Sahih Muslim
...
(1) Kitāb: The Book of Faith
(1) ...
Bize Yahya b. Yahya tahdis etti. Bize Cerir, Muğire'den haber verdi. O Şa'bl'den şöyle dediğini nakletti: Cerir b. Abdullah, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu tahdis ederdi: "Köle kaçtığı takdirde hiçbir namazı kabul olunmaz. " Diğer tahric: Ebu Davud, 4360; Nesai, 4063, 4064. Ayrıca 4065, 4066, 4067'de mevkuf olarak, 4062'de de mevkuf olarak rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 3217 NEVEVİ ŞERHİ (225, 226 ve 227 numaralı hadisler için): Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Herhangi bir köle efendilerinden kaçacak olursa ... " Diğer rivayette: "Zimmet ondan uzak olur." Diğerinde ise: "Köle kaçacak olursa hiçbir namazı kabul edilmez" buyurulmaktadır. Bu hadislerde ondan "kafir" diye söz edilmesi ile ilgili bundan önceki başlıkta yapılan açıklama şekilleri sözkonusudur. "Ondan zimmet beri olur." Onun zimmeti yoktur demektir. Şeyh Ebu Amr (rahimehullah) dedi ki: Burada sözkonusu olan zimmetin saygınlık ve dokunulması yasak olan haklar diye açıklanan zimmet olması da mümkündür, Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onun için yüce Allah'ın zimmeti ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zimmeti vardır" buyruğu türünden olması da mümkündür. Bu da onun teminatı, güvenliği ve koruması anlamındadır. İşte kaçan köle önceleri efendisinin kendisini cezalandırıp, hapsetmesine karşı koruma altında iken kaçmak suretiyle onun bu özelliği ortadan kalkmış olur. Allah en iyi bilendir. Namaz ve Benzeri Amellerin Sahih Olmasına ve Kabul Edilmesine Dair Allah Resulünün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Köle kaçarsa hiçbir namazı kabul edilmez" buyruğunu ise, İmam el-Mazerı tevil etmiş, daha sonra Kadı Iyaz -Allah ikisine de rahmet buyursun- da onu takip etmiş bulunmaktadır. Tevili şöyledir: Bu kaçmayı helal kabul eden kişi hakkında yorumlanır. Böyle bir kimse kafir olur, namazı da, onun dışındaki bir ameli de kabul olunmaz. Namaz sözkonusu edilerek diğer amellerine dikkat çekilmiş olmaktadır. Ancak Şeyh Ebu Amr (b. es-Salah) bunu kabul etmeyerek şöyle demiştir: Hayır, bu hüküm helal kabul etmeyen başka kimseler hakkında da geçerlidir. Amelin kabul edilmemesi, sahih olmamasını gerektirmez çünkü kaçak kölenin namazı sahihtir ama makbul değildir. Kabulolunmaması bu hadisten dolayıdır çünkü namazı masiyet ile birlikte ifa edilmiştir. Namazının sahih olması ise sahih olması için gerekli şart ve rükünlerinin varlığından dolayıdır. Bunun böyle olmasında da bir çelişki yoktur. Namazın kabul edilmeyişinin etkisi ise sevabının ortadan kalkmasında, sahih olmamasının etkisi ise kaza yükümlülüğünün bulunmamasında ve ona namazı terk eden kimsey? verilen ceza gibi cezanın verilmeyeceğinde ortaya çıkar. Şeyh Ebu Amr İbnu's-Salah (rahimehullah)'ın sözleri bunlardır. Bu da güçlü ve güzeloluşunda şüphe bulun- . mayan bir açıklamadır. Mezhebimize mensup ilim adamları çoğunlukla gasp edilmiş bir evde kılınan namaz sahihtir fakat sevabı yoktur demişlerdir. Ben mezhep alimlerimizden Ebu'n-Nasr es-Sabbağ'ın kardeşinin oğlu Kadı Ebu Mansur'un kendisinden naklettiği fetvalarında şunları söylediğini gördüm: Bizim Irak'taki mezhep alimlerimizin bilinen sözleri gasp edilen bir evde kılınan namazın sahih olduğudur. Bu şekilde kılınan bir namaz ile farz sakıt olur ama sevabı yoktur. Ebu Mansur dedi ki: Horasan'daki mezhep alimlerimizin ise ihtilaf ettiklerini gördüm. Onlardan kimisi namaz sahih olmaz demiştir. Hocamızın el-Kamil adlı eserinde zikrettiğine göre namazının sahih olması ve onu kılması dolayısıyla da sevabını elde etmiş olması gerekir. Yaptığı işi dolayısıyla sevap kazanmış olur, gasb edilmiş bir yerde kalmak suretiyle de asi olur. Eğer bizler onun sahih olmadığını söyleyemiyorsak sevabının da olmayacağını söyleyemeyiz. (2/58) Ebu Mansur dedi ki: İşte bu böyle bir namazın sahih olduğunu kabul edenlerin yöntemine uygun yapılmış bir kıyastır. Allah en iyi bilendir. Kölenin kaçışını anlatmak için kullanılan "ebeka" fiili be harfi fethalı olarak da, kesreli olarak da söylenebilir. Her ikisi de meşhur iki söyleyiş olmakla birlikte fethalı söyleyiş daha fasihtir, Kur'an-ı Kerim'de de: "Hani o dopdolu gemiye kaçıp sığınmıştı" (Saffat, 140) buyruğunda be harfi fethalı gelmiştir. "Mansur b. Abdurrahman'dan, O Şa'bl'den, o Cerir'den şöyle derken dinlediğini nakletti ... Mansur dedi ki: Allah'a yemin olsun ki bu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet edilmiştir... hoşlanmıyorum" ibarelerinin anlamı şudur: Mansur bu hadisi Şa'bl' den, o Cerir' den Cerir'e mevkuf olarak rivayet etmiştir. Daha sonra Mansur bu hadisi ona mevkuf olarak rivayet ettikten sonra şunları söylemiştir: Allah'a yemin olsun ki bu hadis Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e merfudur (onun kendi buyruğu, hadisidir). Bu sebeple ey hazır bulunan havas (özel) kimseler ben rivayet ettiğim lafzımda açıkça nebinin hadisi olduğunu belirterek merfu olarak rivayet etmekten hoşlanmıyorum. Bu sefer masiyet ehli kimselerin cehennemde ebedi kaldığını söyleyen Harici ve Mutezilerle dolu olan bu Basra'da bu rivayet benden yaygınlaşır hatta Hariciler cehennemde ebedi kalmaktan ayrı olarak böyle birisinin kafir olduğuna da hükmederler. Bu durumda onlar bu hadisin zahirine yapışabilirler. Bizler bunun (benzeri rivayetlerin) tevilinin nasılolduğunu ve bu kanaate sahip olanların görüşlerinin batıl oluşunu, bu kitabın çeşitli yerlerinde sözünü ettiğimiz kesin ve açık deliller ile önceden açıklamış bulunmaktayıı. Burada sözü geçen Mansur b. Abdurrahman el-Eşel el-Gudani el-Basrı olup, Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Main sika olduğunu, Ebu Hatim er-Razi ise zayıf olduğunu belirtmiştir. Rivayette her birisine Mansur b. Abdurrahman denilen beş kişi vardır ki, bu onlardan birisidir. Allah en iyi bilendir. DAVUDOĞLU
Referans | : | 1 230 |