Muwatta Malik
...
(20) Kitāb: Hajj
(20) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman'ın babası Kasım'dan: Umeys'în kızı Esma, Beyda'da Muhammed b. Ebî Bekr'i dünyaya getirmişti. Ebu Bekr durumu Resulullah'a Sallallahu Aleyhi ve Sellem bildirince, Nebimiz: «—Söyle ona ğusletsin, ondan sonra ihrama girsin.» buyurdu. Bu hadisi, Müslim (Hac), mevsul olarak rivayet eder
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd b. Müseyyeb anlatıyor: Umeys'in kızı Esma, Zülhuleyfe'de Muhammed b. Ebî Bekr'i doğurmuştu. Bunun üzerine Ebu Bekr, Esma'ya ğuslettikten sonra ihrama girmesini söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer ihrama girmeden önce, ihrama girmek için, Mekke'ye girerken ve Arafatta vakfe yapmak için ğuslederdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbrahim, babası Abdullah b, Huneyn'den naklediyor: Abdullah b. Abbas'la Misver b. Mahreme, Ebva'da anlaşmazlığa düştüler. Abdullah; «îhramlı bulunan kimse başını yıkayabilir» derken, Misver: «İhramda bulunan başını yıkayamaz» diyordu. Bunun üzerine Abdullah b. Abbas, beni Ebu Eyyüb el-Ensari'ye gönderdi, iki direk arasına gerilmiş bir ipe asılı perdeler arkasında yıkanıyordu. Selam verdim. «— Bu kim?» diye sordu. «—Huneyn'in oğlu Abdullah! Beni sana Abdullah b. Abbas bir şey sormam için gönderdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihramda iken başım nasıl yıkardı? dedim. Eliyle ipe gerili olan perdeyi hafif indirerek, başını benim göreceğim şekilde elleriyle ovmaya başladı ve su döken zata da «Başıma su dök!» dedi. Elleriyle başını ovuşturduktan sonra: «— Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in böyle yaptığım gördüm.» dedi. Diğer tahric: Buharî, Cezau's-Sayd; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Ata b. Ebî Rebah'tan: Ömer b. Hattab yıkanırken, Ya'la b. Münye su döküyordu. Ömer (r.a.): «Başıma dök!» deyince Ya'la (ihramlı iken baş yıkanmıyacağım zannettiği için): «— Vebalini bana mı yüklemek istiyorsun? Emredersen dökerim!» dedi. Ömer (r.a.): «— Dök! Su sadece saçları dağıtır.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi'den Abdullah b. Ömer, Mekke'ye yaklaştığı zaman gece iki tepe arasındaki bugün Bi'ri Said diye bilinen Zî tuva vadisinde kalır, sabah namazını orada kıldıktan sonra Mekke'nin görüleceği en yüksek yerden Mekke'ye girerdi, Hac için olsun, umre için olsun Mekke'ye girmeden önce Mekke yakınlarındaki Zi tuva'da gusleder, yanındakilere de gusletmelerini emrederek Mekke'ye öyle girerdi. Diğer tahric: Buharî, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihramlı bir kimsenin zaferan ve versle boyanmış elbise giymesini yasaklamıştır. Ancak terlik bulamayanlar yanlarını kesmek suretiyle mest giyebilirler. Diğer tahric: Buhari, Libas; Müslim, Ilacc
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattab'ın azatlısı Eslem, Abdullah b. Ömer'e anlatıyor: Ömer b. Hattab, ihramda olan Talha b. Ubeydullah'ın üzerinde boyalı bir elbise gördü. Ömer (r.a.): «— Talha, bu boyalı elbise de ne?» dedi. Talha: «— Mu'minlerin emiri, o kerpiç boyasıdır.» dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: «— Siz ey halkın kendilerini lider kabul edip uyduğu kimseler! Eğer bilmiyen bir adam bu elbiseyi görse, muhakkak der ki; Talha b. Ubeydullah ihramlı iken boyalı elbise giyiyordu. Onun, için ey ileri gelenler! Böyle boyalı elbise cinsinden bir şey giymeyiniz.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd b, Müseyyeb'den: ihramda bulunan kimsenin elbisesi altına kemer takmasında bir mahzur yoktur. Ancak iki ucunu birbirine bağlanan kısımlarının ince olması lazımdır. İmam Malik'ten: Bu konuda duyduklarımın en iyisi budur
- Bāb: ...
- باب ...
Furafisa b. Umeyr el-Hanefî'den: Osman b. Affan'ı (Medine'ye üç konak mesafede bulunan) Arc'da ihramh iken gördüm, yüzünü kapatıyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Çene baştan sayılır, onun için ihramlı, çeneyi örtmez
- Bāb: ...
- باب ...
Fudayl b. Ebî Abdullah'dan: Kasım b. Muhammed ile Salim b. Abdullah derlerdi ki: «Kadın boşanır da üçüncü hayzı görmeye başlarsa, talak-ı bainle boş ve başka erkekle evlenmesi helâl olur.»
- Bāb: ...
- باب ...
Münzir'in kızı Fatıma anlatıyor: Biz, Ebu Bekr'in kızı Esma ile beraberken ihramlı olduğumuzda yüzümüzü de örterdik
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Aişe'den: İhramdan önce ihrama hazırlık için, Beytullah'ı tavaftan önce de ihramdan çıkması için Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e koku sürerdim. Diğer tahric: Buhari, Hacc; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Ata b. Ebî Rebah'tan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huneyn'de iken kendisine bir Arap geldi. üzerindeki gömlekte sarı boya izi vardı. «— Ya Resulallah! Ben umre için ihrama girdim, neleri yapmamı emrediyorsunuz?» dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «— Gömleğini çıkar, şu sarı lekeyi temizle, ondan sonra da hacda ne yaparsan umrede de onu yap.» buyurdu. Diğer tahric: Buhari, Hacc; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattabın azatlısı Eslem'den: Ömer b. Hattab, Şecere'de iken bir koku duydu. «— Bu koku kimden geliyor» diye sordu. Muaviye b. Ebi Süfyan: «— Benden geliyor, ey mu'minlerin emiri!» dedi. Ömer (r.a.): «— Senden mi? Allah! Allah!» diye hayretini belirtince Muaviye: «—Mu'minlerin emiri! Bana Ümmü Habibe sürmüştü.» dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: «— Hemen git yıka!» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Salt b. Züyeyb'den: Ömer b. Hattab, Şecere'de iken bir koku duydu. Yan tarafında Kesir b. Salt vardı. Ömer (r.a.): «— Bu koku kimden geliyor?» diye sordu. Kesir: «— Benden geliyor, ey mu'minlerin emiri! Saçımı ördüm, tıraş olmak istemedim.» diye karşılık verdi. Bunun üzerine Ömer (r.a.): «— Hurmanın dibindeki çukura git iyice temizle!» dedi. Kesir b. Salt da gitti temizledi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi'den: Hazret-i Osman'ın torunu Abdullah'ın talak-ı bainle boşadığı karısı, İbn Nufeyl'in torunu Said'in kızı (iddetini kocasının evinde beklemeyerek) taşındı. Abdullah b. Ömer, iddeti bitmeden kocasının evinden taşınmasını hoşgörmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «Medineliler Zu'l-huleyfe'den, Şamlılar Cuhfe'den, Necidliler de Karn'dan ihrama girerler.» Duyduğuma göre, ayrıca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «... Yemenliler, Yelemlem'den ihrama girerler.» buyurmuştur. Diğer tahric: Buhari, Hacc; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medinelilerin Zülhuleyfe'den,Şamlılann Cuhfe'den ve Necidlilerin de Karn'dan ihrama girmelerini emretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik, güvenilir kabul ettiği ravilerden nakleder: Abdullah b. Ömer Iliya'dan (Beytul Makdis'den, Kudüs'ten) ihrama girdi
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Bana ulaşan rivayetlere göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Umre yaparken Cı'irane'de ihrama girdi. Diğer tahric: Ebu Davud, Hacc; Tirmizî, Hac; Nesaî, Menasikul-Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle telbiyede bulunurdu: «Lebbeyk Allahumme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnnel hamda ven ni'mete leke vel mulk la şerike lek.» ------ Meali: Emrine amadeyim Allahım, emret! Emret, senin benzerin yoktur, emret! Hamd sanadır, nimetler sendendir, Kainat da senindir. Senin hiçbir bakımdan benzerin yoktur ------ Abdullah b. Ömer buna şunu da kendisi ilave ederdi: «... Emrine amadeyim, emret! Emret, seni hoşnut etmeye hazırız. Bütün hayırlar sendendir, emret! Sana bağlanılmak için ve senin için imel yapılır.» Diğer tahric: Buhari, Hacc; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam b. Urve, babasından naklen anlatıyor: Medine'de iki adam vardı. Bunlardan biri kazdığı mezarlara lahd yapar, diğeri yapmazdı. Hazret-i Peygamber vefat edince Ashap: «Hangisi önce gelirse Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) mezarını o kazsın.» dediler. Önce, kazdığı mezarlara lahd (mezar çukuru) yapan geldi. Böylece Hazret-i Peygamber'in mezarı da lahdli oldu. İbn Mace, Cenaiz, 6/40 (İbn Abbaa'tan)
- Bāb: ...
- باب ...
Salim b. Abdullah babasının şöyle dediğini naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu çölde ihrama girdiğim söyleyerek ona iftira ediyorsunuz. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescitten yani Zülhuleyfe mescidinden başka yerde ihrama girmedi. Diğer tahric: Buhari, Hacc; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeyd b. Cüreyc anlatıyor: Abdullah b. Ömer'e: «— Ebu Abdurrahman! Arkadaşlarından hiç kimsede görmediğim dört şeyi yapıyorsun.» dedim. «— Nedir, onlar? Ya Cüreyc!» dedi. «— Hacerülesved'in sadece Yemen köşelerini istilam ediyorsun. Bakıyorum üzeri açık terlik ve sarı renkli elbise giyiyorsun. Mekke'de olduğu zaman herkes hilali görür görmez ihrama giriyor sen ise Zilhicce'nin sekizinde giriyorsun.» diye sıraladım. Abdullah b. Ömer şöyle cevap verdi: «— Yemen köşelerini istilam etmemin sebebi, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hep buraları istilam ettiğini gördüğüm içindir. Üzeri açık terlik giymeme gelince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönden yapılmış terlik giydiğini onunla abdest aldığını gördüm, onun için ben de o tip terlik giymeyi tercih ediyorum. Sarı renge gelince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu renkte giyindiğim gördüm, ben de o renkte elbiseler giyiyorum. Hilali görünce ihrama girrneyip beklememin sebebi ise, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bineği yola koyulmadıkça ihrama girdiğini hiç görmediğimdendir.» Diğer tahric: Buhari, Vudu; Müslim, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Malik (r.a)'den aktarıldığına göre, şöyle demiştir: "Alimlerin şöyle söylediklerini duydum. Kadınlar telbiyede sadece kendileri duyacak kadar seslerini yükseltirler." (Sadece İmam-ı Malik'in Muvatla'ında geçmektediL)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'den rivayete göre, şöyle demiştir: "Veda haccı için Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte yola çıktığımızda kimimiz hac için kimimiz de hac ve umre için ihrama girmişti. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de sadece hac için ihrama girmişti. Umre için ihrama girenler ihramdan çıktı. Hac ve umreye birlikte ihrama girmiş bulunanlar ise bayramın birinci gününe kadar ihramdan çıkmadılar. Diğer tahric: Buharı, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'den rivayete göre, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ifrad haccı yapmıştı. Diğer tahric: Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (Lanha)'den rivayete göre, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ifrad haccı yapmıştı. Diğer tahric: Müslim, Hac; Buhari, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Fatıma binti Kays şöyle dedi: Kocam Ebû Amr b. Hafsa Şam'da iken, beni üç talak ile boşadı. Bana, vekili arpa gönderdi. Ben de ona sinirlendim. Bana: bizde bir hakkın yok» dedi. Ben de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a giderek meseleyi anlattım. Resûlüllah: kocana ait değil» dedi ve Ümmü Şerîk'in evinde iddet beklememi emretti sonra şöyle dedi: Ashabım Ümmü Şerîk'e (iyi bir kadın olduğundan) çok gider gelirler. (Seni görmemeleri gerek) sen, Abdullah b. Ümmi Mektum'un yanında iddet bekle, zira o âmâdır, onun yanında örtünü çıkarır, serbest olabilirsin. İddetin bittiğinde bana haber ver.» İddetim bitince Resûlüllah'a, Muayiye b. Ebi Süfyan ve Ebû Cehm b. Hişam’ın benimle evlenmek istediklerini söyledim. (sallallahü aleyhi ve sellem): Ebû Cehm, asasını omzundan bırakmaz (yani karılarını çok döver ya da çok seyahat eder), Muaviye de hiç malı olmayan (cimrinin) biri, sen Üsame b. Zeyd'le evlen» buyurdu. Ben istemedim, sonra Resûlüllah: Üsame b. Zeyd'le evlen» buyurdular. Ben de evlendim. Allah, bu evliliği hayırlı kıldı ve onunla mesud oldum. Müslim, Talâk, 18/6, no: 35; Şafiî, Risale, no:
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Köleyken işlediği bir suçtan dolayı ceza çekmesi gereken kölenin azad edildikten sonraki cezası da böyledir. Çekeceği ceza, köle cezasıdır
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Ebî Bekr Es-Sakafî'den: Mina'dan Arafata giderken Enes b. Malik'e: «— Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberken bu gün nasıl yapıyordunuz?» diye sordum. Şu cevabı verdi: «— İsteyen bir kısmımız telbiyede bulunur, bir kısmımız da tekbir getirirdi. Hiç kimse kimseyi yadırgamazdı.» Diğer tahric: Buhari, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Kasım babasından naklediyor: Hz. Aişe Arafatta vakfe yerine vardığı zaman telbiyeye ara verirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer Harem'e varınca Kabe'yi taval edinceye ve Safa ile Merve arasında da sa'yini yapıncaya kadar telbiyeye ara verir, sonra Mina'dan Arafat'a gidinceye kadar tekrar başlardı. Ertesi gün telbiyeyi artık bırakırdı. Umre yaptığında Harem'e girince telbiyeyi de terk ederdi. Diğer tahric: Buharî,Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab'dan: Abdullah b. Ömer, Beytullah'ı tavaf ederken telbiyede bulunmazdı
- Bāb: ...
- باب ...
Alkame b. Ebî Alkame annesinden naklediyor: Mu'minlerin annesi Hz. Aişe, Arafat'taki Nemre'de kalır, sonra da Erak'e yönelirdi/ Hz. Aişe ve yanındakiler bulundukları yerden ihrama girerler, bineği vakfe yerine doğru yöneldiği zaman telbiyeyi bırakırlardı. Hz. Aişe hacdan sonra Zilhicce ayında Mekke'den umre apardı. Sonraları, bunu terkedip Muharrem'in başlarında Cuhfe'ye gelerek orada hilal görününceye kadar kaldı ve hilali görünce umreye başladı
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Saîd'den: Ömer b. Abdülaziz Mina'dan Arafat'a gittiği sabah yüksek sesle tekbir getirildiğini işitti. Bunun üzerine ıemen yardımcılarını göndererek halka: «— Ey insanlar! Tekbir değil, telbiye getirin!» diye duyuru yaptırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Kasım babasından naklediyor: Ömer b. Hattab: «— Mekkeliler! Bu insanlara ne oluyor, yağ sürünmeden geliyorlar da siz yağ sürünerek geliyorsunuz? Hilali gördüğünüz zaman ihrama girin!» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman'm kızı Amre anlatıyor: Ziyad b. Ebî Süfyan, Hz. Aişe'ye bir mektup yazarak: «Abdullah b. Abbas, kurbanlık hayvanını gönderen kimseye, kurban kesilinceye kadar hac yapanlara haram olanlar haramdır, dedi. Ben de kurbanlığımı gönderdim. Bana emrini yaz veya kurbanın sahibine bildir.» dedi. Hz. Aişe de ona şu cevabı verdi: «îbn Abbas'ın dediği gibi değildir. Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kurbanlığının nişanım kendi ellerimle büktüm, sonra da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu kendi eliyle hayvana takarak babamla gönderdi. Bu arada Hz. Peygamber, kurban kesilinceye kadar Allah Teala'nm kendisine helal kıldığı hiç bir şeyden mahrum kalmadı.» Diğer tahric: Buhari, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Saîd'den: Abdurrahman'ın kızı Amre'ye: «— Hedyini (kurbanlığını) gönderip kendisi kalan bir kimseye bir şey haram olur mu?» diye sordum. O da Hz. Aişe'nin şöyle bir rivayette bulunduğunu nakletti: «îhrama girip telbiyeye başlamadan hiç bir şey haram olmaz.»
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi'den: AbduIJah b, Ömer şöyle derdi: «Hac veya umre için ihrama giren hayizlı kadın, istediği zaman bu ihrama girme işlemini yapabilir. Fakat Kabe'yi tavaf edemez, Safa ile Merve arasını da say edemez. Bunun dışında haccın bütün işlemlerini diğer insanlarla beraber yerine getirebilir. Bir de temizleninceye kadar Mescidi Harama yaklaşamaz.»
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üç defa umre yapmıştır: Hudeybiye senesi, Kadıyye senesi ve Ci'irane senesi
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sadece üç umre yaptı: Biri Şevval, ikisi de Zilkade ayında
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Harmele el-Eslemî'den: Adamın biri Said b. Müseyyeb'e, «— Hacdan önce umre yapabilir miyim?» diye sordu. Saîd: «— Evet, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hacdan önce umre yapmıştı» cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd b. Mtiseyyeb'den: Ömer b. Ebî Seleme, Ömer b. Hattab'dan Şevval ayında umre yapmak için izin istedi. Ömer (r.a.) da izin verdi. Ömer b. Ebî Seleme de umresini yapıp hac yapmadan evine döndü
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Zaruret varsa (caiz olmayan şey mubah olur) Allah'ın dini kolaydır
- Bāb: ...
- باب ...
Nevfel b. Abdulmuttalib'in torunu, Abdullah b. Haris'in oğlu Muhammed anlatıyor: Sa'd b. Ebî Vakkas'la Dahhak b. Kays, Muaviye b. Ebî Süfyan'ın hac ettiği sene, temettü haccından bahsediyorlardı. Dahhak b. Kays: «— Temettü haccını sadece aziz ve celil olan Allah'ın emrini bilmeyen cahiller yapar» dedi. Bunun üzerine Sa'd: «— Yeğenim iyi söylemedin!» deyince Dahhak: «— Ömer b. Hattab temettu haccıru yasakladı.» diye karşılık verdi. Sa'd da cevaben: «— Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem haccı temettu'yu yaptı, biz de onunla beraber yaptık» dedi. Ömer r.a.'in temettu'yu yasakladığı hadisler şuralardadır: Buharî, Hac (Ebu Musa'dan); Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Allah'a yemin ederim ki, hacdan önce umre yapmam ve kurbanlık göndermem, hacdan sonra Zilkade ayında umre yapmamdan daha iyidir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a., Resulullahın Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu naklediyor: «İki umre arasında işlenen günahlara umreler kefaret olur; makbul olan haccın karşılığı ise cennetten başka bir yer değildir.» Diğer tahric: Buhari, Umre; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekr b. Abdurrahmandan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir kadın gelerek: «— Hac için hazırlanmıştım, bir engel çıktı!» dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona: «— Ramazan'da umre yap, çünkü o da hac gibidir» buyurdu. Diğer tahric: Ebu Davud, Hacc; Tirmizî, Hac; Nesaî, Sıyam; İbn Mace, Hac (menasik)
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattab'tan: Hacla umre arasını ayırınız. Çünkü hacla umre arasında zaman bırakmanız, hac ayları dışında umre yapmanızdan ve umrenizin eksiksiz olması bakımından daha iyidir
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Yesar'dan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Rafi' ile ensardan bir zatı gönderdi, Meymune binti Haris'i onları vekil kılarak kendisine nikahlattı. Kendisi ise henüz daha Medine'den çıkmamıştı
- Bāb: ...
- باب ...
Abdüddar oğullarının kardeşi Nübeyh b. Vehb'den: Eban b. Osman'ın hac emiri olduğu zaman, Ömer b. Ubeydullah ona bir haber göndererek «Şeybe b. Cübeyr'in kızını Talha b. Ömer'e nikahlamak istiyorum, onun için senin de orada bulunmanı istiyorum» dedi. O sırada Ömer de Eban da ihramlı idiler. Bunun üzerine Eban şöyle dedi: Ben, Osman b. Affan'dan Nebi s.a.v.'in «İhramlı bulunan bir kimse başkası ile nikahlanamaz, başkası için nikah kıyamaz ve kız isteyemez» dediğini duydum. Diğer tahric: Müslim, Nikah
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Gatafan b. Tarîf el-Murrî'den: Babam Tarif, ihramlı iken bir kadınla nikahlandı. Ömer b. Hattab bu nikahı kabul etmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: İhramda bulunan kimse, ne kendisi için ne de başkası için nikah kıyamaz, kız isteyemez
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Sa'd b. Müseyyeb; Salim b. Abdillah ve Süleyman b. Yesar'a «İhramda bulunan kimsenin nikahlanma veya nikah kıyma durumuyla ilgili» bir soru soruldu. Onlar şu cevabı verdiler: «— İhramda bulunan ne kendisi için nikah kıydırabilir, ne de başkası için nikah kıyabilir.» «Karısını boşamış olan bir kimse ihramda iken henüz iddeti dolmamış olan karısına dönmek istese dönebilir mi?» sorusuna İmam Malik şu cevabı verdi: «— Eğer iddet müddeti dolmamış ise, adam da henüz ihramda iken karısına dönmek istiyorsa dönebilir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Yesar'dan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihramlı iken, Lahyey Cemel'de, tepesinden kan aldırdı. Lahyey Cemel: Mekke yolunda Medine'ye daha yakın olan bir yerin adıdır. Diğer tahric: Buharî, Cezau's-Sayd; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Katade anlatıyor: Mekke'ye giderken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in beraberdim. Ben ihramsızdım, ihramlı bazı arkadaşlarla onlardan ayrıldık. Bu arada bir yaban eşeği gördüm. Atımın üzerinde doğrularak arkadaşlardan kamçımı istedim, vermediler. Okumu istedim, onu da vermediler. Sonunda kendim alarak yaban eşeğini vurdum. Etinden bazı ashap yedi, bazısı yemedi. Nebi s.a.v.'e yetişince durumu sordular, Nebimiz şu cevabı verdi: «O, bir nevi rızıktır, onu size Allah yedirdi.» Diğer tahric: Buhari, Cihad; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam babası Urve'den naklediyor: Zübeyr b. Avvam ihrama girerken azığına kurutulmuş ceylan eti alırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Eslem'den: Ebu Katade'nin (771 nolu) yaban eşeğiyle ilgili anlattıkları aynen burada da anlatılır. Ancak Nebi s.a.v.'in sözünde «... Yanınızda onun etinden var mı?» ilavesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Behz anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'ye doğru yola çıktı, ihramlı idi. Revha'ya gelince birden yaralı bir yaban eşeği gördüler. Durumu Resulullah'a Sallallahu Aleyhi ve Sellem haber verdiler. Nebimiz: «—Dokunmayın, nerede ise sahibi gelir!» buyurdu. Bu sırada Behz geldi. Yaban eşeğinin sahibi o idi. Nebi s.a.v.'e: «— Ya Resulullah! İstersen bu hayvanı size vereyim.» dedi. Nebimiz, Ebu Bekr'e emir verdi, oradakiler arasında hayvanın etini taksim etti. Sonra yollarına devam ettiler. Ruveyse ile Arc arasındaki Usabe'ye gelince bir de baktılar ki gölgede kafasını bacakları arasına koymuş, atılan ok vücudunda henüz saplı duran bir ceylan inliyor. Bunun üzerine Nebi s.a.v. bir adama kafilenin arkası kesilinceye kadar yaralı hayvanı kimse rahatsız etmemesi için başında beklemesini emretti. Diğer tahric: Nesaî, Menasik'ul.Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a. anlatıyor: Bahreyn'e gitmiştim. Rebeze'ye varınca Irak'lı bir kafileye rastladım. îhramlıydılar. Rebeze'li birinden aldıkları av etinden yiyip yiyemiyeceklerini sordular. Yiyebileceklerini söyledim. Sonradan da yenip yenmeyeceğinde şüpheye düştüm. Medine'ye gelince durumu Ömer b. Hattab'a anlattım: Hz. Ömer: «— Sen ne cevap verdin?» diye sordu. Ben: «— Yiyebileceklerini söyledim.» dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer: «— Eğer başka türlü bir cevap verseydin sana neler yapardım
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a., Abdullah b. Ömer'e anlatıyor: Rebeze'de ihramlı bir topluluğa rastladım. Bana av eti konusunda bir fetva sordular. Onlar bir grup ihramsız insanın av eti yediğini görerek onlardan biraz et almışlar. Ben de yiyebileceklerini söyledim. Sonra Medine'ye gelerek Ömer b. Hattab'ın huzuruna çıktım. Durumu bir de ona sordum. «— Sen ne fetva verdin?» dedi. Ben de: «— Yiyebilirsiniz,» dedim, diye cevap verince: «— Eğer başka türlü fetva verseydin sana mutlaka ceza verirdim.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ata b. Yesar'dan: Ka*bül Ahbar, Şam taraflarında bir grup insanla karşılaştı. Onlar yolda bir müddet gittikten sonra av eti bulmuşlardı. Ka'b onlara bu eti yiyebileceklerini söylemiş. Onlar Medine'ye gelince durumu Ömer b. Hattab'a anlattılar. Hz. Ömer onlara: «— Size yenebileceğine dair fetvayı kim verdi?» diye sordu. Dnlar: «— Ka'b» dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer: «— Dönünceye kadar onu size başkan tayin etmiştim.» dedi. Daha sonra bu kafile Mekke yolunda bir yerde çekirge sürüsüne rastladı. Ka'b onlara çekirgeleri yakalayıp yiyebileceklerini söyledi. Ömer b. Hattab'a gelince bu durumu da arzettiler. Hz. Ömer: «— Neye dayanarak bu fetvayı verdin?» diye sordu. Ka'b da: # «—Deniz avına!» diye cevap verdi. Hz. Ömer: «— Ne biliyorsun?» dedi. Ka'b: «— Ey mü'minlerin emîri! Kuvvet ve iradesiyle yaşadığım Allah'a yemin ederim ki senede birkaç defa kıyıya vuran balıklardan onların farkı yoktur.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Saib b. Cessame el-Leysî anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir yaban eşeği hediye etmiştim. O sırada Ebva'da (veya Veddan'da) bulunuyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hediyeyi kabul etmedi. Bunun üzerine üzüldüğümü görünce: «— Asla kabul etmezlik yapmazdım, fakat biz ihramdayız.» buyurdu.» Diğer tahric: Buharî, Cezau's-Sayd; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Amir b. Rebia'dan: Osman b. Affan'ı bir yaz günü Arc'da ihramlı bir vaziyette gördüm. Yüzünü kırmızı renkli yünden yapılmış, saçaklı bir örtüyle örtmüştü. Sonra kendisine av eti getirildi. Arkadaşlarına: «— Yiyiniz!» dedi. Onlar: «— Sen yemiyor musun?» diye sordular. Osman (r.a.): «— Ben sizin durumunuzda değilim. Bu av benim için avlanmıştır» cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «Beş cins hayvan vardır ki ihramlının onları öldürmesinde hiç bir günah yoktur: Karga, çaylak, akrep, fare, saldırgan köpek.» Diğer tahric: Buharî, Cezau's-Sayd; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu naklediyor: «Beş çeşit hayvan vardır ki kim ihramh iken onları öldürürse kendisine hiç günahı yoktur: Akrep, fare karga, çaylak, saldırgan köpek.» Diğer tahric: Buharî, Bedul-Halk; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «Beş asi vardır ki Harem dahilinde öldü-rülebilirler: Fare, akrep, karga, çaylak, saldırgan köpek.» Müslim (Hac), mevsul olarak rivayet eder
- Bāb: ...
- باب ...
Rebia b. Ebî Abdullah b. Hüdeyr'den: Ömer b. Hattab'ı Sükya'da devesinin kenelerini toprakla temizlerken gördüm. O sırada ihramlı idi. İmam Malik: «Ben böyle bir şeyi uygun görmem.»
- Bāb: ...
- باب ...
Alkame b. Ebî Alkame annesinden naklediyor: Hz. Aişe'ye ihramlınm vücudunu kaşıyıp kaşıyamayacağı konusunun sorulduğunu işittim. Hz. Aişe: «— Evet, kaşısın. Eğer ellerim bağlansa ayaklarımla kaşırdım» cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Eyyub b. Musa'dan: Abdullah b. Ömer ihramlı iken gözündeki bir ağrıdan dolayı aynaya baktı
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi'den: Abdullah b. Ömer, ihramlı bir kimsenin devesinin kenelerini temizlemesini iyi görmezdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas'tan: Fadl b. Abbas, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in terkisinde idi. Bu sırada Nebimize Has'am kabilesinden bir kadın gelerek birşey sormak istedi. Fadl'la kadın bakışmaya başladılar. Bunu gören Nebimiz Fadl'ın başım öbür tarafa çevirdi. Kadın: «— Ya Resulallah! Yaşlı babama hacca gitmek farz oldu, fakat o binek üzerinde duramaz. Yerine hacca ben gidebilir miyim?» diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «— Evet.» buyurdu. Bu olay, veda haccı sırasında cereyan etmişti. Diğer tahric: Buhari, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Bana gelen rivayete göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabı Hudey-biye'de böyle yapmışlardır. Kurbanlarını kesmişler, saçlarını tıraş ettirmişler ve Beytullah'ı tavaftan, kurbanlar oraya ulaşmadan önce.ihramlıya yasak olan her şeyi yapmaya başlamışlardır. Daha sonra Nebi s.a.v.'in ne ashaptan birine ne de yanında-kilerden kimseye yapamadıkları bu tavafın kazası ve iadesiyle ilgili bir şey söylediği bilinmemektedir
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî' anlatıyor: Abdullah b. Ömer fitne zuhur ettiği zaman Mekke'ye doğru yola çıkınca şöyle dedi: «Şayet Beytullah'ı tavaf etmemize engel olunursa, Resulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem sağlığında beraber yaptığımız gibi yaparız.» Daha sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Hudeybiye'de Umre için ihrama girdiği gibi o da Umre için ihrama girdi. Bilahare Abdullah duruma bakarak: «Hac da umre de aynı şeydir.» diyerek arkadaşlarına döndü ve: «ikisi de aynıdır, şahidim olun ki hacla umreye beraber niyet ediyorum» diyerek sözlerini tamamladı. Daha sonra Beytullah'a kadar gelerek tek bir tavaf yaptı, bunu kafi görerek kurbanını gönderdi. Diğer tahric: Buharî, Megazî; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Hastalıktan dolayı muhsar kalan kimse Beytullah'ı tavaf ve Safa ile Merve arasını da sa'y etmedikçe ihramdan çıkamaz. Bu durumda şayet elbiselerini giymek, ilaç almak zorunda kalırsa bunları yapar, fakat fidye vermesi gerekir
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Aişe'den: İhramlı kimse Beytullah'ı tavaf etmedikçe ihramdan çıkamaz
- Bāb: ...
- باب ...
Eyyub b. Ebî Temime es-Sahtiyanî, Basralı bir adamdan naklediyor: Mekke'ye doğru yola çıktım, bir süre gittikten sonra uyluk kemiğim kırıldı. Mekke'ye haber gönderdim. Orada bulunan Abdullah b. Abbas'la, Abdullah b. Ömer ve diğerlerinden hiç kimse ihramdan çıkmama izin vermediler. O vaziyette suyun başında tam yedi ay ikamet etmek zorunda kaldım. Bilahare Umre yaparak, ihramdan çıktım
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Yesar'dan: Saîd b. Huzabe el-Mahzumî Mekke'ye giderken yolda sara hastalığına yakalandı. îhramlı idi. Yol üzerindeki suya gelen birine sorarak Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr ve Mervan b. Hakem'i buldu. Başına gelen durumu onlara anlattı. Hepsi de tedavisi gerektiğini ve fidye vermesini, iyileşince Umre yapıp ihramdan çıkmasını, gelecek sene de hac edip uygun bir kurban kesmesini söylediler. İmam Malik der p;i: Düşmanın dışında bir engelden dolayı muhsar kalanın (Kabe'ye gidemeyenin) durumu biz Medineliler arasında da böyledir. Ebu Eyyüb el-Ensari ile Hebbar b. Esved hacca yetişemeyip bayram günü geldiklerinde Hz. Ömer onlara, umre yaparak ihramdan çıkmalarını, sonra da ihramsız olarak dönmelerini emretmişti. Ayrıca ertesi sene haclarını ifa etmelerini, kurban kesmelerini, bulamazlarsa üç gün hacda, yedi gün de dönünce toplam on gün oruç tutmalarını emretmişti. îmam Malik'ten: îhrama girdikten sonra hastalık, günleri şaşırma, ayı şaşırma gibi engellerden dolayı muhsar kalan, yani haccını zamanında ifa edemeyen kimseler muhsar sayılırlar. Muhsar kalanın yapması gerekenleri yaparlar. İmam Malik'e «Mekkeli olup da hac için ihrama giren, sonra da bir yeri kınlan, yahut şiddetli karın ağrısına yakalanan kimsenin ve kocasından boşanan kadının durumu» sorulduğunda şöyle dedi: Bu durumdaki kimseler muhsar (hacca gitmesi engellenmiş) sayılırlar. Mekke'ye dışarıdan gelip de muhsar kalanlara uygulanan bunlara da uygulanır. «Hac aylarında umresini yaptıktan sonra hac için ihrama girerek Mekke'de kalan kimsenin bir yeri kırılsa veya herkesle beraber zamanında vakfesini yapma imkanını bulamasa, böyle bir kimsenin nasıl hareket edeceği» konusunda da imam Malik şöyle der: «Bana kalırsa orada iyileşinceye kadar kalır. İyileşince Hill'e çıkarak tekrar Mekke'ye döner, tavaf ve sa'y i yaptıktan sonra ihramdan çıkar. Ertesi sene de haccını ifa ederek kurbanını keser.» Mekke'den hac için ihrama girdikten-sonra tavaf ve sa'yini yapınca hastalanıp herkesle beraber vaktinde vakfeye yetişemeyen kimseyle ilgili olarak da imam Malik şöyle der: Haccı kaçırdığı zaman elinden gelirse Hill'e çıkar, oradan umreye girerek tavaf ve sa'y yapar. Çünkü ilk tavafında Umreye niyet etmemişti. Ertesi sene de haccını ifa ederek kurbanını keser. Şayet Mekke dışından gelmiş de tavaf ve sa'ydan sonra haccını ifa edememişse Umre yaparak ihramdan çıkar, ancak yeniden bir tavaf ve sa'y daha yapar, çünkü ilk yapmış olduğu tavaf ve sa'yde ifa edemediği hacca niyet etmişti. (Son yaptığı ise Umre tavafı ve sa'yidir.) Ertesi sene ise yetişemediği hacını ifa ederek hediy kurbanını keser
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Aişe'den: Resuİullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: «Görmedin mi kavmin Kabe'yi inşa ettikleri zaman İbrahim'in (a.s.) temellerinden daha dar yapmışlar!» Bunun üzerine ben: «— Ya Resulallah! Onu Hz. İbrahim'in temeli üzerine yapmayı düşünmüyor musun?» dedim. Hz. Peygamber: «—Eğer kavmin küfürden yeni çıkmış olmasaydı, mutlaka yapardım» buyurdu. Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Şayet Hz. Aişe, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in böyle söylediğini duymuşsa bile, onun Hicr tarafındaki iki köşeyi istilam etmeden (selamlamadan) bıraktığım zannetmiyorum. Çünkü Beytullah'ı tavaf ancak o zaman tamam olur
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab'dan: Bazı alimlerimizin şöyle dediklerini duydum: «Tavafın tamamlanabilmesi için insanların Hicr'in yanından dönmeleri önlenerek arkasından tavaf yapmaları sağlandı.»
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah'tan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üç şavt Hacer'ül Esved'den Hacerul Esved'e kadar remel yaptığını gördüm
- Bāb: ...
- باب ...
Nafı'den: Abdullah b. Ömer, Hacerul Esved arasında üç şavt remel yapar, dört şavtta da normal yürürdü
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam b. Urve'den: Babam Beyt'i tavaf ederken üç şavt alçak sesle şöyle diyerek koşardı: «Allahım, senden başka ilah yoktur, öldükten sonra dirilten sensin.»
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam'ın babası Urve naklediyor: Ben Abdullah b. Zübeyr'in Ten'im'den ihrama girdiğini gördüm. Daha sonra da Beytullah'ın etrafında üç şavt hızlı hızlı tavaf yaptığını gördüm
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Mekke'den ihrama girdiği zaman Mina'dan dönünceye kadar tavaf ve sa'yini yapmazdı. Yine Mekke'den ihrama girdiği zaman tavaf esnasında remel de yapmazdı
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Bana gelen rivayete göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Beytullah'ı tavaf ettikten sonra iki rekat namaz kılar, Safa ve Merve'ye çıkmak istediği zaman da çıkmadan önce Hacer'ül Esved'i istilam ederdi. Müslim (Hacc), uzun bir hadiste, Nebimizin haccını anlatırken, Cebir'den rivayet eder
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Abdurrahman b. Avf a: «— Hacer'ül Esved'i nasıl istilam ettin Ya Ebu Muhammed?» diye sordu. Abdurrahman da: «— Gücüm yettiği kadar istilam ettim, yorulunca bıraktım» cevabını verdi. Bunun üzerine Nebi s.a.v.: «— Doğru yapmışsın.» buyurdu. Bu, mürsel bir hadistir, ibn Abdilber bu hadisi, Sufyan-ı Sevrî-Hişam-Babası- Abdurrahman b. Avf senediyle mevsul olarak rivayet eder
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam b. Urve'den: Babam Beytullah'ı tavaf ettiği zaman Hacerül Esved'in tamamını istilam ederdi. Ancak fenalaşırsa, Yemen köşesini istilam etmezdi Bu, mürsel bir hadistir, ibn Abdilber bu hadisi, Sufyan Sevrî-Hişam-Babası- Abdurrahman b. Avf senediyle mevsul olarak rivayet eder
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Ömer b. Hattab, Beytullah'ı tavaf ederken Hacerül Esved için şöyle derdi: «Sen sadece bir taşsın. Eğer Resulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem seni öptüğünü görmemiş olsaydım ben de seni öpmezdim.» Daha sonra da onu öperdi. Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Hac (mevsul olarak rivayet ederler)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Abdilkari anlatıyor: Sabah namazından sonra Ömer b. Hattab'la Beytullah'ı tavaf ettik. Ömer tavafını bitirince, güneşe baktı, henüz daha doğmamıştı. Devesine binerek Zi-tuva'da konakladı ve iki rekat tavaf namazını orada kıldı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zübeyr el-Mekkî'den: Abdullah b. Abbas'ın ikindiden sonra Beytullah'ı tavaf edip odasına girdiğini gördüm. Orada ne yaptığını bilmiyorum
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre, yiyecek ve diğer şeylerde, teslim alınsın veya alınmasın peşin olup kâr ve noksanlık bulunmadığı ve paranın ödenmesi tehir edilmediği müddetçe şirket, tevliye ve ikale yapmakta bir mahzur yoktur. bu araya bir kâr veya noksanlık girerse veyahut onlardan (alıcı ve satıcıdan) biri ödemesi gereken şeyi tehir ederse, bu bir satış olur. Alış verişi helâl kılan şey onu da helâl kılar, alış verişi haram kılan onu da haram kılar. Bu ne bir şirket, ne bir tevliye ve ne de bir ikaledir
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Saîd'den: Ömer b. Hattab, Beytullah'a veda tavafı yapmadan ayrılan bir adamı Merruz Zahran'dan geri çevirip veda tavafı yaptırdı
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kimse bir mal, meselâ bir bez veya ince kumaş satın alsa, sonra başka birisi ona ortak olmak istese, o da kabul etse ve malın sahibine beraberce parayı ödeseler, sonra bu mal herhangi bir sebeple ellerinde telef olsa, ortak olan, kendisini ortak edenden parasını alır. O da malı satandan bütün parayı ister. Ancak ortak eden kimse, satış esnasında ve ilk satışıyla pazarlık anında ve bu ihtilaftan önce ortak ettiği kimseye, «Senin taahhüdün mesuliyetin, benim satın aldığım kimse üzerindedir» diye şart koşarsa, bu da sahihtir. Bu ihtilaf ortaya çıkıp ilk satıcıya ulaşınca, artık diğerinin şartı batıldır. Kusur kendisine aittir
- Bāb: ...
- باب ...
Ürnmü Seleme'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hasta olduğumu söyledim: «Öyleyse cemaatin arkasından bir binek üzerinde tavafını yap» buyurdu. Ben de deveme binerek tavafımı yaptım. O sırada Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Beytullah'ın bir köşesinde namaz kılıyor ve namazda da «Vettur ve kitabin Mestur» suresini okuyordu. Diğer tahric: Buharî, Salat
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Süfyan anlatıyor: Abdullah b. Ömer'le beraber oturuyordum, bir ara ona bir kadın gelerek bir fetva sordu: «Ben Beytullah'ı tavaf etmek istiyordum, tam kapıya kadar varınca kanama oldu. Döndüm, kesildi. Sonra tekrar Kabe'nin kapısına kadar geldim, yine kanama oldu. Tekrar döner dönmez kesildi. Bir sefer daha denedim. Mescidin kapısına kadar vardım yine kanama oldu, ne yapayım?» dedi. Abdullah b. Ömer ona şu cevabı verdi: «Bu şeytanın vesvesesindendir, sakın evhamlanma, ğuslet, bacaklarının arasına bir parça bez koy, sonra da tavafını yap.»
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kimse diğer birine (veresiye) bir mal satsa da müşteri iflas etse, satıcı malını aynen bulursa alır. Müşteri malın bir kısmını satmış ve ayırmış olsa bile, malın sahibi onu almaya diğer alacaklılardan daha layıktır. Müşterinin o malı bölmesi, bulduğunu aynen almasına mani olmaz. Sattığı malın bedelinden bir miktar almış olsa da, onu geri verip malından bulduğunu alır. İsterse, bulamadığı kısımda diğer alacaklılarla beraber hak sahibi sayılır
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah'tan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mescitten çıkıp Safa'ya gitmek istediği zaman «Allah'ın Kur'an'da önce zikrettiğiyle başlayalım» dedi* ve sa'ye Safa'dan başladı
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah'tan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Safa'da durduğu zaman üç defa tekbir getirerek, üç defa da: «La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehul mulk,ve lehul hamd ve huve ala kulli şey'in kadir» der ve dua ederdi. Daha sonra bunun aynını Merve'de de yapardı
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer'in Safa'da şöyle dua ettiğini duydum: «Allahım sen, bana dua edin kabul edeyim buyurdun, sen sözünden dönmezsin, benim senden isteğim, Islamı bana nasip ettiğin gibi, beni müslüman olarak öldürünceye kadar onu bönden söküp almamandır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah'tan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Safa'dan indiği zaman normal adımlarla yürür, vadiye iner inmez çıkıncaya kadar hızlı hızlı yürürdü
- Bāb: ...
- باب ...
Haris'in kızı Ümmül Fadl'dan: Kurban bayramının arefe günü ashap benim yanımda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in oruçlu olup olmadığı konusunda ihtilafa düştüler. Bazıları «oruçlu» dedi. Bazıları da «değil» dediler. Bunun üzerine ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir bardak süt gönderdim, devesinin yanında dikilirken onu içti. Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Sıyam
- Bāb: ...
- باب ...
Kasım b. Muhammed'den: Mu'minlerin annesi Hz. Aişe arefe günü oruç tutardı. Onu arefe akşamı gördüm. îmam Arafat-tan dönerken, karanlık basmadan cemaatin arkasında iftarını açmak için şerbet istiyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Yesardan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kurban bayramında oruç tutmayı yasakladı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab'dan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Abdullah b. Huzafe'yi haccın Mina'da ifa edilen işlemlerinin yapıldığı gün gönderdi. O tavaf yaparken şöyle bağırıyordu: Bu günler yeme, içme ve Allahı zikretme günleridir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ramazan ve Kurban bayramlarında oruç tutmayı yasaklamıştır. Diğer tahric: Müslim, Sıyam
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Amr b. Hazm'ın torunu Abdullah b. Ebî Bekr'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hac (veya umre için) Ebu Cehl b. Hişam'a ait bir deveyi kurbanlık olarak Kabe'ye gönderdi. Bu hadis, mürseldir.îbn Abbas'tan rivayet edilir. Ebu Davud, Hacc
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre r.a.'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adamın Kabe'ye kurbanlık deve gönderdiğini gördü. Adama: «— Ona bin!» buyurdu. Adam: «— Ya Resulallah! O Kabe için kurbanlıktır» karşılığını verince Hz. Peygamber, iki üç defa: «— Bin diyorum sana!» buyurdu. Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Dinar'dan: Abdullah b. Ömer'in hacda kurbanlıkları ikişer ikişer, umrede ise birer birer gönderdiğini gördüm. Yine Umre'de onun Halid b. Esîd'in evinde duran kurbanlığını kestiğini gördüm. Kendi evi de orada idi. Kurbanlığın boğazına kargıyı öyle bir vurduğunu gördüm ki ucu hayvanın omuzlan altından dışarı çıktı
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Said'den: Ömer b. Abdülaziz hacda veya umrede (ravi şüphe ediyor) Kabe'ye bir deveyi kurbanlık olarak gönderdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Cafer el-Karî'den: Ebu Rebia el-Mahzumî'nin torunu Abdullah b. Ayyaş, Kabe'ye iki tane kurbanlık deve gönderdi. Bunlardan biri uzun boyunlu deve cinsindendi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer şöyle derdi: Deve yavruladığı zaman yavrusu da götürülüp beraber kesilir. Şayet yavrusunu taşımak için bir şey bulunmazsa, anasına yüklenir, beraber kesilir
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam b. Urve'den: Babam şöyle derdi: Şayet Kabe'ye götürdüğün kurbanlık deveye binmeye mecbur kalırsan onu yormadan bin, sütüne muhtaç kalırsan hayvanın yavrusu aç kalmayacak kadarını kullan. Onu kestiğin zaman yavrusunu da beraber kes
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Medine'den Kabe'ye kurbanlık gönderirken, hayvana Zülhuleyfe'de kurban nişanı takar, sonra da keserek cini (işaret) yapardı. Nişan takma işlemi ile cini yapma işlemini aynı yerde kıbleye karşı çevirerek yapardı. Kurban nişanı olarak hayvanların boynuna bir şeyler asar, cini olarak da sol tarafını kesmek suretiyle kanatırdı. Daha sonra da herkesle beraber Arafat'ta vakfe yerine gidilirdi. Oradan dönerken yine kurbanlıklar beraberlerinde olurdu. Bayramın birinci günü sabahı Mina'ya gelince saçları kesmeden ve tıraş olmadan önce kurbanını keserdi. Abdullah kurbanlarını sıraya sokar, kıbleye karşı çevirir ve onları bizzat kendisi eliyle keserdi. Daha sonra kendisi yer, başkalarına da ikram ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Kabe'ye göndereceği kurbanlık devenin hörgücünü keserek cini (işaret) yaparken şöyle derdi: «Allanın ismiyle, Allah en büyüktür.»
- Bāb: ...
- باب ...
Hedy'in ne olduğu hakkında da şöyle derdi: Hedy, kurban nişanı takılıp, kan çıkartılarak nişan yapılan ve Arafat'ta vakfe esnasında orada bulundurulan hayvandır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer, Kabe'ye göndereceği kurbanlık develere çeşitli çullar örter, sonra da bu çulları Kabe'ye göndererek Kabe'nin örtüsüne ilave ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik,.Abdullah b. Dinar'a: «—Abdullah b. Ömer'in Kabe'ye göndereceği develer için yaptırıp sonra da Kabe'ye gönderdiği çullar ne oldu?» diye sordu. O da: «— Onlar sadaka olurdu» cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Kabe'ye gönderilecek kurbanlıkların küçük olmamalarını söylerdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b.Ömer, Mina'dan Arafat'a çıkıncaya kadar kurbanlık develerin çullarını üzerlerinden almazdı
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'nin şöyle dediğim naklediyor: «Yavrularım! Hiç biriniz şerefli dostlarınıza layık görmediğiniz hayvanları, Kabe'ye kurbanlık için göndermeyin. Çünkü Allah, şereflilerin en şereflisi ve en iyisine layık olandır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Kabe'ye gidecek kurbanlığı gönderdiği zat Nebi s.a.v.'e: «— Ya Resulallah! Kurbanlık sakatlanırsa ne yapayım?» diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu cevabı verdi: «— Sakatlanan her kurbanlığı kes, sonra kurbanlık nişanını da kanına karıştır, daha sonra da insanlara ver etini yesinler.» Diğer tahric: Ebu Davud, Hac; Tirmizî, Hac; İbn Mace, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd b. Müseyyeb'den: Nafile olarak Kabe'ye kurban gönderen bir kimsenin hayvanı sakatlanırsa onu derhal keser, etini insanlara dağıtır. Başka bir şey gerekmez. Ancak şayet etinden kendisi yer, başkalarına da yemelerini emrederse yeniden bir tane daha kesmesi gerekir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab'tan: Bir kimsenin ceza, adak veya temettu kurbanı olarak sevkettiği hayvan yolda ölürse, yerine bir daha göndermesi gerekir
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Ömer b. Hattab, Ali b. Ebî Talip ve Ebu Hureyre'ye: «— Hac için ihrama gii'en kimse, hanımıyla cima etmesi halinde ne yapar?» diye soruldu. «— Haccını ifaya devam eder, ancak ertesi sene tekrar bir hac yapması ve kurban kesmesi icab eder» diye cevap verdiler. Ayrıca Hz. Ali şiınu da ilave etti: «— Ertesi seneki hacda, haccı bitirinceye kadar karı-koca bir birine yaklaşmazlar
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Yesar'dan: Ebu Eyyüb el-Ensari hacca gitmek için yola çıktı. Mekke yolu üzerindeki Nazîye'ye gelince bineğini kaybetti. Bayram günü Ömer b. Hattab'ın huzuruna çıktı, olanları anlattı. Ömer (r.a.) ona: «— Umre yapan nasıl yaparsa, sen de öyle yap ve ihramdan çık. Ertesi sene hac zamanı gelince tekrar haccet ve kolayına gelenden bir de kurban kes» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas'tan: Bana Mina'dan dönmeden hanımıyla cima eden bir adamın durumu soruldu. Kabe'ye bir dişi deve kurban göndermesini söyledim
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas'ın azatlısı İkrime'den: Abdullah b. Abbas'tan başkası olacağım zannetmiyorum biri şöyle demişti: Ziyaret tavafinı yapmadan ailesiyle cima eden kimse umresini yeniler ve kurban keser
- Bāb: ...
- باب ...
Said b. Müseyyeb'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber'i fethettiği gün Hayber yahudilerine: ve celil olan Allah'ın sizi burada ikamet ettirdiği gibi, bahçelerinizin mahsulü olan meyveler (hurmalar) sizinle aramızda müşterek olmak üzere ben de sizi burada (yerinizde) bırakıyorum.» dedi. İbn Abdilber der ki: Bütün Muvatta ravileri, çoğu İbn Şihab ravileri mürsel olarak Rivâyet etmişlerdir. Bkz. Şeybanî, 831. b. Müseyyeb diyor ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdullah b. Ravaha (radıyallahü anh)'yı gönderirdi. O da ağaçlardaki yaş hurmanın miktarını tahmin eder, sonra onlara: İsterseniz size kalsın (bize düşen hissenin parasını verirseniz), isterseniz (bize düşeni) hurma olarak alırım.» derdi. da o hurmaları alırlardı. Bu hadisi şeriften anlaşıldığına göre, fetihten sonra hurmalar Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile müslümanlara ait olmuştur. Onlara buraları müsâkât yoluyla verilmiştir. Böylece, çalışmalarına karşılık, hurmaların bir kısmı kedilerine bırakılmıştır. Miktarı tahmin edildikten sonra onlara bırakılması da satış yoluyla olmuştur. Çünkü onlar rutab (yani yaş) iken yemek veya satmak istiyorlardı. Ashab ise ancak temr (kuru hurma) olarak alıyorlardı. (Bâcî, el-Münteka, c. 5 s)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. Ebî Talib'den: Kabe'ye gönderilecek kurbanlıkların en kolay elde edileni koyundur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Kabe'ye göndermek için en kolay elde edilebilecek kurbanlık, deve yahut da sığırdır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman'ın kızı Amre'nin azatlısı Rukayye'den: Abdurrahman'ın kızı Anıre, Mekke'ye gitmek için yola çıktı. Mekke'ye Zilhiccenin sekizinci günü vardı. Ben de yanında idim. Tavaf ve sa'y yaptı, sonra da Mescidin avlusuna girerek bana: «— Yanında makas var mı?» dedi. «— Hayır?» dedim. «— Öyleyse bul!» dedi. Bulup getirdim. Makasla başından saçlarını kısalttı. Bayramın birinci günü de bir koyunu kurban olarak kesti
- Bāb: ...
- باب ...
Sadaka b. Yesar el-Mekkî'den: Yemenli bir adam Abdullah b. Ömer'e geldi. Adam saçlarını örmüştü. «Ya Ebu Abdurrahman! Ben sadece umre yapmak için geldim!» dedi. Abdullah b. Ömer ona: «— Eğer ben yanında olsaydım veya bana sorsaydın, sana kır'an haccı yapmanı söylerdim.» deyince Yemenli: «— Oldu bir kere!» dedi. Abdullah b. Ömer: «— Öyleyse başındaki yüksekliği (saçlarını) kısalttır, sonra da Kabe'ye kurbanlık gönder.» deyince Iraklı bir kadın: «— Gönderilecek kurbanlık nedir, Ebu Abdurrahman?» dedi. Abdullah tekrar: «— Kurbanlık,» deyince kadın: «— Kurbanlığın bedeli nedir?» dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer: «— Şayet kesecek hiç bir şey bulamazsan, bir koyun kes. Bence bu, oruç tutmandan daha iyidir» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: İki kişi arasında ortak olan bir su gözesinin (veya kuyusunun) suyu kesildiğinde onlardan biri onu yapmak ve işletmek istese, diğeri de: «Yapacak bir şey bulamıyorum.» dese, bu durumda işletmek isteyene: «Sen yap ve masraflarını da karşıla. Suyun hepsi senin olur. Ortağın senin harcadığın masrafın yarısını getirinceye kadar onunla bahçe sularsın. Yaptığın masrafın yarısını getirince sudan hissesini alır.» denilir. Burada suyun hepsi, masrafları karşıladığı için birinci adama veriliyor. Eğer çalışması neticesinde bir şey elde edemezse, diğeri de masraftan herhangi bir şey ödemez. İşte bu yüzden de suda hak sahibi olmaya diğerinden daha layıktır. O da kendisine düşen masrafları ödeyip ortak oluncaya kadar birinci adam kullanır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Cafer'in azatlısı Ebu Esmadan: Abdullah b. Cafer'le beraberdim."Onunla Medine'den yola çıktık. Sükya'da hastalanan Hüseyin b. Ali'ye uğradık... Abdullah b. Cafer, orada haccı kaçırma tehlikesi belirinceye kadar kaldı. Medine'de bulunan Ali b. Ebî Talib'e ve Umeys'in kızı Esma'ya haber gönderdi. Onlar da geldiler... Daha sonra Hz. Hüseyin -tıraş için- başını işaret etti. Bunun üzerine Hz. Ali, oğlunun saçlarının tıraş edilmesini emretti. Daha sonra ise Sükya'da kefareti yerine getirilerek bir deve kurban kesildi. Yahya b. Saîd bu konuda şöyle der: Hz. Hüseyin, bu Mekke yolculuğuna Osman b. Affan'la çıkmıştı
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik bu konuda şöyle der: Allah Teala ayet- kerimede: «Hacda kadınlarla refes, füsuk kurban ve cidal / cedelleşme yoktur.»[Bakara, 197] buyurmaktadır. Allahu a'lem, bu ayeti kerimede geçen refes kelimesi cinsî münasebet olarak, fusuk kelimesi putlara kurban kesme olarak şu ayeti kerimelerde geçmektedir: «— Oruç tuttuğunu? günlerin geceleri kadınlarınıza yaklaşmanız (refes) size helal kılındı.»[Bakara, 187] «Veya Allah'tan başkası için ihrama girip kurban kesmek (fısk)...» Hacda Cidal'e gelince, cahiliyye devrinde Kureyşliler Muzde-life'deki Kuzah'da, diğer Araplar ve başkaları ise Arafatta durur, Kureyş: «Biz daha doğru yoldayız,» Araplar ve diğerleri: «Biz daha doğru yoldayız!» diye mücadele ederlerdi. Bunun için Allah şu ayeti inzal buyurdu: «— Her ümmet için kendisiyle amel ettikleri bir şeriat kıldık. Onun için bu konuda seninle niza* yapmasınlar. Sen onları rabbine çağır, çünkü sen en doğru yoldasın.»[Maide, 48] Bu ayette sözü edilen (niza') cidaldir. Ben bunu ehl-i ilimden işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Müzdelife gecesi fecir doğmazdan önce Arafat'ta vakfe yapmayan kimse, haccı kaçırmış demektir. Şayet, Müzdelife gecesi fecirden önce Arafatta vakfe yapmış ise, hacca yetişmiş olur
- Bāb: ...
- باب ...
Böyle bir durumda müsakat ancak gelecek yıl için yapılır. Satılması helâl olacak durumdaki meyvelerde yapılacak müsakat ise kiralama olur. Çünkü bu durumda bahçe sahibi ile olgunlaşan meyveler hakkında onları korumak ve toplayıp kesmek için müsakat yapmış olur. Bu da mal sahibinin ona (ücret olarak) vereceği bir para mesabesindedir. Buna da müsakat denmez. Müsakat ancak ağaçların budanması ile meyvelerin olgunlaşmaya yüz tutması arasındaki zamanda yapılır
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi'den: Abdullah b. Ömer ailesini ve çocuklarını Müzdelife'den Mina'ya Sabah namazından önce gönderir ve kalabalıktan önce cemreleri taşlamalarını sağlardı. Diğer tahric: Buhari, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekrin kızı Esma'nın azatlısı hanım der ki: Ebu Bekrin kızı Esma ile beraber alaca karanlıkta Mina'ya geldik. Esma'ya: «— Alaca karanlıkta geldik...» dedim. Bunun üzerine Esma: «— Senden daha hayırlısıyle beraber olduğumuz zaman da aynı şekilde yapardık.» diye cevap verdi. Diğer tahric: Buhari, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Münzir'in kızı Fatma'dan: Ebu Bekr'in kızı Esma'yı kendisine ve arkadaşlarına namaz kıldıran kimseye sabah namazını şafak sökünce kıldırmasını emrederken gördüm. Daha sonra o bineğine biner, Mina'ya giderdi, orada vakfe yapmazdı
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Usame b. Zeyd'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in veda haccında Arafat'tan inerken nasıl yürüdüğü soruldu. Ben de yanında idim, şu cevabı verdi: «Normal adımlarla yürüyordu, ancak düz bir alana gelince hızlanıyordu.» İmam Malik der ki: Hişam «(Hadiste 'nas' diye geçen) hızlı yürüme, normal yürümenin biraz hızlandırılmışıdır.» dernektedir
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Batn-ı Muhassir'de bineğini cemrelere bir taş atımlık mesafeye kadar sürerdi
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Mina'da: «Mina'mn her tarafında kurban kesilebilir» buyurduktan sonra: «Merve'de de» dedi. Daha sonra: «Mekke'nin bütün sokak ve yollarında kurban kesilebilir» buyurdu. Bu Hadis: Ebu Davud, Hac (Cabir'den); İbn Mace, Menasik
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman'ın kızı Amre'den: Hz. Aişe'nin şunları anlattığını duydum: Zilkade'nin bitimine beş gün kala Resulullah ile birlikte yola çıktık. Sadece hac yapacağımızı zannediyorduk. Mekke'ye yaklaşınca Nebi s.a.v. yanında kurbanlığı olmayanların tavaf ve sa'y'den sonra ihramdan çıkmalarını emretti. Bayram günü bize biraz sığır eti getirildi. «Bu nedir?» diye sordum. «Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, hanımları için kurban kesti» dediler. Yahya b. Saîd şöyle der: Bu hadisi Kasım b. Muhammed'e naklettim. Bana şöyle dedi: «Allah'a yemin ederim ki Amre sana tam olarak, eksiksiz anlatmış.» Diğer tahric: Buharî, Hacc; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Mu'minlerin annesi Hafsa'dan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: «— Herkese ne oluyor da ihramdan çıkıyorlar? Halbuki sen daha umreden çıkmadın! dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu karşılığı verdi: «— Ben saçlarımı keçeledim, kurbanlığıma nişanımı taktım, onun için kurbanı kesinceye kadar ihramdan çıkamam.» Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. Ebî Talib'ten: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kurbanlıklarından bir kısmını kendisi bizzat keser, bir kısmını da başkaları keserdi. Bu Hadis: Müslim, Hac (Cabir'den)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Bir dişi deve adayan, kurbanlığına nişan takar, işaret olarak cini (işaret) yapar, sonra da bayram günü Kabe'de veya Mina'da keser. Bu iki yerden başka kesim yeri yoktur. Cinsiyet gözetmeksizin bir deve veya sığır kesmeyi adayan kimse, bunu istediği yerde kessin
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «—Allahım, saçlarım tıraş edenlere merhamet et!» diye dua edince oradakiler: «— Kısaltanlara da ya Resulullah!» diye ilave ettiler. Nebi s.a.v. tekrar: «— Allahım, saçlarını tıraş edenlere merhamet et!» deyince oradakiler tekrar: «— Kısaltanlara da ya Resulallah!» deyince Nebi s.a.v. onların dediklerini de ilave ederek: «—Allahım, saçlarını kesenlere ve kısaltanlara merhamet et» diye dua etti. Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Ramazan'da orucunu açtığı zaman o sene hacca da gitmeyi isterse, hac yapıncaya kadar saçından sakalından hiç bir şey kesmezdi. İmam Malik der ki: îbn Ömer'in bu hareketi diğer insanlar için bir ölçü olmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer hac veya umrede tıraş olduğu zaman, sakalından ve bıyıklarından da kısaltırdı
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Mal sahibinin, bahçeye bakan kimseye, orada hizmet gören kölelerden birini çıkarıp almayı şart koşması, caiz değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer aile çevresinde Mücebber diye bilinen biriyle karşılaştı. Ziyaret tavafinı yapmış, fakat ne traş olmuş ne de saçlarını kısaltmıştı. Böyle yapacağını bilmiyordu. Bunun üzerine Abdullah ona geri dönüp tıraş olmasını ya da saçlarını kısaltmasını, daha sonra da Beytullah'ı tavaf edip dönmesini söyledi
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Salim b. Abdullah ihrama girmek istediği zaman bir makas ister, bineğine binip ihrama girmeden önce sakal ve bıyıklarını düzeltirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Ömer b. Hattab şöyle dedi: «Saçlarını ören tıraş olsun, saçı keçelenmiş kimselere benzemeyin.»
- Bāb: ...
- باب ...
Saîd b. Müseyyeb'den: Ömer b. Hattab; « Saçlarını topuz yapan, ören ya da keçelendirenin tıraş olması şarttır" derdi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Beytullah'a girdi. Usame b. Zeyd, Bilal b. Rebah ve Osman b. Talha el-Hacebî de yanında idiler, içeri girince kapıyı kapayıp bir süre orada kaldılar. Çıktıktan sonra Bilal'a Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ne yaptığını sordum, «Sütunlardan birini sağına aldı, ikisini soluna aldı, üçünü de arkasına alarak namaz kıldı.» dedi. O zamanlar Beytullah'ın altı sütunu vardı. Diğer tahric: Buharî, Salat; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Salim b. Abdullah'tan: Abdülmelik b, Mervan, Haccac b. Yusuf'a bir mektup yazarak hacla ilgili işlerde Abdullah b. Ömer'e muhalefet etmemesini bildirdi. Arefe günü olunca güneş zevalden döndüğü zaman, Abdullah ona geldi. Ben de yanında idim. Çadırının yanına gelince: «Nerede şu?» diye bağırdı. Haccac üzerinde sarı renkli bir güneşlikle dışarı çıktı. «Ne var Ebu Abdurrahman?» dedi. Abdullah: «— Sünnete uymak istiyorsan acele et!» dedi. Haccac: «— Bu saatte mi?» deyince, Abdullah b. Ömer: «— Evet!» dedi. Bunun üzerine Haccac: «— Bekle, tepemden bir su döküp geleyim.» dedi. Haccac çıkıncaya kadar Abdullah bekledi. Sonra da benimle babam arasında yürüdü. Ben Haccac'a: «— Bugün sünnete göre amel etmek istiyorsan hutbeyi kısa tut, namazı da acele kıldır» dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer'in bu sözünü duyup duymadığım anlamak için ona doğru baktı. Bunu gören Abdullah: «— Salim haklıdır!» dedi. Diğer tahric: Buharî, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem akşamla yatsıyı Müzdelife'de beraber kıldı. Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Usame b. Zeyd'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Arafat'tan inerken Müzdelife'ye gelmeden bir dar yolda durdu, küçük abdestini yapıp derhal abdest aldı. Cemaate abdest almaları için vakit de vermedi. Bunun üzerine ben: «— Namaz mı kılacağız ya Resulallah?» dedim. «— Namaz ileride!» buyurdu. Bineğine binerek Müzdelife'ye kadar geldi. Orada inip abdest aldı, abdest almaları için cemaate de süre tanıdı. Sonra kamet getirilip akşam namazını kıldı. Herkes devesi yanında çökmüş dururken, bu sefer yatsı için kamet getirildi, onu da kıldılar. Akşamla yatsı arasında başka hiç bir namaz kılınmadı. Diğer tahric: Buharî, Vudu; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Eyyub el-Ensarî'den: Ben veda haccı esnasında müzdelife'de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber akşamla yatsıyı yatsı vaktinde kıldım. Diğer tahric: Buharî, Hac; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer, Müzdelife'de akşamla yatsıyı birlikte kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mina'da dört rekatlı namazları ikişer rekat olarak kıldı. Ebu Bekr ve Ömer b. Hattab da öyle yaptılar. Osman b. Affan ise hilafetinin ilk yansında Mina'da vakit namazlarını ikişer rekat kıldığı halde, hilafetinin ikinci yarısında tam olarak kıldı. Bu, mürseldir. İbn Ömer'den mevsul olarak da rivayet edilmiştir: Buhari, Taksîru's-Salat, ; Müslim, Salatu'l-Musafirîn
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Zülhuleyfe'deki Batha'da devesini çöktürerek, orada namaz kıldı. Nafî, Abdullah b. Ömer'in de böyle yaptığını söyler
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını Muhassab'da kılar, sonra Mekke'ye geceleyin girerek Beytullah'ı tavaf ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: İddia ettiklerine göre, Ömer b. Hattab adamlar gönderirdi. Bunlar da cemaati Akabe'nin arkasından (Mekke'ye) sokarlarmış
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Ömer b. Hattab şöyle dedi: Hacılardan hiç kimse Akabe'nin ötesinde Mina'da geceleyin kalmasın
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam, babası Urve'den naklediyor: Mina geceleri Mekke'de yatmak hususunda der ki: Hacılardan hiç kimse Mina gecelerinde (Akabe cemresinden sonra) Mina'da yatmasın
- Bāb: ...
- باب ...
İmam Malik'ten: Ömer b. Hattab ilk iki cemrenin yanında o kadar uzun dururdu ki ayakta duran yorulurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer ilk iki cemre yanında tekbir ve tesbih getirerek, tahmidde bulunarak ve dua ederek uzun zaman bekler, Cemre-i akabe yanında da hiç beklemezdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Bayram günlerinde her kim Mina 'da iken güneş batarsa, ertesi günün taşlarını atmadan dönmesin
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Kasım babasından naklediyor: Müslümanlar cemreleri taşlamaya gelip giderken yaya gelip giderdi. îlk defa binekli gidip gelen Muaviye b. Ebî Süfyan oldu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Cemreler üç gün güneş zevalden dönünceye kadar taşlanmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-beddah, babası Asım b. Adiy'den naklediyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem deve çobanlannın Mina'dan çıkarak gecelemelerine müsaade etti. Onlar, bayramın birinci günü cemreleri taşladıktan sonra ikinci günü, üçüncü günü atacakları taşlan da attılar, sonra da dönüş gününün taşlarını attılar. Ebu Davud, Menasik (Hac); Tirmizî, Hac; Nesaî, Hac; İbn Mace, Menasik (Hac)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer anlatıyor: Ömer b. Hattab, Arafat'ta cemaata bir hutbe okuyarak onlara hac ibadetinin nasıl yapılacağını anlattı. Anlattıkları arasında şunları da söyledi: Mina'ya varıp Cemreleri taşladıktan sonra kadınlarla cima ve koku sürünmenin dışında daha önce size haram olanlar helal olur. Onun için Beytullah'ı tavaf etmedikçe, hiç kimse ne hanımı ile münasebette bulunsun, ne de koku sürünsün
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Ömer b. Hattab şöyle dedi: Cemreleri taşlayıp tıraş olan veya saçlarını kısaltan ve eğer yanında ise kurbanını kesen kimseye hanımı ile cima etmenin ve koku sürünmenin dışında her şey helal olur. Ancak Bey-tullah'ı tavaf etmedikçe hanımına yaklaşamaz ve güzel koku kullanamaz
- Bāb: ...
- باب ...
Mu'minlerin annesi Hz. Aişe'den: Veda haccı için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte yola çıkmıştık. Sonradan haccımızı umreye çevirdik. Bihalare Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: «Kimin yanında kurbanlığı varsa, hacla umre için ihrama beraber girsin. Sonra her ikisi için de ihramdan çıkmadıkça ihram-lı hali devam eder.» Ben Mekke'ye hayızlı geldim. Onun için ne Beytullah'ı tavaf ettim, ne de Safa ile Merve arasında sa'y ettim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e durumdan şikayette bulundum. Bana şöyle dedi: «Saçlarını çöz, tara, umreyi bırak hac için ihrama gir» Buyurduğu gibi yaptım. Haccımızı ifa edince, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni Abdurrahman b. Ebi Bekr es-Sıddık ile Ten'im'e gönderdi. Orada umreye girdim. Abdurrahman bana: «İşte umreye gireceğin yer!» dedi. Umre için ihrama girenler Beyt'i tavaf ettiler. Safa ile Merve arasında da sa'y ettikten sonra ihramdan çıktılar. Daha sonra Mi-na'dan döndükleri zaman, bir de hac için tavaf yaptılar. Sadece hac için ihrama girenler veya hacla umre ihramına birlikte girenler ise, tek bir tavaf yaptılar
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Aişe'den: Mekke'ye geldiğimde hayızlı idim. Onun için ne tavaf ne de sa'y ettim. Durumdan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikayette bulundum. Bana: «Temizleninceye kadar tavaf ve sa'y dışında hacı adaylarının yaptıkları her şeyi yap.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Aişe'den: Safiyye binti Huyey aybaşı oldu. Durumu Nebi s.a.v.'e bildirdim: «— Bizi burada bekletecek mi?» diye sordu. Kendisine: «— Ziyaret tavafını yaptı.» dendi. O zaman: «— Peki öyleyse beklemeyiz.» buyurdu. Diğer tahric: Buharî, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Hz. Aişe'den: Nebi s.a.v.'e: «— Ya Resulallah! Huyey'in kızı Safiye aybaşı oldu!» dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «— Yoksa bizi burada bekletecek mi? Beyt'i sizlerle tavaf etmedi mi?» dedi. «— Etti!» dediler. Bunun üzerine Nebi s.a.v.: «— Öyleyse gidelim!» buyurdu. Diğer tahric: Buharî, Hayd; Müslim, Hac
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman'ın kızı Amre anlatıyor:- Hz. Aişe haccettiği zaman yanında kadınlar varsa onların aybaşı olmalarından korkarak bayram günü önceden gidip ziyaret tavafi yapmalarını sağladı. Çünkü tavaftan sonra aybaşı olurlarsa, Hz. Aişe onları beklemez, onlar hayızlı olarak da memleketlerine dönebilirler
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah el-Ensarî (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Herhangi bir kişiye ve çocuklarına bir Umra hibe edilirse, bu o kişinin olur. Bu Umra, hiç bir zaman hibe eden kişiye geri dönmez. Çünkü hibe edenin hibesi, miras hükümlerinin geçerli olduğu bir hibedir.» Müslim, Hibât, 24/4, no: 20; Şeybanî
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan: Milhan'ın kızı Ümmü Seleme bayram günü ziyaret tavafını yaptıktan sonra aybaşı oldu veya yolda doğum yaptı. Bunun üzerine Nebimizden fetva istedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona müsaade etti, gitti
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'z-Zübeyr'den: Ömer b. Hattab (Hacdayken) bir sırtlan öldürenin bir keçi, Ceylan öldürenin bir keçi, tavşan öldürenin oğlak ve bir tarla farç*si öldürenin de dört aylık bir oğlak fidye vermesine karar verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Sirin anlatıyor: Bir adam Ömer b. Hattab'a gelerek: «— Arkadaşımla ben atlarımızı koşturduk. Dar bir yolun girişindeki gedikte bir ceylan vurduk. îkimiz de ihramlı idik. Bu durumda bizim ne yapmamızı emredersin?» dedi. Ömer (r.a.) yanındaki bir adama: «— Gel, beraber karar verelim!» dedi. Adamın fidye olarak bir keçi vermesini kararlaştırdılar. Adam dönüp giderken: «Bu da güya Mu'minlerin emin! Daha bir ceylan hakkında bile hüküm veremiyor da başkasını çağırıyor!» diye söyleniyordu. Ömer (r.a.) sözlerini işitti, onu çağırıp: «— Maide suresini okuyor musun?» diye sordu. Adam: «— Hayır!» deyince: . #«— Benimle beraber karar veren adamı tanıyor musun?» dedi. Adam yine: «— Hayır!» cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer: «— Eğer Maide suresini okumuş olsaydın seni iyice döverdim» dedi, sonra da Allah Teala kitabında: «Sizden iki adil kimse Kabe'ye gidecek kurbanlık konusunda karar verir» [Maide 95] buyuruyor. Bu da Abdurrahman b. Avf tır, diyerek sözlerini tamamladı
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam'ın babası Urve'den: Yaban sığırı öldüren kimse bir ehil sığır, ceylan öldüren kimse de bir koyun fidye olarak verir
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Eslem'den: Bir adam Ömer b. Hattab'a gelerek: «— Mu'minlerin emiri! Ben ihramlı iken kamçımla çekirgelere vurarak onları öldürdüm!» dedi. Ömer (r.a.): «— Öyleyse (fidye olarak) bir avuç yiyecek ver!» cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Saîd'den: Adamın biri Ömer b. Hattab'a gelerek ihramlı iken çekirgeleri öldürdüğünü söyledi. Bunun üzerine Ömer (r.a.), Ka'b'a: «— Gel, karar verelim.» dedi. Ka'b: «Bir dirhem versin.» deyince, Hz. Ömer ona: «Sen dirhemleri bulabilirsin, fakat hurma (yoksullara) çekirgelerden daha faydalıdır.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Ka’b b. Ucre'den: İhramlı vaziyette Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberdim. Başımdaki haşereler bana eziyet vermeye başlamışlardı. Bunun üzerine Nebi s.a.v. tıraş olmamı emrederek: «Ya üç gün oruç tut, ya adam başına iki müd olmak üzere altı fakiri doyur, ya da bir koyun kurban kes. Bunlardan hangisini yaparsan, fidyeni ödemiş olursun» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ka'b b. Ucre anlatıyor: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: «— Sanırım haşereler sana eziyet veriyor!» dedi. Ben de: «— Evet Ya Resulallah!» diye karşılık verdim. Bunun üzerine Nebimiz bana: «— Tıraş ol. Fidye olarak ya üç gün oruç tut, ya alta fakiri doyur, ya da bir koyun kurban kes.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ka*b b. Ucre anlatıyor: Ben arkadaşlarıma ait bir çömleğin altını üflerken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana geldi. Benim saç ve sakallarım haşerelerle dolmuştu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem alnımdan kaldırarak: «— Bu saçları kestir. Fidye olarak da, ya üç gün oruç tut, ya da altı fakiri doyur» buyurdu. Nebi s.a.v. yanımda kesilecek kurbanlık olmadığını biliyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr b. As'dan: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mina'da durdu, müslümanlar kendisine muhtelif sorular soruyorlardı. Bu arada adamın biri gelerek: «— Ya Resulallah! kurban kesmeden önce bilmediğim için tıraş oldum, dedi. Nebi s.a.v.: «— Kurbanını kes, önemli değil.» buyurdu. Daha sonra başka bir kimse daha gelerek: «— Ya Resulallah! Cemreleri taşlamadan önce bilmediğim için kurban kestim, dedi. Buna da cevaben Nebimiz: «— Taşını at önemli değil!» buyurdu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e burada gelmiş ve geçmiş ne sorulduysa hepsine de cevabı: «— Yap, önemli değil» oldu
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer'den: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gazveden, hacdan veya bir umreden dönerken her yüksek yerden geçerken üç defa tekbir getirirdi. Sonra da: «Tek olan Allah'tan başka ilah yoktur. Onun hiç bir şekilde ortağı da yoktur. Mülk onundur, hamd da ona mahsustur. O her şeye kadirdir. Dönenler, tövbe edenler, ibadet ve secde edenler, rabbimize hamdedenler, Allah vaadinde sadıktır. Kuluna yardım eder, Allah düşmanı grupları o tek başına hezimete uğratır,» diye dua ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem devesinin hevdecinde (çadırında) duran bir kadının yanından geçiyordu. Kadına: «— Bu Allah'ın resulüdür!» dendi. Bunun üzerine kadın yanındaki çocuğun yanlarından tutup kaldırarak: «— Bu haccedebilir mi ya Resulallah?» diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: «— Evet, sana da sevap olur» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Talha b. Ubeydillah b. Keriz'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «Şeytan arefe günü görüldüğünden daha küçük, daha hakir, daha zelil ve daha öfkeli hiç bir zaman görülmedi. Bunun sebebi de rahmetin indirilişini, Allah'ın büyük günahları affedişini görmesidir. Bir de arefe gününden de daha küçük, daha zelil, daha öfkeli görüldüğü bir gün vardır ki o da Bedr harbinin olduğu gündür.» Bu söz üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: «— Bedr'de şeytan ne gördü ya Resulallah?» diye sorulunca şöyle buyurdu: v— Cebrail'in melekleri savaş için sıra sıra yaptığını gördü.» İBN-İ MACE’DEKİ ŞU HADİS’İ OKUMANIZI ÖNERİRİM !!! BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Talha b. ubeydillah b. Keriz'den: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «Duaların en efdali arefe günü yapılandır. Benim ve benden önceki Nebilerin söylediklerinin en efdali de: La ilahe illallahu vahdehu la şetike heh» sözüdür. Îbn Abdilber derki: "Mürsel oluşunda, Malik'ten ihtilaf yoktur, bu isnadları sağlam bir yolla müsned oluşunu bilmiyorum. Faziletlerle ilgili hadisler, sağlam bir delile ihtiyaç duymaz. Ali ve Îbn Amr'dan müsned olarak gelmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Malik'ten Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'nin fethedildiği sene Mekke'ye girdiğinde başında miğfer vardı. Miğferi çıkarınca bir adam kendisine gelerek: «— Ya Resulallah! îbn Hatal, Kabe'nin perdeleri arasına sığınmış!» dedi. Bunun üzerine Nebimiz: «— Onu öldürün!» buyurdu. İmam Malik der ki: Ogün Resulullah da —Allah bilir—ihramlı değildi
- Bāb: ...
- باب ...
Nafî'den: Abdullah b. Ömer Mekke'den yola çıktı. Kudeyd'e gelince kendisine Medine'den bir haber geldi. Bunun üzerine hemen ihramsız olarak Mekke'ye döndü
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. imran el-Ensarî, babasından naklediyor: Ben Mekke yolu üzerindeki Serha'nın altında dururken Abdullah b. Ömer geldi. «— Neden bu ağacın altındasın?» dedi. «— Gölgesinde oturmak için.» dedim. «— Başka sebebi var mı?» dedi. «— Hayır, sadece gölgesi için» dedim. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer eliyle doğu tarafını işaret ederek Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletti: «Mina'daki iki küçük dağ arasına varınca orada Sürer denilen bir vadide bir ağaç vardır. O ağacın altında yetmiş bin Nebi yaşamıştır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Yahya b. Habban naklediyor: Bir adam, Rebeze'de Ebu Zerr'e rastladı. Ebu Zerr adama: «— Nereye?» diye sordu. Adam: «— Hacca gitmek istiyorum.» diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebu Zerr: «— Başka bir sebep var mı?» dedi. Adam: *— Hayır! dedi Ebu Zerr; «—Peki öyleyse yap» dedi. Olayın devamını adam şöyle anlatıyor: Oradan ayrıldıktan sonra Mekke'ye kadar geldim. Bir müddet orada kaldıktan sonra, bir 'gün kalabalık içinde bir adamı itekledim. Birde ne göreyim? Rebeze'de karşılaştığım ihtiyar bu!.. Yani Ebu Zerr! Beni görünce tanıdı ve: «— Seninle konuşan benim!» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
İmâm-ı Mâlik der ki: Hayvan, kumaş ve diğer ticari eşyaları satın alan kimsenin yaptığı alış-veriş caiz değilse, bu kişiye almış olduğu eşyaları sahibine iade etmesi emredilir. Mâlik der ki: Mal sahibi, geri aldığı malın parasını, kendisine iade edilen güne göre değil, sattığı güne göre (aldığı parayı aynen) öder. Çünkü ödeme, malı müşterinin teslim aldığı güne göredir. Müşterinin yanında malın değeri düşmüşse zarar mal sahibine ait; değer fazlası yine mal sahibinindir. Müşteri malı teslim aldığı zaman mal rağbette, fiat yüksek olup iade ederken mal kimsenin rağbet etmediği bir zamanda fiat düşük olabilir. (Bunlardan müşteri sorumlu değildir. Zira satış aslında batıldır. Mal müşterinin yanında emanet sayılır). Mesela müşteri malı alırken değeri on dinar olup iade ederken bir dinara düşmüşse, mal sahibi müşteriden dokuz dinar istiyemez. Yahut malı satarken değeri birdinar olup geri alırken değeri on dinara yükselmişse, müşteri de mal sahibinden dokuz dinar fazla isteyemez. Ancak malı teslim aldığı günün değeri olan bir dinarı alır. Mâlik der ki: Bunu şu mesele açıklar: Bir hırsız herhangi bir eşyayı çalsa, çaldığı günkü değerine bakılır. El kesecek miktara ulaşmışsa eli kesilir. Hapsedilmesi ya da kaçması sebebiyle el kesme işi gecikse ve bu arada çaldığı şeyin değeri el kesmeyi gerektirmeyen miktara da düşse eli kesilir. Eğer çaldığı zamanki kıymeti el kesmeyi gerektirmiyecek kadar azsa, sonradan malın değerinin yükselmesi elini kesmeyi gerektirmez