Sunan Ibn Majah

...

(5) Kitāb: Establishing the Prayer and the Sunnah Regarding Them

(5) ...

Abdullah bin Abbas (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği hastalığında Aişe (r.anha)'nın odasında idi. Bu esnada: — «Bana Ali'yi çağırın» buyurdu. Aişe (r.anha): — Ya Resulallah! Sana Ebu Bekir (r.a.)'ı çağıralım (mı) dedi. O: — «Onu çağırın» buyurdu. Hafsa (r.anha.) : — Ya Resulallah! Sana Ömer (r.a.)'ı çağıralım (mı) dedi. O: — «Onu çağırın» buyurdu. Ümmü'l-Fadl (r.a.) : — Ya Resulallah! Sana Abbas (Radıyallahü anh)ı çağıralım (mı) dedi. O: — «Evet» buyurdu. Bu zatlar (Onun yanında) toplanınca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mübarek başını kaldırıp baktı da bir şey söylemedi. Biraz sonra Ömer (r.a.) : — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanından kalkıp gidiniz, dedi. Bilahere namaz vaktinin geldiğini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bildirmek üzere Bilal (r.a.) geldi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : — «Cemaata namaz kıldırması için Ebu Bekir'e emrediniz.» buyurdu. Bunun üzerine Aişe (r.anha) : — Ya Resulallah! Gerçekten Ebu Bekir (r.a.) yufka yürekli, kıraattan tutuklu bir adamdır. Seni (namazda) göremiyeceği zaman ağlıyacak, cemaat da ağlıyacak. Cemaata namaz kıldırması için keşke Ömer (r.a.)'e emretsen, dedi. Sonra Ebu Bekir (r.a.) çıkıp cemaata namaz kıldırdı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisinde bir hafiflik hissederek iki adam arasında ve onlara dayanarak çıkıp (mescide) gitti. Onun ayakları yerde sürünüyordu. Cemaat Onu görünce Ebu Bekir (r.a.)'ı tesbihle ikaz ettiler. Ebü Bekir (r.a.) da geri çekilmek için davrandı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ona işaret ederek : — «Yerinde dur!» demek istedi. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ileriye gelip Ebu Bekir (r.a.)'ın sağ tarafında oturdu. Ebü Bekir (r.a.) ayakta durdu. Ebü Bekir (r.a.) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e uyuyordu. Cemaat da Ebu Bekir (r.a.)'in namazına uyuyordu. İbn-i Abbas (r.a.); Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir (r.a.)'in ulaştığı yerden kıraata başladı, demiştir. Ravi Veki: Sünnet böyledir, demiştir. Ravi demiştir ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hastalığında vefat etmiştir. Not: Zevaid'de şöyle denmiştir: Bunun isnadı sahih, ricali de sika zatlardır. Ancak şu var ki; Ravi Ebu Ishak. ömrünün sonunda rivayetleri karıştırmıştı ve tedlisçi idi. Bunu da an'ane ile rivayet etmiştir. Buhari de: Biz Ebu İshak'ın Erkam bin Şurahbil'den hadis işittiğine dair bir şey hatırlamıyoruz. demiştir. AÇIKLAMA (1232, 1233, 1234, 1235): 1234 ve 1235 nolu hadisler notlarda işaret edildiği gibi Zevaid türündendir Bütün rivayetlerden anlaşılan mana şudur: Resulullah (s.a.v.) son hastalığında Aişe (r.anha)'nın odasında yatmış, hastalığı ağırlaşınca eemaata namaz kıldırmak için Ebu Bekir (r.a.)'i tayin etmiştir. Aişe (r.anha) buna taraftar olmamış ve bu görevin Ömer (r.a.)'a verilmesini teklif etmiştir. Gerekçe olarak da Ebu Bekir (r.a.)'in yufka yürekli oluşu ve Nebi (s.a.v.)'in yerinde namaz kıldırması halinde ağlıyacağı, okumaktan tutulacağı ve cemaata sesini duyuramıyacağı gösterilmiştir. Bazı rivayetiere göre Hz. Hafsa (r.anha) da bu hususta Aişe (r.anha)'yı desteklemiştir. Aişe (r.anha)'nın isteksizliğinin sebebi, kendisi tarafından şöyle açıklanmıştır: Nebi (s.a.v.)'in bu emrine taraftar olmamamın sebebi şudur: Onun hayatında makamına geçecek bir kimsenin halk tarafından sevilebileceğini düşünemezdim. Zannımca kim Onun makamında durursa halk Onu uğursuz sayacak ve sevmiyecektir. Bu nedenle bu işin babama verilmesine taraftar olmadım.' Aişe (r.anha)'nın bunu arzulamamasının ikinci sebebi şuydu: Ebu Bekir (r.a.)'in hilafete liyakatini herkes biliyordu. Bu nedenle Ebu Bekir (r.a.)'in namaz kıldırmasının Nebi (s.a.v.)'in vefatının yaklaşması için bir alamet sayılması ve böyle bir durumdan hoşlanmamasıydı. Aişe (r.anha) ve arkadaşlarının, Yusuf (Aleyhisselam)'ın devrindeki kadınlara benzetilmesinin sebebi şudur: Bilindiği gibi Züleyha, Mısır kadınlarına ziyafet çekerek fazlaca ikramda bulunmuştu. Fakat gayesi onlara ziyafet vermek değildi. Asıl gayesi, bu ziyafet vesilesiyle onlara Yusuf (a.s.)'ı göstermek ve beslediği aşk ateşi bakımından mazur sayılmasının gerekliliğini ispat etmekti. Züleyha asıl maksadını gizlemişti. Aişe (r.anha) de Ebu Bekir (r.a.)'in namaz kıldırmasını istememesinin asıl sebebini gizlemiş başka sebepler göstermiştir. Maksada ulaşmak için fazla ısrarda bulunmak hususunda da Züleyha'ya benzemiştir. Aişe (r.anha) ve arkadaşlarının Yusuf (a.s.)'ın devrindeki kadınlara benzetilmesine ait hadis metnindeki cümlenin şerhinde Nevevi şöyle der: Yani: Siz kadınlar istediğiniz bir şeyi israrla istemek dileğinize kavuşmak için peşine düşmek ve ona aşırı derece eğilrnek hususunda o günkü kadınlara benziyorsunuz. Aişe (r.anha)'nın başvuruşu bir rica, danışma ve yararlı olduğuna kanaat getirdiği hususa işaret mahiyetindedir. Bu anlamda Ulu'l-Emr'e başvurmanın caizliği hadisten anlaşılıyor. Bu tür müracaat, uygun ifade ile olmalıdır. Esif: Hadiste geçen bu kelime, çok üzgün, yufka yürekli ve çabuk ağlayan demektir. Hasir: Tutuklu demektir. Yufka yürekliliğinden ve üzüntüsünden okuyamayacak duruma düşen kimse için bu kelime kullanılabilir. Muhtelif rivayetlerden anlaşıldığına göre Nebi (s.a.v.)'in son hastalığında Ebu Bekir (r.a.) üç gün ve toplam oniki vakit kıldırmıştır. Bu süre zarfında Nebi (s.a.v.)'in bir defa veya iki defa mescide çıktığı hususunda muhtelif rivayetler vardır. İbn-i Hacer'in Şafii'den olan rivayetine göre bir defa olmuştur. Müslim ve Darekutni'nin rivayetlerine göre iki defa olmuştur. Bazı rivayetIere göre bir defa yatsı namazında, iki defa öğle namazında olmuştur. Nebi (s.a.v.)'in koluna girip Onu mescide götürenlerle ilgili rivayetler de muhteliftir. Bazı rivayetlere göre götüren zatlar, Abbas (r.a.) Ali (r.a.)'dır. Bazı rivayetIere göre Ali (r.a.) ve Fadl bin Abbas (r.a.), diğer bir kısım rivayete göre Usame bin Zeyd (r.a.) ile Fadl bin Abbas (r.a.). Diğer bir kısım rivayetlerde Aişe (r.anha)'nın cariyesi Berire (r.anha) ile Nuvebe (r.anha)'dır. Nevevi bu rivayetlerin birleştirilmesi yolunda şöyle demiştir: Rivayetlerde isimleri geçen bu zatlardan cariyeler oda içinde Nebi (s.a.v.)'e 'yardım ederek' oda kapısına kadar gitmesini sağlamışlar, ondan sonra erkek zatlar nöbetleşerek Onun koluna girmişlerdir. Nebi (s.a.v.)'in bayılmasıyla ilgili cümle Nebilerin bayılmasının caizliğine delalet ediyor. Çünkü bayılmak da bir hastalıktır. Nebilerin hastalanması caizdir. Müellifin rivayetlerinin zahirine göre Nebi (s.a.v.) mescide gidip Ebu Bekir (r.a.)'in yanına oturunca Ebu Bekir (r.a.) Ona uymuş ve Nebi (s.a.v.) cemaata namaz kıldırmıştır. Hatta 1235 nolu hadiste belirtildiğine göre Nebi (s.a.v.) namaza girince Ebu Bekir (r.a.)'ın okuduğu süreyi bıraktığı yerden okumaya devam etmiştir. Nebi (s.a.v.) oturduğu yerden namaz kıldırdığı ve cemaata sesini duyuramadığı için Ebu Bekir (r.a.) mübelliğlik yapmış oluyor. Şu halde cemaatın kendi namazlarında. Ebu Bekir (r.a.)'in namazına uymalarından maksat, namazlardaki hareketlerde onu görüp örnek almalarıdır. Yoksa zannedildiği gibi onların Ebu Bekir (r.a.)'e uymaları değildir. Çünkü Ebu Bekir (r.a.) Nebi (s.a.v.)'e uyunca cemaat'ten olmuş olur. Cemaatın bir kısmının bir kısma uyması caiz değildir. Yani imam'ın arkasında kılan bir kimseyi imam yapmak caiz değildir. Fakat bazı rivayetlerde Ebu Bekir (r.a.)'in cemaata namaz kıldırdığı ve Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, Ebu Bekir (r.a.)'ın arkasındaki safta durduğu bildirilmiştir. Tirmizi'nin bir rivayetinde Aişe (r.anha) mealen: "Resulullah (s.a.v.) son hastalığında Ebu Bekir (r.a.)'ın arkasında oturarak namaz kıldı: demiştir. Enes (r.a.)'den rivayet olunan diğer bir rivayette mealen: "Nebi (s.a.v.) son hastalığında üzerindeki elbiseye sarınmış olduğu halde Ebü Bekir (r.a.)'in arkasında oturarak namaz kıldı" demiştir. Özetle bazı rivayetIere göre Nebi (s.a.v.) oturduğu yerde İmam olarak, diğer bir kısım rivayetIere göre Ebu Bekir (r.a.)'e uyarak namaz kılmıştır. Bütün rivayetler sahih olduğuna göre öyle anlaşılıyor ki Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) son hastalığında iki defa mescide çıkmış, bir defasında İmam, diğerinde memun olmuştur. BU HADİSLERDEN ÇIKARILAN HÜKÜMLER : 1- Nebi (s.a.v.)'in yürüyemeyecek derecede hasta olduğu halde iki zatın yardımıyla mescide çıkması cemaatla namaz kılmanın faziletinin büyüklüğüne delalet vardır. 2- Ebu Bekir (r.a.) sahabilerin en efdalidir. 3- Ebu Bekir (r.a.)'in imamlıktan geri çekilmek istemesi, büyüklere karşı saygılı olmanın gerekliliğine delalet eder. 4- Ağlamak namazı bozmaz. Çünkü Nebi (s.a.v.) Ebu Bekir (r.a.)'in yufka yürekli olup çabuk ağladığını bildiği halde onu imamlığa geçirmiştir. Namazın ağlamakla bozulup bozulmadığı hususunda ihtilaf vardır. Şöyle ki; Hanefi fıkıhçılarına göre, cenneti ve cehennemi hatırlayarak sesle ağlayanın namazı bozulmaz. Fakat başına gelen bir musibet veya hastalığın verdiği ızdırap nedeniyle sesle ağlayan'ın namazı bozulur. Malik ve Ahmed'in de böyle ,dedikleri rivayet olunmuştur. Şafii mezhebine göre sesle ağlamak veya inlemekle ağızdan iki harf çıkarsa namaz bozulur, yoksa bozulmaz. Ağlamak ve inlemek ister dünya hayatı ile ilgili olsun ister ahiretle ilgili olsun fark etmez. 5- Şa'bi bu hadislerin zahirine bakarak cemaatın bir kısmının, bir kısmına uymasının caizliğini söylemiştir. Ancak yukarıda anlattığım gibi söz konusu hadisler, buna delalet etmez. Çünkü Peygamber (s.a.v.) gelip namaza başlayınca O, imam olmuş, Ebu Bekir (r.a.) mübelliğlik yapmıştır. Yani Nebi (s.a.v.) oturarak namaz kıldırdığı ve hastalık nedeniyle sesini cemaata duyuracak durumda olmadığı için Ebu Bekir (r.a.) O'nun tekbirlerini ve hareketlerini cemaata duyurmak görevini yapmıştır. Cemaat, namazını Ebu Bekir'in namazına uydurmuştur. 6- İmam'ın tekbirlerini cemaata duyurmak caizdir. Yani mübelliğlik yapmak meşrudur. 7- Ayakta duranın, oturarak namaz kılana uyması caizdir. Bu hususta gerekli izah bundan sonra gelen ikinci babta anlatılacaktır. 8- İmam'ın, cemaat'tan birisini yerine geçirmesi caizdir. 9- Peygamberlerin bayılması caizdir. Çünkü bayılmak da bir hastalıktır. Nebilerin hastalanması çeşitli belalara mübtela olması caizdir. Ancak delilik, nefret ettirici veya tebliğ görevini geciktirici hastalıklar caiz değildir

...
Referans:5 1235