Sunan Ibn Majah

...

(31) Kitāb: Chapters on Medicine

(31) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Usâme bin Şerîk (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Bedevilerin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: Şu işi yapmakta bize bir günah var mı? Falan şeyde bize bir günah var mı? diye soru sormalarına şâhid oldum. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onlara: «Ey Allah'ın kulları, Allah (sizin sorduğunuz şeyleri işleyen kimselerden) günahı kaldırmıştır (yâni günah işlemiş sayılmaz). Ancak (din) kardeşinin ırzı (yâni şeref ve haysiyeti) nden bir şey kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur» buyurdu. Bedeviler (bu kere) : Yâ Resulallah! Tedavi olmamamızda bize bir günah var nu? diye sordular. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Tedavi olunuz, ey Allah'ın kulları. Çünkü doğrusu Allah yaşlılıktan başka yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilâç) da yaratmıştır» buyurdu. Adamlar: Yâ Resûlallah! Kul'a verilen (hasletler) in en hayırlısı nedir? dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Güzel huy,» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri sıkd (güvenilir) zatlardır. Bu hadisin bir kısmım Ebu Davud ve Tirmizi de rivayet et. mişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hızâme (es-Sa'dî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Bir gün) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e (bir adam tarafından): Tedavi için kullandığımız ilâçlar, şifâ isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız (kalkan gibi) koruyucu şeyler hakkında ne buyurursun. Bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirir mi? diye soruldu. Resül-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bunlar (da) Allah'ın kaderi (cümlesi) ndendir» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (bin Mes'ûd) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah, verdiği her hastalık İçin bir ilâç (da) vermiştir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Abdullah bın Mes'ud'un hadisine ait sened sahih olup ravileri sikadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Allah, verdiği her hastalık için bir ilâç vermiştir.» Not: Zevaid de: Bu hadis’in isnadının Hasen olduğu bildiriliyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Bir gün Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hasta bir adam'ı ziyaret ederek ona: «Neye iştihan var?» diye sordu. Adam da: Bir buğday ekmeğini çok arzularım, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kimin yanında bir buğday ekmeği varsa (din) kardeşine göndersin» buyurdu. Bilâhare Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Birinizin hastası bir şey yemeyi çok arzuladığı zaman hastasına (ondan) yedirsin» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: (Bir gün) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hastanın yanına ziyaret maksadıyla girdi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (hastaya): «Bir şeye iştihan var mı. çörek yemek ister misin?» diye sordu. Hasta: Evet, dedi. Bunun üzerine hasta için çörek istediler. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadı zayıftır. Çünkü ravl Yezid er-Rakkaşi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü'l-Münzir bint-i Kays el-Ensâriyye (r.anha)'dan; Şöyle demigtir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün) beraberinde Ali bin Ebi Tâlib (r.a.) olduğu halde biz (im evimiz)e girdi. Ali (r.a.) bir hastalıktan yeni iyileşmişti. (Olgunlaşsın diye evin bir tarafına) asılmış koruk hurma salkımlarımız vardı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ondan yiyiyordu. Ali (r.a.) de yemek üzere (ondan) eline aldı. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sakın. Yâ Ali! Sen hastalıktan yeni iyileştin» buyurdu. Ümmü'l-Munzir demiştir ki: Sonra ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için şalgam yaprağı ve arpa'dan bir yemek yaptım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yâ Ali! Bu yemekten al. Çünkü bu yemek şüphesiz senin için daha yararlıdır» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Suhayb (bin Sinân-i Rumî) (r.a.)'dea; Şöyle demiştir: Ben (bir gün) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına vardım. Önünde ekmek ve hurma vardı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana); «Yaklaş ve ye» buyurdu. Ben de hurmadan yemeye başladım. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana): «Sende göz hastalığı bulunduğu halde hurma yiyiyorsun» buyurdu. Suhayb demiştir ki: Ben: Diğer bir kenardan çiğniyorum, dedim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de gülümsedi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih ve ravileri sikadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe bin Âmir eî-Cühenî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öyle buyurdu, demiştir: «Hastalarınızı yemeğe ve içmeğe zorlamayınız. Çünkü Allah şüphesiz onları yedirir ve İçirir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasen'dir. Çünkü ravi Bekr bin Yunus bin Bükeyr hakkında ihtilaf vardır. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır. Bu hadisi Tirmizi de rivayet etmiştir. Ancak onun rivayetinde; 'içme' kelimesi yoktur. Bu nedenle bu hadisi Zevaid nevine dahil ettim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anhâ)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ev halkından birisi sıtma hastalığına tutulduğu zaman hasa (yâni muhallebiye benzeyen bulamaç) emrederdi. Âişe demiştir ki ve Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururdu. «Şüphesiz bu yemek, kederli kimsenin kalbini muhakkak güçlendirir (veya midesini güçlendirir) ve siz (kadınlar) dan biri yüzündeki kiri su ile giderdiği gibi hastanın kalbinden elemi giderir (veya hastanın midesini temizler).»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âige (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yararlı olup hoşlanılmayan telbîne'ye (yâni hasâ'yı yemeğe) devam ediniz» buyurmuştur. Âişe (r.anha) (sözlerine devamla): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ev halkından birisi hasta olduğu zaman iki tarafından biri bitinceye, yâni iyileşinceye veya ölünceye kadar telbine çömleği devamlı ateş üstünde olurdu, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işitmiştir: «Şüphesiz kara tanede sâm'dan başka her hastalıktan şifâ vardır.» Sâm, ölümdür. Habbetü's-Sevdâ (=: Kara tane) ve şûniz (= Çörek otu) dur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (İbn-i Ömer) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Şu Habbetü's-Sevdâ (çörek otunu kullanma) ya devam ediniz. Çünkü şüphesiz onda ölümden başka her hastalıktan şifâ vardır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi hasen'dir. Ravi Osman bin Abdilmelik hakkında ihtilaf vardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hâlid bin Sa'd (Mevlâ Ebî Mes'ûd el-Bedrî el-Ensârî) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Biz bir yolculuğa çıktık. Beraberimizde Ğâlib bin Ebcer (r.a.) de vardı. Ğâlib yolda hastalandı. Nihayet Medîne-i Münevvere'ye vardık. Onun hastalığı devam ediyordu. İbn-i Ebî Atik (r.a.) onu ziyarete geldi ve bize şöyle dedi: Size şu Habbetü's-Sevdâyı (kullanmayı) tavsiye ediyorum. Ondan beş veya yedi tane alıp (iyice) ufaltınız. Sonra onu birkaç damla zeytin yağı içinde hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Âişe (r.anha), Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu hadisi işittiğini kendilerine anlatmıştır: «Şüphesiz şu Habbetü's Sevda (çörek otu) her hastalıktan şifâdır. Meğer kı sam (hastalığı) ola.» Ben: Sam nedir? dedim. — Sam, ölümdür, dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim her ay üç (gün) sabahleyin bal yalarsa o kimsenin başına büyük belâ gelmez.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi ortadır. Bununla beraber munkati'dir, yâni kesiktir. Çünkü Buhârî: Biz Abdulhamid'in Ebû Hureyre (r.a.)'den hadis işittiğini bilmeyiz, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbîr bin Abdillah (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e biraz bal hediye edildi. O da aramızda birer lokma taksim etti. Ben kendi lokmamı aldım. Sonra: Yâ Resûlallah! Bir lokma fazla isterim? dedim. O (da): «Peki» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi rav! Ebu Hamza'dan dolayı ihıiliHlıdır Adı İshak bin er-Rabi'dir, Ömer bin Sehl de böyledir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Şu şifalı iki şeye devam ediniz : Bal ve Kur'ân.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri sika, yani güvenilir zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Sâid(-i Hudrî) ve Câbir (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemişlerdir: «Mantar, kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler nevinden bir rızık)dır. Suyu da göz (hastalığınla şifadır. Acve hurması cennettendir ve deliliğe şifadır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir. R:i.vt Şehr hakkında ihtilaf vardır. Lakin doğru senedin, müellifden başkasının rivayetinde olduğu gibI. Şehr yoluyla Ebu Hureyre (R.A. )'den olan sened olduğu söylenmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Said bin Zeyd bin Amr bin Nufeyl (r.a.)'den rîvâyet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Mantar, Allah'ın İsrâîl oğullarına indirdiği nimetten bir nevidir. Suyu da göz (hastalığın)a şifâdır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz (bir gün) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında konuşuyorduk. Bu arada mantardan söz ettik. Oradakiler: Mantar toprak çiçeğidir, dediler. Bu söz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e intikâl ettirildi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Mantar, kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler) nevinden bir nzıktır. Acve (denilen Medîne-i Münevvere) hurması da cennet (meyvelerin) dendir ve zehirlenme hastalığına şifâdır.» buyurdu. Not: Mantar toprak çiçeğidir: Toprak, çiçek hastalığına yakalanmış çocuğa benzetiliyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Râfi bin Amr el-Müzenî (r.a.)'den; Şöyle demiştir; Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Acve hurması ve sahra (ismi verilen Mescid-i Aksâ'daki büyük taş) cennet'tendir.» Râvi Abdurrahmân demiştir ki: Ben sahra kelimesini şeyhimin ağzından belledim. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedi sahih olup ravileri sika zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Übey bin Ümm-i Haram (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Sinameki ve sennût (yâni tereyağı tulumuna konulan bal veya dereotu) yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki şeyde sâm'dan başka her hastalıktan şüphesiz şifâ vardır.» Yâ Resûlallah! Sâm nedir? denildi. O: «Ölümdür» buyurdu. Râvî Amr demiştir ki: Râvî İbn-i Ebi Able sennut'un dere otu olduğunu söylemiş ve diğer bâzı âlimler: Bilâkis, sennut tereyağı tulumunda olan baldır. Şâir'in şu beytindeki sennût anılan bal manasınadır: Onlar tereyağı tulumundaki bal ile tereyağı olup aralarında hıyanet hiç yoktur. ve onlar komşularına hiyle edilmeye de mâni olurlar." Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Amr bin Bekr es-Sekseld var. îbn-i Hibban onun hakkında: Bu adam İbrahim bin Ebi Able'den çok fena ve felâketler diye ifade edilecek şeyler rivayet etmiş olup onun rivayetlerini delil göstermek caiz değildir, demiştir. Lâkin el-Hakem bu hadisin senedinin sahih olduğunu söylemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Bir defa) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) erken namaza kalktı. Ben de (O'na uyarak) erken kalktım ve (biraz) namaz kıldıktan sonra oturdum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana dönüp baktı ve (Farsça): «Karnın mı ağırıyor?» buyurdu. Ben: Evet. Yâ Resûlallah, dedim. Resul-i Ekrem: «Kalk namaz kıl, çünkü şüphesiz, namazda şifâ var» buyurdu. Ebü'l-Hasan bin el-Kattân ...senediyle bunun mislini bize rivayet etti ve onun rivayetinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Farsça olarak buyurduğu; ...... cümlesinin mânâsının «Yâni sen karnından (mı) rahatsızsın» olduğu ilâvesi vardır. Ebû Abdillah (İbn-i Mâceh) dedi ki: Bir adam bu hadîsi aile ferdlerine anlattı. Onlar adama karşı başkalarından yardım istediler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) habîs ilâç, yâni zehir kullanmayı yasaklamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim bir zehir içerek kendini öldürürse o kimse cehennem ateşi içinde ebedi kalarak dâima o zehiri yutmakla meşgul olacaktır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Esma bînt-i Umeys (r.anhâ)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bana: -Sen ishal olmak için hangi ilâcı kullanırdın?» buyurdu. Ben: Şübrüm (denilen bitki), dedim.Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O, şiddetli ishal yapar» buyurdu. Sonra ben ishal için sina meki kullandım. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eğer herhangi bir şey ölüme şifâ olsaydı sinameki olurdu, sinameki ölüme şifâ olacaktı» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Kays bint-i Mıhsan (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Uzre (denilen boğaz hastalığı) nedeniyle boğazına parmağını sokmak suretiyle bademciğinin iltihabını almış olduğum bir oğlan çocuğumla beraber Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girdim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Neden çocuklarınızın boğazına parmağınızı sokmak suretiyle bademciğini böylece sıkarak iltihabını almaya çalışıyorsunuz. Ud-i Hindi (denilen topalak bitkisini) kullanmaya devam ediniz. Udi Hindide yedi türlü şifâ vardır. Uzre (denilen boğaz hastalığı) için bu ilâç buruna çekilir. Zatü'l-Cenb için de (su ile) hastaya İçirilir» buyurdu. Ahmed bin Amr bin es-Serh el-Mısri de ... senediyle Ümmü Kaya bint-i Mıhsan yoluyla Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bunun mislini bize rivayet etti. Râvî Yûnus demiştir ki ......manasınadır. (Yani parmağımı çocuğun boğazına) sokup bademciğini sıktım.»" Diğer tahric: Bu hadisi Buhâri, Müslim ve Ebû Dâvûd da rivayet etmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şunu işittim: «Nesâ sinirinin şifâsı arabî bir koyunun kuyruğudur. Bu kuyruk eritilip üç parçaya bölünür, sonra her gün sabahleyin aç karnına bir parça içilir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri sıka, yanı güvenilir zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl bin Sa'd es-Sâidî (r.a.)'dsm; Şöyle demiştir; Uhud (savaşı) günü Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaralandı, retaâiye (denilen) dişi kırıldı ve başındaki miğfer kırıldı. Bunun üzerine Fâtime (r.anha), kanını yıkıyordu. Ali (r.a.) da kalkanla su döküyordu. Nihayet Fâtime (r.a.), kanın su ile (dinmeyip bilâkis) fazlalaştığını görünce, bir hasır parçasını alıp yaktı ve kül hâline gelince yaraya koydu ve böylece kan kesildi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl bin Sa'd es-Sâidî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (And olsun ki) Ben Uhud (savaşı) günü kimin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mübarek yüzünü yaraladığını ve kimin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mübarek yüzündeki yaranın kanını durdurup tedavi ettiğini, kimin kalkanda su taşıdığını ve yaranın ne ile tedavi edilmek suretiyle kanın durduğunu şüphesiz bilirim. Sehl demiştir ki: Kalkanda su taşıyan zât, Ali (bin Ebi Tâlib r.a.) idi. Yarayı tedavi eden de Fâtime (r.anha) idi. Kan durmayınca Fâtime (r.anhâ), kanı durdurmak için eski bir hasır parçasını yakıp külünü yaranın üzerine koydu. Yaranın kanaması böylece durdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Daha önce tabiblik (yâni sağlıklı tedavi) bilgisi olmadığı halde tedavi işine girişen (ve hastaya zarar veren) kimse zamındır (yani diyetle mükelleftir)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd bin Erkanı (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zatülcenb hastalığının tedavisi için vers (yâni Yemen za'feranı bitkisini), kusttki topalak denilen bitki) ve zeytinyağını (birbirine karıştırıp) hastanın ağzına vermeyi övmüştür

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Kays bint-i Mıhsan (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Udi Hindî'yi kullanmaya devam ediniz (râvî demiştir ki Ud-i Hindi ile küst'ü, yâni topalak dediğimiz bitkiyi kasdetmiştir). Çünkü Ud-i Hindi'de şüphesiz yedi şifâ vardır. Zatülcenb (yâni bu hastalıktan şifâ) onlardan biridir.» İbn-i Sem'ân kendi rivayetinde (hadisin son kısmında) şöyle demiştir: «Çünkü Ud-i Hindî'de şüphesiz yedi nevi hastalıktan şifâ vardır. Zatülcenb, onlardan biridir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: (Bir kere) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda humma'dan söz edildi, bir adam humma'ya sövdü. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Humma'ya sövme. Çünkü ateş, demirin pasını - kirini giderdiği gibi humma da günahları giderir» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Musa bın Ubeyde bulunur. Bu ravi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: (Bir defa) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), beraberinde Ebu Hureyre bulunduğu halde humma hararetinin şiddetinden dolayı (yatan) bir hastayı ziyaret etti ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sana müjde olsun. Çünkü Allah Teâlâ buyuruyor ki: Humma benim ateşimdir. Ben onu mu'min kuluma dünyada musallat ediyorum ki, o kulumun âhiretteki ateşten payı (dünyada çektiği humma ateşi) olsun» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Humma (hastalığı) cehennem hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Şüphesiz humma şiddeti, cehennem hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz,»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Râfi bin Hadîc (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den: «Humma cehennemin hararetinin şiddetindendır. Siz onu su ile soğutunuz» buyruğunu işittim. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ammâr'ın (hasta olan) bir oğlunun yanına girdi ve: «Şu hasta'nın hastalığını gider, şifâ ver. Ey insanların Rabbi, ey insanların ilâhı» diye duâ etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Bekr-i Sıddîk'ın kızı Esma' (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Humma hararetinin şiddetinden ıstıraplı olan kadın kendisine götürülüyordu. Kendisi de su isteyip hastanın yakasına (yâni yakası ile vücûdu arasına) dökerdi ve şöyle derdi: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Humma hararetini su ile soğutunuz» buyurdu ve: «Humma (hastalığı) hararetinin şiddeti, cehennemin hararetinin şiddetinden (bir parça) dır» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Humma (hastalığı) cehennemin körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırınız.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravilerl sika zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Sizin tedavi olduğunuz şeylerden herhangi birisinde hayır (yâni yarar) varsa o da hacamettir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «(Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya) götürüldüğüm gece meleklerden karşılaştığım her büyük cemâat'in hepsi bana şöyle söylüyordu: Yâ Muhammed, hacamet olmaya devam et.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Hacâmet eden kişi Allah'ın ne iyi kuludur. Kan'ı giderir, sırtı hafifletir ve gözü aydınlatır»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «(Mescidi Haramdan Mescid-i Aksâ'ya) götürüldüğüm gece (Mi'râc gecesi) yanlarından geçtiğim göz doyurucu kalabalık her cemâat bana şöyle diyordu: Yâ Muhammed! Ümmetine hacâmet olmayı emret.» Not.- Zevâid'de şöyle denilmiştir : Ben derim ki, Enes (r.a.)'ın hadisinin bu senedinde bulunan râvi Cubâre ve Kesir zayıf İseler de Tirmizi, el-Câmi ve eş-Şemâil'de aynı hadisi İbn-i Mes'ûd (r.a.)'den rivayet ederek hasen-ğarib olduğunu söylemiş, el-Hâkim de aynısını el-Müstedrak'te İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet etmiş ve el-Bezzâr da kendi Müsned'inde İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayette bulunmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme (r.ankâ)'dan rivayet edildiğine göre: Kendisi hacâmet olmak için Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den izin istemiş ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), o'na hacâmet etmeyi, Ebû Tayba (Nâfi) (r.a.)'a emretmiştir. Ve râvi demiştir ki, Ebû Taybe'nin Ümmü Seleme'nin ya süt kardeşi veya henüz erginlik çağına varmamış çocuk olduğunu sanırım

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Buhayne (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Veda Hacc'ında) Lahy-i Cemel (denilen yer) de ihrâmlı iken başının ortasından hacâmet ettirdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Alî (bin Ebî Tâlib) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Cebrail (Aleyhisselâm), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e (boynun iki tarafında bulunan ve) Ahdaayn (denilen iki damarın) hizasına ve iki omuzun araşma hacâmet ettirme emrini indirdi. Not: Zevaidde şöyle denmiştir: Bunun isnadında Esbağ b. Nebatat et-Teymi el-Hanzali var. Bu ravi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ahdaayn (denilen iki damarın hizasın) da ve omuzları arasmda hacâmet oldu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Kebşe el-Ensârî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başına ve iki omuzu arasına hacâmet ettiriyor ve şöyle buyuruyordu: «Kim vücûdundan şu (bozuk) kanları akıtıp dökerse (hastalıklardan) herhangi bir şey için başka bir şeyle tedavi olmaması ona zarar vermez.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir defa) atından bir hurma dalı üzerine düşerek ayağı çıkmıştır. (Râvi) Veki demiştir ki: Yâni Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir incinmeden dolayı ayağının üstüne hacâmet ettirmiştir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Eğer Ebü Süfyan Talha bin Nafi, Cabir (r.a.)'den hadis işitmiş ise bu sened sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim hacâmet olmak isterse (kameri ayın) on yedi veya ondokuz ya da yirmi birinci gününü araştırıp seçsin ve kan fazlalaşmak suretiyle herhangi birinize galebe çalıp onu öldürmesin.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravl en-Nehhas bin Kahm'ın zayıflığı nedeniyle bu sened zayıftır. Zevaid yazarı bu arada hadisin metninin sahih olduğuna işaret etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ya Nâfi', kanım fazlalaşmak suretiyle bana galebe çaldı. Bu nedenle sen benim için bir hacâmetçi ara. Gücün yeterse yararlı ve bu işi iyi beceren bir hacâmetçi seç. Bulacağın kişi ne çok yaşlı ne de küçük yaşta bir çocuk olsun. (Hacâmet olmak istememin sebebi şudur:) Çünkü ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Hacâmet olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacâmet olmakta şifâ ve bereket var ve hacâmet, akıl ve hıfzetme (yâni belleme) gücünü artırır. Bu itibarla en isabetli olana uymak üzere Allah'ın beroketiyle Perşembe günü hacâmet olunuz ve Çarşamba, Cum'a, Cumartesi ve Pazar günlerinde hacâmet olmaktan sakınınız. Pazartesi ve Sah günü de hacâmet olunuz. Çünkü Allah'ın Eyyûb (Aleyhisselâm)'ın başına belanın geldiği gündür ve ne cüzzâm (hastalığı) ne de baras (hastalığı) Çarşamba günü veya Çarşamba gecesi dışında kalan hiç bir gün veya gecede meydana gelmez.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nafi' (r.a.)'den rivayet edildiğine göre İbn-i Ömer (r.a.) kendisine: Ya Nafi' kan (fazlalaşmak suretiyle) beni yendi. Bunun için sen bana bir hacamatçı getir ve genç bir hacamatçı seç. Ne yaşlı nede çocuk hacamatçı seçme, demiştir. Nafi' demiştir ki: Ve İbn-i Ömer (r.a.) şöyle dedi: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı arttırır, hıfzetme gücünü arttırır, hafız olanında hıfzetme kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah'ın ismini anarak Perşembe (hacamat) olsun. Cuma günü, Cumartesi günü ve Pazar günü hacamat olmaktan sakınınız. Pazartesi ve Salı günü de hacamat olunuz. Çarşamba günü hacamat olmaktan sakınınız. Çünkü Çarşamba günü Eyyub (A.S.)'ın başına belanın geldiği gündür ve ne Cüzzam nede Baras (hastalıkları) Çarşamba günü veya Çarşamba gecesi dışında kalan hiçbir gün veya gecede meydana gelmez.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Zehebl, ravl Abdullah bin İsmet'in Said bin Meymun'den rivayetinden söz ederken bunun mechül olduğunu söylemiş el-Müzzi de et-Tehzlb'te ayni şeyi söylemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Akkar bin el-Muğîre'nin babası (El-Muğîre bin Şu'be) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim vücûdunu dağlatır veya kendisine nefes edilmesini isterse (Allah'a) tevekkül etmekten sıyrılmış olur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İmrân bin el-Husayn (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi dağlamaktan men etti. Sonra ben vücûdumu dağlattım, ama (hastalıktan) kurtulmadım ve (tedavide) başarı elde edemedim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Şifâ üç şeyde (var)dır: Bal şerbetini içmek, hacâmet âletini vurmak ve ateş ile dağlamak. Fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan men ederim. İbn-i Abbâs bunu merfu' (yani Nebi s.a.v.'in emri) olarak rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Yahya (bin Sa'd bin Zürâre) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Sa'd bin Zürâre (r.a.)'ı zübaha denilen boğaz hastalığı yakaladı (Sa'd bin Zürâre, Yahya'nın râvisi Muhammed'in ana tarafından dedesidir) Bu hastalık üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah'a yemin ederim ki Ebû Umâme (yâni Sa'd bin Zürâre'nin tedavisi) hususunda öyle itina göstereceğim ki hiç kimsenin bir diyeceği kalmayacak.» buyurdu ve Sa'd'ı mübarek eliyle dağladı. Sonra Sa'd (kurtarılamayarak) vefat etti. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yahudilere kötü ölüm dilerim. (Çünkü) onlar diyecekler ki: Muhammed, niçin arkadaşından ölümü def edemedi. Halbuki ben, ne onun için ne de kendi nefsim için bir şeye hükümran değilim (yâni hüküm ve takdir Allah'a mahsustur)» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (bin Abdillah) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ubeyy bin Ka'b (r.a.) bir hastalığa tutuldu. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona bir tabib gönderdi. Tabib ekhal (denilen kol damarı) nı dağladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir bin Abdullah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sa'd bin Muaz (r.a.)'ın ekhal (denilen kol damarı) nı İki defa dağladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (bin Ömer) (r.a.)'dsm rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir; «Ismid (denilen sürmeyi gözlerinize çekmeyle devam ediniz. Çünkü o, gözü temizleyip görme gücünü artırır ve kirpikleri (besleyip) yetiştirir.» Not: Zevâld'de şöyle denilmiştir: İbn-i Ömer (r.a.)'ın bu hadisinin senedinin aleyhinde konuşulmuştur. Çünkü râvi Osman bin Abdilmelik hakkında Ebû Hatem: Onun hadisleri münkerdir, demiştir, İbn-i Muin de: Onun rivayetinde bir sakınca yok, demiştir, İbn-i Hibban da onu sika, yani güvenilir zatlar arasında anmıştır. Senedin kalan ravtleri güvenilir zâtlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Yatacağınız zaman ismid (denilen sürmeyi gözünüze çekmeye) devam ediniz. Çünkü o, gözü temizleyip görme gücünü artırır ve kılları (yâni kirpikleri besleyip) yetiştirir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadis'in metnini Urve, Cabir (r.a.) yolundan başka bir yolla rivayet etmiş ve Câbir'in hadisine âit senedi anlatmamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Sürmelerinizin en iyisi ismid (denilen sürme) dir. Gözü temizleyip aydınlığını artırır ve kılları (yâni kirpikleri) yetiştirir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim gözlerine sürme çekerse (bir, üç, beş defa gibi) tek yapsın. Kim (böyle tek) yaparsa iyi bir iş işlemiş olur ve kim (çift yapıp tek) yapmazsa (ona) hiç bir günah yoktur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demijtir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir sürmeliği vardı. Ondan her göze üç kez sürme çekerdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Tarık bin Süveyd el-Hadramî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben: Ya Resulallah, bizim memleketimizde üzümler var. Biz onun suyunu çıkarıp şarabını içiyoruz (ne buyurulur) ? dedim. O: «Hayır (yapmayınız)» buyurdu. Sonra ben (tekrar) O'na müracaat ederek: Biz onunla hastayı tedavi etmek isteriz, dedim. O: «O (şarap) kesinlikle şifâ değildir ve lâkin bir hastalıktır» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.)'den rivayet edildiğine gpre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «İlâc'ın en hayırlısı Kur'an'dir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde el-Harls el-A'ver bulunur. Bu ravi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in âzadlı cariyesi Selmâ Ümmü Râfi (ve Ebû Râfi'in zevcesi) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir tarafı yaralandığı veya bir tarafında diken battığı zaman o yerin üzerine kına koyardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (bin Mâlik) (r.a.)'den: Şöyle demiştir: Ureyne (kabilesin) den bâzı kimseler (Medîne'de ikâmet için) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip yerleştiler. Sonra Medîne-i Münevvere iklimine alışamayıp hastalandılar. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bize âit bir deve sürüsünün yanına gidip develerin sütlerinden ve idrarlarından içiniz, buyurdu. Onlar da yaptılar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd(-i Hudrî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Sineğin iki kanadının birisinde zehir, diğerinde şifâ vardır. Bu itibarla sinek bir yiyecek içine düştüğü zaman onun tamamını hatırınız. Çünkü sinek önce zehirli kanadını sokar ve şifâyı geciktirir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Sinek içeceğinize düştüğü zaman, içecek kişi sineğin her tarafını ona batırsın, sonra sineği atsın. Çünkü sineğin iki kanadının birisinde hastalık, diğerinde şifâ vardır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âmir bin Rebîa (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Göz (yâni nazar değme işi) hak (yâni bir gerçek) dir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.j'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Göz (yâni nazar değme işi) hak (yâni bir gerçek)dir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «(Nazar'dan) Allah'a sığınınız. Çünkü göz (değme işi) gerçektir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebü Vakıd var. Onun adı Salih bın Muhammed bin Zaide el-Leysi'dlr ve zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl bin Huneyf'in oğlu Ebu Ümâme (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: (Babam) Sehl bin Huneyf yıkanırken yanından Âmir bin Rebia geçti ve (onun vücûdunun güzelliğini kasdederek): Henüz evlenmemiş örtülü genç kızın cildi dâhil bugünkü gibi (hiç bir güzel) görmedim, dedi. Bu lâftan hemen sonra Sehl bin Huneyf yere yıkıldı. Bunun üzerine Sehl, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e götürülüp O'na: (Yâ Resulallah)! Nazar çarpması nedeniyle yere yıkılmış vaziyette Sehl'e yetiş, denildi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kimden şüpheleniyorsunuz?» buyurdu. Onlar: Âmir bin Rebia, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Âmir'i azarlayarak): «Neye binâen biriniz (din) kardeşini öldürüyor? Biriniz (din) kardeşinden beğendiği - hayran kaldığı bir şey gördüğü zaman ona mübarek olması için duâ etsin» buyurdu. Sonra bir mikdar su istedi ve Âmir'e abdest almasını emretti. Âmir de yüzünü, dirseklerine kadar kollarını, dizlerini ve peştemalının içindekini (yâni belden aşağıyı) yıkadı ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir kabta biriken bu suyu) başına dökmesini Âmir'e emretti. (Râvilerden) Süfyân demiştir ki: Mamer'in Zührî'den rivayetine göre: Ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o kabı onun arkasında ters çevirip yere koymasını Âmir'e emretti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Esma (bint-İ Umeys) (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre kendisi: Yâ Resûlallah (Ebû Talib'in oğlu) Cafer'in oğullarına cidden nazar değiyor. Ben onlar için şifâ dileğiyle okutturayım (mı)? demiş. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Evet. Çünkü kader ile yarışan bir şey olsaydı, nazar değme işi onu geçerdi,» buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd(-i Hudrî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırım gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra insanların nazarından Allah'a iltica ederdi. Sonra Muavvizeteyn (yâni Felak ve Nâs sûreleri) inince bu sûreleri tuttu ve başkasını (yâni diğer duaları) bıraktı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o'na nazardan dolayı nefes ettirmesini emretti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Büreyde (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «(En yararlı) nefes etmek, ancak nazar değmesi veya zehirli hayvan'ın sokmasından dolayı olanıdır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Halide bint-i Enes Ümmü Ben-î Hazm es-Sâidiyye (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Kendisi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e giderek hastaların şifâya kavuşması için okuduğu şeyleri O'na arz etmiş, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de o şeyleri okumasını emretmiş (yâni okumasına izin vermiş) tir. Not: Zeva-id'de şöyle denilmiştir: Bumm senedi sahih olup ravileri sıkii, yani güvenilir zatlardır. Müellifimizin rivayet ettiği bu hadisten başka Halide (r.anha)'nın hiç bir hadisi Kütüb-i Sitte'de yoktur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (bin Abdillah) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ensâr'dan Âli Amr bin Hazm denilen bir ev halkı zehirli hayvanların zehrinden dolayı nefes ediyorlardı (yani anılan hayvanların zehirlediği hastaya okuyorlardı). Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nefes etme işlerini yasaklayınca o ev halkı O'na giderek: Yâ Resûlallah! Sen nefes etme işlerini yasakladın. Halbuki biz zehirli hayvanların sokmasıyla olan zehire nefes ediyoruz (ne buyurulur?), dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), onlara: «Okuduklarınızı bana arzediniz» buyurdu. Onlar da O'na arzettiler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu okuduğunuz şeylerle nefes etmenizde bir sakınca yoktur. Bunlar bir takım ahidlerdir» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zehirli hayvan'ın zehirlemesi, nazar değmesi ve nemle (denilen çıban) den dolayı nefes etmeye izin vermiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.a.)'dan: Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yılan ve akrebin sokmasından dolayı nefes etmeye ruhsat vermiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Akrep bir adam'a soktu da adam o gece uyuyamadi. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: Falan adam'ı bir akrep soktu da adam o gece uyuyamadı, denildi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Bilmiş olunuz ki o adam akşamladığı zaman; أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَاخَلَقَ Auzu bi kelimatillahi tammati min şerri ma halak = Yaratıkların şerrinden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım, deseydi sabahlayıncaya kadar hiç bir akrebin sokması ona zarar vermeyecekti. Not: Bunun senedinin sahlh olup ravilerinin güvenilir zatlar olduğu, Z6vaid'de belirtilmiştlr

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr bin Hazm (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Yılan sokmasından dolayı okunan rukyeyi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arz ettim. O, bunu emretti. Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Tirmizi demiş ki bu hadis mürseldir. Çünkü Ebu Bekir, Muhammed bin Amr bin Hazm'ın oğludur ve dedesi olan Amr'a yetişmemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anhâ)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastaya gidip ona duâ ettiği zaman Şöyle niyaz ederdi: «Bu hastalığı gider, ey insanların Rabbi ve şifâ buyur. Ancak sen şifâ verirsin. Senin şifandan başka hiçbir şifâ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifâ ihsan eyle.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hastaya nefes etmesi bazen şöyle olurdu: Parmağına biraz tükürüğünü bulaştırarak: «Allah'ın ismiyle. Şu, bâzımızın tükürüğü ile karışık yurdumuzun toprağıdır, Rabbimizın izniyle hastamızın şifâlanması içindir» buyururdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Osman hin Ebi'l-As es-Sakafî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Beni helak olmaya yaklaştıran bir ağrıya tutulmuş olduğum halde Nebi (Sallallauü Aleyhi ve Sellem)'e gittim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana: «Sağ elini ağıran yerin üzerine koy ve; «Allah'ın adıyla (şifâ diliyorum). Hâlen duymakta olduğum ağrı ve duyacağımdan korktuğum ağrının şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum, duasını yedi defa söyle,» buyurdu. Ben de bunu söyledim. Bunun üzerine Allah bana şifâ verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd(-i Hudrî) (r.a.)'den rivayet edildiğine: Cebrail (Aleyhisselâm), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ya Muhammed, rahatsız mısın? demiş. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Evet», demiş. Cebrail (O'na nefes ederek) şöyle demiştir: «Sana eziyet eden herşeyden kurtulman için Allah'ın ismiyle O'na iltica ederim, sığınırım. Her nefsin veya her gözün ya da her hasedçinin şerrinden Allah sana şifâ ihsan buyursun. Allah'ın ismiyle şifâ dileyerek sana okurum.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den: Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalığım münâsebetiyle beni ziyarete geldi ve bana: «Cebrail'in bana getirdiği bir rukyeyi sana okumayayım mı?» buyurdu. Ben: Babam ve anam sana feda olsun. Oku, Yâ Resulallah dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üç kez şu duayı okudu: «Şifâya kavuşmanı dileyerek, Allah'a sığınarak O'nun ismi ile sana okurum. Allah, sendeki her hastalıktan, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden sana şifâ ihsan buyursun.» Not: Zevaid'de şöyl(, denilmiştir: Bunun senedinde Asım bin Ubeydillah bin Asım bin Ömer el-Ömeri bulunur. Bu ravi zayıftır)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hasan ve Hüseyin'e korunmaları için; «Her şeytan ve zehirli haşerattan ve dokunan her kötü gözden Allah'ın mükemmel olan kelimelerine sığınırım» duasını okurdu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ve babamız İbrahim, İsmail ve İshâk'a ettiği bu dua ile Allah'a sığınırdı» buyurdu veya «Ve babamız İbrahim, İsmail ve Ya'kub'a ettiği bu dua ile Allah'a sığınırdı» buyurdu. Bu, râvi Vekînin hadisidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara humma hastalığı için ve ağrılar için şu duayı okumalarını öğretmiştir: Büyük olan Allah'ın adıyla (şifâ dilerim). Kan fışkırtan damarın şerrinden ve ateşin hararetinden azametli olan Allah'a sığınırım.» Râvi Ebû Âmir demiştir ki: Ben bunda halka muhalefet ederek; "Naaâr'in* kelimesi yerine; ..... derim. Abdurrahman bin İbrahim ed-Dımışkî ... senediyle bunun mislini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmiş ve; «Kanı sesli çıkan damarın şerrinden» demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubâde bin es-Sâmit (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) humma hastalığının şiddetine yakalanmış iken Cebrail (Aleyhisselâm) O'na gelerek şu duayı okudu: «Allah'ın ismiyle (şifânı dilerim). Sana eziyet eden her şeyden kurtulman, korunman için sana okurum. Hasedçinin hasedinden ve her nazar'dan Allah sana şifâ ihsan buyursun.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir : Bumın senedi hasendir. Çünkü İbn-i Sevbân'ın adı Abdurrahman bin Sâbit'tir ve îbn-i Sevbân'ın güvenilirligi hususunda ihtüâf vardır. Senedin kalan râvîleri sıka, güvenilir zâtlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şifâ dileğiyle Allah'a sığınarak hastaya okurken üflerdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalandığı zaman kendi üzerine Muavvize sûrelerini okurdu ve ûflerdi. (Son hastalığında) ağrısı şiddetlenince ben O'na (Muavvize sûrelerini) okur ve bereketini umarak O'nun eliyle vücûdunu sıvardım

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (bin Mes'ud)'un zevcesi Zeyneb (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Yaşlı bir kadın yanımıza girip humre (denilen bir nevi veba) hastalığına okurdu. Ayakları vKun bir divanımız vardı. (Eşim) Abdmllah ev'e gireceği zaman (geldiğini sezdirmek için) öksürüp seslenirdi. Günün birinde Abdullah ev'e girdi. Okuyucu yaşlı kadın onun s«sîai duyunca ondan saklandı. Abdallah da gelip yanıma oturdu ve eli bana dokununca bir ipliğe değdi. Sonra: Bu nedir? dedi. Ben de : Hunrre (denilen) hastalığa benim için bu ipliğe okundu, dedim. Bunun ürerine Abdullah ipliği çakip keserek attı ve: Abdullah'ın ev halkmıa şirk sayılan bir şeyi kullanmaya ihtiyaçları yoktur. Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den: «Rukyeler, nazarlıklar ve büyü şüphesiz bir şirk (yâni Allah'a ortak koşmak)tır» buyurduğunu işittim, dedi. Ben: Bir gün dışarı çıktım da falan adam beni gördü. Bunun üzerine onun tarafındaki gözüm yaşardı. O günden beri gözüme okutturduğum zaman gözümün yaşı durur ve okutmayı bıraktığım zaman gözüm yaşarır, dedim. Abdullah: O, şeytandır. Sen ona itaat ettiğin zaman seni bırakır ve ona isyan ettiğin zaman parmağı ile senin gözüne dürtüyor. Lâkin eğer sen, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yaptığı gibi yapsaydın senin için hayırlı ve şifâya kavuşman için çok münâsip olurdu: Gözüne su serpip şöyle dersin: Bu hastalığı gider, Ey insanların Rabbi. Şifâ ver. Ancak sen şifâ verirsin. Senin şifandan başka hiçbir şifâ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifâ ihsan buyur, dedi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ebü Davud bu hadisin bir kısnunı rivayet etmiştir. Hakim de el-Müstedrek'te bunu rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İmrân bin Husayn (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), kolunda tunçtan bir halka bulunan bir adam gördü ve: Bu halka nedir? buyurdu. Adam: Bu, vahine (denilen kol ağrısın) dan dolayıdır, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Onu çıkart. Çünkü o, senin rahatsızlığını artırır, buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir. Çünkü ravi Mübarek, İbn-i Fudale olan zattır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Cündüb (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Kurban bayramının ilk günü Akabe cemresine derenin içinden taş attığını gördüm. ResûluIIah taşları attıktan sonra oradan ayrıldı ve arkasında Has'am'den bir kadın gitti. Kadın'ın beraberinde bir belâdan dolayı konuşamama hastalığına tutulan bir çocuğu vardı. Kadın: Yâ Resulallah! Bu, benim oğlum ve ailem ferdlerinden kalan tek kişidir. Başına da konuşamama belâsı gelmiştir, dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Bana biraz su getirin, buyurdu. Ona bir mikdar su getirildi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (o su ile) ellerini yıkadı ve ağzını çalkaladı. Sonra suyu kadına vererek : Oğluna bu sudan içir, üzerine bir mikdarını dök ve onun için Allah'tan şifâ dile, buyurdu. Ümmü Cündüb demiştir ki : Sonra ben kadın'a rastladım ve: Biraz o sudan bana hibe etmeni diliyorum, dedim. Kadın: O su ancak şu hastayadır, dedi. Ümmü Cündüb demiştir ki : Ben bir yıl sonra kadına rastladım ve oğlunun durumunu sordum. Kadın dedi ki: Oğlum sağlığa kavuştu ve halkın akıllarına benzemeyen bir akıl ile akıllandı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Alî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «İlâcın en hayırlısı Kur'an'dır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde el-Haris el-A'ver bulunur. Bu nivi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anha)'dan: Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zi't-Tufeyteyni öldürmeyi emretti (ve gerekçe olarak şöyle buyurdu): Çünkü bu nevî yılan gözün nurunu giderir ve gebe kadın'ın çocuğunu düşürür. O, (Zi't-Tufeyteyn sözcüğü ile) bir habis yılan çeşidini kasdetmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sâlim'in babası (Abdullah bin Ömer) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Yılanları öldürünüz ve (özellikle) Zi't-Tufeyteyen (yâni arkasında beyaz veya siyah iki çizgi bulunan) çeşidini ve kuyruksuz nevini öldürünüz. Çünkü bu iki nevi yılan gözün nurunu giderir ve gebe kadının bebeğini düşürürler.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güzel tefeüül (yâni bir şeyi uğurlu, hayırlı saymak) dan hoşlanır ve tıyere (yâni bir şeyi uğursuz saymak) dan hoşlanmazdı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravlleri sıka zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Hastabğın bulaşıcılığı yoktur, tıyere (yâni bir şeyi uğursuz saymak) da yoktur. Ben yararlı tefeüülü (yâni bir şeyi uğurlu saymayı) severim.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Tıyere (yâni bir şeyi uğursuz saymak) bir nevî şirktir, buyurdu. Halbuki bâzı şeyleri uğursuz sayma duygusu az da olsa kalbinde geçmeyenimiz yoktur. Lâkin Allah bu duyguyu tevekkül ile giderin demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Hiç bir hastalığın (bizatihi) bulaşıcılığı yoktur, şom tutmak yoktur, öğey ve baykuş (ötmesinin etkisi) yoktur ve Safer (ayının uğursuzluğu) yoktur. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: İbn-i Abbas (t.a.)'ın hadisine ait sened sahih olup ravlleri sıka, yanl güvenilir zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — Hiç bir hastalığın (bizatihi) bulaşıcılığı yoktur, şom tutmak yoktur ve öğey ve baykuş (ötmesinin etkisi) yoktur, buyurdu» Bunun üzerine bir adam O'na doğru kalkarak: Yâ Resûlallah! Bir devede uyuz hastalığı olur sonra deve sürüsü ondan uyuz olur, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): O, kader'dir. Yoksa ilk deveyi kim uyuz etti? buyurdu, Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi zayıftır. Çünkü senedinde Ebü Cenab künye li ravi vardır, adı Yahya. bin Ebi Hayyeldir ve zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Hasta develeri olan kimse bu develerini sağlıklı deve sahibinin develerine uğratmasın.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir bin Abdillah (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cüzzamlı bir adam'ın elini tuttu, sonra beraberinde elini yemek çanağına sokup şöyle buyurdu: (Benimle beraber) ye. Ben Allah'a güvenir ve Allah'a dayanırım

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Cüzzamlılara devamlı surette bakmayınız.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinin ravileri sıka zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şerîd ailesinden Amr denilen bir adam'ın babası (Şerîd bin Suveyd es-Sakafî) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Sakif (kabilesini temsilen Medine-i Münevvere'ye gelen) hey'et içinde cüzzamlı bir adam vardı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o adam'a şöyle haber gönderdi: (Memleketine) dön. Biz senin bey'at'ini kabul ettik

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.a.anha)'dan; Şöyle demiştir: Benî Zürayk Yahûdilerinden Lebîd bin el-A'sam denilen bir Yahudi, (bir kere) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sihir yaptı. Hatta Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bazı işlere gücü yetmediği halde yapabileceğini sanırdı. Aişe demiştir ki: Nihayet bir gün veya bir gece Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Allah'a üç kez dua ettikten sonra şöyle buyurdu: «Ya Aişe bilirmisin? Allah benim duamı kabul etti. Şöyle ki: Bana iki adam geldi. Bunlardan biri baş ucumda diğeri de ayak ucumda oturdu. Baş ucumdaki kişi, ayak ucumdakine kişiye veya Ayak ucumdaki kişi, baş ucumdaki kişi'ye: Bu Zat'ın rahatsızlığı nedir? diye sordu. O da: Sihirlenmiştir, diye cevap verdi. Soran Zat: Kim o'na sihir yaptı? diye sordu. O da: Labid bin el-A'sam, diye cevap verdi. Soran zat: Sihri hangi şeyde yaptı? diye sordu.O da: Bir tarak, saç ve sakal tarantısı ve erkek hurmanın çiçek kapçığında yaptı, diye cevap verdi. Soran zat: O sihir malzemesi nerededir ? diye sordu. O da: Zi Ervan kuyusundadır. dedi. » Aişe demiştir ki: Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabilerinden bir kaç zat ile beraber o kuyuya gitti. Oradan geldikten sonra: «Allah'a and olsun ki Ya Aişe O kuyu'nun suyu tıpkı kına karıştırılan su gibi ve kuyunun çevresindeki hurma ağaçları tıpkı şeytanların başları gibidir.» buyurdu. Aişe demiştir ki: Ben Ya Resulallah! Peki o sihir malzemesini yakmadın mı? dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hayır yakmadım. Çünkü Allah bana şifa verdi ve ben onu yakmakla sihir şerrinin halk arasında yayılmasından endişelendim.» buyurdu. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in emriyle o kuyu kapatıldı. Diğer tahric: Bu hadis’i: Buhari, Müslim, Ahmed ve Beyhaki de tahric etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-İ Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Ümmü Seleme (r.anhâ): Yâ Resulallah! Yediğin zehirli koyun (etin) den dolayı her yıl hastalanıyorsun, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Âdem kendi çamurunda (yâni yaratılışı henüz tamamlanmamış) iken hakkımda yazılmış olan mikdar ne ise o zehirli koyundan bana ancak o kadar hastalık isabet eder, buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebü Bekir el-Ansi bulunur. Bu ravi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Havle bint-i Hakîm (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Biriniz bir konağa indiği zaman: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّةِ مِنْ شَرِّ مَاخَلَقَ [Auzu bi-kelimatillahi taannati min şerri ma halak] = Yaratıkların şerrinden Allah'ın tamam olan kelimelerine sığınırım» derse oradan gidinceye kadar o konakta hiçbir şey o kimseye zarar veremez

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Osman bin Ebİ'LI-Âs (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni Tâif vâliliğlne tâyin ettiği dönemde namazımda bana bir hâl peyda olmaya başladı, hattâ ne kıldığımı bilmezdim. Ben bu durumu görünce kalkıp (Tâif-ten Medîne-i Münevvere'ye) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gittim. Resûl-i Ekrem {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (beni görünce) : Ebü'l-Âs'ın oğlu? buyurdu. Ben: Evet, Yâ Resûlallah, dedim. O: Seni (buraya) getiren sebep nedir? buyurdu. Ben: Yâ Resulallah! Namazlarımda bana bir hâl peyda oldu, öyle ki ne kıldığımı bilmiyorum, dedim. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Anlattığın şey, şeytân'dır. Onu bana yaklaştır, buyurdu. Bunun üzerine ben O'nun yakınma vardım ve (diz çökerek) ayaklarım üzerinde oturdum. Efendimiz (Sallallau Aleyhi ve Sellem): (Mübarek) elini göğsüme vurdu, ağzımın içine tükürdü ve: Çık. Ey Allah'ın düşmanı, buyurdu. Bu işi üç defa tekrarladı. Sonra (bana): (Git) işinle meşgul ol, buyurdu. Râvi demiştir ki: Sonra Osman şöyle dedi: Hayatıma and olsun ki, ondan sonra şeytan'ın bana sokulduğunu sanmam. Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup râvîleri sıka, güvenilir zâtlardır. El-Hâkim de bu hadisi rivayet ederek senedinin sahih olduğunu söylemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Leylâ (el-Ensârî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben (bir kere) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyordum. O esnada bir bedevi huzura gelerek: Hasta bir erkek kardeşim var, dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Kardeşinin hastalığı nedir? diye sordu. Bedevi: Kardeşimde bir nevî delilik var, dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bedeviye) : Git de onu bana getir, buyurdu. Ebu Leylâ demiştir ki: Bedevi de gidip onu getirdi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in önünde oturttu. Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ona şifâya kavuşması için Allah'a sığınarak şunları okuduğunu işittim: Fatiha sûresi, Bakara sûresinin başından dört âyet, ortalarından; وَإِلهُكُمْ إِلهٌ وَاحِدٌ âyeti ile Âyetü'l-Kürsî, aynı sûre'nin son üç âyeti (284,285,286), Âli İmrân sûresinden bir âyet (sanırım dedi ki: شَهِدَ اللهُ أَنَّهُ لاَإِلهَ إِلاَّ هُو âyeti), A'raf sûresinden; إِنَّ رَبَّكُمُ اللهُ الَّذِي خَلَقَ âyeti, Mu'minun sûresinden; وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللهِ إلهاً آخَرَ لاَبُرْهَانَ لَهُ بِهِ âyeti. Cin sûresinden; وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلاَ وَلَدا âyeti, Sâffât sûresinin başından on âyet, Haşır sûresinin sonundan üç âyet, İhlâs sûresi ve Muftvvizeteyn sûresi. (Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunları okuduktan) sonra bedevi şifâya kavuşarak, hiçbir rahatsızlığı kalmayarak ayağa kalktı." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu senedde Ebu Cenab el-Kelbi bulunur. Bu ravi zayıftır, adı da Yahya bin Ebi Hayye'dir. El-Hakim de bu hadisi el-Müstedrek'te Ebti Cenab yoluyla rivayet ederek: Bu hadis, mahfüz ve sahihtir, demiştir