiştir. 30 hadisi vardır. Ravisi yalnız oğlu Sehldir. Terğıb ve Fazilet'e ait hadisleri hasen'dir. Hulasa salı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Katade r.a.’den rivayet edildiğine göre: Resulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur: '' Adamın ''ölüp'' kendisinden geriye bıraktığı şeylerin en hayırlısı üç tanedir: Kendisine dua eden Salih çocuk, kendisine sevabı ulaşacak olan sadakai cariye ve kendisinden sonra onunla amel edilecek ilim. '' Ebu'l Hasan dedi ki: Ebu Hatim Muhammed bin Yezid bin Sinan er-Rehavi,Yezid bin Sinan (yani Ebu Hatim’in babası) vasıtası ile yine Zeyd bin Ebi Üneyseye ulaşan 2. bir sened ile aynı hadis rivayet edilmiştir. Not: İbn•i Hibban bu hadisi Sahih'lnde rivayet etmiş, Zevaid'de de hadisin sahih olduğu belirtilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: ''Mu'min kişinin öldükten sonra kendisine ulaşan amelinden ve hayratından birkaç tanesi: Öğrettiği ve yayınladığı ilim, geride bıraktığı Salih evlat, miras olarak bıraktığı Mushaf, yaptırdığı mescid, yolcular için inşa ettirdiği ev, akıttığı su, sağlığı tam yerinde iken malından çıkardığı sadakadır. Bunlardan hangisini işlemiş ise ölümünden sonra kendisine ''onun sevabı'' ulaşır. '' Not: İbnü'l-Münzir'den nakledildiğlne göre kendisi bu hadisin isnadının hasen olduğunu söylemiştir. Zevaid ise isnadın ğarib olduğunu, ravi Merzuk'un sika olup oimauığında alimler arasında ihtilaf bulunduğunu ve İbn-i Huzeyme'nin kendi sahih'ine Muhammed bin Yahya'dan aynı senedle rivayet ettiğini beyan etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Sadakanın en faziletlisi müslüman adamın bir ilim öğrenmesi, sonrada o ilmi müslüman kardeşine öğretmesidir. '' Not: Zevaid de: Bu hadis’in isnadı zayıftır; Ravilerden İshak ve Yakub zayıf olduğu, Hasen-i Basri de Ebu Hureyre’den hadis işitmediği için
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Amr r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: '' Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne yaslanarak yemek yediği, ne de arkasından iki kişinin (bile) yürüdüğü görülmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Umame r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: ''Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem çok sıcak bir gün '' Bakiu'l-Garkad'' tarafına uğradı. Halk da onun arkasında yürüyordu. Resulullah, (arkasında) ayakların sesini işitince bu durum O’nun zoruna gitti ve hemen oturdu. Nihayet gelen halk'ı önüne geçirdi ki, kibirden en ufak bir şey onun hatırına gelmesin. '' Not: Ebu Ümame'den sonraki raviler zayıf oldukları için hadisin isnadının zayıf olduğu Zevaid'de belirtilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: '' Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yürüdüğü zaman sahabiler O’nun önünde yürürlerdi ve O’nun arkasını melekler için boş bırakırlardı. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hais’in isnadında yer alan tüm raviler sika’dır’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saidi Hudri r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' İlim talep eden topluluklar size gelecekler. Sizler onları gördüğünüz zaman onlara: Ey Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in tavsiye ettiği cemaat merhaba sizlere! deyiniz ve onları razı ediniz. '' Ben ravi el-Hakem’e: ''Onları razı ediniz.'' ne demektir? diye sordum. Kendisi: ''Onlara ilim öğretiniz. '' diye cevap verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İsmail (İbni Müslim) r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Haseni Basri r.a. (Bir ara hasta olduğundan) ziyarıtine gittik. Evi ziyaretçilerle dolunca (önceden uzatmış olduğu) ayaklarını kendisine doğru çekti ve: Biz (hastalanan) Ebu Hureyre r.a.’ın ziyaretine gidip evini doldurduk. Ebu Hureyre ayaklarını kendisine doğru çekti sonra, şöyle buyurdu, dedi: Biz bir defa Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına girerek evini ziyaretçilerle doldurduk. Resulullah, yan üstü yatıyordu. Bizi görünce ayaklarını kendisine doğru çekti sonra buyurdu ki: '' Muhakkak benden sonra bir takım topluluklar sizlere gelerek ilim talep edeceklerdir. Sizler onlara merhaba edip selamlayınız ve onlara ilim öğretiniz. '' Hasan(-ı Basri) dediki: Bu tavsiyeye rağmen Allah’a yemin ederim biz böyle topluluklara yetiştik ki bize ne merhaba ettiler, ne de selam verdiler ve ne de ilim öğrettiler. Ancak biz onların (ayağına) kadar gittikten sonra bir şeyler alırdık. O zaman da bize cefa ediyorlar idi. '' Not: Hadisin ravilerinden el•Mualla. bin Hilal: İbn-i Main, Ahmpel ve başkaları tarafından yalanlanmış ve b:izı kimselerce mevdu hadislerIe suçlanmıştır. Yine ravileden İsmail İbn-i Müslim'in zayıf ohışunda alimler ittifak etnıiştir. Zevaid Yazarı ravilere ait bu bilgiyi vererek isııadın zayıflığını bdirttikten sonra Resulullah'a ait metln kısmının bir önceki hadis ilc teyid edildiğini…Tirmizi de 247 deki Ebu Harun’un Ebu Said’den rivayeti dışında başka sened bilmiyoruz. Demiştir…
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Harun El-Abdi r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir. Biz Ebu Said-i Hudri r.a.’ın yanına uğradığımız zaman bize şöyle hitab ederdi: Merhaba ey Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kendileri için tavsiye ettiği insanlar! Şüphesiz Resulullah s.a.v. bize buyurdu ki: '' Muhakkak insanlar size tabidirler ve behemhal onlar dinde fıkıh bilgisini edinmek için dünyanın her tarafından sizin yanınıza geleceklerdir. Onlar size geldikleri zaman siz onlara hayrı tavsiye etmek isteyin. (İyiliklerini isteyiniz)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ettiği dualardan birisi de şu idi: '' Allahım! Fayda vermeyen ilimden, kabul edilmeyen duadan, korkmayan kalpden ve doymayan nefisten şüphesiz sana sığınırım
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dua ederdi: '' Allahım! Bana öğrettiğin ilimden beni yararlandır, faydalanacağım ilmi bana öğret, ilmimi artır. Her hal (ilmimi arttırmadan önceki ve artırdıktan sonraki haller) üzerinde Allah’a hamd olsun
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Allah rızasının kazanılması için talep edilmesi gereken bir ilmi öğrenen bir kimse, sırf dünya menfaatı için bu ilmi öğrenecek olursa kıyamet günü Cennet kokusunu bulmayacaktır. '' İbni Maceh, Ebul Hasan, Ebu Hatim, Said bin Mansur, Fuleyh bin Süleyman… yolu ile de aynı hadisi rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Ömer r.a.’den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu,dediği rivayet olunmuştur: '' Cahillerle ve aklı noksan olanlarla münakaşa etmek veya alimlere karşı böbürlenip övünmek, yahut da halkın teveccühünü kazanmak niyeti ile (dini) ilim talep eden kimse ateştedir. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı zayıftır, nedeni Hammad ve Ebi Kerib’in zayıflığıdır.’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah r.a.’den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu,dediği rivayet olunmuştur: '' Ne alimlere karşı iftihar ve övünmek için, ne de cahillerle münakaşa etmek için ve ne de meclislerin seçkin köşelerinde yer almak için ilim talep etmeyiniz. Bu yasağa rağmen kim böyle yaparsa ateşe (müstehaktır), ateşe (müstehaktır). '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadisin tüm ravileri sikadır, onu İbn-i Hibban sahihinde rivayet etti, Hakim onu hem merfu’ hem de mevkuf olarak rivayet etti.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbni Abbas r.a.’dan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur: '' Şüphesiz benim ümmetimden bazı insanlar dinde fıkıh bilgisine sahip olduğunu idda edecekler. Kur'an okuyacaklar ve diyecekler ki: Biz emirler sınıfına varıyor, dünyalıklarından yararlanıyoruz. Fakat dindarlığımız hususunda onlardan uzak durup (bu yönden bize bir zarar ilişmiyor) derler. Halbuki onların dediğinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Katad (adındaki dikenli ve meyvesiz ağaç)dan geven dikeninden başka (bir meyve) toplamak mümkün olmadığı gibi emirlere yaklaşmaktan, bir şey toplanamaz. Ancak… '' (İbni Maceh diyor ki) Ravi Muhammed bin es-Sabbah dedi ki: Zannımca Resulullah s.a.v. ''hataları kasdetti.'' Not: Zevaid de : ‘’Bu hadis’in isnadı zayıftır ve Ubeydullah bin ebi Bürde bilinmiyor tanınmıyor.’’ Deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: '' Cubbu’l-Huzn (veya) Cubbu’l-Hazan’den Allah’a sığınınız'', buyurdu. Sahabiler, Ya Resulallah! Cubbu’l-Huzn (veya Cubbu’l-Hazan nedir? diye sordular. Resulullah onlara cevaben: '' Cehennem’de öyle bir deredir ki Cehennem her gün dürtyüz defa ondan (Allah’a) sığınır '', buyurdu. Sahabiler: Ya Resulallah! Kimler bu dereye girer? diye sordular. Resulullah s.a.v.: '' O dere, amelleri ile riyakarlık eden Kur'an okuyucuları için hazırlanmıştır. Allah’ın en çok öfkelendiği kurralardan bir kısmı da şüphesiz emirleri ziyaret eden okuyuculardır, buyurdu. (Ravi) el-Muharibi dedi ki emirlerden maksat zalim olan emirlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah İbni Mes'ud r.a.’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Eğer ilim ehli, ilmi(n değerini) koruyup onu liyakatlı olanların yanına koymuş olsalardı, ilim sayesinde, zamanlarındaki insanların büyükleri olacaklardı. Lakin alimler, ilim vasıtası ile dünya ehlinden bir takım menfaatler sağlamak için ilmi değerlendirmeden dünya ehline mebzulen vermeye giriştiler. Bu sebeple dünya ehli yanında alimlerin değeri de düştü. Ben sizin Nebiiniz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyururken işittim: '' Kim çok arzuları tek arzu –ahirete ait arzu- haline döndürürse Allah, onun dünyaya ait arzusu için yeterdir. Ve kim ki, dünya ahvali hakkındaki arzuları dağılırsa veya arzular kendisini dağıtırsa onun dünyanın hangi deresinde helak olduğuna Allah iltifat etmiyecektir. '' İbni Maceh, Ebul –Hasan’dan naklen ikinci bir sened ile de hadisi rivayet etmiştir. Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı zayıftır zira Nehsel bin Said’in münker hadisleri rivayet ettiği söylendiği gibi mevdu hadisleri rivayet ettiği de söylenmiştir.’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Ömer r.a.’dan rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Kim Allah’tan başka bir şey için (dini) ilim talep ederse veya o ilimle Allah rızasından başka bir maksad edinirse Cehennem’den olan üzerine hazırlansın
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyururken işittim, demiştir: '' Alimlere karşı böbürlenerek övünmek veya cahillerle münakaşa etmek veyahut halkın teveccühünü kendinize çevirmek için (dini) ilim öğrenmeyiniz. Kim böyle yaparsa o kimse ateştedir. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu hadis’in isnadı zayıftır’’ deniyor
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu dediği rivayet olunmuştur: '' Kim alimlere karşı böbürlenip övünmek, cahillerle münakaşa etmek ve halkın teveccühünü kendisine yöneltmek için (dini) ilim öğrenirse Allah o kimseyi Cehenneme sokar. '' Not: Zevaid de: ‘’Bu haidis’in isnadı zayıftır’’ deniyor. Not: Zevaid'de bu 260 nolu hadisin isnadının zayıf olduğu bildirilmiştir. Ancak bu iki hadis mana itibariyle ravilerinin sika olduğu belirtilen 254 nolu hadis'e benzerler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir : '' Hıfzettiği bir ilim kendisine sorulup da onu gizleyen her adam kıyamet günü ateşten bir gem ağzına vurulmuş olduğu halde (mahşere) getirilir. '' Ebu'l-Hasan El-Kattan dedi ki: Ebu Hatim, Ebul Velid yolu ile İmare bin Zazan’dan bize gelen rivayete göre aynı metin buyurulmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Hürmüz El-A'rac r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi Ebu Hureyre r.a.’den şöyle söylediğini işitmiştir: Vallahi Allah Teala’nın kitabındaki iki ayet olmamış olsaydı ben O’ndan (yani Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den hayatımda hiçbir şeyi rivayet etmezdim. Allah’ın şu kavli olmasaydı; '' Şüphesiz o kimseler ki, Allah’ın kitaptan indirmiş olduğu ayetleri gizlerler ve bunun karşılığında az bir bedel alırlar. İşte onlar karınlarında ateşten başka bir şey yemezler. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elim bir azap vardır. Onlar öyle kimselerdir ki, hidayet mukabilinde dalaleti, mağfiret mukabilinde azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir? '' (Bakara, 174-175) HAL TERCEMESİ: Abdurrahman bin Hürmüz El-A'rac r.a.: Ebuı Hureyre, Muaviye ve Ebu Sald'in ravisidir. Kendisinden rivayette bulunanların başında Zührl, Ebü'z-Ziibeyr ve Ebu'z-Zinad gelir. Bir cemaat onu sika saymıştır. Ebu Ubeyd'in dediğine göre hicrl 117. yılı İskenderiye / Mısır'da vefat etmiştir. Hulasa SM
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (bin Abdilla) r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: '' Bu ümmetin son (kısmı) öncekilerini lanetlediği zaman kim bildiği bir hadisi gizlerse şüphesiz Allah’ın inzal buyurduğu hükümleri gizlemiş olur. '' Not: Zevaid'in beyanına göre hadisin ravilerinden Hüseyn bin Ebi's,Se'ri, kezzabtır. Ravi Abdullah bin es•Seri de zayıftır. Ayrıca EI•Etraf'ta belirtildiğine göre Abdullah bin es•Seri, Muhammed bin el•Münkedir'e yetişmemiştir. Aralarında bir kaç ravi aracı vardır. Bu duruma göre senedde inkıta da vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik r.a.’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle buyurduğunu işittim,demiştir: '' Kendisine (dine ait) bir bilgi sorulup da bildiğini gizleyen kimse kıyamet günü ateşten bir gemle gemlendirilmiş olacaktır. '' Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun ravllerinden Yusuf bin İbrahim'In acaib rivayetlerinin bulunduğunu Buharl söylemiştir. İbn-I Hlbban da: Enes'in bazı hadislerine alt Yusuf'un rivayeti zararsızdır, demiştir. Alimler Yusuf'un zayıflığı üzerinde ittifak etmişlerdir. Diğer tahric: Ebu Davud, ilim; Tirmizî, ilim; Ahmed b. Hanbel, II, 263, 305, 344, 353, 495. Sened'e dair bilgi: Hadisin ravilerinden Yusuf bin İbrahim'in zayıf olduğunda ittifak edildiği Zevaid'de bildirilmiştir. Sindi diyor ki: «Zannımca bu sebeple Tirmizi bu hadisin metnini Ebu Hureyre r.a.'den rivayette bulunarak senedinin hasen olduğunu bildirmiş, aynı metnin Cabir bin AbdiIIah'tan ve AbduIlah ibn-i Ömer'den iki ayrı tarik ile de rivayet edildiğini açıklamıştır. Fakat Enes'ten olan senedden bahsetmemiştir. Hulasa; hadisin metni sabittir. Yapılan konuşmalar sadece senedler ile ilgilidir. TİRMİZİ HADİSİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN EBU DAVUD HADİS’İ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Saidi Hudri r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: '' Halkın din işleri hususunda Allah’ın faydalı kıldığı bir ilmi gizleyen kimseyi Allah kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlendirir. (Ağzına ateşten imal edilmiş bir gem vurur.) '' Not: Hadisin ravilerinden Muhammed bin Dab'ın mevdu hadisleri rivayet Elttiği söylenmiş olup Ebü Zur'a ve başkaları da onu yalanlamışlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.’den Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir: '' Kendisine sorulan bir ilmi bilip de gizleyen kimse kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlendirilir, (ateşten bir gem ağzına vurulur)