Sahih Muslim

...

(32) Kitāb: The Book of Jihad and Expeditions

(32) ...

Bize Züheyr b. Harb ile ishâk b. ibrahim hep bîrden Cerîr'den rivayet ettiler. Züheyr (Dediki): Bize Cerîr, A'meş'den, o da ibrahim Et-Teymî'den, o da babasından naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Huzeyfe'nin yanında idik. Bir adam: — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yetişsem onunla birlikte harp eder; kendimi gösterirdim! dedi. Bunun üzerine Huzeyfe şunları söyledi: — Bunu sen mi yapacaktın? Vallahi ben kendimizi Ahzâb (harbi) gecesi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e birlikte görmüşümdür! Bizi şiddetli bir rüzgâr ve soğuk yakalamıştı. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bana bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyamet gününde benimle beraber haşredecektir!» buyurdu. Biz sustuk. Kendisine bizden hiç bir kimse cevâb vermedi. Sonra (tekrar) : «Bize bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyamet gününde benimle beraber haşredecektir!» buyurdular. Biz (yine) sustuk! Kendisine bizden hiç bir kimse cevap vermedi. Sonra (yine) : «Bize bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyamet gününde benimle beraber haşredecektir!» buyurdu. Biz (yine) sustuk. Kendilerine bizden hiç bir kimse cevap vermedi. Bunun üzerine: «Kalk yâ Huzeyfe! Bize bu (düşman) kavmin haberini getir!» buyurdu. Çâre bulamadım; çünkü ismimle beni kalkmaya davet etmişti!.. «Git de bana bu kavmin haberini getir! Ama onları aleyhime kışkırtma!» buyurdu. Onun yanından çekildiğim zaman hamamda yürüyor gibi oldum. Nihayet düşmanlara vardım. Baktım ki, Ebû Süfyân sırtını ateşle ısıtıyor. Hemen yayın içine bir ok koydum ve ona atmak istedim. Fakat Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in : «Ama onları aleyhime kışkırtma!» sözünü hatırladım. Atmış olsam onu mutlaka vururdum! Sonra döndüm ama yine hamamda yürüyor gibi idim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldiğimde düşmanın haberini kendilerine iletip bitirdiğim vakit üşüdüm! Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üzerinde bulunan ve içinde namaz kıldığı bir abanın artan yerini bana örttü. Artık sabahlayınca ya kadar uyudum kaldım. Sabahladığım zaman (bana): «Kalk ey uykucu!» buyurdular

...
Referans:32 4640