Sahih Muslim

...

(10) Kitāb: The Book of Prayer - Eclipses

(10) ...

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivayet etti. İkisinin sözleri de biribirine yakındır. Dediki: Bana babam rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülmelik, Atâ'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in oğlu İbrahim'in vefat ettiği gün güneş tutuldu. Halk derhâl: «Bu güneş ancak İbrahim'in vefatı için tutulmuştur.» dediler. Bunun üzerine Peygamber {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağa kalkarak, cemaata dört secde ile altı rükû'lu (iki rek'at) namaz kıldırdı. Evvelâ tekbîr aldı, sonra Kur'an okudu. Ama kıraati uzattı. Sonra aşağı yukarı kıyamı derecesinde uzun bir rükû' yaptı. Sonra başını rükû'dan kaldırarak birinci kırâatdan daha kısa olmak üzere Kur'an okudu. Sonra aşağı yukarı kıyam'ı derecesinde bir rükû' yaptı. Sonra başını rükû'dan kaldırarak ikinci kırâatdan daha kısa olmak üzere Kur'an okudu. Sonra ayakta kaldığı kadar uzun süren bir rükû' yaptı. Sonra başını rükû'dan kaldırdı. Sonra secdeye kapandı ve iki secde yaptı. Sonra kalkarak yine üç rükû yaptı ki, bu üç rükû'dan her biri kendinden sonrakinden daha uzundu. Rüku'u da takriben sücûdu kadar oluyordu. Sonra geriledi, arkasındaki safflarda gerilediler. Böylece son satf'a vardık. (Râvî Ebu Bekir: Böylece kadınlar saff'ına vardık, diye rivayet etti. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (tekrar) ilerledi, onunla birlikte cemâat da ilerledi. Nihayet Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (evvelki yerine durdu. Namaz'dan, ayrılhği zaman güneş de eski hâline dönmüştü. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şunları söyledi: «Ey Cemâat! Güneş ile ay ancak Allah'ın âyetlerinden iki âyetdirler. Bunlar insanlardan hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. (Ebu Bekîr: Beşer'in ölümünden dolayı, dedi.) Sîz bu nev'îden bir şey gördünüz mü açılıncaya kadar namaz kılın. Size vaad edilen hiç bir şey yoktur ki, ben onu şu namazımda görmüş olmıyayım. Sizi te'mîn ederim ki, bana cehennem getirildi. Bu da yalını bana dokunur korkusu ile gerisi geriye çekildiğimi gördüğünüz sırada oldu. Hattâ orada çomaklı herifin ateş içinde bağırsaklarını sürüdüğünü gördüm. Vaktiyle hacıların paralarını çomağı ile çalardı. Eğer malının çalındığını anlayan olursa: (çomağıma takıldı.) derdi. Farkına varan olmazsa alıp götürürdü. Ben, orada kedi sahibi kadını da gördüm; o kadın ki vaktiyle kediyi bağlayarak aç tutmuştu. Ona, yerin haşerâtından yemesine müsaade etmemiş, nihayet hayvan açlıktan ölmüştü. Sonra (bana) cenneti de getirdiler, bu da eski yerimde duruncaya kadar ilerlediğimi gördüğünüz sırada oldu. Yemin olsun ki elimi uzattım, siz güresiniz diye cennetin meyvelerinden koparmak istiyordum. Sonradan bunu yapmamayı düşündüm. İşte bu suretle size vaadedilen her şey'i ben bu namazımda görmüş oldum.»

...
Referans:10 2102