Sahih Muslim
...
(1) Kitāb: The Book of Faith
(1) ...
Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Zekeriyyâ b. Ebî Zaide ile Ebu Muâviye, Asım'dan, o da Ebu Osman'dan, o da Sa'd ile Ebu Bekre'den naklen her ikisinin de dediki: Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Kim babasından başkasından olduğunu iddia edip de o iddia ettiği şahsın, babası olmadığını biliyorsa cennet ona haramdır" buyururken kulaklarım onu dinledi, kalbim onu belledi. NEVEVİ ŞERHİ (215, 216, 217) (215) Allah Resulünün: "Babalarınızdan yüz çevirmeyin ... " (2/51) Diğer rivayette "her kim İslam'da ... cennet ona haramdır" buyurmaktadır. Birinci rivayetin (214) ise şerhi bundan önceki başlıkta yapılmış bulunmaktadır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml'in: "Cennet ona haram olur" buyruğu hakkında da benzeri buyruklar ile ilgili daha önce sözkonusu ettiğimiz iki türlü yorum yapılmıştır. Bunlardan birisi bu böyle bir işi helal kabul ederek yapan kimse hakkında yorumlanır, ikincisi de böyle bir kişinin amelinin karşılığı ilk olarak cennete girip, umduklarını elde eden ve (cehennemden yana) esenliğe kavuşan kimseler arasında olmak anlamıyla ona haramdır. Bu sebeple böyle bir kimse bu ilk girenler ile birlikte girmesi engellenip, bundan sonra oraya girmesi sureti ile cezalandırılması da mümkündür, hiçbir şekilde cezalandırılmayıp, şanı yüce Allah'ın onu affetmesi de mümkündür. "Haram kılma"nın anlamı yasak etmek ve engellenmek demektir. "Babasından yüz çevirmek" yani nesebinin ondan olduğunu söylemeyi terk edip, babası olduğunu inkar etmek, demektir çünkü bir şeyi terk edip, ondan hoşlanmamak anlamı kastedilince "rağbet etmek" anlamındaki mı "an" harfi cerri ile kullanılır. Eğer bir şeyi tercih edip, isteyecek olursa aynı fiil "fi" harfi cerri ile kullanılır. Ebu Osman'ın "Ziyad'a nesep uydurulduktan sonra Ebu Bekre ile karşılaştım ... Bunu ben de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinledim" rivayetine gelince, Ebu Osman'ın bu sözlerinin anlamı Ebu Bekre'nin yaptığını reddetmek, tepki göstermek anlamındadır çünkü burada sözü edilen Ziyad, Ziyad b. Ebu Süfyan olarak bilinen kişidir. Hakkında (babasının oğlu Ziyad anlamında) Ziyad b. Ebuh denildiği gibi (annesinin oğlu Ziyad anlamında) Ziyad b. Ummihde denilir. Ebu Bekre'nin anne bir kardeşidir. Ziyad b. Ubeyd es-Sekafı diye de bilinirdi, sonra Muaviye b. Ebu Süfyan kardeşi olduğunu ileri sürüp, onu babası Ebu Süfyan'ın nesebine kattı. Böylelikle de önceleri Ali b. Ebu Talib (r.a.)'ın arkadaşlarından iken, onun arkadaşları arasına girmiş oldu. Bundan dolayı Ebu Osman, Ebu Bekre'ye: Bu yaptığınız da ne oluyor, diye çıkışmıştır. Ebu Bekre (r.a.) ise böyle bir şeyi kabul etmeyen ve bundan dolayı Ziyad'a darılıp, ebediyen onunla konuşmayacağına dair yemin etmiş birisi idi. Muhtemelen Ebu Osman ona bu sözleri söylediğinde Ebu Bekre'nin bu tepkisi kendisine ulaşmamıştı yahut bu yaptığınız da ne oluyor sözü ile senin kardeşinin bu yaptıkları ne çirkin, cezası ne büyük bir iştir çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle bir iş yapana cenneti haram etmiştir maksadıyla da söylemiş olabilir. (2/52) Ebu Osman'ın sözü olarak c.?;I): iddia edildi, ileri sürüldü lafzını dal harfi ötreli, ayn harfi kesreli olarak -meçhul (edilgen) bir mı olarak harekeledik. Muaviye onun nesebini iddia edince demektir. Hafız Ebu Amir el-Abderi'nin hattı ile ise bu laflZ dal harfi ve ayn harfi fethalı olarak bu işi yapanın öznesi Ziyad olmak üzere harekelemiştir. Bunun da şöyle bir açıklaması vardır: Muaviye bu iddiada bulununca Ziyad da onu tasdik etti. Böylelikle Ziyad da Ebu Süfyan'ın oğlu olduğunu iddia etmiş oldu. Allah en iyi bilendir. Sad b. Ebu Vakkas (r.a.)'ın: "(,:?l.;~i ~): Kulaklarım işitti" ibaresini biz bu şekilde (fiilin sonunda özneye delalet eden te harfi olmaksızın) ve kulaklarım anlamındaki laflZ da tesniyeli olmak üzere zapt ettik (harekeledik). Şeyh Ebu Amr b. es-Salah da bunu bu şekilde tesniye olarak Ebu'lFeth es-Semerkandi'nin, Abdulgafir'den diye naklettiği rivayetinde nakletmiş bulunmaktadır. O dedi ki: Bu laflZ itimat olunan Ebu'l-Kasım el-Asakiri'nin ve başkalarının asıl nüshalarında ise tesniye elifi olmaksızın "kulağım" şeklindedir. Kadı lyaz'ın nakletliğine göre ise bazıları buradaki "sem'" fiilini mastar (mef'ul-i mutlak) olmak üzere ayn harfi fethalı olarak harekelemiştir. "Kulağım" anlamındaki lafzı da tekil olarak zikretmişlerdir. Biz de bunu el-Ceyani yolu ile mim harfi sakin olmakla birlikte, ayn harfi ötreli olarak zapt ettik, uygun olanı da budur. Sibeveyh de: Araplar kulağı m Zeyd' i şunu söylerken dinlemiştir (dinlemek anlamındaki lafız ayn harfi ötreli olarak sem'u şeklinde) derler, demiştir. Kadı HaflZ Ebu Ali b. Sukkere'nin ise bu kelimeyi bizim ilk olarak zikrettiğimiz üzere mim harfi kesreli (mazi bir fiil şeklinde: dinledi, anlamında) diye harekelediği nakledilmiş ise de Kadı bunu kabul etmemiştir fakat onun bu kabul etmeyişinin bir kıymeti yoktur. Aksine sözü geçen bütün bu şekiller sahihtir ve açıkça anlaşılan nakillerdir. Mim harfinin kesreli olarak (mazi bir mı şeklinde) okunuşunu destekleyen husus ise diğer rivayette geçen: "Bunu kulaklarım duydu, kalbim belledi" ifadesidir. Allah en iyi bilendir. (217) Diğer rivayetteki: (....): "Kulaklarım Muhammed'i dinledi, kalbim belledi" ibaresinde "Muhammed" lafzının nasb ile gelmesi fiillerin sonundaki he zamirinden bedelolduğundan ötürüdür. Yani onu belledi, onu dinledi demek olur. Allah en iyi bilendir. Senet ile ilgili olarak şunları söyleyelim: Senette Harun el-Eyli ve İrak vardır. İrak' ın ayn harfi kesreli, son harfi de kef' dır. Senetteki Ebu Osman "en-Nehdi" nispetli olup, adı Abdurrahman b. Mull (şeddeli lam) iledir, mim harfi ise hem kesreli, hem ötreli okunur. Mim harfi kesreli, lam harfi sakin ve sonunda hemze ile "mil'" diye de söylenir. Mukaddimenin şerhinin son taraflarında buna dair açıklama geçmişti. Ebu Bekre'nin adı ise Nufey' b. Haris b. Kelede'dir. Onun ve kardeşi Ziyad'ın annesi ise Haris b. Kelede'nin eariyesi olan Sümeyye'dir. Ona Ebu Bekre (makara sahibi) denilmesinin sebebi ise Taif kalesinden Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir makara ile kendisini sarkıtarak inmesinden dolayıdır. Basra'da 51 yılında -52 de denilmiştir- vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun. Şam yüee Allah en iyi bilendir
Referans | : | 1 220 |