Sahih Muslim
...
(36) Kitāb: The Book of Drinks
(36) ...
Bana Haccâc b. Şâir rivayet etti. (Dediki): Bana Dahhâk b. Mahled bir kâğıttan —ki onunla evvelâ bana çatmış, sonra onu bana okumuştur— rivayet etti. (Dediki): Bize bunu Hanzala b. Ebî Süfyân haber verdi. (Dediki): Bize Saîd b. Mînâ' rivayet etti. (Dediki): Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işittim : «Hendek kazıldığı vakit Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) de açlık gördüm. Hemen karıma dönerek ona: — Sende bir şey var mı? Çünkü ben Resulullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem) de şiddetli açlık gördüm, dedim. Bana içinde bir ölçek arpa bulunan bir dağarcık çıkardı. Evimizde beslediğimiz bir de kuzucuğumuz vardı. Ben onu kestim. Kadın da arpayı öğüttü. Ve benimle beraber o da işini bitirdi. Kuzuyu onun çömleğine parçaladım. Sonra Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'e döndüm. Kadın: — Beni Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'le beraberindekilere karşı rezil etme! dedi. Ben Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'e gelerek (vaziyeti) gizlice kendisine söyledim. Ve : — Yâ Resûlallah! Biz bir kuzucuğumuzu kestik. Kadın da evimizde bulunan bir ölçek arpayı öğüttü. İmdi sen beraberinde birkaç kişiyle beraber gel! dedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem) seslendi. Ve : «Ey hendek ahalisi! Câbir sizin için davet tertib etmiş. Hemen buyrun!» dedi. (Bana da) : «Ben gelinceye kadar sakın çömleğinizi ateşten indirmeyin! Hamurunuzdan da ekmek yapmayın!» buyurdular. (Eve) geldim. Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem) de cemaatın önünde geldiler. Karımın yanma vardım : — Seni gidi seni! dedi. Ben de : — Bana söylediğini yaptım, dedim. Kadın, Nebi (Sallaliahu Aleyhi \e Sellem)'e hamurumuzu çıkardı, ona tükürdü ve bereketlendirdi. Sonra çömleğimize giderek onun da içine tükürdü ve bereketlendirdi. Sonra (Kadına) : «Bir ekmekçi çağır da seninle beraber ekmek yapsın! Çömleğinizden de kepçeyle al, onu (ateşten) indirmeyin!» buyurdu. Ordu bin kişi idi. Allah'a yemin ederim! Bir güzel yediler hattâ (doyarak) onu bırakıp gittiler. Çömleğimiz de olduğu gibi fıkırdıyordu. Hamurumuz dahi —yahut Dahhak'ın dediği gibi— ekmek yapılıyor (fakat) olduğu gibi duruyordu
Referans | : | 36 5315 |