Sahih Muslim

...

(2) Kitāb: The Book of Purification

(2) ...

Bize Harun b. Maruf tahdis etti. (H) Bana Harun b. Said (3/48a) el-Eyli ile Ebu't-Tahir tahdis edip (Harun b. Maruf ile birlikte) dediler ki: Bize Vuheyb tahdis etti. Bana Amr b; Haris'in haber verdiğine göre Habbfm b. Vasi' kendisine şunu tahdis etti: Babasmın kendisine tahdis ettiğine göre o Abdullah b. Zeyd b. Asım el-Mazini'yi şunları anlatırken dinlemiştir: O Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i abdest alırken gördü. Mazmaza yaptıktan sonra istinsar yaptı sonra üç defa yüzünü, üç defa sağ elini, üç defa diğerini yıkadı, elinin artığı dışında bir su ile başına mesh etti ve iyice temizleyinceye kadar da ayaklarını yıkadı. Ebu't-Tahir dedi ki: Bize İbn Vehb, Amr b. Haris'den tahdis etti. Diğer tahric: Ebu Davud, 120; Tirmizi, 35; Tuhfetu'l-Eşraf, 5307 NEVEVİ ŞERHİ (554-558 numaralı hadisler): (554) Hadisin senedinde geçen Abdullah b. Zeyd b. Asım ezan ile ilgili rüyayı gören Abdullah b. Zeyd b. Abdu Rabbih'den başka birisidir. Mütekaddimun ve müteahhirun hafızları böyle demişlerdir. Süfyan b. Uyeyne'nin, o da odur demesinin de yanlış olduğunu söylemişlerdir. Onun bu hususta hataya düştüğünü söyleyenlerden birisi de (3/121) Buhari'dir.Sahih'inin istiska (yağmur duası) bölümünde bunu ifade etmiştir. Ayrıca ezan ile ilgili rüyayı gören Abdullah b. Zeyd'in ezan dışında bir hadisinin olduğunun bilinmediği de söylenmiştir. Allah en iyi bilendir. "Bir kap su getirilmesini istedi. Ondan ellerine su döktü." Bu ibarede (su kabı için kullanılan zamir) asıl yazmalarda bu şekilde müennes bir zamirdir ki doğrudur. Mataradan yahut ibrikten döktü, demek olur. Bu ifadeden elleri kabın içerisinde yıkamadan önce su dökerek yıkamanın müstehab olduğu anlaşılmaktadır. "Tek bir avuç sudan mazmaza ve istinşak yaptı ve bunu üç defa tekrar etti." Bundan sonraki rivayette ise "üç avuç sudan mazmaza ve istinşak ile istinsar yaptı" denilmektedir. Hadiste tercih edilen ve sahih kanaat olan mazmaza ve istinşakta sünnetin üç avuç su ile yapılacağının sünnet olduğunun açık bir delili bulunmaktadır. Bunların her birisinden ayrı ayrı mazmaza ve istinşak yapar. Bu meselenin açıklaması ile bu husustaki görüş ayrılığı ilk babta geçmiş bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir. İkinci rivayette: "Mazmaza, istinşak ve istinsar yaptı" ifadesinde dilbilginlerinden ve başkalarından büyük çoğunluğun benimsediği ve tercih edilen kanaat olan istinsar,istinşaktan farklıdır şeklindeki görüşün lehine delil bulunmaktadır. Bu ise her ikisi de aynı anlamdadır diyen İbnu'l-A'rabi ile İbn Kuteybe'nin görüşlerine muhaliftir. Birinci babta buna dair açıklama geçmiş bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir. "Sonra elini (kaba) sokup çıkarttı, üç defa yüzünü yıkadl." Müslim'in sahihinde bu şekilde "el" kelimesi tekil olarak kullanılmıştır. Buhari'nin rivayetlerinin çoğunluğunda da böyledir. Buhari'de yer alan burada adı geçen Abdullah b. Zeyd'in naklettiği bir hadis rivayetinde ise: "Sonra iki elini (kaba) sokup iki eliyle su avuçlayarak yüzünü üç defa yıkadı" denilmektedir. Yine Buhari'nin sahihinde İbn Abbas'tan gelen rivayette: "Sonra bir avuç su aldı, onu böyle yaparak öbür eline kattı ve onunla yüzünü yıkadı, sonra da:Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i böyle abdest alırken gördüm, dedi" şeklindedir. Ebu Davud'un Süneni ile Beyhaki de Ali (r.a.)'dan gelen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in abdest alışının niteliği hakkındaki hadiste de şöyle denilmektedir: "Sonra iki elini birlikte kaba soktu, her iki eliyle bir avuç su alıp onu yüzüne çaldl." Görüldüğü gibi bu hadislerin kimisinde "elini" kimisinde "iki elini" kimisinde de "elini sokup onu diğerinin yanına getirdi" denilmektedir. Buna göre bu hadisler, üç şeklin de caiz olduğuna ve tamamının sünnet olduğuna delildir. Hadisler onun bunları farklı defalarda yaptığı belirtilerek telif edilir. Bu üç şekil, Şafil mezhebi alimlerimizin benimsedikleri üç şekildir. Ama bunlar arasında cumhurun kati olarak ifade edip, Şafil (r.a.)'ın Buveytl ve Müzenl'nin kitaplarında açkıça belirttiği meşhur ve sahih kanaat, müstehap olan yüz için iki elle birlikte su almaktır. Çünkü bu daha kolay ve yüzü iyice yıkamak imkanı bakımından daha uygundur. Allah en iyi bilendir. Mezhebimize mensup ilim adamları derler ki: Yüzünü yıkamaya üst tarafından başlamak müstehaptır çünkü orası daha değerlidir. (3/122) Ayrıca böylesi yüzün tamamını yıkamak açısından daha kolaydır. (3/123) Allah en iyi bilendir. "Yüzünü üç defa yıkadı sonra ellerini. .. ikişer defa yıkadı." Bu lafızlar abdest azalarının farklı kereler yıkanmasının caiz olduğuna ve bir kısmını üçer defa, bir kısmını ikişer, kimini de bir defa yıkamanın caiz olduğuna delildir. Evet, bu caizdir ve bu şekilde abdest almak da hiç şüphesiz sahihtir ama müstehap olan önceden de belirttiğimiz gibi bütün organları üçer defa yıkamaktır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bazı zamanlarda bunları farklı şekillerde yıkaması bunun caiz olduğunu beyan etmek içindir. Nitekim bazı zamanlarda yine caiz olduğunu beyan etmek için birer defa yıkayarak abdest almıştır. O zamanda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için bu daha faziletli idi; çünkü beyan (şeriatı açıklamak) onun hakkında farz idi. Eğer beyan sözlü olarak da gerçekleşir denilecek olursa, fiilen yapılması nefisleri daha bir etkileyicidir ve tevil edilme ihtimalini daha çok uzaklaştırıcıdır, diye cevap verilir. Allah en iyi bilendir. "Ellerini öne ve arkaya götürüp getirerek başını mesh etti." Bu da ilim adamlarının ittifakıyla müstehaptır. Böylesi başın tamamını mesh etmenin ve suyun bütün tüylerine varmasını sağlamanın yoludur. Mezhep alimlerimiz der ki: Bu şekilde geri getirmek örgülü saçı olmayan kimseler için müstehaptır. Başında saç bulunmayıp, saçı da örgülü ise elini geri getirmesi müstehap olmaz; çünkü bunun bir faydası yoktur. Şayet bu durumda elini geri getirecek olursa bu geri getirmesi başını ikinci defa mesh etmesi olarak sayılmaz. Çünkü su o meshin dışındakiler için müsta'mel (kullanılmış) su olur. Allah en iyi bilendir. (3/123) Bu hadiste başın tamamının mesh edilmesinin vacip olduğuna delil yoktur. Çünkü hadis abdestte zorunlu olan yıkamalar için değil, abdestin kemali hakkında varid olmuştur. Allah en iyi bilendir. (557) "Başını mesh etti, onu önden yaptı." Yani meshi önden yaptı. (558) "Bize Harun b. Maruf tahdis etti ... Amr b. Haris'den" Bu tabirler Müslim (rahimehullah)ın ihtiyatını, ilim ve vera'ının ne derece ileri olduğunu göstermektedir. ÇÜnkÜ o Harun adındaki iki ayrı hocası arasında fark gözeterek birincisinde "bize tahdis etti" derken, ikincisinde: "Bana tahdis etti" demiştir. ÇÜnkü onun birincisinden rivayeti üstadının lafzından kendisi ve başkasıyla birlikte sema yoluyla gerçekleşmiş idi. İkinci hocasından rivayeti ise beraberinde başka bir kimse bulunmaksızın yalnız kendisinin onu dinlemesi ile gerçekleşmişti. Daha önce ise birinci durumda "bize tahdis etti" demenin, ikincisinde ise "bana tahdis etti" demesinin müstehap olduğunu belirtmiş idik. Bu şekilde hareket etmek ittifakla müstehaptır, vacip değildir. İşte Müs-• lim (yüce Allah'ın rahmeti ona) bu yolu izlemiştir. Bu gibi rivayetlerde inceliklere çokça dikkat etmiştir. Bunun benzerlerini daha önce gösterdiğimiz gibi yüce Allah'ın izniyle yine çok sayıdaki benzerlerine dikkat çekmeye devam edeceğiz. Allah en iyi bilendir. (Hadisin sonunda) "Ebu't-Tahir dedi ki: Bize İbn Vehb, Amr. b. elHaris'den tahdis etti" sözü de aynı şekilde Müslim'in ihtiyatının ve vera sahibi oluşunun bir göstergesidir. O hadisi önce iki Harun ile Ebu't-Tahir'den ibaret üç hocasından, onlar İbn Vehb'den diye rivayet edip, İbn Vehb: "Bana Amr b. Haris haber verdi" demiş olup, Ebu't-Tahir'in rivayetinde ise "bana haber verdi" bulunmamaktadır. Onun rivayetinde "Amr b. el-Haris'ten" geçmektedir. "An" lafzının senedin muttasıl oluşu hakkında yon.ımlanıp, yorumlanmayacağı ile ilgili görüş ayrılığı ise belli bir husustur. Bu lafzın senedin muttasıl olduğunu ifade ettiğini kabul edenler büyük çoğunluktur. Bununla birlikte bu lafzın "bize haber verdi" lafzından daha aşağı olduğunu da kabul ederler. Bundan dolayı Müslim (rahimehullah) ihtiyat yolunu seçerek bunu beyan etmiştir. Onun kitabında bunun gibi inciler ve nefis güzellikler gerçekten çoktur. Yüce Allah'ın rahmeti ona olsun. Bizi onunla birlikte lütuf ve ihsan yurdunda bir arada bulundursun. Allah en iyi bilendir. (3/124) "Elinden artan sudan başkası ile başını mesh etti." Bazı nüshalarda "iki elinden" şeklindedir. Yani o başını ellerinde artık kalmış su ile değil, yeni bir su ile mesh etti. Bu ifade müsta'mel su ile taharetin sahih olmayacağına delil gösterilemez. Çünkü bu sadece baş için yeni bir su aldığını haber vermektedir, böyle bir haber vermekten ise bunun şart olması gerekmez. Allah en iyi bilendir. DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Bu hadisin isnadında Müslim (R.) her zaman gösterdiği dikkat ve ihtiyatını ve derin ilmiyle takvasını bir daha göstermiş ve ikisinin de ismi Harun olan şeyhlerini bir birinden ayırarak birincisi hakkında: «Bize rivayet etti»; ikincisi hakkında: «Bana rivayet etti» ta'birlerini kullanmıştır. Çünkü; hadisi birinci Harun'dan bir cemaatle birlikte; ikincisinden ise yalnız başına dinlemiştir. Bu gibi hallerde aynı ta'birlerin kullanılmasının bilittifak müstehab olduğunu kitabın baş taraflarında görmüştük. Böyle incelikler İmam Müslim (Rahimehullah)'in hiç bir zaman gözünden kaçmamıştır. ileride inşallah bu gibi tenbihatın bir çok örnekleri gelecektir. Hatta yine bu hadisin sonunda: «Ebu't Tabir: Bize İbni Vehb Amr b. Haris'den rivayet etti; dedi» şeklinde verdiği izahatta bu kabildendir. Çünkü hadisi Harun'larla birlikte Ebu't Tahir'de riva­yet etnıişsede onun rivayetinde «bana haber, verdi» sözü yoktur. O yalnız «Amr b. Haris'den» demekle iktifa etmiştir. Halbuki «bana haber verdi» tabiri ile «Fülandan naklen geldi» sözleri arasında fark vardır. Birinci ta'bir bilittifak hadisin muttasıl. olduğunu bildirir. Fakat ikincisi hakkında hadis uleması ihtilaf etmişlerdir. İşte İmam Müslim bu inceliğe de dikkat ederek Ebu't Tahir'in bu hadisi, müttefekun aleyh olmayan ta'birle rivayet ettiğini ayrıca göstermiştir. «Elinin artığı olmayan su» dan murad başına mesh etmek için avucuna yeni su aldığını anlatmaktır. Nevevî diyor ki: «Bu hadisle, ma'i müsta'mel denilen kullanılmış su ile taharet caiz olmayacağına istidlal edilemez. Çünkü hadis: başa mesh için yeni su kullandığını haber veriyor. Bundan taharet için suyun ma'i müsta'mel olmamasının şart kılındığı ma'nası çıkmaz.» Bu rivayetlerin hiç birinde kulakların mesh edileceği zikredilmemişsede onların mesh edilmesininde meşru olduğunda hilaf yoktur. Yalnız îmam Malik ile bir çok ulemaya göre kulaklar baştan ma'dudtür. Onları yeni su ile mesh etmek sünnetdir. Bazıları müstehab olduğuna kaildirler. Malikiyyeden bazıları: kulaklar başdan sayıldığı için onlarıda mesh etmek farzdır. Başla beraber kulaklara mesh etmek kafidir; ayrı su almaya hacet yoktur.» demişlerdir. Şa'bi, İshak ve Hasan b. Salih: «Başın Önünde kalan ve yüz yüze gelince görünen kısmı yüzden sayılır ve yıkanır; arkada kalan kısım baştan ma'dütdür, oraya mesh edilir.» demişlerdir. Keza bu rivayetlerin hiç birinde besmeleye dair söz yoktur. İmam Ahmed b. Hanbel (Radiyallahu anh): Bu hususda senedi güzel hiç bir hadis bilmiyorum» demiştir. İmam Malik'in meşhur olan kavline göre abdestin başında besmele çekmek fazilettir. İmam Şafiî ile Sevrinin kavlide budur. Hanefîlere göre kulaklara mesh etmek, abdeste başlarken besmele çekmek ve niyet etmek sünnettir. Hadislerde niyete dairde söz yoktur

...
Referans:2 559