Sahih Muslim

...

(1) Kitāb: The Book of Faith

(1) ...

Bize Ahmed b. Ahdete'd-Dabbî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülaziz b. Muhammed ile Ebu Alkamete'l-Fervî rivayet ettiler. Dedilerki; Bize Safyan b. Siileym, Abdullah b. Selman’dan o da babasından, o da Ebu Hureyre'den (2/30a) şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah Yemen'den, ipekten yumuşak bir rüzgar gönderecek, kalbinde -Ebu Alkame: Tane ağırlığı kadar, dedi; Abdulaziz de, zerre ağırlığı kadar, dedi- iman bulunup da ruhunu almadık hiçbir kimse bırakmayacaktır. " Bunu yalnız MüsIim rivayet etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 13468 NEVEVİ ŞERHİ: "Şüphesiz yüce Allah Yemen tarafından ipekten yumuşak bir rüzgar gönderecek ... Ruhunu kabzetmedik kimseyi bırakmayacak. " Senedinde Ebu Alkame el-Ferevi vardır ki adı Abdullah b. Muhammed b. Ebu Ferve el-Medeni olup, Osman b. Affan (r.a.)'ın hanedanının azatlısıdır. Hadisin manasına gelince, bu türden çeşitli hadisler gelmiş bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir: Yeryüzünde Allah Allah diyenler tamamen ortadan kalkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. " "Kıyamet Allah Allah diyen kimsenin üzerine kopmayacaktır. " "Kıyamet ancak yaratılmışların şerIilerinin başına kopar. " Bütün bu hadisler ve bu anlamdaki diğer hadisler zahirIeri üzeredir. "Kıyamet gününe kadar ümmetimden bir kesim hak üzere üstünlük sağlamış olarak var olacaklardır" hadisi ise bu hadislere muhalif değildir. Çünkü bu hadisin anlamı şudur: Bunlar kıyamete yakın ve kıyamet alametlerinin ardı arkasına çıkmış olacakları bir zamanda ortaya çıkacak, bu yumuşak rüzgar ruhlarını kabzedinceye kadar hak üzere kalmaya devam edeceklerdir. Bu hadiste onların kıyametin kopacağı vakte kadar kalmalarının mutlak olarak sözkonusu edilmesi ise kıyamet alametlerinin ortaya çıkıp, kopmasının da son derece yakınlaşmış olduğu zamana kadar kalacakları manasınadır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in: "Bir tane ağırlığı yahut bir zerre ağırlığı kadar iman" buyruğu (2/132) ile imanın artıp eksildiğini kabul eden doğru kanaate açıklık getirilmektedir. Resulullah (sallallahu aleyhi ve seliem}'in: "İpekten yumuşak bir rüzgar" buyruğunda da -yüce Allah en iyi bilendir ya- onlara yumuşaklıkla davranılacağına, onlara ikramda bulunulacağına işaret vardır. Allah en iyi bilendir. Yine bu hadiste "yüce Allah'ın Yemen'den bir rüzgar göndereceği" belirtilmektedir. Müslim'in sözkonusu ettiği kitabın son taraflarında yer alan Oeccal ile ilgili hadislerin akabinde yer alan hadiste ise "Şam tarafından bir rüzgar" buyurulmaktadır. Buna da şu iki şekilde cevap verilir: 1-Bunların biri Şam tarafından, diğeri Yemen tarafından esecek iki rüzgar olma ihtimali vardır. 2-Bu rüzgar ilk olarak bu iki iklimden birisinden başlayacak sonra diğerine ulaşacak ve oradan yayılacaktır. Allah en iyi bilendir. DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bu ma'nada bir çok hadiseler varid olmuştur. Ezcümle: «Yeryüzünde Allah Allah diyen kalmadıkça,, kıyamet kopmaz.», «Kıyamet Allah Aliah diyen hiç bir kimsenin üzerine kopmaz», «Kıyamet ancak halkın kötüleri üzerine kopacaktır.» buyuruimuştur. İmam Nevevî bu hadislerin hepsinin zahiri ma'naları üzere bırakıldığını yanî.te'vile lüzum olmadığını söylüyor. Vakıa bir hadisde: «Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar hakka müzahir olmak­ta devam edeceklerdir.» Buyurulmuşsa da bu hadis yukarıda zikredilen hadislere muhalif değildir. Çünkü; ma'nası: «bu ümmetin bazı ferdleri kıyamet alametleri zuhur edinceye kadar hak dine yardımcı olacaklar,» demektir; hadisde Kıyamete kadar» denilmiş olsa da maksad onun alametleridir. Binaenaleyh; bu babtaki hadislerin hepsi ma'nen müttehiddir; ve hepsinden murad: Kıyamet yaklaşdığı, alametleri zuhur ettiği zaman demektir. Hadis-i Şerifdeki: «bir dane ağırlığı yahud zerre mikdarı» ifadesi; «İman artar, eksüir.> diyenlere delildir. Nevevî: «sahih olan mezheb budur.» diyor. «Allah Yemen'den, ipekten daha yumuşak bir rüzgar gönderecek...» ibaresinden Nevevî: «mu'min kullara ikram için onların ruhları rifku mulayemetle kabzolunacak» ma'nasını çıkarıyorsa da Müslim şarihlerinden Muhammed el-Übbi Nevevî 'nin bu sözünü mutlak olarak kabul etmeyerek şunları söylüyor: «Bu ma'na sözün gelişinden anlaşılmaktadır. Yoksa ne kolaylık göstermek ikrama delil olabilir; ne de güçlük göstermek şikaavete; Zira meşakkate duçar olmuş nice said kullar ve suhulete nail olmuş nice şakiler vardır. Mesela : Zeyd b. Eslem'in babasından rivayet ettiği bir hadisde: «mu'minin üzerinde, amel ile eremediği bir derece kalırsa, ölüm ıztırab île ahirettekİ derecesini tamamlasın diye Allah Teala ona ölümü şiddetli verir. Kafirin de dünyada karşılığı verilmeyen bir eyiliğî olursa önada ölümü asan eyler.» buyuruimuştur. Rivayete göre Aişe (Radıyallahu Anha) : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in ne derece şiddetli ölüm ıztırabı çektiğini gördükten sonra ben hiç bir kimsenin kolay ölümüne imrenmem. Elini bir bardağın içine daldırıyor; yüzünü siliyor ve: «Allahım bana ölümü asan eyle! zira ölümün sekeratı vardır;» diyordu. O zaman Fatıme: «Babacığım, ab senin ıztırabın bana pek giran geliyor,» demiş; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu günden sonra babanın hiç iztırabi olmayacak, buyurmuştu., demiştir.» Bu hadisde rüzgarın Yemen'den geleceği bildirilmiştir. Müslim'in kitabın sonunda, Deccal hadislerinin akibinde tahriç ettiği bir hadisde bu rüzgarın Şam tarafından geleceği bildirilmektedir. İmam Nevevi buna iki vecihle cevap vermiştir. 1 -Bu rüzgarların iki dane olması ve birinin Yemen'den, diğerinin Şam'dan gelmesi muhtemeldi?. 2 -Rüzgarın bu iki iklimin birinden başlayarak ötekine erişmesi ve oradan her tarafa yayılması da bir ihtimaldir

...
Referans:1 312