Sahih Muslim
...
(1) Kitāb: The Book of Faith
(1) ...
Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti. Bize Cerir, Umare -b. el-Ka'ka'den tahdis etti. O Ebu Zur'a'dan, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana soru sorun" buyurdu. Ashab, heybetinin etkisi ile ona soru sormaktan çekindiler. Sonra bir adam gelip onun dizlerinin yanında oturuverdi. Ey Allah'ın Rasulü, İslam nedir, dedi. O: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaman, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, ramazan orucunu tutmandır" buyurdu. Adam: Doğru söyledin, dedi. Adam: Ey Allah'ın Rasulü iman nedir? (1/40a) dedi. Allah Rasulü Sallallahu aleyhi ve Sellem: "Allah'a, meleklerine, kitabına, ona kavuşmaya, rasullerine iman etmen, ölümden sonra dirilişe iman etmen ve her şeyiyle kadere iman etmendir" buyurdu. Adam: Doğru söyledin dedi. Sonra: Ey Allah'ın Rasulü, ihsan nedir, dedi. Allah Rasulü Sallallahu aleyhi ve Sellem: ''Aziz ve celi! Allah'tan onu görüyormuşsun gibi korkmandır çünkü sen onu görmezsen dahi muhakkak o seni görür" buyurdu. Adam: Doğru söyledin dedi. Sonra: Ey Allah'ın Rasulü, kıyamet ne zaman kopacak, dedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hakkında kendisine soru sorulan sorandan daha bilgili değildir ama ben sana şartlarını söyleyeyim. Kadının efendisini doğurduğunu görürsen işte bu onun şartlarındandır. Çıplakların, yalınayaklı, sağır ve dilsiz kimselerin yeryüzünün hükümdarları olduğunu görecek olursan işte bu onun şartlarındandır. Dilsiz hayvanlara çobanlık edenlerin uzun bina dikmekte birbirleriyle yarıştıklarını görürsen işte bu onun şartlarındandır. (Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi ise) Allah'tan başka kendilerini kimsenin bilemediği gaybın beş hususu içerisindedir" buyurdu. Sonra da: "Saatin (kıyametin ne zaman kopacağının) ilmi muhakkak Allah'ın yanındadır. Yağmuru o indirir, rahimlerde olanı bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiçbir nefis de hangi yerde öleceğini bilmez. Muhakkak Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır. " (Lakman, 34) ayetini okudu. (Ebu Hureyre) dedi ki: Sonra adam kalktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O adamı bana geri getirin" buyurdu. Adamı aradılar ama bulamadılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu Cebrai! idi. Siz soru sormayınca o da sizin (dininizi) öğrenmenizi istedi" buyurdu. Diğer tahric: Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14915 (AHMED DAVUDOĞLU) AÇIKLAMA : Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: «Bana sorun!» buyurması ashaba canı sıkıldığı içindi. Çünkü ashab bir çok sualler sormuşlardı. Hatta Peygamber (s.a.v.) bazılarının kendisini müşkül mevki'de bırakmak için sual sorduklarını hissederek gazaba gelmiş; yüzü kıpkırmızı olmuştu. İşte bu teessür ve iğbirar (kırgınlık) haleti içerisinde onlara:«Sorun bana, sorun! Vallahi şu yerimde bulunduğum müddetçe bana ne sorarsanız size ondan haber veririm...» buyurmuşlardı. Hadisin tamamı ileride gelecektir. Ashab bundan korktular. Sual hususuna dair bir de ayet nazil oldu. Artık kimse sual sormaz oldu. Allah'u Teala, Cibril (a.s.)'ı insanlara dinlerini öğretmek için o zaman göndermiştir
Referans | : | 1 99 |