Sahih Muslim
...
(25) Kitāb: The Book of Wills
(25) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Hayseme Züheyr b. Harb ile Muhammed b. El-Müsennâ El-Anezî, rivayet ettiler. Lâfız İbni'l-Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Yahya —bu zât İbni Saîd El-Kattan'dır— Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Nâfi', İbni Ömer'den naklen haber verdi ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Vasıyyet etmek istediği bir şeyi bulunup da üzerinden iki gece geçen bir müslümanın hakkı ancak vasıyyetinin yanında yazılı bulunmasıdır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abede b. Süleyman ile Abdullah b. Numeyr rivayet ettiler. H. Bize İbni Numeyr dahî rivayet etti. (Dediki): Bana babam rivayet etti. Her iki râvi Ubeyduilah'dan bu isnadta rivayette bulunmuşlardır. Ancak ikisi de : «Vasiyyet edeceği bîr şeyi oIen» demiş; «Vasıyyet etmek istediği» dememişindir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kâmil EI-Cahderî de rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd yâni İbni Zeyd rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb dahî rivayet etti. (Dediki): Bize îsmâil yâni îbni Uleyye rivayet etti. Bu râvilerin ikisi de Eyyûb'dan rivayet etmişlerdir. H. Bana Ebu't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize İbnİ Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Usâme b. Zeyd El-Leysî haber verdi. H. Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Füdeyk rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm yâni İbni Sa'd haber verdi. Bu râvilerin hepsi Nafi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Ubeydullah hadîsi gibi rivayette bulunmuş; ve hepsi: «Vasiyyet edecek bir şeyi varsa demişlerdir. Yalnız Eyyub'un hadîsinde istisna vardır; çünkü o Yahya'nın Ubeyduilah'dan rivayet ettiği gibi: «Vasiyyet etmeyi dilediği» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hârûn b. Ma'rûf rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr —bu zât İbni'l-Hâris'tİr— ibni Şihâb'dan, o da Sâlim'den, o da babasından naklen haber verdi ki, Sâlim'in babası Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Vasıyyet etmek istediği bir şeyi bulunup da üzerinden üç gece geçen bir müslümanın hakkı ancak vasıyyetinin yanında yazılı bulunmasıdır.» buyururken işitmiş. Abdullah b. Ömer diyor ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu söylediğini işiteli vasiyyetim yanımda olmaksızın üzerimden bir gece geçmiş değildir
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bana bu hadîsi Ebu't-Tâhir ile Harmele de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bana Abdülmelik b. Şuayb b. Leys dahî rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl rivayet etti. H. Bize ibni Ebî Ömer ile Abd b, Humeyd de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. Bu râvilerin hepsi Zührî'den bu isnâdla Amr b. E!-Haris'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Sa'd, İbni Şihâb'dan, o da Amir b. Sa'd'dan, o da babasından naklen haber verdi. Şöyle demiş: Veda' haccında (ıztırabından) öle yazdığım bir sızı dolayısiyle Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni dolaşmağa geldi. Bu münasebetle dedim ki: — Ya Resûlâllah! Ağrılarım gördüğün dereceye geldi. Ben mal sahibiyim. Bir tek kızımdan başka mirasçım da yok. Malımın üçte ikisini tesadduk edeyim mi? «Hayır!» cevabını verdi. — O hâlde yarısını tesadduk edeyim mi? «Hayır! Üçte bîrini!.. Üçte bir de çok a!.. Çünkü sen mirasçılarını zengin bırakırsan bu, onları muhtaç, âleme el açar vaziyette bırakmandan daha hayırlıdır. Eğer sen bir yiyecek infak eder de onunla Allah'rn rızasını dilersen, ondan dolayı mutlaka mükâfat görürsün; karının ağzına attığın lokma dolayısiyle bile!..» buyurdu. (Ben): — Yâ Resûlâllah, arkadaşlarım (ayrıldık) dan sonra ben (burada) kalacakmıyım? dedim. «Şayet sen geri kalır da kendisiyle Allah'ın rızâsını dilediğin bir iş yaparsan mutlaka o iş sebebiyle derecen ve yüksekliğin artar! Belki de uzun zaman geri kalırsın da senden bir takım insanlar faydalanır; bir takımları da zarar görür. Allahım, ashabımın hicretini tamama erdir; onları geri döndürme! Lâkin zavallı Sa'd b. Havledir...» buyurdular. Sa'd Mekke'de vefat ettiği için Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun hakkında taziyede bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Kuteybe b. Saîd ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. H. Bana Ebu't-Tâhir ile Harmele de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize ibni Vehb baber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bîze Abdürrazzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. Bu râvilerin hepsi Zührî'den bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bana İshâk b. Mansur da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvûd El-Haferî, Süfyân'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den, o da Âmir b. Sa'd'dan, o da Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sa'd: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni dolaşmaya yanıma girdi...» diyerek Zührî'nin hadîsi mânâsında rivayette bulunmuş; fakat Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Sa'd b. Havle hakkındaki sözünü zikretmemiş; yalnız: Sa'd kendisinden hicret ettiği bir yerde ölmekten çekiniyordu.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. Mûsâ rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Simâk b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bana Mus'ab b. Sa'd, babasından rivayet etti. Şöyle demiş: Hastalandım da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e haber gönderdim. (Geldi). Beni bırak, malımı istediğim gibi taksim edeyim; dedim. Razı olmadı. Yarısını (bârı) dedim. Yine razı olmadı. Üçte birini? dedim. Üçte birden sonra sükût buyurdular. Ondan sonra artık üçte bir caiz (görülür) oldu
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bana Muhammed b. El-Müsennâ ile İbni Beşsar da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Simak'den bu isnâdla bu hadîsin benzerini rivayet etti. Ama: «Ondan sonra artık üçte bir caiz (görülür) oldu.» cümlesini zikretmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Kaasim b. Zekeriyyâ da rivayet etti. (Dediki); Bize Hüseyn b. Alî, Zâide'den, o da Abdülmelik b. Umeyr'den, o da Mus'ab b. Sa'd'dan, o da babasmdan naklen rivayette bulundu. Şöyle demiş: Tüm malımı vasiyyet edeyim mi? dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni dolaştı. (Kendisine) : — Bütün malımı vasiyyet edeyim mi? dedim. «Hayır!» cevâbını verdi. — Yarısını? dedim. (Yine) : «Hayır!» cevâbını verdi. Bunun üzerine : — Üçte birini olur mu? dedim. «Evet, üçte bir de çok a!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Ebî Ömer EI-Mekkî rivayet etti. (Dediki): Bizs Es-Sekafî, Eyyûb Es-Sahtiyânî'den, o da Amr b. Saîd'den, o da Humeyd b. Abdirrahmân El-Himyerî'den, o da Sa'd oğullarının üçünden, onların hepsi de babalarından nakletmiş olmak üzere rivayette bulundu ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke'de Sa'd'ın yanına onu dolaşmağa girmiş. Derken Sa'd ağlamış. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Neye ağlıyorsun?» diye sorunca : — Kendisinden hicret ettiğim bir yerde Sa'd b. Havle'nin öldüğü gibi ölmekten korktum da... cevâbını vermiş. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üç defa : «Allahım, Sa'd'e şifâ ver! Allahım, Sa'd'e şifâ ver!» diye duâ etmiş. Sa'd: Yâ Resûlâllah, benim çok malım var, fakat bana yalnız kızım mirasçı oluyor; bütün malımı vasiyyet edeyim mi? diye sormuş. Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hayır!» cevâbını vermiş. — Ya üçte ikisini? demiş. (Yine): «Hayır!» cevâbını almış. — Öyle ise yarısını? demiş. (Yine): «Hayır!» buyurmuş. — Üçte biri? demiş. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Üçte biri olur. O da çok a!.. Zira senin malından verdiğin sadaka sadakadır. Ama çoluk çocuğuna verdiğin nafaka da bir sadaka; karının senin malından yediği miktar da bir sadakadır. Şüphesiz ki aileni hayırla (yahut maişetle) bırakman, onları âleme el açar vaziyette bırakmandan daha hayırlıdır.» buyurmuş ve eliyle işaret etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu'r-Rabi El-Atekî de rivayet etti. (Deciiki): Bize Hammâd rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb; Amr b. Saîd'den, o da Humeyd b. Abdirrahmân EI-Himyeri'den, o da Sa'd oğullarının üçünden naklen rivayette bulundu. (Bunlar) Sakafî hadîsi gibi : «Sa'd Mekke'de hastalandı da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) unu dolaşmağa geldi...» demişler
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bana Muhammed b. El-Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülâlâ rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm, Muhammed'den, o da Humeyd b. Abdirrahmân'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Sa'd b. Mâlik'in çocuklarından üçü rivayet etti. Her biri kardeşinin rivayeti gibi rivayette bulundu; ve Amr b. Saîd'in Humeyd El-Himyerî'den rivayet ettiği hadîs gibi: «Sa'd Mekke'de hastalandı da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu dolaşmağa geldi...» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İbrahim b. Mûsâ Er-Râzî rivayet etti. (Dediki): Bize îsa yâni İbni Yûnus haber verdi. H. Bize Ebü Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Vekî' rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Numeyr rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da İbni Abbas'dan naklen rivayette bulunmuşlardır. İbni Abbâs şöyle demiş : İnsanlar üçte birden dörtte bire inmelidirler. Çünkü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Üçte bir olur... Üçte bir de çok a!..» buyurdular. Vekî'în hadîsinde: «Üçte bir de büyüktür yahut çoktur.» denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Alî b. Hucr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail —ki İbni Ca'fer'dir— Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayette bulundu ki, Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : — Babam öldü, mal da bıraktı, fakat vasiyyet etmedi; acaba onun nâmına ben tasadduk etsem günahlarına keffaret olur mu? demiş. «Evet!» cevâbını vermişler. İzah için bir sonraki sayfaya gidin
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, Hişâm b. Urve'den rivayet etti. (Demişki): Bana babam, Âişe'den naklen haber verdiki: Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: — Annem ansızın öldü. Zannederim konuşmuş olsa tesadduk ederdi. Onun nâmına tesadduk etsem bana ecir var mıdır? diye sormuş. «Evet!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Muhammed b. Abdillâh b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm, babasından, o da Âişe'den naklen rivayet ettiki, Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Yâ Resûlâllah, annem ansızın öldü; vasiyyet de etmedi. Zannederim konuşmuş olsa tesadduk ederdi. Acaba onun namına ben tesadduk etsem ona ecir olur mu? diye sormuş. «Evet!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadisi Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usame rivayet etti. H. Bana Ümeyye b. Bistâm da rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd yâni ibni Zürey rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh —ki İbni'l-Kaasim'dir— rivayet etti. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ca'fer b. Avn rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Hişâm b. Urve'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Ebû Usâme ile Ravh'ın hadîslerinde, Yahya b. Saîd'in dediği gibi; «Bana ecir var mıdır?» denilmiş; Şuayb ile Ca'fer'in hadîslerinde ise İbnİ Bişr'in rivayeti gibi: «Acaba ona ecir var mıdır?» ifadesi kullamlmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyub ile Kuteybe yani İbni Saîd ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail —ki İbni Ca'fer'dir— Ala'dan, o da babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet ettiki, Reulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İnsan öldüğü vakit bütün amelleri ondan kesilir. Yalnız üç şeyden: sadaka-i cariyeden, faydalanılan ilimden ve kendisine dua eden salih evladdan kesilmez.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize Süleym b. Ahdar, İbni Avn'dan, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi. Şöyle demiş: (Babam) Ömer'e Hayber'de bir yer isabet etti de, o yer hakkında emrini almak için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gitti ve: Yâ Resûlallah, bana Hayber'den bir yer isabet etti. (Şimdiye kadar) bana bundan daha kıymetli mal hiç isabet etmedi. Bunun hakkında bana ne emir buyurursun? dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «İstersen aslını vakfeder; yeri tesadduk eylersin!» buyurdu. Bunun üzerine Ömer o yeri aslı satılmamak ve satın alınmamak, mîrâs olarak alınmamak ve bağışlanmamak şartiyle tesadduk etti. Ömer fakirle, akraba, köleler, Allah yolunda olanlar, yolcular ve müsafirler arasında tesadduk ta bulundu. O yere velî olana mâruf suretiyle ondan yemekte yahut mal sahibi olmaya kalkışmamak şartiyle bir dostuna yedirmekte bir beis olmayacaktı. Râvi ibni Avn diyor ki: Ben bu hadîsi Muhammed'e [ibn-i Sirin] rivayet ettim. «Mal sahibi olmaya kalkışmamak» dediği yere geldiğimde Muhammed: «Mal toplamağa kalkışmamak» (olacak) dedi. İbni Avn: «Bu kitabı okuyan bana haber verdi ki, bu hadîste: «Mal toplamağa kalkışmamak» cümlesi varmış; demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Zaide rivayet etti. H. Bize İshâk da rivayet etti. (Dediki): Bize Ezher Es-Semmân haber verdi. H. Bize Muhammed b. El-Müsennâ dahî rivayet etti. (Dediki): Bize ibni Ebî Adiy rivayet etti. Bu râvilerin hepsi İbni Avn'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Yalnız İbni Ebî Zaide ile Ezher'in hadîsleri: «Yahut mal sahibi olmaya kalkışmayan bir dostuna yedirmekte...» cümlesinde biter. Ondan sonrası zikredilmemiştir. İbni Ebî Adiyy'in hadîsinde Süleym'in zikrettiği «Ben bu hadîsi Muhammed'e rivayet ettim ilâ ahir...» sözü vardır. İzah 1633 de
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvûd El-Haferî, Ömer b. Sa'd'dan, o da Süfyân'dan, o da İbni Avn'dan, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Ömer'den naklen rivayet eyledi. Şöyle demiş: Bana Hayber arazîsinden bir parça yer isabet etti de, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Bana öyle bir yer isabet ettiki, (şimdiye kadar) bana bundan daha makbul ve daha nefîs bir mal isabet etmiş değildir; dedim... Râvi bu hadîsi yukarkilerin hadîsi gibi rivayet etti. «Ben bu hadîsi Muhammed'e» cümlesini ve ondan sonrasını zikretmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi, Mâlik b. Miğvel'den, o da Talha b. Musarrifden naklen haber verdi. Şöyle demiş : Abdullah b. Ebi Evfa'ya: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir şey vasiyyet etti mi? diye sordum da «Hayır!» cevâbını verdi. — O halde müslümanlara vasiyyet neden farz oldu yahut: Neden vasiyyetle emrolundular? dedim. — Allah (Azze ve Celle)'nin kitabını vasiyyet etti, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etii. (Dediki): Bize Vekî' rivayet etti. H. Bize İbni Numeyr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. Her iki râvi Mâlik b. Miğvel'den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Şu kadar var ki, Vekî'in hadîsinde: «O halde halka vasiyyet nasıl emrolundu? dedim.» îbni Numeyr hadîsinde ise : «Müslümanlara vasiyyet nasıl farz kılındı? dedim» cümleleri vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr ile Ebû Muâviye, A'meş'den rivayet ettiler. H. Bize Muhammed b. Abdillâh b. Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babamla Ebû Muâviye rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize A'meş' Ebû Vâil'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayette bulundu. Âişe: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hiç bir dinar, dirhem, koyun ve deve bırakmadı; hiç bir şeyi vasiyyet de etmedi.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe ve ishâk b. İbrahîm rivayet ettiler. Bunların hepsi Cerîr'den rivayette bulundular. H. - Bize Alî b. Haşrem de rivayet etti. (Dediki): Bize îsâ —ki İbni Yûnus'tur— haber verdi. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. İzah 1636 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Dediki: Bize İsmâîl b. Uleyye, İbni Avn'dan, o da İbrahim'den, o da Esved b. Yezîd'dcn naklen haber verdi. Şöyle demiş: Âîşe'nin yanında Alî'nin vasi olduğunu söylediler de Âişe: «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona ne zaman vasiyyette bulunmuş! Ben kendilerini göğsüme (yahut kucağıma demiştir) dayamıştım. Leğeni istedi; derken kucağıma düşüverdi. Vefat ettiğini bile anlamadım; şu halde ona ne zaman vasiyyet etmiş?» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Saîd b. Mansûr ile Kuteybe b. Saîd, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Amru'n-Nâkıd rivayet ettiler. Lâfız Saîd'indir. (Dedilerki): Bize Süfyâıi, Süleyman El-Ahvel'den, o da Saîd b. Cübeyr'den naklen rivayette bulundu. Demişki: İbni Abbâs: Ah perşembe günü!.. Ne perşembe günü idi o!., dedi. Sonra ağladı; lıattâ göz yaşları çakılları ıslattı. Bunun üzerine ben : — Ne imiş bu perşembe günü ey İbni Abbas? diye sordum. (Dediki): — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hastalığı şiddetlendi de: «Getirin size bir nâme yazayım; benden sonra sapmayasınız!» dedi. Bunun üzerine oradakiler münakaşa ettiler. Bir Nebi'İn huzurunda münâkaşa yakışmaz. (Bunlar): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ne oluyor? Sayıklıyor mu (ne yapıyor)? Kendisine sorun! dediler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Bırakın beni! Benim içinde bulunduğum hal daha hayırlıdır. Size üç şey vasiyyet ediyorum : 1) Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarın! 2) Gelen hey'etlere benim yaptığım gibi ikramda bulunun! Râvi (Saîd b. Cübeyr) diyor ki: (İbni Abbâc) üçüncüsünden sükût etti yahut söyledi de ben unuttum. Ebû İshâk İbrahim dediki: Bize Hasen b. Bişr rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân bu hadîsi rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrâhîm rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî', Mâlik b. Miğvel'den, o da Talha b. Musarrif den, o da Saîd b. Cübeyr'-den, o da İbni Abbâs'dan naklen haber verdi ki. İbni Abbâs: — Ah perşembe günü! Ne perşembe günü idi o!., demiş; sonra göz yaşları akmağa başlamış. (Râvi diyor ki) : Hattâ göz yaşlarını yanakları üzerinde gördüm; sanki inci dizisi idiler. İbni Abbâs şunları söyledi: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bana kürek kemiğini ve kalemi (yahut tahta ile kalemi) getirin! Size bir daha ebediyyen sapmayacağınız bir nâme yazayım buyurdu. Bunun üzerine yanındakiler: Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sayıklıyor, dediler
- Bāb: ...
- باب ...
(Bana Muhammed) b. Râfi' ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. Abd (Bize haber verdi) tâbirinİ kullandı. İbnî Râfi' ise: Bize Abdürrazzak rivayet etti, dedi. (Abdürrazzâk demişki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, o da İbni Abbas'dan naklen haber verdi. Şöyle demiş : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evde içlerinde Ömer b. El-Hattab'ın da bulunduğu bir takım zevat olduğu halde intizâra gelince : «Getirin size bir nâme yazayım; ondan sonra bir daha sapmazsınız!» buyurdu. Bunun üzerine Ömer: — Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hastalık galebe çaldı. Kur'an elimizdedir. Bize Allah'ın kitabı yeter, dedi. Müteakiben ehl-i beyt ihtilâf ve münakaşa ettiler. Kimisi: Getirin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) size bir daha asla sapmayacağınız bir nâme yazsın! diyor; kimisi de Ömer'in söylediğini söylüyordu. Bunlar Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in huzurunda lâkırdı ve ihtilâfı çoğaltınca (o hazret) «Kalkın !» buyurdular. Ubeydullah demişki: İbni Abhâs: Musibetin en büyüğü, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile bu nâmeyi kendilerine yazmasının arasına giren ihtilâf ve gürültüleridir, diyordu. İzah için buraya tıklayın