Sahih Muslim

...

(26) Kitāb: The Book of Vows

(26) ...

Bana Züheyr b. Harb ile Alî b. Hucr Es-Sa'idî rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den, o da Ebu'l-Mühelleb'den, o da Imrân b. Husayn'dan naklen rivayette bulundu. Şöyle demiş: Sakîf (kabilesi) Benî Ukayl'in müttefiki idiler. Derken Sakîf Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından iki kişiyi esîr ettiler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabı Benî Ukayl'den bir kişi esîr ettiler; onunla birlikte Adbâ' (ismindeki deve) yi de aldılar. Adam prangada olduğu halde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun üzerine geldi. (Adam) : — Yâ Muhammed! diye seslendi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun yanına gelerek: «Ne istiyorsun?» diye sordu. Adam: — Beni niçin aldın? Ve hacıları geçen (devey) i niçin aldın? dedi. (Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) meseleyi büyültmek için): «Seni müttefiklerin olan Sakîf'in cinayetinden dolayı aldım! cevâbını verdi. Sonra ondan ayrılıp gitti. Adam (tekrar) ona seslenerek: — Yâ Muhammed, yâ Muhammed ! dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) merhametli ve nezaketli idi. Bu sebeple ona dönerek: «Ne istiyorsun?» diye sordu. (Adam) : — Ben müslümanım, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eğer bu sözü kendi umuruna mâlik iken söylemiş olsaydın tamamiyle kurtulurdun! cevâbını verdi. Sonra çekildi gitti. (Adam tekrar) kendilerine seslenerek: — Yâ Muhammed ! Yâ Muhammed ! dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yine yanına gelerek: «Ne istiyorsun?» diye sordu. (Adam) : — Ben açım, beni doyur; susuzum, beni sula! dedi. ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Senin hacetin bu mu?» dedi. Sonra (bu adam) o iki kişiye fidye yapıldı. İmrân b. Husayn sözüne şöyle devam etmiş: Ensârdan da bit kadın esir edildi; Adbâ dahî ele geçirildi. Kadın prangada idi. Halk develerini evlerinin önünde eğreklendiriyorlardi. Derken bir akşam bu kadın bağdan boşanarak develerin yanına geldi. Kadın bir deveye yaklaştı mı hayvan böğürüyordu. Nihayet Adbâ'nın yanına vardı. Fakat o böğürmedi; hem de pişkin bir deve idi... Hemen arka tarafına oturdu. Sonra hayvanı sürerek yola revan oldu. Kadını (n kaçtığını) hissederek aradılar taradılar fakat kadın onları âciz bıraktı. Bir de eğer Allah kendisini kurtarırsa bu deveyi boğazlamayı Allah için nezretti. Medine'ye gelince halk kendisini görerek: İş­te Adbâ' ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in devesi!., dediler. Kadın, eğer Allak kendisini bu devenin üzerinde kurtarırsa onu mutlaka boğazlamayı nezrettiğini söyledi. Bunun üzerine ResûluIIah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek meseleyi kendisine anlattıklarında: «Sübhânâllah! Onu ne kötü cezalandırmış!.. Eğer Allah kendisini bunun üzerinde kurtarırsa onu mutlaka boğazlamayı nezretmiş!.. Günaha girmek için yapılan nezirle kulun elinde olmayan bir şeye yapılan nezrin îfâsı yoktur.» buyurdular. İbni Hucr'un rivayetinde: «Allah'a ısyân etmek için nezir olmaz!» denilmiştir

...
Referans:26 4245