Sunan Ibn Majah
...
(5) Kitāb: Establishing the Prayer and the Sunnah Regarding Them
(5) ...
Abdullaiı bin Selam (r.a.)'den; şöyle demiştir; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in oturduğu bir mecliste Ben dedim ki, Şüphesiz biz Allah'ın Kitabında (Tevrat'ta) şunu buluyoruz: Cum'a gününde öyle bir saat vardır ki onu denk getirerek onda namaz kılıp Allah'tan bir şey dileyen her mu'min kulun dileğini Allan bahşeder. SeIam demiştir ki: Bu sözüm üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yahut bir saatin bir parçasıdır.» diye bana işaret buyurdu. Ben : Doğru söyledin, (veya bir saatin bir parçasıdır) diye sözümü tashih ettim. (Bu arada) Ben: Bu saat hangi saattir? diye sordum. O: «Gündüz saatlarınm sonuncusudur.» buyurdu. Ben: Gündüzün son saati namaz saati değildir, dedim. O: «Hayır (namaz saatidir.) Çünkü mu'min kul namaz kıldığı ve namazdan sonra gelecek namaz vaktini beklemek niyetiyle yerinde oturduğu sürece şüphesiz o fazilet bakımından namaz içinde sayılır.» buyurdu." Not: Bu hadisin isnadının sahih ve ricalinin sika olduğu Zevaid'de bildirilmiştir" AÇIKLAMA(1137, 1138, 1139): Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisini Buhari ve Müslim de rivayet. etmişlerdir. Nevevi bu hadisin şerhinde şöyle der: "Bir rivayette; قائم lafzı yoktur. Bir rivayette: "O kısa bir saattir,,., bir rivayette; "O saatin kısa olduğunu anlatmak üzere eliyle işaret etti.. denilmiştir. El-Kadı; 'Selef alimleri bu saatın vakti hususunda ihtilaf hususunda ihtilaf etmişlerdir. Keza; قائم يصلي cümlesinin manasında da ihtilaf etmişlerdir. Bazı alimler; Bu saat ikindiden sonra güneş batıncaya kadardır ve; يصلي'nin manası ''namaz kılar,. değil dua eder,. demektir. قائم 'nun manası da ''ayakta durur değil dua ve ibadete devam eder" demektir, demişlerdir. Bir kısım alimler de: İmamın minbere çıktığı zamandan namaz bitinceye kadar olan süredir, demişlerdir. Başka bir grup alim de : Cuma namazına kamet edildiği zamandan, namazdan çıkılıncaya kadar geçen süredir, demişlerdir. Bunlara göre; يصلي fiili namaz kılar anlamındadır. Bazıları da; Cuma gününün son saatidir, demişlerdir. Başka tür söyliyenler de vardır.demiştir. Kadı iyaz, sözlerine devamla; Yukarıda aldığım kavilleri açıklayan hadisler, Nebi (s.a.v.)'den rivayet edilmiştir. Bütün bu zamanların Mezkur saatin şumulüne girdiği anlamı kasdedilmiştir. Çünkü o sürenin çok az olduğu belirtilmiştir. Mezkur saat, bu vakitler esnasındadır, demiştir. Sahih olanı, hatta doğrusu Müslim'in Ebu Musa (r.a.)'dan merfu' olarak rivayet ettiği Nebi (s.a.v.)'in şu hadisi ile beyan edilenidir; ''imamın minbere oturduğu an ile namazın bitimi arasındaki süredir.'' Amr bin Avf (r.a.)'ın hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir. Bu hadise göre mezku.r saat, Cuma namazına kamet edildiği an başlar ve namazın bitimi ile son bulur. Abdullah bin Selam (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir. Buna göre mezkur saat, Cuma gündüzünün son saatidir. Ebu. Davud'un Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği uzunca bir hadiste Abdullah bin Selam (r.a.)'ın hadisine kısmen benzeyen şu parça vardır: . "Ebu Hureyre (r.a.) demiştir ki: Ka'b bin el-Ahbar (r.a.), mezkur saatın yılda yalnız bir Cuma gününde. bulunduğunu söyledi. Ben: Hayır. Her. Cuma'da bu saat vardır, dedim. Ka'b (r.a.) Tevrat'ı tetkik ettikten sonra: Resulullah (s.a.v.) doğru söylemiş, dedi. Ben bilahere Ka'b (r.a.) ile aramızdaki konuşmayı Abdullah bin Selam (r.a.)'a anlattım. Abdullah (r.a.) : - Bu saatin hangi saat olduğunu bilirim dedi. Ebu Hureyre (r.a.) : - O saati bana bildir, dedim dedi. Bunun üzerine Abdullah (r.a.) : - Cuma gününün son saatidir, dedi. Ben: - Bu saat nasıl Cuma gününün son saatı olur? Oysaki ResuluIlah (s.a.v.) : "Bu saati denk getirerek onda namaz kılan bir kul... buyurmuştur. Halbuki şu dediğin saatte namaz kılınmaz, dedim. Abdullah (r.a.) : - Resulullah (s.a.v.) buyurmamış mı ki : "Bir yerde oturup namaz kılmak için bekliyen bir kimse, namaz kılınıncaya kadar namazda sayılır.''dedi. Ebu Hureyre (r.a.) demiştir ki : Ben: - Evet Resulullah (s.a.v.) öyle buyurmuştur, dedim. Abdullah (r.a.) da: - Bu odur, dedi." Ebu. Davud'dan mealini yukarıya aldığım Ebu.Hureyre (r.a.)'in hadis parçası dikkate alınırsa 1139 nolu Abdullah (r.a.)'ın hadisindeki: 'Bu saat hangi saattir? diye sordüm' sözünün AbduIlah (r.a.)'in olmayıp, ravisi olan Ebu Seleme'nin sözü olması ve buna verilen cevabın da Nebi (s.a.v.)'e ait olmayıp Abdullah bin Selam (r.a.)'a ait olması; keza bundan sonra devam eden karşılıklı konuşmanın bu iki zat'a ait bulunması muhtemeldir. Fakat terceme ederken bu ihtimalin açık bir belirtisi görülmediği için Mezkur konuşmayı AbduIlah bin Selam (r.a.) ile Nebi (s.a.v.) arasında cereyan etmiş olarak gösterdim. Zaten Mezkur saatin Cuma gününün son saati olduğuna dair merfu' rivayet vardır. Keza namaz kılmak için oturduğu yerde bekliyen kişinin fazilet bakımından namaz içinde sayıldığına dair merfu' rivayetler vardır. Tuhfetu'I-Ahvezi yazarı Mezkur saat hakkında şöyle der; "Alimler, bu saatin hangi saat olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Hafız İbn-i Hacer, eI-Fetih'te bu hususta kırktan fazla kavil rivayet ettikten sonra: Şüphe yok ki Mezkur kavillerin en kuvvetlisi, Ebu Musa (r.a.)'ın hadisi ile Abdullah bin Selam (r.a.)'ın hadisidir, demiştir. Ebu Musa (r.a.)'ın hadisinden maksad; Mezkur saatın minber üzerinde oturduğu an ile namazın bitimi arasındaki süre olduğuna dair Müslim'in kendisinden rivayet ettiği hadistir. Abdullah bin Selam (r.a.)'ın hadisinden maksad da, Mezkur saatin, ikindiden sonra gün batışına kadar olan süre olduğuna dair Tirmizi, Ebu Davud ve başkalarının rivayet ettikleri Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisi içinde bulunan Abdullah bin Selam (r.a.)'in hadisidir. El-Hafız İbn-i Hacer, Taberi'nin; Mezkur saat hakkında rivayet olunan hadisler içinde en sahihi, Ebu Musa (r.a.)'ın hadisidir ve bu saat hakkında soylenen kavillerin en meşhuru, Abdullah bin Selam (r.a.)'ın kavlidir, dediğini söylemiştir. Hafız, daha sonra; 'Bu iki hadisin dışında kalan rivayetler ya ikisine veya birisine muvafıktır yahud isnadı zayıftır veyahut mevkuftur. Nebi (s.a.v.)'in önceden bu saati bildiği, sonradan unutturulduğu yolundaki Ebu Said (r.a.)'in hadisi, bu iki hadise muarız değildir. Çünkü Beyhaki ve başkalarının rivayet ettiği gibi unutturulma olayı vuku' bulmadan önce Ebu Musa ve Abdullah bin Selam (r.a.)'ın Nebi (s.a.v.)'den işitmiş olmaları muhtemeldir. Bu iki rivayet'ten hangisinin daha kuvvetli olduğu hususunda da ihtilaf olmuştur. Müslim, Beyhaki, İbnü'l-Arabi ve bir cemaat Ebu Musa (r.a.)'ın hadisini tercih etmişlerdir. Ahmed, İbn-i Abdi'l-Ber, İshak, Şafii ve bir cemaat Abdullah bin Selam (r.a.)'ın hadisini tercih etmişlerdir. Said bin Mansur'un sahih bir senedIe Ebu Seleme bin Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre sahabilerden bir cemaat, toplanarak Mezkur saatin hangi saat olduğu hususunda müzakere etmişler, Cuma gününün son saati olduğunda ittifak ederek dağılmışlardır. Bazı alimler, her iki rivayeti fırsat bilerek bu iki saati iyice değerlendirme yolunu tercih etmişlerdir.'demiştir. Gazali de makbul saatin sabit olmayıp Cuma günü içinde dolaştığı yolundaki kavli tercih etmiştir. Muhibb-i Taberi ve İbn-i Asakir de bu görüşü paylaşmışlardır. Eı~Menheı yazarı da; Sahabilerin ve Tabiilerin cumhuruna göre bu saat, Cuma gününün son saatıdır, demiştir
Referans | : | 5 1139 |