Sahih Muslim
...
(39) Kitāb: The Book of Greetings
(39) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ukbe b. Mükrem rivayet etli. (Dediki): Bize Ebû Âsim, İbni Cüreyc'den rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Merzuk da rivayet etti. (Dediki): Bire Ravh rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc rivayet etti. (Dediki): Bana Ziyad haber verdi. Ona da Abdurrahman b. Zeyd'in azatlısı Sabit haber vermiş ki, kendisi Ebû Hureyre'yi şunu söylerken işitmiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Binek giden yürüyene, yürüyen oturana ve az oian çok olana selâm verir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Abdül-Vahid b. Ziyad rivayet etti, (Dediki): Bize Osman b. Hakim, İshâk b. Abdillah b. Ebî Talha'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Talha şunları söyledi: Biz avlu içlerinde oturup konuşuyorduk, derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelerek başımızda durdu ve: «Size ne oluyor ki, yollarda oturuyorsunuz. Yollarda oturmaktan kaçının!» buyurdular. — Biz ancak zararsız şeyler için oturduk müzakere ediyor ve konuşuyoruz, dedik. «Eğer bırakmıyacaksanız hakkını bâri verin! (Onun hakkı) Gözü yummak, selâmı almak ve güzel sözdür.;) buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Süveyd b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs b. Meysera, Zeyd b. Eslem'den, o da Atâ' b. Yesâr'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti : «Yollarda oturmaktan sakının!» buyurmuşlar. Ashâb: — Yâ Resûlullah! Oturmaktan başka çaremiz yoktur. Biz oralarda konuşuyoruz, demişler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Oturmaktan başka bir şey yapmıyacaksamz, yolun hakkını bari verin!» buyurmuşlar. Ashab : — Onun hakkı nedir? diye sormuşlar: «Gözü yummak, ezayı def etmek, selâmı almak, iyiliği emir ve kötülüğü yasak etmektir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz b. Muhammed El-Medenî rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize îbni Ebî Füdeyk, Hişam'dan (yâni îbni Sa'd'dan) rivayet etti. Her iki râvi Zeyd b. Eslem'den bu İsnadla rivayette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan, o da İbni Müseyyeb'den naklen haber verdiki, Ebû Hureyre şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Müslümanın müsluman üzerindeki hakkı beş haslettir.» buyurdular. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da İbnî Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Ebû Hureyre şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bir müslüman için din kardeşine vâcib olan beş haslet vardır. Selâmı almak, eksırana teşmît, davete İcabet, hastayı dolaşmak ve cenazelerin arkasından gitmek...» buyurdular. Abdûrrezzâk demiş ki: Ma'mer bu hadîsi Zührî'den mürsel olarak rivayet ederdi. Onu bir defa İbni Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den nakletmiş olmak üzere müsned rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (bu zat îbni Ca'fer'dir), Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır.» buyurmuş. (Kendisine) : — Nedir onlar ya Resûlallah? denilmiş : «Ona rastladığın zaman selâm ver, seni çağırırsa icabet et, senden nasihat dilerse ona nasihat et, aksınr da Allah'a hamdederse ona teşmit et, hastalanırsa onu dolaş, öldüğü vakit de arkasından git.» buyurmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti; (Dediki): Bize Hüşeym, Ubeydullah b. Ebî Bekir'den naklen haber verdi. (Demişki): Enes'i Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, derken işittim. H. Bana İsmail b. Salim de rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Ebî Bekr, dedesi Enes b. Mâlik'den naklen haber verdiki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Size ehl-i kitap olanlar selâm verirlerse ve aleyküm deyiverin!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bana babam rivayet etti. H. Bana Yahya b. Habib de rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni İbni Haris) rivayet etti. Her iki râvi, bize Şu'be rivayet etti, demişlerdir. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr dahî rivayet ettiler. Lâfız her ikisinindir. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Katâde'yî, Enes'den naklen rivayet ederken dinledim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabı Nebi ((Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : — Ehl-i Kitap bize selâm veriyorlar. Onların selâmını nasıl alalım? diye sormuşlar. (O da): «Ve aleyküm deyin!» buyurmuşlar. İzah 2167 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. Lâfız Yahya b. Yahya'nındır. (Yahya b. Yahya: Ahberanâ, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar, dedilerki): Bize İsmail (bu zât İbni Ca'fer'dir), Abdullah b. Dinar'dan naklen rivayet etti. O da İbni Ömer'i şunu söylerken işitmiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz ki, yahudiler size selâm verdikleri vakit, her biri Essâmu aleykum der. Sen de aleyke deyiver!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmaıı, Süfyân'dan, o da Abdullah b. Dinar'dan, o da İbni Ömer'den, O da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)*den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. Yalnız o : «Siz de ve aleyke deyiverin!» demiştir. İzah 2167 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Yahudilerden bir cemâat Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmek için izin istediler ve : Essâmualeyküm, dediler. Âişe de: Bilâkis sam ve lanet sizin üzerinize olsun, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ya Âişe! Şüphesiz ki, Allah her işte yumuşaklığı sever!» buyurdular. Âişe ; — Ne söylediklerini işitmedin mi? dedi. «Ben "ve aleyküm" dedim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-10} Bize bu hadîsi Hasen b. Ali El-Hulvânî ile Ahd b. Humeyd hep birden Ya'kûb b. İbrahim b. Sa'd'dan rivayet ettiler. (Demişki): Bize babam Sâlih'den rivayet etti. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. Her iki râvî Zührî'den bu isnadla rivayet etmişlerdir. Her İkisinin hadîsinde de: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben "aleyküm" dedim.» buyurdular» ibaresi vardır. (Vav)'i anmamışlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye, Â'meş'den, o da Müslim'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yahudilerden bir takım insanlar geldi. Ve : Essâmu aleyke yâ Ebâ'l-Kâasım! dediler. (O da) : «Ve ateyküm...» buyurdu. Âişe demiş kî: Ben: — Bilâkis sâm ve zâm sizin üzerinize olsun! dedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ya Âişe! Kötü, konuşur olma!» buyurdu. Âişe: — Ne söylediklerini işitmedin mi? dedi. O da : «Ben onların söylediklerine karşılık vermedim mi (sanıyorsun)? "V« aleyküm" dedim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-11} Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'la b. Ubeyd haber verdi. (Dediki): Bize A'meş bu isnadla rivayet etti. Yalnız o şöyle demiştir: «Âişe hemen maksatlarını anladı ve onlara sövdü. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sus ya Âişe! Çünkü Allah çirkin sözü ve çirkin söz söylemeyi sevmez.» buyurdular.»- Şunu da ziyade etmiştir : «Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) sana gelirlerse, sana Allah'ın vermediği selâmı verirler. İlâ ahir... âyeti kerîmesini indirdi.» [Mücadele 8] İzah 2167 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harun b. Abdlllah ile Haccâc b. Şâir rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Haccâc b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbni Cüreyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, kendisi Câbir b. Abdillah'i şöyle derken işitmiş. Yahudilerden bâzı kimseler Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e selâm verdiler. Ve: Essâmü aleyke yâ Ebâ'I-Kâasım, dediler. O da : «Ve aleyküm...» buyurdu. Bunun üzerine Âişe hiddetlenmiş olarak: — Onların ne söylediklerini işitmedin mi? dedi. «Hayır, İşittim. Onlara cevap da verdim. Onların aleyhine bizim duamız kabul edilir. Fakat bizim aleyhimize onların duası kabul edilmez.» buyurdular. İzah 2167 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülaziz (yâni Derâverdi), Süheyl'den, o da babasından, ö da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yahudilerle Hıristiyanlara evvelâ siz selâm vermeyin! Onlardan birine bir yolda rastlarsanız, onu yolun dar yerine sıkıştırın.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki', Süfyân'dan rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Süheyl'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Veki'in hadîsinde : «Yahudilere rastladığınız vakit.» İbni Ca'ler'in, Şu'be'den rivayet ettiği hadîste : «Ehl-i kitap hakkında ded'ı ki...» Cerir'in hadîsinde ise: «Onlara rastladığınız vakit...» ibareleri vardır. Ama müşriklerden hiç birinin adını söylememişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym, Seyyâr'dan, o da Sabit El-Bûnânî;den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bazı çocukların yanından geçmiş de onlara selâm vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-14} Bu Hadîsi bana İsmail b. Salim de rivayet etti, (Dediki): Bize Hüşeym haber verdi. (Dediki): Bize Seyyar bu isnadla haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amr b. Alî ile Muhammed b. Velîd dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Seyyâr'dan rivayet etti. (Dediki): Sabit El-Bünânî ile birlikte yürüyordum. Az sonra bir takım çocukların yanına uğrayarak onlara selâm verdi. Sabit şunu anlattıki: Kendisi Enes'le beraber yürüyormuş. O da bîr takım çocukların yanına uğrayarak onlara selâm vermiş, Enes de anlatmış ki, Kendisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte yürüyormuş. O da bir, takım çocukların yanına uğrayarak onlara selâm vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kâmil El-Câhderî ile Kuteybe b. Saîd her ikisi Abdül-Vâhid'den rivayet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dedilerki): Bize Abdül-Vâhid b. Ziyad rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. Ubeydillah rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Süveyd rivayet etti. (Dediki): Abdurrahman b. Yezid'i dinledim. (Dediki): Ben İbni Mes'ud'u şunu söylerken işittim. Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Senin yanıma girmek için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. (Bu) Tâ seni nehyedinceye kadar (böyle) gidecektir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-16} Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Abdillah b. Numeyr ve İshâk b. İbrahim dahî rivayet ettiler. İshâk: Ahberanâ; ötekiler; Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdullah b. İdris, Hasen b. Ubeydillah'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeyle ile Ebû Küreyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Aişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Üzerine perde çekildikten sonra Sevde hacetini görmek için dışarı çıktı. Kendisi cismen bütün kadınlardan uzun, vücutlu bir kadındı. Kendisini tanıyanlara gizli kalmazdı. Onu Ömer b. Hattâb gördü ve : — Yâ Sevde! Vallahi bizden gizlenemiyorsun! Nasıl dışarı çıkacağına bir bak! dedi. Bunun üzerine Sevde hemen bozularak geri döndü. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim evimde idi. Kendisi akşam yemeği yiyordu. Elinde bir kemik vardı. Sevde içeri girerek: — Yâ Resûlallah! Ben dışarı çıktım da, Ömer bana şöyle şöyle (lâf-laf) söyledi, dedi. Az sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e vahiy geldi. Sonra kendisinden (o ağırlık) kaldırıldı. Kemik hâlâ elinde idi. Onu bırakmamıştı. «Gerçekten hal şu ki, size hacetiniz için dışarı çıkmanıza izin verildi.» buyurdular. Ebû Bekr'in rivayetinde: «Cismi bütün kadınlardan uzundu» cümlesi vardır. Ebû Bekr kendi hadîsinde: «Hişâm, yâni helaya, dedi.» cümlesini ziyade etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdül-Melik b. Şuayb b. Leys rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid, İbni Şihab'dan, o da Urve b. Zübeyr'den, o da Âişe'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri helaya gitmek istedikleri zaman geceleyin menâsıa çıkarlardı, orası geniş bir yerdi Ömer b. Hattab da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: Kadınlarını ört! diyordu. Ama Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapmıyordu. Derken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Sevde binti Zem'a gecelerden bir gece yatsı zamanı dışarı çıktı. Kendisi uzun bir kadındı. Ömer ona seslendi: — Dikkat!.. Seni tanıdık yâ Sevde! (Ömer bunu) tesettür emri indirilsin diye (yaptı). Âişe: «Bunun üzerine Allah (Azze ve Ceile) tesettürü İndirdi.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-18} Bize Amru'n-Nakıd rivayet etti. (Dediki): Bize Yâkub b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Alî b. Hucr rivayet ettiler. Yahya: Ahberana, İbni Hucr ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Hüşeym Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Sabbâh ile Züheyr b. Harb da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hüşeym rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen haber verdi. Câbir (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Dikkat!.. Sakın bir adam dul bir kadının yanında gecelemesin, ancak nikâhlısı veya mahremi olursa o başka.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b, Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Yezîd b. Ebî Habib'den, o da Ebû'l-Hayr'dan, o da Ukbe b. Amir'den naklen haber verdiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Kadınların yanına girmekten sakının!» buyurmuş. Bunun üzerine ensardan bir zât: — Yâ Resûlallah! Kayına ne buyurursun? demiş. «Kavın ölümdür!» cevâbını vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bana Ebû't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb, Amr b. Haris ile Leys b. Sa'd, Hayve b. Şüreyh ve başkalarından naklen haber verdi ki, bu zevata Yezid b. Ebî Habib bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana yine Ebû't-Tâhir rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Ben Leys b. Sa'd'ı da şöyle derken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Harun b. Ma'ruf rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti, (Dediki): Bana Amr haber verdi. H. Bana Ebû't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb Amr b. Hâris'den naklen haber verdi. Ona da Bekr b. Sevâ de rivayet etmiş, ona da Abdurrahman b. Cübeyr rivayet etmiş, ona da Abdullah b. Amr b. Âs rivayet etmiş ki: Benî Hâşim'den birkaç kişi Esma binti Umeys'İn yanına girmişler. Derken Ebû Bekr'i Sıddik, da girmiş. Esma o gün onun nikâhı altında imiş. Ebû Bekr bu zevatı görmüş ve bundan hoşlanmamış. Bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'e anlatmış ve: «Ama hayırdan başka bir şey görmedim» demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}: «Şüphesiz ki, Allah Esma'yi bundan beri kılmıştır.» buyurmuş. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} minber üzerinde ayağa kalkarak: «Bu günümden sonra sakın bir adam beraberinde bir veya iki kişi olmadan, kocası evde bulunmayan bir kadının yanına girmesin!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit El-Bûnânî'den, o da Enes'den naklen rivayet etti ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} kadınlarından birinin yanında imiş. Derken yanından bir adam geçmiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} onu çağırmış, adam da gelmiş ve: «Ey filân! Bu benim zevcem filancadır.» buyurmuş. Bunun üzerine o zât: — Yâ Resûlallah! Her kim hakkında zanna kapılırım da, senin hakkında zanna kapılmam! demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}: «Şüphesiz ki, şeytan insanın kanının aktığı yerden akar!» buyurmuşlar. İzah 2175 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ishâk b. ibrahim ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfızları birbirine yakındır. (Dedilerki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ali b. Hüseyin'den, o da Safiyye binti Huyeyy'den naklen haber verdi. Safiyye şöyle demiş: Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) itikâfa girmişti. Ben de geceleyin onu ziyarete geldim. Ve kendisiyle konuştum. Sonra evime dönmek üzere kalktım. Beni evime götürmek için o da kalktı. Safiyye'nin evi Usame b. Zeyd'in hanesinde idi. Derken oradan ensârdan iki zat geçti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i görünce hızlandılar. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem). «Ağır olun! Bu kadın Safiyye bînti Huyeyy'dir.» buyurdu. Adamlar: — Sübhanallah yâ Resûlallah! dediler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz şeytan insanın kanının aktığı yerden akar. Ben de sîzin kalblerinize şerr atar diye korktum.» buyurdular. Yahut (şerr yerine) şey dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana bu hadisi Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb, ZÜhrî'den naklen haber verdi. (Demişki): Bize Ali b. Hüseyn haber verdi. Ona da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Safiyye haber vermiş ki: Kendisi ramazanın son on gecesinde mescidde İtikâfı esnasında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i ziyarete gelmiş ve onun yanında bir müddet konuşmuş. Sonra evine gitmek üzere kalkmış. Onu götürmek için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de kalkmış... Sonra râvi, Ma'mer'in hadîsi mânâsında rivayette bulunmuştur. Yalnız o: «Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz ki, şeytan insanın kanının ulaştığı yere ulaşır.» buyurdu.» demiş; «Akar» dememiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd, Mâlik b. Enes'den, ona okunanlar meyanında İshâk b. Ahdillah b. Ebî TaIha dan naklen rivayet etti. Ona da Akîl b. Ebî Talib'in azatlısı Ebû Mürre, Ebû Vâkıd EI-Leysî'den naklen haber vermişki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beraberinde cemâat olduğu halde mescidde otururken üç nefer gelivermiş. Onların ikisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelmişler, biri gitmiş. Bu iki kişi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in başında dikilmişler. Biri halka'da bir aralık görerek oraya oturmuş. Diğeri cemâatin arkalarına oturmuş. Üçüncüsü ise dönüp gitmiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oradan ayrılınca : «Size bu üç kişiyi haber vereyim mi? Bunlardan biri Allah'a sığındı, Allah da onu sığındırdı. Diğeri utandı, Allah da ondan istihya etti. Sonuncuya gelince, o yüz çevirdi. Allah da ondan yüz çevirdi.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-26} Bize Ahmed b. El-Munzir rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu’s-samed rivayet etti (Dediki): Bize Harb (bu zât İbni Şeddat'tır) rivayet etti. H. Bana İshâk b. Mansûr da rivayet etti. (Dediki); Bize Habban haber verdi. (Dediki): Bize Ebân rivayet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Yahya b. Ebî Kesir rivayet etti ki: İshâk b. Abdillah b. Ebî Talha kendisine bu isnadda bu mânâda bu hadîsin mislini rivayet etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Rumh b. Muhacir dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Leys Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi. «Sakın biriniz bir kimseyi yerinden kaldırıp, sonra oraya oturmasın!) buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullar b. Numeyr haber verdi. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivâyel etti. H. Bize Züheyr b. Harb dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya (bu zat Kattan'dır) rivayet etti. H. Bize İbni Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize AbdülVahhab (yâni Essekafî) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Ubeydullah'dan rivâyel etmişlerdir. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr ile Ebû Usame ve İbni Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Hişâm'dun, o da babasından, o da Nebi iSallallahu Ateyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: «Bir adam bîr adamı yerinden kaldırıp, sonra oraya oturmasın! Lâkin aralanın, genişleyin!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-28} Bize Ebû'r-Rabî' ile Ebû Kâmil de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb rivayet etti. H. Bana Yahya b. Habîb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh' rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. H. Her iki râvi İbni Cüreyc'den rivayet etmişlerdir. H. Bana Muhammed b. Râfi'de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Füdeyk rivayet etti. (Dediki): Bize Dahhâk (yâni İbni Osman) haber verdi. Bu râvilerin hepsi Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Leys'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Fakat hadîste : «Lâkin; aralanın, genişleyin...» cümlesini anmamışlardır. İbni Cüreyc hadîsinde: «Ben Cum'a gününde mi? dedim. Cum'a gününde ve başka günlerde cevabını verdi.» cümlesini ziyade etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-A'lâ, Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Salimden, o da İbni Ömer'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Sakın biriniz din kardeşini yerinden kaldırıp, sonra onun yerine oturmasın!» buyurmuşlar. İbni Ömer kendisi için biri yerinden kalkarsa oraya oturmazmış
- Bāb: ...
- باب ...
{m-29} Bize bu hadîsi Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi. İzah 2178 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Seleme b. Şebîb rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Mâkıl (bu zat İbni Ubeydillah'dır), Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: «Sakın biriniz Cum'a günü din kardeşini yerinden kaldırmasın. Sonra gidip onun yerine oturmasın. Lâkin; aralanın, desin!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti, (Dediki): Bize Ebû Avâne haber verdi. Kuteybe şunu da söyledi. Bize Abdül'Aziz (yâni İbni Muhammed) rivayet etti. Her iki râvi Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etmişlerki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Biriniz ayağa kalktığı vakit. .» Ebû Avane'nin hadîsinde: «Bir kimse oturduğu yerden kalkar da, sonra oraya dönerse, o kimse, o yerde hak sahibidir.» buyurmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebu Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir haber verdi. H. Bize Ebû Kureyb dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Hişam'dan rivayet etmişlerdir. H. Bize yine Ebû Kureyb rivayet etti. Lâfızı şudur: Bize İbni Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm babasından, o da Zeyneb binti Ümmü Seleme'den, o da Ümmü Seleme'den naklen rivayet »etti ki: Kadın tabiatlı bir adam evde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında bulunuyormuş. Ümmü Seleme'nin kardeşine: — Yâ Abdellah b. Ebî Ümeyye! Yarın Allah size Tâif'i fethederse sana filancanın kızını göstereceğim. Çünkü o kız dörtle gelir, sekizle gider, demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu işitmiş de: «Bunlar sizin yanınıza girmesin!» buyurmuşlar. İzah 2181 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. Âişe şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinin yanına kadın tabiatlı bir adam giriyordu. Onu ihtiyaç sahibi olmayanlardan sayıyorlardı. Derken bir gün Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o adam kadınlarından bâzısının yanında iken içeri girdi. Adam bir kadın tavsif ediyor : — Geldiği zaman dörtle gelir, gittiği zaman sekizle gider, diyordı Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Dikkat! Görüyorum ki; bu adam orada ne vardığını biliyor, sakın sizin yanınıza girmesin!» buyurdular,\ Artık onu (girmekten) men ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Âlâ' ile Ebû Kureyb El-Hemdân rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Hişâm'dan rivayet etti (Demişki ; Bana babam, Esma binti Ebi Bekr'den naklen haber verdi Esma şöyle demiş: Zübeyr benimle evlendi. Ama kendisinin yeryüzünde mal ve köle nâmına atından başka hiçbir şeyi yoktu. Ben onun atına alaf veriyor; nafakasına bakıyor, işlerini görüyor, su devesi için çekirdek kırıyor, onun alafını ve suyunu veriyor, kovasını tamir ediyor, hamur yağuruyordum. Ekmek yapmayı beceremiyordum. Benim için ensardan bazı komşu kadınlar ekmek yapıyorlardı. Doğru kadınlardı. Zübeyr*e, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in parsellediği yerden çekirdeği başmın üstünde taşıyordum. Ki bu yer bir fersahın üçte ikisi uzaklıktadır. Bir gün çekirdek başımın üzerinde olduğu halde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e rastladım. Beni çağırdı. Sonra beni arkasına bindirmek için (devesine) : «Ih! Ih!» dedi. Esma, Zübeyr'e: Utandım ama senin kıskançlığını da bilirim, demiş. O da: — Vallahi başının üzerinde hurma çekirdeğini taşıman, onunla beraber binmenden daha güçtür, demiş. Esma: Hattâ bundan sonra Ebû Bekr bana bir hizmetçi gönderdi de, o beni at bakıcılığından kurtardı ve sanki beni âzâd etti, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Ubeyd El-Ğuberî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da İbni Ebî Müleyke'den naklen rivayet etti ki, Esma şöyle demiş: Zübeyr'in ev hizmetini görüyordum. Bir atı vardı. Ona bakıyordum. Ama bana at bakıcılığından daha güç bir hizmet yoktu. Ona ot veriyor, tımarını yapıyor ve bakıyordum. Râvi diyor ki: Sonra Esmâ'ya bir hizmetçi isabet etti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e esirler geldi de, ona da bir hizmetçi verdi. Esma demiş ki: Artık bu hizmetçi beni at bakıcılığından kurtardı. Zübeyr'in nafaka işini de üzerimden attı. Derken bir adam geldi. Ve : — Ey Ümme Abdillah! Ben fakir bir adamım, senin evinin gölgesinde mal satmak istiyorum, dedi. Esma (ona) : — Ben sana müsaade edersem Zübeyr buna razı olmaz. İmdi sen gel de bunu benden Zübeyr'in gözünün önünde iste! demiş. Arkacığından adam gelerek: — Ey Ümmü Abdillah! Ben fakir bîr adamım, senin evinin gölgesinde mal satmak istiyorum, demiş. Esma : — Medine'de benim evimden haşka bir yer bulamadınmı? demiş. Bunun üzerine Zübeyr ona : — Sana ne oluyor ki, fakir bir adama (malını) satmağa mâni oluyorsun, demiş. Artık (adamcağız) kazanmaya başlayıncaya kadar (orada mal) satmış. (Esma diyorki): Ben bu cariyeyi ona sattım, parası kucağımda iken Zübeyr yanıma girdi. Ve : — Onu bana hibe et, dedi. — Ben onu tasadduk ettim, dedim
- Bāb: ...
- باب ...
Bjze Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Nâfî'den dinlediğim, onun da İbni Ömer'den rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bir yerde üç İçişi bulunursa, bîrini bırakıp ikisi gizli konuşmasınlar!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-36} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhanımed b. Bişr ile İbni Numeyr rivayet ettiler. H. Bize İbni Numeyr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile Ubeydullah b. Saîd de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu zât İbni Saîd'dir) rivayet etti. Bu râvilerîn hepsi Ubeydullah'dan rivayet etmişlerdir. H. Bize Kuteybe ile İbni Rumh dahî Leys b. Sa'd'dan rivayet ettiler. H. Bize Ebu'r-Rabi' ile Ebû Kâmil de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad, Eyyûb'dea naklen rivayet etti. H. Bize ibni Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed h. Cafer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ben Şu'be'den dinledim. Bu râvilerin hepsi Nâfi'den, o da ibni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Mâlik'in hadîsi mânâsında rivayette bulunmuşlardır. İzah 2184 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû lîekr b. Ebî Şeybe ile Hennâd b. Seriyy rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebu'l-Ahvas, Mansur'dan rivayet etti. H. Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe ve İshâk b. İbrahim de rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (İshâk: Ahberenâ; diğerleri Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Cerir, Mansur'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj : «Üç kişi iseniz ötekini bırakıp da ikiniz gizli konuşmasın! Tâ ki, insanlara karışıncaya kadar. Çünkü bu onu gücendirir.» buyurdular)
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, İbni Numeyr ve Ebû Kurey) ile rivayet ettiler. Lafız Yahya'nındır. (Yahya Ahberanû; ötekiler Haıidesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye, A'moş'den, o da Şakik'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Resûlullah (Sullallahu Aleyhi ve Sellem): «Üç kişi iseniz, ikiniz arkadaşlarını bırakıp da gizli konuşmasınlar. Çünkü bu onu üzer.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-38} Bize bu hadisi İshâk b. ibrahim dahî rivayet etti. (Dediki) Bize îsâ b. Yûnus haber verdi. H. Bize İbni Ömer dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti Her iki râvi A'meş'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. izah: Bu rivayetleri Buhârî «Kitâbü'l-İstîzan»'da tahrîc etmiştir. Bir kişiyi yalnız bırakıp, ikisinin gizli konuşmalarının yasak edilmesindeki hikmet ya kendisini o konuşmaya katmamakla tahkir ettiklerin sandığından yahut aleyhinde konuşuyorlar vehmine kapıldığı içindir. Kalabalık insanlar içinde böyle bir şey hatıra gelmeyeceği için ikisinin gizi konuşmasında beis yoktur. Bir kişiyi yalnız bırakıp üç veya daha fazla kişinin gizli konuşmaları da aynı hükümdedir. Nevevî buradaki nehyin tahrim için olduğunu söylüyor ve : «Aralarından birini bırakıp gizlici konuşmak bir cemaata da haramdır. Meğer ki, o bir kişi buna izin vermiş ola. îbni Ömer (Radiyallahu anh) ile îmam-ı Mâlik'in bizim ulemâmızın ve cumhurun mezhebine göre buradaki nehiy her zamana hazar ve sefere âmm ve şâmildir. Ulemâdan bazıları yasak edilen gizli konuşmanın sefere mahsûs olduğunu söylemişlerdir. Çünkü sefeı korku yeridir. Bâzıları da bu hadîsin mensuh olduğunu söylemişlerdir Bu hüküm İslâm'ın ilk zamanlarında vardı. İslâmiyet yayılıp insanlar emniyete kavuşunca nehiy sakıt olmuştur. Bunu ilk zamanlarda mü'minler mahzun etmek için onların karşısında münafıklar yaparlardı. Bir yerde dört kişi bulunup da ikisi gizli konuşursa bilittifak beis yoktur. diyor
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Ebî Ömer El-Mekkî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz Ed-Derâverdi, Yezid'den (Bu zât İbni Abdillah b. Usâme b. Had'dır.) o da Muhammed b. İbrahim'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ln zevcesi Âişe'den naklen rivayet etti ki, şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalandığı vakit onu Cibril okur: Seni berî kılan, her hastalıktan sana şifâ veren, hasedliği kabardığı vakit her hasetçinin şerrinden ve her nazarı değenin şerrinden emin eyleyen Allah'ın ismiyle, derdi. İzah 2188 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Bişr b. Hilâl Es-Savvaf rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vâris rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz b. Suhayb Ebû Nadrâ'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etti ki: Cibril, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek : — Yâ Muhammedi Hastalandın mı? diye sormuş. O da : «Evet!..» cevâbını vermiş. Cibril: — Allah'ın ismiyle sana eziyet veren herşeyden sana okuyorum, her nefsin şerrinden yahut her hasetçinin nazarından Allah sana şifâ versin! Allah'ın ismiyle sana okuyorum, dedi. İzah 2188 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfî' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'r-rezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den rivayet etti. Hemmâm: Ebû Hureyre'nin: Bize Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettikleri şunlardır diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Ki onlardan biri de şudur. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nazar haktır.» buyurdular. İzah 2188 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî ile Haccâc b. Şâir ve Ahmed b. Hıraş rivayet ettiler. (Abdullah : Ahberanâ; ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Müslim b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb, İbni Tâvus'dan, o da babasından, o da İbni Abbas'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. «Nazar haktır. Eğer kaderden önce bir şey bulunsa idi, ondan önce nazar bulunurdu. Sizden gusül istenirse yıkayıverin!» buyurmuşlar. İzah için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Numeyr, Hişâm'dan, o da babasında»!, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş; Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yapmadığı bir şey yapıyorum » gibi geliyordu. Nihayet bir gün yahut bir gece Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dua etti. Sonra tekrar, sonra tekrar duâ etti. Sonra : «Yâ Âişe! Anladın mı Allah bana ondan fetvasını sorduğum şey hakkında fetva verdi. Bana iki addam geldi, biri başımın ucuna, diğeri ayak ucuma oturdu. Ve başucumda olan ayak ucumda olana yahut ayak ucumda olan, baş ucumda olana: Bu zâtın rahatsızlığı nedir? diye sordu. O da: Büyülüdür. » dedi. — Onu kim büyüledi? dedi. (Öteki) : — Lebid b, A'zaml cevâbınıi verdi. — Büyüyü neye yaptı? dedi. — Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine, dedi. — Nerede o ? diye sordu. — Zûervan kuyusunda, cevâbını verdi. Âişe demiş ki : Müteakiben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ashabından bazı kimselerle birlikte oraya gitti. Sonra (bana) : «Yâ Âişe! Vallahi kuyunun suyu kına ıslatılmış gibi, hurması da şeytanların başları gibi idi.» dedi. Ben: — Yâ Resûlallah! Onu yaksaydın a! dedim. «Hayır! Bana gelince Allah afiyet verdi, insanlara kötülük getirmekten çekindim. Ve emir vererek onu gömdürdüm.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m44} Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm, babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) büyülendi... Ve Ebû Kureyb hadisi kıssasıyla İbnü Numeyr'in hadîsi gibi nakletmiştir. O bu hadîste şunu da söylemiş ki: «Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kuyuya gitti ve ona baktı, kuyunun üzerinde hurma ağacı vardı. Âişe demiş ki: Ben: — Yâ Resûlallah! Onu çıkarıver, dedim.» «Onu yaksaydın a!» dememiş; «Ve emir vererek onu gömdürdüm.» cümlesini de anmamıştır. İzah için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habib el-Hârisi rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Hişâm b. Zeyd'den, o da Enes'den naklen rivayet etti ki: (Enes b. Malik r.a. dediki:) Bir Yahudi kadını Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e zehirli bir koyun getirmiş, o da ondan yemiş. Müteakiben kadını Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdiler. O da kadına bunun sebebini sormuş. Kadın : — Seni öldürmek istedim, cevâbını vermiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah seni bunun üzerine musallat kılacak değildir.» buyurmuş. Râvi demiş ki: Yahut: «Benim üzerime musallat kılacak değildir.» dedi. Ashâb: — Bu kadını öldürmeyelim mi? demişler: «Hayır» buyurmuş. Enes demiş ki: Artık ben bu alâmeti Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in diş etlerinde gördüm durdum
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Harun b. Abdillah da rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ben Hişâm b. Zeyd'den dinledim. (Dediki): Ben Enes b. Mâlik'i rivayet ederken dinledim ki: Bir yahudi karısı etin içine zehir koynuış. Sonra onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirmiş... Râvi Hâlid'in hadîsi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. İshâk ahberanâ; Züheyr ise haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebu'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan, o da Aişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş : Bizden bir insan hastalandığı vakit Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona sağ eli ile mesheder; sonra : «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider, şifa ver! Şâfi sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Hastalık bırakmayan şifa (ver)!» derdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalanıp ağırlaştığı vakit ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra : «Allahım beni affef! Beni Refîk-i A'lâ iie beraber kıl!» dedi. Ben bir bakayım, dedim. Ne göreyim! O dünyadan gitmiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-46} Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym haber verdi. H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye dahî rivayet etti. H. Bana Bişr b. Hâlid dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. H. Bize İbni Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Adiyy rivayet etti. Her iki râvi Şu'be'den rivayet etmişlerdir. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Bekr b. Hallâd dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (Bu zât Kattan'dır), Süfyân'dan rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den Cerîr'in isnadıyle rivayette bulunmuşlardır. Hüşeym ile Şu'be'nin hadîsinde : «Onu eliyle mesh ederdi.» cümlesi vardır. Sevrî'nin hadîsinde ise : «Onu sağ, eliyle mesh ederdi.» demiştir. Yahya'nın Süfyân'dan, onun da A'meş'den rivayet ettiği hadîsin sonunda «Ben bunu Mansûr'a rivayet ettim de, o da bana İbrahim'den, o da MeSrûk'dan, o da Aişe'den naklen bu hadîsin benzerini rivayet etti.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şeyban b. Ferruh rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Avâne, Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Mesrûk'dan, o da Aişe'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hastayı dolaştığı zaman : «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Buna şifâ ver. Şifâ veren yalnız sensin. Senin şifândan başka şifâ yoktur. Hastalık bırakmayan şifâ (ver).» dermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Cerîr, Mansûr'dan, o da Ebu'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastaya geldiği vakit ona dua eder: «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifâ ver! Şâfî sensin. Senin şifândan başka şifâ yoktur. Hastalık bırakmayan şifâ (ver).» derdi. Ebû Bekr'in rivayetinde: «Ona dua eder ve: «Şafî' sensin...» derdi... cümlesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-48} Bana Kasım b. Zekeriyyâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Musa, İsrail'den, o da Mansûr'dan, o da İbrahim ile Müslim b. Subeyh'den, onlar da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) idi. Ravi Ebû Avâne ile Cerîr'in hadîsi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb dahî rivayet ettiler. Lâfız Ebû Kureybindir. (Dedilerki): Bize İbni Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize Hişab babasından, o da Âişe'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu rukyeyi okurmuş : «Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider. Şifâ senin yed-i kudretindedir. Onu senden başka açacak yoktur.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-49} Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. Her iki râvi Hişam'dan bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Sureye b. Yûnus ile Yahya b. Eyyûb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abbâd b. Abbâd, Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Ailesinden biri hastalandığı vakit Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) muavvizâti okuyarak onun üzerine üfürürdü. Vefat ettiği hastalığa yakalandığı vakit ben de onun üzerine üfürmeye ve onu kendi eliyle meshetmeye başladım. Çünkü onun elinin bereketi benim eliminkinden. daha büyüktü. Yahya'nın Eyyûb'dan naklettiği rivayette (el muavvizât) muavvizât şeklinde (Elif lâmsız olarak) rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlike İbni Şihab'dan dinlediğim, onun da Urve'den, onun da Âişe'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalandığı vakit kendine muavvizâtı okur ve üflerdi. Hastalığı şiddetlenince artık onun üzerine ben okuyor ve bereketini umarak kendi eliyle onu meshediyordum
- Bāb: ...
- باب ...
{v-51} Bana Ebu't-Tahir ile Harmele dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bana Muhammed b. Abdillah b. Numeyr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh rivayet etti. H. Bize Ukbe b. Mükrem ile Ahmed b. Osman En-Nevfeli de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Âsim rivayet etti. Her iki râvi İbni Cüreyc'den rivayet etmişlerdir. (Demişki): Bana Ziyad haber verdi. Bu râvilerin hepsi İbni Şihab'dan Mâlik'in isnadı ile onun hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Mâlik'in hadîsinden başka hiç birinin hadîsinde «Bereketini umarak» kaydı yoktur. Yûnus ile Ziyâd'ın hadîsinde «Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalandığı vakit kendine muavvizâtı okuyarak üfürür ve eliyle kendini meshederdi.» cümlesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ali b. Müshir, Şeybânî'den, o da Abdurrahman b. Esved'den, o da babasından naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Aişe'ye rukye yapmanın hükmünü sordum da : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ensardan bir ev halkına her zehirli mahlûktan dolayı rukye yapmalarına ruhsat verdi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym Muğire'den, o da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ensardan bir ev halkına zehirden dolayı rukye yapmalarına ruhsat verdi. İzah 2199 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lâfız İbni Ebî Ömer'indir. (Dedilerki): Bize Süfyân, Abdi Rabbih b. Saîd'den, o da Amra'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in âdeti şu idi: Bir insan bir yerinden şikâyet ederse yahut kendinde yara veya yaralanma bulunursa Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) parmağı ile şöyle yapardı: Süfyân şehadet parmağını yere koymuş, sonra kaldırmış : «Bismillâhi! Yerimizin toprağı, bâzımızın tükürüğü ile. Bununla hastamız Rabbimizin izni ile düzelsin diye.» derdi. ibni Ebî Şeybe «yüşfâ» dedi. Züheyr ise «li yüşfâ sakîmünâ» dedi. İzah 2199 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb ve İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. İshâk: Ahberanâ; Ebû Bekr ile Ebû Kureyb ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Lâfız bu ikisinindir. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Bişr, Mis'ar'dan rivayet etti. (Demişki): Bize Ma'bed b. Hâlid, İbni Şeddad'dan, o da Âişe'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine nazar değmesinden rukye yapmasını emir buyururmuş. {…} Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Mis'ar bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. ki): Bize babam rivâyet etti. ki): Bize Süfyân, Ma'bed b. Hâlid'den, o da Abdullah b. Şeddad'dan, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'. değmesinden rukye yapmamı bana emir buyururdu.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbnü Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Ma'bed b. Hâlid'den, o da Abdullah b. Şeddad'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlallah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'. «Nazar değmesinden rukye yapmamı bana emir buyururdu.» İzah 2199 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayseme, Âsım-ı Ahvel'den, o da Yûsuf b. Abdillah'dan, o da Enes b. Mâiik'den rukyeler hakkında haber verdi. Enes şöyle demiş: Zehirli hayvan sokmasında, sıraca'da ve nazar değmesinde rukyeye ruhsat verildi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Âdem, Süfyân'dan rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Humeyd b. Abdirrahman rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen (bu zat îbni Sâlih'dir.) rivayet etti. Her iki râvi Âsım'dan, o da Yûsuf b. AbdiIIah'dan, o da Enes'den naklen rivayet etti. Şöyîe demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nazar değmesine, zehirli hayvan sokmasına ve sıraca hastalığına karşı rukye yapmaya ruhsat verdi. Süfyân'ın hadîsinde «Yûsuf b. Abdillah b. Haris» denilmiştir. İzah 2199 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu'r-Rabi' Süleyman b. Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b, Harb rivayet etti. Bana Muhammed b. Velid Ez-Zübeydî, Zührî'den, o da Urve b. Zübeyr'den, o da Zeyneb binti Ümmü Seleme'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in zevcesi Ümmü Seleme'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zevcesi Ümmü Seleme'nin evinde bîr cariyenin yüzünde sarılık görerek : «Bu cariyeye nazar değmiş, ona hemen rukye yapın!. buyurmuşlar. Yâni yüzünde sarılık varmış. İzah 2199 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ukbe b. Mükrem El-Ammî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Âsim İbni Cüreyc'den rivayet etti. (Demişki): Bana da Ebu'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Cabir b. Abdiîlah'ı şöyle derken işitmiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hazm oğullarına yılana rukye yapmaya ruhsat verdi. Esma binti Umeys'e de şöyle buyurdu : «Bana ne oluyor ki, kardeşim oğullarının cisimlerini erimiş görüyorum. Aceb bir hacetleri mi var?» Esma : — Hayır! (Yok!) Lâkin onlara çabuk nazar değiyor, demiş. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onlara rukye yap!» buyurmuş. Esma demiş ki : Ben kendisine arzettim, fakat o : «Onlara sen rukye yap!» buyurdular. İzah 2199 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc rivayet etti. (Dediki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdillah'ı şöyle derken işitmiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yılana rukye yapmak için Amr oğullarına ruhsat verdi, Ebü'z-Zübeyr demiş ki: Ben Câbir b. Abdillah'i da şunu söylerken işittim: Bizden bir adamı akreb soktu. Biz Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte oturuyorduk. Bunun üzerine bir adam: — Yâ Resûlallah! Rukye yapayım mı? diye sordu. «Sizden her kim din kardeşine fayda verebilirse bunu yapsın-» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-61} Bana Saîd b. Yahya El-Ümevî de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etii. (Dediki): Bize İbni Cüreyc bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Yalnız o şöyle dedi: «Bunun üzerine cemaattan bir adam : — Ona rukye yapayım yâ Resûlallah! dedi.» (Sadece) Rukye yapayım, demedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Saîd EI-Eşecc rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' Â'meş'den, o da Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Benim bir dayım vardı. Akreb'e karşı rukye yapardı. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) rukye'yi yasak etti. Müteakiben ona gelerek : — Yâ Resûlallah! Gerçekten Sen rukyeyi yasak ettin, ama ben akreb'e karşı rukye yapıyorum, dedi. Bunun üzerine : «Sizden her kim din kardeşine fayda verebiirse bunu yapsın!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-62} Bize bu hadîsi Osman b. Ebî Şeybe de rivayet etti, (Dediki): Bize Cerir, A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş, Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) rukyeyi yasak etti. Derken Amr b. Hazm oğulları Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek : — Yâ Resûlallah! Gerçekten elimizde bir rukye vardı. Akreb'e karşı onu yapıyorduk. Sen de rukyeyi yasak ettin, dediler. Ve bu rukye'yi ona gösterdiler. Bunun üzerine : «Bir beis görmüyorum. Sizden her kim din kardeşine fayda verebilirse hemen fayda versin!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir rivayet etti. (Dediki): Bize lbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Muâviye b. Salih Abdurrahman b. Cübeyr'den, o da babasından, o da Avf b. Mâlik El-Eşcaî'den naklen haber verdi. Şöyle demiş: Biz cahiliyyet devrinde rukye yapardık. Bilâhare : — Yâ Resûlallah! Bu hususta ne buyururdun? dedik. «Bana rukyenizi gösterin! İçerisinde şirk olmadıkça rukyede bir beis yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyin, Ebû Bişr'den, o da Ebü'l-Mütevekkil'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen haber verdi ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından bazı kimseler bir seferde imişler ve Arab mahallelerinden bir mahalleye uğrayarak onlardan kendilerini misafir etmelerini istemişler. Fakat onlar misafir etmemişler. Ve bunlara : — İçinizde rukyeci var mı? Çünkü mahallenin ağasını zehirli hayvan sokmuştur. Yahut isabet almıştır, demişler. İçlerinden bir adam : — Evet! cevâbını vermiş ve ağa'ya vararak ona Fâtihâ ile rukye yapmış. Arkacığından adam iyileşmiş. Bu zâta bir sürü koyun vermişler. Fakat o koyunları kabul etmek istememiş ve: — Bu meseleyi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlatayım da, ondan sonra bakarız, demiş. Müteakiben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bunu ona anlatmış ve: — Yâ Resûlallah! Vallahi Fatiha'dan başka bir şeyle rukye yapmadım, demiş. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gülümsemiş ve: «Onun rukye olduğunu nereden bildin?» demiş. Sonra: «Onlardan (koyunları) alın, bana da sizinle beraber bir hisse ayırın I», buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-65} Bize Muhammed b. Beşşâr ile Ebû Bekr b. Nâfi ikisi birden Gunder Muhammed b. Cafer'den, o da Şu'be'den, o da Ebû Bişr'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Bu hadîste o: «Fâtlhâ'yı okumaya başladı. Tükürüğünü topluyor ve tükürüyordu. Derken adam iyileşti.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sîrin'den, o da kardeşi Ma'bed b. Sîrin'den, o da Ebû Sa'id-i Hudrî'den naklen haber verdi. Ebû Saîd şöyle demiş: Bir menzile indik. Derken bize bir kadın gelerek: Mahallenin ağası zehirli hayvan taralından sokulmuştur. İçinizde rukye yapan var mı? diye sordu. Kadınla beraber bizden bir adam ayağa kalktı. Biz onun rukye'yi becerebileceğini sanmıyorduk. Adam'a Fâtihâ ile rukye yaptı, o da iyileşti. Kendisine (bir sürü) koyun verdiler. Bize de süt sundular. Bunun üzerine (biz ona) : — Sen rukyeyi becerebiliyor muydun? dedik. — Ben ona Fâtihâ'dan başka bir şeyle rukye yapmadım ki... dedi. Şunu da ilâve etti: Koyunları kıpırdatmayın, tâ ki Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e varalım, dedim ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bunu ona anlattık da : «Bunun rukye olduğunu nereden bildin ? (Koyunları) taksim edin! Bana da sizinle beraber bir hisse ayırın !» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-66} Bana Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Vehb b. Cerîr rivayet etti, (Dediki): Bize Hisam bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etti. Yalnız o şöyle demiştir: «Bunun üzerine kadınla beraber bizden bir adam kalktı, biz onun rukyeci olduğunu sanmıyorduk.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir ile Harmele b. Yahya rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize îbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihâb'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Nâfi' b. Cübeyr b. Mut'im, Osman b. Ebî'l-Âs, Es-Sekafi'den naklen haber verdi ki: Osman müslüman olalıdan beri vücudunda hissettiği bir ağrıdan Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e şikâyette bulunmuş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine : «Elini vücudunun ağıran yerine koy ve üç defa Bismillah de! Yedi defa da hissettiğim ve sakındığım ağrının şerrinden Allah'a ve kudretine sığınırım de!» buyurmuşlar. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Halef El-Bâhilî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-A'lâ, Saîd El-Cüreyrî'den, o da Ebû'l-A'lâ'dan naklen rivayet etti ki, Osman b, Ebi'l-Âs Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: — Yâ Resûlallah! Muhakkak şeytan benimle namazımın ve kıraatimin arasına girdi. Onu bana karıştırıyor, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Bu Hinzeb denilen bir şeytandır. Onu hissettiğin vakit ondan Allah'a sığın ve sol tarafına üç defa tükür.» buyurdu. Osman: Ben bunu yaptım; Allah da onu benden giderdi, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-68} Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsenna rivayet etti, (Dediki): Bize Salim b. Nuh rivayet etti. H. Bize Ebû Bekir b. Eb! Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. Her iki râvi Cüreyrî'den, o da Ebu'l-A'lâ'dan, o da Osman b. Ebî'l-Âs'dan naklen rivayet etmişlerdir ki: Osman, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelmiş... Râvi yukarki hadîsin mislini nakletmiştir. Salim b. Nuh'un hadîsinde «üç defa» kaydını zikretmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-2-68} Bana Muhammed b. Rafi'de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Saîd El-Cüreyrî'den naklen haber verdi. (Demişki): Bize Yezid b. Abdillah b. Şihhîr, Osman b. Ebi'l-As Es-Sakafi'den rivayet etti. (Demişki): Ben: — Yâ Resûlallah! dedim... Bundan sonra râvi yukarkilerin hadîsi gibi zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Harun b. Ma'ruf ile Ebu't-Tâhir ve Ahmed b. İsa rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbnl Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr (bu zat İbni Hâris'dir.) Abdü Rabbib b. Saîd'den, o da Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi ki: «Her derdin bir devası vardır. Derdin devasına rastlanırsa Allah (Azze ve Celle)'nin izniyle düzelir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Harun b. Ma'ruf ile Ebu't-Tâhir rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr haber verdi. Ona da Bükeyr, ona da Âsim b. Ömer b. Katâde rivayet etmişki, Câbir b, Abdillah Mukannai dolaşmış, sonra: — Sen kan aldırmadıkça buradan ayrılmam. Çünkü ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Bunda şifâ vardır.» buyururken işittim, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Nasr b. Alî El-Cehdemî rivayet etti. (Dediki): Bana babam rivayet etti. (Dediki); Bana Abdurrahman b. Süleyman, Asım b. Ömer b. Katâde'den rivayet etti. Şöyle demiş: Câbir b. AbdiIIah bize, ailemiz İçine geldi. Bir adam elindeki çıbanlardan yahut yaralardan şikâyet ediyordu. Câbir: — Şikâyetin nedir? dedi. Adam: — Bendeki çıbanlar... Beni çok zorluyor, dedi. Bunun üzerine Câbir: — Ey çocuk. Bana bir haccam getir, dedi. Adam ona: — Haccâmı ne yapacaksın? Yâ Ebâ AbdiIIah! diye sordu. Câbir: — Oraya bir hacemat şişesi takmak istiyorum, cevâbını verdi. Adam: — Vallahi bana sinekler konuyor. Yahut elbise ilişiyor da eziyet veriyor. Ve bana güç geliyor, dedi. Câbir onun bundan tiksindiğini görünce şunu söyledi: — Ben ResûIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Eğer sizin ilâçlarınızdan bir şeyde hayır varsa, bu ya neşter vuruşunda, ya bal şerbetinde, yahut ateşle dağlamaktadır.» buyururken işittim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ama ben dağlanmayı sevmem!» buyurdular. Bunun üzerine hizmetçi bir haccâm getirerek ona neşter vurdu. Çektiği elem de ondan gitti. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdiki: Ümmü Seleme kan aldırmak için Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den izin istemiş. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Taybe'ye ondan kan almasını emir buyurmuş. Râvi diyor ki: «Zannederim Ebû Taybe Ümmü Seleme'nin süt kardeşi idi. Yahut bulûğa ermemiş bir çocuktu, dedi.» İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ve Ebû Kureyb rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Yahya: Ahberanâ; ötekiler ise haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ubey b. Kâ'b'e bir tabib gönderdi. O da ondan bir damar kesti. Sonra üzerini dağladı
- Bāb: ...
- باب ...
{M-73} Bize Osman b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr rivayet etti. H. Bana İshâk b. Mnnsûr dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman haber verdi. (Dediki); Bize Süfyân haber verdi. Her iki râvi A'meş'-den bu İsnadla rivayette bulunmuşlar, fakat «Ondan bir damar kesti» cümlesini anmamışlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Bişr b. Hâlid de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni İbnî Ca'fer) Şu'be'den rivayet etti. (Demişki): Ben Süleyman'dan dinledim. (Dediki): Ben Ebû Süfyân'dan dinledim. (Dediki): Ben Câbir b. Abdillah'dan dinledim. Şunu söyledi: Ahzab (harbi) günü Ubey kolundaki can damarından vuruldu da, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu dağladı. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'z-Zübeyr, Câbir'den rivayet etti. Bize Yahya k Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayseme, Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş: Sa'd b. Muâz can damarından vuruldu da, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu elindeki uzun demirle dağladı. Sonra şişti. Ve onu ikinci defa dağladı. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî rivayet etti. (Dediki): Bize Habbân b. Hilâl rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Tavus babasından, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kan aldırmış ve haccâma ücretini vermiş ve burnuna ilâç damlatmış. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Ebû Bekr bize Veki' rivayet etti; Ebû Kureyb ise bize Veki' haber verdi dediler.) Lâfız Ebû Kureyb'indir. (Veki') Mis'ar'dan, o da Amr b. Amir El-Ensârî'den naklen haber vermiş. (Demişki): Ben Enes b. Malik'i şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kan aldırdı. Ücreti hususunda kimseye zulmetmezdİ. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (Bu zat İbni Saîd'dir.) Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Nâfi', İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi ki: «Humma cehennemin kükremesindendir. Binâenaleyh onu su ile serinletin.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-78} Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babamla Muhammed b. Bişr rivayet ettiler. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr ile Muhammed b. Bişr rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: «Şüphesiz hummanın şiddeti cehennemin kükremesindendir. Binâenaleyh onu su ile serinletin.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harun b. Saîd El-Eylî de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Mâlik rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Râfi' dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Füdeyk rivayet etti. (Dediki): Bize Dahhâk (yâni İbni Osman) haber verdi. Her iki râvi Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etmişlerki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Humma cehennemin kükremesindendir. Binâenaleyh siz onu su ile söndürün.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Ahdillah b. Hakem rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki); Bize Şu'be rivayet etti. H. Bana Harun b. Abdillah dahî rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Ravh rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ömer b. Muhammed b. Zeyd'den, o da babasından, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Humma Cehennemin kükremesindendir. Binâenaleyh sız onu su ile söndürün.» buyurmuşlar. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe İle Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Numeyr, Hişam'dan, o da babasından, o da Aişe'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Humma Cehennemin kükremesindendir. Binâenaleyh siz onu su ile serinletin.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-1} Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Haris ile Abde b. Süleyman hep birden Hişâm'dan bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdiler. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman, Hişâm'dan, o da Fâtıme'den, o da Esmâ'dan naklen rivayet etti ki: Esma'ya hummadan mustarib bir kadın getirilir, o da su isteyerek, onu yakasına döker ve: Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onu su ile serinletin.» Bir de: «O Cehennemin kükremesindendir.» buyurdular, dermiş
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize bu hadîsi Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki); Bize ibni Numeyr ile Ebû Usâme, Hişâm'dan bu İsnadla rivayet ettiler. İbni Numeyr'in hadîsinde : «Suyu kadınla yakasının arasına döktü.» cümlesi vardır. Ebû Usâme'nin hadîsinde : «O Cehennemin kükremesindendir.» cümlesini zikretmemiştir. Ebû Ahmed dediki: İbrahim şunu söyledi: Bize Haeen b. Bişr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme bu İsnadla rivayet etti. İzah 2212 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hennâd b. Seriy rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Ahvâs, Saîd b. Mesruk'dan, o da Abaye b. Rifâa'dan, o da dedesi Rafi' b. Hadîc'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Gerçekten humma Cehennemin kükremesindendir. Binâenaleyh siz onu su ile serinletin.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ, Muhammed b. Hatim ve Ebû Bekr b. Nâfl' rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdurrahman b. Mehdî Süfyân'dan, o da babasından, o da Abâye b. Rifâa'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Râfi' b. Hadic rivayet etti. (Dediki): Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Humma Cehennemin kükremesİndendir. Binâenaleyh siz onu su ile kendinizden serinletin.» buyururken İşittim. Ebû Bekr: «Sizden..,» kaydını zikretmedi ve şöyle dedi: «Bana Râfi' b. Hadîc haber verdi, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, Süfyân'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Musa b. Ebî Âişe, Ubeydullah b. Abdülah'dan, o da Âişe'detı naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Hastalığında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ağzına ilâç akıttık da: «Bana ilâç akıtmayın» diye işaret etti. Biz : — Hastanın ilâçtan hoşlanmaması, dedik. Ayıldığı vakit: «Sizden ağzına ilâç akıtılmayan tek bir kimse kalmasın! Yalnız Abbas müstesna! Çünkü o sizi görmedi.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Kays şöyle dedi: Onun yanına boğaz olup, ilaçladığım bir oğlumla girdim de: neden bu ilâcı vuruyorsunuz! Şu ûd-ı hindî'yi kullanın; çünkü onda yedi şifa vardır. Onlardan biri de Zâtü'l-Cenb'dir. Boğaz olmaya karşı burundan akıtılır Zâtü'l-Cenb'e karşı ağzın bir yanına sürülür.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize Muhammed b. Rumh b. Muhacir rivâyet etti. ki): Bize Leys, Ukayl'den, o da İbn Şilıâb'dan, naklen haber verdi. ki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman ile Saîd b. Müseyyeb haber verdiler. Onlara da Ebû Hüreyre haber vermiş ki: Kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işitmiş: çörek otunda her derde deva vardır. Yalnız sâm müstesna!» Sâm, ölüm demektir. Habbe-i Sevda da Çörek otu'dur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed h. Rumh b. Muhacir rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Ukayl'den, o da İbni Şilıâb'dan, naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman ile Saîd b. Müseyyeb haber verdiler. Onlara da Ebû Hureyre haber vermiş ki: Kendisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'\ şöyle buyururken işitmiş: «Gerçekten çörek otunda her derde deva vardır. Yalnız sâm müstesna!» Sâm, ölüm demektir. Habbe-i Sevda da Çörek otu'dur
- Bāb: ...
- باب ...
{m88} Bana bu hadîsi Ebu't-Tâhir ile Harmele dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amr'un-Nâkıd, Züheyr b. Harb ve İbni Ebî Ömer de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. H. Bize Abd b. Humeyd dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'I-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Bu râvİIerin hepsi Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Ukayl'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Süfyân ile Yûnus'un hadîslerinde «El-habbetü ssevdâ» demiş, «Şûnîz» dememiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve İbni Hucr'da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (Bu zât İbni Cafer'dir.), Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Hiç bir dert yoktur ki, çörek otunda ona şifâ bulunmasın, yalnız ölüm müstesna!»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdü'l-Melik b, Şuayb b. Leys b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana ükayl b. Hâlid, İbni Şihâb'dan, o da Urve'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe'den naklen rivayet etti ki: Yakınlarından biri ölür de cenazesine kadınlar toplanır, sonra dağılırlar. Ve yalnız ölenin ailesi ile yakınları kalırsa bir çömlek bulamaç emreder de pişirilirmiş. Sonra tirit yapılır; bulamaç onun üzerine dökülürmüş. Bundan sonra Âişe (kadınlara) şöyle dermiş : — Bundan yeyin! Çünkü ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Bulamaç hastanın kalbini rahatlandırır. Bâzı üzüntüleri giderir.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Cafer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Bbu'l-Mütevekkil'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: — Kardeşim ishal'e tutuldu, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Ona bal içir!» buyurdu. O da içirdi. Sonra tekrar ona gelerek: — Ben kardeşime bal içîrdim. Ama onun ishalini artırmaktan başka birşey yapmadı, dedi. Ve bunu ona üç defa (gelip) söyledi. Sonra dördüncüde tekrar geldi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yine) : «Ona bal içir!» buyurdular. Adam : — Vallahi içirdim ama onun ishalini artırmaktan başka birşey yapmadı, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı ise yalan yaptı.» buyurdular. Müteakiben adam ona bal içirdi. Kardeşi hemen iyileşti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-91} Bana bu hadîsi Amr b. Zürâra da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vehhâb (yâni İbni Atâ'), Saîd'den, o da Katâde'den, o da Ebu'l- Mütevekkil Naci'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen haber verdiki: Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Gerçekten kardeşimin midesi bozuldu, demiş. O da : «Kardeşine bal içir!» buyurmuş. Râvi Şu'be'nin hadîsi mânâsında rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e Muhammed b. Münkedir ile Ömer b. Ubeydillah'ın azatlısı Ebu'n-Nadr'dan dinlediğim, onların da Âmir b. Sa*d b. Ebî Vakkâs'dan, onun da babasından naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum. Âmir, babasını Usâme b. Zeyd'e: Sen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den taun hakkında ne işittin? diye sorarken dinlemiş. Usâme şunu söylemiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Taun bir ricz yahut bir azabdır. Benî İsrail'e yahut sizden öncekilere gönderilmiştir. Bir yerde onun zuhur ettiğini işittiniz mi oraya gitmeyin! Bir yerde zuhur ederse siz de orada bulunursanız, ondan kaçmak için oradan çıkmayın!» buyurdular. Ebu'n-Nadr: «Sizi ancak ondan kaçmak çıkarır.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb ile Kuteybe b. Saîd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muğîre (İbni Ka'neb nesebini de belirterek ibni Ahdirrahman El-Kureşî dedi.) Ebu'n-Nadr'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'dan, o da Usâme b. Zeyd'den naklen haber verdi. Üsâme şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Taun azab alâmetidir. Allah (Azze ve Celle) onunla kullarından bâzı kimseleri imtihan eder. Onu işittiniz mi, bulunduğu yere girmeyin. Bir yerde zuhur eder de, siz de orada bulunursanız ondan kaçmayın!» buyurdular. Bu hadîs Ka'nebî'nindir. Kuteybe'ninki de onun gibidir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Muhammed b. Münkedir'den, o da Âmir b. Sa'd'dan, o da Usâme'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Muhakkak ki bu taun sizden öncekilere yahut Benî İsrail'e musallat kılınmış bir azabdır. Bir yerde zuhur ederse, siz ondan kaçmak için oradan çıkmayın. O bir yerde bulunuyorsa, oraya da girmeyin!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bekr rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana Amr b. Dinar haber verdi. Ona da Âmir b. Sa'd haber vermişki: Bir adam Sa*d b. Ebî Vakkas'a taun'u sormuş da Usâme h. Zeyd: Onu sana ben haber vereyim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O Allah'ın Benî İsrail'den bir taifeye yahut sîzden önce geçen bâzı insanlara gönderdiği bir azab yahut ricz'dir. Bir yerde onu işittiniz mî oraya onun üzerine girmeyin! Bir yerde sîzin üzerinize girerse, ondan kaçarak oradan çıkmayın!» buyurdular, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-95} Bize Ebu'r-Rabi' Süleyman b. Dâvud ile Kuteybe b. Saîd de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammâd (Bu zât Zeyd'dir.) rivayet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. Her iki râvi Amr b. Dinar'dan, İbni Cüreyc'in isnadı ile onun hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tahİr Ahmed b. Amr ile Harmele b. Yahya rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize îbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Âmir b. Sa'd, Usâme b. Zeyd'den, o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi ki, şöyle buyurmuşlar: «Şüphesiz bu ağrı veya hastalık bir azabdır. Onunla sîzden önceki bâzı ümmetler azab olunmuşlar; ondan sonra yeryüzünde kalmıştır. Bâzan gider, bâzan gelir. Her kim onun bir yerde zuhur ettiğini işitirse sakın onun üzerine gitmesin. Ve her kim onun zuhur ettiği yerde bulunursa, sakın ondan kaçmak için kendisini oradan çıkarmasın!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-95} Bize bu hadîsi Ebû Kâmil El-Cahderî de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vâhid (yâni İbni Ziyâd) rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den Yûnus'un isnadı ile onun hadîsi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-97} Bize bu hadîsi Ubeydullah b. Muâz dahî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnadla rivayet etti. Şu kadar var ki o, hadîsin başındaki Ata' b. Yesar kıssasını anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
{m-97-2} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' Süfyân'dan, o da Habîb'den, o da İbrahim b. Sa'd'dan, o da Sa'd b. Mâlik ile Huzeyme b. Sabit ve Usâme b. Zeyd'den naklen rivayet etti. (Demişlerki): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu... Râvi Şu'be'nin hadîsi mânâsında rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
{m-97-3} Bize Osman b. Ebî Şeybe ile tshâk b. İbrahim ikisi birden Cerîr'den, o da A'meş'den, o da Habîb'den, o da İbrahim b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'dan naklen rivayet ettiler. İbrahim şöyle demiş: Usâme b. Zeyd ile Sa'd oturmuş konuşuyorlardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ... dediler. Râvi yukarkilerin hadîsi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
{m-97-4} Bana bu hadîsi Vehb b. Bakıyye dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni Tahhân) Şeybânî'den, o da Habîb b. Ebî Sâbit'ten, o da ibrahim b. Sa'd b. Mâlik'den, o da babasından, o tla Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi gibi haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, İbni Şihâb'daıı dinlediğim, onun da Abdü'l-Hamîd b. Abdirrahman b. Zeyd b. Hattab'dan, onun da Abdullah b. Abdillah b. Haris b. Nevfel'den, onun da Abdullah b. Abbas'dan naklen rivayet ettiği şu hadisi okudum. Ömer b. Hattâb Şam'a gitmek üzere yol'a çıkmış. Serğ denilen yere vardığında onu ecnadlılar (yâni) Ebû Ubeyde b. Cerrah ve arkadaşları karşılayarak Şam'da veba zuhur ettiğini kendisine haber vermişler. İbni Abbas demiş ki: Bunun üzerine Ömer: Bana iîk muhacirleri çağır! dedi. Ben de onları çağırdım, kendileriyle istişarede bulundu. Ve Şam'da veba zuhur ettiğini onlara haber verdi. Derken ihtilâfa düştüler. Bâzıları: Sen bir iş için yola çıktın, biz ondan dönmeni nıünâsib görmüyoruz, dediler. Bâzıları da: Senin beraberinde olanlar insanların bakıyyesi ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabıdır. Onları bu veba'nın üzerine götürmeni münasib görmüyoruz, dediler. Ömer (onlara): Yanımdan kalkın! dedi. — Bana ensârı çağır! dedi. Onları da çağırdım ve kendileriyle istişare etti. Fakat onlar da muhacirlerin yolunu tuttular ve onlar gibi ihtilâf ettiler. Ömer (onlara da): Yanımdan kalkın! dedi. Sonra : — Bana Fetih muhacirlerinden buruda bulunan Kureyş ihtiyarlarını çağır! dedi. Onları da çağırdım Ama onun yanında iki kişi bile ihtilafa düşmedi. Ve : — Biz insanları geri döndürmeni, onları bu vebanın üzerine götürmemeni münasib görüyoruz, dediler. Bunun üzerine Ömer cemaata seslendi : — Ben sabahleyin hayvanın sırtındaydım. Siz de binin! Ebû Ubeyde b. Cerrah : — Allah'ın kaderinden kaçmak için mi? dedi. Ömer : — Bunu senden başkası söylemeliydi yâ Ebâ Ubeyde! dedi. (Ömer ona karşı gelmekten çekinirdi.) Evet, Allah'ın kaderinden, Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Ne buyurursun. Senin develerin olsa da iki taraflı bir vadiye inseler, tarafların biri verimli, diğeri çorak olsa. verimli yerde otlatsan Allah'ın kaderiyle otlatmış, çorak yerde otlatsan da Allah'ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın? dedi. Az sonra Abdurrahman b. Avf geldi. Bir hacetine gitmişti. Ve : — Bu hususta bende bilgi var. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Bir yerde taun olduğunu işitirseniz, o yere gitmeyin! Bir yerde zuhur eder, sîz de orada buiunursamz, ondan kaçmak için o yerden çıkmayınız!» buyururken işittim, dedi. İbni Abbâs: «Bunun üzerine Ömer b. Hattâb Allah'a hanıd etti. Sonra oradan gitti.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. İbni Râfi': Haddesenâ; ötekiler Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer bu isnadla Mâlik'in hadisi gibi haber verdi. Ma'mer'in hadisinde şu ziyâde vardır: (Dediki): Ona şunu da söyledi : — Ne buyurursun! Verimli yeri bırakıp çorak yeri otlatsa} unu onun beceriksizliğine verir miydin? — Evet! cevâbını verdi. — O halde yürü, dedi. Ve yürüdü, nihayet Medine'ye geldi de : — Mahal yahut menzil inşaallah burasıdır, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-99} Bana bu hadîsi Ebu't-Tâhir ile Harmele b. Yahya dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihâb'dan bu isnadla haber verdi. Yalnız o: «Gerçekten onu Abdullah b. Haris rivayet etmiş.» demiş. «Abdullah b. Abdillah» dememiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e İbni Şihâb'dan dinlediğim, onun da Abdullah b. Âmir b. Rabîa'dan naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum. Ömer Şam'a gitmek üzere yola çıkmış. Serğ denilen yere geldiği vakit Şam'da veba zuhur ettiğini duymuş. Bunun üzerine ona Abdurrahman b, Avf, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in : «Bir yerde veba zuhur ettiğini işittiniz mi, onun üzerine gitmeyin. Bir yerde veba zuhur eder, siz de orada bulunursanız, ondan kaçmak için o yerden çıkmayın!» buyurduğunu haber vermiş. Ömer b. Hattab da Serğ'dan geri dönmüş. İbni Şihâb'dan, o da Salim b. AbdiIIah'dan naklen rivayet olunduğuna göre Ömer orduyu ancak Abdurrahman b. Avf'ın hadîsinden dolayı döndürmüştür
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir İle Harmele b. Yahya rivayet ettiler. Lâfız Ebu't-TAhir'indir. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. İbni Şihab dediki: Bana da Ebû Seleme b. Abdirrahman Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}. «Hastalık bulaşması, karın kurdu ve baykuş yoktur.» buyurduğu vakit bir bedevi: — Ya Resûlallah! O halde develere ne oluyor ki, kumda geyik gibi oluyorlar da, uyuzlu deve gelip aralarına geliyor ve hepsine uyuz bulaştırıyor, demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Ya birinciye kim bulaştırdı?» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim ile Hasen El-Hulvânî de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ya'kub (bu zat İbni İbrahim b. Sa'd'dır.) rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'deıı, o da îbni Şihâb'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman ve başkası haber verdiki: Ebû Hureyre şöyle demiş: Gerçekten Resûlullah (Sallalldhu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması, teşe'üm, karın kurdu ve baykuş yoktur.» buyurdular. Bunun üzerine bedevinin biri : — Yâ Resûlaîlah!.. dedi. Ravi Yûnus'un hadisi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Yeman, Şuayb'dan, o ila Zühri'den nakien haber verdi. (Demişki): Bana Sinan b. Ebî Sinan Ed-Düelî haber verdi ki: Ebû Hureyre şöyle demiş: Nebi (Sallalldhu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması yoktur.» buyurdu. Bunun üzerine bir A'rabînin biri ayağa kalktı... Râvi Yûnus ile Salih'in hadîsleri gibi anlatmıştır. Bir de Şuayb'dan, o da Zührî'den naklen rivayet olunmuştur. Zührî demişki; Bana Sâî'b b. Yezîd b. Uht-i Nemir rivayet ettiki: Nebi (Sallalldhu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması, karın kurdu ve baykuş yoktur.» buyurmuşlar. İzah 2222 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir ile Harmele rivayet ettiler. Lâfız da birbirlerine yakındırlar. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi, (Dediki): Bana Yûnus İbni Şihab'dan naklen haber verdi. Ona da Ebû Seleme b. Abdirrahman b. Avf rivayet etmişki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması yoktur.» buyurmuş ve yine rivayet etmiş ki : Resîûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hasta develerin sahibi sağlam develerin sahibi üzerine deve getirmez.» buyurmuşlar. Ebû Seleme demiş ki : Ebû Hureyre bunların ikisini de Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den rivayet ediyordu. Bir zaman sonra Ehû Hureyre : «Hastalık bulaşması yoktur.» sözünden sustu da : «Hasta develerin sahibi, sağlam develerin sahibi üzerine deve getirmez.» sözü üzerinde durdu. Bunun üzerine Haris b. Ebî Zübab (Bu zât Ebû Hureyre'nin amcası oğludur. Şunu söyledi) : Ben seni işitiyordum. Yâ Ebâ Hureyre! Bize bu hadîsle birlikte başka bir hadis daha rivayet ediyordun, ondan sustun, diyordun ki: ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması yoktur.» buyurdu. Ama Ebû Hureyre bunu bilmekten imtina etti. Ve: «Hasta develerin sahibi, sağlam develerin sahibi üzerine deve getirmez.» dedi. Hâris'in bu husustaki görüşünü de kabul etmedi. Nihayet Ebû Hureyre kızdı ve Habeşçe mırıldandı. Müteakiben Haris': — Biliyor musun ne dedim? diye sordu. Haris : — Hayır! dedi. Ebû Hureyre : — İmtina ettim, dedi. Ebû Seleme: Ömrüme yemin olsun Ebû Hureyre bize Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hasfahk bulaşmasr yoktur.» buyurduğunu rivayet ediyordu. Bilmiyorum Ebû Hureyre mi unuttu, yoksa iki sözden biri diğerini nesh mi etti? demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim ile Hasen El-Hulvânî ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd: Haddesenî; ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ya'kub (yâni İbni İbrahim b. Sa'd) rivayet etti. (Dediki): Bana babam Salih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman haber verdiki : Ebû Hureyre'yi rivayet ederken dinlemiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması yoktur.» buyurmuş, bununla beraber Yûnus'un hadîsi gibi : «Hasta develerin sahihi, sağlam develerin sahihi üzerine deve getirmez." diye rivayet ediyormuş
- Bāb: ...
- باب ...
{M-105} Bize bu hadîsi Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'I-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb, Zühri'deı bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etti. İzah 2222 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni İbni Cafer) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Hastalık bulaşması, baykuş, yıldız batması ve karın kurdu yoktur.» buyurmuşlar. İzah 2222 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebü'z-ZÜbeyr, Câbir'den rivayet etti. H. Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayseme, Ebıı'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbîr şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Hastalık bulaşması, teşe'üm, ve gûl yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdullah b. Haşim b. Hayyan da rivayet etti. (Dediki): Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd (bu zat Tüsterî'dir.) rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın): «Hastalık bulaşması, gûi ve karın kurdu yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc rivayet etti. (Dediki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdülah'ı şöyle derken işitmiş: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Hastalık bulaşması, karın kurdu ve gûl yoktur.» buyururken işittim. Râvi diyor ki: Ebu'z-Zübeyr'i dinledim. Câbir'in kendilerine «Karın kurdu yoktur.» sözünü tefsir ettiğini anlatıyordu. Ebu'z-Zübeyr dedi ki : «Safer karın demektir.» Bunun üzerine Câbir'e : — Bu nasıl şey? dediler. Câbir : — Karın kurtları olduğu söyleniyordu, dedi. Ama gul'u tefsir etmedi. Ebu'z-Zübeyr: «Şu renkten renge giren gûl» dedi. İzah için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abürrezzâk rivayet etti. (Dediki):Bize Ma'mer, Zühri'den, o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den naklen haher verdiki: Ebû Hureyre şöyle demiş: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Teşe'üm yoktur. Onun en hayırlısı faldır.» buyururken işittim. — Yâ Resûlallah! Fal nedir? denildi. «Bir hanginizin işittiği güzel sözdür.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-110} Bana Abdu'l-Melik b. Şuayb b. Leys dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Her iki râvi Zührî'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Ükayl'in hadîsinde «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den» ibaresi vardır, «işittim» dememiştir. Şuayb'ın hadîsinde ise Ma'mer'in dediği gibi «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim» cümlesi vardır. Bu rivayetlerin devamı ve izahat için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmam b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Katâde, Enes'den naklen rivayet ettiki: Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması ve teşe'üm yoktur. Ama fal güze! söz, iyi söz hoşuma gider.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsenna ile İbni Beşşar da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Câ'fer haber verdi. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ben Katâde'yi, Enes b. Mâlik'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ederken dinledim : «Hastalık bulaşması ve teşe'üm yoktur. Ama fal hoşuma gider.» buyurmuşlar. Enes demişki: Fal nedir? diye soruldu : «Güzel sözdür.» buyurdular. İzah için ya 2223’e dönüp altındaki link’e tıkla yada bir sonraki sayfa’ya git
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Haccâc b. Şâir rivayet etti. (Dediki): Bana Mualla b. Ese'l rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'I-Aziz b. Muhtar rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Atik rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Sîrin Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hastalık bulaşması ve feşe'üm yoktur. Ama güze! falı severim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. (Dediki): Bize Hişâm b. Hassan, Muhammed b. Sîrin'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Şöyle demiş: Resûlulllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Hastalık buluşması, baykuş ve teşe'üm yoktur. Ama güze! falı severim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah İı. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Mâlik b. Enes rivayet etti. H. Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Mâlike, İbni Şihâb'dain dinlediğim, onun da Abdullah b. Ömer'in iki oğlu Hamza ile Sâlim'den, onların da Abdullah b. Ömer'den naklen rivayet ettikleri şu hadîsi okudum. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Uğursuzluk evde, kadında ve atta'dır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebu't-Tâhir ile Harmele b. Yahya da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus İbui Şihâb'dan, o da Abdullah b. Ömer'in iki oğlu Hamza ile Sâlim'den, onlar da Abdullah b. Ömer'den naklen haber verdiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem): «Hastalık bulaşması ve teşe'üm yoktur. Uğursuzluk ancak üç şeydedir. Kadın, at ve evde!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-116} Bize İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. H. Bize Yahya b. Yahya ile Amru'n-Nâkid ve Züheyr b. Harb da Süfyân'dan, o da Zührî'den, o da Sâlim'den, o da babasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. H. Bize Amru'n-Nâkıd dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Yâ'kub b. İbrâhim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den, o da İhni Şihab'dan, o da Abdullah b. Ömer'in iki oğlu Salim ve Hamza'dan, onlar da Abdullah b. Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. H. Bana Abdü'l-Melik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd dahî rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid rivayet etti. H. Bize bu hadîsi Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr b. Mufaddal, Abdurrahman b. İshâk'dan naklen haber verdi. H. Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Bu râvilerin hepsi Zührî'den, o da Sâlim'den, o da bahasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den uğursuzluk hakkında Mâlik'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlar, Yûnus b. Zeyd'den başka hiçbiri İbni Ömer hadîsinde hastalık bulaşmasını ve teşe'ümü anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Abdillah b. Hakem de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ömer b. Muhammed b. Zeyd'den rivayet etti. O da babasını İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ederken dinlemiş : «Eğer uğursuzluk nâmına doğru bir şey varsa (bu) at da, kadın ve evdedir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-117} Bana Harun b. Abdillah da rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Ama (Hak) kelimesini söylemedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Bekr b. İshâk dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Meryem rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Bilâl haber verdi. (Dediki); Bana Utbe b. Müslim, Hamza b. Abdillah b. Ömer'den, o da babasından, naklen rivayet etti ki : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eğer bîr şeyde uğursuzluk varsa (bu) at da, mesken ve kadındadır.» buyurmuşlar. İzah 2227 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Mâlik Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sehl şöyle demiş; Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uğursuzluğu kastederek : «Eğer varsa kadında, atta ve meskendedir» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. ki): Bize Fadl b. Dükeyn rivâyet etti. ki): Bize Hişâm b. Sa'd Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi İshâk b. İbrâhim El-Hanzelî dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Haris, İbni Cüreyc'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir'i Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verirken işitmiş: «Eğer bir şeyde (uğursuzluk) varsa (o da) hanede, hizmetçide ve attadır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir ile Harmele b. Yahya rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman b. Avf'dan, o da Muâviye b. Hakem Es-Sülemî'den naklen haber verdi. Muâviye şöyle demiş: Ben : — Yâ Resûlullah! Bir takım şeyleri biz câhiliyyet devrinde yapıyorduk, kâhinlere gidiyorduk, dedim. «Artık kâhinlere gitmeyin!» buyurdu. Ben: — Teşe'ümde bulunuyorduk, dedim. «Bu sizden birinizin nefsinde bulduğu bir şeydir. Sakın size mâni olmasın!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-121} Bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bana Huceyn (yâni İbni Müsennâ) rivayet etti. (Dediki): Bize Leys Ukayl'den rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Şebâbe b. Sevvâr rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Zi'b rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize İshâk b. İsa haber verdi. (Dediki): Bize Mâlik haber verdi. Bu râvilerin hepsi Zührî'den bu isnadla Yûnus'un hadîsi mânâsında rivayette bulunmuşlardır. Yalnız Mâlik kendi hadîsinde tsşe'ümü zikretmiştir. Ama onda kâhinler zikredilmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-121-2} Bize Muhammed b. Sabbâh ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (bu zât İbni Uleyye'dir) Haccâc Es-Savvâfdan rivayet etti. H. Bize İslıâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. (Dediki): Bize Evzâî rivayet etti. Her iki râvi Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Hilâl b. Ebî Meymûne'den, o da Atâ' b. Yesar'dan, o da Muâviye b. Hakem Es-Sülemî'den. o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen, Zührî'nin Ebû Seleme'den, onun da. Muâviye'den rivayet ettiği hadîs mânâsında rivayette bulunmuşlardır. Yahya b. Ebî Kesîr'in hadîsinde şu ziyâde vardır: «Dediki: Ben bizden de bir takım adamlar varki. hat çiziyorlar, dedim. Buyurdularki : Nebilerden bir Nebi hat çizerdi. İmdi kimin hattı onunkine uyarsa onun gibi olur.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer Zührî'den, o da Yahya b. Urve b. Zübeyr'den, o da babasından, o da Âİşe'den naklen haber verdi. Âişe şöyle demiş: Ben : — Yâ Resûlallah! Kâhinler bize bir şey söyler de onu hakikat bulurduk, dedim. «Bu doğru olan sözdür, onu cinni kapar da velîsinin kulağına atar; ona yüz tane de yalan katar.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Seleme b. Şebîb rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'kil (bu zât İbni Ubeydillah'dır) Zührî'den rivayet etti. (Demişki): Bana Yahya b. Urve hafcer verdi ki: Urve'yi şöyle derken işitmiş: Âişe şunu söyledi: — Bir takım insanlar Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kâhinleri sordular, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onlara : «Kâhinler bir şey değildirler.» cevâbım verdi. — Yâ Resûlallah! Onlar hazan birşey söylüyorlar da hakikat çıkıyor, dediler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Bu söz cinlerdendir. Cinni onu kapar da velîsinin kulağına tavuğun gıdaklaması gibi gıdaklar. 8u suretle ona yüz yalandan daha fazlasın? karıştırırlar.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-123} Bana Ebu't-Tâhir de rivayet ttfti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Muhammed b. Amr, İbni Cüreyc'den, o da İbni Şihab'dan naklen bu isnadla Ma'kıl'ın Zührî'den rivayeti gibi haber verdi. İzah 2229 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hasen b. Ali El-Hulvânî ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Hasen: Bize Ya'kub rivayet etti, dedi. Ya'kub (Demişki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ali b. Hüseyn rivayet etti ki: Abdullah b. Abbas şunları söylemiş: Bana Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından ensardan bir zat haber verdiki, Kendileri bir gece Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte otururlarken bir yıldız göçmüş ve ortalık aydınlanmış. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara: «Böyle bir şey göçtüğü vakit cahiliyye devrinde ne derdiniz?» diye sormuş. — Allah ve Resulü bilir. Biz bu gece büyük bir adam doğdu ve bu gece büyük bir adam öldü derdik, cevâbını vermişler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yıldız ne bir kimsenin ölümü için göçer, ne de hayatı için. Lâkin Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ bir şey takdir buyurdu mu arşı taşıyan melekler tesbih eder. Arkasından onlardan sonra gelen gök ehli tesbih eder. Tâ ki tesbih şu alt semânın sakinlerine ulaşır. Sonra arşı taşıyanların arkasından gelenler arşı taşıyanlara : — Rabbiniz ne buyurdu? diye sorarlar. Onlar da ne buyurduğunu kendilerine haber verirler. Böylece semâvât sakinleri birbirleriyle haberleşir, nihayet haber şu alt semâya ulaşır. Ve cinler işitileni kaparak onu velîlerine aktarır ve bu yıldızla taşlanırlar. Olduğu gibi getirdikleri (haber) haktır. Lâkin onlar ona yalan karıştırırlar ve ziyâde ederler.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-124} Bize Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Velid b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Amr'Evzâî rivayet etti. H. Bize Ebu't-Tâhir ile Harmele de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bana Seleme b. Şebib dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'kıl (yâni İbni Ubeydillah) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Zührî'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki Yûnus : «Abdullah b. Abbas'dan rivayet olunmuştur. (Demişki): Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından ensardan bir takım adamlar haber verdi.» demiştir. Evzâî'nin hadîsinde: «Lâkin ona yalan karıştırırlar ve ziyâde ederler.» Yûnus'un hadîsinde ise: «Lâkin onlar ona ilâve ve ziyâde ederler.» denilmiştir. Yûnus'un hadîsinde şu ziyâde de vardır: «Allah buyurdu ki: Nihayet kalblerinden korku giderilince : — Rabbiniz ne buyurdu? diye sorarlar. (Onlar da) : — Hakkı söyledi, derler.» [Sebe 23] Mâkıl'ın hadîsinde ise Evzâîrnin dediği gibi: «Lâkin onlar bu habere yalan karıştırır ve ziyâde ederler.» cümlesi vardır. izah: Cinnînin semâdan kaptığı sözü velîsi yâni dostu olan kâhine tavuğun gıdaklamasına benzer bir şekilde aktarmasını Hattâbî ile diğer bâzı âlimler şöyle izah etmişlerdir: «Cinnî işittiklerini kâhinin kulağına söylerken onu diğer şeytanlar da işitirler. Nitekim tavuk arkadaşlarına bir şey bulduğunu sesiyle bildirir. Onlar da ona cevâp verirler. Burada bir vecih daha var ki o da şudur: Rivayet yâni şişenin şırıltısı gibi şeklinde olabilir. Bu takdirde cinnî kâhinin kulağına sürahideki suyun çıkardığı ses gibi şırıltılı bir sesle söyler demek olur.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya (yâni İbni Saîd) Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da Saflyye'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir zevcesinden, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: «Her kim bir arrafa gelir de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olunmaz.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b, Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym haber verdi. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Şerik b. Abdillah ile Hüşeym b. Beşir, Ya'Ia b. Atâ'dan, o da "Amr b. Şerid'den, o da babasından naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Sekıf hey'etinin içinde cüzzamlı bir adam vardı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: «Biz senin bey'atını yaptık, sen dön!» diye haber gönderdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman ile İbni Numeyr, Hişam'dan rivayet ettiler. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Abde rivayet etti. (Dediki): Bize Hişam babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki çizgili yılanın öldürlmesini emir buyurdu. Çünkü o gözü kapar ve gebeliğe dokunur
- Bāb: ...
- باب ...
{m-127} Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye haber verdi. (Dediki): Bize Hişam bu isnadla haber verdi ve ebterle iki çizgili dedi. İzah 2236 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amr b. Muhammed En-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne Zührî'den, o da Sâlim'den, o da babasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: «Yılanları ve iki çizgili ile ebteri öldürün. Çünkü onlar cenîni düşürür; gözü kaparlar.» buyurmuşlar. Râvi demişki: İbni Ömer bulduğu her yılanı öldürüyordu. Derken Ebû Lübâbe b. Abdil-Münzir yahut Zeyd b. Hattâb onu bir yılan kovalarken gördü de gerçekten evlerde yaşayan yılanların öldürülmesi yasak edildi, dedî
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys haber verdi. H. Bize Kuteybe b. Saîd dahî rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Leys Nâfi'den rivayet ettiki, Ebû Lübâbe mescide yaklaşmak için evinde kendisine bir kapı açması hususunda İbni Ömer'le konuşmuş. Derken hizmetçiler bir küçük yılan derisi görmüşler. Abdullah: Onu yakalayın ve öldürün, demiş. Ebû Lübâbe ise: Onu öldürmeyin! Çünkü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evlerdeki küçük yılanları öldürmekten nehiy buyurdu, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şeybân b. Ferruh da rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr b. Hâzim rivayet etti. (Dediki): Bize Nâfi' rivayet etti. (Dediki): İbni Ömer bütün yılanları öldürüyordu. Nihayet bize Ebû Lübâbe b. Abdi'l-Münzir El-Bedrî, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ev yılanlarını öldürmekten nehiy buyurduğunu söyledi. O da vaz geçti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya (Bu zât Kattan'dır) Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Nâfi' haber verdi. Kendisi Ebû Lübâbe'yi İbni Ömer'den naklen haber verirken işitmişki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ufak yılanların öldürülmesini yasak etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bu hadîsi bize İshâk b. Musa El-Ensârî de rivayet etti. (Dediki): Bize Enes b. İyad rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da Abdullah b. Ömer'den, o da Ebû Lübâbe'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Seliem)'den naklen rivayet etti. H. Bana Abdullah b. Muhammed b. Esma' Ed-Dubaî de rivayet etti. (Dediki): Bize Cüveyriye, Nâfi'den, o da Abdullah'dan, naklen rivayet etti. Ona da Ebû Lübâbe haber vermişki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evlerdeki küçük yılanların öldürülmesini yasak etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vehhâb (yâni Sekafî) rivayet etti. (Dediki): Yahya b. Saîd'i şunu söylerken işittim: Bana Nâfi' haber verdi.ki: Ebû Lübâbe b. Abdil-Münzir EI-Ensârî —Bu zâtın evi Kuba'da idi. Sonra Medine'ye taşındı. —Bir defa beraberinde Abdullah b. Ömer olduğu halde oturmuş kendine bir dehliz açarken ansızın evlerde yaşayan bir yılan görmüşler ve onu öldürmek istemişler. Bunun üzerine Ebû Lübâbe evlerde yaşayan yılanları kastederek : Gerçekte bunları öldürmek yasak edildi. Ebter ile iki çizgiliyi öldürmek ise emir buyuruldu, demiş. Bu iki yılanın gözü kör ettikleri, kadınların çocuklarını düşürttükleri söylenir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İshâk b. Mansûr da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Cehdam haber verdi. (Dediki): Bize İsmail (bu zât bizce İbni Cafer'dir.) Ömer b. Nâfi'den, o da babasından naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Bir gün Abdullah b. Ömer kendine ait bir yıkıntının yanında bulunuyordu. Derken bir yılan parıltısı gördü ve bu yılanı takib ederek öldürün, dedj, Ebû Lubâbete'l-Ensârî: — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i evlerde olan küçük yılanların öldürülmesini yasak ederken işittim. Yalnız ebterle iki çizgilisi müstesna. Çünkü onlar gözü kör eder ve kadınların karınlarındaki ceninleri araştırırlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-136} Bize Harun b. Saîd El-Eylî de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Usâme rivayet etti. Ona da Nâfi' rivayet etmişki: İbni Ömer, Ömer b. Hattâb'ın evinin yanındaki köşkte bir yılan gözetirken yanına Lübâbe uğramış... Râvi Leys b. Sa'd'ın badîsi gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2236 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe Ebû Kureyb ve İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Yahya ile İshâk ahberana; ötekiler haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte mağarada idik. Ona mürselât sûresi indirilmiş, biz de bu sûreyi onun ağzından taze taze alıyorduk. Birden üzerimize bir yılan çıktı: «Onu öldürün.» dedi. Biz de öldürmek için davrandık, fakat yılan bizden önce kaçtı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah sizi onun şerrinden koruduğu gibi, onu da sizin şerrinizden korudu.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-137} Bize Kuteybe b. Said ile Osman b. Ebî Şeybe de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Cerîr A'meş'den bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs (yâni İbni Gıyas) rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş İbrahim'den, o da Esved'den, o da AbduIIah'dan naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mina'da ihramlı bir hacıya bir yılanı öldürmesini emir buyurmuş. İzah 2236 da
- Bāb: ...
- باب ...
{m-137-2} Bize Ömer b. Hafs b. Gıyas rivayet elti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş rivayet etti. (Dediki): Bana İbrahim, Esved'den, o da Abdullah'daıı naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Bir defa Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte bir mağarada iken... Ravi, Cerîr'le Ebû Muâviye'nİn hadîsi gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2236 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Mâlik b. Enes, Sayfî'den —Bu zât bizce İbııi Eflah'ın âzâtlısıdır.naklen haber verdi. (Demişki): Bana Hişam b. Zühre'niıı azatlısı Ebu's-Sâib haber verdi ki: Kendisi Ebû Saîd'i Hudrî'nin evinde yanına girmiş. (Demişki): Onu namaz kılarken buldum ve oturarak namazını bitirinceye kadar onu bekledim. Derken evin bir tarafında çatıdaki çubuklar arasında bir kıpırtı işittim de bakındım. Ne göreyim bir yılanmış. Hemen öldürmek için üzerine sıçradım. Fakat Ebû Said bana otur diye işaret etti. Ben de oturdum. Namazdan ayrıldıktan sonra hânesindeki bir eve işaret ederek: — Şu evi görüyor musun? dedi, — Evet! cevâbını verdim. — Bunda bizden yeni evlenmiş bir genç vardı. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte hendek gazasına çıktık. Bu genç günün yarısında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den izin alarak evine dönüyordu. Bir gün yine ondan izin aldı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona : «Üzerine silâhını ali Çünkü Kureyza'nın sana düşmanlık edeceğinden korkarım.» dedi. Adam da silâhını aîdi. Sonra evine döndü. Bir de ne görsün karısı iki kapının arasında ayakta değil mi! Hemen süngüsü ile onu vurmak için üzerine yürüdü. Kıskançlığı kabarmıştı. Kadın ona : — Yapma! Süngünü çek! Eve gir de beni dışarıya ne çıkardı bîr gör! dedi. O da girdi. Bir de baktı ki büyük bir yılan!.. Döşeğin üzerine kıvrılmış yatıyor! Hemen süngü ile yılanın üzerine vararak onun işini bitirdi. Sonra dışarı çıkarak süngüyü avluya dikti. Derken yılan üzerine atıldı. Artık hangisi çabuk öldü. yılanmı, yoksa gençmi? Bilinemedi, Biz hemen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek bunu kendisine anlattık ve : — Allah'a dua et, onu bizim için diriltsin! dedik. «Arkadaşınız için istiğfar edin!» buyurdu. Sonra şunu ilâve etti : «Gerçekten Medine'de müslümen olmuş cinler vardır. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün ihtarda bulunun. Şâyeî bundan sonra size (yine) görünürse onu öldürün! Çünkü o bir şeytandır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etli. (Dediki): Bize Vehb b. Cerîr b. Hâzim rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Esma' b. Ubeydi Sâib denilen bir adamdan rivayet ederken dinledim. Bizce bu zât Ebû Sâib'dir.— (Demişki): Ebû Saidi Hudri'nin yanına girdik. Otururken bir ara yatağının altında bir kıpırtı işittik de baktık. Ne görelim!..Bir yılanmış!.. Râvi hadîsi kıssasıyle Mâlik'in Sayfî'den rivayet ettiği badis gibi nakletmiştir. O bu hadîste şunu da söylemiştir: «Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten bu evlerin yılan sakinleri vardır. Onlardan birini görürseniz üzerine üç defa zorlama yapın; giderse ne âlâ.. Aksi takdirde onu öldürün! Çünkü o bir kâfirdir.» dedi. Yanındakilere de : «Gidin arkadaşınızı defnedin.» buyurdu.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Zübeyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd, İbni Aclan'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Sayfî, Ebu's-Sâib'den, o da Ebû Sâîdi Hudrî'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Saîd'i şunu söylerken işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz ki Medine'de cinlerden müslüman olmuş bir taife vardır, imdi her kim bu yılanlardan bîr şey görürse ona üç defa İhtarda bulunsun, ondan sonra kendisine görünürse artık onu öldürsün. Çünkü o bir şeytandır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd, İshâk b. İbrahim ve İbni Ebî Ömer rivayet ettiler, İshâk ahberanâ; ötekiler haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne Abdu'l-Hamid b. Cübeyr b. Şeybe'den, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Ümmü Şerik'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona kertenkeleleri öldürmesini emir buyurmuş. İbni Ebî Şeybe'nin hadîsinde (Ona tâbiri yoktur. Sâdece) emir buyurdu, denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Elu't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana İbni Cüreyc haber verdi. H. Bana Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef dahî rivayet etti. (Dediki): Bİze Ravh rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc rivayet etti. H. Bize Abd b. Humeyd dahi rivayet etti, (Dediki): Bize Muhammed b. Bekir haber verdi. (Dediki): Bize îbni Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana Abdül-Hamid b. Cübeyr b. Şeybe haber verdi. Ona da Saîd b. Müseyyeb haber vermiş. Ona da Ümmü Şerik haber vermiş ki; kendisi kertenkeleleri öldürmek hususunda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den emir istemiş, o da onların öldürülmesini emir buyurmuş. Ümmü Şerik Benî Âmir b. Lüey kabilesi kadınlarından biridir. İbni Ebî Halef ile Abd b. Humeyd'in hadîsleri lâfız itibariyle birdir. İbni Vehb'in hadîsi de ona yakındır. İzah 2240 ta
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak haber verdi, (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Âmir b. Sa'd'dan, o da babasından naklen haber verdiki; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kertenkelenin öldürülmesini emir buyurmuş ve ona fasıkcık adını vermiş. İzah 2240 ta
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir ile Harmele rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haher verdi. (Dediki): Bana Yûnus, Zührî'den, o da Urve'den, o da Aişe'den naklen haber verdiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kertenkele için fâsıkçık demiş. Harmele şunu ziyâde etmiştir. Âişe: Ben onun kertenkeleyi öldürmeyi emrettiğini işitmedim demiş. İzah 2240 ta
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Halid b. Abdülah, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Şöyle demiş; Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Her kim bîr kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse ona şu ve şu kadar sevâb vardır. Ve her kim onu ikinci vuruşta öldürürse, birinciden aşağı olmak üzere ona şu kadar sevab vardır. Ve her kim onu üçüncü vuruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmak üzere şu ve şu kadar sevab vardır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Avâne rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti, (Dediki): Bize Cerîr rivayet etti. H. Bize Muhanımed b. Sabbah dahî rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail (yâni İbni Zekeriyya) rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' Süfyan'dan rivayet etti. Bu râvileriıı hepsi Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Hâlid'in Süheyl'den rivayet ettiği hadîs manâsıyla rivayette bulunmuşlardır. Yalnız Cerîr müstesna! Çünkü onun hadîsinde : «Her kim bir vuruşta bir kertenkele öldürürse ona yüz sevab yazılır, ikincide bundan daha aşağı, üçüncüde ondan daha aşağı yazılır.» ifâdesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-147} Bize Muhammed b. Sabbah da rivayet etti. (Dediki): Bize İsmâil (yâni îbni Zekeriyya) Süheyl'den rivayet etti. (Demişki): Bana kız kardeşim Ehû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ettiki : «İlk vuruşta yetmiş sevab vardır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhİr ile Harmele b. Yahya rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan, o da Saîd b. Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, onlar da Ebû Hureyre'den, o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdiki: Nebilerden birini bir karınca ısırmış da emir vererek karınca yuvasını yaktırmış. Bunun üzerine Allah ona: Seni bir karınca ısırdı diye ümmetlerden tesbihde bulunan bir ümmeti helak mı ettin? diye vahy buyurmuş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Muğîre yâni İbni Abdirrahman El-Hızâmî Ebu'z-Zînad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ye Sellem) şöyle buyurmuşlar : «Nebilerden biri bir ağacın altına indi de kendisini bîr karınca ısırdı. O da eşyasını emrederek ağacın altından çıkarttı. Sonra emir verdi ve karınca yuvası yakıldı. Bunun üzerine Allah ona bir tek karınca yaksaydın ya! diye vahy buyurdu.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam: Ebû Hureyre'nin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri şunlardır diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Onlardan biri de şudur: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuş: «Nebilerden biri bir ağacın altında indi de kendisini bir karınca ısırdı. O da eşyasını emrederek ağacın altından çıkarttı. Ve emir vererek karınca yuvası ateşte yakıldı. Bunun üzerine Allah ona: Bir tek karınca yaksaydın ya! diye vahy buyurdu.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdullah b. Mubammed b. Esma' Ed Dubâî rivayet etti. (Dediki): Bize Cüveyriye b. Esma', Nâfi'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bir kadın bir kedi sebebiyle azâb olunmuştur. Kediyi ölünceye kadar hapsetmiş ve onun sebebiyle cehenneme girmiştir. Onu hapsettiği müddetçe ne doyurmuş, sulamiş, ne de yerin haşerâtından yemesine müsaade etmiştir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-151} Bana Nasr b. Alî El-Cehdamî de rivayet etti. (Dediki); Bize Abdü'I-A'lâ, UbeyduIIah b. Ömer'den, o da Nâfi'dcn, o da İbni Ömer'le Saîd El-Makburî'den, onlar da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mânâsı gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-151-2} Bize bu hadîsi Harun b. Abdillah ile Abdullah b. Cafer Mân b. İsa'dan, o da Mâlik'den, o da Nâfî'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seliem)'den naklen bu mânâda rivayette bulundu. İzah 2243 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb dahî rivâyei etti. (Dediki): Bize Abde, Hişam'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Bir kadın doyurup, sulamadığı ve yerin haşerâtından yemesine müsaade etmediği bir kedi sebebiyle azâb olunmuştur.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-152} Bize yine Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. (Dediki): Bize Hişam bu isnadla rivayette bulundu. Her iki raviniiı hadîsinde «Onu bağladı...» cümlesi vardır. Ebû Muâviye'nin hadîsinde (Haşâşil erd yerine) Haşarati'l-Erd denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{v-1} Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. (Abd ahberana; İbni Râfi' ise baddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki) : Bize Ma'mer haber verdi. (Dediki): Zührî şunu söyledi: Bana da Humeyd b. Abdirrahman Ebû Hureyre'den o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Hişam b. Urve'nin hadîsi mânâsında rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
{v-2} Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dedikî): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki) : Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi gibi haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd Mâlik b. Enes'den kendisine Ehû Bekr'in azatlısı Sümeyy tarafından, Ebû Salih Es-Semman'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen okunanlar meyânında rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar : «Bir defa bir adam yolda giderken şiddetle susamış ve bir kuyu bularak içerisine inmiş, su içmiş. Sonra çıkmış. Bir de baksa bir köpek dilini çıkarmış soluyor. Susuzluktan çiğili toprağı yiyor. Bu adam kendi kendine bu köpeğin susuzluğu benim susuzluğum derecesini bulmuş, demiş. Ve kuyuya inerek mestini su ile doldurmuş, sonra onu ağzıyle tutarak yukarıya çıkmış ve köpeği sulamış. Allah da ona şükretmiş ve onu affetmiş.» Ashâb: — Yâ Resûlallah! Gerçekten bu hayvanlarda bizim için bir ecir varmı? diye sormuşlar. «Her bir yaş karaciğer hakkında ecir vardır.» buyurmuşlar. İzah 2245 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hâlid EI-Ahmer. Hişâm'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)''den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar : «Fahişe bir kadın sıcak bir günde bir köpeğin su kuyusu etrafında dolaştığını görmüş. Hayvan susuzluktan dilini sarkıtmışmış. Ve ona mesti ile su çıkarmış da; kadına mağfiret buyurulmuş.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize Andullah b. Vehb haber verdi, (Dediki): Bana Cerîr b. Hazim Eyyubu Snhtiyaniden, o da Muhammed b. Sirîn'den. o da Ehû Hureyre'den naklen haber verdi. Şöyle demiş: Resulullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): «Bir defa bir köpek bir su etrafında dolaşıyordu Az daha susuzluk onu öldürüyordu. Anîden onu Benî îsrâii fâbişelerinden bir fahişe gördü. Hemen mestini çıkararak onunla köpeğe su çekti ve hayvanı suladı. Bu sebeple de kendisine mağfiret olundu.» buyurdular